İçeriğe atla

Teknoloji felsefesi

Teknoloji felsefesi, teknolojinin doğasıyla ve insana etkileriyle ilgilenen bir felsefe dalıdır. İnsanın araç-gereç yapımını ve bunların sonuçlarını sorgular. Antik Yunan'da ortaya çıkan teknoloji felsefesi, en eski disiplinlerden biridir.[1]

Tarihi

Antik Yunan'da teknoloji hakkındaki yaygın görüş, doğanın taklidi olduğuydu. Heraklit ve Demokritus bu görüşü savunmuştur. Platon ise bu görüşü "tanrı sanatının takliti" olarak benimsemiştir.[2] Teknolojinin insana etkisini detaylıca irdeleyen ilk kişi olan Aristoteles bu görüşü kabul ederken ayrıca "Teknoloji (tekne, sanat) doğanın tamamlayamadığı işleri bitirebilir" demiştir.[3]

Orta çağdan sonra Francis Bacon'ın çalışmaları, ardıllarına ışık tutar. John Dewey, Martin Heidegger,[4] Karl Marx modern teknoloji felsefesine yeni yorumlar getirmiştir. Heidegger teknolojiyi insan gelişiminin merkezi kabul ederken en büyük tehlikeyi de oluşturduğunu söyler. Teknolojiyi İçeren Soru (Die Frage nach der Technik) adlı çalışmasında “çerçeveleme” adını verdiği işlevden söz eder. Buna göre teknoloji hayatı sarar ve bağışık hale getirir.[5] Varlığı ve yokluğu hayati önemde tehlikeli ve kullanışlıdır.

Neo-Ludizm ve anarko ilkelcilik gibi akımlar teknolojiyi kınar. Teknolojinin insanı çevreden ayırdığını ve doğayı yok ettiğini ifade eder. Bu akımlar basit yaşamı tavsiye ederken doğayı yok eden teknolojiyi de kullanmamaya çağırır. Transhümanizm ve Tekno-gelişimcilik ise teknolojinin topluma faydalı olduğunu savunur.

Kaynakça

  1. ^ "Teknoloji ve Felsefe". Safakural.com. 7 Ocak 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Ocak 2014. 
  2. ^ "Philosophy of Technology". iep.utm.edu. 19 Ocak 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ocak 2014. 
  3. ^ "Aristotle on Technology and Nature". Joachim Schummer. 8 Temmuz 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Ocak 2014. 
  4. ^ "MARTIN HEIDEGGER'İN TEKNOLOJİ YORUMU". Ankara Üniversitesi. 7 Ocak 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Ocak 2014. 
  5. ^ "Philosophy of Technology, Stanford". Stanford Encyclopedia of Philosophy. 2 Aralık 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ocak 2014. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Ontoloji, varlık felsefesi ya da varlıkbilim, temel sorunu varlık olan felsefi disiplin. Varlık ya da varoluş ile bunların temel kategorilerinin araştırılmasıdır. "Varlık" ve "varolan" ayrımını; "varlık vardır" ve "varlık yoktur" fikirlerini tartışır.

<span class="mw-page-title-main">Epistemoloji</span> bilginin doğası, kapsamı ve kaynağı ile ilgilenen felsefe dalı

Epistemoloji ya da bilgi felsefesi, bilgiyle ilgilenen bir felsefe dalıdır. Epistemologlar, bilginin doğası, kaynağı ve kapsamı, epistemolojik gerekçelendirme, inancın rasyonelliğini ve diğer çeşitli konuları incelemektedir. Epistemoloji, felsefenin etik, mantık ve metafizikle birlikte dört ana dalından biri olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">İslam felsefesi</span> İslam medeniyetindeki felsefe geleneği

