İçeriğe atla

Teveccüh

Teveccüh, yönelmek demektir. Bir tasavvuf terimidir.

Tasavvufta teveccüh, şeyhin, bütün manevî gücünü adeta bir aşılama sebep olacak şekilde müridin kalbi üzerine yöneltmesi ve aktarmasıdır.

Camide toplanıp sırt sırta oturulur ve mürşit, sufilere tek tek teveccüh eder. Gözler yumulur, mürşit başta Muhammed bin Abdullah olmak üzere Sadat-ı Kiram'ın ismini zikreder. Bu sırada gözler yumulu olduğu halde caminin içinin nurla dolduğu da hissedilir. Teveccüh başladığında mürşit, sufilerin yanına gelip ellerini onların omuzuna koyup üç kez nefes verir. Bu halde sufi, mürşitten gelen nur paketlerinin içinde patladığını ve letaiflerinin açıldığını hissedebilir.

Kaynakça

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Tasavvuf</span> İslamın içsel, mistik boyutu

Tasavvuf veya Sûfîzm ya da Sûfîlik, İslam'ın iç veya mistik yüzü olarak tarif edilir. Ayrıca Sufizmin batıda yükseltilen içeriğinin "Budizm ve Taoizm gibi içeriksiz güzel yaşama tarzı" olarak yorumlanması da vardır.

Nakşibendilik, 14. yüzyılda Orta Asya'da Buhara çevresinde gelişen ve adını kurucusu sufi alim Bahâeddin Nakşibend'den alan tasavvuf tarikatı.

Tarikat veya tarik kelimesi "yol" tarikat "yollar" anlamına gelir, "Allah'a ulaştıran yol" mânâsında kullanılmaktadır. Tarikatlar Selçuklu ve Osmanlı'ya özgü düşünce ve inanç hareketleri olarak değerlendirilmektedir. Birçok tarikatın menşei Hicri 5./Miladi 11. asırda Abdülkâdir Geylânî'nin yolundan gidenler tarafından oluşturulan Kadiri Tarikatıdır. Ebû Sâlih Muhyiddîn Abdülkâdir Geylânî, neseben hem Hasanî ve hem de Hüseynîdir. Abdulkadir Geylânî'nin soyundan gelen evlat ve torunları da yaşadıkları muhitlerde “şerîf”, “şurefâ”, “seyyid” olarak anılmışlardır.

Tasavvuf, kelime anlamıyla "sufi olmak, sufiye yolunu izlemek" demektir. Tasavvuf ehline mutasavvıf ya da sufi denir. Tasavvuf edebiyatı ise tasavvufla uğraşan kişilerin ortaya koyduğu ürünleri kapsayan edebiyat türüdür. Halk edebiyatının "tasavvufi halk edebiyatı" türü 12. yüzyılda Ahmed Yesevi ile başladı. Konusu Allah'a ulaşmanın yolları, ahlak ve nefsin terbiyesidir. Anadolu’nun bu alandaki ilk ve en ünlü şairi Yunus Emre’dir.

Sufi metafiziği başlıca vahdet (birlik) düşüncesi etrafında gelişmiştir. Öyle ki varlık bir "Mutlak Varlık" ve O'nun aynada yansımalarından oluşan görüntülerden ibarettir. Bu anlayışı açıklayan iki farklı ifade biçimi kullanılır; Vahdet-i vücud ve vahdet-i şuhut. Bazı İslami reformcular bu iki deyim arasındaki farklılığın sadece semantik ve deyimle ilgili olduğunu, özünde bir farklılık içermediğini söylerler. Sufi metafiziğinde diğer dikkat çeken konular hulul, teşkik ve maksut birliği gibi konulardır. Allah ile evren arasındaki ilişkinin tarzı sufiler arasında olduğu gibi, sufi olmayan müslümanlar arasında da tartışılagelmekte olan bir konudur.

<span class="mw-page-title-main">Nuruosmaniye Camii</span> İstanbulda Barok mimari tarzında yapılan ilk cami

Nuruosmaniye Camii, İstanbul'da inşa edilmiş ilk barok özellikli camidir. Çemberlitaş semtinde, Kapalıçarşı girişinde yer alır. 1748-1755 yıllarında inşa edilmiştir.

Râbıta, bir tasavvuf terimi. Tasavvufta belirli tarikatlarda bulunan bir uygulamaya verilen isimdir. Etimolojik açıdan râbıta sözcüğü rabt kökünden türemiştir ve “birleştirmek” ve “bağlamak” anlamlarına gelmektedir. Tasavvufta ise müridin, konsantre olup şeyhini aklında canlandırarak şeyhinden yardım istemesi, şeyhinin yardımı ile Allah'tan feyz alması anlamına gelir.

