İçeriğe atla

Tokol

α-tokoferol

Tokol, yağlı tohumlar ve yenen yağların minör bileşenleri olan tokoferol ve tokotrienollerin ikisine birden verilen addır. Yenen yağlar ve yağlı tohumlar, bozucu prosesleri önleyen veya bunların kontrolünde kullanılabilen aktif bileşenleri içeren sabunlaşmayan maddelerin zengin kaynaklarıdır. Trigliserid olmayan bileşenler öncelikli tokoller (tokoferol ve tokotrienoller), fenolik ve flavonoidler, steroller, fosfolipidler, karotenoidler ve triterpenil alkoller ve fitik asit bileşikler ailesine aittir. Her bir yağ bu bileşiklerden birkaç sınıfı içerebilir. Triaçilgliseroller olmayan bileşikler gıda olarak işlem ve kullanım sırasında ayrılabilir ki en önemlileri tokoferoller ve tokotrienollerdir.

Özellikleri

Bileşik sınıfının keşfi 75 yılı aşkın bir süreye dayanır. O zamandan beri bileşiklerin muhtelif önemli fizyolojik aktiviteler sergilediği kaydedilmiştir. Bunlar aynı zamanda katı ve sıvı yağlar gibi besinler için antioksidan olarak kullanılır. Bunu ya kendi başlarına yapar ya da daha tipik olarak askorbat, sitrat, gallat veya lesitin türevleriyle karışım halinde yapar.

Tokotrienollerin kimyasal yapısı

Kimyasal formları

Tokoferoller bir kroman halkası ve uzun, doymuş bir fitil zinciri ihtiva eder. Tokoferollerin pek çok izomeri tanımlanmıştır. α-, β-, γ- ve δ- izomerleri genellikle bol miktarda bulunur. α, β, γ ve δ şeklinde gösterilen dört tokoferolün farkı, kroman halkası üzerindeki metil gruplarının sayı ve pozisyonudur. Yine α, β, γ ve δ şeklinde gösterilen tokotrienollerin mukabil tokoferollerle aynı kroman halkaları vardır ama yan zincirleri 3', 7' ve 11' pozisyonlarında çifte bağlıdır ve doymamıştır. Ana bileşik α-tokoferol ya da E vitamini fenolik zincirde üç metil grubu ve bir p-eter bağlantısı gösterir. Bazı bitkilerde ester α-tokoferil asetatı da doğal olarak oluşur; fenolik hidroksil grubu eksikliğinden dolayı onun hiçbir gerçek antioksidan aktivitesi yoktur fakat esterin bazı koşullarda hidrolize olabileceğini gösteren bulgular vardır. E vitaminin memelilerdeki hücre zarlarında konsantrasyonu oldukça düşük olmakla birlikte (<0,1 nmol/mg protein) normal işleyen hücrelerde otooksidatif tahribi birçok durumda engellemek için yeterli görülmektedir.[1]

Tokoferol ve tokotrienollerin formülleri

Tokoller bitki dokularında geniş olarak yayılmış monofenolik ve lipofilik bileşiklerdir. Vitamin E aktivitesine sahip sekiz farklı tokol vardır, hepsi veya bir kısmı yenebilen değişik yağlarda bulunur. Tokoferoller ve tokotrienoller kroman halkasındaki metil gruplarının sayısı ve pozisyonuna göre α, β, γ ve δ diye sınıflandırılır. α izomeri 5,7,8-trimetil; β izomeri 5,8-dimetil; γ izomeri 7,8-dimetil ve δ izomeri de ana bileşiğin 8-metil türevidir. Yan zincir tokoferollerde doymuş, tokotrienollerde ise doymamıştır.

