İçeriğe atla

Temozolomide

Temodal® etken maddesi temozolomide olan ve beyin tümörü tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. Temodal, kanser hastaları yararına çalışan ve ticari bir amaç gütmeyen Britanyalı Kanser Araştırma Vakfı(en:Cancer Research UK) tarafından finanse edilerek geliştirilmiş, beyin tümörü ve pek çok kanser türünde başarılı sonuçlar veren yan etkileri az bir ilaçtır. Lisansı halen bu sivil toplum örgütünün elindedir.

Vakıf, Schering-Plough gibi bazı firmalara üretim lisansı vererek elde ettiği geliri yeni ilaçların araştırılmasına harcamaktadır. Mart 2010 itibarı ile lisansi tamamen serbest bırakılmış ve jenerik versiyonlarının üretilmesine imkân verilmiştir.[1]

Tarihçe

Temozolomide 1978 yılında Britanyalı Kanser Araştırma Vakfı adına İngiltere'de Birmingham Üniversitesi'nden Malcom Stevens ve ekibi tarafından geliştirilmiştir. Beyin tümörü hastaları üzerinde klinik deneyleri 1997'de tamamlanmıştır. İlaç İngiltere dışında ilk kez 1999 yılı Ağustos ayında Amerika'da piyasaya sürülmüştür. 2000 yılından itibaren ise dünyanın diğer ülkelerinde hastaların kullanımına başlanmıştır.

Uygulama alanları

Temozolomide aşağıdaki hastalıklarda uygulanmaktadır:

  • Beyin tümörleri
    • Glioblastoma Multiform Grade IV (GBM IV)
    • Astrositoma Grade IV
    • Anaplastik Astrositom Grade III
    • Oligodendroglioma
  • Kanserler
    • Melanom

Bilimsel çalışmalar

(14 Ekim 2009) Almanya, Tübingen Üniversitesi Beyin Araştırmaları Enstitutusunun yaptığı bir araştırmada 41 GBM hastasına radyoterapiyi müteakip yoğun dozajli (150 mg/m2) temozolomide uygulandı. Yoğun dozlu temozolomide 1 hafta uygulandı ve ardından 1 hafta ara verilerek tedavi devam etti. Bu şekilde 1 hafta aralıklı tedavinin hastalarda yüksek dozlu temozolomide'den kaynaklanan aşırı (hematoksik) yan etkilerin görülmesinin önüne geçtiği görüldü. Ancak yüksek dozlu temozolomide uygulamasından hastanın gördüğü fayda tümör hücrelerindeki MGMT geni durumuna bağlı. Eğer bu hücrelerde MGMT geni suskun ise yüksek dozlu temozolomide tedavisi hastaya fayda sağlıyor, diğer durumda ise yüksek dozlu temozolomide hastaya gözle görünür bir fayda sağlamıyor - yan etkileri dışında.[2]

Bunun yanı sıra daha önce Paris Hopital Saint-Anne ve Schering Plough tarafından yapılan çalışmada yüksek dozlu temozolomide uygulamasında, hastalara günlük 300 mg/m<up>2 temozolomide'in güvenli olarak (aşırı toksik etkilere yol açmadan) verilebileceği bildiriliyor. Bu raporda önerilen tedavi yönteminde hastalara 2 haftada bir 3 gün boyunca günlük 300 mg/m<up>2 temozolomide veriliyor ve bununla hastalarda aşırı bir toksik etkiye yol açmadan olumlu sonuçlar alınabileceği soyleniliyor. Araştırma sırasında doktorlar gruplara ayırdıkları hastalara günlük 200 mg/m<up>2 ile 350 mg/m<up>2 verdiler ve hastaların günlük 300 mg/m² dozajin en iyi sonuç veren güvenli doz olduğunu tespit ettiler.

Temozolomide ve kombine tedaviler

Araştırmalar yalnızca tek bir ilaca veya tedavi şekline dayanan tedavi sistemlerinin başarılı olamayacağını gösteriyor. GBM ve OD gibi tedavilerde bunun için tek bir ilaca yönelik değil, tıpkı AıDS tedavisindeki gibi ilaç kokteylleri ile bir tedavinin daha başarılı olacağını gösteriyor. ilâcın yanı sıra radyoterapi ve radyoterapinin etkisini artırıcı ilaçların da alınmasının tümörlerin tedavisinde daha etkin olacağı bildiriliyor. (devam edecek)

Temozolomide tedavisi ve MGMT gen durumu

Çeşitli araştırmalar temozolomide ve benzeri ilaçların (Alkillestiriciler) tümör hücrelerinde oluşturduğu etkinin, bu hücrelerde bulunan MGMT geninin suskun veya aktif oluşuna bağlı olduğunu gösterdi. (13 Ekim 2009)[3]

