İçeriğe atla

Thomas Aquinas

Thomas Aquinas
Kilise Doktoru
Doğum28 Ocak 1225
Roccasecca, Sicilya Krallığı
Ölüm7 Mart 1274
KutsayanlarKatolik Kilisesi, Anglikanizm, Lütercilik
Aziz ilanı18 Temmuz 1323
Yortu28 Ocak, 7 Mart (1969 öncesi takvim)
SimgeSumma Theologica, kilise maketi, göğsünde güneş olan bir Dominiken rahibi
Thomas Aquinas
Alma materMonte Cassino monastırı
Naples Üniversitesi
Paris Üniversitesi
ÇağıOrta Çağ felsefesi
BölgesiBatı felsefesi
OkuluSkolastik felsefe
Aristotelesçilik
Ortaçağ teolojik entelektüalizmi
içkin gerçekçilik[1]
Erdem etiği
Doğal hukuk
Gerçeğin yazışma teorisi[2]
İlgi alanları
Önemli eser
  • Summa Theologiae
  • Summa contra Gentiles
Önemli fikirleri
  • Doğal hukuk
  • Quinque viæ
  • Analogia entis
  • Thomistik hilomorfizm
  • İlahi sadelik
  • Peripatetik aksiyom
  • Çift etki prensibi
  • Homo unius libri
  • Aşılanmış doğruluk
  • Teolojik entelektüalizm
  • Quiddity
  • Doğru fiyat
  • Determinatio
  • Actus purus
  • Actus essendi
  • Thomistik kutsal teoloji

Thomas Aquinas[3] veya diğer adıyla Aquinolu Thomas (İtalyanca: Tommaso d'Aquino; d. 1225 - ö. 7 Mart 1274), bilgi felsefesi, metafizik, siyaset ve ruhun ölümsüzlüğü konularındaki yorumlarıyla skolastik düşünceye önemli katkılar sağlamış Dominikan rahip. 1322'de Aziz ilân edilmiştir.

Hristiyanlık teolojisine yaptığı katkılar ve verdiği eserler ile ölümünden yaklaşık 300 yıl sonra 1567'de Papa V. Pius tarafından Katolik Kilisesi'nin uluları (Kilise Doktoru) arasına yükseltilir. 1879'da Papa XIII. Leo, Thomas'ın öğretilerini teolojinin temeli olarak kabul eder.[4] Böylece Thomas'ın görüşleri Katolik Kilisesi'nin resmi görüşü durumuna gelmiş olur. 1914'te onun görüşlerini tartışmak, günaha girmekle eş anlamlı kabul edilmiştir. 1917'de ise Katolik Kilisesi yasası, Thomas Aquinas'ın görüşlerini Kilise'nin resm̟î görüşü ilan etmiştir.[5]

Hayatı

Sicilya Krallığı'nın Aquino kasabasında, Lord bir baba ve soylu bir annenin çocuğu olarak 1225 yılında doğdu. Beş yaşına geldiğinde, Benediktin Tarikatına bağlı Monte Cassino manastırında eğitim hayatına başladı. 1239 yılında ailesinin yanına dönüp, daha sonra Napoli Üniversitesi'nde 6 yıl fen, tarih ve felsefe eğitimi gördü ve eğitimi sırasında Dominikenler'e katıldı.[4]

Annesi Theodora, Thomas Aquinas'ın Dominikenlere katılmasını hoş görmedi. O, 19 yaşında iken annesinin baskısından kurtulmak için Dominiklerin yardımıyla önce Roma'ya, sonra da Paris'e gitmeyi kararlaştırdı. Bu planla yola çıkan Aquinas, henüz Roma'ya varamadan erkek kardeşleri tarafından yakalanıp Frosinone'deki bir kaleye götürüldü. Burada 1 yıl boyunca tutuldu.[6]

Paris ve Köln Üniversitelerinde de eğitim gören Thomas, Paris'te kendi düşün yaşamında çığır açacak olan Aristotelesçi görüşlere sahip Albertus Magnus'tan dersler aldı. Aristotelesçi görüşler ile birlikte hocalık yaşamına adım atan Thomas, 1256 yılında master unvanı aldı ve Paris Üniversitesi'nde açılmış olan Dominikenlere ait 2 kürsüden birinin başına geçti.[4]

Fra Angelico tarafından yapılan Akinolu Thomas tasviri

Düşünceleri[7][8]

