İçeriğe atla

Tebriz Kuşatması (1603)

Tebriz Kuşatması
1603-1618 Osmanlı-Safevî Savaşı

17. yüzyılda Tebriz
Tarih26 Eylül-21 Ekim 1603
Bölge
Sebep Safevi Devleti'nin kaybettiği toprakları geri almak istemesi
Sonuç Kesin Safevi zaferi
Coğrafi
Değişiklikler
Tebriz Safeviler'in eline geçti
Safevi ordusu Kafkasya'ya yöneldi
Taraflar
Osmanlı İmparatorluğu Osmanlı İmparatorluğu Safevîler
Komutanlar ve liderler
Osmanlı İmparatorluğu Ali Paşa  (esir)
Şah Abbas
Güçler
5-10.000 120.000[1]

Tebriz Kuşatması, 1603-1612 Osmanlı Safevi-Savaşı'nda bir evre. Kuşatma Safevi ordusunun başarısıyla ve Tebriz'in 18 yıl sonra tekrar Safevilerin idaresine geçmesiyle sonuçlanmıştır.

Safeviler'le savaşın yeniden başlaması

1590 yılında imzalanan İstanbul Antlaşması Osmanlı ile Safevî Devleti arasında barışı sağlamışsa da gerginlikler sürmekteydi. 1603 yılına gelindiğinde ise Osmanlı Devleti askeri anlamda en güç dönemlerinden birini yaşıyordu.

Nitekim, Osmanlılar 1593 yılında Avusturya'ya karşı savaşa girişirken başlangıçta kazanılan önemli zaferlere karşın (Yanıkkale ve Eğri'nin fethi ile Haçova Zaferi), 1595'te Estergon'un kaybı, Budin'in kuşatılması, ayrıca 1594'te Sırpların, 1595'te ise Eflak, Boğdan ve Erdel'in isyanı ve yine 1595'te Köprü Faciası ile Akıncı Ocağı'nın yok olmasıyla batı cephesi kritik yıllar yaşadı. Huzursuzluklar, süregiden seferberlik hali ve artırılan vergiler, 1599 yılından itibaren Celali isyanlarının başlamasına neden olurken, Osmanlı askerî birlikleri batı cephesindeki savaş ve Anadolu'daki ayaklanmaları bastırma harekâtları arasında kalmıştı. Bu dönemde iktidarını sağlamlaştıran ve doğuda Özbek Hanlığı'na karşı kesin bir zafer kazanarak batıya yönelen Şah Abbas modernleştirdiği ordusuyla Osmanlılara kaybettiği toprakları geri almak için fırsat kollamaya başlamıştı.

1585'ten beri Osmanlı toprağı olan Tebriz'deki gelişmeler Şah Abbas'a bu fırsatı verdi. Avusturya savaşı ve Celali isyanları nedeniyle Osmanlı Devleti doğudaki eyalet askerlerinin maaşlarını ödemekte zorluklar yaşıyor, buradaki askerler de bunu bahane ederek etraftaki sancakları yağmalıyorlardı. Selmas kalesi hakimi Gazi Bey de bu yağma harekâtlarından nasibini aldı ve 1603 Mayıs ayında Şah Abbas'tan yardım istedi. Şah kendisine, han unvanıyla birlikte kavuk, kılıç ve kemer de takdim etti.

Tebriz Valisi Zincirkıran Ali Paşa ihanet olarak gördüğü bu hareketi cezalandırmak için Tebriz'de zayıflamış bir garnizon bırakarak Karnıyarık Kalesi'ne sığınmış Gazi Bey'in üzerine yürüdü. Harekâta Nahcıvan'daki Türk birlikleri de katıldılar. Karnıyarık Kalesi zaptedildiyse de Gazi Bey kaçmayı başardı ve İsfahan'daki Şahın yanına sığındı.

