İçeriğe atla

Tapduk Emre

Tapduk Emre (d. 1210-1215 - ö. ?), Horasanlı bir Türkmen dervişi olan Yunus Emre'nin mürşidi olarak tanınır. Doğum tarihi 1210 ve 1215 yılları arasında tahmin edilmektedir. Rivayete göre, Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre'nin eğitimini Tapduk Emre'ye emanet eder. Tapduk Emre'den itibaren Anadolu'da "Tapduklular" adında bir topluluğun varlığı belirtilmektedir. Yunus, Nallıhan Tapduk Emre dergahında kırk yıl boyunca odun taşıyan bir derviştir ve taptukluların yetiştirdiği en büyük ozanlardan biri olarak kabul edilir.[]

Yunus Emre'nin şiirlerinde Hacı Bektaş-ı Veli'ye dair bir ima bulunmadığı doğrudur. Bektaşiler, bâtıni geleneği sürdürerek kendilerini tanınmış, sevilen ve halkın saygısını kazanmış kişilerden saymışlardır. Bu nedenle, Abdülbaki Gölpınarlı gibi bazı araştırmacılar, Yunus Emre'nin silsilesinde Hacı Bektaş-ı Veli'nin olduğuna inanmamaktadır.[1]

Tapduk Emre'nin mezarının yeri kesin olarak belirlenememiş olmakla birlikte Eskişehir, Nevşehir (Hacıbektaş ilçesi), Manisa,[2] Aksaray[3] ve Afyonkarahisar'da[4] Tapduk Emre'ye ait olduğu iddia edilen mezarlar bulunur.

Adının anlamı

Tapduk sözcüğü, İslamiyet öncesi Türk topluluklarında da var olan bir isimdir. Tapduk, Türk ve Altay mitolojisinde yer alan söylencesel kahramandır. Tapdık (Taptık, Taptuk) da denir. Kötücül varlıkları temizlemek için gökten yere indiğine inanılan efsane kahramanıdır.[5] Pek çok görüşe göre Yunus Emre’nin şeyhi olan Tapduk Emre’nin adının buradan geliyor olması muhtemeldir. Hatta bazı araştırmacılar tarafından, Tapduk Emre'nin tarihsel bir kişilik olmadığı, bu eski efsane kahramanının Yunus Emre'nin yaşam öyküsüne halk kültürü ve toplumsal bellek tarafından uyarlandığı öne sürülmektedir. Celal Beydili'ne göre Tapduk isminin anlamı "tesadüfen bulunmuş" (Azerice "tapmak" sözcüğü bulmak manasına gelir)[6] demektir ve ilahi bir güç tarafından gönderilerek bulunan çocuk motifiyle bağlantılıdır. Emre sözcüğünün ise İmre kavramı ile bağlantılı olduğu kabul edilmektedir. "Amramak/ Emremek/ İmremek" aşık olmak demektir ve Emre kelimesi de aşık manası[7] taşır.

Kaynakça

  1. ^ Yunus Emre,? (2006). Yunus Emre hayatı ve bütün şiirleri. Abdülbâki Gölpınarlı. İstanbul: Türkiye iş bankası kültür yayıniarı. ISBN 975-458-804-X. OCLC 124505570. 
  2. ^ "Arşivlenmiş kopya". 11 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Mayıs 2020. 
  3. ^ "Arşivlenmiş kopya". 12 Mart 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Mayıs 2020. 
  4. ^ "Arşivlenmiş kopya". 9 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Mayıs 2020. 
  5. ^ Türk Söylence Sözlüğü, Deniz Karakurt, Türkiye, 2011, (OTRS: CC BY-SA 3.0) 7 Kasım 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  6. ^ Türk Mitolojisi Ansiklopedik Sözlük, Celal Beydili, Yurt Yayınevi
  7. ^ Büyük Larousse, Milliyet Gazetesi Yayınları, Cilt-7, "Emre"


İlgili Araştırma Makaleleri

Türklerin Anadolu'ya geldikten sonra edebiyatları iki gruba ayrılmıştır. Arapça ve Farsçayı çok iyi bilen aydınların oluşturduğu "Yüksek Zümre Edebiyatı" ve İslam öncesinden gelen sözlü bir "Halk Edebiyatı". Anadolu'ya göç eden Türkler arasında aynı ayrım devam etti. Medrese eğitimi gören aydın kesim Arap ve Fars edebiyatlarının tesirini devam ettirirken, halk yine saz şairleri aracılığıyla halk edebiyatını devam ettirdi. Dolayısı ile Anadolu Türk Edebiyatı iki grupta incelenmektedir. Bu gruplardan biri halk edebiyatıdır.