Aquinas’ın Tanrı Görüşü

Thomas Aquinas'a göre Tanrı tektir. Bu Tanrı salt ruhtur ve yetkindir. Tanrı her şeyin yaratıcısı ve varlıkta tutanıdır. O evrendeki varlık kümesinin bir üyesi değildir. O ve yaratılmış olanların doğası birbirinden farklıdır ve yaratılanlar ile Tanrı’nın tabiat olarak herhangi bir kesişim kümesi bulunmamaktadır. Yarattıklarından bağımsız ve farklı doğaya sahip olan Tanrı ile yarattıkları bu farklı tabiatlara rağmen düalist bir ikili oluşturmazlar. Bu düalizmin varlığından söz etmenin mümkün olmamasının nedeni, düalizmin Tanrı ve yarattıklarının birbiri ile rekabet içerisinde ve birbiriyle karşılıklı olarak var olduklarının ön kabulünü getirmesinden kaynaklıdır. Tanrı bağımsız olarak var olduğundan düalist bir bütünün parçası olarak var olması mümkün değildir. Kısacası Tanrı evreni aşkın bir varlıktır.

Fakat Tanrı aynı zamanda aktif bir güçtür. Çünkü o her şeyin ilk sebebidir. Aquinas’a has bir tanımına göre Tanrı: ‘Hareketsiz Hareket Ettirici’dir.

Tanrı'dan sonra melekler vardır, meleklerin de bedensel varlıkları yoktur, onlar da bedensiz ruhlardır. Varlıklar hiyerarşisinde meleklerden sonra insanlar gelir.

Tanrı insanın anlama kapasitesinin ötesindedir. İnsan, Tanrı’nın ve O'nun doğasının ne olduğu hakkında hiçbir fikre sahip değildir. Tanrı hakkında bildiğimiz tek şey O'nun var olduğu ve tüm var olanın varlık sebebi olduğudur.

Tanrı kötülüğü yaratmamıştır çünkü kötülük bir varlık olmaktan ziyade bir yokluğu, var olma eyleminin başarısızlığa uğramasını ya da var olana yönelik bir yoksunluğu ifade etmektedir.

Aquinas'ın, Tanrı'nın var oluşunu Summa Theologica adlı kitabında kanıtlamaya çalıştığı beş argümanına Quinque viæ (tr. Beş Yol) denir. Bunlar Tanrı'nın varlığına ilişkin beş mantıksal argümandır. Tanrı'nın varlığını doğa yoluyla kanıtlamayı başardığı savunulur.[9]

Aquinas’ın Üçlü-Birliği Görüşü

Aquinas’ın Üçlü-Birlik teolojisnin oldukça spekülatif olduğu söylenebilir ancak bu konudaki teolojisini Augustinus’un Üçlü-birlik teolojisine borçludur.[4]

Aquinas Üçlü-birlik üzerine düşünürken Tanrı’nın varlığına, O’nun Mesihteki aktivitesinden daha çok odaklanır. Aquinas Üçlü-birlik üzerine konuşurken Tanrı’nın ne yaptığından çok kim olduğu ile ilgilenir.[4]

Aquinas Üçlü-birlik üzerine konuşurken Psikolojik analojiden yararlanmıştır. Augustine insan ruhundaki melekeleri sunarken (hafıza, irade ve idrak) bunları Üçlü-birliğin bir yansıması olarak kullanırken Aquinas, üç şahıs arasındaki ilişkinin dinamiği olarak Üçlü-birliği anlamayı tercih etmiştir. Aquinas için Üçlü-birliğin özü ‘ilişki’dir.[4] Tanrı’nın şahısları hakkında yapabileceğimiz tek sağlıklı konuşma Tanrı’nın içideki illişki hakkında yapabileceğimiz konuşmadır, şahıs kelimesi aldatıcıdır, bu kelime üçlü-birlik içindeki ‘başka’ bir varlığa atıf değil ancak birbirine bağlı bu şahısların arasındaki mevcut ilişki için kullanılmalıdır. Aquinas Tanrı’da üç şahıs olmasının kazara değil, zaruri olduğunu düşünmektedir.[4]

Aquinas’ın Yaratılış Görüşü

Aquinas nasıl sonlu bir varlığın (dünya), varlığın kendisi olan varlık (Tanrı) ile ilişkiye girebileceğine odaklanır.[10]