Şah Abbas bu gelişmeler üzerine fırsatın geldiğini anladı ve 15 Ağustos 1603 tarihinde İsfahan 'da sefer hazırlıklarına başladı. Komutanlarından Allahverdi Han'a da Bağdat üzerine yürüme komutu verdi. 14 Eylül'de ordusuyla İsfahan'dan harekete geçen Abbas, 17 Eylül'de daha kuzeydeki Kaşan'a ulaştı. Bu şekilde Mazenderan üzerine yürüyeceği şayiasını ve izlenimini yaymaya çalıştı.

Erdebil valisi Zülfikar Han ve Kazvin valisi Emirgûne Han'a birlikleriyle kendisine katılması talimatı verip adıgeçen harekete geçtiğinde Osmanlılar Şah Abbas'ın hedefinin Tebriz olduğunu anladılar. Nihavend'i direnişsiz alan Şah Abbas ve ordusu 26 Eylül'de Tebriz önlerine vardı ve kuşatmaya başladı.

Kuşatma

Matrakçı Nasuh'un XVI. yüzyıl Tebriz tasviri

Kaynaklar, kentte 5.000'i tüfekçi olmak üzere kuvvetli bir garnizonun, yaklaşık 200 savunma topunun ve 10 yıl yetebilecek zahirenin bulunduğunu öne sürmektedir. Bununla birlikte, bu birliklerin önemli bir bölümü Gazi Bey'i cezalandırma harekâtına katılmak üzere Tebriz dışındaydı. Tebriz'de kalan garnizona Ali Paşa'nın oğlu komuta etmekteydi.

Osmanlı birliklerinin 1585'te Tebriz'i zaptetmelerinden beri şehir ciddi bir yıkıma uğramış, nüfusun önemli bölümü de şehirden göçetmişti. Zaman içinde sükunetin hakim olmasıyla nüfusun bir bölümü geri dönse de, yerel halkın neredeyse çoğunluğunu oluşturan Azerilerin Şii simgeleri taşımaları da yasaklanmıştı. İran ordusunun gelişinden haberdar olan yerel halk Şiiliği simgeleyen başlıklarını taktılar. Halkın coşkusunu fark eden Osmanlı birlikleri şehirden ayrılarak kalede toplandılar. Bununla birlikte kale komutanı kuşatanların kim olduğunu başlangıçta anlamadı ve şehrin yağmacılar tarafından kuşatıldığına dair babasına haber gönderdi.

Şah Abbas önce birliklerinden bazı askerleri şehre sızdırmayı başardı. Bu askerler kaledeki garnizona fark ettirmeden nöbetçileri öldürmeyi başardılar. Şah Abbas bu aşamada 500 askerini tüccar kılığında şehre soktu. Bu askerler nöbetçileri öldürülmüş kalenin kapılarını açarken Şah da 6.000 kişilik seçkin birliklerini kaleye taarruz ettirdi. Türk ve İran birlikleri arasında çatışmalar başladı. Portekizlilerin idaresindeki topçu birlikleri de kaleyi bombardımana tutmaya başladılar.[2]

Kaleyi kuşatanın Şah Abbas olduğunu anlayan kale komutanı babası Ali Paşa'ya bu defa iki ulak daha gönderdi ve yardım istedi. İran ordusunun Tebriz önünde belirdiğini haber alan ve Karnıyarık Kalesi üzerine seferinden dönen Ali Paşa şehre geri dönmeye çalışırken 28 Eylül 1603 tarihinde Tebriz'in kuzeybatısındaki Sufiyan yakınlarındaki Ezbent bölgesinde yaklaşık 15.000 kişilik bir İran birliğiyle karşılaştılar. Ezbend Muharebesi'nde sayıca az olan Türk birlikleri büyük bir yenilgiye uğradılar.

Bunun sonucunda Tebriz'deki garnizona yardım gelme olanağı kalmadı. Savunmacılar direnişlerini sürdürdülerse de askerlerden maaşlarının iki katını öneren İran tarafına geçenler giderek arttı.[3] Giderek az sayıda kalan savunmacılar 21 Ekim 1603 tarihinde teslim oldular.

