
Mars, Güneş Sistemi'nin Güneş'ten itibaren dördüncü gezegeni. Roma mitolojisindeki savaş tanrısı Mars'a ithafen adlandırılmıştır. Yüzeyindeki yaygın demir oksitten dolayı kızılımsı bir görünüme sahip olduğu için "Kızıl Gezegen" olarak da bilinmektedir.

Plüton, Kuiper Kuşağı'nda bulunan bir cüce gezegendir. Güneş Sistemi'nde bilinen en büyük cüce gezegen ve Neptün ötesi cisim ve doğrudan Güneş etrafında dolanan en büyük on altıncı cisimdir. 2006 yılına dek gezegen olarak sınıflandırılmaktaydı. Plüton, bünyesinde birçok cisim barındıran Kuiper Kuşağı'nın en belirgin üyelerinden biridir.

Venüs, Güneş Sistemi'nde Güneş'e uzaklık bakımından ikinci sıradaki, sıcaklık bakımından ise birinci sıradaki gezegendir.

NASA, Amerika Birleşik Devletleri'nin uzay programı çalışmalarından sorumlu olan kurum. 29 Temmuz 1958 tarihinde ABD Başkanı Dwight Eisenhower tarafından kurulmuştur. Daire, 1 Ekim 1958 tarihinden itibaren askerî amaçlardan ziyade sivil alanda barışçıl bir şekilde faaliyet göstermeye başlamıştır.

Merkür, Güneş Sistemi'ndeki en küçük ve Güneş'e en yakın gezegendir. Adını, ticaret ve iletişim tanrısı ve tanrıların habercisi olan antik Roma tanrısı Mercurius'tan (Mercury) almıştır. Yüzey kütleçekimi yaklaşık olarak Mars ile aynı olan bir karasal gezegen olarak sınıflandırılır. Yüzeyi, milyarlarca yıldır biriken sayısız çarpma olayının bir sonucu olarak yoğun şekilde kraterlerle kaplıdır. En büyük krateri olan Caloris Planitia, 1.550 km (960 mi) çapındadır ve gezegenin çapının üçte biri kadardır. Dünya'nın uydusu Ay'a benzer şekilde Merkür'ün yüzeyi, bindirme faylarından kaynaklanan geniş bir uçurum sistemi (yarıklar) ve çarpma olayı kalıntıları tarafından oluşturulan parlak ışın sistemleri sergiler.

Ay, Dünya'nın tek doğal uydusu ve Güneş Sistemi içindeki beşinci büyük doğal uydudur. Dünya ile Ay arasında ortalama merkezden merkeze uzaklık 384.403 km, yani Dünya'nın çapının yaklaşık otuz katı kadardır. Jeofiziksel açıdan Ay, gezegen kütleli gök cismi veya uydu gezegendir. Kütlesi, Dünya'nın kütlesinin %1,2'si ve çapı 3.474 km (2.159 mi) ile Dünya'nın yaklaşık dörtte biri kadardır. Yüzeyinde kütleçekim etkisi yerçekiminin yaklaşık %17'sidir. Ay, Dünya'nın yörüngesinde bir turunu 27 gün 7 saatte tamamlar. Dünya, Ay ve Güneş geometrisinde görülen periyodik değişimler sonucunda her 29,5 günde tekrar eden Ay'ın evreleri oluşur.

Neptün, Güneş Sistemi'nin sekizinci, Güneş'e en uzak ve katı yüzeyi bulunmayan gezegenidir. Gaz gezegenler sınıfında yer alan Neptün, Jüpiter ve Satürn'e kıyasla farklı yapısından ötürü buz devi olarak da sınıflandırılır. Güneş sisteminin Uranüs ile beraber en soğuk iki gezegeninden biridir. Katı yüzeye sahip olmamakla birlikte gezegenin dış katmanı genel olarak hidrojen ve helyumdan oluşur. İç katmanında ise gezegenin kütlesinin çoğu kayalık bir çekirdeğin üzerindeki sıcak ve yoğun maddelerden oluşur. Adını Roma deniz tanrısı Neptunus'ten alan gezegen, Güneş Sistemi'nde çapına göre en büyük dördüncü, kütlesine göre ise en büyük üçüncü gezegendir. Dünya'dan 17 kat fazla kütlesiyle, ikizi sayılabilecek Uranüs'ten biraz daha büyük ve daha yoğundur. Güneş'e olan uzaklığı ortalama 30 Astronomik birimdir.

