İçeriğe atla

Tertullianus

Tertullianus
Kilise Babası
DoğumuQuintus Septimius Florens Tertullianus
c. 160
Kartaca, Roma İmparatorluğu
Ölümüc. 225
Kartaca, Roma İmparatorluğu
BölgesiKilise babaları dönemi
OkuluTrinitarianizm
İlgi alanlarıSoteryoloji, traducianizm
Önemli eserApologeticus
Önemli fikirleriHipostaz, ousia, sacrament, consubstantiality, persona

Tertullianus, MS 160-225 yılları arasında yaşamış olan Kilise Babası[1][2].

Hayatı

155 senesinde Kartaca’da pagan bir ailede doğan ve babası bir yüzbaşı olan Tertullianus’un mesleği avukatlıktı. 193 senesinde Hristiyanlığı kabul ettiğinde hukuki bilgi ve becerisini Hristiyan inancını açıklamaya ve savunmaya adadı. Hayat boyunca ne papazlığa atandı ne de Kilise tarafından azizlik mertebesine yüceltildi. Hayatının son döneminde kendisini peygamber ilan eden Montanus'un kurduğu Montanizm akımına katılmıştır. Kartaca'da eğitim alan Tertullianus, kendisini 20 yıl boyunca yazmaya adamış ve Afrika kilisesinin önde gelenlerinden biri olmuştur.

Düşünceleri[3]

Ateş misali yanan bir enerjinin yanı sıra atılgan bir mizaca da sahip olan Tertullianus, mizacına uygun bir biçimde, hakikate yönelik oldukça fanatik bir tutku beslemekteydi. Hristiyanlık onun için hakikat ile özdeşti ve Hristiyanlığın Tanrısı onun için gerçek Tanrı’ydı. Ona göre, Tanrı’yı bulanlar tam manasıyla hakikatin kendisini bulurlar ve hakikat Pagan olan ile Hristiyan olanın farkını ortaya koymaktadır.

Latince yazmış ilk büyük Hristiyan düşünürü olan Tertullianus, Tanrı'nın İsa'dan, İsa'nın da Kutsal Ruh'tan ayrı olarak bilinemeyeceğini öne sürdüğü için, içindeki kutlu ses tarafından yönlendirilen Sokrates'in bilgeliğinin bile bir işe yaramayacağını belirtmiştir. Yunan felsefesiyle Hristiyan bilgeliği arasında kurduğu bu karşıtlığa rağmen, Tertullianus, Yunan felsefesinden, özellikle de Stoalılardan etkilenmiş ve kendisi de birtakım felsefi konu ve açıklamalar ortaya koymuştur. Tanrı'nın varoluşunu, yaratıklarından ve eserlerinden hareketle bilebileceğimizi, Tanrı kanıtımızın deneysel bir temeli olması gerektiğini öne süren Tertullianus, yine O'nun yaratılmamış oluşundan, O'nun yetkin olduğu sonucunu çıkartabileceğimizi iddia etmiştir. O, Stoacıların etkisiyle, var olan her şeyin, Tanrı da dahil olmak üzere, cisimsel olduğunu öne sürmüş, örneğin Tanrı'nın corpus sui generis, yani kendisine özgü türden bir cisim olduğunu belirtmiştir.

Dünyanın Yaratılışı Hakkındaki Görüşleri (Cf. Adversus Hermogenem)

Maddenin ebediliğine inanmış bir Hristiyan olan Hermogenes’e yönelik olarak Tertullianus Adversus Hermogenem isimli eserinin ilk bölümünde verdiği cevaba göre, eğer ki madde ebedi ve sonsuz ve hatta o maddi olan kötü de olabilir ise, kötülük buna göre Tanrı ile aynı varlık seviyesinde olacaktır. Oysaki Tanrı ebediyet seviyesine sahip olması ile bilinen tek varlıktır.