Dünya gayesi olan sınırlı bir varlıktır ve hareket halindedir ve varlık (Tanrı) sürekli ve yakından bir biçimde içinde mevcuttur (Summa Theologica 1 q. 8; q. 104). Tanrı dünyaya dışarıdan bir etkide bulunmaz, aksine evrensel neden ve sonuç ilişkisi içinde dahil olur.[10]

Aquinas’ın Can Görüşü

Ruh Aquinas’a göre şeylerin içinde olan hayat prensibidir. Dolayısıyla ağaçlar da, kediler de insanlar gibi bir ruha sahiptirler ancak hayvanların ve bitkilerin ruhları insanlarınki gibi spiritüel yaratıklar değillerdir. Ruh ya da hayat prensibi, tüm hayati aktivitelerin içinde bulunan şeydir.[11]

İnsan ruhunu özgün yapan şeyi, bu ruhun rasyonel olmasıdır. İnsanlar için hayat prensibi, entelektüel ya da idraka dayalı (dolayısıyla spiritüel) bir prensiptir. Aquinas’ın terminolojisindeki insan ruhu ya da entelektüel prensip yaratıştan gelen özdür ya da vücudun formudur ve bir şekilde doğa tarafından tanımlanan insan vücudu ile karıştırılmamalıdır. Ayrıca ruh, bedenden ayrı düşünülmemelidir de (Aquinas’ın düşüncesinde ruh ve beden dualitesi yoktur), nasıl ki el vücudun ayrılmaz bir parçası ise, Ruh da aynı şekilde bedenin bir parçasıdır. Ruh’un insan türünü tamamlayan ve dolduran bir rolü vardır. Elektrik lamba için ne ise, ruh da beden için odur. Lamba varolmak için elektriğe ihtiyaç duymaz ancak elektirk olmadan lamba tamamlanmamış bir biçimde var olur. Ve ruh maddi olmayan bir şey olduğu içinde ölümsüzdür.[11]

Aquinas’ın İnsanlık Hakkındaki Görüşü

Aquinas, insanın iki farklı özden oluştuğunu varsayan geleneksel Yunan düalizmini reddetmiştir. Bu düalizmin ön kabulü insanın beden ve ruh olmak üzere iki farklı öz’e sahip olduğu yönündeydi. Ruh, bedenin hareket ettirici gücü olarak görülmekteydi. (Summa theologiae Soru 75,1). Ruh içkin olarak bulunan insanı temsil ediyordu. (Summa theologiae Soru 75.4). Ruh ve zihinsel (entelektüel) ilke birbiri ile aynı referansa sahip yani özdeştiler. (Summa theologiae Soru 75.6).

Aquinas’a göre insanlar otonom varlıklardı. Tanrı insanların yaşamlarına müdahalede bulunmazdı. Buna rağmen insanların aktüel varlıkları ve şahsi davranışları Tanrı’nın etkinliği sayesinde olmaktaydı.

Bireyler maddi varlıkları dolayısıyla bilme eyleminde sınırlı bir kabiliyete sahipti. İnsanların bilgiye ulaşmalarının tek yolu duyuları ve hayal güçleri ya da soyutlama yetileri aracılığıyla mümkündü. Ancak, Aquinas’ın inancına göre insanlar, bireysel ilahi bir vahiy olmaksızın, akıl yürütme (uslanlama) aracılığıyla birçok şeyi öğrenme konusunda doğal bir kapasiteye sahiptiler. Elbette bahsedilen türde bir vahiy zaman zaman, özellikle iman ile ilgili durumlarda gerçekleşebilmekteydi ancak bu olmaksızın da akıl yürütme aracılığıyla sınırlı da olsa insan doğal bir bilme kapasitesine sahipti.

Aquinas’ın Ahlak Görüşü

İnsan, bazı iyi şeylerin diğerlerine oranla daha çok ehemmiyete sahip olduğunu idrak edecek düzeyde bir kapasiteye sahip rasyonel bir hayvandır. Mutluluk insanın daha iyi olanın peşindeki arayışı ile ilişkilidir.

Aquinas 2 tür erdem tanımlamıştır:

  • Doğal olanlar. Bu ana ahlaki erdemler insanın eğitim aracılığı ile edindiği eğilimleridir. Bu erdemler şu şekilde sıralanabilir; sağduyu sahibi olmak (adil bir muhakeme yetisi), ölçülü olmak, adil olmak ve cesaret sahibi olmak.
  • Doğaüstü erdemler. Bu erdemler; iman (alçakgönüllülükle Tanrı’ya duyulan inanç), ümit (Tanrı’nın devletinin geleceğine yönelik bir ümit) ve hayır işleri (sadaka, yaratılanları sevmek ve merhametten doğan eylemler) olarak sıralanabilir.

