
Satürn veya Eski Türkçedeki adıyla Sekentir ya da Sekendiz, Güneş'e en yakın altıncı gezegen ve Jüpiter'den sonra Güneş Sistemi'ndeki en büyük ikinci gezegendir. Ortalama yarıçapı Dünya'nın yaklaşık dokuz buçuk katı olan bir gaz devidir. Dünya'nın ortalama yoğunluğunun yalnızca sekizde birine sahiptir, ancak Dünya'dan 95 kat daha büyüktür. Satürn, neredeyse Jüpiter büyüklüğünde olmasına rağmen, Jüpiter'in kütlesinin üçte birinden daha azına sahiptir. Satürn, Güneş'in etrafında 9,59 AU (1.434 milyon km) mesafede 29,45 yıllık bir yörünge periyoduyla dolanır.

Gezegen; genellikle bir yıldız, yıldız kalıntısı ya da kahverengi cücenin yörüngesinde bulunan, yuvarlak hâle gelmiş bir astronomik cisimdir. Uluslararası Astronomi Birliğinin (IAU) tanımına göre Güneş Sistemi'nde sekiz gezegen bulunur. Bunlar, karasal gezegenler Merkür, Venüs, Dünya ve Mars; dev gezegenler Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün'dür. Gezegen oluşumu için bilimsel açıdan mevcut en iyi teori, bir bulutsunun kendi içine çökmesi sonucu bir yıldızlararası bulut meydana getirdiğini ve yıldızlararası bulutun da bir önyıldız ve bunun yörüngesinde dönen bir öngezegen diski oluşturduğunu öne süren bulutsu hipotezidir. Gezegenler bu disk içinde, kütleçekiminin etkisiyle maddelerin kademeli olarak birikmesi sonucu, yığılma (akresyon) olarak adlandırılan süreçte büyürler.

Metan, kimyasal formülü CH4 (Karbon ve 4 Hidrojen atomu) olan bileşiktir. Normal sıcaklık ve basınçlarda gaz halinde bulunan metan, kokusuzdur. Doğalgazın bir bileşenidir ve önemli bir yakıttır. Oksijenin varlığında bir mol metanın yanmasıyla bir mol karbondioksit ve iki mol su ve 55.5 MJ/kg ısı açığa çıkar:
- CH4 + 2 O2 → CO2 + 2H2O+55.5 MJ/kg

Atmosfer, gaz yuvarı veya hava yuvarı herhangi bir gök cisminin etrafını saran ve gaz ile buhardan oluşan tabaka.

Soy gaz veya asal gaz, standart şartlar altında her biri, diğer elementlere kıyasla daha düşük kimyasal reaktifliğe sahip, kokusuz, renksiz, tek atomlu gaz olan kimyasal element grubudur. Helyum (He), neon (Ne), argon (Ar), kripton (Kr), ksenon (Xe) ve radon (Rn) doğal olarak bulunan altı soy gazdır ve tamamı ametaldir. Her biri periyodik tablonun sırasıyla ilk altı periyodunda, 18. grubunda (8A) yer alır. Grupta yer alan oganesson (Og) için ise önceleri soy gaz olabileceği ihtimali üzerinde durulsa da günümüzde metalik görünümlü reaktif bir katı olduğu öngörülmektedir.

Titan, Satürn'ün en büyük uydusu ve yoğun bir atmosferi olduğu bilinen tek doğal uydudur. Dünya dışında, yüzeyinde kararlı sıvı bulundurduğu kanıtlanan 2. gök cismi olan Titan'daki büyük su kütleleri gibi görünen okyanusların, metan gazının sıvı hali olduğu görülmüştür.

Sera gazları, Dünya'nın yüzeyi, atmosferi ve bulutları tarafından yayılan kızılötesi radyasyon spektrumu dahilinde belirli dalga boylarındaki radyasyonu emen ve yayan, atmosferin hem doğal hem de antropojenik gaz hâlindeki bileşenleridir. Bu özellikleri nedeniyle, sera etkisine neden olurlar. Su buharı (H2O), karbondioksit (CO2), nitröz oksit (N2O), metan (CH4) ve ozon (O3) başlıca sera gazlarıdır. Sera gazları olmadan, Dünya yüzeyinin ortalama sıcaklığı mevcut ortalama olan 15 °C yerine yaklaşık -18 °C olurdu.

