Makroekonomi, ekonomi biliminin; toplam tüketim, toplam üretim, toplam tasarruf, toplam yatırım, toplam gelir ve istihdam gibi toplam büyüklüklerini inceleyen ve bunlar ile ilgili çözümleme ve çıkarımlar yapan alt dalı. Mikroekonomiden farklı olarak, ekonomiyi bir bütün olarak ele alarak, makro denge çözümlemeleri üzerinde çalışır. İşsizlik, enflasyon, toplam üretim ve tüketim, gelir dağılımı makroekonominin ana konuları olarak sayılabilir. Kurucusu John Maynard Keynes'dir. Keynes 1930 yılına kadar temel ekonomik karar birimleri seviyesinden bakılan ekonomi bilimine yeni bir boyut kazandırmış, toplam talep kavramını gündeme getirerek işsizlik ve toplam üretim konularını bununla açıklamaya çalışmıştır. Modern makroekonomideki düşünce okullarından bazıları şunlardır:
- Keynesyen Ekonomi
- Monetarizm (Parasalcılık)
- Yeni Klasik Ekonomi
- Yeni Keynesçi Ekonomi
- Arz Yanlı Ekonomi
John Maynard Keynes, radikal düşünceleriyle ekonomide yeni bir akım başlatan Britanyalı iktisatçı.
Arthur Cecil Pigou, İngiliz iktisatçısı. 1902'de Cambridge Üniversitesi'nde öğretim üyesi oldu. İktisatta "Cambridge Okulu" nun ileri gelenlerindendir.
Gelir dağılımı, bir ekonomide ortaya çıkan gelirin, oyunculara nasıl paylaştırıldığını gösteren ekonomik göstergedir. Ülkeler düzeyinde, gelirin sosyal sınıflar arasındaki dağılımıdır.
İşsizlik, herhangi bir ekonomik toplumda çalışmak istediği halde iş bulamayan yetişkinlerin bulunması durumu. İş bulamayan kimseye işsiz denir. Ekonomide genellikle 16 yaş ve üzeri kimseler işsiz grubuna dahil edilirler. Başlıca işsizlik türlerinden bazıları yapısal işsizlik, friksiyonel işsizlik, döngüsel işsizlik, gönülsüz işsizlik ve klasik işsizliktir. Yapısal argümanlar, yıkıcı teknolojiler ve küreselleşmeyle ilgili nedenleri ve çözümleri vurguluyor. BM Uluslararası Çalışma Örgütü'ne (ILO) göre, 2018 yılında dünya çapında 172 milyon insan işsizdi.
Bahreyn, resmi adıyla Bahreyn Krallığı, Asya'da, Basra Körfezi'nde yer alan bir ada ülkesidir. Bahreyn'in güneydoğusunda Katar, batısında Suudi Arabistan yer alır. Takım adalardan oluşan ülke toplam 50 doğal ada ve 33 yapay adadan meydana gelir. Kuzeybatıdan, 25 Kasım 1986 kullanıma açılan ve 25 km. uzunluğundaki Kral Fahd Geçidi ile deniz üzerinden kara yolu ile Suudi Arabistan'a bağlanmıştır Maldivler ve Singapur'dan sonra Asya'nın üçüncü en küçük ülkesidir. Başkenti ve en büyük şehri Manama'dır.
Stagflasyon, stagnasyon ile enflasyonun aynı anda görüldüğü durumdur. Bu durumda ekonomideki işsizlik oranı artarken fiyatlar da hızla yükselmektedir. 1970 yılında İngilizcede stagnation ile inflation kelimelerinin birleşmesinden türetilmiştir.
Parasalcılık veya monetarizm, 1976 Nobel Ekonomi Ödülü'nü kazanan Amerikalı iktisatçı Milton Friedman tarafından geliştirilmiş bir teoridir.
Phillips eğrisi, bir ekonomide enflasyonla işsizlik oranı arasındaki tarihsel ters yönlü ilişkiyi aktaran tek-denklemli emprik eğridir.
Büyük Buhran, Büyük Depresyon veya 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı, 1929'da başlayan ve 1930'lu yıllar boyunca devam eden ekonomik buhrana verilen isimdir. Buhran, Kuzey Amerika ve Avrupa'yı merkez almasına rağmen, dünyanın geri kalanında da yıkıcı etkiler yaratmıştır.
Friksiyonel işsizlik, işgücü piyasasındaki hareketlilikten kaynaklanan olası işsizlik oranına friksiyonel işsizlik denir. Mevsimlik ya da daimi işçilerin daha iyi koşullar için mevcut işlerini bırakıp iş aramaları friksiyonel işsizliğe dahil olur. Tam istihdam durumundaki bir ekonomide bile friksiyonel işsizlik mevcuttur.Buna doğal işsizlik oranı da denir. Friksiyonel işsizlik=araştırma işsizliği+uyum işsizliği şeklinde de formule edilebilir.
Resesyon ya da durgunluk, ekonomik faaliyetlerde genel bir düşüş olduğunda ortaya çıkan bir iş döngüsü daralmasıdır. Durgunluklar genellikle harcamalarda yaygın bir düşüş olduğunda ortaya çıkar. Bu durum finansal kriz, dış ticaret şoku, olumsuz arz şoku, ekonomik balonun patlaması veya büyük ölçekli insan kaynaklı veya doğal afet gibi çeşitli olaylar tarafından tetiklenebilir.