Aquinas ayrıca erdemleri kusurlu (eksik) ve kusursuz (noksansız, mükemmel) erdemler olarak ayırmaktaydı. Kusursuz bir erdem hayır ile yapılan herhangi bir erdeme denmekteydi. Örneğin, Hristiyan olmayan bir kişi cesaret erdemini taşıyıp gösterebilirdi. Ancak, bir Hristiyan cesaret erdemini hayır erdemi ile birlikte gösterebilirdi.

Aquinas’ın Siyaset Düşüncesi

İnsanların her birinin kendi iyiliklerine yöneldikleri bir toplumda, toplumun iyiliğini gözetecek ve toplumu en doğru yoldan amacına ulaştıracak bir yöneticinin olması gereklidir. Yönetici erkini, toplumu amacına, iyiliğe ve mutluluğa ulaştırmak yolunda çalışması koşuluyla, Tanrı'dan almıştır. Ancak toplumun amacı, ötedünya mutluluğuna yönelik bir amaçtır. Toplumu bu amaca ulaştırmak ise, yöneticilerin değil din adamlarının görevidir. Yöneticiler, din adamlarının toplumu bu amaca ulaştırma yönündeki çabaları için düzeni ve barışı sağlamalıdır. Yönetici iktidarını Tanrı'dan almıştır ve bu yasa, tüm insanlar için geçerli doğal bir yasadır. Yönetici iktidarını Tanrı'dan almış olmakla birlikte, iktidarı sınırsız olmayıp, Tanrısal kaynaklı yasalarla sınırlıdır. Aquinas, yönetici, tiranlığa kaydığında kilisenin onu indirebileceğini söylemiştir. Aquinas, toplumu yasalara göre değil, kendi çıkarlarına göre keyfen ve zorbalıkla yönetenleri tiran olarak kabul eder.[12]

Eserleri[13]

Aquinas oldukça üretken bir yazardı. Yazdıkları arasında belli fikir ve metinlerin sentezleri, tartışma yazıları ve belli konular hakkındaki tez yazılarının yanı sıra mektuplar da bulunmaktaydı.

Teolojik Sentezler

  • Scripta super libros Sentenatiarum. Pietrus Lombardus tarafından 1256 senesinde yazılmış bir ilahiyat kitabı olan Sentences’in (Libri Quattuor Sententiarum) içeriğinin sistematik bir biçimde açıklanmasını konu edinmiştir.
  • Summa Contra Gentiles ("İnançsızlara Karşı Tümyapıt" diye çevrilebilir). Özellikle iman savunmasını temel alan ve İspanya’daki Dominikan misyonerlerin kullanması amacıyla 1264 senesinde tamamlanmış, Katolik hakikati alanını tamamen kapsayan bir sentezdir.
Summa Teologiae - 1767 Sürümü
  • Summa theologiae ("Tanrıbilim Tümyapıtı" diye çevrilebilir). 1265 senesinde yazımına başlanılmış ve tamamlanmadan 1273 senesinde yazımına son verilmiş olan Aquinas’ın temel eseridir. Teoloji öğrencileri için zamanın geleneksel teolojik sentezlerinin yerini alması amacıyla kaleme alınmıştır.

Akademik Tartışmalar (Tartışmalı-Sorular) ve tezler

Bu yazınlar daha çok edebi bir üslup ile yazılmış kompozisyonlardan oluşmaktadır. Bu kompozisyonlar; hakikat, ruh, kötülük, erdemler, hayırseverlik ve Hristiyan kusursuzluğu gibi birçok farklı konuyu ele almıştır.

Kutsal Kitap Tefsirleri

Eyüp Kitabı, Mezmurlar, Süleyman’ın Ezgiler Ezgisi kitabı, Yeşaya Peygamberin ve Yeremya Peygamberin Kitapları, Matta ve Yuhanna İncilleri ve Pavlus’un Mektupları’nın detaylıca açıklanmalarını içeren yazılardır.