Miller-Urey Deneyi kimyasal evrimin oluşumunu denemek üzere, 1952'deki bilimsel görüşe göre dünyanın ilk zamanlarında var olduğu koşulların benzetim yöntemiyle oluşturulduğu bir deneydi. Bu deney, özellikle Aleksandr Ivanovich Oparin ve J.B.S. Haldane'in, ilkel dünya üzerindeki koşullarda var olan inorganik öncüllerinin kimyasal tepkimeler yoluyla organik bileşikleri sentezlediği hipotezini sınamak içindi. Abiyogenez konusunda klasik bir deney olduğu kabul edilen bu deney, 1952 yılında Stanley Lloyd Miller ve Harold Urey tarafından Chicago Üniversitesi'nde yapılmıştı.

Plüton'un atmosferi, cüce gezegenin etrafını saran bir gaz tabakasıdır. Genelde Plüton'un yüzeyinde buzlarıyla dengede olan azot (N2), metan (CH4) ve karbon monoksit (CO) gazlarından meydana gelen ince bir atmosferdir. Yüzey basıncı 0,65 ilâ 2,4 Pa (6,5 ilâ 24 μbar) arasında olup kabaca Dünya'daki atmosfer basıncınin 1/1.000.000 ilâ 1/100.000'idir. Plüton'un eliptik yörüngesinin atmosferi üzerinde büyük ölçüde etkilediği tahmin edilmektedir: Plüton Güneş'ten uzaklaştıkça atmosferinin yavaş yavaş donması gerekir. Plüton, Güneş'e daha yakınken Plüton'un sert yüzeği ısınır ve böylece buzlar süblimleşir. Terin cilt üzerinde buharlaşmasıyla vücudu serinletmesi gibi bu süblimasyonla bir nevî zıt sera etkisi görülür.

Baca gazı, şömine, fırın, ocak, kazan veya buhar kazanlarından çıkan egzoz gazlarının taşınması için yapılmış bacalar yoluyla atmosfere bırakılan gazdır. Baca gazı terimi büyük çoğunlukla enerji santrallerinde gerçekleştirilen yanma sonrası oluşan egzoz gazını ifade eder. Baca gazlarının bileşimi neyin yakıldığına bağlı olarak değişse de, genellikle büyük oranda azot, fazla oksijen, karbondioksit ve su buharı içerir. Azot ve oksijen yanma tepkimesi için kullanılan havadan gelmektedir. Baca gazları, bunlara ek olarak partiküller, karbonmonoksit, azot oksitler ve kükürt oksitler gibi kirleticileri de yüzdece küçük miktarlarda içermektedir.

Mars'ın atmosferi, Mars'ı çevreleyen gaz tabakasıdır. Mars'ın atmosferini yaklaşık %96 karbondioksit, %1.9 argon ve %1.9 oranında azot ve serbest oksijen, karbonmonoksit, su ve metan içermektedir. Atmosfer basıncı 600 pa olup Dünya'nın ortalama deniz seviyesi basıncının yaklaşık %0.6'sı kadardır.

Alfa Circini, Pergel takımyıldızı bölgesinde yaklaşık olarak 54 ışık yılı uzaklıkta bulunan bir değişken yıldızdır. 3,19 kadir görünen büyüklüğü ile takımyıldızının en parlak yıldızıdır ve güney yarımküreden çıplak gözle kolayca gözlenebilir.

K2-18b, Dünya'dan 124 ışık yılı (38 pc) uzaklıkta bulunan kırmızı cüce yıldız K2-18'in yörüngesinde dönen bir ötegezegendir. Kepler uzay teleskobu ile keşfedilen ötegezegen, yaklaşık olarak Dünya'nın sekiz katı kütleye sahiptir ve Mini-Neptün olarak sınıflandırılır. Yıldızının yaşanabilir bölgesi içinde 33 günlük bir yörüngede bulunur, bu da K2-18b'nin yaklaşık olarak Dünya'nın Güneş'ten aldığı ışığın benzeri bir miktarda yıldız ışığı aldığı ve sıvı suyun varlığına izin verebilecek benzer koşullara sahip olabileceği anlamına gelir.
Akrilonitril, vinil grubunun bir nitril grubuna bağlanması ile oluşan, C2H3CN formüllü organik bileşiktir. Bu renksiz sıvı, akrilonitril bütadien stiren ve poliakrilonitrilin üretiminde kullanılır ve çok tepkindir. Keskin, sarımsak veya soğan benzeri bir kokusu vardır. Düşük dozlarda bile zehirlidir. Akrilonitril ilk olarak Fransız kimyager Charles Moureu tarafından 1893'te sentezlenmiştir. Akrilonitril üretiminin yan ürünleri asetonitril ve hidrojen siyanür olmaktadır.

