İçeriğe atla

Tekinsiz vadi

Estetik olarak, tekinsiz vadi bir nesnenin insan benzerliği derecesi ile nesneye duyulan duygusal tepki arasındaki hipoteze dayalı bir ilişki olarak kabul edilir. Bu fenomen, robotik, 3D bilgisayar animasyonları ve gerçekçi bebekler arasındaki örneklerde görülebilir. “Tekinsiz vadi” hipotezi, neredeyse insan gibi görünen bir varlığın izleyicilerde soğuk, ürkütücü bir hissiyat oluşturmasıyla ilgilenmektedir. Diğer taraftan dijital teknolojilerin artan yaygınlığı günümüzde (örneğin, sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik ve foto-gerçekçi bilgisayar animasyonları) "vadi" ile ilgili tartışmaları yaygınlaştırmıştır.

Etimoloji

Robotik profesörü Masahiro Mori, kavramı ilk olarak 1970 yılında "Bukimi No Tani" (不気味の谷) adlı kitabında tanıtmıştır ve bu kavramı "bukimi no tani genshō" (不気味の谷現象) olarak ifade etmiştir; bu ifade, kelime anlamıyla “tekinsiz vadi fenomeni” (ing: uncanny valley phenomenon) anlamına gelmektedir.[1] Bukimi no tani' kelimesi, Jasia Reichardt tarafından 1978'de yazılan Robots: Fact, Fiction, and Prediction adlı kitapta 'uncanny valley' olarak çevrilmiştir.[2] Zamanla, bu çeviri, kavramı Ernst Jentsch'in psikanalitik 'uncanny' kavramına istemeden bir bağlantı oluşturdu; Ernst Jentsch, bu kavramını 1906 tarihli "On the Psychology of the Uncanny"(Almancası: Zur Psychologie des Unheimlichen) adlı makalesinde tanıtmıştır[3][4]. Bu bağlantı, daha sonra Sigmund Freud'un 1919 tarihli "The Uncanny" adlı makalesinde Jentsch'in fikirlerine eleştiri getirerek genişletmesiyle daha da dikkat çekici hale gelmiştir.”[5]

Hipotez

In an experiment involving the human lookalike robot Repliee Q2 (pictured above), the uncovered robotic structure underneath Repliee, and the actual human who was the model for Repliee, the human lookalike triggered the highest level of mirror neuron activity[6]

Mori'nin orijinal hipotezi, bir robotun görünüşü insan gibi yapıldıkça, bazı gözlemciler robotun duygusal tepkisinin giderek pozitif ve empatik hale geldiğini, ta ki bu dönüşüm güçlü bir tiksinme noktasına ulaşana kadar. Ancak, robotun görünümü insan benzerliğinden giderek daha az ayırt edilebilir hale geldikçe, duygusal tepki tekrar pozitif hale gelir ve insanlar arası empati düzeylerine yaklaşır.[1] Grafik üzerine çizildiğinde, tepkiler, antropomorfizmin gerçeğe en yakın olduğu bölgelerde derin bir çukur ile belirtilir. (İsmindeki ‘vadi’ bölümü bu sebepledir)

Bir robotun görünümü ve hareketi "biraz insan" ve "tamamen insan" kavramları arasında olduğunda ortaya çıkan itici tepki bölgesine "tekinsiz vadi" (ing: uncanny valley) denir. İsim, neredeyse insan gibi görünen bir robotun bazı insanlar için aşırı derecede garip ve ürkütücü göründüğü ve bu nedenle insan-robot etkileşimi için gereken empatik tepkiyi oluşturamadığı fikrini savunur.