Jüpiter, Güneş Sistemi'nin en büyük gezegenidir. Güneş'ten uzaklığa göre beşinci sırada yer alır. Adını Roma mitolojisindeki tanrıların en büyüğü olan Jüpiter'den alır. Büyük ölçüde hidrojen ve helyumdan oluşmakta ve gaz devi sınıfına girmektedir.

Uranüs, Güneş'e yakınlık bakımından yedinci gezegendir. Gazlı, camgöbeği renginde bir buz devidir. Gezegenin büyük bir kısmı, astronominin "buz" ya da uçucu maddeler olarak adlandırdığı maddenin süperkritik fazındaki su, amonyak ve metandan oluşur. Gezegenin atmosferi karmaşık katmanlı bir bulut yapısına sahiptir ve tüm Güneş Sistemi gezegenleri arasında 49 K ile en düşük minimum sıcaklığa sahiptir. Gezegenin 82,23°'lik belirgin bir eksenel eğimi ve 17 saat 14 dakikalık bir geriye dönüş periyodu vardır. Bu, Güneş etrafındaki 84 Dünya yıllık bir yörünge döneminde kutuplarının yaklaşık 42 yıl sürekli güneş ışığı aldığı ve ardından 42 yıl sürekli karanlık olduğu anlamına gelir.

İzlenimcilik veya empresyonizm, ışık, renk ve an kavramını öne çıkartan, doğadaki görünümlerin sürekli değişim içinde olduğundan herhangi bir zamanın herhangi bir anına denk gelen görünümün bir daha aynı şekilde görünemeyeceğini fikrini temel alan sanat akımdır.
41 Daphne, 22 Mayıs 1856 tarihinde H. Goldschmidt tarafından keşfedilen büyük ana kuşak asteroitlerinden biridir. Adını eski Yunan mitolojisinden Dafni adında bir nemfden alır. Hikâyeye göre Dafni Peneus tarafından bir ağaca dönüştürülür. Defne ağacının adı da buradan gelmektedir. Bu göktaşının karbonik asit ve bileşenlerinden oluşmuş içeriğinden kaynaklanan koyu bir görünümü vardır.

99942 Apofis, (Geçici adlandırma:2004 MN4 ) 19 Haziran 2004'te R. A. Tucker, D. J. Tholen ve F. Bernardi tarafından Kitt Peak'de keşfedilen, Aten sınıfı Dünya'ya yakın bir yörüngesi bulunan bir meteorittir. Mısır kötülük tanrısı Apofis'in ismini taşır. NASA tarafından yapılan dikkatli ölçümlerle 2029 ve 2036 yıllarında dünyamızın çok yakınından geçeceği tespit edilmiştir. 13 Nisan 2029'te 300.000 kilometre Dünya'ya yakından geçerek Apollo sınıfı olacak, 2036 yılında ise 30-40 bin kilometre yakından geçecektir. 7 Ekim 2009 tarihinde yapılan hesaplamalara göre 2036 yılında Dünya'ya çarpma olasılığı 250.000'de 1'dir. Bir başka olası çarpışma tarihi ise 2037'dir. Bu tarihte dünyaya çarpma olasılığı 12,3 milyonda 1 olarak belirlenmiştir.
Schelde Nehri, Fransa'nın kuzeyinden doğan ve Belçika'nın batısından geçerek Hollanda topraklarında Kuzey Denizi'ne dökülen nehir.

Iława Polonya'nın Varmiya-Mazurya Voyvodalığında bulunan bir kasabadır. Kasabanın nüfusu 2019 sayımına göre 33,327'dır.

