İçeriğe atla

Tarikat (İslam)

Tarikat (Arapçaطريقة) veya tarik kelimesi "yol" tarikat "yollar" anlamına gelir, "Allah'a ulaştıran yol" mânâsında kullanılmaktadır. Tarikatlar Selçuklu ve Osmanlı'ya özgü düşünce ve inanç hareketleri olarak değerlendirilmektedir. Birçok tarikatın menşei Hicri 5./Miladi 11. asırda Abdülkâdir Geylânî'nin yolundan gidenler tarafından oluşturulan Kadiri Tarikatıdır.[1] Ebû Sâlih Muhyiddîn Abdülkâdir Geylânî, neseben hem Hasanî ve hem de Hüseynîdir. Abdulkadir Geylânî'nin soyundan gelen evlat ve torunları da yaşadıkları muhitlerde “şerîf”, “şurefâ”, “seyyid” olarak anılmışlardır.

Tarikat, Allah'a ulaşma ve onu tanıma yollarından her biridir.[2] İslamiyet'te, İslamiyet'in kalbi boyutu üzerinde duran ve "kalbin fıkhı" diye nitelenen tasavvuf öğretisinin (terbiyesinin) uygulandığı düzenli kurumsal yapılar olarak tarif edilir.

Tarîk

Tarîk Arapçada "yol" demektir. Tarîkat ise bu kelimenin çoğuludur ve "yollar" manasına gelir. Mezhep kelimesi "Arapçaذَهَبَ" (gitmek) fiilinden türemiş olup anlam olarak benzemektedir. Tarikat tasavvuf için yol, mezhep ise şeriat için yol demektir. Tarikat keşfe, ilhama ve şeriate dayanırken mezhepler "nakle" (Kutsal kitaplara ve peygamberlere) dayanır.

Tarikler (tarikat) de "mürşit" denilen mânevî önderler eşliğinde tasavvuf öğretisini uygulamaya istek duyan kişilere (tâlip) yolun esasları hakkındaki terbiye sistemine dahil eder. Bunu da "emr-i mânevî" denilen Allah'tan bir işaret olmadan genellikle başlanmaz. Yola giren kimseler (mürid) ve yolda ilerleyenler (sâlik) tasavvuf öğretisinin esaslarını yaptıkları pratiklerle (zikir, tefekkür, râbıta, murakabe, nafile ibadetler v.s.) kendi derûnlarında keşfederler.

Türkiye'de tarikatlar

Türkiye'de çeşitli halk sınıfları ve tipleri arasında farklı sûfî tarikatları gelişmiştir. Örneğin Bektaşi tarikatı daha çok köylülere ve askerlere hitap ederken Nakşibendi tarikatı ilahiyatçı ve bilim insanları; Mevlevî tarikatı müziği ve şiirleriyle sanatsal eğilime sahip olanları; Halvetî tarikatı ise tarikat fabrikası olarak bilinen kendi içinden birçok içtihat çıkaran sultanlar, generaller, önemli hükûmet adamları ve yöneticileri içinde barındırmıştır.[3]

Dört ruhî durakta "Tarikat"

Dört durakta tasavvuf. Birinci Durak: Şeriat; İkinci Durak: Tarikat Kapısı'ndan geçilerek içine girilen "Tarikat"; Üçüncü Durak: Hakikat Kapısı'ndan geçilerek varılan "Hakikat"; Dördüncü durak görünemeyen, ama sadece tasavvur edilmesi mümkün olan gnostisizm ise ancak Mârifet Kapısı'ndan geçilerek erişilebilir ve Hakikat'in tam merkezinde yer alır. Tasavvufta Dört Durağında da Öz/Cevheri'ni teşkil eden bu nokta Mârifetullâh (İrfân/Gnosis) olarak adlandırılmaktadır.

Tarîkat silsileleri

Silsileleri Ali bin Ebâ Tâlib'e bağlananlar

Ali bin Ebâ Tâlib ve Ehl-i Beyt'e karşı olan muhâbbet duyguları sebebiyle Mevlevîlik ile Kadirîlik gibi aslen Sünnî kimlik gösteren Bâtınî-Tarîkat, silsilelerini Cüneyd-i Bağdâdî, Serî-i Sekatî, Ma'ruf-u Kerhî'den sonra sırasıyla ya “Davud-u Taî”, “Habib-i Acemî”, “Hasan-ı Basrî” veyahut ta Câferiyye Şiîliği'nin resmen İmâm olarak kabul ettiği ve On İki İmâmlar'ın ilk sekizi olarak da bilinen “İmâm Ali er-Rıza”, “İmâm Mûsâ el-Kâzım”, “İmâm Câʿfer-i Sadık”, “İmâm Muhammed el-Bakır”, “İmâm Ali bin Hüseyin Zeyn el-Âb'ı-Dîn”, “Hüseyin Seyyîd'ûs-Şuhedâ” ve “Hasan el-Mûctebâ” aracılığıyla Ali bin Ebâ Tâlib Merkedî ile Muhammed'e bağlamaktadırlar.