Doğal tokoferollerin hepsi de 2', 4' ve 8' pozisyonlarında üç asimetrik karbon içerir. Tokoferollerin doğadaki biyosentezi, yalnızca RRR stereoisomere yol açar. Örneğin, doğal kaynaklardan türetilen α-tokoferol, 2R,4'R,8'R-α-tokoferoldür. Aksine, kimyasal sentezle, izofitolün tri-, di- veya monometil hidrokinonla kondensasyonuyla üretilen tokoferoller, 8 stereoizomerin ekimolar rasemik karışımlarıdır. Ticari ürünlerdeki E vitamini aktivitesi yalnızca onun α-tokoferol içeriği ile ölçülür.

Vitamin olarak tokoller

Vitamin E aktivitesine göre en aktif olanı α-tokoferoldür. Öteki tokollerin aktiviteleri β-tokoferol %15-40, γ-tokoferol %1-20 ve δ-tokoferol ise %15-30'dur. α-tokotrienolün %1, β-tokotrienolün %15-30, γ-tokotrienolün %1-5 ve δ-tokotrienolün E vitamini aktivitesi %1'dir. Doğal α-tokoferolün (2R, 4R, 8R-tokoferol) aktivitesi sentetik hep rasem (all-rac-) α-tokoferolden %30 daha yüksektir.

Antioksidan olarak tokoller

Tokollerin antioksidan aktiviteleri kimyasal yapılarına ve konsantrasyonlarına bağlıdır. Genel olarak tokoferollerin antioksidan aktiviteleri δ- > γ- > β- > α- sırasına göre azalır. Literatür sonuçlarına göre tokoferoller yüksek konsantrasyonlarda prooksidan olarak etki edebilir ve aktiviteleri temperatüre bağlıdır. Tokotrienollerin antioksidan aktiviteleri genellikle tokoferollerden daha fazladır. Serbinova ve arkadaşlarına göre α-tokotrienol, α-tokoferolden araştırılan sisteme göre 6.5-60 defa daha büyük antioksidan aktivitesine sahip olabilir.

Hem tokoferol hem de tokotrienollerin aktif sitesi kroman halkalarındaki 6-hidroksil grubudur. Esterlendiklerinde 6-hidroksil grupları bloke olur. Bu nedenle tokoferol ve tokotrienoller yalnızca serbest, esterlenmemiş halde gıda antioksidanı olarak kullanılır. Fakat esterler hava, ışık, metal gibi oksitleyici ajanlara maruz kaldıklarında serbest tokoferollere oranla daha stabildir ve besinleri güçlendirmek için ya da besin katkı maddesi olarak kullanılır. Sindirim sistemimizde esterler lipazlar tarafından hidroliz edilir ve serbest tokoferol biçiminde emilir. Tokoferol ve tokotrienoller insan kanında serbest, esterlenmemiş halde bulunur.

Deriye uygulanan tokoferol ve tokotrienoller hem yüzeyde hem de deriye nüfuz ettikten sonra antioksidan olarak işlev görür; bunun aksine tokoferol esterleri deriye nüfuz ettikten sonra antioksidan olarak işlev görür ve serbest tokoferol formuna hidroliz olur.

Tokollerin Biyodiskriminasyonu (Ayrılma)

Tipik Amerikan beslenmesi α-tokoferolden çok γ içermesine rağmen plazma ve dokular γ-tokoferolden en az 2-3 kat fazla α içerir. α-Tokoferolle karşılaştırılabilir miktarda bile kullanıldığında plazma ve dokularda tokotrienol konsantrasyonu düşüktür. Aynı şekilde, RRR-α-tokoferil asetat kan seviyesini eşit miktardaki all-rac-α-tokoferil asetata göre daha fazla yükseltir. Bu farklılıklara, büyük oranda karaciğerde gerçekleşen biyodiskriminasyonun yol açtığı görülmektedir. İlgili mekanizmalardaki araştırmalar, döteryumla tanımlanan tokoferollerin sentezi sayesinde büyük ölçüde kolaylaşmıştır. Araştırmacılar bu tokoferolleri insan ve hayvanlara tek tek ya da karışım halinde vermişler ve bunların emilim, taşınma ve dokulardan alımını araştırmışlardır.