Aristoteles hakkındaki yorumlarını içeren yazı dizini

Birçoğu yarım bırakılmış toplamda 11 adet olan inceleme yazılarından oluşmaktadır. Aquinas; Felsefi, tıbbi ve bilimsel metinleri Yunancadan Latinceye çevirme konusunda üretkenliği ile tanınan bir orta çağ çevirmeni olan Guillaume de Moerbeke’in eserleri sayesinde Aristoteles’in felsefesini Latince okuma fırsatı bulmuştur.

  • In libros de caelo et mundo expositio ("Aristoteles’in Gökyüzü ile yeryüzü Üzerine’sine Yorum" diye çevrilebilir). Bu inceleme Aristoteles hakkındaki yorumlarını içeren 11 yazı arasındaki en iyi eseri olarak görülmektedir.

Polemik yazıları

Özellikle Latin kökenli İbn Rüşdcüler’e (Brabantlı Siger gibi Aristoteles felsefesini İbn Rüşd’ün çevirileri ve bakış açısından okumuş olan Orta Çağ alimleri) ve Paris’teki Guillaume de Saint Amour ve Gérard de Abbeville gibi, Dominikan ve Fransisken yaşamını eleştiren teologlara karşı yazılmış çalışmaları içermektedir. Ayrıca bahsedilen eleştirileri yönelten teologlara, meşhur Fransisken teolog Bonaventura tarafından da bir cevap yazılmıştır.

  • De unitate intellectus, contre Averoistas ("İbn Rüşdcülere Karşı, Usun Birliği Üstüne" diye çevrilebilir) İbn Rüşdcü us anlayışının eleştirel bir biçimde incelenmesini konu edinmiş bir makaledir.
  • Expositio in Dionysium de divinis nominibus. 1268 senesinde yazılmış, Platoncu fikirleri konu edinen çalışmalara yönelik eleştirel bir açıklama metnidir.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Maritain, Jacques (2005). An Introduction to Philosophy. Watkin, E. I. tarafından çevrildi. Lanham, Maryland: Rowman & Littlefield Publishers, Inc. s. 112. ISBN 9781461667377. 
  2. ^ Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; SEP isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: )
  3. ^ Olson, Roger E. (2020). Hristiyan İlahiyatının Hikayesi – Gelenek ve Reformın Yirmi Yüzyılı. Haberci Basın Yayın Dağıtım Turizm Sa. Ve Tic. Ltd. Şti. ss. 345-362. ISBN 978-605-4707-62-1. 
  4. ^ a b c d e f g Hıristiyanlık tarihi. Robert G. Clouse. Sibel Sel, Levent Kınran. İstanbul: Yeni Yaşam. 2004. s. 294. ISBN 975-8318-86-1. OCLC 1030076477. 
  5. ^ Ağaoğulları, Mehmet Ali (1996). İmparatorluktan Tanrı Devletine (2 bas.). Ankara: İmge Kitabevi. ss. 195-198. ISBN 978-975-53-3018-1. 
  6. ^ Hampden, Renn Dickson (1848). The Life of Thomas Aquinas. s. 23. 6 Ekim 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ekim 2016. 
  7. ^ Felsefe Sözlüğü. Sarp erk Ulaş. Bilim ve Sanat Yayınları. 2002. ss. 83-86 ISBN 975-7298-45-X. 
  8. ^ A new dictionary of Christian Theology. Alan Richardson and John Bowden (İngilizce). SCM Press LTD. 1983. ss. 568-571. 
  9. ^ "Thomas Aquinas: Contra Gentiles: English". web.archive.org. 20 Ekim 2012. 15 Nisan 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Nisan 2022. 
  10. ^ a b Encyclopedia of theology : the concise Sacramentum mundi (İngilizce). Paulus Engelhardt. New York: Crossroad. 1982. ss. 1706-1707. ISBN 0-8245-0303-1. OCLC 8452124. 
  11. ^ a b Kretzmann, Norman (1993). The Cambridge companion to Aquinas. 1st ed (İngilizce). Eleonore Stump. Cambridge. ss. 129-133. ISBN 0-521-43769-5. OCLC 26591547. 9 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Kasım 2022. 
  12. ^ Şenel, Alaeddin (2004). Siyasal Düşünceler Tarihi (11 bas.). Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları. ss. 257-259. ISBN 9757298026. 
  13. ^ New Catholic Encyclopedia - Second Edition (İngilizce). Thomson and Gale. 2003. ss. 24-29 Cilt 14 ISBN 0-7876-4018-2. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Etik veya ahlak felsefesi, doğru davranışlarda bulunmak, iyi bir insan olmak ve insani değerler hakkında düşünme pratiğidir. Etik sözcüğü Yunanca "kişilik, karakter" anlamına gelen "ethos" sözcüğünden türemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Voltaire</span> Fransız yazar, tarihçi ve filozof