Kuşatma sonrası gelişmeler

Kuşatmaya tanık olan bir Avrupalı gezginin kuşatma sonrasındaki katliamı tasviri

Yerel Azeri halkı esir düşen birçok Osmanlı askerini 1585-1603 dönemindeki işgalin acısını çıkarmak için öldürdüler. Bu katliamdan en çok nasibini alanler Azeri kızlarıyla evlenen askerler oldu.[4]

Tebriz'in Osmanlı birliklerinin yenilgiye uğratılması suretiyle alınması, kuruluşundan itibaren yüzyılı aşkın bir süre Osmanlı Devleti'ne karşı kayda değer bir askerî başarı kazananamamış Safevi Devleti'nin ilk zaferi oldu ve İran ordusuna moral verdi.

Zafer, Safevi Devleti'nin kurucusu Şah İsmail'in taç giydiği ve devletin ilk başkenti olan bir şehrin ele geçirilmiş olmasından da dolayı, İran'da büyük sevinç yarattı.

İran tarafından olabilecek taarruzlara karşı bölgedeki en müstahkem mevkii olan Tebriz'in düşüşü Şah Abbas'ın Batı İran'da kaybettiği tüm toprakları kısa sürede direnişsiz almasına ve Güney Kafkasya'ya dayanmasına neden oldu. Ordubad, Culfa, Maku, Selmas, Hoy, Meraga, Nahcıvan ve Civanşir kısa sürede İranlıların eline geçti.

Osmanlı Devleti, ilk defa aynı anda çift cephede topyekûn savaş tehlikesiyle kaşı karşıya kaldı. Celali isyanlarının yayılmış olması fiiliyatta mücadele verilen cephe sayısını üçe çıkardı ve askerî ve malî durumu daha da güçleştirdi.

Kuşatma sonrası Safevilerin Avrupa'yla diplomatik temasları

Şah Abbas Tebriz'i aldıktan sonra burada 1593'ten beri Osmanlı Devleti'yle 1593-1606 Osmanlı-Avusturya Savaşı savaş halindeki Kutsal Roma Cermen İmparatoru II. Rudolf'un elçisi George Tectander'i (Georg von der Jabel) 15 Kasım 1603 tarihinde kabul etti. Elçi Şah'a İmparatorun İtalyanca ve Latince dillerinde yazılmış mektuplarını iletti, ayrıca Moskova Prensi'nin mektuplarını sundu.

Kaynakça

  1. ^ "Yagub Mahmudov, "Azerbaijan and Europe", Xlibris Corporation, 19 Aug 2010". 7 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Mayıs 2015. 
  2. ^ "David Blow, "Shah Abbas: The Ruthless King Who Became an Iranian Legend", I.B.Tauris, 13 Feb 2009 p. 76". 29 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2015. 
  3. ^ "Roger Savory, "Iran Under the Safavids", Cambridge University Press, 24 Sep 2007 s. 86". 26 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2015. 
  4. ^ "Kaveh Farrokh "Iran at War:1500-1988", Osprey Publishing, 20 Dec 2011". 27 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2015. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Safevîler</span> 1501–1736 arasında İranda varlığını sürdürmüş devlet

Safevî İmparatorluğu, Safevîler veya Safevî Devleti, 1501 ve 1736 yılları arasında varlığını sürdürmüş, sıkça modern İran tarihinin başlangıcı olarak kabul edilen, İran tarihindeki en önemli hanedanlıklardan biri olan Türk kökenli Safevi Hanedanı tarafından yönetilmiş devlet. Bugünkü İran, Azerbaycan, Ermenistan, Irak, Afganistan, Türkmenistan ve Türkiye'nin doğu kesiminde varlığını sürdürmüş, Şiî Onikiciliği resmî mezhep olarak kabul etmiş ve İran'ın varisi olduğu Safevî Hanedanı'nın devletidir.

<span class="mw-page-title-main">Yusuf Sinan Paşa</span> 46. Osmanlı sadrazamı

Cığalazade Yusuf Sinan Paşa ya da Cağaloğlu Yusuf Sinan Paşa (1545-1605) III. Mehmed saltanatı döneminde 1591-1595 ve 1599-1604 yılları arasında toplam 10 yıl Kaptan-ı Deryalık, 27 Ekim 1596-5 Aralık 1596 tarihleri arasında da bir ay dokuz gün Sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamıdır. İstanbul'daki Cağaloğlu semti ve Bağdat'ta yaptırdığı Cığalazade Hanı onun ismini taşımaktadır.