Ayrıca, yine Sünnî-Bâtınî Tarikâtı olarak bilinen Halvetilik ile Bayramilik de kendi silsilelerini “Cüneyd-i Bağdâdî”, “Serî-i Sekatî”, “Ma'ruf-u Kerhî”, “Davud-u Taî”, “Habib-i Acemî”, “Hasan-ı Basrî” aracılığıyla; Rufâîlik ise “İmâm Mûsâ el-Kâzım”, “İmâm Câʿfer-i Sâdık”, “İmâm Muhammed Bakır”, “Ali Zeyn el-Âb'ı-Dîn”, “Hüseyin Seyyîd'ûs-Şuhedâ” aracılığıyla Ali ile Muhammed'e bağlanmaktaydılar. Bunlardan başka Sühreverdilik ile Üveys'îyye silsileleriyse Ali el-Mûrtezâ ve Ömer ibn Hattab aracılığıyla Muhammed'e bağlanmaktaydılar.

Silsileleri Ebu Bekir es-Sıddîk'a bağlananlar

Diğer taraftan da Nakşibendilik ile onun kolları olan Hakkân'îyye ile Hâlid'îyye gibi yine Sünnî kimlik gösteren Bâtınî-Tarîkat, silsilelerini Ebû'l Hasan Kharakânî, Ebâ Yezîd-i Bistâmî, İmâm Câʿfer es-Sâdık, Kâsım bin Muhammed, Salmân-ı Fârisî aracılığıyla Ebu Bekri's-Sıddiyk ile Muhammed'e bağlarlar.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Şablon:Kaynak-Vikipedi2
  2. ^ "TDK Sözlük, tarîkat". 11 Mayıs 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Mayıs 2011. 
  3. ^ Prof. Dr. Robert Frager, Kalp, Nefs, Ruh Sayfa 40

İlgili Araştırma Makaleleri

Seyyid, İslam peygamberi Muhammed'in kızı Fatıma ve torunları Hasan, Hüseyin, Zeynep, Rukiyye, Ali, Ümame ve Ümmü Gülsüm'ün soyundan olduğu inanılanlar genel olarak bu adla anılır. Hanımlar için Seyyide sıfatı kullanılır.

Nakşibendilik, 14. yüzyılda Orta Asya'da Buhara çevresinde gelişen ve adını kurucusu sufi alim Bahâeddin Nakşibend'den alan tasavvuf tarikatı.

Kadirilik ya da Kadiriyye, Seyyid Abdülkâdir Geylânî tarafından 12. yüzyılın başlarında kurulan tarikattır.

<span class="mw-page-title-main">Mustafa Hayri Öğüt</span>

Mustafa Hayri Malatyevî olarak da tanınan Mustafa Hayri Öğüt, Türk mutasavvıf. Bir Kâdirî Şeyhi, Kâdirî-Hâlisiye Meşâyihi, Mürşid-i Kâmil, Kutb-ul Aktâb ve Maliye Varidat Memuru idi.

Halvetilik, cehri zikir adı verilen ve ilahi isimlerin yüksek sesle tekrar edilmesi anlamına gelen zikir yöntemini kullanan bir tarîkattır. Tarikat 14. yüzyılda yaşamış olan Ömer el-Halvetî'ye nisbet edilir. Pîr Ömer Halvetî'nin bir ağaç kovuğunda uzun süre halvet çıkarması ve ardından gelen müridlerin de tenhada kalmayı tercih etmeleri üzerine tarikat bu isimle anılmaya başlamıştır.

<span class="mw-page-title-main">İsmaililik</span> İslâmın Şiilik koluna bağlı bir mezhep

İsmâilîlik, adını İsmâil b. Ca'fer es-Sâdık'tan alan Şii mezhebi.

<span class="mw-page-title-main">Mevlevîlik</span>

Mevlevîlik, 13. yüzyılda yaşamış Mevlana Celaleddin Rumi'nin tasavvufî düşünceleri üzerine, kendisinin ölümü ardından gelişen tarikattır.

Galibîlik, Hacı Galip Hasan Kuşçuoğlu tarafından kurulmuş tarikattır. Kuşçuoğlu, 1993 yılında Kâdirî ve Rufaî tarikatlarının birleşiminden yeni bir kol olarak ayrı bir tarikat verildiğini ilân etti ve hâli hazırda var olan 12 tarike ek olarak kendi ismiyle anılan Gâlibîlik tarikatını 13. tarik olarak tanıttı.

<span class="mw-page-title-main">Ahmed er-Rifâi</span> Rufâilik tarikatının kurucusu, 12. yüzyılda yaşamış din bilgini

Ahmed er-Rifâi, 12. yüzyılda yaşamış din bilgini ve Rufâilik tarikatının kurucusu.