François Marie Arouet ya da Voltaire takma adıyla tanınan Fransız yazar ve filozof. Fransız Aydınlanması'nın en önemli filozoflarının başına gelir hatta Aydınlanma hareketinin babası sayılabilir. Zamanının toplumsal, dinî, politik ve kültürel konularını radikal bir biçimde eleştirmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Augustinus</span> Filozof, yazar ve doktor

Augustinus ya da Aurelius Augustinus, Aziz Augustinus ya da Hippo'lu Augustinus olarak da bilinen Hristiyan filozof ve tanrıbilimci.

<span class="mw-page-title-main">Teslis</span> Baba, Oğul ve Kutsal Ruh üçlüsün­den oluşan Tanrı inancını ifâde eden kavram

Teslis, Kutsal Üçleme ya da Üçlü Birlik, tek olan Tanrı'nın Kutsal Kitap'ta kendisini bildirdiği her biri eşit yücelikte, özünde tek, ezeli ve ebedi olan üç benliğini konu edinen ve Hristiyan kiliselerinin çoğunluğu tarafından inanılan ana akım Hristiyan dininin merkezindeki inanç esasıdır. Baba Tanrı, Oğul Tanrı ve Kutsal Ruh üç farklı benlik (hipostaz) olarak aynı özü paylaşmaktadırlar (Homoousia). Tek öz Tanrı'nın birliğini üç benlik ise Tanrı'nın kimliğini anlatmaktadır ve benliklerin hem birbirinden farklılıklarını hem de özde çözülmez birliklerini ifade eder. Böylece tüm yaratım ve lütuf süreci Tanrı'nın üç ilahi benliğinin ortak eylemi olarak görülür. Her benlik, Üçlü Birlik'te kendilerine özgü nitelikleri tezahür ettirir ve böylece her şeyin "Baba'dan çıkıp gelmiş" "Oğul aracılığıyla" ve "Kutsal Ruh'un gücüyle" gerçekleştiğini kanıtlar.

Ütopya; aslında olmayan, tasarlanmış ideal toplum.

Düalist kozmoloji veya Düalizm, genellikle birbirine karşı çıkan iki temel kavramın var olduğuna dair ahlaki veya ruhsal inançtır. Hem geleneksel dinler hem de kutsal kitap dinleri dahil olmak üzere çeşitli dinlerden çeşitli görüşleri kapsayan şemsiye bir terimdir.

<span class="mw-page-title-main">Ruh</span> yaşayan bir varlığın manevi özü

Ruh, can ya da tin; din ve felsefede, insan varlığının fiziksel olmayan yönü ya da özü olarak tanımlanır ve genellikle bireysellikle eşanlamlı olarak ele alınır. Teolojide ruh kişinin tanrısallığa ortak olan kısmı olarak tanımlanır ve genellikle bedenin ölümünden sonra kişinin varlığını sürdüren kısmı olarak ele alınır.

<span class="mw-page-title-main">İrinaios</span> Özellikle dönemin "sapkın inançları" hakkında yazdıklarıyla tanınan İzmir doğumlu Lyon piskoposu (130-202)

İrinaios, Smyrna’da 126 yılında doğup, Lyon’da 202 yılında Tours’lu Gregorius’a göre din şehitliği mertebesine yükselmiştir. Hristiyan apolojistiydi. Yortusu 28 hazirandadır, Ortodoks Kilisesi'ne göre ise 23 auğustostadır. 21 Ocak 2022'de Papa Franciscus onu "Birliğin Doktoru" unvanıyla Kilise Doktoru ilan etti.