Eşzamanlı temozolomide ve radyoterapi (yaşlı hastalarda)

9 Ekim 2009 tarihinde yayınlanan Kuzey Karolina Üniversitesi'nin yaptığı bir araştırmada, yaşlılarda radyoterapi ile eşzamanlı olarak temozolomide tedavisi yapıldığında bunun hastaya yalnız radyoterapi uygulanmasından çok daha fazla faydası olduğunu ve bunun toksik yan etkilerinin hastaların kaldırabileceği oranda olduğu bildiriliyor. Araştırmada yaş ortalaması 76 olan 31 yaşlı GBM hastasında, radyoterapi ve temozolomide es zamanlı olarak uygulandı. Sonuçlar yalnız radyoterapi ve diğer destekleyici tedaviler gören yaşlı hastalarla karsilastirildi. Sonuçta eşzamanlı radyoterapi ve temozolomide'in bu gruplar arasında en iyi sonuç verdiği görüldü. Hastaların yalnızca %20lik bir kısmında yüksek düzeyli toksik yanetkiler gözlemlendi. Bilindiği gibi yaşlı hastalarda temozolomide uygulaması yan etkileri yüzünden doktorlar tarafından sınırlı olarak uygulanmaktadır.[4]

Kaynakça

  1. ^ "Jenerik Temodal Geliyor!". 4 Ocak 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Aralık 2010. 
  2. ^ Chemoradiotherapy of Newly Diagnosed Glioblastoma with Intensified Temozolomide. Weiler M, Hartmann C, Wiewrodt D, Herrlinger U, Gorlia T, Bähr O, Meyermann R, Bamberg M, Tatagiba M, von Deimling A, Weller M, Wick W. Department of General Neurology, Hertie Institute for Clinical Brain Research, and University of Tübingen, Tübingen, Germany; Departments of (dagger)Neurooncology and University of Heidelberg, Heidelberg, Germany.
  3. ^ The correlation and prognostic significance of MGMT promoter methylation and MGMT protein in glioblastomas. Cao VT, Jung TY, Jung S, Jin SG, Moon KS, Kim IY, Kang SS, Park CS, Lee KH Chae HJ. Brain Tumor Research Laboratory and Research Institute of Medical Sciences, Chonnam National University, Hwasun Hospital and Medical School, Gwangju, Republic of Korea.
  4. ^ Concurrent Temozolomide and Radiation, a Reasonable Option for Elderly Patients With Glioblastoma Multiforme? Kimple RJ, Grabowski S, Papez M, Collichio F, Ewend MG, Morris DE.FrDom the Departments of Radiation Oncology, Pathology, Medical Oncology, Surgery, and Lineberger Comprehensive Cancer Center, University of North Carolina, Chapel Hill, North Carolina.

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Meme kanseri</span>

Meme kanseri, meme hücrelerinde başlayan kanser türüdür. Akciğer kanserinden sonra, dünyada görülme sıklığı en yüksek olan kanser türüdür. Her 8 kadından birinin hayatının belirli bir zamanında meme kanserine yakalanacağı bildirilmektedir. Erkeklerde de görülmekle beraber, kadın vakaları erkek vakalarından 100 kat daha fazladır. 1970'lerden bu yana meme kanserinin görülme sıklığında artış yaşanmaktadır ve bu artışa modern, Batılı yaşam tarzı sebep olarak gösterilmektedir. Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinde görülme sıklığı, dünyanın diğer bölgelerinde görülme sıklığından daha fazladır.

<span class="mw-page-title-main">Akciğer kanseri</span> Akciğer dokularında gelişen bir hastalık

Akciğer kanseri, akciğer dokularındaki hücrelerin kontrolsüz çoğaldığı bir hastalıktır. Bu kontrolsüz çoğalma, hücrelerin çevredeki dokuları sararak veya akciğer dışındaki organlara yayılmaları ile (metastaz) sonuçlanabilir. Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) raporuna göre akciğer kanseri tüm dünyada kanser türleri arasında en sık ölüme neden olan kanser türüdür ve tüm dünyada her yıl yaklaşık 1,6 milyon ölüme neden olmaktadır.

Onkoloji kanserin oluşumu, nedenleri, kalıtımla ilişkisi, tanısı, tedavisi, kanserle ilgili istatisikler ve kanserden korunmayla ilgilenen tıp dalıdır. Kanser bir tümör türüdür, kötü huylu tümörleri ifade eder.

