
Budizm, bugün dünya üzerinde yaklaşık 500 milyonu aşkın inananı bulunan bir dindir. İlk önce Hindistan’da ortaya çıkmış, daha sonra zaman içinde Güneydoğu ve Doğu Asya’da yayılmıştır.

Zen, kökeni Hindistan'daki Dhyana (ध्यान) okuluna kadar uzanan bir Mahāyāna Budist okulunun Japoncadaki ismidir. Hindistan'dan Çin'e geçen okul, burada Ch'an (禪) olarak ismini duyurmuştur. Tang Hanedanlığı döneminde Çin'de belli başlı Budist okullar arasına giren Ch'an, Çin'den Kore, Vietnam ve Japonya'ya yayılmıştır. 20. yüzyılda Batı'da tanınmaya başlanan bu okul, İngilizce ve diğer Batı dillerine Zen ya da Zen Budizm ismiyle girmiştir.
Sutra, Hindistan yazın geleneğinde özellikle Hinduizm, Budizm, Cainizm gibi inanç ve öğretilere ait eski metinlerde başvurulmuş bir edebî tarzın hem de bu türde yazılmış toplu metinlerin de adıdır. Vecize, özdeyiş, atasözü, özlü sözler gibi halk arasında dilden dile yayılma kolaylığı sağlamıştır.
Mahāyāna, Budizm’in üç ana kolundan biridir. Kaynağı Hint yarımadasıdır. Budizm’i Hinayana ve Mahayana olarak sınıflandırır. Vajrayana ise Mahayana Budizm’inin bir uzantısıdır. MS 1. yüzyılda Orta Asya ve Çin’e geçmiş, buradan da Doğu Asya’ya yayılmıştır. Günümüze hâlen uygulanmakta olduğu yerler Hindistan, Çin, Tibet, Japonya, Kore, Vietnam ve Tayvan’dır.
Vajrayana Budizmi, farklı kaynaklarda Tantrik Budizm, Tantrayāna, Mantrayana, Mantranaya, Gizli Mantra, Ezoterik Budizm ve Elmas Taşıt adlarıyla da tanınır. Vajrayana Mahayana Budizminin bir uzantısıdır; felsefesinden çok benimsediği uygulamalarla ayrılır. Mahayana'da uygulamalar kabaca iki yola ayrılır: iyi niteliklerin mükemmelleştirilmesi metodu olan Sutrayana ve nihai Budalık hedefini yol olarak benimseyen Vajrayāna metodu. Vajrayana tam aydınlanmaya ulaşılmadan önce Buda-doğasının mistik tecrübe ile deneyimlenmesini gerektirir. Bu tecrübelerin aktarılması için, bir ezoterik bilgi kümesinin Budist tantrik yogiler tarafından toplanmış ve nesilden nesile aktarılmış olması gerekir. Uygulayıcı öncelikle yetkin bir ruhani öğretmen ya da guru tarafından kabul edilmelidir.
Mahayana sutraları geniş bir kapsamı olan, Mahayana Budistleri tarafından Buda'nın orijinal öğretisini temsil ettiği kabul edilen sutralar, yani yazılardır. "Mahayana"'dan bahseden ilk sutra, muhtemelen ilk defa 1. yüzyılda derlenen Lotus Sutra'dır.
Budizm’de etyemezlik üzerine görüşler farklı okullar arasında farklı yaklaşımlar mevcuttur. Mahayana okullarının çoğu etyemezliği savunurken, Theravada geleneğinde Buda’nın, hayvanların rahiplerin yemesi amacıyla öldürülmediği sürece, rahiplerinin bazı hayvanların etlerini yemelerine izin verdiği kabul edilmiştir. Yine Therevada’ya göre, Buda rahiplerin etyemezliği benimsemelerine izin vermiş, yalnızca insan, fil, at, köpek, yılan, aslan, kaplan, leopar, ayı ve sırtlan eti yemelerini yasaklamıştır.
Budizm okulları, Budizm'in tarih sahnesine çıktığı M.Ö. 5. yüzyıldan itibaren farklı coğrafyalarda yayılma olanağı bulmuş, girdiği yörenin kültürüne uyum sağlamıştır. Bununla birlikte aynı kültürden gelen Budist gelenekler içindeki yorum ve metotlardaki farklılıkların zamanla derinleşmesi biribirinden bağımsız, çeşitli okulların ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Michael Roach, Tibet Budizmi'nin Gelugpa okuluna bağlı Amerikalı bir öğretmendir.

Çin'de Budizm, MÖ 1. yüzyılda gelmiştir. Budizm, Çin kültürünü sanat, siyaset, edebiyat, felsefe, tıp ve malzeme kültürü gibi çok çeşitli alanlarda şekillendirmiştir.

Saichō, Budizm'in Tendai mezhebinin kurucusu olan Japon Budist keşiş. 804'ten başlayarak Çin'e yaptığı gezi sırasında Tiantai mezhebinden etkilenmiş olup Kyoto yakınlarında Hiei Dağı'nda Tendai mezhebinin merkezi olarak Enryaku-ji tapınağını kurdu. Saichō, ayrıca Japonya'ya çayı getiren ilk kişi olarak bilinmektedir. Ölümünden sonra Dengyō Daishi (伝教大師) unvanını aldı.

Japonya'da Budizm, Çin kaynaklarına göre ilk olarak MS 250'lerde ve Nihon Shoki'ye göre resmi olarak MS 552 yılında Kore'den gelen Budist keşişler tarafından tanıtılmasından bu yana var olmaktadır. Budizm, Japon toplumunun gelişimi üzerinde büyük bir etkiye sahiptir ve bugüne kadar kültürün etkili bir yönü olmaya devam etmektedir.

