İçeriğe atla

Tarama (tıp)

Bir kömür madencisi, kömür işçisinin pnömokonyozu için bir tarama anketini dolduruyor.

Tıpta tarama, henüz tanınmayan durumları veya risk belirteçlerini aramak için kullanılan bir stratejidir.[1][2][3] Bireylere veya tüm popülasyona uygulanabilir. Test edilen kişilerde herhangi bir hastalık bulgusu veya semptomu görülmeyebilir veya tek başına kesin bir tanıya işaret etmeyen yalnızca bir veya iki semptom görülebilir.

Tarama müdahaleleri, gelecekte bir noktada hastalığa dönüşebilecek durumları belirlemek için tasarlanır. Böylece ölüm oranını ve hastalıktan muzdaripliği azaltma umuduyla daha erken müdahale ve yönetime olanak tanmış olur. Tarama erken bir teşhise yol açabilse de tüm tarama testlerinin taranan kişiye fayda sağladığı gösterilmemiştir. Aşırı teşhis, yanlış teşhis ve yanlış bir güvenlik duygusu yaratmak, taramanın bazı potansiyel olumsuz etkileridir. Ek olarak, bazı tarama testleri uygunsuz bir şekilde aşırı kullanılabilir.[4][5] Bu nedenlerden dolayı, özellikle düşük insidanslı bir hastalık için tarama programında kullanılan bir testin, kabul edilebilir özgüllüğe ek olarak iyi bir duyarlılığa sahip olması gereklidir.[6]

Çeşitli tarama türleri mevcuttur: evrensel tarama, belirli bir kategorideki tüm bireylerin (örneğin, belirli bir yaştaki tüm çocukların) taranmasıdır. Vaka bulma, risk faktörlerinin varlığına dayalı olarak daha küçük bir grup insanın taranmasını içerir (örneğin, bir aile üyesine kalıtsal bir hastalık teşhisi konduğu zaman). Tarama müdahaleleri teşhis amaçlı tasarlanmamıştır ve sıklıkla hem yanlış pozitif hem de yanlış negatif sonuçlar görülebilmektedir.

Tarama için sık sık güncellenen öneriler, bağımsız uzmanlar paneli olan Amerika Birleşik Devletleri Önleyici Hizmetler Görev Gücü tarafından yapılmaktadır.[7]

Prensipler

1968'de Dünya Sağlık Örgütü, genellikle Wilson ve Jungner kriterleri olarak adlandırılan, hastalık taraması Prensipleri ve uygulamaları hakkında kılavuzlar yayınladı.[8] İlkeler bugün hala geniş ölçüde geçerlidir:

  1. Durum önemli bir sağlık sorunu olmalıdır.
  2. Durum için bir tedavi olmalıdır.
  3. Teşhis ve tedavi için olanaklar mevcut olmalıdır.
  4. Hastalığın gizli bir aşaması olmalıdır.
  5. Durum için bir test veya inceleme yapılmalıdır.
  6. Test popülasyon için kabul edilebilir olmalıdır.
  7. Hastalığın doğal seyri yeterince anlaşılmalıdır.
  8. Kimin tedavi edileceğine dair üzerinde anlaşmaya varılmış bir politika olmalıdır.
  9. Bir vaka bulmanın toplam maliyeti, bir bütün olarak tıbbi harcamalarla ilişkili olarak ekonomik olarak dengelenmelidir.
  10. Vaka bulma sadece "bir kez ve herkes için" bir proje değil, sürekli bir süreç olmalıdır.

2008 yılında yeni genomik teknolojilerin ortaya çıkmasıyla birlikte DSÖ bunları aşağıdaki şekilde ve yeni anlayışla değiştirmiştir:

Son 40 yılda ortaya çıkan tarama kriterlerinin sentezi:

  • Tarama programı bilinen bir ihtiyaca cevap vermelidir.
  • Taramanın hedefleri başlangıçta tanımlanmalıdır.
  • Tanımlanmış bir hedef popülasyon olmalıdır.
  • Tarama programının etkinliğine dair bilimsel kanıtlar bulunmalıdır.
  • Program eğitim, test, klinik hizmetler ve program yönetimini entegre etmelidir.
  • Potansiyel tarama risklerini en aza indirecek mekanizmalarla kalite güvencesi olmalıdır.
  • Program bilinçli seçim, gizlilik ve özerkliğe saygıyı sağlamalıdır.
  • Program, tüm hedef kitle için eşitliği ve taramaya erişimi teşvik etmelidir.
  • Program değerlendirmesi baştan planlanmalıdır.
  • Taramanın genel yararları, zararlarından ağır basmalıdır.[9]

