Tümeller tartışması, Orta Çağ felsefesine hakim olmuş bir metafizik tartışmasıdır. Nesnelerin sahip oldukları renk ve şekil gibi özgülükler, bu nesnelerden bağımsız birer varlık mıdır? Eğer varlıksalar, bu varlıkların tabiatı nedir?

Platon veya Eflatun, Antik Yunan filozofu ve bilgesi.
A priori, kelime anlamı olarak önsel demektir. Ancak genel kullanım alanı olan felsefede, deneyden önce olan anlamında kalıplaşmıştır. Deneyden sonra olan anlamındaki a posteriorinin karşıtıdır.

Tümel, külli veya evrensel, bütün varlıkları ve var olan her şeyi kapsayan, düşünülen şeyleri içine alan; özel ve birbirinden ayrı özellikler taşıyan şeylerin (tikel) paylaştığı ortak özelliği dile getiren felsefe ve metafizik kavramıdır. Tümel, insanın nesnel ilişkileri bilme derecesini dile getiren tekil ve tikel kavramlarıyla birlikte birbirleriyle sıkı bir ilişki içinde olan üç felsefe kavramından biridir.

Postmodern felsefe, 20. yüzyılın ikinci yarısında, 18. yüzyıl Aydınlanması sırasında geliştirilen kültür, kimlik, tarih veya dil ile ilgili modernist felsefi fikirlerde var olduğu iddia edilen varsayımlara eleştirel bir yanıt olarak ortaya çıkan felsefi bir harekettir.
Bilginin nesnel olarak varolabildiği düşüncesinden ileri gelen kavramlaştırma. Felsefe tarihi içerisinde her farklı felsefe okulu ya da eğilimi, bu düşünceyi bir şekilde ele almış ve genelde de kendi felsefi konumunu bu bilginin olanaklılık zemini olarak ileri sürmüştür. Buna göre, nesnel bilgi, öteki nesnel-olmayan bilgilerden ayrı olarak, her tür öznellikten, yani özneye ait her tür yargı ve hükümden ayrılmış, arındırılmış, nesnelliğin ya da başka bir deyişle gerçekliğin saf bir bilgisi olarak ortaya konulmuş bir bilgidir. Pozitivizm ve ampirizm okullarında bu yaklaşım en katı haliyle görülür.
Nesnellik, yaygın olarak her tür öznel etki ve ögelerden bağımsız olabilme durumunu ifade etmek için kullanılan bir terimdir. Nesnel bilginin temellendirilmesinde ileri sürülen argümanları şekilde burada da geçerlidir. Nesnellikten kastedilen, özneden kesin bir şekilde bağımsızlıktır, daha doğru bir deyişle öznenin birebir nesnenin kendisine uygunluğudur. bunun nasıl olabildiği, kuramsal düzlemde açık değildir; dolayısıyla da bu haliyle nesnellik bir varsayımdan ibarettir. Örneğin resimde çizgi tekniği kullanılması.

Ernst Cassirer, Alman filozoftur.

Maurice Jean Jacques Merleau-Ponty, Edmund Husserl ve Martin Heidegger tarafından büyük ölçüde etkilenmiş Fransız Fenomenoloji filozofu. Algı, sanat, politika, din, biyoloji, psikoloji, psikanaliz, dil, doğa ve tarih konuları üzerine yazılar kaleme almıştır. 1945 yılında Jean-Paul Sartre ve Simone de Beauvoir tarafından kurulmuş solcu Les Temps modernes dergisinde baş editörlük yapmıştır.

Georg Lukács, Batı Marksizminin ünlü isimlerinden Macar Marksist filozof ve edebiyat bilimcisidir. Marksizmi Hegelci anlamda yeniden değerlendirmiş ve geliştirmiştir. Ernst Bloch, Antonio Gramsci, Karl Korsch ile birlikte Lukacs, 20. yüzyılın ilk yarısında, Marksist felsefe ve Marksist teorinin yeniden oluşturulmasında en önemli isimlerden biri olmuştur.
Nedensellik, genel olarak nedensellik ilkesi olarak bilinen; olay ve olguların birbirine belirli bir şekilde bağlı olması, her sonucun bir nedeni olması ya da her sonucun bir nedene bağlanarak açıklanabilir olması ya da belli nedenlerin belirli sonuçları yaratacağı, aynı nedenlerin aynı koşullarda aynı sonuçları vereceği iddiasını içeren felsefe terimi.