Hermogenes Tanrı’nın dünyayı ilkel ve yaratılmamış bir maddeden yarattığına inanıyordu. Tertullianus için ise dünyanın bir şeyden yapılmış olması mümkün olmasına rağmen bu şeyin yalnızca ilahi bilgelik olabileceğini belirterek ilkel ve ebedi olarak var olan bir maddeden meydana gelmiş olabileceği fikrini reddetmiştir.

Üçlü-Birlik Hakkındaki Görüşleri

Tertullianus, üç ilahi kişilikten bahsetmek için ‘Trinitas’ kelimesini kullanan ilk kişilerden biridir. Ayrıca bu üçlüden her birini tanımlamak için ‘persona’ terimini kullanan da ilk kişidir[4]. Ona göre, bu üç kişiliğin birliği aslen özün birliğidir. Baba tüm özün kendisi olmak ile birlikte Oğul ve Kutsal Ruh’un ikisi de Baba’nın temsil ettiği o tüm olan özden türemiştir. Yine de belirtilmelidir ki aynı öze sahip olmaları neticesinde, Teslis’deki üç ilahi kişilik de eş değer ilahi mertebeye sahiptir.

Mesih Hakkındaki Görüşleri

Tertullianus’un bizzat da zikrettiği üzere Mesih eşdeğer olarak Kelam/Logos ve Bilgelik olarak adlandırılmıştır. İznik Konsili’nden 100 sene önce, Tertullianus Mesih’de iki türden öz (doğa) bulunduğunu beyan etmiştir.

Bakire Meryem Hakkındaki Görüşleri

Ona göre Meryem gebe kaldığında bakire olmasının yanı sıra İsa’yı doğurduğunda da evliydi. ‘İsa’nın iman kardeşleri’ denildiğinde Tertullianus’un anladığı Meryem’in bedenen çocuklarıdır.

Kilise Hakkındaki Görüşleri

Tertullianus hürmet ve sevgi ile anabilmek amacıyla Kilise’yi ‘Anne’ olarak anan ilk kişi olmuştur. Ona göre Kilise aynı zamanda imanı barındıran zengin bir kaynak ve vahyin muhafızıydı. Kilise başlı başına hakikati miras almıştı ve Kutsal Yazılar’ı bizzat kendi başına ihtiva etmekteydi.

Tertullianus’un Eskatolojik (Ahiret Hakkındaki) Düşünceleri

Araf kelimesini kullanmamış olsa da Tertullianus, ruhun ölümden sonra kefaret için acı çekeceği üzerine konuşmuştur. Yalnızca İman Şehitleri’nin bu kefaret için ödenen cezadan muaf olacağını belirten Tertullianus, Adversus Markionus isimli eserinde cennetten gelecek olan adaletin göklerin hükümdarlığına yükselen Mesih ile birlikte Yeruşalim’de bin sene hüküm süreceğinden bahsetmiştir.

Eserleri[5][6]

Tertullianus'un günümüze ulaşmış otuz eseri bulunmaktadır. Bunların büyük bölümü, Roma'daki çeşitli Hristiyan öğretmenlerin hatalarını ortaya çıkarmayı amaçlayan sapkınlık karşıtı araştırma eserleridir.

Apologeticum

Apolejetik (İman savunması içeren) Eserleri

Ad Nationes ve Apologeticum isimli iki eser de 197 yılında yazılmış olmak ile birlikte yine ikisi de aynı konuyu tez edinmiştir: Pagan inancının keskin bir eleştirisinin yanı sıra Hristiyanlığın güçlü bir savunması.

