
Metal, yüksek elektrik ve ısı iletkenliği, kendine özgü parlaklığı olan, şekillendirmeye yatkın, katyon oluşturma eğilimi yüksek, oksijenle birleşerek çoğunlukla bazik oksitler veren elementler.

Nikel, atom numarası 28 olan ve simgesi Ni olan kimyasal bir elementtir.

Çinko, sembolü Zn, atom numarası 30 olan kimyasal bir elementtir. Oda sıcaklığında hafif kırılgan bir metaldir ve oksidasyon giderildiğinde parlak gri bir görünüme kavuşur. Periyodik tablonun 12. (IIB) grubunun ilk elementidir. Bazı açılardan çinko kimyasal olarak magnezyuma benzer: her iki element de yalnızca bir normal oksidasyon durumu (+2) gösterir ve Zn2+ ve Mg2+ iyonları benzer boyuttadır. Çinko, Dünya kabuğundaki en bol bulunan 24. element olup beş kararlı izotopu vardır. En yaygın çinko cevheri, bir çinko sülfür minerali olan sfalerittir.

Alüminyum, atom numarası 13 ve simgesi Al olan kimyasal element. Gümüş renkte, sünek bir metaldir. Doğada genellikle boksit cevheri halinde bulunur ve oksidasyona karşı üstün direnci ile tanınır. Bu direncin temelinde pasivasyon özelliği yatar.

Demir oksitler, demir ve oksijenden oluşan kimyasal bileşiklerdir. Sadece birkaç demir oksit tanınır. Hepsi siyah manyetik katılardır. Genellikle stokiyometrik değildirler. Oksihidroksitleri, belki de en iyi bilineni pas olan ilgili bir bileşik sınıfıdır.
Kalorimetre, kalorimetri biliminde kullanılan cihaza veya bir kimyasal reaksiyonda ya da fiziksel değişim'de açığa çıkan ısıyı ve ısı sığasını ölçme işlemine verilen isimdir. Diferansiyel taramalı kalorimetre (DSC), izotermal titrasyon kalorimetresi (ITC) ve hızlandırılmış oran kalorimetresi en bilinen çeşitleridir.

Stronsiyum, Sr sembollüne sahip, atom numarası 38 olan, toprak alkali metaller grubundan gümüşümsü beyaz renkli bir kimyasal element. Oda sıcaklığında katı olan elementin atom ağırlığı 87,62 g/mol'dür. Stronsiyum, kimyasal olarak son derece reaktif olup, hava ile temas ettiği takdirde sarı rengine döner. Element sölestin ve strontianit minerallerinde bulunur. Elementin nükleer fisyon sonucunda oluşan 90Sr izotopu radyoaktiftir ve 28,90 yıllık bir yarılanma ömrüne sahiptir.
Titanyum sembolü Ti olan 22 atom numaralı kimyasal elementtir.

Zirkonyum metali ilk olarak 1789 yılında Martin Heinrich Klaproth tarafından keşfedilmiştir. 1824 yılında ise Jons Jakob Berzelius tarafından izole edilmiştir.

Plütonyum, 1940 yılında Glenn T. Seaborg, Edwin M. McMillan, J. W. Kennedy ve A. C. Wahlby tarafından 152 cm'lik siklotron içerisindeki uranyumun döteryum ile bombardımanı sonucunda elde edilmiştir.

Redoks atomların oksidasyon durumlarının değiştiği bir tür kimyasal reaksiyondur. Redoks reaksiyonları, kimyasal türler arasında elektronların fiili veya biçimsel aktarımı ile karakterize edilir, çoğunlukla bir tür oksidasyona, diğer türler indirgemeye uğrar. Elektronun çıkarıldığı kimyasal türlerin indirgenmiş olduğu söyleniyor. Başka bir deyişle:
- Oksidasyon, elektronların bir atom ya da molekülden ayrılmasını sağlayan kimyasal tepkimedir.
- Redüksiyon, bir atomun elektron almasını sağlayan kimyasal tepkimedir.
Nitrik asit, HNO3 kimyasal formülüne sahip oldukça aşındırıcı bir inorganik asittir. Kezzap olarak da bilinir. Saf hâldeki bileşik renksizdir. Ancak uzun süre bekleyen eski asitler azot oksitleri ve suya ayrışması nedeniyle sarı renge dönebilme özelliğindedirler. Piyasada bulunan nitrik asitlerin çoğu % 68'lik bir konsantrasyona sahiptir. Çözelti, %86'dan fazla HNO3 içerdiğinde, dumanlı nitrik asit olarak adlandırılır. Mevcut azot dioksit miktarına bağlı olarak, dumanlı nitrik asit ayrıca %86’nın üzerindeki konsantrasyonlarda kırmızı dumanlı nitrik asit veya %95’in üzerindeki konsantrasyonlarda beyaz dumanlı nitrik asit olarak tanımlanır.