α-Tokoferol ve γ-tokoferol aynı ölçüde iyi emilir. Ancak α-tokoferol, olgunlaşmamış VLDL'ye salgılanmayı tercih eder. Aynı şekilde, RRR ve SRR stereoizomerleri de aynı ölçüde iyi emilir fakat RRR dokularda ve kanda daha yüksek düzeylerde α-tokoferol oluşumuna neden olur.

Proteine bağlanan bir tokoferolün RRR-α-tokoferolün olgunlaşmamış VLDL'ye tercihen katılmasından sorumlu olduğu belirtilmiştir. Bu protein fare, tavşan ve yakın zamanda insanlarda belirlenip tanımlanmıştır. Bu protein RRR-α-tokoferole diğer tokoferollere göre daha eğilimlidir. Proteine bağlanan tokoferolün doğal oluşan RRR'nin sentetik all-rac-α-tokoferol üzerindeki biyodiskriminasyonundan sorumlu olduğu önerilmiş fakat henüz kesinleşmemiştir. Bu hipotezi destekleyen bir kanıt, insan ve hayvanlarda her iki formun benzer emilimlerine rağmen, all-rac formun daha düşük kan ve doku düzeyi göstermesidir. Keza aileden gelme izole E vitamini eksikliği bulunan hastalarda tokoferol transfer proteini azdır ya da hiç yoktur ve bu diskriminasyon yoktur veya çok zayıftır.

Elde edilişleri

Bitkisel yağlarda tokollerin oluşması değişik iken hayvansal yağlar genellikle α-tokoferol içermesine rağmen kültür balıkları öteki tokoferolleri (özellikle γ-tokoferolü) absorblayabilir ve etlerinde depolayabilir. Bitkisel yağlarda bol miktarda α-, γ- ve δ- tokoferoller bulunurken β- izomeri daha az oranda bulunur, yalnız buğday embriyon yağı bu izomeri yüksek miktarda bulundurur. Tokotrienollerin yağlardaki miktarı palm (hurma) ve buğday embriyon yağları haricinde (ki bu yağlar relatif olarak trienolleri daha yüksek miktarda içerir) genel olarak tokoferollerden çok daha azdır. Bitkisel yağlardaki total tokol miktarı yağın artan iod indisi ile veya doymamışlık derecesi ile artar.

Bitkisel yağlardaki tokoller genellikle işlenmeleri sırasında isole edilir. Piyasada bulunan tokoferol karışımlarının çoğu soya yağının işlenmesi sırasında yan ürün olarak ele geçer. Tokoller primer antioksidanlar olarak etki ettiklerinde askorbik asid okside olmuş tokolleri indirgeyerek rejenere edebilir. Tokoferoller ve fosfolipidler arasındaki sinerjizm literatürde rapor edilmektedir. Fosfolipidler tokoferollerin bozunmasını önler böylece yenen yağların ve lipid bazlı ürünlerin raf ömürleri uzatılmış olur. Ayrıca tokoferollerin askorbik asid ve lesitin (veya öteki fosfolipidler) ile üçlü karışımları çeşitli gıda lipidlerinin stabilize edilmesinde kullanılabilmektedir.

Tokoferoller yanında steroller de yenen yağların trigliserid olmayan fraksiyonunun önemli bir bileşenidir. Fitosterollerin sağlık ve beslenmedeki önemleri yine gündeme gelmiş ve bu tip ürünler (benefat margarine) piyasaya sürülmüştür.