İslam felsefesi, İslâm dinine mensup kişilerce gerçekleştirilen felsefe etkinliğidir. Müslüman felsefesi ve Arapça felsefe olarak da adlandırılır. İslam felsefesi adlandırması sadece İslam'a dair bir felsefe olarak anlaşıldığından tartışmaya açıktır. İslam dünyası felsefeyle 8. yüzyıldan itibaren sistematik hale gelen Bağdat merkezli tercüme hareketiyle tanışmıştır. 3. yüzyılda Plotinos'un öncülük ettiği, Yeni Platonculuk adlı felsefi akımın Eflâtun ve Aristoteles'i uzlaştırma çabaları İslam dünyasına aktarılan felsefenin temeli olmuştur. Müslüman filozoflar bu iki filozofun eserlerini şerh etme yoluna gitmişlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Pisagorculuk</span>

Pisagorculuk, Pisagor ve takipçileri tarafından Sicilya'da uygulamaya koyulmuş ezoterik ve metafizik inançlar içeren felsefi bir öğretidir. İlk Pisagorcuların benzeri görüşlerini benimseyen daha sonraki oluşumlar Yeni Pisagorculuk terimi altında ele alınır.

<span class="mw-page-title-main">Estetik</span> Sanatla, güzellikle ve tatla ilgilenen felsefe dalı

Estetik, güzel duygu ya da bedii, güzelliği ve güzelliğin insan belleğindeki ve duygularındaki etkilerini konu olarak ele alan felsefe dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Batı felsefesi</span>

Batı felsefesi, Antik Yunan'dan başlayıp günümüze kadar gelen Batılı felsefe tarihi anlayışı. Özellikle Avrupa'nın ve batı olarak adlandırılan dünyanın 19. yüzyıl'da felsefe tarihini yazarken kategorize ettikleri düşünce geleneği Batı felsefesi olarak adlandrılır. Platon'dan başlayıp modern zamanlara uzanan belirli bir felsefe yapma tarzı batı felsefesinin ayırıcı özelliği, daha ayrıcalıklı özelliği olarak anlaşılır. Bu eğilim genel bir yaklaşımla "Doğu'da felsefe yoktur" savını ileri sürer. Antik Mısır, Mezopotamya, İran, Çin ve Hint kültürleri tarih olarak çok daha eski olmalarına ve buralarda yaşayan insanların belirli düşünce geleneklerine sahip olmalarına rağmen, Batı felsefesi Antik Yunan dönemiyle birlikte başlatılır ve bunlar dışta bırakılır. Doğu felsefesi, Hint ve Çin felsefeleri dahil olmak üzere çok önceleri başlamıştır, bu gelenekler etkileşimlerle sürekli varlıklarını devam ettirmişlerdir, ancak Batı felsefesi bu gelenekleri felsefe-dışı sayma yönelimindedir. Felsefe tarihi kitapları, genel bir eğilim olarak, MÖ 500'lerden başlayarak bugüne kadar, batı olarak addedilen bölgelerde ve batılı düşürlerce ortaya konulan felsefe yapma geleneği Batı felsefesi olarak görülür.

<span class="mw-page-title-main">Meta-felsefe</span> felsefenin amacı, sınırları ve yöntemi gibi felsefenin doğasına ilişkin yapılan araştırma

Metafelsefe veya zaman zaman anıldığı bir diğer ismiyle felsefenin felsefesi; felsefenin amacı, sınırları ve yöntemi gibi felsefenin doğasına ilişkin yapılan araştırmadır. Metafelsefede; "felsefe nedir", "felsefe ne için yapılır", "felsefe nasıl yapılmalıdır" gibi soruların yanıtı aranır. Kimi filozoflar metafelsefeyi ayrı bir daldan ziyade, felsefenin doğası gereği onun işleyeşinin bir parçası olarak görür.

