
Türk alfabesi, Türkçenin yazımında kullanılan Latin alfabesi temelli alfabedir. 1 Kasım 1928 tarihli ve 1353 sayılı yasayla tespit ve kabul edilmiştir.

Tasavvuf veya Sûfîzm ya da Sûfîlik, İslam'ın iç veya mistik yüzü olarak tarif edilir. Ayrıca Sufizmin batıda yükseltilen içeriğinin "Budizm ve Taoizm gibi içeriksiz güzel yaşama tarzı" olarak yorumlanması da vardır.

Galib Mehmed Esad Dede veya tanınan kısa adıyla Şeyh Galib, Türk divan edebiyatı şairi ve mutasavvıf.
Esrâr Dede, Türk Dîvân edebiyatı şairi; mutasavvıf.
Tasavvuf, kelime anlamıyla "sufi olmak, sufiye yolunu izlemek" demektir. Tasavvuf ehline mutasavvıf ya da sufi denir. Tasavvuf edebiyatı ise tasavvufla uğraşan kişilerin ortaya koyduğu ürünleri kapsayan edebiyat türüdür. Halk edebiyatının "tasavvufi halk edebiyatı" türü 12. yüzyılda Ahmed Yesevi ile başladı. Konusu Allah'a ulaşmanın yolları, ahlak ve nefsin terbiyesidir. Anadolu’nun bu alandaki ilk ve en ünlü şairi Yunus Emre’dir.

Derviş, bir tarikata ve şeyhe bağlı olan mürid, sûfiyâne bir hayat yaşayan kişi.
Hurûfilik ya da Hurûf'îyye, adını Arapça hurûf kelimesinden alan, kutsal metinlerde harf ve kelimelerin sayısı, sırası ve diziliminin belirli şifreler barındırdığı iddiasıyla bunlardan kelime, cümle veya cümlecikleri oluşturan harflerin ebced değerlerinden metnin düz anlamı ile ilgili olmayan, telmih, ima, işaret gibi ikincil anlamlar çıkartan ve bu anlamlar üzerinden yeni anlayış ve kavrayışlara yol açan yaklaşımlara verilen addır.

Avni Anıl, Türk sanat müziği bestecisi.
Ahilik , Ahi Evran tarafından Hacı Bektaş-ı Veli'nin tavsiyesiyle kurulan esnaf dayanışma teşkilatıdır. Aslen Horasan kökenli olup Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu’da yaşayan Alevî-Bektâşî Müslüman Türkmen halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik hem de ahlaki yönden yetiştiren, çalışma yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenmedir. Temel mesleği "Dabbaklık"tır. Kendi kural ve kurulları vardır. Günümüzün esnaf odalarına benzer bir işlevi olan Ahilik iyi ahlakın, doğruluğun, kardeşliğin, yardımseverliğin kısacası bütün güzel meziyetlerin birleştiği bir sosyo-ekonomik düzendir.

