Bakır Taş Çağı, MÖ 5000-3000 yılları arasını kapsayan tarih öncesi dönemdir. Bakır Çağı'nın bir diğer adı Maden Taş Çağı'dır. Taş aletler yanında bakırın da kullanılmaya başlamasından dolayı Kalkolitik Çağ olarak adlandırılan bu dönem, Geç Neolitik Çağ'ın devamıdır. Bu çağda da, Neolitik Çağ'da olduğu gibi, bölgesel farklılıklar bulunmaktadır.
Aizanoi, Kütahya şehir merkezine 58 kilometre uzaklıkta, Çavdarhisar ilçesinde bulunan antik kenttir.
Alacahöyük, Çorum'un Alaca ilçesinin 15 km kuzeybatısındaki Alacahüyük köyündeki bir höyüktür. Bu höyükte dört ayrı kültür evresinden kalma 15 yerleşim ya da yapı katı saptanmıştır.
Gordion Müzesi, Ankara'nın Polatlı ilçesinin Yassıhüyük köyündedir. Müzede Kral Midas'ın tümülüsü bulunmakla birlikte Kral Midas'ın kafatası sonradan Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ne götürülmüştür. İskeletinin ise sonradan kaybolduğu iddia edilmektedir.
Sardis, Manisa'nın Salihli ilçesine bağlı Sart kasabası yakınlarında bulunan ve Lidya (Lydia) devletine başkentlik yapmış antik kent. MÖ 1300'de kurulup MS 1200'de yıkılmıştır. Salihli merkezine 9 km, İzmir'e 82 km uzaklıkta olup, İzmir-Ankara karayolunun iki yanına yayılmıştır.
Kiklad uygarlığı, Ege Denizi içinde kalan, bugün Tavşan Adaları olarak adlandırılan, adalarda yaşayanların M.Ö. 3000 - M.Ö. 2000 yılları arasında, Erken Tunç Çağı'nda kurdukları medeniyet.
Kars Müzesi 1959 yılında kurulmuştur ancak bugünkü hizmet binasına 1980 yılında taşınmıştır. Bu müze Kars'ın en büyük müzesidir.
Karaz Kültürü,Erken Tunç Çağı'na ait bir kültürdür. Sovyet arkeolog Boris Kuftin'in çalışmalarında ortaya konulan, Geç Kalkolitik Çağ ve Tunç Çağı boyunca Doğu Anadolu Bölgesi, Transkafkasya, Azerbaycan ve Kuzeybatı İran'ı içine alan bir yayılma gösteren kültürdür.
Aksaray Müzesi 1969 yılında Zinciriye Medresesi'nde kurulmuş ve civardan eser toplanmıştır. Daha sonra Acemhöyük, Aşıklı Höyük, Musular ve Güvercinkayası Höyüğü kazılarının yapılmasıyla yeni bir binaya ihtiyaç duyulmuş ve 2004 yılında yeni bir bina inşa edilmiştir. Sergilenmekte olan eserler akeramik Neolitik çağdan Osmanlı Çağı'na kadar uzanmaktadır.
Azıh mağarası ,Azerbaycan'ın güneybatısındaki Küçük Kafkas Dağları'nın güneydoğu yamacında, Karabağ'ın Kuruçay vadisinde, Tuğ çöküntüsünde, Kuruçay nehrinin sol kıyısında, nehirden 3 km uzaklıkta, Kuruçay'ın modern yatağından 100-120 metre yukarıda yer almaktadır. Karabağ'ın Hocavend ilçesinde Azıh ve Salaketin köyleri arasında, Füzuli şehrinden 14 km kuzeybatıda, deniz seviyesinden 900 metre yükseklikte bulunan bir mağara kompleksidir. Azıh mağarasının alanı 800 km²'dir. Burada uzunluğu 600 metreye kadar uzanan 8 koridor bulunmaktadır. Koridorların bazıları 20-25 metre yüksekliğe kadar ulaşmaktadır.
Köşk Höyüğü, Niğde il merkezine 17 km mesafede bulunan bir höyüktür. Höyük 80 metre çapında 15 metre yüksekliktedir. Kazılarda ulaşılan buluntular Niğde Müzesinde sergilenmektedir. Müze'de diğer buluntular yanında MÖ 4883 yılına tarihlenen bir Kalkolitik ev modeli, birebir ölçülerde sergilenmektedir.
Hakemi Use Tepe, Diyarbakır ili Bismil ilçesi sınırları içinde yer alan bir höyüktür. Aslında biri, günümüzde tarla seviyesine inmiş iki höyükten, kazı yapılan diğeridir. Kazı yapılan höyük, yüzey araştırmaları Orta Çağ seramikleri veren diğer höyük sakinleri tarafından mezarlık olarak kullanılmaktaydı. Höyük, günümüz Suriye sınırında 150 km. içeride, Önasya'nın önemli neolitik yerleşimlerinden biri olan Çayönü'nden kuş uçumu 80 km. doğuda, Ziyaret Tepe Höyüğü'nün 3 km. batısında, Dicle'nin eski yatağının sağ kıyısında yer almaktadır. Tepe, 120 metre çapında ve 4 metre yüksekliğindedir.
