
Coğrafya; beşerî (insanî) sistemleri ve yeryüzünü araştıran, bunlar arasındaki ilişkiyi neden-sonuç ve dağılış ilkesine bağlı olarak inceleyen ve sorgulayan bir bilim dalıdır. Yer ve insanlar arasındaki ilişkiler coğrafyanın konusunu oluşturur. Coğrafya sözcüğü Yunanca “γεωγραφία” gaia (yer) ve gráphein sözcüklerinden türemiştir. Türkçesi yerçizim sözcüğüdür. Zamanımızdan 2200 yıl önce coğrafya terimini ilk kullanan kişi Eratosthenes olmuştur. Gregg ve Leinhardt (1994), coğrafyayı 4 özellikle karakterize edilen bir disiplin olarak tanımlamaktadırlar:
- Birincisi, bir yere eşsiz bir karakter kazandıran, yeryüzü üzerindeki özelliklerin dağılımıdır.
- İkincisi, bazı şeylerin oldukları yerlerde ve zamanda neden ve nasıl meydana geldiğini anlamaktır.
- Üçüncüsü, meydana gelen olayların, diğer olaylarla ilgisi ve bağlantısıdır.
- Sonuncusu, coğrafyanın haritalar ile bilgilerin ve düşüncelerin iletişimini sağlamasıdır.

Başkent veya başşehir, bir devletin yönetim merkezi olan şehir. Bir ülkedeki hükûmet merkezidir. Bazı monarşilerde, başkent hükümdarın sürekli ikamet ettiği şehri temsil eder. Demokrasilerde genellikle meclis ve diğer hükûmet organları başkentte bulunur. Diplomatik ilişki içerisinde bulunulan ülkelerin büyükelçilikleri de genellikle başkentte yer alır.

Avrupa, kuzeyde Arktik Okyanusu, batıda Atlantik Okyanusu, güneyde Akdeniz ve doğuda Asya ile çevrili bir kıtadır. Avrupa'nın Asya'dan Ural Dağları, Ural Nehri, Hazar Denizi, Büyük Kafkaslar, Karadeniz ve Türk Boğazlarının su yolları ile ayrıldığı kabul edilir.

Karaçam, çamgiller (Pinaceae) familyasından bir çam türüdür. Güney Avrupa, Kuzey İtalya, Avusturya İber yarım adasından Doğu Akdeniz'e kadar geniş bir alanda görülür.

Çağdaş sanat, 20. yüzyılın ikinci yarısında veya 21. yüzyılda üretilen sanattır. Modern sanatın aksine üretim yöntemlerine ve akımlara göre incelenmesi güç; çevre ve toplum bilincinin ağır bastığı; ağırlıklı olarak küreselleşme, çevre, biyomühendislik, teknoloji, beden, göç, çok kültürlülük, kimlik siyaseti, kültürel bellek, kurumsal eleştiri gibi konularla ilgilenen; 1960'lı veya 1970'li yıllardan günümüze kadar süregelen ve bir akım veya üslup benzeri birleştirici özellikleri olmadığından genel bir deyişle çağdaş olarak adlandırılan sanat biçimleridir.
Uluslararası ilişkiler, siyaset biliminin bir dalıdır ve "uluslararası sistem" içindeki aktörlerin, özellikle de uluslararası ilişkilerin temel aktörü olarak kabul edilen devletlerin, diğer devletlerle, uluslararası/bölgesel/hükûmetler arası örgütler, çok uluslu şirketler, uluslararası normlar ve uluslararası toplumla olan ilişkilerini inceleyen disiplinlerarası bir disiplindir.

Orta Asya, dar anlamıyla geçmişte Sovyetler Birliği'nin parçası olan beş ülkeyi tanımlar. Geniş anlamda ise Afganistan, Pakistan'ın kuzeyi, Çin'in batısı, Moğolistan ve Rusya'nın bir kısmı ile kuzeydoğu İran'ı içeren bölge ve bölgeyi tanımlamak için kullanılan coğrafi terim. Asya'nın dünya okyanuslarından uzak iç kesimini belirtmek için kullanılır, bölgenin bu denizlere kapalı oluşu başlıca ana özelliğidir. Orta Asya, aynı zamanda Türk halklarının anayurdudur.

Orta Çağ, tarihçiler tarafından 5. yüzyılın sonlarından 15. yüzyılın sonlarına kadar sürdüğü söylenen tarihî dönemi ifade eden kavramdır. Orta Çağ dönemine verilen bir diğer isim olan "Klasik Sonrası Dönem" terimi, "Klasik Antik Çağ" döneminin adından türetilmiş olsa da, daha geniş bir coğrafi tanıma sahiptir. Orta Çağ, tarihçiler tarafından ihtilaflar olmasıyla birlikte, genel olarak MS 500–1500 aralığındaki dönemi kapsamaktadır ve Antik Çağ ile modern zamanlar arasında ayrı bir dönem olarak görülmektedir.

