Farmakognozi, tıbbi bitkilerin ve diğer doğal maddelerin olası bir ilaç kaynağı olarak incelenmesidir. Amerikan Farmakognozi Derneği, farmakognoziyi "doğal kaynaklı ilaçların, etkin maddelerin veya potansiyel ilaçların ya da potansiyel etkin maddelerin fiziksel, kimyasal, biyokimyasal ve biyolojik özelliklerinin incelenmesi ve bunun yanı sıra doğal kaynaklardan yeni ilaçların araştırılması" olarak tanımlar.
Eczacılık; hastalık teşhisi, önlenmesi, tedavi edilmesi ve semptomların azaltılmasında kullanılan her türlü madde ve ilacın; keşfi, üretimi, geliştirilmesi, imha edilmesi, güvenli ve etkin kullanımı ve kontrolü ile ilgilenen, tıp bilimini kimya ile ilişkilendiren klinik sağlık bilimidir. Eczacılığın uygulanması; ilaçlar ve ilaçların etki mekanizmaları, yan etkileri, etkileşimleri, vücuttaki hareketleri ve toksisitesi konularında üst düzey bilgi sahibi olmayı gerektirir. Aynı zamanda tedavi süreçlerinin ve patolojik süreçlerin anlaşılması konularında da yetkinlik gerektirir. Klinik eczacılık gibi eczacılığın bazı uzmanlık dalları da, tıbbi verilerin ve laboratuvar verilerinin değerlendirilmesi hakkında bilgi sahibi olmak gibi başka nitelikler gerektirir.
Simya veya alşimi hem doğanın ilkel yollarla araştırılmasına hem de erken dönem bir ruhani felsefe disiplinine işaret eden bir terimdir. Simya; kimya, metalurji, fizik, tıp, astroloji, semiotik, mistisizm, spiritüalizm ve sanatı bünyesinde barındırır.
Felsefe taşı, Simya ilmine göre dokunduğu her nesneyi altına dönüştüreceğine inanılan taştır. Kimya bilimine göre herhangi bir maddeyi altına dönüştürmek mümkün değildir. Zira altın bir bileşik değil bir elementtir. Bu taşı elde edebilmek için birçok formül ve deneme yapılmıştır. Bu çalışmalar altın elde etmekte başarısız olmuşlardır ama bu çalışmalar modern kimyanın temellerinin atılmasına vesile olmuştur.
Orta Çağ İslam dünyasında bilim, İslam'ın Altın Çağı adı verilen ve 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilim. Bu dönemde Hint, Fars, Sabii ve özellikle Yunan uygarlıklarına ait eserler Arapçaya tercüme edildi. Bu çeviriler tüm bir Orta Çağ boyunca İslam uygarlığında yaşayan bilim insanlarının bilimsel gelişmelerde bulunmalarına ve bu gelişmeleri sonraki yüzyıllara taşımalarına olanak sağladı.
Kimya tarihi, antik çağdan günümüze kadar uzanan zaman aralığında kimya biliminin ortaya çıkışı ve gelişimini konu alır. MÖ 1000 yılına gelindiğinde antik uygarlıklar ileride kimyanın çeşitli dallarının temelini oluşturacak teknolojileri kullanmaktaydı. Ateşin keşfi, cevherlerden metal elde edilmesi, çömlek ve sır yapımı, bira ve şarabın fermantasyon ile elde edilmesi, ilaç ve parfüm yapmak için bitkilerden kimyasalların özütlenmesi, yağın sabuna dönüştürülmesi, cam imâli ve bronz gibi çeşitli alaşımların üretimi bu teknolojiler arasında sayılabilir.
Orta Çağ İslam dünyasında simya ve kimya, Ortaçağ döneminde Müslüman simyacı ve kimyacı bilim insanları tarafından yapılan geleneksel simya ve ilk kimya çalışmalarını tanımlamaktadır. Simya kelimesinin Arapça كيمياء (kīmiyā) kelimesinden türetildiği, bunun da bir Antik Mısır kelimesi olan kemi sözcüğüne dayandığı tahmin edilmektedir. İslami simya çalışmaları etkisini Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşünün ardından göstermeye başlar. Eserlerin ve çalışmaların iyi belgelenmiş olması sebebiyle İslami simya hakkında daha fazla bilgi bulunmaktadır.
Bizans tıbbı, Bizans İmparatorluğu'nun yaklaşık MS 400 ile MS 1453 arası yaygın tıbbi uygulamalarını kapsar. Bizans tıbbı, Greko-Romen öncülleri tarafından geliştirilen bilgi temeli üzerine inşa edilmesiyle dikkate değerdir. Bizans tıbbı, antik çağlardan kalma tıbbi uygulamaları koruyarak İslam tıbbını etkiledi ve Rönesans döneminde Batı'nın tıbbın yeniden doğuşunu destekledi.
Simyacı Kleopatra bir Yunan simyacı, yazar ve filozoftu. Pratik simya ile deneyler yaptı ancak aynı zamanda felsefe taşını üretebilen dört kadın simyacıdan biri olarak da kabul edildi. Bazı yazarlar, onu bir damıtma cihazı olan imbik'in mucidi olarak görüyor.
