İçeriğe atla

Tahsin Banguoğlu

Tahsin Banguoğlu
Türkiye Millî Eğitim Bakanı
Görev süresi
10 Haziran 1948 - 22 Mayıs 1950
Başbakan Şemsettin Günaltay
Yerine geldiğiReşat Şemsettin Sirer
Yerine gelenHüseyin Avni Başman
Türkiye Büyük Millet Meclisi
7. ve 8. Dönem Milletvekili
Görev süresi
8 Mart 1943 - 24 Mart 1950
Seçim bölgesi1943 – Bingöl
1946 – Bingöl
Kişisel bilgiler
Doğum 1904
Drama, Osmanlı İmparatorluğu), (günümüzde Yunanistan)
Ölüm 3 Mart 1989 (85 yaşında)
İstanbul, Türkiye
Partisi Cumhuriyet Halk Partisi
Bitirdiği okul İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Mesleği Akademisyen, dilbilimci ve siyasetçi.
Tahsin Banguoğlu Mezarı
Tahsin Banguoğlu Mezarı

Hasan Tahsin Banguoğlu[1] (1904, Drama, Osmanlı İmparatorluğu - 3 Mart 1989, İstanbul), Türk akademisyen, dilbilimci ve siyasetçi.

Hayatı

İstanbul Erkek Lisesi'nde (1925)

Tahsin Banguoğlu, II. Meşrutiyet’in ilanından dört sene önce, 1904'te Drama’da doğdu. Sekiz yaşındayken Balkan Harbi’nin facialarına tanık oldu ve ailesi ile birlikte İstanbul’a göç etti. İlk ve orta öğrenimlerini Drama, Balıkesir ve İstanbul’da tamamladıktan sonra eğitimine İstanbul Erkek Lisesi’nde devam etti. Buradan 1926’da mezun oldu. Aynı yıl İstanbul Darülfünun Edebiyat Fakültesine girdi. Bu tarihlerde aynı zamanda Vakit ve Hız gazetelerinde ve bir mizah dergisi olan Cem’de "B.T.", "Banguoğlu Tahsin" ve "Penguen" takma adlarıyla yazılar yazıyordu. 1930 yılında İstanbul Darülfünun Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi.[2]

1930-1932 yılları arasında Ankara Gazi Terbiye Enstitüsü'nde ilk hocalık deneyimini yaşadı. 1932 yılında eğitimine devam etmek üzere Almanya’ya gitti. 1932-1936 yılları arasında Berlin Üniversitesi'nde ve Breslau Üniversitesi'nde Osmanlı Türkçesi üzerine doktora çalışmasını yaptı. Döndüğü yıl Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nde Türk dili doçenti olarak tayin edilip dersler vermeye başladı. Aynı dönemde Ankara’da yeni açılan Devlet Konservatuvarı’nda fonetik dersleri veriyordu.[2]

Bu yıllarda Türk dilinin sadeleştirilmesi hareketinde etkin rol oynadı. 1940 yılında, dönemin Millî Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel, Banguoğlu’ndan Türkçenin grameri ile ilgili bir "kılavuz kitap" yazmasını istedi. Bu kitap aynı yıl (1940) "Ana Hatlarıyle Türk Grameri" adıyla basıldı. 1940-1941 ders yılında okullarda yeniden başlatılacak olan gramer müfredatına esas alındı. Bu kitabın temeli "Yeni Türk Grameri" kavramı üzerine kurulmuştu. 1941-1943’te dil konusunda yazdığı diğer yazıları ise Ülkü dergisinde ve Ulus gazetesinde yayımlandı. Bunlar, 1987 yılında "Dil Bahisleri" adı altında toplanarak, daha sonraki makalelerinin de ilavesiyle tekrar basıldı. Yaşamı boyunca Türk dil devriminin "Güzel Türkçe, Doğru Türkçe" ilkesine dayandırılması gerektiğini savundu.[2]

Banguoğlu 1943'te kendi ifadesiyle "Bingöl milletvekilliğine atandı". 1946’dan 1948’e kadar Halkevleri’nin başkanlığını üstlendi. 1948-1950 yılları arasında II. Hasan Saka ve Şemsettin Günaltay kabinelerinde Millî Eğitim Bakanlığı yaptı. Aynı dönemde Türk Dil Kurumu’nun tabii başkanı oldu. 1950’de Demokrat Parti’nin iktidara gelmesinden sonra siyasi hayata 11 yıl ara verdi.[2]

1955-1959 yılları arasında Londra Üniversitesi'nde karşılaştırmalı Türk dilleri dersi verdi. 1959 yılında ikinci kitabı olan "Türk Grameri I - Sesbilgisi" yayımlandı. 1959-1961 yıllarında Ankara Üniversitesi İlahiyat ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat fakültelerinde öğretim üyeliğini sürdürdü. 1961 yılında CHP Edirne senatörü seçildi. Cumhuriyet Senatosu Edirne Üyeliği 15 Ekim 1961 - 2 Haziran 1968 tarihleri arasında devam etti. 1960-1963 yıllarında ikinci kez Türk Dil Kurumu'nun, 1963-1966 yıllarında da gene ikinci kez Halkevleri’nin başkanlığı görevinde bulundu. 1966'da İsmet İnönü'nün "ortanın solu" politikasına karşı çıkarak CHP'den ayrıldı, "bağımsız" senatör olarak 1968’e kadar devam etti. 1970 yılında YTP’nin genel başkanlığını yaptı ve gene aynı yıl siyasal yaşamdan çekildi, bilimsel çalışmalarına geri döndü.