  • Ad Nationes(Paganlar İçin) Bu eserindeki tezlerde genellikle pagan inancını benimseyen cemaatlere yönelik yazıları kaleme almıştır. Tezlerin ilk cildi, Hristiyanlık ve Hristiyanlar’a yönelik hukuksuz saldırıları konu edinmiştir. Bu ilk ciltte Hristiyanlığa karşı alışılagelmiş iftiraları yanlışlayarak çürüten Tertullianus, ikinci ciltte ise daha saldırgan bir tutum sergileyerek, Tanrı kavramının irdelenmesi aracılığıyla pagan ilahi kişiliklerinin insanların uydurmasından ibaret olduğunu ortaya koymuştur.
  • Apologeticum (İman Savunması) isimli eseri Tertullianus’un en önemli çalışmasıdır. Bu eserdeki tezlerinde ikna etmek için çaba gösterdiği, Roma eyaletlerinin valilerine seslenmiştir. Ad Nationes eserine oranla daha planlı ve tutarlı bir içeriğe sahip olan Apologeticum eserindeki akıl yürütme felsefi ve retorik olmaktan daha çok daha hukuki bir temele dayanmaktadır. Tertullianus’a göre Hristiyanlar’a yönelik zulümler adaletin ilkelerine aykırılık içermekteydi. Hristiyanlar'dan nefret ediliyor olmasının tek nedeninin cehalet ve yalan yanlış söylentilerden ibaret olduğunu hatırlatarak, Hristiyanlar’ın hiçbir kanıt olmamasına rağmen yeni doğan bebekleri ayinlerde kurban etmek, ensest ilişkide bulunmak ve uçarı (ahlaksız) bir yaşam sürmek ile suçlandığını söylemiştir. Hristiyanlar’ın Pagan tanrılarına hürmet etmek üzere herhangi bir pratikte bulunmamalarının tek nedeninin yalnızca o sözde tanrıların maddeden ibaret ve ruhtan yoksun olmaları ile açıklanabileceğini belirtmiştir. Nihayetinde tekrar onayladığı üzere Tertullianus Hristiyanlığın devlete bir tehdit olmadığını belirtmiş ve Hristiyanlığın yalnızca yeni bir felsefi akımdan ibaret olduğu fikrini reddederek, Hristiyanlığı ilahi bir vahiy yani hakikatin kendini açığa vurması olarak tanımlamıştır.
  • Ad Scapula(Scapula İçin) 212 yılında kaleme alınmış ve ibadet özgürlüğü üzerine yazılmış bir bildiri olan bu eseri ile Tertullianus tarihte temel bir insan hakkı olarak ibadet özgürlüğünden ilk kez bahseden birkaç kişiden biri olmuştur.
  • Adversus Judaeos – (Yahudiler'e Karşı) Yahudi misyonerler ile yürüttüğü tartışmanın devamı olarak kaleme aldığı bu eserinde Tertullianus kısaca ele aldığı tezi aracılığıyla, İsrail’in Tanrı’yı terk ederek onun lütfunu reddettiğini ve dolayısıyla Yahudiler yerine artık Yahudi olmayanların müjdeye çağrıldığını belirtmiştir. Tertullianus, Eski Ahit’in ruhani açıdan yorumlanması gerektiğinin yanı sıra, Yasa’nın Musa’dan önce de var olduğu, dolayısıyla tüm uluslara verildiğinin altını çizmiştir. Kısacası, Tanrı’nın Yasa’sının yalnızca Yahudiler’in tekelinde olmadığını belirtmiştir.

Tartışmalı Tezleri

  • De Praescriptione Haereticorum (Sapkın İnanışlara Karşı Reçete) – 200 yılı civarında Sapkın İnanışlara Karşı Reçete adlı Hristiyan inanışı üzerine sistematik araştırma eserleri yazmıştır. Tertullianus en değerli çalışmalarından biri olan bu eserde, temel argümanını Kutsal Yazıları davalarını savunmak yerine kendi çıkarları uğruna suiistimal eden sapkınlara karşı oluşturmuştur. Tertullianus’a göre Kutsal Kitap yalnızca gerçek imana sahip kişilerin mülkü olabilirdi. Buna göre bir öğretinin doğruluğu yalnızca, o öğretiyi yayan öğretmen ve öğretinin elçisel kilise ile uyum içerisinde olabilmesi ile mümkündü (21. Bölüm).
  • En büyük ve pek çok yönden en önemli eseri beş ciltten oluşan Markion'a Karşı adlı eseridir. Bu eseri, Markion’un öğretileri üzerine devasa bir kaynak niteliği taşımasından dolayı oldukça büyük bir önem arz etmektedir. Bu tezinde Markion’un Eski Ahit’in Tanrısı ve Yeni Ahit’in Tanrı’sı olmak üzere ayrımını yaptığı düalizmi reddeden Tertullianus, yalnızca tek bir Tanrı’nın varlığına işaret ederek bu Tanrı’nın evrenin yaratıcısı ve insanlığın kurtarıcısı olan kişiliklerle özdeş (aynı kişi) olduğunu belirtmiştir.