Tokollerin kaynağı

Tokoller denince akla tokoferoller ve tokotrienoller gelir. Tokotrienoller moleküler açıdan tokoferollere benzer; tek farkla ki o da isoprenoid yan zincirde üç çifte bağları vardır. Tokoferoller ve tokotrienoller, belirli sebze yağlarında, tahıllarda ve diğer bitkisel ürünlerde yüksek yoğunluklarda (1000 ppm'e kadar) bulunan bileşiklerdir. Buğday tohumu, mısır, ayçiçeği ve pamuk yağı, suda erimesi oldukça zor olan bu bileşikler bakımından oldukça zengindir. El sürülmemiş bitkide, bunlar kloroplastlarda (bunlarda her on klorofil molekülüne karşılık bir α-tokoferol molekülü bulunur. Çok daha düşük düzeyde de hayvan dokularında bulunur; örneğin insan kalbi 20 ppm α-tokoferol içerir. Hayvan vücudunda bunlar genellikle lipid bakımından zengin olan, kan lipoproteinleri, mikrozomlar veya mitokondrial zarlar gibi sitelerde lokalizedir.

Tokotrienoller bitkiler aleminde yaygın biçimde bulunur. Genel olarak bunlar buğday, arpa, çavdar, pirinç gibi tahıllarda, hurma yağı gibi yağlarda ve kauçuk (Hevea brasiliensis) hammaddesinde bulunur. Hurma yağı tokotrienol bakımından diğer yağlara göre daha zengindir.

Fiziki rafine işleminden sonra hurma yağ asidi distilatında (PFAD) toplanan tokoferoller %0,8 oranında ya da daha fazladır. Dolayısıyla PFAD doğal tokoferol ve tokotrienol açısından iyi bir kaynak olarak görülür.

Doğal hurma yağı bitkiler arasındaki en zengin karotenoid ve tokotrienol kaynağıdır. Karotenoidlerin ve hurmadaki E vitaminin besleyici değeri araştırmalarla desteklenmektedir. Halen karotenoid ekstraksiyonu için üç ticari süreç vardır. Bunlar, PORIM, Carotech ve Lion Corporation tarafından geliştirilmiştir. Karoten katkılı hurma yağı üretimi için iki yöntem vardır, biri PORIM'e diğeri ise Unitata'ya aittir.

Hurma E vitamini izolasyonu

Hurma yağ asidi distilatı (PFAD) %0,4-0,8 tokoferol ve tokotrienol içerir. Tokotrienoller ana bileşeni oluşturur. PFAD'nin büyük bölümü serbest katı yağ asidleridir. PFAD'nin tam bileşimi aşağıdaki tabloda verilmektedir.

Hurma yağ asidi destilatının (PFAD) bileşimi
Serbest yağ asitleri%81.7
Açilgliseroller%14.4
Triaçilgliseroller %4.1
Diaçilgliseroller %7.6
Monoaçilgliseroller %2.7
Steroller%0.34
Kolesterol%0.004
Kampesterol %0.092
Stigmasterol %0.032
β-Sitosterol %0.212
Hidrokarbonlar%1.47
Squalen %0.76
Diğerleri %0.71
Tokoferoller+Tokotrienoller%0.48
Diğerleri%1.61

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Packer ve Landvik, 1989
  • Prof. Dr. Halit Keskin; Besin Kimyası (I-II), İ.Ü. Yayınları, (İstanbul, 1987)
  • H.D. Belitz, W. Grosch; Food Chemistry, Springer Verlag (Berlin, Heidelberg, New York, Paris, Londra, Tokyo, 1987)
  • Richard A. Larson; Naturally Occuring Antioxidants, Boca Raton (Lewis Publishers, 1997)
  • Fereidoon Shahidi; Natural Antioxidant: Chemistry, Health Effects and Applications, Champaigh, III (AOCS Press, 1997)
  • Andreas M. Papas; Antioxidant STATUS, Diet, Nutrition and Health, Boca Raton (CRC Press, 1999)

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">C vitamini</span> turunçgillerde ve diğer gıdalarda bulunan besin maddesi

C vitamini veya askorbik asit, suda çözünebilen ve birçok görevi olan vitamin. Çoğu Hayvanlar ve bitkiler, kendi C vitaminlerini glukozdan üretebilirler. İnsanlar, bazı meyve yarasaları, hint domuzu ve insan benzeri primatlar C vitamini üretemediklerinden bunu besinlerden almak zorundadırlar.