Yenice Yanı Höyüğü, Diyarbakır İli'nin 50 km. doğusunda, Bismil İlçesi'nin 10 km. güneydoğusunda, Dicle'nin kollarından Seyhan Çayı vadisinde, çayın doğu kıyısında yer alan bir höyüktür. Yenice Köyü'nün Eski Mezarlık Mevkiindedir. Tepe, 150 x 80 metrelik boyutlarıyla küçük sayılabilecek bir höyüktür ve yaklaşık olarak 1,2 hektarlık bir alana yayılmaktadır.
Çukuriçi Höyüğü, İzmir ilinin güneyinde, Selçuk ilçesinin 1 km güneyinde, Efes antik kentinin hemen güneydoğusunda yer alan bir höyüktür. Kentin Magnesia kapısından 500 metre mesafede, antik Smyrna olarak adlandırılan günümüzde Çukuriçi Mevkii olarak bilen yerdedir. Höyük'ün yanından Derbent Deresi akmaktadır. Selçuk – Aydın karayolunun Efes ayrımından sonra, karayolunun 100 metre batısındadır. Höyüğün adının Apasas olduğu ileri sürülmekle birlikte kazı ekibince bölgenin adı verilmiştir. Yerleşmenin MÖ 3. binyılda deniz kenarında olduğu hem jeomorfologlarca yapılan araştırmalarda, hem de kazılardaki çok sayıdaki deniz kabuğu buluntusuna dayanılarak ileri sürülmektedir. Tepe, günümüzde bile son derece verimli bir ovada yer almaktadır.
Kanlıtaş Höyük, Eskişehir il merkezinin kuzeyinde, Aşağıkuzfındık Köyü'nün 1 km. doğusunda, "Kanlıtaş Mevkii" olarak bilinen yörede yer alan bir höyüktür. Yerleşme, vadinin ortasındaki kayalık bir yükseltinin kuzey yamacındadır. Tepe, 30 metre çapında olup 4 - 7 metre yüksekliktedir.
Ahlatlıbel Düz Yerleşmesi, Ankara il merkezinin yaklaşık olarak 14 km. güneybatısında, ODTÜ arazisi içinde, eski Yalıncak Köyü'nün güney – güneybatısında, Haymana yolu üzerinde yer alan bir düz yerleşmedir. Bölgede geniş bir alanın yakın geçmişte toprakla doldurulmuş olması nedeniyle, 1933 yılında kazısı yapılmış olan yerleşmenin tam olarak yeri yakın zamana kadar saptanamamıştı. Ancak Gülçin İlgezdi Bertram ve Jan - K. Bertram'ın çalışmalarıyla yerleşmenin yeri 2010 yılında saptanmıştır. Kale olarak tanımlanan mimari kalıntılar ve konumu dikkate alınarak bir bey şatosu olduğu düşünülmektedir.
Yazır Höyük, Eskişehir il merkezinin güneydoğusunda, Günyüzü İlçesi'nin batısında, Dutlu Köyü'nün doğusunda yer alan bir höyüktür. Höyüğün bulunduğu mevkii Örenbağları olarak bilinmektedir. Yerleşme, yakından geçen Yazır Deresi'nden 20 metre yükseklikte doğal bir yükselti üzerindedir. Çanak çömlek dağılımına göre yerleşme alanı çapı 95 metrelik bir alandır. Ankara – Sivrihisar karayolunun 6 km. güneyindedir.
Tambora Dağı veya Tomboro Dağı, Endonezya'nın Küçük Sunda Adaları'ndan biri olan ve hem kuzeyi hem de güneyi okyanusal kabuk ile çevrili Sumbawa'daki aktif bir stratovolkandır. Tambora, altındaki aktif yitim zonu tarafından oluşturulmuştur. Bu da Tambora Dağı'nın 4.300 metre (14.100 ft) yüksekliğe ulaşmasını sağlamıştır. Yanardağ, Nisan 1815'teki patlamasından önce Endonezya takımadasında en yüksek zirvelerden biriydi. Dağın içindeki büyük bir magma odasının on yıllar boyunca dolmasıyla 1815'te meydana gelen patlama ile dağdaki volkanik olaylar tarihi bir zirveye ulaştı.
Isparta'da ilk müzecilik çalışmaları 1933 yılında Halkevi'nin açılmasıyla başlamıştır. Çevreden toplanan arkeolojik eserler ve İslami mezar taşları müze salonu olarak düzenlenen halkevi binasının bir odasında sergilenmiştir. Halkevi'nin kapatılması ile birlikte eserler çeşitli depolara kaldırılmıştır. 1973 yılında Halil Hamit Paşa Kütüphanesi'nin bir odası müze deposu olarak kullanılmış ve ilk müze memurluğu kurulmuştur.
Grapčeva mağarası, Neolitik ve Tunç Çağı arkeolojik sit alanıdır. Mağarada üç farklı tarih öncesi kültür keşfedildi: Nakovan, Cetina ve Hvar kültürü.