Türler

A mobile clinic used to screen coal miners at risk of black lung disease
Kara akciğer hastalığı riski taşıyan kömür madencilerini taramak için kullanılan bir mobil klinik
  • Toplu tarama: Tüm popülasyonun veya alt grubun taranması. Bireyin risk durumuna bakılmaksızın herkese yapılır.
  • Yüksek riskli veya seçici tarama: Yüksek riskli tarama, yalnızca yüksek riskli kişiler arasında yapılır.
  • Çok fazlı tarama: Tek bir hastalık için ayrı tarama testleri yerine, iki veya daha fazla tarama testinin büyük bir popülasyona aynı anda uygulanmasıdır. Dikkatli bir şekilde ve araştırmaya dayalı olarak yapıldığında, risk faktörlerinin belirlenmesi tıbbi tarama için bir strateji olabilir.[10]

Örnekler

Genel programlar

Birçok ülkede nüfusa dayalı tarama programları vardır. Birleşik Krallık gibi bazı ülkelerde politika ulusal olarak belirlenir ve programlar ülke çapında tek tip kalite standartlarına göre yapılır. Yaygın tarama programları şunları içerir:

Kaynakça

  1. ^ "To Screen or Not to Screen? - The Benefits and Harms of Screening Tests". NIH News in Health. National Institutes of Health. March 2017. 22 Aralık 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Ocak 2020. Screening tests are given to people who seem healthy to try to find unnoticed problems. They're done before you have any signs or symptoms of the disease. 
  2. ^ O'Toole, Marie T., (Ed.) (2013). Mosby's medical dictionary. 9th. St. Louis, Mo.: Elsevier/Mosby. ISBN 978-0-323-08541-0. OCLC 788298656. screening, n., 1. a preliminary procedure, such as a test or examination, to detect the most characteristic sign or signs of a disorder that may require further investigation. 
  3. ^ "screening, n.". Oxford English Dictionary. March 2017. 11 Haziran 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Ocak 2020. ... 8. a. Medical examination of a person or group to detect disease or abnormality, esp. as part of a broad survey rather than as a response to a request for treatment. 
  4. ^ O'Sullivan (11 Şubat 2018). "Overtesting and undertesting in primary care: a systematic review and meta-analysis". BMJ Open. 8 (2): e018557. doi:10.1136/bmjopen-2017-018557. PMC 5829845 $2. PMID 29440142. 
  5. ^ O'Sullivan (19 Mart 2018). "Variation in diagnostic test requests and outcomes: a preliminary metric for OpenPathology.net". Scientific Reports. 8 (1): 4752. doi:10.1038/s41598-018-23263-z. PMC 5859290 $2. PMID 29556075. 
  6. ^ eMedicine'de Screening and Diagnostic Tests
  7. ^ Hall (2019). "Too Many Medical Tests". Skeptical Inquirer. 43 (3): 25-27. 
  8. ^ Wilson (1968). "Principles and practice of screening for disease" (PDF). WHO Chronicle. 22 (11): 281-393. PMID 4234760. 17 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 14 Nisan 2023. 
  9. ^ Anne Andermann, Ingeborg Blancquaert, Sylvie Beauchamp, Véronique Déry Revisiting Wilson and Jungner in the genomic age: a review of screening criteria over the past 40 years: Bulletin of the World Health Organization; 2008 Volume 86, Number 4, April 2008, 241-320
  10. ^ Wald (1999). "When can a risk factor be used as a worthwhile screening test?". BMJ. 319 (7224): 1562-1565. doi:10.1136/bmj.319.7224.1562. ISSN 0959-8138. PMC 1117271 $2. PMID 10591726. 
  11. ^ AlGhalyini (30 Haziran 2022). "Does SARI Score Predict COVID-19 Positivity? A Retrospective Analysis of Emergency Department Patients in a Tertiary Hospital" (PDF). Journal of Health and Allied Sciences. 13: 077-082. doi:10.1055/s-0042-1748806. 4 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 1 Temmuz 2022. 