<span class="mw-page-title-main">Radyoterapi</span> Genellikle kanseri tedavi etmek için iyonlaştırıcı radyasyon kullanan terapi

Radyoterapi, iyonlaştırıcı ışın kullanarak kanser hastalığının tedavisidir. Hedef, tümör dokusunu komşu sağlıklı dokuları koruyarak yok edilmesidir. Bu konu ile ilgili anabilim dalına Radyasyon Onkolojisi adı verilir. İyonlaştırıcı ışınların biyolojik etkilerini Radyobiyoloji bilim dalı inceler. Radyoterapi kanser tedavisinde tek başına ya da cerrahi ve/veya kemoterapi ile birlikte kullanılabilir. Cerrahi tedavi ile benzer sonuçlar elde edilen hastalıklarda, organın koruyucu yaklaşım prensibi ile organ kaybı ve ilişkili fonksiyon kaybını önlediğinden tercih edilebilen tedavi yöntemidir.

<span class="mw-page-title-main">Kanser</span> DNA hasarı sonucu hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalması

Kanserler (Habis tümörler, Malign tümörler), genellikle sürekli ve hızlı büyüyen tümörlerdir. Kapsülleri yoktur, büyürken sınır tanımazlar, çevresindeki dokuların ve damarların içine girerler (invazyon, infiltratif büyüme). Sıklıkla metastaz yaparlar. Tedavi edilmeyen ya da tedavisi gecikmiş kanserler ölümcüldür.

<span class="mw-page-title-main">Statinler</span> İlaç Grubu

Lipit düşürücü bir ilaçlar grubu olan statinler yüksek kan kolesterol düzeylerinden dolayı kardiyovasküler hastalık riski taşıyan kişilerde kolesterolu düşürmek için kullanılırlar.

Kemoterapi, "ilaçla (Sitotoksik) tedavi" anlamına gelmekle birlikte, daha çok kanser hücrelerini etkileyen kanser ilaçları kullanılarak yapılan tedavi için kullanılan terimdir. Bunun için kullanılan ilaçlara "antikanser" ilaçlar da denmektedir. Kemoterapi tedavisinde tek başına "antikanser" ilaçlar veya cerrahi ve radyoterapi ile birlikte uygulanabilir.

<span class="mw-page-title-main">Kaposi sarkomu</span>

Kaposi sarkomu, insan herpes virüsü 8 (HHV8) olarak da bilinen Kaposi sarkomu herpes virüsünün (KSHV) neden olduğu bir damar tümörüdür. İlk defa 1872'de Macar dermatolog Moritz Kaposi tarafından tanımlanmıştır. 1980'lerde HIV/AIDS'in Batı dünyasında da yayılmaya başlamasıyla birlikte görülme sıklığı da artmıştır. Etkeni olan virüs (KSHV) ise 1994'te tanımlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Sisplatin</span> kimyasal bileşik

Sisplatin, kemoterapide kanseri tedavi etmek için kullanılan bir ilaçtır. Molekül DSÖ'nün Temel İlaçlar Listesi'nde yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Tamoksifen</span> kimyasal bileşik

Tamoksifen oral yolla kullanılabilen, seçici östrojen reseptörü modülatörüdür. Meme kanseri tedavisinde dünya genelinde en çok satılan ve kullanılan ilaçtır.

<span class="mw-page-title-main">CyberKnife</span>

CyberKnife, Stereotaktik radyocerrahi (SRS) ya da radyoterapi (SRT) yapabilen yeni teknoloji bir cihazdır. SRS ya da SRT, hastada uzaysal koordinatların belirlenmesinden sonra hastalığın ya da hedefin yok edilmesi, küçültülmesi, büyümesinin durdurulması anlamına gelmektedir. SRS aslında uzun yıllar beyindeki lezyonların tedavisinde kullanılan bir yöntemdir. Gammaknife denilen cihazla uzun yıllardır bir deneyim elde edilmiştir. 1990 lardan sonra bilgisayar teknolojisinde ve görüntüleme yöntemlerinde meydana gelen hızlı değişim beyinde uygulanan tedavilerin beyin dışındaki vücutta uygulanması görüşünü ortaya çıkarmıştır. Beyindeki lezyonların SRS ile tedavisi beyinde tedavi sırasında hareket olmaması, kafatası kemikleri içinde hareketsiz durması, göreceli olarak bu koordinatların kolay belirlenmesi nedenleri ile komplike bir iş olmaktan uzaktı. Vücuttaki diğer hedeflerin SRS ile tedavisi ise solunum nedeni ile hem normal dokuların, hem de yok edilmesi istenen hedeflerin tedavi sırasında hareket etmesi nedeni ile işi zorlaştırmaktaydı. İşte "Cyberknife" bu amaç için bir beyin cerrahı olan Dr. John Adler tarafından 1990 ların başından itibaren geliştirilen ve 2000 li yıllarda kullanılmaya başlanan bir cihazdır.

Viroterapi, virüsleri biyoteknoloji kullanarak programlayarak kanser ile savaşan ajanlar haline getirmeye dayalı henüz deneme safhasında olan bir kanser tedavi yöntemidir. Programlanan virüsler yalnızca kanserli hücrelere saldırıp yok ederken sağlıklı hücrelere herhangi bir zarar vermezler.

