İçeriğe atla

Theodosius Forumu

Theodosius Forumunun, Beyazıt Meydanındaki kalıntıları.
Zafer Takının Gösterişli sütunlarından birinin kalıntısı.

Theodosius Forumu veya Teodosyüs forumu (Yunancaφόρος Θεοδοσίου Foros Theodosiou) bugün kısmen Beyazıt Meydanı'nın olduğu alana tekabül eden Doğu Roma İmparatorluğu meydanıdır. Bu bölgeye bir forum yapılması ilk olarak bu alanın I. Konstantin zamanında şehrin sınırları içine katılmasıyla beraber kararlaştırılmıştır. I. Theodosius döneminde Roma’daki Trajan Forumu’ndan ilham alınarak yoğun bir şekilde yapılaştırılmış ve bu dönem sonrası Theodosius Forumu olarak isimlendirilmiştir. Forumun büyüklüğü tam belli olmasa da şehrin en büyük forumu olduğu tahmin edilmektedir.[1]

Aynı Konstantin Forumunda olduğu gibi bu forumun arazisi de Konstantinopolis’in kurulmasından önce Byzantion şehrinin nekropolisi olarak kullanılıyordu. I. Konstantin zamanında forum yapılması için ayrılan alanda Valens döneminde 372/373 yıllarında bir çeşme inşa edilmiş ve forumun inşası için gerekli ön adımlar atılmıştır.[1]

Asıl inşaatlar Theodosius döneminde gerçekleşmiştir. Foruma şu an tam yeri belli olmayan Theodosius Bazilikası inşa edilmiştir. Bu bazilika yaklaşık 28x80m büyüklüğünde üç nefli bir kiliseydi.[1]

Forumdaki zafer sütununun inşasına 386 yılında başlandı, bunun aynı yıl gerçekleşen zafer töreniyle bağlantılı olması muhtemeldir. Theodosius Sütunu olarak bilinen bu anıtsal sütunun açılışı 393 yılında I. Theodosius’un oğlu imparator Arkadius döneminde gerçekleşti. Sütunu saran rölyeflerde Theodosius’un barbarlara karşı kazandığı zaferler resmedilmişti. İçinde bulunan sarmal bir merdivenle sütunun tepesine çıkılabiliyordu ve burada Theodosius’un bir heykeli yer almaktaydı. Sütunun yakınlarında ayrıca imparator Hadrian’ın heykeli, Theodosius’un atlı heykeli ve Theodosius’un oğulları Arkadius ile Honorius’un heykelleri dikildi. Bunlar dışında foruma ilerleyen zamanlarda başka heykeller de eklendi.[1]

407 yılındaki depremde forumdaki bazı yapılar hasar gördü, 447 yılındaki depremde ise forumun bir kısmı çöktü. 465 yılındaki büyük şehir yangınında Theodosius Bazilikası hasar gördü. 480 yılındaki bir depremde ise Theodosius’un gümüş heykeli yıkıldı.[1]

İmparator I. Anastasius 506 yılında sütunun tepesindeki Theodosius heykelinin yerine kendi heykelini yerleştirdi, ancak daha 512 yılında bir ayaklanma sırasında bu heykel kaldırıldı. 557 yılında forumdaki Arkadius heykeli bir depremde yıkıldı. 569/570 yıllarında foruma II. Jüstinyen tarafından bir hamam yaptırıldı.[1]

8. yüzyıldan itibaren forumun bir kısmı dana pazarı olarak kullanılmaktaydı, bu sebeple forum aynı zamanda Forum Tauri olarak da anılmaktadır. 10. Yüzyıldan sonra bu pazar alanları yapılaşmaya başladı. 1204’teki Latin işgalinden hemen sonra son imparator V. Aleksius halkın gözü önünde anıtsal sütundan aşağı atıldı. İşgalciler Theodosius’un atlı heykelini söküp erittiler.[1]

Theodosius Forumu'ndaki binaların olası yerleşimlerini bulunan kalıntıların yerleriyle birlikte gösteren harita.