Batı felsefesi MÖ 6. yüzyılda Antik Yunan'da başladı. Sokrates öncesi filozoflar çoğunlukla Yunan dünyasının batı veya doğu çevrelerindendiler. Felsefi projeleri asıl, nihai ilkeyi bulmaya ve dış dünyanın doğasını çözmeye yönelikti. Şeylerin maddi ilkesini, kökenlerini ve yok oluşlarını algılamaya çalıştılar. İlk düşünürler olarak şeylerin ussal birliğini vurgulayarak dış dünyanın mitolojik açıklamalarını reddettiler. Cevap aradıkları başlıca meseleler şunlardır:

Her şey nereden geliyor?
Her şeyin yaratılış kaynağı nedir?
Doğada bulunan şeylerin çoğul oluşlarını nasıl açıklarız?
Matematiksel olarak doğayı nasıl tanımlarız?
<span class="mw-page-title-main">Bilgicilik</span>

Bilgicilik veya sofizm, Antik çağ Yunan felsefesinde önemli bir felsefi düşünce akımı.

<span class="mw-page-title-main">Felsefe</span> soyut, genel ve temel birtakım probleme ilişkin yapılan sistematik çalışma

Felsefe veya düşünbilim; varlık, bilgi, değerler, gerçek, doğruluk, zihin ve dil gibi konularla ilgili soyut, genel ve temel problemlere ilişkin yapılan sistematik çalışmalardır. Felsefe ile uğraşan kişilere filozof denir.

<span class="mw-page-title-main">Filozof</span> kapsamlı bir felsefe bilgisi olan kişi

Filozof, felsefe ile uğraşan kişidir. Filozof kelimesi Antik Yunanca bilgelik aşığı anlamına gelen φιλόσοφος (filasofos) kelimesinden gelir. Cicero ve Diogenes Laertius’un, Eflâtun’un öğrencisi Herakleides Pontikos’un bugün elde bulunmayan bir eserine dayanarak verdikleri pek kesin olmayan bir rivayete göre filozof kelimesini ilk kullanan düşünür Pisagor olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Kıta felsefesi</span>

Kıta felsefesi, Avrupa'daki 19. ve 20. yüzyıl felsefe geleneklerini tanımlamakta kullanılan terim. 20. yüzyılın ikinci yarısında anadili İngilizce olan filozoflar tarafından, analitik felsefenin dışında kalan görüş ve düşünceler için kullanılmaya başlanmıştır. Kıta felsefesi, şu akımları içinde barındırır: Alman idealizmi, fenomenoloji, varoluşçuluk, yorumsama, yapısalcılık, postyapısalcı felsefe, Fransız feminizmi, Frankfurt Okulu'nun eleştirel teorisi ve Batı Marksizmi ile psikoanalitik teorinin ilgili alanları.

<span class="mw-page-title-main">Hint felsefesi</span>

Hint (Hindu) Felsefesi Hindistan'ın eski çağlarında ortaya çıkmış, içinde felsefeleri, dünya görüşlerini, öğretileri barındıran kendilerinin ise Darşana dedikleri geniş bir yelpazeyi içine alır. Milattan önce 15. yüzyılda geç vedalar döneminde oluşturulan upanişadlar ilk yazılı ve hala önemsenen kaynaklardır. Radhakrishnan'a göre dünyanın en eski felsefi yapıtlarıdır. Modern yorumcular Hint Felsefesinde iki ana gelenek olduğunu öne sürerler. Veda'da söylenenleri kaynak olarak görüp kabul eden geleneğe Astika, Veda'lara mesafe koyan geleneklere de Nastika geleneği denir. Nastika akımından olan okullar arasında Budizm, Cainizm, Ajivika, Carvaka vs. bulunur. Hint felsefesinde Veda'ları kabul eden Astika akımında altı sistem bulunur. En eskisi Samkhya'dır ve ondan ortaya çıkan Yoga'dır. Diğer dördü Nyaya, Vaiseşika, Mimamsa, Vedanta'dır. Yoga adlı eserinde inançlar üzerine çalışan felsefeci Eliade'e göre Hindu düşünce sisteminin olmazsa olmaz dört temel kavramı karma, maya, nirvana ve yoga'dır. Karma, insanı kozmosa bağlayan evrensel nedensellik yasasıdır, "eden, ettiğini bulur" diye algılanır. Maya, kozmosu doğurur ve onun geri dönüşünü de yönetir. İnsanlar cehaletle körleştiği sürece bu kozmik yanılsamayı besler. Nirvana, Karma ve Maya'nın ötesinde konumlanmış asıl hakikat, koşullanmamış, aşkın bir hal, durumdur. Yoga ise varlığa erişmenin yollarıdır.