Tasarım prensipleri

Tekinsiz vadiden kaçınmak için bir dizi tasarım prensibi önerilmiştir:

Tasarım öğeleri insan gerçekçiliğiyle eşleşmelidir. Bir robot, insan ve insan olmayan öğelerin karıştırıldığı durumlarda tekinsiz bir izlenim bırakabilir.[7] Örneğin, sentetik bir sesle donatılmış bir robot ya da insan sesine sahip bir insan, insan sesine sahip bir robottan ya da sentetik bir sese sahip bir insandan daha az ürkütücü bulunur.[7] Bir robottan daha olumlu bir izlenim elde etmek için, görünüşteki insan gerçekçiliği davranıştaki insan gerçekçiliği ile uyumlu olmalıdır.[8] Eğer bir animasyon karakteri hareketlerinden daha fazla insan gibi görünüyorsa, bu olumsuz bir izlenim bırakır.[9] İnsan nöro görüntüleme çalışmaları aynı zamanda görünüş ve hareket kinematiğinin uyumlu olmasının önemli olduğunu göstermektedir.[10][11][12]

İnsan yüz oranları ve fotorealistik insan dokuları birlikte kullanılmalıdır. Fotorealistik bir insan dokusu, insan yüz oranlarını gerektirir, aksi takdirde bilgisayar tarafından oluşturulan karakter tekinsiz bir vadiye düşebilir. Sanatçılar tarafından çekiciliği artırmak için tipik olarak kullanılan anormal yüz oranları (örneğin, daha büyük gözler), foto-gerçekçi bir insan dokusuyla birlikte ürpertici görünebilir.

Çatışma ve belirsizliği azaltmak için görünüş, davranış ve yetenekler uyumlu olmalı. Performans açısından, bir robot çok fazla ev aleti gibi görünüyorsa, insanlar ondan pek bir şey beklemeyebilir; eğer çok insana benziyorsa, insanlar ondan çok şey bekleyebilir.[8] Son derece insana benzeyen bir görünüm, belirli davranışların var olduğu beklentisine yol açar, örneğin insan gibi hareket dinamikleri. Bu düşünce muhtemelen bilinçaltı seviyede çalışır ve biyolojik bir temele sahip olabilir. Nörobilimciler, bu biyolojik temeli "beynin beklentileri karşılanmadığında, beyin... 'bir tahmin hatası' oluşturur" şeklinde belirtmişlerdir. İnsansı yapay temsilciler daha yaygın hale geldikçe, belki de algı sistemlerimiz bu yeni sosyal ortakları ağırlamak için yeniden ayarlanacaktır. Ya da belki de 'robotları bu kadar açıkça kendi imajımıza benzetmek pek iyi bir fikir değil' diye karar vereceğiz."[11][12][13]

Eleştiriler

Tekinsiz vadinin bilimsel incelemeye uygun bir olgu olarak var olup olmadığı konusunda bir dizi eleştiri ortaya atılmıştır:

Tekinsiz vadi, bir dizi çok türlü olayı içeren bir grup olgudur. Tekinsiz vadi içinde yer alan olaylar çeşitli olabilir, farklı duyusal algıları içerebilir ve muhtemelen çeşitli, birbiriyle örtüşen nedenlere sahip olabilir. İnsanların kültürel geçmişleri, humanoidlerin ‘tekinsiz vadi’ açısından nasıl algılandığı konusunda önemli bir etkiye sahip olabilir.[14]

Tekinsiz vadi belki de kuşaklara bağlı olabilir. CGI, robotlar ve benzeri teknolojilere daha alışkın olan genç kuşaklar, bu hipoteze dayalı sorundan daha az etkilenebilir olabilir.

Tekinsiz vadi, sadece kategorizasyon ve frekans tabanlı etkiler (ing: Frequency-based effects) gibi bilgi işleme örneklerinden biridir. Tekinsiz vadinin heterojen bir grup olgu üzerine dayandığı varsayımının aksine, son zamanlarda ki argümanlar, tekinsiz vadi benzeri olguların sadece kategorizasyon gibi bilgi işleme ürünleri olduğunu öne sürmektedir. Cheetham’ın[15], tekinsiz vadinin kategorizasyon süreçleri açısından anlaşılabileceğini, bir kategori sınırının 'vadiyi' tanımladığını savunmuşlardır. Bu argümanı genişleterek, Burleigh ve Schoenherr[16], uncanny valley ile ilişkilendirilen etkilerin kategori sınırına ve bireysel örnek frekansına bağlı olarak ayrılabileceğini öne sürmüşlerdir. Yani, uncanny valley'ye atfedilen negatif duygusal tepkiler, basitçe maruz kalma frekansının bir sonucu olup, bunun “mere-exposure” etkisine yani bir şeye sıkça maruz kalmanın, o şeye karşı duygusal tepkilere olumlu yönde etkileyebileceği fenomenine benzer olduğunu belirtmişlerdir. Eğitim öğelerinin frekansını değiştirerek, kategori sınırına dayalı bilişsel belirsizlik ile eğitim örneklerinin frekansına dayalı duygusal belirsizlik arasında bir ayrımı göstermişlerdir. Schoenherr ve Burleigh[[17] tarafından yapılan bir takip çalışmasında, öğretim manipülasyonunun kategorizasyon doğruluğunu etkilediği ancak negatif duygu derecelendirmelerini etkilemediği gösterilmiştir.[18] Bu nedenle, kuşak etkileri ve kültürel faktörler, temel bilgi işleme mekanizmalarıyla açıklanabilir. Bu ve benzer çalışmalar, tekinsiz vadi'nin aslında insan kategorilerine daha fazla aşinalığın bir sonucu olduğunu ve özgün bir fenomeni yansıtmadığını savunmak için kullanılmıştır.