Evliya Allah dostları.

<span class="mw-page-title-main">Molla Câmî</span> İranlı islam alimi ve şair

Molla Câmî veya tam adıyla Nureddin Abdurrahman Câmî,, İranlı İslam alimi ve şair.

<span class="mw-page-title-main">Sadreddin Konevî</span>

Sadreddin Konevî, Fars sufi. Malatya'da doğmuştur.

Keşif ya da Osmanlıcadaki söylenişiyle keşf, sufi terminolojide kullanılan bir terim olup, kendisine eklenen sıfat ve adlara bağlı olarak çok değişik anlamlara gelmek üzere kullanılmıştır. Terim sözcük anlamıyla Arapçada “açığa çıkarma, örtülü olanı açma, gizli olanı meydana çıkarma, perdenin açılması, sezme, tahmin etme” anlamlarına gelir. Sufi terminolojide ise daha çok sezgiye ya da ilham olunmaya ve görünmez âlemle irtibata ilişkin anlamlarda kullanılır. Terimi bu anlamlarda kullananlardan biri olan ünlü Muhyiddin İbn Arabi'ye göre velîler de, bilgileri peygamberlere vahiy getiren meleğin aldığı kaynaktan alabilirler.

Şeyh, tasavvufta, kendisine bağlanan insanları tarikat kuralları içinde eğiten mutasavvıf mürşit. Aynı zamanda Arap kültüründe üst düzey makamlara sahip olan kişilere, yaşlı kişilere, ilimli şahıslara veya kraliyet ailesine mensup şahıslara verilen bir unvandır.

İskenderpaşa Camii, İstanbul Fatih'te Sarıgüzel caddesindedir. Daha sonra bu caddeye bu camide ve bölgede gerçekleştirdiği hizmetlerden dolayı Mehmed Zahid Kotku'nun adı verilerek Mehmed Zahid Kotku Caddesi olarak değiştirilmiştir. Banisi, II. Bayezid vezirlerinden İskender Paşa'dır. 1505'te inşa edilen cami, çeşitli tarihlerde tamir görmüş, en son 1999 depreminde kubbe ve minaresinde hasar meydana gelmiş ve yeniden tamir edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Inayat Khan</span>

Hazrat Inayat Khan Sufi müzisyen ve ruhani öğretmen. Sufi gelenek içinde Evrensel Sufizm adlı ekolün kurucusudur. Hindistan'da yetişip batı dünyasına ruhaniyeti, ilahi aşkı, Sufizm'in diğer kavramlarını ve yaşam biçimini batılı kültürde anlaşılabilecek bir dilde anlatan ilk ruhani ögretmendir. Ögretileri Tevhid, Aşk, Harmoni ve Güzellik üzerine yoğunlaşır.

<span class="mw-page-title-main">Ahmed Sirhindî</span> Hint İslam âlimi

İmâm-ı Rabbânî veya diğer adıyla Ahmed Sirhindî,, Hindistan'da yaşamış İslâm âlimi ve tasavvuf önderi.

Ni'metullah'îyye, Ni'metallahîlik ya da Ni'metullahî Tarikâtı ; Emir Nûr'ed-Dîn Ni'metullah bin Mir Abdullah tarafından 14. yüzyılda kurumsallaştırılan Azerî kökenli bir sufi tarikâtı.

Ekberilik, Muhyiddin İbn Arabi'nin temel kavramlarını geliştirdiği sufi metafiziğinin Vahdet-i Vücud denilen meşrep veya okuluna bağlı olan sufileri tanımlamakta kullanılan bir terim.

Abdullah-ı İlahi Osmanlı dönemi sufilerindendir. Abdullah-ı Simavi veya Şeyh İlahi isimleriyle de bilinir. Şiirlerinde İlahi mahlasını kullanmıştır.

Hadra, toplu şekilde sufi tarikatlar tarafından yapılan dini bir tören. Çoğu zaman perşembe akşamları akşam namazından sonra, cuma günleri cuma namazından sonra veya pazar akşamları yapılır. Mevlid günlerine özel olarak ve tasavvufa yeni girmiş kişiler için de yapılmaktadır. Evde, camide, dergahta veya açık alanda yapılabilir. Arapça kelimenin tam manası "bulunma" demektir. Muhammed'in veya bir evliyanın ruhaniyetinin o mekanda bulunması kastedilir.