Teolojik Tezleri

  • Adversus Praxean (Praxean'a Karşı) – hâlihazırda Montanizm hareketine katılmış olduğu 212 yılında yazmış olduğu tartışmalı yazılarından oluşan bu eserinde Tertullianus, ilahi özün birliğini riske atmadan Tanrı’nın doğasında sayıların var olamayacağını göstermenin zorluğuna değinmiştir.
  • Teolojik yazıları arasında vaftiz üzerine yazılmış De baptismo (Vaftiz Üzerine) isimli kitap da bulunmaktadır. De baptismo, Tertullianus’un bir öğretmen misali Katekümenlere seslenerek bedenin su ile yıkanması aracılığıyla ruhun da nasıl temizlendiği ve ebedi ölümden kurtuluşun nasıl sağlandığını öğrettiği tezidir. Tertullianus’a göre, vaftiz olan herkes Âdem’e verilmiş olan ve günahı nedeniyle kaybedilen Tanrı’nın Ruh’unu geri kazanmaktadır. Yine Tertullianus, acele hareket edilerek katekümenlerin imanını sorgulamadan vaftizin gerçekleştirilmemesi gerektiğini savunmuştur. Ayrıca vaftizlerin Paskalya ya da Pentekost Bayramı dönemlerinde gerçekleştirilmesi önerisinde bulunmuştur.
  • De carne Christi (Mesih'in Bedeni Üzerine) ve De resurrectione carnis (Bedenin Dirilişi Üzerine) isimli eserlerinin ikisi de bedenin yeniden dirilişi için güçlü deliller sunmuştur. Bu tezler, Mesih’in gerçekten de bedenen doğmuş, yaşamış ve ölmüş olduğunu hatırlatmak için yazılmıştır. Tertullianus’a göre Mesih o denli insani bir doğaya sahipti ki fiziken ‘çirkin’ olması gayet mümkündü. İnsanlığı gerçek anlamda kurtarabilmesi için Mesih’in %110 beden ve ruha sahip bir insan olması gerekmekteydi. Mesih, bazı sapkınların inandığının aksine öğretileri yaymak için kendini görünür kılmış bir melek değildi. O tam anlamıyla gerçekten de bir insandı. Öyle ki ölümü sonrasında ölümlü bedeni ile tekrar dirilmesi aracılığıyla insanların da bedenleriyle birlikte tekrar dirileceği anlaşılmalıdır.
  • De Testimonio Animae ve De Anima (Ruh'un Gerçeği üzerine ve Ruh hakkında)– Bu iki tez de insan ruhunu konu edinmiştir. - De Testimonio Animae. Bu tezinde Tertullianus ruhu entelektüel ve ruhani bir yöne sahip ‘rasyonel nefes’ olarak tanımlamıştır. Ruh tüm hakikate mazhar olmakla birlikte Tanrı’ya inanmak için eğitilmiş olmasına gerek yoktur. Bundan dolayı yalnızca Tanrı’nın varlığı konusunda farkındalığa ihtiyaç duymaktadır. Tertullianus’a göre bundan dolayı Tanrı’ya inanmak aslında bir sağduyu meselesiydi. Buna göre aklıselim olan herkesin Tanrı’ya inanıyor olması gerekmektedir. Bunların ötesinde, ruh ölümden sonraki dünyada ya cezalandırılacak ya da ödüllendirilecektir. - De Anima. Bu tezinde Tertullianus, ruhun temel özelliklerini sorgulamıştır. Stoacılar gibi Tertullianus da ruhun zamansal açıdan bir başlangıcının ve maddesel bir doğasının var olduğuna inanmıştır. İnsani doğa ile sahip olunan ve sınırları olan Ruh Tanrı’nın nefesi olarak tanımlanabilmekle birlikte bizzat Mesih’e iman ile edinilmiş olan Ruh ile özdeş de tutulabilmektedir. Ruhun varlığının her insanda görülmesinin bir diğer kanıtı ise özgür iradenin varlığı olarak gösterilebilir. Eğer ki ruh ve beden aynı anda var olmuşlar ise, bedene can veren şey bizzat ruhun kendisidir. Ruhun varlığı insanın düşünceleri ve özgürlüğünde kendini tezahür etmekle birlikte bunlara eşdeğer de değildir. Tanrı’nın gözünde bir insan ruhuyla beraber var olabilmektedir. İnsanlardaki ruhun varlığı Tanrı’nın varlığına yönelik en temel kanıtı oluşturmaktadır.