İş simülasyon oyunları, veya iş insanı oyunları olarak da bilinen ekonomik simülasyon oyunları, genellikle bir iş biçiminde, ekonomik süreçlerin yönetimine odaklanan oyunlardır. Saf iş simülasyonları, inşaat ve yönetim simülasyonlarının bir inşaat unsuru içermeyen versiyonu olarak tanımlanmıştır ve bu nedenle yönetim simülasyonları olarak adlandırılabilir. Aslında bu tür oyunlarda mikro yönetim sıklıkla vurgulanır. Esasen sayısaldırlar, ancak yaratıcı grafikler kullanarak oyuncunun dikkatini çekmeye çalışır. Bu oyunlara ilgi, algoritmalar kullanarak gerçek dünyadaki olayların doğru simülasyonunun yanı sıra, oyuncuların eylemlerinin beklenen veya makul ve yakın sonuçlara bağlanmasına dayanır. Ekonomik simülasyonların önemli bir yönü, yapay sistemlerin, oynanışın ve yapıların ortaya çıkmasıdır.
P tipi asteroitler, düşük albedoya ve özelliksiz kırmızımsı bir spektruma sahip asteroitlerin sınıflandığı bir asteroit tayf tipidir. Organik olarak zengin silikatlar, karbon ve susuz silikatlardan oluşan, muhtemelen içlerinde su buzu bulunan bir bileşime sahip oldukları öne sürülmüştür. P tipi asteroitler, dış asteroit kuşağı ve ötesinde bulunur. Sınıflandırmaya bağlı olarak, 46 Hestia, 65 Cybele, 76 Freia, 87 Sylvia, 153 Hilda, 476 Hedwig ve bazı sınıflandırmalarda P tipi olarak gösterilen 107 Camilla olmak üzere 33 adet bilinen P tipi asteroit vardır.

S-tipi asteroitler Asteroit, silisli (taşlı) bir mineralojik bileşimin göstergesi olan bir spektral tipe sahip asteroitlerin Tholen ve SMASS taksonomilerine göre sınıflandırıldığı bir tayf tipidir. Kapsamında bulunan asteroitler nispeten yüksek yoğunluğa sahip olmakla birlikte, tüm asteroitlerin yaklaşık %17'si bu türde sınıflandırılmaktadır. Karbon içerikli C-tipinden sonra en yaygın ikinci türdür.

C-tipi (karbonlu) asteroitler, bilinen asteroitlerin yaklaşık %75'ini oluşturan en yaygın tayf türdür. Uçucu madde(buz) bakımından zengindirler ve çok düşük bir albedo ile diğer tiplerden ayırt edilirlerç. Bunun nedeni bileşimlerinin kayalara ve minerallere ek olarak büyük miktarda karbon içermesidir. Yoğunluk ortalamaları yaklaşık 1,7 g/cm3'dir. Güneş'ten ortalama 3,5 astronomik birim (AU) uzaklıkta bulunan asteroit kuşağının dış bölümündeki asteroitlerin %80'i bu tipteyken, Güneş'ten 2 AU mesafedeki asteroitlerin sadece %40'ı C-tipidir. Diğer asteroit tiplerine oranla yüksek düzeyde karanlık albedoya sahip olmaları ve çoğunlukla kolay gözlemlenemeyen asteroit kuşağının dış katmanlarında bulunmalarından ötürü C-tiplerinin sayısının tahmin edilenden fazla olabileceği değerlendirilmektedir.

Asteroit tayf tipi, asteroitlerin yansıma spektrumları, renkleri ve bazen de albedolarına göre belirlenmektedir. Bu tiplerin bir asteroitin yüzey bileşimine karşılık geldiği düşünülmektedir. İçsel olarak farklılaşmamış küçük cisimlerin yüzeyleri ve iç bileşenlerinin muhtemelen birbirlerine benzer olduğu kabul edilirken, Ceres ve Vesta gibi büyük cisimlerin nasıl bir iç bileşenlere sahip olduğu bilinmektedir. Uzun yıllardır, Tholen, SMASS ve Bus-DeMeo taksonomileri gibi bir dizi farklı sınıflandırma sistemleriyle sonuçlanan bazı araştırmalar yapılmaktadır.

X-grubu asteroitler, benzer spektrumlara, ancak muhtemelen oldukça farklı bileşimlere sahip birkaç türü bir araya toplayan bir çatı asteroit tayf türünde sınıflandırılan asteroitlerden meydana gelmektedir.