<span class="mw-page-title-main">Thomas Hobbes</span> İngiliz filozof (1588-1679)

Thomas Hobbes, felsefede materyalizmi, etikte haz ahlakını, siyasette monarşiyi benimseyen bir İngiliz filozoftur. En tanınmış eseri olan 1651 tarihli Leviathan, Batı siyaset felsefesinin izleyeceği yolu çizmiş ve baş ucu eseri olmuştur. Leviathan, Tevrat'ta geçen bir canavarın adıdır ve Hobbes'ta her şeye egemen olan devletin simgesidir. Bir siyaset felsefecisi olarak tanınsa da, tarih, geometri, etik ve genel felsefe gibi pek çok alanla ilgilenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Siyaset felsefesi</span> felsefe ve siyaset bilimi alt disiplini

Siyaset felsefesi, devlet, hükûmet, siyaset, özgürlük, mülkiyet, meşruiyet, haklar, hukuk gibi konular hakkındaki, bu kavramlar nedir, neden ihtiyaç vardır, bir hükûmeti ne meşru kılar, devlet hangi özgürlükleri ve hakları neden korumalıdır, hangi biçimde kurumsallaşmalıdır, kanun nedir, vatandaşın devlete karşı yükümlülükleri nelerdir, bir hükûmet yasal olarak neden ve nasıl görevden çekilmelidir gibi temel sorulara cevap arayan ve bu konuları felsefeden faydalanarak inceleyen sosyal bilim dalıdır.

Gıybet etmek veya dedikodu yapmak, bir kimseye iftira etmek, onun arkasından konuşmaktır. Başlangıçta gıybet, arkadan yapılan sportmenlik dışı saldırı anlamına geliyordu.

<span class="mw-page-title-main">İhvân-ı Safâ</span> Hurufiler ya da ansiklopedistler

İhvan-ı Safâ, Basra'da 10. yüzyılda ortaya çıkan bir felsefe çığırının taraftarlarına verilen bir addır. Bir nevî felsefe ansiklopedisi mahiyetindeki risalelerini Almancaya çeviren Dietrici[kim?], bunların adlarının "Hâlis Kardeşler" anlamına geldiğini söylüyor.

<span class="mw-page-title-main">Tertullianus</span> Yazar, filozof ve teolog

Tertullianus, MS 160-225 yılları arasında yaşamış olan Kilise Babası.

<span class="mw-page-title-main">George Berkeley</span> İrlandalı filozof ve Anglikan rahip (1685–1753)

George Berkeley, dünyada yalnızca ruhların ve bu ruhların idelerinin varolduğunu, buna karşılık maddenin varolmadığını öne süren düşünür, hristiyan dini adamı ve Anglikan episkoposudur.

<span class="mw-page-title-main">Bonaventura</span>

Bonaventura fransisken Kardinal, mistik, Skolastik felsefenin düşünürlerinden Fransisken tanrıbilimci. 1482'de Papa IV. Sixtus tarafından Aziz ilan edilmiştir. 1588 Papa V. Sixtus tarafından Kilise Doktoru ilan edilmiştir. Yortusu 15 Temmuzdadır.

<span class="mw-page-title-main">Origenes</span>

Origenes veya Origen, İskenderiye'de Hristiyan bir ailede doğmuş ve kendini hadım etmesine bile neden olacak düzeyde münzevi (sofu) bir kişiliğe sahip olmasıyla tanınan ve Patristik felsefenin en önemli temsilcilerinden sayılan bir Kilise Babası'dır.

<span class="mw-page-title-main">Nissalı Gregor</span>

Nissalı Gregor, Kapadokya bölgesindeki Nissa adlı antik kentin piskoposu.

Benlik felsefesi bir deneyim öznesini diğer deneyimlerden farklı kılan birçok kimlik koşulunun incelenmesidir. Benlik bazen temelde bilinç, farkındalık ve failliğe bağlı birleşik bir varlık olarak anlaşılır.

<span class="mw-page-title-main">Ruusbroeck</span>

Jan van Ruusbroeck,, Felemenk asıllı bir katolik rahip ve mistik bir yazardı. Ölümünden sonra, naaşı korunmuş ve hatırası Gronendaal’da korunmuştur. 1783’te naaşı Brüksel’deki Aziz Gudule kilisesine taşınmış ancak Fransız devrimi sırasında kaybolmuştur. 1 Aralık 1908’de Papa X. Pius tarafından Kutlu ilan edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Melekler hiyerarşisi</span>

Farklı dinlerin melekolojisinde, melekler hiyerarşisi, meleklerin bir sıralama sistemidir. Daha yüksek rütbeler, daha düşük rütbeler üzerinde daha fazla güce veya otoriteye sahiptir ve farklı rütbelerin, değişen sayıda kanat veya yüz gibi görünüm farklılıkları vardır.