Tekinsiz vadi, herhangi bir insan benzerliği derecesinde ortaya çıkabilir. Hanson ayrıca, tekinsiz varlıkların soyut (örneğin, MIT'nin robotu Lazlo gibi) ile mükemmel derecede insan (örneğin, kozmetik açıdan tipik olmayan insanlar gibi) arasındaki bir spektrumda herhangi bir yerde görünebileceğini belirtmiştir.[19] Capgras yanılgısı, hastanın insanların (veya bazı durumlarda nesnelerin) kopyalarla değiştirildiğine inandığı oldukça nadir bir durumdur. Bu kopyaların, fiziksel özellikleri açısından insan ile aynı olduğu rasyonel bir şekilde kabul edilir, ancak irrasyonel inanç, "gerçek" varlığın başka bir şeyle değiştirildiğidir. Bazı Capgras yanılgısı olan insanlar, kopyanın bir robot olduğunu iddia eder. Ellis ve Lewis, yanılgının, aşikar biçimde tanıma için sağlam bir sistemle, ancak gizli tanıma için hasar görmüş bir sistemle ilişkilendirildiğini ve bu durumun, bir bireyin tanımlanabilir olmasına rağmen duygusal anlamda tanıdık olmamasından kaynaklanan bir çatışmaya yol açtığını savunur. Bu, tekinsiz vadinin, beynin bilgiyi işleme şekline özgü kategorik algı sorunlarından kaynaklanabileceği görüşünü destekler.

Iyi bir tasarım, insan görünümündeki varlıkları Tekinsiz vadiden çıkarabilir. David Hanson, Mori'nin hipotezini bu bakımdan eleştirir; ona göre, insan benzeri görünüme yaklaşan varlıklar zorunlu olarak olumsuz değerlendirilir.[19] Hanson, tekinsiz vadinin, daha önce bu vadide bulunan varlıklara çizgi film tarzı, genç ve sevimli özellikler eklenerek tekinsiz vadi etkisinin azaltılabileceğini göstermiştir.[19] Bu yaklaşım, insanların çizgi filmlerde gençliğini anımsatan özellikler bulduğunda, izlediği şeyi daha çok çekici bulduğu fikrini içerir.

Benzer etkiler

Eğer tekinsiz vadi, genel bilişsel süreçlerin bir sonucuysa, bunun evrimsel tarih ve kültürel eserlerde kanıtı olmalıdır.[18] Benzer bir etki, Charles Darwin tarafından 1839'da fark edilmiştir:

Bu [Trigonocephalus] yılanın yüz ifadesi iğrenç ve vahşi idi; gözbebeği, lekeli ve bakır renkli bir iris içinde dikey bir yarıktan oluşuyordu; çene tabanı geniş, burun ise üçgen bir çıkıntı ile sona eriyordu. Sanırım böylesine çirkin bir şey daha önce hiç görmedim, belki de birkaç vampir yarasası hariç. Bu iğrenç görünümün, özelliklerin birbirlerine göreceli olarak insan yüzüne oldukça orantılı bir şekilde yerleştirilmiş olmasından kaynaklandığını düşünüyorum; ve bu şekilde de bir çirkinlik ölçeğine sahip oluyoruz.

