
Osman Ferhan Şensoy, Türk tiyatro, sinema ve televizyon oyuncusu; roman, deneme, günlük, televizyon dizisi ve film senaryoları yazarı, şair ve Ortaoyuncular tiyatro topluluğunun kurucusudur.

Dram trajedi, komedi veya trajikomedi türünde tiyatro eseri. Dramatik, epik ve liriğin yanı sıra üçüncü esaslı edebi türdür.

Akün Sahnesi; Ankara'nın Çankaya ilçesinde bulunan bir tiyatro sahnesidir. Ankara Devlet Tiyatrosu tarafından sahnelenen temsillere ev sahipliği yapan ana mekanlardan biri olarak hizmet verir. Şinasi Sahnesi ile aynı binada yer alan sahneye, Atatürk Bulvarı üzerindeki girişten ulaşılır. Uzun yıllar boyunca sinema salonu olarak hizmet veren bir mekânın yenilenmesiyle tiyatro ve müzikal gösterimlerine uygun hâle getirilen sahne, 361 koltuk kapasitelidir.

Commedia dell'arte, İtalya'da doğan, 16-18. yüzyıllar arasında Avrupa'da popüler hâle gelen, profesyonel tiyatronun ilk örneklerinden biridir. 16. yüzyıl İtalya'sında ortaya çıkan komedya, maskeli karakterleriyle öne çıkan bir tiyatro formudur. Kadın oyuncular komedya ile sahneye çıkmaya başlamıştır. Komedyada taslak metinlere veya senaryolara dayanan doğaçlama performanslar sergilenebilir.
Rol yapma oyunu (RYO), (İngilizce: role-playing game, RPG); oyuncuların kurgusal bir sahnede farklı karakterlerin rollerini üstlendikleri oyunların genel bir ailesidir. Oyuncular, belirli kurallar çerçevesinde oluşturulan karakterleri yöneterek bir hikâyenin parçası olurlar.

Tiyatro, bir sahnede, seyirciler önünde oyuncuların sergilemesi amacıyla hazırlanmış gösterilerdir. Farklı bir şekilde duyguların ve olayların hareket (jest) ve konuşmalarla anlatılmasıdır. Genel olarak temsil edilen eser anlamında da kullanılır. Tiyatro eseri, olayları oluş yoluyla gösterir. Bu yönüyle konuşma ve eyleme dayanan bir gösteri sanatı olarak da tanımlanabilir. Yaygın bir deyişle tiyatro; insanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatı olarak Shakespeare'in sözüyle de ifade edilir.

Senaryo Tiyatro oyunu, piyes, dizi, film, video oyunu gibi eserlerin sahnelerini ve akışını gösteren yazılı metinlere verilen isimdir.

Sahne veyahut oyunluk, tiyatro, müzik gibi eserlerin sergilenmesi için ayrılmış olan alanı veya bir tiyatro oyununun ve filmin bölümlerinden her birini ifade eder.
Türk tiyatrosu, Türkiye'de kırsal kesimlerdeki köy tiyatrosu ile kentlerdeki halk tiyatrosunu içeren geleneksel Türk tiyatrosu ve 19. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı Devleti'ndeki Batılılaşma hareketi ile ortaya çıkan batılı tarzdaki Türk tiyatrosunu ifade eder.

Pandomim, pantomim, sözsüz oyun ya da mim sanatı, en basit anlatımıyla sözsüz tiyatro oyunudur. Gösteri sanatının dallarından biridir. İngiliz pandomimi (panto) ile karışmaması için kısaca "mim" olarak ifade edilir.
Video oyunu türleri belirlenirken sınıflandırmada video oyunlarının mekanikleri, tasarım aşamasında, tasarımcının verdiği kritik kararlar yani daha basit bir şekilde oynanış tarzları esas alınır. Lakin bu sınıflandırma her zaman tutarlı veya sistematik bir yol izleyememiştir. Bunun nedeni kriterlerin, ayrımı yapan kişi ya da kuruma göre farklılık göstermesidir. Tümüyle akademik çalışmaların yürütülmemesinden ötürü kimi zaman keyfi isimlendirmeler de söz konusudur. Buna rağmen dünya genelinde benimsenmiş tür kalıpları da mevcuttur.
Yiğit Sertdemir, Türk oyuncu, tiyatro yönetmeni, oyun yazarı ve dekor tasarımcısı.

Mahşer-i Cümbüş, 2001 yılında Ankara Üniversitesi DTCF Tiyatro Bölümünde okuyan 6 kişi tarafından kurulmuş daha sonra 2 üyenin katılımıyla kadrosu tamamlanmış ve geleneksel Türk Tiyatrosu'nun en önemli özelliklerinden biri olan doğaçlama geleneğini devam ettiren bir topluluktur.