Skolastik felsefe/düşünce, Latince kökenli schola (okul) kelimesinden türetilen scholasticus teriminden gelmektedir ve kelime anlamı olarak okul felsefesi demektir. Bu anlam önemlidir, zira skolastik felsefe, Orta Çağ düşüncesinde doğrunun zaten mevcut olduğu düşüncesine ve felsefenin okullarda okutularak öğretilmesine dayanan bir yaklaşım sergiler. Bu felsefenin temeli teolojidir, ona dayanır ve onu desteklemeye çalışır.

Varlık, felsefenin temel kavramlarından birisidir. Var olan ya da var olduğu söylenen şey, varlık kavramının içeriğini oluşturur. İlk olarak Elea Okulu'nun öncüsü Parmanides tarafından kullanıldığı sanılmaktadır. Farklı felsefe okullarında ya da akımlarında farklı anlam katmanların ele alınmakta ve tanımlanmaktadır. Öznel ve nesnel varlık tanımları söz konusudur ve bu varlık kavramı özellikle varlık teorisinde (ontolojide) temel bir rol oynar. Var olanın varoluşu durumu, ancak var olan şeylerle varlık arasında bir ayrım söz konusudur. Varlık var olanların her birinde mevcut olan niteliktir bir anlamda. Aristoteles varlığı var olanların içerisindeki özdeş olan nitelikler olarak belirtir. Bütün olanların genel kavramı. Gerçek varlık ve düşünsel varlık olarak iki ayrı şekilde belirtilir. Gerçek varlık varoluş olarak belirtilirken, düşünsel varlık öz olarak belirtilmektedir.

Marksist üstyapı, Marksist toplum kuramında, insan öznelliği ve toplumun maddi varlığının birlikteliğinin özgün biçimidir. Biçim bir dereceye kadar nesnel bir dereceye kadar özneldir. Altyapı, üretici güçler ve üretim ilişkilerinden oluşur. Marksist teoride altyapı, üstyapıyı oluşturan kültür, kurumlar, siyasi iktidar ilişkileri, roller, ritüeller, devlet gibi toplumun diğer ilişkilerini ve düşüncelerini belirler. Üstyapı ve altyapı arasındaki ilişkinin diyalektik olduğu, "dünya"daki gerçek varlıklarla arasında bir ayrım olmadığı düşünülmektedir.

Zihin felsefesi, zihin, zihinsel olaylar, zihinsel işlevler, zihinsel özellikler, bilinç ve bunların fiziksel bedenle, özellikle beyinle ilişkilerini inceleyen felsefenin bir alt araştırma koludur. Bedenin zihinle ilişkisi bakımından zihin-beden sorunu, zihnin doğası ve onun fiziksel bedenle ilişkili olup olmadığı gibi diğer sorunlara rağmen, zihin felsefesinin merkezinde yer alan bir sorun olarak görülmektedir.
Tevâfuk, birbirine denk gelme, latîfâne bir şekilde uyum içinde olma anlamına gelen İslamî terimdir. Anlamlı ve hikmetli (bilgece) amaçlarla, latîf bir şekilde birbirine yakışan ve birbiriyle ilişkili olan, uygunluk arz ederek bir düzenin varlığını gösteren, kısaca birbirine tevâfuk eden her şey, evrende tesâdüfe yer olmadığını işaret ve ispat eder.
Adcılık veya nominalizm; kavramların, sözcüklerin, tanımların, tasarımların, hatta konuşulan dillerin yani tümellerin gerçek ya da nesnel hiçbir varlığının veya anlamının bulunmadığını öne süren felsefe anlayışı.
Kavramcılık veya konseptüalizm, metafizikte, düşünen zihin içinde yer alan kavramsal çerçeveler olarak tikellerin evrenselliğini açıklayan bir teoridir. Tümellerin sadece bir kavram olarak düşüncede var olduğunu savunan Peter Abelard tarafından ortaya atılmıştır.
Kavram, nesnelerin ya da olayların ortak özelliklerini kapsayan ve bir ortak ad altında toplayan genel tasarımdır. Kavramlar, soyuttur ve gerçek dünyada yoktur. Benzer olan fikirleri, insanları, olayları vs gruplandırmak için kullanılan bir sınıflamadır. Kavram yanılgıları ise daha çok kişisel deneyimler sonucu oluşmuş, bilimsel gerçeklere ve düşüncelere aykırı, anlamlı öğrenmeyi engelleyici bilgilerdir.
Metafizik Aristoteles'in "İlk Felsefe" doktrinini sunduğu temel eserlerinden birisidir. M.Ö 1. yüzyılda Rodoslu Andronikos tarafından, büyük oranda Aristoteles'in öğrencilerinin ders notlarından terkip edilmiştir. 14 farklı kitapçıktan oluşan eser başlıca töz, nedensellik probleminin muhtelif varyasyonları, hilomorfizm, matematiksel nesnelerin varlığı ve cosmos gibi konuları ele almaktadır.