Charles Darwin, The Voyage of the Beagle[20]

Etik-fütürist yazar Jamais Cascio'ya göre, benzer bir "tekinsiz vadi" etkisi, insanların kendilerini transhuman geliştirmelerle değiştirmeye başladığında (örneğin, vücut modifikasyonu) ki bu insan vücudu üzerinde normalde mümkün olmayan yetenekleri geliştirmeyi amaçlar.[21] Bu tür geliştirmeler algılanan insan davranışı normları içinde kaldığı sürece, olumsuz bir tepki beklenmez; ancak bireyler normal insan normlarını ortadan kaldırdığında, tiksinme tepkisi beklenir. Ancak, bu teoriye göre, bu tür teknolojiler insan normlarından daha fazla uzaklaştıkça, "transhuman" bireyler artık insan seviyelerinde değerlendirilmeyecek ve bunun yerine tamamen ayrı varlıklar olarak kabul edilecekler (bu noktaya "posthuman" denir) ve işte buradaki kabul yeniden tekinsiz vadiden yükselir.[21]

  1. ^ a b Mori, Masahiro; MacDorman, Karl; Kageki, Norri (Haziran 2012). "The Uncanny Valley [From the Field]". IEEE Robotics & Automation Magazine. 19 (2): 98-100. doi:10.1109/MRA.2012.2192811. ISSN 1070-9932. 21 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ocak 2024. 
  2. ^ Kageki, Norri (Haziran 2012). "An Uncanny Mind: Masahiro Mori on the Uncanny Valley and Beyond". spectrum.ieee.org. 19 Kasım 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ocak 2024. 
  3. ^ Jentsch, Ernst (Ağustos 1906). "On the Psychology of the Uncanny" (PDF). art3idea.psu.edu. Ekim 2019 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  4. ^ Misselhorn, Catrin (8 Temmuz 2009). "Empathy with Inanimate Objects and the Uncanny Valley". Minds and Machines. 19 (3): 345-359. doi:10.1007/s11023-009-9158-2. ISSN 0924-6495. 
  5. ^ Freud, Sigmund (2003). The uncanny. 1. publ. New York, NY: Penguin Books. ISBN 978-0-14-243747-6. 
  6. ^ Tinwell, Angela (Aralık 2014). The Uncanny Valley in Games and Animation (İngilizce). s. 165. ISBN 9781466586956. 26 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ocak 2024. 
  7. ^ a b Mitchell et al., 2011.
  8. ^ a b Goetz, Kiesler, & Powers, 2003.
  9. ^ Vinayagamoorthy, Steed, & Slater, 2005.
  10. ^ Saygin et al., 2010.
  11. ^ a b Saygin et al., 2011.
  12. ^ a b Saygin, Ayse Pinar; Chaminade, Thierry; Ishiguro, Hiroshi; Driver, Jon; Frith, Chris (Nisan 2012). "The thing that should not be: predictive coding and the uncanny valley in perceiving human and humanoid robot actions". Social Cognitive and Affective Neuroscience (İngilizce). 7 (4): 413-422. doi:10.1093/scan/nsr025. ISSN 1749-5016. 7 Mart 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ocak 2024. 
  13. ^ Gaylord, Chris (Eylül 2011). "Uncanny Valley: Will we ever learn to live with artificial humans?". The Christian Science Monitor. 27 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ocak 2024. 
  14. ^ Bartneck Kanda, Ishiguro, & Hagita, 2007
  15. ^ Cheetham, Marcus (2011). "The human likeness dimension of the "uncanny valley hypothesis": behavioral and functional MRI findings". Frontiers in Human Neuroscience. 5. doi:10.3389/fnhum.2011.00126. 8 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ocak 2024. 
  16. ^ Burleigh, Tyler J.; Schoenherr, Jordan R. (21 Ocak 2015). "A reappraisal of the uncanny valley: categorical perception or frequency-based sensitization?". Frontiers in Psychology. 5. doi:10.3389/fpsyg.2014.01488. ISSN 1664-1078. 30 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ocak 2024. 
  17. ^ Schoenherr, Jordan Richard; Burleigh, Tyler J. (Nisan 2020). "Dissociating affective and cognitive dimensions of uncertainty by altering regulatory focus". Acta Psychologica (İngilizce). 205: 103017. doi:10.1016/j.actpsy.2020.103017. 30 Haziran 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ocak 2024. 
  18. ^ a b Schoenherr, Jordan R.; Burleigh, Tyler J. (21 Ocak 2015). "Uncanny sociocultural categories". Frontiers in Psychology. 5. doi:10.3389/fpsyg.2014.01456. ISSN 1664-1078. 
  19. ^ a b c David Hanson, Andrew Olney, Ismar A. Pereira and Marge Zielke (Temmuz 2018). "Upending The Uncanny Valley". 27 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ocak 2024. 
  20. ^ Charles Darwin. The Voyage of the Beagle . New York: Modern Library. 2001. p. 87.
  21. ^ a b Cascio, Jamais (Ekim 2007). "The Second Uncanny Valley". openthefuture.com. 21 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ocak 2024. 