John Nicholas Cassavetes Yunanistan kökenli Amerikalı oyuncu ve yönetmen. Ana akım sinema içinde daha çok oyunculuğuyla tanınsa da Amerikan Bağımsız Sinemasının öncü yönetmenlerinden biridir.

Anında Görüntü Show, Osmantan Erkır'ın yapımcılığını üstlendiği ve sunduğu, Mahşer-i Cümbüş tiyatro grubunun özel dekor veya kostüm kullanmadan oynadıkları ve oyunu seyirci yönlendirmesine göre değiştirerek gerçekleştirdikleri tiyatro türündeki Türk televizyon programıdır. Kendi dalında Türkiye'de bir ilk olma özelliği taşımaktadır. Her hafta programda ünlü bir konuk yer almakta ve zaman zaman oynanan oyunlara katılmaktadır.

Bunraku , 1684 yılında Japonya'nın Osaka kentinde doğmuş geleneksel Japon kukla tiyatrosu türüdür. Ningyo coruri olarak da adlandırılır. Bu ad şamisen çalımı ve gösteri metninin okunmasını kapsayan coruri / joruri müziği ve Japoncada kukla anlamına gelen ningyo sözcüklerinin birleşmesinden türetilmiştir. Bunrakuda şamisenin yerine nadiren de olsa taiko davulu denen bir tür tamtam da kullanılır.

Müzikal tiyatro, kendine özgü bir olay örgüsü olan, müzik, dans ve diyalogların olaylarla bütünleştiği duygusal ve eğlendirici sahne gösterisi, oyun ya da filmdir. Sıklıkla "müzikal" olarak da anılır.
Seyirciyle Diyalog Kurmak Tiyatronun temel sorunlarından birisi de oyun(cu)-seyirci ilişkisi olarak görülür. Farklı tiyatro anlayışları, farklı ilişki biçimleri benimserler. “Oyuncu ile seyirci arasında canlı bir iletişim.”, “Bir kürsü olarak sahne.”, “Bir propaganda aracı olarak tiyatro.”… Aslında tiyatrocuların benimsedikleri ilişki biçimlerini teatral estetiğe dayanarak, hem de karşılaşmanın tek teatral zemini olan bir oyun gösterimi süresince ‘uygulayabilmesi’ mümkün değildir. Bunun iki nedeni var. Birincisi tiyatrocular ilişki modelini yalnız oluşturmayı yeğliyor; seyirciler bu süreçte doğrudan yer almaz. İkincisi tiyatro, algılama ve görme biçimlerini, seyircinin bakış açısını tek başına değiştirebilecek güçte değildir. Dolayısıyla herhangi bir estetik anlayış doğrultusunda, bu anlayışla uyum içinde bir ilişki biçiminin sağlanabilmesi tiyatrocuların ütopyasıdır. Ancak ironik olarak var olan ilişki biçiminin yeniden üretilmesinde tiyatronun pratik bir rolü vardır. Başka bir deyişle, tiyatrocular seyircileriyle karşılaştıkları alanı gösteri süresiyle sınırladıkları oranda var olan ilişki biçimine teslim oluyorlar. Öte yandan [[teati al]] buluşlar, bu ilişki biçiminin yeni birer öğesi olarak yeniden- üretime pratik bir malzeme oluşturuyor. Bunun temel nedeni oyuncu ve seyirci ilişkisinin ya da genel anlamda sahne ile seyirci arasındaki ilişkinin sistemli bir deneysel çalışma konusu olarak ele alınmasıdır. Şu an egemen olan ilişki biçiminin, hem oyuncunun, hem de seyircinin edilgin konumda kaldığı bir ilişki biçimi olduğu söylenebilir, Edilginlik, oyunla ilk karşılaştığı andan başlayarak, tiyatro binasını terk ettiği ana kadar seyircinin peşini bırakmaz, Oyun(cu) ile seyircinin karşılaştığı tek alan teatral alan ya da oyun gösterimi değil, Aralarındaki ilişkiyi de, yalnız, oyun sırasında sergilenen, teatral estetik, bu estetiğin ilişki modeli belirlemiyor. Ondan belki de daha fazla olmak üzene tiyatro dışı etmenler belirleyici oluyorlar. Böylelikle edilgini iğ in iki düzlemde tanımlanması gereği ortaya çıkarıyor. Teatral ve ateatral düzlemler. Seyircinin bir oyun ya da bir oyuncu hakkındaki yargıları, bu oyuna katılma biçimi daha oyunu izlemeden de oluşturulabilir. Basın, televizyon gibi iletişim araçları tarafından kolaylıkla biçimlendirilebilir. Oyunun tanıtımı da pekâlâ bu biçimlendirme sürecinin etkin bir öğesi olabilir. Dolayısıyla seyirci daha tiyatro binasına adını atmadan önce ilişki modelinin iskeleti ortaya çıkmıştır. Buna ek olarak ‘tiyatroya gitmek’ toplumsal bir edim olarak ele alındığında, seyircilerin toplumsal konumlarının bir kültürel etkinliği olarak oyunlara gittikleri de söylenebilir. Başka bir deyişle seyirciler, tiyatroya sadece ‘sanatsal ihtiyaçlarını gidermek’, bir sanatsal etkinliğe ‘katılmak’ için değil, aynı zamanda belli bir toplumsal edimi gerçekleştirmek üzere gidiyorlar. Toplumsal konum elde etmenin ve sürdürmenin bir aracı olarak tiyatro… Böylelikle bu edim, yalnız teatral nitelikleriyle değil, toplumsal konum elde etmenin ve sürdürmenin bir aracı olarak da ortaya çıkar. Sözgelimi [[Anton Çehov]], “Memurun Ölümü” adlı öyküsünde tiyatroya sınıf atlamanın bir aracı olarak gelen, yüksek tabakaya yakın olmak için ön sıralarda bir bilet alan, ama, hiç hesapta olmayan bir aksırıkla önde oturan amirini tükürüklere boğan bir memurun/seyircinin kendini yok edişini konu edinmiştir. Toplumsal edimini layığıyla yerine getiremediğini görmek onu deliliğe ve ölüme götürür. Özellikle kültürel geçmişlerinde tiyatroya gitme geleneği olmayan ya da henüz yerleşen ülkelerde bu olgu daha açık bir şekilde gözlemlenebilir. Burada seyircinin edilginliği bir ölçüde tiyatrodan çok, tiyatroya gitme eyleminin pratik kültürel ve toplumsal anlamından, gereklerinden kaynaklanır. Antik Yunan’dan bu yana iktidarların tiyatro binalarına özel bir önem vermeleri bu noktayı çok iyi gördüklerini ve değerlendirdiklerini gösterir. Binlerce kişilik anfitiyatrolardan kiliselere, kiliselerden yine binlerce kişilik ‘kültür merkezleri’ne… Tiyatro binalarının mimari özellikleri, iç tasarımlan bakımından uca çekildiğinde birer tapınak görünümünde olmaları bu nedenle rastlantı değildir. Tapınaklar, ziyarete gelenler ve ibadette bulunanlar üzerinde bıraktıkları etki itibarıyla tanrının ya da iktidarın gücünü temsil ederler.