Ahlaki ve Münzevi Temalı Tezleri

Geniş bir spektrumda birçok ahlaki tez yazan Tertullianus bu eserlerinde oruç tutmak, alçakgönüllülük, sabır ve tövbe konularına değinmiştir. Dua üzerine de yazmış olan Tertullianus bu eserinde düzgün giyimin nasıl olması gerektiği, iffet ve tek eşlilik konularını da ele almıştır.

Kaynakça

  1. ^ Hristiyan İlahiyatının Hikayesi. Roger E. Olson. Haberci Basın Yayın Dağıtım Turizm San. ve Tic. Led. Şti. 2020. ss. 91-99. 
  2. ^ The New Catholic Encyclopedia - Second Edition (İngilizce). Thomson and Gale. 2003. ss. 834-838 Cilt 13 ISBN 0-7876-4017-4. 
  3. ^ A history of Christian Doctrine - Vol 3 - The origins of Latin Christianity. Jean Daniélou (İngilizce). Longman and Todd. 1977. ss. 361-404. 
  4. ^ Hıristiyanlık Tarihi. David F. Wright. Yeni Yaşam Yayınları. 1977. s. 185 ISBN 975-8318-86-1. 
  5. ^ Patrology, Volume 2. Johannes Quasten (İngilizce). Christian Classics INC. 1986. ss. 247-340 ISBN 087061-085-6. 
  6. ^ A Dictionary of Christian Spirituality. Gordon S. Wakefield (İngilizce). SCM Press LTD. 1983. ss. 375-376. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Hristiyanlık</span> tek tanrılı İbrahimî bir din

Hristiyanlık, Nasıralı İsa'nın yaşamına, öğretilerine ve vaazlarına dayanan, tek Tanrılı İbrahimî bir dindir. Günümüzde Hristiyanlık, dünya nüfusunun yaklaşık %30,1'ini oluşturmaktadır ve 2,4 milyarı aşkın takipçisi ile dünyanın en kalabalık dinidir. Takipçilerine, "Mesihçi" anlamına gelen Hristiyan veya Nasıralı İsa'ya ithafen İsevi veya Nasrani denir. Kitâb-ı Mukaddes'e inanan takipçileri, Yahudi metni olan Tanah'ta kehanet edilen İsa'nın Mesih olarak gelişinin bir Yeni Ahit olduğuna inanırlar.

<span class="mw-page-title-main">Augustinus</span> Filozof, yazar ve doktor

Augustinus ya da Aurelius Augustinus, Aziz Augustinus ya da Hippo'lu Augustinus olarak da bilinen Hristiyan filozof ve tanrıbilimci.