Bevasizumab (Bevacizumab) kanser tedavisinde kullanılan hedefi VEGF(Vasküler endotelyal büyüme faktörü) olan monoklonal antikordur. Roche ve Genentech firmaları tarafından geliştirilmiştir. Bu firmalar tarafından Altuzan veya Avastin adıyla piyasaya sürülen ilacın da etkin maddesidir. Bevasizumab diğer kanser ilaçlarından farklı olarak tümör hücrelerine doğrudan etki etmek yerine onları oksijen ile besin maddeleri ile besleyen damarları hedef alır.

Gliomatosis Cerebri (GC) oldukça ender görülen yayılı (diffüz) bir beyin tümörüdür. Bu türde genelde tümör hücreleri şekillerini yitirmezler ve tümör beynin birden fazla lobuna birden yayılmıştır. Bu sebepten sıklıkla Diffüz Astrositoma ile karıştırılabilir. Ancak astrositoma yalnızca astrosit adı verilen yıldız şeklindeki beyin hücrelerini etkiler ve mutasyona uğratır. Gliomatosis Cerebri ise beynin beyaz maddesinde bulunan tüm hücreleri etkiler. Bu hücrelerdeki şekil değişiklikleri belirgin değildir. Astrositoma ve GBM gibi diğer beyin tümörleri topaklar şeklinde yapılar oluştururken GC'de bu hücreler geniş bir alana yayılmıştır.

Beyin sapı tümörü insanda çeşitli hayati fonksiyonları kontrol eden beynin alt tarafında bulunan ve iki yarıküreyi ve omuriliği birbirine bağlayan beyin sapında oluşan tümörlere verilen isimdir. Neredeyse sadece çocuklarda görülen bir tümör türüdür. Hastaların sadece dörtte biri yirmi yaşın üstündedir ve ender görülen bir hastalıktır. Amerika'da yılda 200-300 hasta bu hastalıkla teşhis edilmektedir. Hastaların ortalama yaşı 7-9 arasıdır.

Glioblastoma multiforme (GBM), yeni adıyla glioblastom grade IV bir astrositomdur. En ölümcül ve en agresif primer beyin tümörüdür. GBM 100,000'de 2-3 oranında izlenen nadir bir hastalıktır.

<span class="mw-page-title-main">İyatrojenez</span> Herhangi bir tıbbi faaliyetin zarara yol açması

Iatrogenesis, sağlık meslek mensupları gibi hareket eden ya da sağlık için yararlı olduğunu savunduğu ürün veya hizmet tanıtımı üstlenen bir veya daha fazla kişinin herhangi bir faaliyetinden kaynaklanan, etkilenen kişide desteklemeyen etkiler oluşturan olgulardır.

Glial tümör, astrositomlar, ependimomlar, oligodendrogliom ve embriyonik tümörler dahil olmak üzere merkezi sinir sisteminin (MSS) sayısız tümörleri için kullanılan genel bir terimdir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tümörleri ciddiyet ve nüks açısından farklı kategorilere ayırmaktadır. Bu kategorilendirme en son 2016 yılında yenilenmiştir. Derece I olarak sınıflandırılan ilk tümöre pilositik astrositom denir ve en sık çocukluk çağında görülür. Bir sonraki tümör, difüz astrositomlar derece II-III ve IV olabilirler. Düşük evreli glial tümörler zamanla evre atlayabilirler. Bu tümörler davranışsal olarak agresif yani malign özellik gösterirler. Evre 3 astrositomlar anaplastik astrositom, evre 4 astrositom ise Glioblastom olarak isimlendirilir.

Angiosarkom, endotel hücrelerinin kanseridir. Mikroskopla yapılan incelemelerde, damarları çok iyi taklit ettiği saptanan tipleri hemangioma’lara çok benzer; bu tip tümörler "hemangiosarkoma" olarak adlandırılır. Taklit düzeylerinin ileri derecede azaldığı olgularda kanserin kökeninin anlaşılması güç olabilir. Angiosarkoma, orta ve ileri yaşlarda ortaya çıkar. Deri, meme dokusu ve karaciğer tümörleri görece sıktır.

<span class="mw-page-title-main">Proton tedavisi</span>

Proton tedavisi, kanser gibi belirli hastalıkların tedavisinde kullanılan ileri bir radyoterapi yöntemidir. Bu tedavi, geleneksel X-ışını tedavilerine kıyasla sağlıklı dokulara daha az zarar vererek, tümörlere daha hassas bir şekilde enerji iletir. Protonlar, atomların çekirdeğinde bulunan pozitif yüklü parçacıklardır. Proton tedavisinde, bu parçacıklar yüksek hızda ivmelendirilerek hastalıklı bölgeye yönlendirilir.