<span class="mw-page-title-main">İran-Osmanlı savaşları</span> 16. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar İran ve Osmanlı arasında süren bir dizi savaş

İran-Osmanlı Savaşları, 16 ilâ 19. yüzyıl arasında Osmanlı İmparatorluğu ile İran'da otoriteyi elinde bulunduran birbirinin devamı niteliğindeki çeşitli hanedanlar arasında gerçekleşmiştir. Osmanlılar ile İran arasındaki ilk savaş 1514 Çaldıran Muharebesi'dir. Son savaş ise 1821-1823 Osmanlı-İran Savaşı'dır.

<span class="mw-page-title-main">1623-1639 Osmanlı-Safevî Savaşı</span> Osmanlı İmparatorluğu ile Safevi Devleti arasında 1623-1639 yılları arasında yapılmış savaş

1623-1639 Osmanlı-Safevî Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu ile Safevî Devleti arasında, Irak meselesi için çıkan savaş.

<span class="mw-page-title-main">I. Abbas</span> 5. Safevi hükümdarı

I. Abbas veya Büyük Abbas, Safevi Hanedanlığının beşinci hükümdarı olan Şah Abbas, Safevi Hanedanı'nın en güçlü hükümdarı olarak gösterilir. Şah Muhammed Hüdabende'nin üçüncü oğludur. 3 Ekim 1587 tarihinde Türkmen şeflerinin desteklediği bir askerî darbe ile 17 yaşında tahta geçip 1629 yılına kadar 42 yıl hükümdar olarak kalmıştır. Hükümdar olduğu tarih Safevi Devleti açısından zorlu bir dönemdir. İçeride Türkmen aşiretleri arasındaki kanlı çatışmalar, doğuda Özbek akınları, batıda ise Osmanlı İmparatorluğu'nun baskısı altındaydı. Bu durumun kaçınılmaz sonucu olarak ülke ekonomik olarak da çözülmektedir. Tarımsal ve endüstüriyel üretim düşerken ticaret de çökmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Nadir Şah</span> 1. Afşar Devleti Şahı

Nadir Şah Afşar, Afşar İmparatorluğu'nun kurucusu ve ilk hükümdarı olan Türkmen şahtır. İran tarihinin en güçlü hükümdarlarından biri kabul edilip, 1736'dan 1747'deki suikastına kadar Afşar İmparatoru ve İran şahı olarak hüküm sürmüştür. Batı Asya, Güney Kafkasya, Orta Asya ve Güney Asya'da birçok seferde savaşmıştır. Askeri dehası nedeniyle, bazı tarihçiler onu İran'ın Napolyonu veya İkinci İskender olarak tanımlamıştır.

<span class="mw-page-title-main">I. Tahmasb</span> 2. Safevî şahı

I. Tahmasb, Safevî Devleti'nin ikinci hükümdarıdır.

<span class="mw-page-title-main">1578-1590 Osmanlı-Safevî Savaşı</span> Osmanlı İmparatorluğu ile Safevi Devleti arasında 1578-1590 yılları arasında yapılmış savaş

1578-1590 Osmanlı-Safevî Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu ile Safevî Devleti arasında tüm Kafkaslar ile Güney Azerbaycan'da cereyan eden ve Osmanlıların zaferiyle sonuçlanan savaş.

Urmiye Muharebesi, 1603-1618 Osmanlı-Safevî Savaşı'nda bir evre. Muharebe İran ordusunun galibiyetiyle sonuçlanmıştır.

Pül-i Şikeste Muharebesi ya da Serav Muharebesi, Kırıkköprü Muharebesi, 1603-1612 Osmanlı Safevi Savaşı'nda bir evre. Muharebe Safevi ordusunun galibiyetiyle sonuçlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Revan Kuşatması (1616)</span>

Revan Kuşatması, 1615-1618 Osmanlı Safevi Savaşı'nda bir evre. Kuşatma Osmanlı ordusunun başarısızlığıyla sonuçlanmıştır.