<span class="mw-page-title-main">Teslis</span> Baba, Oğul ve Kutsal Ruh üçlüsün­den oluşan Tanrı inancını ifâde eden kavram

Teslis, Kutsal Üçleme ya da Üçlü Birlik, tek olan Tanrı'nın Kutsal Kitap'ta kendisini bildirdiği her biri eşit yücelikte, özünde tek, ezeli ve ebedi olan üç benliğini konu edinen ve Hristiyan kiliselerinin çoğunluğu tarafından inanılan ana akım Hristiyan dininin merkezindeki inanç esasıdır. Baba Tanrı, Oğul Tanrı ve Kutsal Ruh üç farklı benlik (hipostaz) olarak aynı özü paylaşmaktadırlar (Homoousia). Tek öz Tanrı'nın birliğini üç benlik ise Tanrı'nın kimliğini anlatmaktadır ve benliklerin hem birbirinden farklılıklarını hem de özde çözülmez birliklerini ifade eder. Böylece tüm yaratım ve lütuf süreci Tanrı'nın üç ilahi benliğinin ortak eylemi olarak görülür. Her benlik, Üçlü Birlik'te kendilerine özgü nitelikleri tezahür ettirir ve böylece her şeyin "Baba'dan çıkıp gelmiş" "Oğul aracılığıyla" ve "Kutsal Ruh'un gücüyle" gerçekleştiğini kanıtlar.

Mesih'te Kardeşler veya Kristadelfiyanlar, Üniteryen Hristiyanlık görüşünü benimseyen bir topluluktur. Restorasyoncu ve binyılcıdır. Hareket, İngiliz asıllı Amerikalı ilahiyatçı John Thomas'ın (1805-1871) tebliğ faaliyetleri ile 19. yüzyılda Birleşik Krallık ve Kuzey Amerika'da gelişmiştir. Amerikan İç Savaşı (1863) zamanında vicdani ve dinî inançlarına aykırı olduğunu ileri sürerek askerlik hizmetini ifa etmeyi reddeden kimse statüsünü alabilmek için bir gruba bağlılığın beyan edilmesi gerekmiştir. O dönem itibarıyla Christadelphian ismi kullanılmıştır. Bu isim John Thomas tarafından Grekçe Mesih (Kristos) ve kardeşler (adelfoi) kelimelerinin birleştirilmesiyle türetilmiş olup "Mesih inancında kardeşler" ya da "Mesih'te kardeşler" anlamına gelir.

<span class="mw-page-title-main">İrinaios</span> Özellikle dönemin "sapkın inançları" hakkında yazdıklarıyla tanınan İzmir doğumlu Lyon piskoposu (130-202)

İrinaios, Smyrna’da 126 yılında doğup, Lyon’da 202 yılında Tours’lu Gregorius’a göre din şehitliği mertebesine yükselmiştir. Hristiyan apolojistiydi. Yortusu 28 hazirandadır, Ortodoks Kilisesi'ne göre ise 23 auğustostadır. 21 Ocak 2022'de Papa Franciscus onu "Birliğin Doktoru" unvanıyla Kilise Doktoru ilan etti.

<span class="mw-page-title-main">İskenderiyeli Klement</span> Düşünür ve Felsefeci

İskenderiyeli Klement, gerçek adı Titus Flavius Klemens olan Hristiyan düşünür.

<span class="mw-page-title-main">Anselmus</span> Filozof, ilahiyatçı

Canterbury'li Anselmus, Tanrı'nın varlığına ilişkin ontolojik kanıtıyla tanınan Benedikten keşişi, filozof ve ilahiyatçı. Felsefe tarihçilerine göre Anselmus Skolastiğin babasıdır ve "İkinci Augustinus". Öldükten sonra hemen Katolik Kilisesi tarafından Aziz olarak ilan edilmiştir. 1720'de Papa XI. Clemens tarafından Kilise Doktoru ilan edilmiştir. Yortusu 21 Nisandır.