Bayramilik veya Bayramiyye Tarikatı, kurucusu Hacı Bayram-ı Veli'nin (1352-1429) adına izafeten Bayramîyye Tarikatı olarak tanınmıştır. Hacı Bayram-ı Veli'nin, hocası Safev’îyye şeyhi Hoca Alâ ed-Dîn Ali Erdebilî'nin talebelerinden Şeyh Hâmid Hâmid’ûd-Dîn-i Veli'nin Aksaray'da ölümünden sonra Ankara'ya dönüp irşâd fa'aliyetlerine başladığı 1412 tarihi, ilk Türk tarikatı olan Bayramiye'nin kuruluşu olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Zahid Gilani</span> İranlı ilahiyatçı (1216-1301)

Zahid Gilani tam adıyla Tâcüddîn İbrahim b. Rûşen Emîr b. Bâbil b. Bîdâr el-Kürdî es-Sencânî Zahidiyye tarikatının şeyhi ve mutasavvıf.

Cüneyd-i Bağdâdî, 9. yüzyılda yaşamış İslamî-Batınî alimi ve Alevi mutasavvıf ve filozof.

Vech-î Dîn Nâsır-ı Hüsrev’in, İsnâ‘aşer’îyye Şiî'liğinin Câferî Mektebi yerine İsmailî Mektebi'nin rehberi mahiyetinde olup farklı İslamî-Bâtınî düşünce ve uygulamaları hakkındaki te'villerini muhteva eden bir eseridir.

Yedicilik ya da Arapça orijinal ismiyle Seb’îyye/İmâmet ; Bâtıniyye-İsmâiliyye itikadının İmâmet kuramını tanımlamakta kullanılan bir tâbir olup, İsmâiliyye mezhebinden olmayan diğer Şîa-Bâtıniyye itikatlar ile Hasan Sabbâh'ın "Haşîşiyye" itikadı için de geçerlidir. Irak kıt’asında fi’len Şîa-i Bâtıniyye’yi teşkilâtlandıran Meymûn el-Kaddâh’dan itibaren zamanımızdaki Hindistan Bâtınîleri’nin reisi ve Nizâriyye’nin mukaddes makâmının Sâhib-î Â’zamları olan Ağa Hanlar’a gelinceye kadar geçen on üç asırlık “Bâtıniyye” tarihini topyekün mütalaa etmedikçe bu önemli harekâtın ortaya çıkardığı mezhebe dâir hakikî bir fikir elde etmek mümkün değildir.

<span class="mw-page-title-main">Muhammed bin İsmâil eş-Şâkir</span>

Muhammed bin İsmâil eş-Şâkir ya da Muhammed bin İsmâil el-Mektûm İsmail bin Ca'fer es-Sâdık'in oğlu ve İsmaililik Mezhebi'nin kurucusudur. Abbâsîler devrinde çeşitli Şîʿa fırkaları tarafından yönetime karşı gizli bir muhalefet hareketi tertip edilmekteydi. Bu muhalefet gruplarının arasında Ön-İsmâ'îlî topluluklarının destekçilerinin en tanınmışlarından olan “Mûbârek’îyye” adı verilen fırka da yer almaktaydı. İsmâ'îlî düşünce sistemine göre, İmâm Câʿfer es-Sadık ikinci oğlu olan İsmâil bin Câ'fer el-Mûbarek’i İmâmet’e veliaht olarak tayin etmişti. Bununla beraber, İsmâ‘îl'in babasından evvel ölümü üzerine bazıları onun gizlendiğini iddia ettiyseler de, Ön-İsmâ‘îlî fırkaları onun ölümünü kabullenerek İsmâ‘îl’in en büyük oğlu olan Muhammad bin İsmâ‘îl’i imâmları olarak tanıdılar.

Hasan Ali, Ebû'l Hasan, Alâ Zikrihi's-Selâm, Hasan-ı Sânî Alâ Zikrihi's-Selâm ya da ;, II. Hasan veya bazen Hând Hasan olarak da anılmaktadır. yılları arasında Elemûtlar-Nizârî Devleti hükümdârı ve Nizârî Bâtınî-İsmâ‘îl’îyye Mezhebi'nin Yirmi Üçüncü İmâm-ı Zamânı.

<span class="mw-page-title-main">Ahmed bin el-Keyyâl bin el-Khasibî</span>

Ahmed bin el-Keyyâl bin el-Khasibî İsmâil’îyye mensuplarınca İsmâilîlik hudutları dışına taşmakla ve İsmâilîyye mezhebinin ana yolundan ayrılmakla suçlanan, Hindistan Bâtınîliği'nin yaratıcısı.

<span class="mw-page-title-main">I. Hasan (Haşhaşi)</span>

El-Kahir bin el-Môhtadî bi-Kuvvet'ûl-Lâh / bi-Ahkâmî'l-Lâh "Elemût Üçüncü Gizlenen imamı". Hicrî: 552-557 / M: 1157-1162 yılları arasında Elemûtlar-Nizârî Devleti hükümdârı ve Nizârî Bâtınî-İsmâ‘îl’îyye Mezhebi'nin Yirmi İkinci İmâm-ı Zamânı. Elemût kayıtlarındaki asıl adı "I. Hasan" ya da "Hasan-ı Evvel bin el-Muhammed bin Ali".

Müslüman ilahiyatçılar listesi

Tasavvuf tarikatları listesi, bu listede gelişmeye bağladığı 8. yüzyıldan, çeşitli kollara ayrıldığı günümüze kadar İslam dünyasındaki tasavvufi tarikatlar listelenecektir.