Agathodaemon, geç Roma Mısır'ında bir simyacıydı. Başta Anepigraphos olmak üzere, 3. yüzyıla ait olduğuna inanılan eserlerine atıfta bulunan, Orta Çağ simya incelemelerinde kullanılan alıntılarıyla tanınaktadır.
Genellikle Musa veya Simyacı Musa olarak da bilinen İskenderiyeli Musa, birinci veya ikinci yüzyılda Yunanca simya metinleri yazan erken dönem simyacılarından biriydi. Ayrıca "Üç kez mutlu Musa" olarak da anılmıştır. Simya metinlerinin yazarı, yazılarında Yahudi tek tanrıcılığının ve diğer Yahudi inançlarının izlerini gösterdiğinden, muhtemelen Yahudi'ydi.
Eugène Léon Canseliet, Fransız yazar ve simyacıdır. Fulcanelli olarak bilinen gizemli simyacının öğrencisiydi. Ustasının kitaplarına önsöz yazmıştı.
Andreas Libavius veya Andrew Libavius, Almanya'nın Halle kentinde dünyaya geldi y. 1550 ve Temmuz 1616'da hayata veda etti. Libavius, Jena Üniversitesi'nde tarih ve şiir öğreterek profesör olarak hayatına devam eden bir rönesans adamıydı. Rothenburg'daki Gymnasium'da doktor oldu ve daha sonra Coburg'da Gymnasium'u kurdu. Libavius en çok simya çalışması ve şimdiye kadar yazılmış ilk kimya ders kitaplarından biri olan Alchemia adlı kitabı yazmış olmasıyla tanınıyordu.
Bernard Trevisan İtalyanca telaffuz: [ˈtreːvizan] 1406-1490 yılları arasında yaşamış hayali bir İtalyan simyacıdır. Biyografisi, 16. yüzyıldan kalma simya metinlerinin editörleri ve yorumcuları tarafından oluşturulmuştur.
Sör George Ripley İngiliz Augustinian kanonu, yazar ve simyacıydı.
George Starkey (1628-1665) veya George Stirk, Kolonyal Amerikalı bir simyacı, tıp doktoru ve Batı Avrupa'da geniş çapta gezen ve Robert Boyle ile Isaac Newton da dahil olmak üzere önde gelen bilim adamlarını etkileyen çok sayıda yorum ve kimyasal incelemenin yazarıdır. 1650'de New England'dan Londra, İngiltere'ye taşındıktan sonra Starkey, Eirenaeus Philalethes takma adıyla yazmaya başladı. Starkey İngiltere'de kaldı ve 1665'te Büyük Londra Vebası'ndaki ölümüne kadar tıp ve simya kariyerine devam etti.
Pierre-Jean Fabre Fransız bir doktor ve simyacı. 1588'de Fransa'nın Castelnaudary şehrinde doğdu ve Fransa'nın Montpellier şehrinde tıp okudu. Paracelsus'un iatrokimyasal tıbbının uygulayıcısı oldu. 1610'dan başlayarak Castelnaudary'de hekimlik yaptı. Otuz Yıl Savaşları sırasında Orta Avrupa'da özellikle şiddetli olan veba konusunda uzman olarak ünlendi. Fabre, veba tedavisi için kimyasal ilaçlar hazırladı. Ayrıca bir dönem Fransa Kralı XIII. Louis'in özel doktoruydu.
Simyanın Aynası, Latincede Speculum Alchemiae olarak bilinmekte olan kısa bir simya kılavuzudur. 1597 yılında çevirisi yapılmıştır. İngilizce dilinde basılan ikinci simya metni olarak kabul edilmektedir. Uzun bir süre Roger Bacon'a (1214-1294) atfedilen eser, büyük olasılıkla on üçüncü ve on beşinci yüzyıllar arasında yazan kimliği belirsiz bir yazarın ürünüdür.
İlk olarak 1652'de yayınlanan Theatrum Chemicum Britannicum, Elias Ashmole tarafından seçilen İngiliz simya literatürünün kapsamlı açıklamalı bir derlemesidir. Kitap, daha önce yalnızca özel el yazmalarında bulunan birçok eseri korudu ve kullanıma açtı. Thomas Norton, George Ripley, Geoffrey Chaucer, John Gower, John Lydgate, John Dastin, Abraham Andrews ve William Backhouse gibi kişilerin simya ayetlerini içeriyor.
Simyanın, hem simya metinlerinde hem de ana akım eğlencede görülen, sanatla uzun süredir devam eden bir ilişkisi vardır. Edebi simya, Shakespeare'den modern fantezi yazarlarına kadar İngiliz edebiyat tarihi boyunca görülmektedir. Burada karakterler veya olay örgüsü, simyasal bir magnum opus'u takip eder. On dördüncü yüzyılda Chaucer, Terry Pratchett'inkiler gibi son zamanlardaki fantezi eserlerinde hala görülebilen bir simya hiciv akımı başlattı.