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Psikoloji veya Ruh bilimi, içgüdüsel davranışları ve zihni inceleyen bilimdir. Bilinçli ve bilinçsiz olayların yanı sıra daha çok duygu ve düşüncenin incelemesini içeren Psikoloji, çok kapsamlı bir bilimsel alandır. Bu alanda uzman olan ve aynı zamanda bilgi araştırması yapanlara psikolog denir. Psikologlar, beyinin ortaya çıkan özelliklerini ve ortaya çıkan özelliklerle bağlantılı tüm fenomenleri anlamaya çalışırlar ve bu şekilde daha geniş nöro-bilimsel araştırmacı grubuna katılırlar. Psikoloji bilimi, bir sosyal bilim olmasına rağmen aynı zamanda doğa bilimleri olarak da kategorize edilebilir. Özellikle beyin biyolojisi bilgisini oldukça kullanır ve geliştirir.

<span class="mw-page-title-main">Ekoloji</span> Organizmaların ve çevrelerinin incelenmesi

Ekoloji ya da doğa bilimi, canlıların hem kendi aralarında hem de fiziksel çevreleri ile olan ilişkileri inceleyen bilim dalıdır. Ekoloji canlıları birey, popülasyon, komünite, ekosistem ve biyosfer düzeylerinde inceler. Ekoloji çok yakından ilişkili olduğu biyocoğrafya, evrimsel biyoloji, genetik, etoloji ve doğa tarihi dallarıyla örtüşür. Ekoloji, biyoloji biliminin bir dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Robot</span> otonom veya önceden programlanmış görevleri yerine getirebilen elektro-mekanik bir cihaz

Robot, otonom veya önceden programlanmış görevleri yerine getirebilen elektro-mekanik bir cihazdır. Güncel tanımı ile robotlar, elektronik ve mekanik birimlerden oluşan, algılama yeteneğine sahip olan ve programlanabilen cihazlardır. Başka bir tanımla robotlar, canlıların işlevlerini ve davranışlarını taklit edebilen, fiziksel yeteneklere ve yapay zekâya sahip, disiplinler arası öğeler içeren mühendislik ürünleridir.

Özgür irade veya erkin irade, kişinin eylemlerini, arzu, niyet ve amaçlarına göre kontrol altında tutabilme ve belirleme gücüdür. Kişinin belli eylem ya da eylemleri gerçekleştirmede ser­gilediği kararlılık; belli bir durum karşısın­da, gerçekleştirilecek olan eylemi, herhangi bir dış zorlama ya da zorunluluk olmaksı­zın, kararlaştırma ve uygulama gücü; eyle­me neden olan eylemi başlatabilen yetidir. İnsanın liberteryen mânâda bir erkin iradeye sahip olup olmadığı hâlen bir tartışma konusudur.

Gerçeklik veya hakikat, günlük kullanımdaki anlamıyla, "var olan her şey" demektir. Bilimde, dinde ve felsefede farklı anlamları vardır. Düşünceden bağımsız olarak zamanda ve mekanda yer kaplayan her şey gerçektir. Herhangi bir şeyin gerçekliği insan zihnine bağlı olmaksızın var olmasıdır.