<span class="mw-page-title-main">Antioksidan</span>

Antioksidan veya yükseltgeme önleyici, yağların oksidasyonunu yavaşlatan madde. Canlılarda, kimyasal süreçler, özellikle oksitlenme, erkin radikallerin oluşmasına neden olur. Yüksek derecede ayıraç olan serbest radikaller farklı moleküller ile kolayca tepkimeye girebilir ve böylece hücrelere, canlıya zarar verebilir. Antioksidanlar serbest radikallerle tepkimeye girerek hücrelere zarar vermelerini önler. Bu özellikleriyle hücrelerin anormalleşme ve sonuç olarak tümör oluşturma risklerini azalttıkları gibi, hücre yıkımını da azalttıkları için, daha sağlıklı ve yaşlılık etkilerinin en az olduğu bir yaşam yaşama şansını yükseltir.

<span class="mw-page-title-main">Vitamin</span> canlıların az oranda gereksinim duyduğu besin

Vitamin, bir canlının metabolizmasının düzgün çalışması için küçük miktarlarda ihtiyaç duyduğu temel bir mikro besin olan organik bir moleküldür. Esansiyel besinler canlıda ya hiç sentezlenemez ya da yeterli miktarlarda sentezlenemez ve bu nedenle beslenme yoluyla alınması gerekir. C vitamini bazı türler tarafından sentezlenebilirken diğerleri tarafından sentezlenemez; ilk etapta bir vitamin değildir, ikinci sıradadır. Vitamin terimi diğer üç temel besin grubunu içermez: mineraller, esansiyel yağ asitleri ve esansiyel amino asitler. Çoğu vitamin tek bir molekül değil, vitaminler adı verilen ilgili molekül gruplarıdır. Örneğin, sekiz E vitamini vardır: dört tokoferol ve dört tokotrienol. Bazı kaynaklar kolin de dahil olmak üzere on dört vitamini listeler, ancak büyük sağlık kuruluşları on üç vitamini listeler: A vitamini, B1 vitamini (tiamin), B2 vitamini (riboflavin), B3 vitamini (niasin), B5 vitamini, B6 vitamini (piridoksin), B7 vitamini (biyotin), B9 vitamini, B12 vitamini (kobalaminler), C vitamini, D vitamini (kalsiferoller), E vitamini ve K vitamini.

<span class="mw-page-title-main">Riboflavin</span> kimyasal bileşik

B2 vitamini yani riboflavin, pentoz şeker olan ribitol ve flavinden oluşur. Görünür ve uv ışında bozulur. Göz yorgunluğu, kataraktların önlenmesi ve tedavisi için gereklidir; karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasına yardımcı olur.

E vitamini, kimyasal yapı itibarı ile bir tokol olup antisterilite vitamin olarak da bilinir. E vitamini yağda çözünen önemli bir antioksidandır ve özellikle hücre zarları ve lipoproteinlerde önemli antioksidan işlevler görmektedir. Epidemiyolojik ve sınırlı ara çalışmalar, E vitamininin kardiyovasküler hastalıkların, bazı kanserlerin ve öteki kronik hastalıkların riskini azalttığını belirlemektedir. Bazı büyük klinik deneylerle E vitamininin sağlığa yararları daha derinlemesine değerlendirilmektedir. Tokollerin farklı bileşikleri E vitamini aktivitesi gösterir. En aktifi alfa-tokoferoldür. Geçmişte asıl olarak α-tokoferol üzerinde yoğunlaşılmışken, bugün öteki tokoferoller ve tokotrienoller daha fazla ilgi çekmektedir. İlk sonuçlara göre bunlar, α-tokoferolden farklı antioksidan ve diğer fonksiyonlara sahiptir.

<i>Yer fıstığı</i>

Yer fıstığı, baklagiller (Fabaceae) familyasından Arachis cinsinin bir türüdür. Tohumlarında %45-60 oranında yağ, %20-30 oranında protein, %18 oranında karbonhidrat, vitaminler ve madensel maddeler içeren, özellikle yağ sanayi ve çerez yapımı başta olmak üzere, sapı kuru ot ve kabuğu da çeşitli şekillerde değerlendirilen değerli bir bitkidir.