Alazlama veya dağlama, Türk ve Altay halk kültüründe Ateş Tedavisi. Yalazlama olarak da bilinir.

Tasavvuf, kelime anlamıyla "sufi olmak, sufiye yolunu izlemek" demektir. Tasavvuf ehline mutasavvıf ya da sufi denir. Tasavvuf edebiyatı ise tasavvufla uğraşan kişilerin ortaya koyduğu ürünleri kapsayan edebiyat türüdür. Halk edebiyatının "tasavvufi halk edebiyatı" türü 12. yüzyılda Ahmed Yesevi ile başladı. Konusu Allah'a ulaşmanın yolları, ahlak ve nefsin terbiyesidir. Anadolu’nun bu alandaki ilk ve en ünlü şairi Yunus Emre’dir.

Barak Baba, ünlü bir Babai dervişidir. Kesin olarak nerede doğduğu bilinmemektedir. Anadolu'nun Selçuklu Türklerinin eline geçmesinden sonra Müslümanlaştırılması görevini bu büyük zatlara vermesi ile Anadolu'daki çeşitli tekke ve zaviyeler bu insanlar tarafından devamlı dolaşılır olmuştur. Tüm Anadoluda bunların izleri ve saygınlıkları sürdürülmüştür. Afyonun Sandıklı ilçesinde de bir türbesi yer almaktadır. Burada yalnız Barak'ın değil Sarı Saltuk'un ve Taptuk Emre'nin de mezarlarının olması acaba Barak'ın hocalarının yanında mı olmak arzusundan dolayı mı, yoksa Babailik hareketinin merkezi olmasından mı burayı tercih ettiği kesinlik kazanamamıştır. Barak Baba böylesi bir düşünsel siyasal birikimin tam merkezinde olan biridir. Bu durum onun düşünsel ve siyasal kimliğinin oluşmasında belirleyicidir.

<span class="mw-page-title-main">Yunus Emre</span> Türk şair ve mutasavvıf (1240–1320)

Yunus Emre (1240-1320), Anadolu sahasında yetişmiş Türk şair ve mutasavvıf. 13. yüzyılın son yarısı ve 14. yüzyılın başlarında yaşamış Türkmen bir derviş olan Yunus Emre, Anadolu'da Türkçe şiirin öncüsüdür. Tarihî şahsiyeti hakkındaki bilgiler yetersiz, hatta birbirini yalanlayıcı nitelikte olmakla birlikte biraz da menkıbelere karışmıştır. Yunus Emre hakkında biyografik bilgi veren velayetnameler ile manzum şiirler dışında temel kaynak bulunmamaktadır.

Gülbank, gülbenk, gulvang, gulbang ya da gulweng Farsça gül + ses anlamına gelen bang'tan "gül sesi" anlamındadır. Abdülbaki Gölpınarlı ayrıca bülbül sesi biçiminde Türkçeleştirilmiştir. Terim olarak ise Mevlevilik, Bektaşilik, Halvetilik, Kadirilik, Rufailik gibi tarikatlarda hep bir ağızdan yüksek sesle söylenen alkış, dua içerikli sözlü edebiyat ürünü anlamı taşır. En eski örnekleri Mir’âtü’l-Mekâsıd fî Def’i’l-Mefâsid'de kayıtlıdır.

<span class="mw-page-title-main">Abdülbaki Gölpınarlı</span> Türk edebiyat tarihçisi ve tercüman

Abdülbaki Gölpınarlı, asıl adı Mustafa İzzet Baki olan edebiyat tarihçisi ve mütercimdir.

<span class="mw-page-title-main">Köroğlu Destanı</span> Türk destanı

Köroğlu Destanı, Türk, Altay, Anadolu ve Azeri efsanelerinde ve halk öykülerinde yer alan söylencesel kahramanın öyküsünün anlatıldığı doğal bir destandır.