Dünya'nın geleceği konusunda birçok uzun vadeli etmenin muhtelif etkilerine dayanarak biyolojik ve jeolojik çıkarımlar yapılabilir. Bu etmenler Dünya yüzeyindeki kimyayı, gezegenin iç soğuma oranını, Güneş Sistemi'ndeki diğer nesnelerle yerçekimi etkileşimlerini ve Güneş'in parlaklığında sürekli bir artışı içerir. Bu ekstrapolasyondaki belirsiz faktör, gezegende değişimlere neden olabilecek iklim mühendisliği gibi insan teknolojilerinin sürekli etkisidir. Sonuçları beş milyon yıl sürebilecek mevcut Holosen yok oluşuna teknoloji neden olmaktadır. Ayrıca teknolojinin, insanlığın yok olmasına yol açabileceği ve gezegeni, yalnızca uzun vadeli doğal süreçlerden kaynaklı daha yavaş bir evrimsel hıza geri döndürebileceği de düşünülmektedir.

Titan'da yaşam olup olmadığı sorusu; halen bilimsel değerlendirme ve araştırma konusu olarak ucu açık bir sorudur. Titan, Dünya'dan çok daha soğuktur ve yüzeyi sıvı sudan yoksundur, bu da bazı bilim insanlarının Titan'da yaşamı olası görmemesine neden olan etkenlerdendir. Öte yandan, kalın atmosferi kimyasal olarak aktiftir ve karbon bileşikleri bakımından zengindir. Yüzeyde sıvı metan ve etan gövdeleri vardır ve buz kabuğunun altında sıvı halde bir su tabakası olduğu düşünülmektedir; bazı bilim insanları, bu sıvı karışımların Dünya'daki hücre yapısından farklı canlı hücrelerin gelişimi için yaşam alanı sağlayabileceğini düşünüyor.

Prebiyotik atmosfer, günümüzün yaşamsal, oksijen açısından zengin üçüncü atmosferinden önce, Dünya'nın oluşumu sırasındaki ilk atmosferinden sonra gelen, Dünya'nın ikinci atmosferidir. Dünya'nın yaklaşık 4,5 milyar yıl önce oluşumu sırasında, ön gezegenler birçok kez çarpışmakta ve birleşmekteydi. Bu dönemden sonra, Dünya'da bir magma okyanusunun bulunduğu, atmosferin çoğunlukla buhardan oluştuğu ve yüzey sıcaklıklarının 7.726,85 °C'ye ulaştığı <100 milyon yıllık bir dönem başladı. Daha sonra Dünya'nın yüzeyi soğudu ve atmosfer dengelenerek prebiyotik atmosferi oluşturdu. Bu zaman dilimindeki çevresel koşullar, günümüzden oldukça farklıydı: Güneş genel olarak ~%30 daha sönüktü ancak morötesi ve x-ışını dalga boylarında daha parlaktı, sıvı bir okyanus vardı, kıtaların var olup olmadığı bilinmemekle birlikte okyanus adalarının varlığı olasıydı, Dünya'nın iç kimyası farklıydı ve Dünya yüzeyine çarpan gök cismi daha çoktu.

Tholinler (Yunanca θολός (tholós) "puslu" veya "çamurlu"; eski Yunanca "sepya mürekkebi" anlamına gelen kelimeden), karbondioksit (CO2), metan (CH4) veya etan (C2H6) gibi basit karbon içeren bileşiklerin, genellikle nitrojen (N2) veya su (H2O) ile birlikte Güneş ultraviyole veya kozmik ışın ışınlamasıyla oluşan çok çeşitli organik bileşiklerdir. Tolinler, birbirine bağlı alt birimlerin tekrar eden zincirlerinden ve tipik olarak nitriller ve hidrokarbonlar ile bunların aminler ve feniller gibi bozunmuş formları olan fonksiyonel grupların karmaşık kombinasyonlarından oluşan düzensiz polimer benzeri malzemelerdir. Tholinler günümüz Dünya'sında doğal olarak oluşmazlar, ancak dış Güneş Sistemi'ndeki buzlu cisimlerin yüzeylerinde ve dış Güneş Sistemi gezegenlerinin ve uydularının atmosferlerinde kırmızımsı aerosoller olarak bol miktarda bulunurlar.

Disiyanoasetilen, C
4N
2 kimyasal formülüne sahip bir karbon ve azot bileşiğidir. Alternatif üçlü ve tek kovalent bağlarla N≡C−C≡C−C≡N doğrusal bir moleküler yapıya sahiptir. İki hidrojen atomunun siyanür grupları ile değiştirildiği asetilen olarak görülebilir.

Satürn'ün en büyük uydusu Titan, aşırı soğuğa karşı korunma sorununa rağmen gelecekteki olası Dış Güneş Sistemi'ndeki kolonizasyon için birkaç adaydan birisidir.