Mustafa Reşit, Türk siyasetçi ve doktor.
Kaynaştırma ünsüzü veya yardımcı ünsüz, Türkçede iki ünlü harf yan yana gelemeyeceği için, ünlü ile biten bir kök veya gövdenin sonuna eklenen ve yine bir ünlü ile başlayan ekin önüne gelen ünsüzü belirtir. Sadece Türkiye Türkçesi için değil, bütün tarihî ve çağdaş Türk yazı dillerinde temel kaynaştırma ünsüzü veya yardımcı ünsüz /y/ ve /n/ sesleridir. Bu ünsüz; kök+ek veya ek+ek durumlarında, iki ünlü yan yana geldiğinde kullanılır.
Klasik Türk mûsikisinin seçkin bestekârlarından biridir. İstanbul'da doğdu ve öldü. Doğum ve ölüm tarihleri tartışmalı olmakla birlikte 1730 yılı civarında doğup 1801 ile 1812 yılları civarında öldüğü kabul edilebilir. Sultan III. Selim devri bestekârlarındandır. Yüzlerce eser bestelemiş olan Hacı Sadullah Ağa'nın günümüze kadar gelen eserlerinin sayısı 30 civarındadır. Bu eserlerin hepsi dindışı büyük formda sözlü eserlerdir. Eserleri yüksek bir lirizm ve müzikaliteye sahiptir. Özellikle Bayati-Araban takımı oluşturan eserlerin tümü klasik mûsiki repertuvarının en güzel örnekleri arasında yer alır. Diğer seçkin ve tanınmış eserlerinden bazıları şunlardır: Nevrûziyye olarak bestelenmiş olan Arazbar-Buselik kâr, Şedaraban ağır semai, Muhayyer ağır semai, Muhayyer yürük semai, Muhayyer-Sünbüle nakış yürük semai, Hicaz-Hümâyun nakış yürük semai.
Hacı Faik Bey, Klasik Türk mûsikisinin büyük bestekârlarından biridir. Ondokuzuncu yüzyılın ilk yarısında Üsküdar'da doğdu ve 1891 yılında öldü. Dîni ve dindışı mûsiki alanında eserler verdi. Yılmaz Öztuna'nın verdiği listeye göre günümüze 170 kadar eserinin notası gelmiştir. TRT repertuvarında ise 120 kadar eseri mevcuttur. Dini mûsiki alanında Mevlevi ayini, tevşih, şugl ve ilahiler bestelemiştir. Durak bestelediği ise bilinmiyor. Dindışı musiki alanında ise özellikle büyük formdaki eserleri dikkat çeker. Kâr, beste, ağır semai ve yürük semai formlarındaki bu eserlerin sayısı 40 kadardır. Ayrıca çok sayıda şarkı da bestelemiştir. Saz eseri bestelediği ise bilinmiyor. Hacı Faik Bey, klasik tarzın gerilemeye başladığı, Hacı Arif Bey ve Şevki Bey gibi müstesna bestekârların şarkı formunu ön plana çıkardığı bir dönemin bestekârıdır. Bununla birlikte, şarkı formunda çok sayıda ve seçkin eserler meydana getiren bestekârımız, klasik formlarda da yüksek bir seviyeyi tutturmuştur. Fantezi şarkı türünün de ilk örneklerine Hacı Faik Bey'in eserleri arasında rastlamak mümkündür.

Nizârîlik, İslam'ın Şia mezhebi olan İsmâilîyye mezhebinin alt kollarından biridir.

Mustâlîlik, Şiîliğin İsmâilîyye mezhebinin Mustâ‘lî fıkhını tâkip eden kolu.
Safevi Tarikatı, Safiyüddin Erdebilî tarafından Erdebil kentinde kurulmuş bir sufi tarikattır. Erdebil, Hazar Denizi’nin güney batı kıyısında, günümüzde İran’ın kuzey batı bölgesinde yer alan bir kenttir.
Mısırlı İbrahim Efendi, Klasik Türk müziği'nin ünlü udisi ve bestecisidir.
Mansur Abdülaziz tam ismiyle Malik Mansur Abdulaziz bin Berkuk, 1405'te 70 gün saltanat süren Çerkes kökenli Burci Hanedanı'ndan Memlük Devleti hükümdarı. Sultan Berkuk'un ikinci oğlu ve Sultan Nasır Farac'ın küçük kardeşi olup 1405'te kardeşi Sultan Nasır Farac aleyhine yapılan başarılı bir hükûmet darbesi ile Çerkes kökenli Burci Hanedanı'ndan Memluk Devleti hükümdarı olmuştur. Ama kısa bir saltanattan sonra kardeşi Sultan Nasır Farac tarafından tahttan indirilmiştir.

II. Hişam, 1 Ekim 976 – 15 Şubat 1009 ile 23 Temmuz 1010 – 18 Mayıs 1013 dönemlerinde iki kez Kurtuba halifesi olan Endülüs Emevi Devleti hükümdarı.
Nizari fıkhı, İsmâil’îyye mezhebinin bir kolu olan Nizarîlik şubesinin kendine has İslâmî hukûk, ilke ve kurallarını tanımlayan, temelleri Meymûn’ûl-Kaddâh ve oğulları tarafından atılan Bâtınî fıkıh öğretisi. Bu fıkha göre İmâmet sona ermemiş olup hâlâ babadan oğula geçmektedir. Günümüzdeki imâmları Nizârîlik mezhebinin Kırk Dokuzuncu İmâm-ı Zamânı olan IV. Ağa Han'dır. Nizârî mezhebinin âkidesine göre İmâmet babadan oğula geçmek suretiyle hiç kesintiye uğramadan günümüze kadar ulaşmıştır. Nizar'ın Mısır'dan ayrılması ve vefât etmesinden sonra ise oğlu El-Hâdî bin el-Nizâr'ın Elemût Kalesi'nde Gayba halinde "Gizlenen-İmâm" olarak İmâmet'i devam ettirdiğine inanılmaktadır.