15. yüzyıl gezginleri Ancona’lı Cyriacus ve Buondelmonti’nin anlatılarında bu dönem hala rölyefleriyle beraber pek zarar görmeden ayakta duran zafer sütununa rastlanır. 1453’te İstanbul’un fethinden sonra bu arazinin bir kısmı bugünlerde eski saray olarak bilinen sarayın inşası için ayrılır. Bu sarayın inşasına Fatih Sultan Mehmet’in emriyle 1454’te başlanır. G.M. Angiolello’nun 1477’teki anlatısına göre anıtsal sütun da bu sarayın sınırları içinde kalmıştır. Bu durum Andrea Vavassore’nin 1520 tarihli İstanbul haritasında net bir şekilde görünmektedir. Bu dönemde forumun bazı kısımlarını sıkça bürüyen ağaçlar güvenlik gerekçesiyle II. Mehmet’in emriyle kesilir.[1]

Sultan II. Bayezid forumun arazisinde 1506-12 yılları arasında kendi adıyla anılacak külliyeyi yaptırır. Cami, imaret ve medrese kendi ömrü sırasında tamamlanır, hamam ise külliyeye ölümünden sonra eklenir. Bu hamamın temelinin inşasında, 1517 yılında bir fırtına sonucu yıkılan Theodosius Sütunu’nun parçaları kullanılmıştır. P. Gyllius’un anlattığına göre bu dönemde eski sarayın önündeki alanda eski bir sarnıcın kalıntıları hala görünür durumdadır. Forumun güney tarafındaki kalıntılar ise taş ocağı olarak kullanılmaktadır ve Şahzade Camisi’nin inşasında buradan gelecek taşlar kullanılacaktır. Bayezid Camisi ve Medresesi arasındaki meydan, yakınlarda bulunan Kapalıçarşı’nın da etkisiyle gelecek pek çok yıl boyunca şehir hayatının merkez noktası olmuştur.[1]

19. yüzyılda, eski sarayın kullanılmamaya başlamasıyla bu arazide yapılmasına karar verilen yeni seraskerlik binasının inşası sırasında Theodosius Forumu’na ait temeller, sütun başlıkları ve yazıtlar bulunmuştur. 1927 yılında Ordu Caddesi’nin genişletilme çalışmaları sırasında 1517’de yıkılan sütuna ait tek tük parçalar bulunmuştur. Yine aynı yıl Simkeş Hanı’nda yapılan çalışmalar sonucu 3 kemerli zafer takına ait kalıntılar keşfedilir, 1957/58 yıllarında ise yine Ordu Caddesi’nde yapılan yol çalışmalarında zafer takına ait başka parçalar bulunur.[1]

Teodosus Sütunu

Forumun ortasında İmparator I. Theodosius onuruna dikilmiş bir sütun bulunurdu. Tepesinde I. Theodosius’un heykeli bulunan sütunun etrafı imparatorun barbarlara karşı kazandığı savaşların kabartma tasvirleri ile süslüydü. İçinde bulunan bir spiral merdiven sayesinde ziyaretçiler sütunun tepesine çıkabiliyordu. Hayatlarını bu tarz sütunların tepesinde dua ve ibadete vakfetmiş stylite olarak adlandırılan ruhbanların Orta Bizans dönemine kadar sütunun tepesinde varlıklarını sürdükleri bilinmektedir. Sütun 15. yüzyılın sonuna kadar ayakta kalmıştır ve bir takım parçaları Patrona Halil hamamında kullanılmak üzere ayrılmıştır.

Bazilika

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinin temel açma kazıları sırasında üç ayrı bazilika kalıntılarına rastlanmıştır. Haklarında pek bilgi bulunmayan ve isimleri bilinmeyen bu bazilikalar "A", "B" ve "C" bazilikaları olarak adlandırılmıştır.

Bu bazilikalar içinden Bazilika A, I. Justinianus dönemine ait olan ve planı bilinen tek bazilikadır. Plan belirgin birkaç özellik sunmaktadır. Hemen hemen kare olan merkez alanının iki tarafında avlular bulunmaktadır. Batı yönündeki dış dehliz avlulara bağlanmaktadır. Kilise merkezini ayıran sütunlar arasında kalan boşluklar birbirleri arasında korkuluk katmanı oluştururlar ve bu özellikleriyle Ayasofya’ya benzerler. Bazilika A’da bulunan büyük minber erken Bizans dönemine ait tek numunedir ve Ayasofya’nın bahçesinde bulunmaktadır.

Zafer Takı

Forumdaki Zafer Takının Rudolph Naumann'dan sonrakirekonstrüksiyonu

Marmara adalarından getirilen mermer ile yapılmış, üç adet geçiş koridoru bulunan kavisli yapıya sahip bir zafer takı forumun batısında bulunurdu. Roma’da bulunan bir zafer takına benzer biçimde inşa edilen bu eserin ortasındaki geçiş koridoru kenardakilere göre daha büyüktü. Ortasında I. Theodosius’un heykeli bulunan zafer takının iki yanında I. Theodosius’un oğulları Arcadius ve Honorarius’un heykelleri bulunurdu. Ortadaki geçiş koridorunu taşıyan ve bu koridorun iki yanında bulunan Herkül figürleri ile süslü dörder adet sütun bulunurdu.