Ek okuma

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Meme kanseri</span>

Meme kanseri, meme hücrelerinde başlayan kanser türüdür. Akciğer kanserinden sonra, dünyada görülme sıklığı en yüksek olan kanser türüdür. Her 8 kadından birinin hayatının belirli bir zamanında meme kanserine yakalanacağı bildirilmektedir. Erkeklerde de görülmekle beraber, kadın vakaları erkek vakalarından 100 kat daha fazladır. 1970'lerden bu yana meme kanserinin görülme sıklığında artış yaşanmaktadır ve bu artışa modern, Batılı yaşam tarzı sebep olarak gösterilmektedir. Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinde görülme sıklığı, dünyanın diğer bölgelerinde görülme sıklığından daha fazladır.

<span class="mw-page-title-main">İnsan papilloma virüsü</span>

İnsan papilloma virüsü, insan papilloma virüs ya da human papillomavirus papillomavirus ailesine mensup, deri ve mukozal yüzeylerdeki bazal epitelyal tabaka hücrelerini enfekte eden bir DNA virüsüdür ve neden olduğu HPV enfeksiyonu, dünyada cinsel yolla bulaşan en yaygın hastalıktır.

<span class="mw-page-title-main">Kalp krizi</span> Kalbin bir kısmına kan akışının kesilmesi

Kalp krizi, kalp enfarktüsü ya da akut miyokard enfarktüsü, kan akımının azalması veya durması sonucunda koroner arterlerden birinde meydana gelen enfarktüs ile karakterize edilir. Tipik belirtiler arasında, sıklıkla sol omuz, kol veya çeneye yayılan, göğüs kemiğinin arkasında (retrosternal) göğüs ağrısı veya rahatsızlığı bulunur. Bu ağrı, bazen mide yanması gibi algılanabilir.

<span class="mw-page-title-main">Majör depresif bozukluk</span> Düşük benlik saygısı ve normalde eğlenceli aktivitelere ilgi veya zevk kaybı ile birlikte her şeyi kapsayan düşük ruh hali

Majör depresif bozukluk, majör depresyon veya klinik depresyon, en az iki hafta boyunca, farklı türden günlük hadise ve tecrübeler karşısında, sabit bir şekilde düşük ruh halinde bulunulması ile karakterize edilen bir zihinsel hastalıktır. Hastalık, tıbbi teşhisi ancak bir uzman tarafından konulabilecek bir hastalıktır. Hastalık, halk arasında kullanılan depresif olma durumu ile alakalı olmayıp, bu ruh hallerinden her yönden ve tamamen ayrılan bir hastalık türüdür.

<span class="mw-page-title-main">Prostat kanseri</span> Kanser çeşidi

Prostat kanseri eril üreme sisteminde yer alan bir bez olan prostatta gelişen bir kanserdir. Prostat kanserlerinin çoğu yavaş gelişim gösterir; bununla beraber, görece hızlı gelişim gösterenleri de vardır. Prostat kanseri hücreleri prostattan vücudun diğer kısımlarına, özellikle kemiklere ve lenf düğümlerine yayılabilir. Başlangıçta hiçbir belirti vermeyebilir. İlerleyen aşamalarda ise işemede zorluk, idrarda kan ya da pelviste, sırtta veya işeme sırasında ağrıya sebep olabilir. İyi huylu prostat büyümesi olarak bilinen hastalık da benzer belirtiler verebilir. İleri aşamada ortaya çıkan diğer belirtiler arasında düşük alyuvar hücresi sayısından kaynaklanan yorgunluk hissi sayılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Pap smear</span>

Papanikolaou testi, Papanicolaou testi, Pap smear, Pap test, servikal smear veya smear testi, jinekolojide kullanılan bir tarama testidir. Test, onu keşfeden Georgios Papanikolaou'nun adıyla anılmaktadır, bununla beraber Aurel Babeş de bağımsız olarak aynı testi geliştirmiştir. Testin adında geçen smear, İngilizce bir kelime olup Türkçe "yayma" demektir; alınan hücrelerin incelenmek üzere bir mikroskop lamı üzerinde yayılmasını belirtmek amacıyla kullanılır. özellikle ektoserviksdeki premalign ve malign durumları belirlemek için geliştirilmiş bir tıbbi görüntüleme metodu olan Pap testi, ayrıca endoserviks ve endometriumdaki anormallikleri belirlemek için de kullanılır. Kanser öncülü değişikliklerin erken saptanması mortaliteyi azaltır, bilhassa serviks kanserinin bu yöntemle taranması sonucunda mortalite büyük oranda düşmüştür. Sonuç olarak serviks kanserinin tarama testi olarak kullanılan Pap smear testi, erken tanı olanağı sağlamaktadır. Buna ek olarak birçok enfeksiyon süreci de tanımlanabilmektedir, Kandida albicans ve Trichomonas vaginalis gibi.