Âşık, Anadolu, Güney Kafkasya ve İran'da sürdürülen, genellikle bağlama veya başka bir telli müzik aleti eşliğinde söylenen sözlü halk müziği geleneğini icra eden kişidir. Aşıklık geleneği, Türk kökenli ve Türkler arasında yaygın olan Anadolu, Ortadoğu ve Orta Asya'ya özgü bir halk şairliği türüdür. Türkçe "Ozan" kavramı ile de ifade edilir.

<span class="mw-page-title-main">Hacı Bektaş-ı Veli</span> Anadolu ermişi

Hacı Bektâş Velî ; mistik, seyyid, mutasavvıf, âlim ve İslam filozofu. Alevi-Bektâşiliğin fikir ve isim öncülerindendir. Kendisinin yolunu takip edenlere Bektâşi adı verilir.

Velâyet-nâme-i Hacı Bektâş-ı Velî, Vilâyet-name-i Hacı Bektaş-ı Velî veya Manâkib-ı Hacı Bektâş-ı Velî 15. yüzyılda yazılmış, Hacı Bektaş-ı Veli'nin hayatı hakkında menkıbe türü bir eserdir.

<span class="mw-page-title-main">Kırklar</span>

Kırklar, Türk halk inancında Kırk Evliya. Kırkavlan da denilir. Bilinmeyen bir yerlerde yaşayan kırk kutlu kişidir.

<span class="mw-page-title-main">Ak Oğlanlar</span>

Ak Oğlanlar - Türk ve Altay mitolojisinde İyilik Tanrıları. Ak Erler de denir. Ülgen Han'ın oğullarıdırlar. Kıyatlar adı da verilir. Yedi kardeştirler. Yedi Altay boyunun koruyucusudurlar. Yedi Kat yeraltını sembolize ederler. Kıyat sözcüğü aynı adlı bir Moğol boyunu çağrıştırmaktadır. Moğollarda Kıyat ve Kıyan adlı iki akraba boy vardır. Ak Oğlanların adları şu şekildedir:

  1. Karağus Han: Kuşlar Tanrısı
  2. Karşıt Han: Temizlik Tanrısı.
  3. Pura Han : At Tanrısı.
  4. Burça Han: Zenginlik Tanrısı.
  5. Yaşıl Han: Doğa Tanrısı.
  6. Kanım Han: Güven Tanrısı.
  7. Baktı Han: Lütuf Tanrısı.

And veya ant, Türk ve Moğol halk kültüründe ve inancında yemin demektir. Moğolcada Anda veya Andgay denir.

<span class="mw-page-title-main">Aydın Ata</span>

Aydın Ata, Türk mitolojisinde efsanevi ozan. Aşık Aydın olarak da bilinir. Müzisyenlerin, şairlerin, aşıkların, ozanların atasıdır. İnsanların rüyalarına girip şairlik ve ozanlık yeteneği verir. Rüyasına girdiği kişiler onu aydınlık bir ışık huzmesi içinde görürler. Kutsal ışık (nur) şeklindeki bu aydınlık suyu ve saflığı simgeler. Sıradışı güçleri vardır.

Bergü - Türk halk inanışında Vahiy veya İlham anlamına gelir. Esin almak demektir. Bergi veya Vergi de denir.

<span class="mw-page-title-main">Çike</span>

Çike - Türk ve Tatar mitolojisinde Şarkı Cini. Şeke veya Çeke olarak da bilinir. Dirsek boyunda bir cücedir. Yanına gelenlere destan okutturup, şarkı söyletir. Ağaçların altında yaşar, zararsızdır. Bazen dediğini yaptırabilmek için insanları korkutur. Yakaladığı kişiye saatlerce yır (şarkı) veya kay (destan) okuttuğu olur.

Yuğ – Türk ve Altay halk kültüründe ve inancında Cenaze Töreni. Yoğ veya Yığ olarak da söylenir. Cenaze töreni, cenaze yemeği gibi anlamları vardır. Yuğ, zaman zaman "Ağıt" ile eşanlamlı kullanılsa da daha geniş kapsamlıdır, sadece okunan ezgiyi değil, yapılan töreni de ifade eder.

İrşi – Türk ve Altay halk inancında ve halk kültüründe peri (perikızı). Cisimsiz dişil varlık.