İstihdam, ülkedeki mevcut iş gücünün ekonomik faaliyetler içerisinde sürekli biçimde çalıştırılmasıdır. İstihdam kavramı bir ekonomide belli bir dönemde mevcut üretim ögelerinin var olan teknolojik düzeye göre hangi oranda kullanıldığını ifade eder.
Rybczynski teoremi, 1955 yılında Polonya asıllı İngiliz ekonomist Tadeusz Rybczynski tarafından geliştirilmiş bir ekonomi teorisi. Teoreme göre; sabit göreli fiyatlarda, faktörlerden birinin miktarının artması, yoğun olarak o faktörün kullanılmasıyla üretilen ürün miktarının doğru orantıdan daha fazla artmasına ve üretilen diğer ürün miktarının azalmasına yol açar.
Verimsizlik terimi, kullanıldığı bağlama göre farklı anlamlar kazanabilmektedir.
- Algoritmik verimsizlik - Yavaş çalışma ve aşırı kaynak tüketimi sorunlarının gözlendiği bilgisayar programlarının düşük başarımını ifade etmektedir.
- Dağıtım verimsizliği - Dağıtım verimliliği kuramı, kaynakların kişilere dağılımının tüketici beklentileriyle bağdaşmadığını vurgulamaktadır. Örneğin, tutarı görece düşük bir ürün her zaman için elde edilmek istenen mala karşılık gelmeyebilir.
- Paylaşımsal verimsizlik - Bir toplumdaki gelir ve birikimlerin adil paylaşılmaması anlamına gelir. Paylaşımsal verimsizlik genellikle ekonomik eşitsizlikle birlikte ele alınmaktadır.
- Ekonomik verimsizlik - Olanakların göz ardı edilip herkesin daha iyi bir işte çalışmasını sağlamaya yönelik durumu anlatmaktadır. Bu terim, kaynak ve teknoloji kısıtlamalarını göz önüne alan ekonomik verimliliğin tam karşısında yer almaktadır.
- Keynesçi verimsizlik - Kaynakların yetersiz iç talepten ötürü yetersiz kullanımı olarak tanımlanabilir. Dönemsel işsizlik nedeniyle potansiyel üretim düzeyine ulaşamayan bu tür ekonomiler bütçe açığı vermeli ya da gevşek bir para politikasına geçmelidirler.
- Pareto verimsizliği - Pareto verimliliği kuramına göre bir kişinin durumunu kötüleştirmeden başka bir kişinin durumunu iyileştirmek olasıdır. Ne var ki bu ölçüt, günümüzün değişken ekonomik yapısıyla pek uyumlu değildir. Bu nedenle, Kaldor-Hicks verimliliği ve verimsizlik terimleri daha sık kullanılmaktadır.
- Üretim verimsizliği - Belirli bir tutara karşılık elde edilen ürün miktarının artmaması olarak ifade edilmektedir.
- Kaynak-pazar verimsizliği - Kaynakların yanlış ya da eksik kullanımına yol açan bozukluklara neden olan engellerin genel adıdır. Çalışanların işgücüne gereksinim duyan bölgelere ulaşmasının engellendiği yapısal işsizlik bu duruma örnek olarak gösterilebilir.
- X-verimsizliği - Üretimin girdi ve çıktılarını birbirine bağlayan 'kara kutunun' yol açtığı verimsizlik olarak tanımlanmaktadır. 'Moral' ve 'bürokratik durağanlık', X-verimsizliğine yol açan ögeler arasındadır.
Elektrik santralinin net kapasite faktörü (KF), santralin belli bir periyotta ürettiği toplam enerjinin tam kapasitede üretebileceği enerjiye bölümüdür. Kapasite faktörü kullanılan yakıt türüne ve santralin tasarımına bağlı olarak aşırı derecede değişir. Kapasite faktörü, uygunluk faktörü veya verimlilik ile karıştırılmamalıdır.
Klasik iktisat, klasik politik ekonomi ya da Smithyen ekonomi, 18. yüzyılın sonlarında ve 19. yüzyılın başlarından ortalarına kadar özellikle İngiltere'de gelişen politik ekonomide bir düşünce okuludur. Başlıca düşünürleri Adam Smith, Jean-Baptiste Say, David Ricardo, Thomas Robert Malthus ve John Stuart Mill olarak kabul edilmektedir. Bu ekonomistler, üretim ve mübadelenin doğal yasaları tarafından yönetilen, büyük ölçüde kendi kendini düzenleyen sistemler olarak piyasa ekonomilerine dair bir teori üretmişlerdir.
Sanayileşme, mal üretiminde makineleşmeyi, milli gelir içinde sanayinin payının artmasını ifade eder. Geniş anlamda, üretim tekniklerinde yeni tekniklerin uygulanması, üretilen malların kalitesinin yükseltilmesi, üretim maliyetlerinin azaltılması ile ülkede ekonomik, siyasal ve sosyal değişikliklerin oluşmasıdır. II. Dünya Savaşı'ndan sonra gelişen kalkınma iktisadının temel hedefi sanayileşmedir.
Türkiye'de işsizlik, resmi olarak Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından Uluslararası Çalışma Örgütünün hesaplama yöntemini kullanılarak işgücü ve işsizlik istatistiklerinin araştırılıp raporlanmasıyla saptanır.
Aşamalar kuramı, Walt Whitman Rostow'un ‘‘İktisadi Büyümenin Aşamaları’' adlı kitabında ileri sürdüğü; toplumların ekonomik büyüme temelli gelişmelerinin, birbirini izleyen beş farklı dönemden oluştuğunu ve her toplumun zorunlu olarak bu aynı tarihsel dönemlerden geçtiğini ya da geçeceğini savunan kuramdır.