Bugün Ayasofya’nın önünden başlayarak batı yönünde ilerleyen cadde (bugünkü adıyla Yeniçeriler Caddesi) geçmişte şehrin ana hattını şekillendirmiştir. Bu cadde Theodosius Zafer Takının içerisinden geçerek Trakya’ya doğru devam eder ve Balkanların dışına kadar ulaşırdı. Şehrin maruz kaldığı istilâlar ve 5. yüzyılda meydana gelen deprem gibi bir takım doğal felaketler sonucunda ağır zarar gören Zafer Takı ile Forumu çevreleyen ve bugün hâlâ bir takım kalıntıları bulunan antik yapılar, Osmanlıların İstanbul’u fethinden çok önceleri yıkılmıştır.

Kaynakça

  1. ^ a b c d e f g h i j Wolfgang Müller Wiener (1977). Bildlexikon zur Topografie Istanbuls (Almanca). 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Ayasofya</span> Osmanlı döneminden kalma büyük cami ve eski Bizans Ortodoks patrik katedrali

Ayasofya, resmî adıyla Ayasofya-i Kebîr Câmi-i Şerîfi, İstanbul'da kiliseden camiye çevrilmiş önemli bir tarihî yapıdır. Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından, 532-537 yılları arasında İstanbul'un tarihî yarımadasındaki eski şehir merkezine inşa ettirilmiş bazilika planlı bir patrik katedrali olmuştur. 1453 yılında İstanbul'un Osmanlılar tarafından fethedilmesinden sonra II. Mehmed tarafından camiye dönüştürülmüştür. Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1934 yılında yayımlanan kararname ile tadilat çalışmasına alınmış, 1935 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile müzeye dönüştürülme kararı alınıp müzeye dönüştürülmüş, kazı ve tadilat çalışmaları başlatılmış ve 1935'ten 2020'ye kadar müze olarak hizmet vermiştir. 2020 yılında ise tekrar camiye çevrilmiştir. 2024 yılında caminin üst katı ücretli bir müze olarak hizmet vermeye başlamıştır. Böylelikle Ayasofya'nın alt katı cami, üst katı müze olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Yerebatan Sarnıcı</span> İstanbulda bulunan tarihi su deposu

Yerebatan Sarnıcı İmparator loustinianos (527-565) döneminde İstanbul'da şehrin su ihtiyacını karşılamak üzere 526-527 senelerinde yaptırılmış kapalı su sarnıcıdır.

<span class="mw-page-title-main">Konstantinopolis</span> İstanbulda Sarayburnu ve çevresine (Fatih) tekabül eden tarihî şehir, Doğu Roma ve daha sonra Osmanlı İmparatorluğunun başkenti

Konstantinopolis veya Kostantiniyye, Roma İmparatorluğu (330–395), Bizans İmparatorluğu, Latin İmparatorluğu (1204–1261) ve Osmanlı İmparatorluğu'na (1453–1922) başkentlik yapmış tarihî bir şehir. Günümüzde şehir, Atatürk'ün inkılaplarından biri olarak 1928'de Latin harflerine geçilmesi sonrası, kentin Türkçe adının Latin harfleriyle yazılmış hali olan İstanbul olarak adlandırılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Bazilika</span> Hristiyan kutsal mekanı

Bazilika, eski Roma kentlerinde forumun yanında bulunan, içinde mahkemelerin görüldüğü veya diğer resmi hizmetlerin görüldüğü büyük çatılı kamusal binalara; Erken Hristiyanlık ve Orta Çağ dönemlerinde ise yan geçitleri bulunan, galerili veya galerisiz olabilen kiliselere verilen isim.

<span class="mw-page-title-main">Sultanahmet Meydanı</span> İstanbulda tarihi bir meydan

Sultanahmet Meydanı, İstanbul'un Fatih ilçesinin Binbirdirek mahallesinde bulunan tarihî bir meydan. Bizans İmparatorluğu döneminde Konstantinopolis'teki adı Hipodrom, Osmanlı İmparatorluğu zamanında ise Atmeydanı olarak adlandırıldı. Şehrin en önemli meydanlarından birisi olan alanın içerisinde Roma sirki, bugün Sultanahmet Camiinin olduğu noktada ise Büyük Saray bulunmaktaydı.