Bir gen bir enzim hipotezi, genlerin enzimler aracılığıyla etkilerini gösterdiği fikridir, öyle ki her gen bir enzimin üretiminden sorumludur, o enzim de metabolik bir yolakta bir adıma etki eder. Bu kavram George Beadle ve Edward Tatum tarafından Neurospora crassa küfündeki genetik mutasyonlar hakkındaki önemli bir makalede ilk defa dile getirilmiş, daha sonra iş arkadaşları Norman Horowitz tarafından "Bir gen bir enzim hipotezi" olarak adlandırılmıştır. Sonraları moleküler biyoloji olarak adlandırılacak bilim dalının ilk önemli buluşu sayılmasına rağmen, bu fikrin kısa süre sonra aşırı basit olduğu anlaşılmıştır. Daha sonradan "bir gen-bir polipeptit" olarak yeniden ifade edildikten sonra dahi günümüzde genler ile proteinler arasındaki ilişkiyi açıklamakta yetersiz sayılmaktadır. Ökaryotlarda alternatif alternatif uçbirleştirme ile bir genden çeşitli proteinlerin üretilebilmesi bir gen-bir polipeptit hipotezi ile uyuşmamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Mutluluk</span> Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu

Mutluluk, TDK sözlüğünde “Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu, ongunluk, kut, saadet, bahtiyarlık, saadetlilik” olarak tanımlanmakta olup, şimdiye dek sayısız değişik tanımları yapılmış görece ve göreli bir kavramdır.

<span class="mw-page-title-main">Amigdala</span> Beyin lobu

Amigdala beynin medial temporal lobunun derinlerinde yerleşen nöronların oluşturduğu badem şeklindeki beyin bölümü. Amigdala terimi ilk olarak 1822'de Karl Friedrich Burdach tarafından kullanılmıştır. Amigdala adı, yapının badem benzeri şekli nedeniyle "badem" anlamına gelen Yunanca amigdale kelimesinden türemiştir. Duygusal hafıza ve duygusal tepkilerin oluşmasındaki birincil role sahip bölge. Limbik sistemin bir parçasıdır.

Prekambriyen, yerküre tarihinin mevcut Fanerozoyik Üst Zaman'dan önce gelen en eski bölümüdür. Prekambriyen, Fanerozoyik Üst Zaman'ın ilk dönemi olan Kambriyen'den önce geldiği için bu şekilde adlandırılmıştır. Kambriyen adlandırması ise bu çağa ait kayaçların ilk incelendiği yer olan Galler'in Latince ismi Cambria'dan gelmektedir. Prekambriyen, yerkürenin jeolojik zamanının %88'ini kapsar.

<span class="mw-page-title-main">Endüstriyel robot</span>

Endüstriyel robot, ISO 8373 standardına göre üretim için kullanılan robot sistemidir. Endüstriyel robotlar otomatiktir, programlanabilir ve üç veya daha fazla eksende hareket edebilir.

<span class="mw-page-title-main">Ironbridge Vadisi</span>

Ironbridge Vadisi, Shropshire, İngiltere'deki Severn Nehri üzerinde yer alan bir derin vadidir. Son buzul çağının sonunda, buzulların eriyip Lapworth Gölü'nden taşması sonucu oluştu. Bu vadi oluşumu, endüstriyel devrimin erken dönemlerinde bölgenin hızlı ekonomik gelişimini sağlayan kömür, demir, kireç taşı gibi madenlerin bölgeden çıkarılmasını sağladı.

Isaac Asimov'un romanlarında kullandığı Frankenstein kompleksi insanların insansı robotlara olan korkusu için kullanılan bir ifadedir. Kavram birçok yönden Masahiro Mori'nin tekinsiz vadi hipotezine benzemektedir. "Frankenstein kompleksi" adını Mary Shelley'in 1818'de basılan Frankenstein adlı romanından almaktadır. Romanda Frankenstein insana benzeyen, zeki bir canavar yaratmış ancak bu canavarı çok korkunç bulduğu için onu terk etmiş ve canavar da yaratıcısını öldürmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Yapay zekâ etiği</span>