<span class="mw-page-title-main">Hemoglobin</span> Omurgalıların çoğunun kırmızı kan hücrelerinde bulunan oksijen taşıyıcı metaloprotein

Hemoglobin, solunum organından dokulara oksijen, dokulardan solunum organına ise karbondioksit ve proton taşıyan protein. Eritrositlerin içerisinde bulunur. Oksijeni +2 değerlikli demir içeren hem molekülleri ile bağlar. Başlıca sentez yeri eritrosit üretimi sırasında kemik iliğidir. Yaş, cinsiyet ve türe göre küçük farklılıklarla da olsa kanda belli bir değerin altında bulunmasına Anemi, yüksek miktarda bulunmasına ise polisitemi denir. Hemoglobinin prostetik grubu hem, proteiniyse globulindir.

<span class="mw-page-title-main">Lipit</span> Katı ve sıvı yağ

Lipit, tüm canlıların yapısında bulunan temel organik bileşiklerden biridir. Lipitler, doymuş ve doymamış yağlar olarak ayrılır. Doymamış yağlar, oda sıcaklığında sıvı hâlde bulunan lipitler; doymuş yağlar ise oda sıcaklığında katı hâlde bulunan lipitlerdir. Biyolojik önemi olan lipitler için yağ asitleri, nötr lipitler (trigliserit), fosfolipitler ve steroitler örnek gösterilebilir. Lipitler, insan ve hayvanların temel besinleri arasında yer alır.

<span class="mw-page-title-main">Glukoz</span> izomer grubu

Basit bir şeker (monosakkarit) olan glukoz yaşam için en önemli karbonhidratlardan biridir. Hücreler onu bir enerji kaynağı ve metabolik reaksiyonlarda bir ara ürün olarak kullanırlar. Glukoz fotosentezin ana ürünlerinden biridir ve hücresel solunum onunla başlar.

<span class="mw-page-title-main">Yüksek yoğunluklu lipoprotein</span>

Yüksek yoğunluklu lipoproteinler İngilizce High Density Lipoprotein'in kısaltması olan HDL olarak da bilinirler. HDL, vücuttaki dokulardan karaciğere kolesterol taşıyan bir lipoprotein sınıfıdır. Yapısında %50 protein, %24 fosfolipid, %2 kolesterol, %4 yağ ve %20 kolesterol ester bulunur. HDL, karaciğerde üretilir.

<span class="mw-page-title-main">Trigliserit</span>

Trigliserit ; gliserol (gliserin) ve üç yağ asidinden oluşan bir esterdir. Bitkisel ve hayvansal yağların ana bileşenidir.

Kimya ve biyokimyada, yağ asidi, genelde uzun, alifatik kuyruklu bir karboksilik asittir. Uzun karboksilik yağ asitlerinden 4 karbonlu ve daha uzun zincirlileri yağ asidi olarak sayılır; doğal yağları (trigliseritleri) oluşturan yağ asitlerinden söz ederken ise bunların en az 8 karbonlu olduğu varsayılabilir. Çoğu doğal yağ asitlerinin çift sayılı karbon atomu vardır, çünkü bunların biyolojik sentezlerinde iki karbon atomlu asetat kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Karotenoid</span>

Karotenoid bitkilerde ve bazı diğer fotosentetik mikroorganizmalarda bulunan biyolojik pigmenttir. Altı yüzün üzerinde bilinen karotenoid vardır; ksantofiller ve karotenler olarak iki sınıfa ayrılır.

<span class="mw-page-title-main">Karoten</span>

Karoten, C40H56 formüllü birbiriyle ilişkili birkaç bileşik için kullanılan bir terimdir. Karoten, fotosentez için önemli bir fotosentetik pigmenttir. Soğurduğu ışığı klorofile aktararak fotosenteze katkıda bulunur. Havuç ve çoğu başka sebze ve meyvelerin turuncu renginden sorumludur.