<span class="mw-page-title-main">Kıztaşı</span>

Kıztaşı ya da Markianos Sütunu, 455 yılında Konstantinopolis'te Doğu Roma İmparatoru Markianos anısına dikilen bir anıtsal sütundur.

<span class="mw-page-title-main">Çemberlitaş Sütunu</span>

Çemberlitaş Sütunu ya da diğer adlarıyla Yanık Sütun veya Konstantin Sütunu 330 yıllarında İmparator I. Konstantin onuruna, İstanbul'un yedi tepesinden biri olan ve şu anki adıyla Çemberlitaş olarak adlandırılan semtteki tepeye dikilmiş olan anıtsal sütun.

<span class="mw-page-title-main">V. Aleksios</span> Bizans imparatoru

V. Aleksios Dukas Murzuphlus,, "Murtzuphlos" lakabı son derece gür kaşlarına atıfta bulunmaktadır. 5 Şubat 1204 - 13 Nisan 1204 tarihleri arasında Bizans imparatoru olarak görev yapmıştır. İİmparator Aleksios III'ün kızı Eudokia ile evliydi. Dördüncü Haçlı Seferi'inde Konstantinopolis'in Latin ve Venedik orduları tarafından kuşatılması sırasında görev yapmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Halki Kapısı</span> Bizans dönemi Konstantinopolisteki Büyük Sarayın kapısı

Halki Kapısı, Bizans döneminde Konstantinopolis şehrinde, Büyük Saray'ın ana törensel girişi. "Bronz kapı" anlamına gelen bu adın, bronz kapı kanatları ya da çatısında bulunan yaldızlı bronz döşemeler yüzünden verildiği düşünülmektedir. İç tarafı mermer ve mozaiklerle süslenmiş; dış yüzüneyse birçok heykel yerleştirilmiştir. Bunların en baskını, Bizans İkonoklazmı sırasında ana sembol olmuş İsa ikonudur. 10. yüzyılda kapının hemen yanına inşa edilmiş bir şapel vardır. Kapı, 13. yüzyılda yıkılmıştır. Şapel ise 19. yüzyıl sonuna kadar ayakta kalmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Augustaion</span> Magnifici

Augustaion ya da (Yunanca: Augustaeum, Antik ve Orta Çağ Konstantinopolis şehrinin tören meydanı, yaklaşık olarak günümüzde Aya Sofya Meydanı olarak adlandırılan alana karşılık gelir. Başlangıçta pazar yeriydi, 6. yüzyılda revaklarla çevrelemiş kapalı bir saray avlusuna dönüştürülmüş ve Bizans İmparatorluğu başkentinin en önemli binalarının bazıları ile ilişkilenmesi sağlanmıştır. Meydan, geç Bizans dönemine kadar yaşamış, ancak harabeleri ve izleri erken 16. yüzyılda bile hala görülebiliyordu.

<span class="mw-page-title-main">Antiohos Sarayı</span>

Antiohos Sarayı Konstantinopolis şehrinde bulunan 5. yüzyıl binası. Sarayın yapısı 1940 ve 1950'li yıllarda Hipodrom'a yakın yapılan kazılarda ortaya çıkarılmıştır, kalanların bazıları hala görülebilir durumdadır. 7. yüzyılda, sarayın bir parçası kiliseye çevrilmiştir. Bu bölüm kutsal emanet Hipodrom'un Azize Eufemia Emaneti olarak Palaiologus dönemi'ne kadar hizmet etmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Berlin Zafer Sütunu</span> Almanya, Berlinde bir anıt sütunu

Zafer Sütunu, Almanya'nın başkenti Berlin'de bulunan bir anıtsal sütun. 1864 yılında Heinrich Strack tarafından İkinci Schleswig Savaşındaki Prusya zaferinin anısına tasarlanmıştır. 2 Eylül 1873'teki açılışına kadar Prusya 1866 Prusya-Avusturya Savaşı ve 1870-1871 Fransa-Prusya Savaşı'nda da zaferler kazandığı için anıt bu savaşlara da atfedilmiştir. Orijinal plandan farklı olarak, birleşme savaşları olarak anılan bu zaferler, Friedrich Drake tarafından tasarlanan 8.3 metre boyunda ve 35 ton ağırlığındaki Victoria heykelinin eklenmesi için de ilham kaynağı olmuştur. Yapılara isim takmayı seven Berlinliler anıta "Altın Else" anlamına gelen Goldelse adını vermiştir.