Osmanlı'da sahne sanatları, Osmanlı Devleti bünyesindeki tiyatro, sinema, müzik, dans, opera, gölge oyunu gibi sahnede icra edilen sanat türlerinin genel adıdır. 18. yüzyıla kadar kukla, meddahlık, Karagöz ve Hacivat ve ortaoyunu gibi geleneksel Türk tiyatrosu olarak adlandırılan sahne sanatları egemendir. 18. yüzyılda başlayan batılılaşma çabaları ile çağdaş anlamdaki tiyatro, opera ve daha sonra sinema sergilenmeye başlanmıştır.

Kamp ateşi faaliyeti, izcilikte her kamp gününün sonunda yapılan bir eğlence faaliyetidir. Obalar belli kurallar çerçevesinde gösteri sergilerler ve her gün bu gösteriler sonucunda değerlendirilirler. Değerlendirme sonuçları günlük puan durumunu etkiler. Gecenin kamp ateşi faaliyetini o günün nöbetçi lideri sunar. Kamp ateşi faaliyetinden kısa bir süre önce, liderler tarafından belirlenen kamp ateşi faaliyeti konusu öbekbaşı, obabaşı ve ekipbaşılarına o günün nöbetçi lideri tarafından söylenir. Kamp ateşi faaliyeti için gösteri hazırlamak için verilen süre dolduktan sonra herkes kamp ateşi faaliyetinin yapılacağı yere toplanır. Herkes toplandıktan sonra nöbetçi lider kamp ateşi faaliyetini başlatır ve seçtiği ilk obayı sahneye çağırır. Sırasıyla bütün obalar gösterilerini yaptıktan sonra nöbetçi lider kamp ateşi faaliyetini bitirir ve izciler “Haydi İzciler, Tatlı Uykular” şarkısı eşliğinde yatmaya gönderilir. Daha sonra liderler toplantı yaparlar ve liderler de yatarlar.