Asya tipi üretim tarzı, Karl Marx tarafından 1850'lerde geliştirilmiş, Asya toplumlarında merkezî şehirlerde yaşayan despot yönetici sınıfın, köylerde yaşayan genellikle farklılaşmamış ve büyük oranda otarşik toplulukların sermaye fazlasını direkt olarak istimlak ettiğini öne süren bir teoridir.

Soğuk Savaş, iki Süper güç olan ABD önderliğinde Batı Bloku ile Sovyetler Birliği'nin önderliğinde Doğu Bloku ülkeleri arasında Truman Doktrini'nin ilanından (1947) SSCB'nin dağılmasına (1991) kadar devam ettiği kabul edilen uluslararası siyasi ve askeri gerginlik. Soğuk Savaş dönemi, Amerika liderliğinde batı dünyası ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin önderliğindeki komünist blok arasındaki dünya üzerinde geniş bir nüfusu etki etmesine verilen isimdir. Soğuk Savaş döneminde NATO, "Batı İttifakı" olarak da biliniyordu. Batı Bloku, NATO üyesi ülkeler ile NATO üyesi olmayan ancak ABD ile müttefik olan kapitalist ve antikomünist ülkelerden, Doğu Bloku ise Varşova Paktı'na üye olan komünist ve bu pakta üye olmayan diğer komünist ülkelerden oluşuyordu. Bu iki karşıt blokun yanı sıra hiçbir bloku desteklemeyen Bağlantısızlar Hareketi isimli üçüncü bir blok daha vardı. Çin ve Yugoslavya hem Doğu Bloku ülkeleri, hem de Bağlantısızlar Hareketi ülkeleriydi. Bu iki komünist ülkenin her iki blokta da olmasının nedeni Sovyetler Birliği ile olan görüş farklılıklarıydı.

Rusya Çarlığı, 1547 yılında Korkunç İvan'ın Çar unvanı almasıyla başlayan ve 1721'de Çar I. Petro'nun Rus İmparatorluğu'nu kurmasıyla son bulan Rus devletinin resmî adıdır. Çarlıktan önce bu topraklarda Moskova Knezliği egemen olduğu için çarlık Batı Avrupa dillerinde Moskova olarak adlandırılmaktadır. Ayrıca Rusça ve Türkçe kaynaklarda da Moskova Çarlığı olarak bilinir.

Stratejik Derinlik: Türkiye'nin Uluslararası Konumu, Ahmet Davutoğlu'nun Türk dış politikası üzerine yazmış olduğu eserdir. Kitap soğuk savaş öncesi ve sonrası dünyadaki uluslararası sistemi incelemekte ve bu değişen yapıda Türkiye'nin konumunu tartışmaktadır. Sağlıklı bir anlayışın, bir ülkenin üzerinde yükseldiği temelleri kavrayışla mümkün olduğu kanısında olan yazar; Türkiye'nin Osmanlı İmparatorluğu mirasıyla ilişkilerini göstermekte ve medeniyet havzasının yattığı Balkanlar - Anadolu - Orta Doğu - Kuzey Afrika - Batı Asya bölgesiyle tarihi ve organik bağlarının yüklediği sorumluluklar dairesinde bir gelecek tasavvuru geliştirmektedir.

Levant, Akdeniz'in doğu sahillerinde bulunan geniş bir araziyi tanımlamak için kullanılan, sınırları kesin olmayan, coğrafî, tarihî ve kültürel bir adlandırma. Genel olarak tarih süreci içerisinde Toros Dağları'nın güneyinde,Orta Doğu'da geniş bir alanı belirtmektedir. Batısında Akdeniz, güneyinde Arabistan Çölü ve doğusunda Mezopotamya ile sınırlanmıştır. Levant Kafkasya Dağları'nı, Arap Yarımadası'nın belirli bir parçasını ve -her ne kadar kimi kaynaklarda Kilikya dahil edilse de- Hatay ili haricinde Anadolu'yu içermez. Sina Yarımadası, Levant ile Mısır arasında bir kara köprüsü oluşturduğundan dışarıda tutulabilir. Zamanla Levant insanı ve kültürü Sina ve Nil Nehri arasındaki bölgeye egemen olmuş olsa da, bu bölge coğrafi Levant'ı tam olarak karşılamaz.
Jeopolitik, siyasi coğrafyadan doğan bir bilim dalıdır. Bu bilim siyasi coğrafyanın devletlere sağladığı avantaj ve dezavantajları inceler.