<span class="mw-page-title-main">Jüstinyen Sütunu</span>

Jüstinyen Sütunu, Doğu Roma imparatoru I. Justinianus'un savaş başarıları onuruna 543'te Konstantinopolis'e dikilen Roma zafer sütunu. Augustaion meydanının batı yakasında, Aya Sofya ve Büyük Saray arasında kalan sütun 16. yüzyılda Osmanlılar dönemindeki depremde yıkılıncaya kadar ayakta kalmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Santa Sabina</span> Romada bazilika

Santa Sabina bazilikası, Roma'da Aventine Tepesi üzerinde bulunan tarihi bir kilisedir. Tiber Nehri'nin kuzeyi ve Circus Maximus'un doğusunda konumlanan Santa Sabina bilinen en eski Roma Bazilikasıdır. Bu haliyle orijinal kolonadlı dikdörtgen plan şemasını hala korumaktadır. Diğer birçok kiliseye kıyasen, örneğin Santa Maria Maggiore, Santa Sabina'nın geçirdiği restorasyonlar onun orijinal dekorasyonunu bozmamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Arkadios Sütunu</span> Tarihî yapı

Arkadyos Sütunu veya Avrat Taşı, Roma İmparatorluğu'nda 5. yüzyılda İmparator Arkadyos devrinde çıkan Got isyanının Hun Hakanı tarafından bastırılıp, isyancı Gaines'i yenerek kellesinin İstanbul'a gönderilmesi üzerine imparator tarafından İstanbul'da dikilmiş zafer sutünüdür. Sütun, günümüzün Cerrahpaşa ve Haseki semtleri civarında, Haseki Hürrem Camisi'nin yanındaki alanda bulunan Arkadyos Forumu'nun ortasına dikilmişti.

<span class="mw-page-title-main">Konstantin Forumu</span>

Konstantin Forumu imparator I. Konstantin tarafından yeni başkenti Konstantinopolis’in merkez meydanı işlevini görmesi için yaptırılmıştır. Kentin bu ilk forumu, Septimius Severus döneminden kalma Byzantion kent surlarının ana kapısının hemen önüne inşa edilmiştir. Dairesel meydanın doğu ve batısında kentin ana caddesi olan Mese’ye çıkan iki anıtsal geçit bulunmaktaydı. Forumun merkezinde günümüzde de ayakta olan ve Çemberlitaş olarak bilinen porfir sütun yer almaktadır. Forum 328’deki inşasından 1204’te yağmalanmasına kadar büyük ölçüde bozulmadan varlığını sürdürmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Arkadios Forumu</span>

Arkadyos Forumu, Arcadius tarafından Konstantinopolis şehrinde inşa ettirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Soli, Kıbrıs</span>

Soli Antik Kenti, MÖ. 13.yy'da Truva savaşından dönen Atinalılar tarafından kurulduğuna inanılan antik bir şehir

<span class="mw-page-title-main">Arslanhane</span> İstanbulda Bizans kilisesi

Arslanhane, Bizans Doğu Ortodoks kilisesi. Yakınında bulunan Halki Kapısı'nın ana girişinin üzerinde bulunan Hristos Pantokrator ikonasına atfen kiliseye Hristos Halkitis ismi verilmiştir. Adı muhtemelen bronzdan yapılmış kapı veya çinilerden gelen bu bina, Büyük Saray'ın anıtsal girişiydi. Zaten yangından ağır hasar gören kutsal kilise 1804'te yıkıldı.

<span class="mw-page-title-main">İstanbul mimarisi</span> İstanbul mimarisine genel bakış

İstanbul mimarisi, şehrin tüm semtlerinde silinmez bir iz bırakan birçok etkiyi yansıtan yapıların geniş bir karışımını tanımlar. Şehrin antik kısmı hala kısmen, şehri istiladan korumak için İmparator II. Theodosius tarafından 5. yüzyılda yaptırılan Konstantinopolis Surları ile çevrilidir. Kent içindeki mimari, Bizans, Ceneviz, Osmanlı ve modern Türkiye kaynaklarından gelen bina ve yapıları içermektedir. Kentin mimari açıdan önemli birçok varlığı vardır. İstanbul, uzun tarihi boyunca kültürel ve etnik bir eritme potası olarak ün kazanmıştır. Sonuç olarak şehirde gezilecek çok sayıda tarihi cami, kilise, sinagog, saray, kale, kule ve sarnıçlar bulunmaktadır.