Yapay zekâ etiği, robotlara ve diğer yapay zekalı varlıklara özgü teknoloji etiğinin bir parçasıdır. Yapay zekalı varlıkları tasarlarken, inşa ederken, kullanırken ve onlara karşı davranırken insanların etik davranışları ile ilgili bir roboetiğe ve yapay ahlaki etkenlerin ahlaki davranışlarıyla ilgilenen makine etiği şeklinde ikiye ayrılabilir. Yapay genel zekâlara (YGZ) ilişkin olarak, tam etik aracı olan YGZ'lerin mevcut yasal ve sosyal çerçevelerle bütünleştirilmesine yönelik yaklaşımlar üzerinde ön çalışmalar yapılmıştır. Bu yaklaşımlar yasal konumlarının ve haklarının iki yönlü olarak ele alınmasına odaklanmıştır.

Kuleşov etkisi (Rusça. Эффект Кулешова; İng. Kuleshov Effect), Sovyet film yapımcısı Lev Kuleşov tarafından 1910'lu yıllarda keşfedilen bir olgudur. İzleyicinin, birbirini takip eden iki çekimlik bir sekanstan, tek bir çekime oranla daha fazla anlam çıkardığını kanıtlayan zihinsel bir fenomene işaret eder.

Flaş bellek, duygusal olarak uyarıcı bir anın veya olayların detaylandırılmış ve son derece can alıcı parçalarının 'enstantene' resmidir. Flaş bellek terimi şaşkınlık uyandıran, gelişigüzel aydınlanmalar, detay, görüntünün özü gibi kelimeleri akla getirir. Bununla beraber flaş bellekler bir parça gelişigüzel ve tamamlanmışlıktan da uzaktır. İnsanlar genellikle hatıralarından bir hayli emin de olsalar, araştırmalar bu hatıraların birçok detayının unutulduğunu göstermektedir.

<span class="mw-page-title-main">Cynthia Breazeal</span>

Cynthia Breazeal Amerikalı bir robotik bilimci ve girişimcidir.

Akıl yürütme psikolojisi, insanların nasıl akıl yürüttüğünün incelenmesidir ve genellikle geniş anlamda insanların sorunları nasıl çözdüğünü ve karar verdiğini bildirmek için sonuçlara varma süreci olarak tanımlanır. Psikoloji, felsefe, dilbilim, bilişsel bilim, yapay zeka, mantık ve olasılık teorisi ile örtüşmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Liminal Mekan (estetik)</span>

Liminal mekanlar ya da Eşikte mekanlar, boş, terkedilmiş alanları temsil eden ve deneyimleyen kişilerde ürkütücü, kimsesiz ve gerçeküstü hisler yaratan bir internet estetiği konusudur. Liminal mekanlar, Arnold van Gennep'in 1909 yılında oluşturduğu ve Victor Turner’ın geliştirdiği Liminality kavramına dayanır ve mimaride genellikle geçiş mekanları olarak tanımlanır. "Liminal mekân kavramı toplumda sıklıkla duymuş olduğumuz “iki arada bir derede kalma” sözüyle de tanımlanabilir. Karar verilemezlik ve bunun yaşattığı boşluk hissi ve aşılması gereken bir an olarak bakılır."

<span class="mw-page-title-main">Ernst Jentsch</span>

Ernst Anton Jentsch (1867-1919) Psikoloji ve patoloji alanında verdiği eserlerle tanınan Alman psikiyatristtir. Kaleme aldığı ve Sigmund Freud'u da etkileyen en önemli denemesi, 1906'da yayımlanan Tekinsizliğin Psikolojisi Üzerinedir. Ayrıca duygudurum ve müzik psikolojisi ile ilgili yazılar da kaleme aldı. Freud, Tekinsizlik üzerine yazdığı denemede Jentsch'in ismini zikreder. Jentsch'in bu çalışması, Tekinsiz vadi teorisine de büyük etki bırakmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Android (robot)</span> insana benzeyen robot veya diğer kullanımlarda özellikle insan

Android, genellikle et gibi malzemeden yapılmış insansı bir robot veya diğer yapay bir varlıktır. Tarihsel olarak androidler yalnızca bilimkurgu alanında var olmuş ve sık sık film ve televizyonda görülmüştür. Ancak robot teknolojisindeki gelişmeler, işlevsel ve gerçekçi insansı robotların tasarlanmasına olanak sağlamıştır.