Güney Avrupa, "Avrupa'nın güneyinde yer alan tüm ülkeleri" belirtmek amacıyla kullanılan bir terim. Bunun yanı sıra, kavram zaman içinde farklı politik, dilbilimsel ve kültürel anlamlar da kazanmıştır. Çoğu Güney Avrupa ülkesinin Akdeniz'e sınırı vardır.
Klasik iktisat, klasik politik ekonomi ya da Smithyen ekonomi, 18. yüzyılın sonlarında ve 19. yüzyılın başlarından ortalarına kadar özellikle İngiltere'de gelişen politik ekonomide bir düşünce okuludur. Başlıca düşünürleri Adam Smith, Jean-Baptiste Say, David Ricardo, Thomas Robert Malthus ve John Stuart Mill olarak kabul edilmektedir. Bu ekonomistler, üretim ve mübadelenin doğal yasaları tarafından yönetilen, büyük ölçüde kendi kendini düzenleyen sistemler olarak piyasa ekonomilerine dair bir teori üretmişlerdir.

Federalizm, genel bir hükûmeti bölgesel hükûmetlerle tek bir siyasi sistemde birleştiren ve yetkileri merkezi ve yerel hükûmet arasında bölen bir yönetim biçimidir. Modern dönemde federalizm, ilk olarak Eski İsviçre Konfederasyonu sırasında devlet birliklerinde kabul edildi.

Renanya, Almanya'nın batı kısmındaki Ren nehrinin batı tarafında kalan coğrafî bölge.

Çin kültürü, modern dünyadaki en eski jeopolitik varlık olan Çin'in topraklarında yer alan, en zenginleri 10.000 yıl öncesine dayanan, çok çeşitli alanlardaki muazzam ve karmaşık başarıları kapsar. Nitekim günümüz Çin, hanedanların ve siyasi rejim değişiklikleriyle Çin Şi Huang'ın M.Ö. 221 yılında kurduğu Çin İmparatorluğu'nun doğrudan vârisi olarak görülebilir. Pratiklerin, nesnelerin ve kavramların etkili bir şekilde yayılmasına olanak sağlayan bu süreklilik, Çin kültürünün belli unsurlarına bölgesel ve tarihsel farklılıkların ötesine geçen genel bir görünüm kazandırmaktadır. Bu unsurlardan bazı örnekler, mandarin rejiminde ve toplumsal ve ailevi ilişkilerin kavranmasında görünebilen Konfüçyüsçü etkiler ya da Çin dünyası genelinde benimsenmiş felsefi veya metafizik kavramların ve dini pratiklerinin kökeninde bulunan Taoizm damgası. Çin İmparatorluğu'nun prestiji, bu ortak kültürünün Uzak Doğu ve Güneydoğu Asya'ya yayılmasına katkıda bulunmasının yanı sıra Çin uygarlığını zenginleştirmiş birçok yabancıyı cezbetmiştir. Diğer kültürel başarılar ancak belli bir bölgeye ya da bir döneme özgüdür. Bu açıdan, Çin kültürünün çeşitli alanlarının 19. yüzyıldan beri Batılı nüfuza ve moderniteye yaklaşma biçimi ve küreselleşmeye karşı göstermeye devam ettiği tepki büyük bir ilgi meselesidir. Çin'in ekonomik gelişimi popüler geleneklere ve sanatlara meydan okumaktadır. Nakış veya tiyatro gibi birçok kültür biçimi kaybolma sürecindedir.
Pan-Avrupa kimliği, kültürel veya politik anlamda Avrupa ile kişisel olarak özdeşleşme duygusudur. Kavram, Avrupa entegrasyonu bağlamında tartışılmaktadır, tarihsel olarak varsayımsal önerilerle bağlantılı olarak, ancak 1990'larda Avrupa Birliği'nin (AB) kurulmasından bu yana, AB'nin giderek artan federalleşmesi projesiyle ilgili olarak giderek daha fazla tartışılmaktadır. "Pan-Avrupa" birliğinin modeli, ilk olarak "Avrupa"yı kültürel bir varlık olarak tanımlayan ve daha sonra "Ortaçağ Batı Hıristiyanlığı" olarak bilinen Roma Katolik Kilisesi tarafından yönetilen bölgeler olarak tanımlayan Karolenj İmparatorluğu'dur. Orta Çağ boyunca Baltık Denizi kıyılarına). Pan-Avrupa Birliği için orijinal öneri, 1922'de "pan-Avrupa" terimini, Orta Çağ'dan gelişen kültürleri kapsayan, kıta Avrupası'nın batı ve orta kısımlarına ilişkin bu tarihsel anlayışa atıfta bulunan Kont Richard von Coudenhove-Kalergi tarafından yapıldı. Avrupa kıtasının modern coğrafi tanımı yerine Batı Hıristiyanlığı. Coudenhove-Kalergi, pan-Avrupa devletini, Sovyetler Birliği'ne, "Asya"ya, Büyük Britanya'ya ve Amerika Birleşik Devletleri'ne açık bir muhalefet içinde, geleceğin "beşinci büyük gücü" olarak gördü. Genellikle coğrafi Avrupa'nın bir parçası olarak kabul edilen Bizans Hıristiyanlığından, "pan-Avrupa" kavramından etkilenmiştir.