<span class="mw-page-title-main">Rahim ağzı kanseri</span> Rahim ağzında meydana gelen kötücül kanser

Serviks kanseri, servikal kanser ya da rahim ağzı kanseri, rahim ağzının malign (kötücül) kanseridir. Serviks kanseri, epitelden köken alan malign tümör, yani karsinomdur. İlk belirtisi vajinal kanama olabilir, ama iyice ilerleyene kadar bir belirti göstermeme durumu da söz konusudur. Tedavisi, erken evrelerde ameliyat, ileri aşamalarda kemoterapi ve radyoterapidir.

İkili tarama testi ya da 11-14 testi olarak da bilinen ilk trimester tarama testi Down sendromu ve Trizomi 18 adı verilen kromozomal anomaliye sahip bebekleri gebeliğin çok erken dönemlerinde saptamaya yönelik bir tarama testidir. Yaşları kaç olursa olsun tüm kadınlar fiziksel veya zeka engelli bebek doğurma riski taşırlar. Down sendromuna sahip bir bebek doğurma riski 20 yaşındaki bir kadında 1530'da 1 iken bu risk artarak 44 yaşındaki bir kadında 30'da 1'e çıkar.

Profilaksi (önleyici tedavi ya da önleyici tıp), hastalık tedavisinin aksine hastalık meydana gelmeden hastalığın önlenmesidir. sağlık fiziksel ve zihinsel durumların çeşitlerini kapsar. Çevresel faktörler, genetik yatkınlık, hastalık ajanları ve yaşam tarzı seçimleri hastalık ve sakatlık durumlarını etkiler. Sağlık, hastalık ve sakatlık durumları, bireylerin farkına varmadan değişebilen dinamik durumlardır. Hastalıkların önlenmesi, birincil, ikincil ve üçüncül korunma olarak kategorize edilebilen önlemlere dayanır.

<span class="mw-page-title-main">Hepatit C</span> Karaciğeri etkileyen enfeksiyon

Hepatit C özellikle karaciğeri etkileyen bir enfeksiyondur. Hastalığa, hepatit C virüsü (HCV) sebep olur. Hepatit C, genellikle herhangi bir belirtiye sahip değildir ancak kronik enfeksiyon, karaciğerde yara oluşumu ve uzun yıllar sonra siroza sebep olabilir. Aynı zamanda, bazı durumlarda, sirozlu hastalarda, karaciğer yetmezliği ve karaciğer kanseri ya da ölümcül kanamaya sebebiyet verebilecek, yemek borusu ve midedeki damarlarda aşırı şişmeye yol açabilir.

<span class="mw-page-title-main">Rahim kanseri</span> rahim içinde yerleşen kadın üreme organı kanseri

Rahim kanseri, kadın genital sisteminde rahim içini döşeyen endometriyumdan kaynaklanan bir kanserdir. Kanser, vücudun diğer bölümlerine yayılma veya dağılma yeteneğine sahip hücre'lerin anormal büyümesinin sonucudur.

<span class="mw-page-title-main">Tip 2 diyabet</span> metabolik bozukluk

Tip 2 diabetes mellitus önceki adıyla insüline bağımlı olmayan diyabet (NIDDM) veya erişkin dönemde ortaya çıkan diyabet –, insülin direnci ve buna bağlı insülin eksikliği bağlamında yüksek kan şekeri ile karakterize edilen bir metabolik bozukluktur. Bu, pankreastaki adacık hücrelerinin yok oluşundan kaynaklanan kesin bir insülin eksikliği bulunan tip 1 diyabetin tam tersine bir durumdur. Klasik semptomlar arasında aşırı susama, sık idrara çıkma ve sürekli açlık bulunmaktadır. Diyabet vakalarının %90’ı tip 2 diyabetten oluşurken tip 1 diyabet ile gestasyonel diyabet, geri kalan %10’unu oluşturur. Genetik olarak obeziteye yatkın olan insanlarda tip 2 diyabetin ana sebebinin obezite olduğu düşünülmektedir.