Ezbend Muharebesi ya da Sufiyan Muharebesi 1603-1612 Osmanlı Safevi Savaşı'nda bir evre. Muharebe İran ordusunun galibiyetiyle sonuçlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Revan Kuşatması (1603-1604)</span>

Revan Kuşatması, 1603-1618 Osmanlı-Safevi Savaşı'nda bir evre. Kuşatma Safevi ordusunun başarısıyla ve Revan'ın 21 yıl sonra tekrar İran idaresine geçmesiyle sonuçlanmıştır.

Gence Kuşatması, 1603-1612 Osmanlı-Safevi Savaşı'nda bir evre. Kuşatma Safevi ordusunun başarısıyla ve Gence'nin 18 yıl sonra tekrar İran idaresine geçmesiyle sonuçlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Şamahı Kuşatması (1607)</span>

Şamahı Kuşatması, 1603-1612 Osmanlı-Safevi Savaşı'nda bir evre. Kuşatma Safevi ordusunun başarısıyla ve Şamahı'nın 28 yıl sonra tekrar İran idaresine geçmesiyle sonuçlanmıştır. Kuşatma sırasında Bakü ve Derbent de İran ordusuna teslim olmuş, Safevî Devleti bu sayede Azerbaycan ve Dağıstan'da yeniden hakimiyet kurmuştur. Bu itibarla, Safevîler 1578-1590 Osmanlı-Safevî Savaşı sonucunda kaybettikleri tüm toprakları 1603-1607 arasında geri almayı başarmışlardır.

Tebriz Seferi, 1603-1612 Osmanlı-Safevi Savaşı'nda bir evre. Kuyucu Murat Paşa komutasındaki Türk ordusu Tebriz'e kadar ilerleyip Acıçay civarında İran ordusuyla karşı karşıya geldiyse de taraflar arasında herhangi bir çarpışma olmadı ve Türk ordusu kışlamak üzerine geri çekildi. 1611 yılında tekrar sefere çıkmaya hazırlanan Murat Paşa'nın ölümüyle iki ülke arasındaki barış müzakereleri hız kazandı ve 1612 yılında dokuz yıldır süren savaşa son veren Nasuh Paşa Antlaşması imzalandı.

<span class="mw-page-title-main">Revan Kuşatması (1724)</span>

Revan Kuşatması, 1723-1727 Osmanlı-İran Savaşı'nda evre, Ahmed Arifî Paşa komutasındaki Osmanlı ordusunun Safevî Devleti'nin elindeki Revan kalesini 24 Haziran-28 Eylül 1724 tarihleri arasında kuşatarak büyük bir zafer sonunda ele geçirmesiyle sonuçlanan askerî mücadele.

<span class="mw-page-title-main">Tebriz Kuşatması (1585)</span>

Tebriz Kuşatması, 1578-1590 Osmanlı-Safevî Savaşı'nda evre, Özdemiroğlu Osman Paşa komutasındaki Osmanlı ordusunun Safevîlerin eski başkenti Tebriz'i 23-25 Eylül 1585'te kuşatarak zaptetmesiyle sonuçlanan askerî çarpışma.

<span class="mw-page-title-main">Tebriz Kuşatması (1585-1586)</span>

Tebriz Kuşatması, 1578-1590 Osmanlı-Safevî Savaşı'nda evre. Safevî ordusu 25 Eylül 1585 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu'nun ele geçirdiği eski başkenti Tebriz'i geri almak amacıyla kenti 10 ay boyunca kuşattıysa da kaleyi zaptedemediği gibi, 1586 yazında Osmanlı ordusunun bölgeye yeniden gelme ihtimali üzerine kuşatmayı kaldırmak zorunda kaldı.

<span class="mw-page-title-main">Salmas Muharebesi (1616)</span>

Salmas Muharebesi, 1615-1618 Osmanlı-Safevî Savaşı'nda evre.