Mühendislik felsefesi, mühendisliğin ne olduğunu, mühendislerin ne yaptığını ve çalışmalarının toplumu nasıl etkilediğini ele alan ve bu nedenle etik ve estetik yönlerinin yanı sıra ontoloji, epistemoloji, vb. gibi bilim felsefesi veya teknoloji felsefesi'nde incelenebilecek konuları da içeren gelişmekte olan bir disiplindir.

<span class="mw-page-title-main">Tıp felsefesi</span> felsefe dalı

Tıp felsefesi, sağlık bilimleri alanındaki uygulamalar, kuramlar ve araştırmalarla ilgilenen bir felsefe dalıdır. Daha çok bilgi kuramı, metafizik ve bioetikle uyuştuğu kimi noktalarda tıp etiği alanlarına eğilir. Felsefe ve tıp ilişkisi Antik Yunanistan'da ortaya konmuş ve yüzyıllar boyunca devam edegelmiştir. Ancak tıp felsefesi, 19. yüzyıla kadar akademik bir disiplin olarak kabul görmemiştir. 20. yüzyılın sonunda tıp ve felsefe alanında çalışan akademisyenler arasında tartışmalar cereyan etmiş ve bu alanın ayrı bir akademik disiplin olduğu konusunda fikir birliğine varılmıştır. Son yıllarda ise tıp felsefesi üzerine eğilen dersler açılmış, dergiler ve kitaplar yayımlanmış ve konferanslar verilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">İran felsefesi</span> Doğu felsefesinin bir kolu

İran felsefesi veya Fars felsefesi, Doğu felsefesinin bir parçası olup, oldukça zengin ve eski bir tarihe sahiptir. İran felsefesi'nin kökeni eski İran'da Hint-İran kökleriyle ortaya çıkan ve Zerdüşt öğretilerinden büyük ölçüde etkilenen, felsefi gelenek ve düşünceler zamanına kadar uzanmaktadır. Pers bölgesinde bağımsız felsefi düşüncenin ortaya çıkışını, M.Ö. 1500’ler de Avesta metinleri aracılığı ile tarihleyen Hint-İranlılar’dan öğrenmekteyiz. Zerdüşt'ün görüşlerinin, Yahudilik ve Orta Platonizm dönemi fikirleri aracılığıyla, Batı Avrupa kültürlerini de etkilediğini görmekteyiz.

<span class="mw-page-title-main">Yaşam felsefesi</span>

Yaşam felsefesi, yaşamın anlamı ya da yaşamın nasıl yaşanması gerektiğine ilişkin herhangi bir genel tutum ya da felsefi görüştür.

Kimya felsefesi, kimya biliminin temelindeki varsayımları ve metodolojiyi inceler. Kimya felsefesi, filozoflar, kimyagerler ve filozof kimyacılar tarafından araştırılmıştır. Tarihin büyük bölümünde bilim felsefesi büyük oranda fizik felsefesinden oluşmaktaydı fakat kimya kaynaklı felsefi sorular 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren artan düzeyde ilgi görmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Bizans İmparatorluğu'nda felsefe</span>

Bizans felsefesi, özellikle 8. ve 15. yüzyıllar arasında Bizans İmparatorluğu'nun filozof ve bilginlerinin kendine özgü felsefi fikirlerini ifade eder. Hristiyan bir dünya görüşü ile karakterize edilmiştir, ancak fikirleri doğrudan Platon, Aristoteles ve Neo-Platoncuların Yunan metinlerinden alınan bir dünya görüşüydü.

Doğanın felsefede birbiriyle ilişkili iki anlamı bulunmaktadır. Bir yandan, doğal olan veya doğal kanunların normal işleyişine tabi olan her şeyin toplamı anlamına gelirken, öte yandan, bireysel şeylerin temel özelliklerini ve nedenlerini ifade eder.