Pas, su ve hava varlığında oluşan demir ve oksijen bileşiklerine (genellikle kırmızı oksitler) verilen genel addır. Pasın değişik formları görsel olarak veya spektroskopi ile saptanabilir ve değişik koşullar altında oluşabilirler. Pas, hidratlı demir (III)oksit Fe2O3.H2O ve demir (III) oksit-hidroksit FeO(OH), Fe(OH)3 içermektedir. Paslanma demir ve onun çelik gibi alaşımlarının korozyonu için kullanılan ortak bir terimdir. Diğer metallerin uğradıkları korozyonda oksitlenme olsa da pas olarak isimlendirilmemektedir. Yeterli zaman içerisinde su, oksijen herhangi bir miktardaki demir tamamen pas oluşturur ve demir parçalanır. Buna karşılık alüminyumun korozyonu son derece yavaştır çünkü alüminyumoksit bir tabaka oluşturarak daha fazla alüminyumun oksitlenmesini engeller.
Termit bombası, alüminyumun farklı metal oksitlerle reaksiyona girdiği bomba türüdür.
1910'larda Fransız kimyacı Paul Sabatier'in bulduğu Sabatier Reaksiyonu veya Sabatier İşlemi Hidrojen ile Karbondioksit'in yüksek sıcaklık (ideal olarak 300 - 400 °C) ve basınç altında Nikel katalizör ile reaksiyona girerek Metan ve Su oluşturmasına denir. Alternatif olarak Alümina (Alüminyum oksit) üzeri Rutenyum daha etkili bir katalizördür. Ekzotermik reaksiyonu aşağıdaki şekilde tanımlanır.
- CO2 + 4 H2 → CH4 + 2 H2O + Enerji
- ∆H = −165.0 kJ/mol (reaksiyonu başlatmak için gerekli olan enerji/ısı)

Paslanmaz çelik, bileşiminde minimum %10,5 ve üzeri krom ve %1,2'den az karbon içeren ve korozyona karşı dayanıklılığı ile bilinen bir çelik alaşımıdır.
Demir (III) klorür FeCl
3 formüllü inorganik bir bileşiktir. Kristal bir katı olmasının yanı sıra görüş açısına bağlı olarak farklı renklerle gözlemlenebilir; koyu yeşil, mor-kırmızı. Sulu formu da katı formu da fiziksel görünüm olarak koyu kahverengi rengindedir.

Puddling, bir pota veya fırında yüksek dereceli demir üretim aşamasındaki bir adımdır. Sanayi Devrimi sırasında Büyük Britanya'da icat edilmiştir. Erimiş pik demir, bir oksitleyici ortamda, bir yankı fırınında karıştırılarak dövme demir elde edilmiştir. Kömür kullanmadan ilk kayda değer miktarda değerli ve kullanışlı çubuk demirin yapılması en önemli süreçlerden birisidir. Sonunda, fırın küçük miktarlarda özel çelikler yapmak için kullanılacaktır.

Alüminyum tozu, toz haline getirilmiş alüminyumdur. Alüminyum tozu, küçük safsızlıklar içeren yüksek oranda dağılmış bir tozdur. Parçacıklar ağırlıklı olarak bir oksit ve gres tabakası ile kaplı ince plakalar şeklindedir.
Kavaklama, safsızlık olarak bakır oksit içeren bakırın saflaştırılmasında ve ayrıca safsızlık olarak kalay oksit (stannik oksit veya "SnO2") içeren kalayın saflaştırılmasında kullanılan bir metalürjik yöntemdir. Genellikle erimiş blister bakır formundaki saf olmayan metal, iki aşamalı rafinasyon işlemi için bir anot fırınına yerleştirilir. İlk aşamada, demir oksit ve kükürt dioksit oluşturmak için erimiş metale hafifçe hava üflenerek kükürt ve demir uzaklaştırılır. Demir oksitler ya sıyrılır ya da bakırın üstünden dökülür ve gaz hâldeki kükürt dioksit gaz çıkış sistemi yoluyla fırından çıkar. İlk oksidasyon aşaması tamamlandığında, ikinci aşama olan kavaklama başlar. Bu, bakır oksitteki oksijenle reaksiyona girerek bakır oluşturmak için normalde doğalgaz veya mazot (ancak amonyak, LPG ve nafta da kullanılabilir) gibi bir indirgeyici maddenin kullanılmasını içerir. Geçmişte, yeni kesilmiş ("yeşil") ağaç kütükleri kullanılıyordu. Bu kütüklerde bulunan özsu, indirgeyici madde olarak işlev görür. Bakırın ısısı kütüğün odun gazı (CO2 ve H2) yaymasına neden olur ve bu da bakır oksitin bakıra indirgenmesini sağlar.