1974 yılında, en önemli eseri olan "Türkçenin Grameri" kitabı yayımlandı. Banguoğlu Türkçenin gramerini bilimsel metoda dayanarak anlatan ilk Türk bilim insanı olarak tanındı. 1979’da "Ana Hatlarıyle Türk Grameri"nin ikinci baskısı yapıldı. Banguoğlu bu dönemde fikrî çalışmalarına da devam etti. Çeşitli dernek ve kuruluşlarda faaliyet gösterdi, konuşmalar yaptı, yazılar yazdı. 1984’te "Kendimize Geleceğiz" adlı kitabı basıldı.

3 Mart 1989'da İstanbul Vaniköy'deki evinde hayata veda eden Tahsin Banguoğlu evli ve üç çocuk babasıydı.

Yapıtları

  • Altosmanische Sprachstudien zu Süheyl ü Nevbahar [doktora tezi] (Breslau, 1938)
  • Ana Hatlarıyle Türk Grameri: Kılavuz Kitap (İstanbul, 1940)
  • Dil Bahisleri I (İstanbul, 1941)
  • Dil Bahisleri II (İstanbul, 1942)
  • Devlet Dili Türkçe Üzerine (Ankara,1945)
  • Türk Grameri I: Sesbilgisi (Ankara, 1959)
  • Türkçenin Grameri (İstanbul, 1974)
  • Kendimize Geleceğiz (İstanbul, 1986)
  • Dil Bahisleri (İstanbul, 1987)

Dış bağlantılar

Kaynakça

  1. ^ "TBMM Albümü 4. Cilt (1960-1983)" (PDF). TBMM Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü. 21 Ocak 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Temmuz 2022. 
  2. ^ a b c d "Hamza Zülfikar, "Tahsin Banguoğlu ve Türkçecilik Akımı İçindeki Yeri"" (PDF). 2 Haziran 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 17 Ocak 2010. 
Siyasi görevi
Önce gelen:
Reşat Şemsettin Sirer
Türkiye Millî Eğitim Bakanı
10 Haziran 1948 - 22 Mayıs 1950
Sonra gelen:
Hüseyin Avni Başman

İlgili Araştırma Makaleleri

Dilbilgisi ya da gramer, bir dilin ses, biçim ve cümle yapısını inceleyip, kurallarını saptayan bilim dalı. Bir dili seslerinden cümlelere kadar, içerdiği bütün dil birliklerini, geniş bir şekilde anlam ve görevlerini kapsayacak şekilde inceler ve sözcüklerden anlam üretmeyi sağlar. Dilbilgisi kuralları, bir grup tarafından hazırlanmayıp, o dili kullanan insanların zaman içinde gerekli kuralları yaratmaları veya var olan kuralları dilin gelişimine göre değiştirmeleri sonucu oluşur. Bir dili veya bir dilin değişkesini akıcı olarak konuşanlar bu kuralları içselleştirmişlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Şemsettin Günaltay</span> 8. Türkiye başbakanı

Mehmet Şemsettin Günaltay, Türkiye Cumhuriyeti'nin 8. başbakanı, tarihçi ve eski Türk Tarih Kurumu başkanı.

Cevdet Kudret Solok, Yedi Meşale edebiyat topluluğunun kurucuları arasında yer alan Türk edebiyatçı ve edebiyat tarihçisi. Yazar, Cevdet Kudret adı ile tanınır.

<span class="mw-page-title-main">Orhan Şaik Gökyay</span> Türk edebiyat tarihi ve dil araştırmacısı, şair, öğretmen (1902 - 1994)

Orhan Şaik Gökyay, Türk edebiyat tarihi ve dil araştırmacısı, şair, öğretmen.

Türkçe dil bilgisi, Türkçeyi meydana getiren ses, sözcük yapılışı, sözcük hazinesi, anlam değişmeleri, tümce kuruluşu ve yapısı gibi ögeleri inceleyip kurallara bağlayan dil bilgisi bütünüdür.

Necmettin Hacıeminoğlu, Türk dilbilimci, yazar ve fikir adamıdır.