Aşırı tanı, herhangi bir bulgusu olmayan veya çoğunlukla bulgusu olduğu halde kişinin yaşamı süresince bir engele veya ölüme yol açmayacak durumun -istemli veya istemsiz- tıbben hastalık tanımı eşiğinin üzerinde değerlendirilip hastalık olarak ele alınmasıdır. Çoğunlukla, düzenli ve sık aralıklarla sağlık taraması geçiren/geçirtilen kişiler için söz konusu olan ve gereksiz ve yan etkileri olan tıbbi uygulamalara maruz kalma durumunu tanımlar.

Epidemiyoloji risk faktörü sağlık ve enfeksiyonun yüksek riskli hastalık /enfeksiyonla birleştirildiğinde değişkendir. Bazen belirleyicide kullanılabilir. Yüksek veya düşük riskle birleştirildiğinde değişken olabilmektedir.

Prediyabet, diyabet teşhisi için gerekli olan tüm semptomların bulunmadığı ancak kan şekerinin anormal derecede yüksek olduğu diyabetes mellitusun ön safhasıdır. Bu aşamaya genellikle "gri alan" denir. Bir hastalık değildir; Amerikan Diyabet Derneği'ne göre; "Prediyabet kendi başına klinik bir durum olarak görülmemeli, daha çok diyabet ve kardiyovasküler hastalık (KVH) için bir risk faktörü olarak görülmelidir". Prediyabet obezite, yüksek trigliserit ve/veya düşük HDL kolesterol şeklindeki dislipidemi ve hipertansiyon ile ilişkilidir. Bu nedenle metabolik bir diyatezi veya sendromdur ve genellikle belirti (semptom) vermez ve verdiği tek semptom yüksek kan şekeridir.

<span class="mw-page-title-main">Prediktif genetik test</span>

Prediktif genetik test, asemptomatik bir kişide gelecekteki hastalık riskini tahmin etmek kullanılan bir genetik testtir. Doğumdan sonra, genellikle yaşamın ilerleyen dönemlerinde ortaya çıkan bozukluklarla ilişkili gen mutasyonlarını saptamak için kullanılmaktadır. Bu testler, genetik hastalığı olan bir aile üyesine sahip olan, ancak test sırasında genetik hastalığın hiçbir özelliğine sahip olmayan kişilere yardımcı olmaktadır. Prediktif genetik testler, bir kişinin kanser türleri gibi genetik temelli bozukluklar geliştirme olasılığını artıran mutasyonları belirleyebilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Tıbbi test</span> tıbbi işlem

Tıbbi test; hastalıkları, hastalık süreçlerini, kişinin duyarlılığını saptamak, teşhis ve muayene etmek, izlemek veya bir tedavi sürecini belirlemek için yapılan tıbbi prosedürdür. Biyokimya ve moleküler teşhisle ilgili fiziksel ve görsel muayeneler, tanısal görüntüleme, genetik testler, kimyasal testler ve hücresel analizler gibi tıbbi testler uygun ortam ve koşullarda gerçekleştirilmektedir. Testler tıbbi aletler ile tıbbi laboratuvarlarda yapılır.

Otoimmün hastalık, bir vücut kısmına anormal bir bağışıklık tepkisinden kaynaklanan bir durumdur. En az 80 otoimmün hastalık türü tanımlanmış olup, bazı kanıtlar 100'den fazla türün olabileceğini düşündürmektedir. Herhangi bir vücut parçası tutulabilir. Semptomlar çeşitlidir ve genellikle hafif ila şiddetli arasında değişen ve geçici olabilen düşük dereceli ateş ve yorgun hissetmeyi içerir.

<span class="mw-page-title-main">Orta zincirli açil koenzim A dehidrogenaz yetmezliği</span>

Orta zincirli Açil-CoA(Koenzim A) dehidrogenaz eksikliği, vücudun orta zincirli yağ asitlerini asetil-CoA'ya parçalama

<span class="mw-page-title-main">Testis kanseri</span>

Testis kanseri, erkek üreme sistemi’nin parçası olan testislerde oluşan kanser'dir. Belirtileri, testiste yumru veya testis torbası'nda şişlik veya ağrıyı içerebilir. Tedavi kısırlık ile sonuçlanabilir.