<span class="mw-page-title-main">Yün</span>

Yün bazı memelilerden elde edilen hayvansal kıl kökenli doğal bir elyaf türü. Sıcak tuttuğu için battaniye ve kışlık giysilerin üretiminde kullanılır. Yün elyafı koyundan genellikle canlı hayvanlardan kırkılmak suretiyle olmak üzere değişik yöntemlerle elde edilir. Bu tür yüne kırkım yünü denir. Bu yünün ticari değeri diğer yöntemlerle elde edilenlerinkinden yüksektir. Kasaplık hayvanların kesildikten sonra derilerinin işlenmesi ile elde edilen yüne ise tabak yünü veya kasapbaşı yünü denir. Herhangi bir nedenle ölmüş hayvanın postundan elde edilen yün ise post yapağısı adını alır. Tabak yünü veya post yapağısı (yapak) deriden yolunarak alınmışsa kıl köklerini de içerdiğinden kırkım yününe göre daha düşük kalitelidir.

Yağ asitleri birçok organizma için önemli enerji kaynaklarıdır.Artmış glukoz sıklıkla yağ asidine çevrilerek depo edilmektedir. Trigliserdiler aynı miktardaki karbonhidrat ve proteinlerden yaklaşık 2 kat daha fazla enerji vermektedirler. Tüm hücre zarları iki tabakalı fosfolipitlerden oluşur. Yağ asitleri aynı zamanda protein modifikasyonunda da kullanılırlar. Bu nedenle yağ asidi metabolizması, yağ asitlerinin primer metabolitlerinin ve enerjinin oluştuğu katabolizmalarını ve biyolojik olarak oldukça önemli bileşiklerin sentez edildiği anabolizmalarını kapsar.

Bir kolesteril ester, kolesterolün bir asit ile tepkiyerek oluşturduğu bir esterdir. Lipit metabolizmasında kolesterol ester terimi yaygın olarak kolesterolün yağ asitleri ile oluşturduğu kolesteril asil esterleri için kullanılır. Kolesterolün esterleşmesi onun hücre içinde depolanmasını ve kanda taşınmasını sağlar. Aterotik plakaların oluşumu sırasında içlerinde kolesteril esterler birikmesi aterosklerozun ilk aşamalarındandır.

Bir digliserit veya diasilgliserol (DAG), bir gliserol molekülüne ester bağları ile kovalent bağlı iki yağ asidi zincirinden oluşmuş bir gliserittir. Bir örnek, sağdaki şekilde görülen 1-palmitoyl-2-oleoyl-gliserol'dur, bu molekülde palmitik asit ve oleik asitten meydana gelmiş yan zincirler bulunmaktadır.

Bir besin grubu, benzer beslenme özelliklerini veya biyolojik sınıflandırmaları paylaşan bir gıda koleksiyonudur. Beslenme rehberlerinin listesi genellikle yiyecekleri gıda gruplarına ayırır ve Önerilen Günlük Besin Alım Miktarı İngilizcesi Recommended Dietary Allowance (RDA) sağlıklı bir diyet için her grubun günlük porsiyonlarını önerir.

Oleik asit, çeşitli hayvansal ve bitkisel yağlarda doğal olarak bulunan bir yağ asididir. Kokusuz, renksiz bir yağdır, ancak ticari numuneleri sarımsı renkte olabilir. Oleik asit kimyasal olarak, tekli doymamış omega-9 yağ asidi olarak sınıflandırılır ve 18:1 cis-9 lipit numarası ile gösterilir. Formülü şu şekildedir: CH3(CH2)7CH=CH(CH2)7COOH. Oleik asit ismi yağ anlamına gelen Latince oleum kelimesinden türemiştir. Doğada en yaygın bulunan yağ asididir. Oleik asidin tuzları ve esterleri oleatlar olarak adlandırılırlar.