Kūkai veya Kōbō-Daishi (弘法大師), Japonya'da Heian döneminde yaşamış Japon Budist keşiş, şair, mühendis ve sanatçıydı. Kūkai, Shingon Budizmi'nin kurucusu olup aynı zamanda Japonca için kana yazısını icat etmesiyle bilinmektedir.

Budist felsefe, Gotama Buda'nın ölümünden sonra Hindistan'daki çeşitli Budist okulları arasında gelişen ve daha sonra Asya'nın büyük kısmına yayılan felsefi araştırmalar ve araştırma sistemlerini ifade eder. Budist öğretilerinin yaşam, varoluş, bilgi, akıl, madde ve insan ahlakı değerlerine bakışı veya uygulanması, Budist felsefenin temel konusunu oluşturur. Buda’nın yaşamı boyunca kişisel olarak öğretilerini yazılı olarak kayıt etmemesinden dolayı, Budist felsefesi büyük oranda Budist okullarında geliştirilen Budist öğretilerinin yeniden inşası üzerine kurulmuştur. Budist felsefe’nin çalışma konusu, "Dukkha" kavramı ile başlar. Dukkha, Pali dilinde genellikle sefalet, mutsuzluk, keder, talihsizlik ve umutsuzluk anlamına gelir. Felsefe'nin amacına göre, Dukkha'dan Nirvana'ya ulaşmanın yolu dört asil hakikatte özetlenmiştir. Budizm’de Nirvana’ya ulaşmanın yolu hem felsefi akıl yürütme, hem de meditasyonu birleştirmekten geçer.

Vajrabodhi, Tang Hanedanlığı döneminde Çin'de bulunmuş Hint bir ezoterik Budist keşiş ve öğretmendi. Shingon Budizmi'ndeki sekiz atadan biridir. Srivijaya İmparatorluğu topraklarında Vacrayana Budizmini tanıtmasıyla da tanınır. Bu Budizm, daha sonra Endonezya Ezoterik Budizmi olarak bilinen ayrı bir forma dönüşmüştür.
Kumārajīva Kuçar Krallığı'ndan bir Budist keşiş, bilgin, misyoner ve tercümandı. Kumārajīva, Çin Budizminin en büyük tercümanlarından biri olarak görülür. Lu Cheng'e göre Kumarajiva'nın çevirileri "çeviri tekniği veya aslına uygunluk derecesi açısından benzersizdir".
Zhiyi ya da Chen De'an (陳德安), Çin'deki Tiantai Budizm geleneğinin dördüncü patriğidir. Standart unvanı onu geniş Hint çileciliği geleneğine bağlayan Śramaṇa Zhiyi (沙門智顗) idi. Zhiyi, Çin Budizmi tarihinde Budist öğretilerinin eksiksiz, eleştirel ve sistematik bir sınıflandırmasını detaylandıran ilk kişi olmasıyla bilinir. Ayrıca yerli Çin sistemi oluşturmak için Hint geleneğinden önemli bir kopuş yapan ilk büyük figür olarak kabul edilir.

Şubakarasimha (637-735) 716 yılında Çin'in başkenti Çang'an'a gelen ve daha çok Mahāvayroçana Sūtrası olarak bilinen Mahāvairocana Abhisaṃbodhi Tantra'yı tercüme eden bir Hintli Budist keşiş ve Ezoterik Budizm ustasıydı. Dört yıl sonra başka bir usta, Vacrabodi ve öğrencisi Amogavacra Çin'e gelip Ezoterik Budizmin diğer kutsal metinlerini Çinceye tercüme etmeye başladılar ve böylece ikinci bir ezoterik gelenek oluşturdular. Bu diğer ustalarla birlikte Şubakarasimha, Ezoterik Budizmi Çin'deki altın çağını yaşatmıştır.

Nevar Budizmi, Vacrayana Budizmi'nin Nepal'deki Katmandu Vadisi'nde yaşayan Nevar halkının tarafından uygulanan bir biçimidir. Budizmin bu biçimi, Nevar kast sistemine ve babasoyluluğa dayalı, manastır dışı bir Budist topluluğu da içeren kendine özgü sosyal ve dini unsurlar geliştirmiştir. Ritüel rahiplerinin (guru) oluşturduğu kast, vacraçarya ve şakya, olarak ikiye ayrılır ve bu iki grup bakir olmayan din adamları kastını oluşturur. Uray gibi diğer Budist Nevar kastları ise onların hamisi olarak hareket eder. Uray sınıfı ayrıca Tibet Vacrayanası keşişlerini, Teravada ve hatta Japon keşişlerini de himaye eder. Nevar Budizmi, Vacrayana geleneğinin bilinen en eski mezhebidir ve ortaya çıkışı Tibet Vacrayanasından en az 600 yıl daha eskidir.

Jōdo-shū veya Jōdo Budizmi, Japon eski Tendai keşişi Hōnen'in öğretilerinden türetilen Arı Ülke Budizmi'nin bir koludur. 1175 yılında kurulmuştur ve Jōdo Shinshū ile birlikte Japonya'da Budizmin en yaygın olarak uygulanan koludur. Japonya'daki Budizmin genel sınıflandırmasında Jōdo-shū, Jōdo Shinshu, Ji-shu ve Yuzu Nembutsu shu, topluca Jōdo Budizmi'nin soyunda sınıflandırılır.