<span class="mw-page-title-main">Thomas Aquinas</span> İtalyan filozof ve teolog (1225–1274)

Thomas Aquinas veya diğer adıyla Aquinolu Thomas, bilgi felsefesi, metafizik, siyaset ve ruhun ölümsüzlüğü konularındaki yorumlarıyla skolastik düşünceye önemli katkılar sağlamış Dominikan rahip. 1322'de Aziz ilân edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Kutsal Ruh</span>

Kutsal Ruh, Yahudilikte Tanrı'nın evren veya yaratıkları üzerindeki ilahi gücü, kalitesi ve etkisine atıfta bulunur. İznik Hristiyanlığı'nda Kutsal Ruh, Üçlü Birliğin üçüncü kişisidir. İslam'da Kutsal Ruh, ilahi eylemin veya iletişimin bir aracısı olarak hareket eder.

<span class="mw-page-title-main">Vaftiz</span> Katolik ve Ortodoks kiliselerinde vazgeçilmez 7 Sakramentten biri

Vaftiz, kişinin alnını ıslatmak veya tüm vücudunu suya batırmak şeklinde icra edilen bir dini "arınma" ve "yeniden doğma" törenidir.

<span class="mw-page-title-main">Kalkedon Konsili</span>

Kalkedon Konsili veya Kadıköy Konsili, 451 yılında 8 Ekim'de başlayıp 1 Kasım'da sonlanmış ekümenik konsildir. Kalkedon bugün İstanbul şehri içerisinde kalan Kadıköy ilçesinin merkezidir.

<span class="mw-page-title-main">Lactantius</span>

Lucius Caelius Firmianus Lactantius, erken dönem Hristiyanlık savunucusu ve hatip. Rönesans döneminde kendisi için Hristiyan Cicero denmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Origenes</span>

Origenes veya Origen, İskenderiye'de Hristiyan bir ailede doğmuş ve kendini hadım etmesine bile neden olacak düzeyde münzevi (sofu) bir kişiliğe sahip olmasıyla tanınan ve Patristik felsefenin en önemli temsilcilerinden sayılan bir Kilise Babası'dır.

<span class="mw-page-title-main">Markion</span> 2. Yüzyıl Hristiyan Teolog

Sinoplu Markion, erken dönem Hristiyan teoloğu. Roma Kilisesi'nin öğretilerine alternatif farklı görüşler öne süren ve MS 2. yüzyıl sonlarında etkili olan Markion Roma'daki kilisesi tarafından Sapkın (Heretik) kabul edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Nissalı Gregor</span>

Nissalı Gregor, Kapadokya bölgesindeki Nissa adlı antik kentin piskoposu.

<span class="mw-page-title-main">Iustinus</span>

Iustinus, Patristik felsefenin ilk döneminin adı anılmaya değer apolojistlerinden biridir. Yortusu 1 Hazirandadır.

<span class="mw-page-title-main">Sienalı Katerina</span>

Sienalı Katerina, Dominiken Tarikatı'nın laik bir üyesi ve mistiktir. 1461 yılında Papa II. Pius tarafından kanonize edilmiş, 1970 yılında Papa VI. Pavlus tarafından Kilise Doktoru ilan edilmiştir. Yortusu 24 Nisandır.

<span class="mw-page-title-main">Romalı Hipolit</span>

Romalı Hipolit,, Hristiyan apolojet ve iman şehidi. Yortusu 13 Ağustos, 30 ocak.

<span class="mw-page-title-main">Kartacalı Siprianus</span>

Kartaca'lı Siprianus – Kartaca Episkoposu – Kilise Babası. Katolik Kilisesince her sene 16 Eylül’de hatırlanır ve hürmet edilir. Ortodoks kilisesi ise 31 Ağustos'ta hatırlanır.

<span class="mw-page-title-main">Ayak Yıkama Töreni</span>

Ayak yıkama töreni Hristiyanlıkta çeşitli mezheplerde görülen dini bir törendir.