Öz Türkçe ya da ÖzTürkçe; yabancı sözcüklerden arındırılmış, arı durumdaki Türkçedir. Öz Türkçecilik ise kullanımdaki dil içerisinden yabancı kökenli sözcüklerin atılarak yerine Türkçe kökenli sözcüklerin kullanıma sokulmasını amaçlayan bir yaklaşımdır.

<span class="mw-page-title-main">İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi</span> İstanbul’da kurulan, benzerleri arasında Türkiye’nin ilk ve en büyük fakültesi

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi (İÜEF), 1933 yılında İstanbul Üniversitesi bünyesinde Edebiyat Fakültesi adı ile kurulan fakülte. Türkiye'nin ilk edebiyat yüksek okuludur.

<span class="mw-page-title-main">Ahmet Kutsi Tecer</span> Türk şair ve oyun yazarı

Ahmet Kutsi Tecer, Türk öğretmen, şair, oyun yazarı ve siyasetçi. Halk kültürü alanında çalışmaları ile tanınır. Çalışmaları, Karacaoğlan ve Yunus Emre’nin hayatına ışık tutmuştur. Halk şairi Âşık Veysel’i Türkiye'ye tanıtan, halk müziği derlemecisi Muzaffer Sarısözen'i keşfeden kişidir.

<span class="mw-page-title-main">Müftüoğlu Ahmed Hikmet</span> Türk yazar ve diplomat (1870 - 1927)

Müftüoğlu Ahmed Hikmet, Türk yazar ve diplomat.

Darülfünun, Arapça dar ve fünun (fenler) sözcüklerinden türetilmiş, "üniversite" anlamında kullanılan bir sözcüktür. Aynı zamanda 1900 yılında Avrupa üniversiteleri tarzında kurulan Darülfünun-ı Şahane veya İstanbul Darülfünununu ifade eder. Bu kurum 1933 reformuyla İstanbul Üniversitesi'ne dönüştürülmüştür.

<span class="mw-page-title-main">İbrahim Necmi Dilmen</span> Türk siyasetçi, dilbilimci ve edebiyat tarihçisi (1887 - 1945)

İbrahim Necmi Dilmen, Türk dilbilimci ve edebiyat tarihçisidir.

Necmettin Halil Onan, Türk şair, öğretmen, akademisyen ve edebiyat tarihçisidir. Türk edebiyatının artık klasikleşmiş eseri olan ve Türk ordusunun Çanakkale Savaşı'ndaki savunmasını anan "Bir Yolcuya" şiirini kaleme alan şairdir.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlıca</span> Osmanlı İmparatorluğunda kullanılan dil

Osmanlıca veya Osmanlı Türkçesi, Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk anayasası olan 1876 tarihli Kânûn-ı Esâsî'de geçtiği hâliyle Türkçe, 13 ile 20. yüzyıllar arasında Anadolu'da ve Osmanlı Devleti'nin yayıldığı bütün ülkelerde kullanılmış olan, Arapça ve Farsçanın etkisi altında kalan Türk dili. Alfabe olarak çoğunlukla Arap alfabesinin Farsça ve Türkçe için uyarlanmış bir biçimi kullanılmıştır. Halk arasında bazen bu dil dönemi için "Eski Türkçe" de kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Ahmet Caferoğlu</span>

Ahmet Caferoğlu, Türk dilbilimci.

Ses değişmesi, dildeki konuşma seslerinden birinin diğerinin yerine geçmesi ya da türemesi ve düşmesi olarak tanımlanabilir. Dil bilimciler, dillerin çoğunlukla benzer ses değişimlerine uğradığını göstererek konuyla ilgili evrensel kurallar ortaya koymaya çalışmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Akdes Nimet Kurat</span>

Akdes Nimet Kurat, Tatar asıllı Türk tarihçi, akademisyen.

Göçüşme ya da metatez, sözcük içerisindeki iki sesin sıralanışının değişmesi, diğer bir deyişle yer değiştirmesi olayıdır. Bu durum günümüz Türkçesinde yazım yanlışına neden olur.

Yuvarlaklaşma, genelde dudak ve diş-dudak sessizlerinin tesiriyle düz seslilerin yuvarlak hale gelmesi. Bu ses olayı sebebiyle düzlük-yuvarlaklık uyumuna istisna teşkil eden örnekler ortaya çıkmıştır. Eski Türkiye Türkçesi, yuvarlaklaşmanın kolay ve sıkça meydana geldiği bir evredir. Sesler arasındaki belli şartlara göre oluştuğundan Türkçeyle beraber bütün dillerde görülebilmektedir. Bazı örnekleri şunlardır: bedük > böyük> büyük, bedümek > böyümek> büyümek, nevbet> növbet> nöbet, matbah> mutfak, misafir> musafir (ağızlarda), tevbe> tövbe, yevmiye> yövmiye, kamag(Eski Türkçe)> kamug> kamu, capitaine(İtalyanca)> kapudan> kaptan, tabl (Arapça)> davul.

Tahsin Yazıcı, Fars dili ve edebiyatı uzmanı.