İçeriğe atla

Tacir

Tacir ya da tüccar, başkası tarafından üretilen malların ticaretini yapan kimse.

Tarih boyunca tüccar kavramı her toplumda farklı şekillerde anlaşılagelmiştir. Antik Yunanistan ve Roma'da zenginliğe ulaşabilmelerine karşın yüksek bir toplumsal statüye erişemeyen tüccarlar, Orta Doğu'da ise yüksek zümre arasında yer almaktaydı. Çağdaş dünyada iş insanı olmak ile eşanlamlı hâle gelen bu meslek, sermaye birikimine dayanan kapitalist ekonominin temel taşlarından biridir.

Modern ticaret hukuku sisteminde tanım

Bir Ticari İşletmeyi kısmen veya tamamen, devamlı veya kesintili olarak, ortaklık veya sahiplik bağıyla işleten kişidir.[1] (Yani mal alıp satan herkes tacir değildir. Ör: Esnaflar gelir düzeyleri açısından ele alındığı için Tacir sayılmazlar.) Ayrıca tacirin fiilen işin başında bulunması gerekmez, ancak şirketin ortağı olduğu için haklara sahiptir ve sorumluluğu vardır.

Türk ticaret hukukuna göre tacir sıfatının sonuçları

1. Tacir ticaret unvanı seçmek ve kullanmak zorundadır. Bu tacir için hem hak hem de bir yükümdür.

2. Tacir İşletme adı seçme ve kullanma hakkına sahiptir. Bu tacir için bir haktır, ancak zorunlu değildir.

3. Tacir iflasa tabidir. Tacirler iflas edebilirler. Alacaklılar bazı koşullar altında mahkeme kararı ile iflas ettirilmesini talep edebilirler. İflas; aşırı para ihtiyacı, nakit sıkıntısı, işlerin çevrilememesi, borçların ödenememesi, üst üste zarar edilmesi gibi nedenlerle işletmenin çalışmasının durması ve mali olarak varlığının sona ermesidir.

4. Tacir ticari defterleri tutmakla yükümlüdür. Muhasebe defterlerini tutmak zorundadırlar.

5. Tacir ticari işletmesini ticaret siciline tescil ettirmek zorundadır. Şirketler kurulurken ortaklar tarafından bir ana-sözleşme imzalanır ve bu ticaret siciline teslim edilir. Bunun yanında tacirin, kanunlarda tescil ettirilmesi istenen diğer hususları ve yapılan değişiklikleri tescil ettirme, ilanı istenen hususları da ilan ettirme zorunluluğu vardır. Ortaklarda değişiklik, sermaye artırımı veya azaltımı, ortakların paylarında değişiklik, şirketin faaliyet konusunda/konularında değişiklik, birleşme, tasfiye vs. Ticaret Sicil Memurlukları bulunulan ilin Ticaret (ve Sanayi) odasında yer alır. Türkiye genelinde Ticaret Sicil Gazetesinde bu hususlar yayınlanır (yayınlanması zorunlu hususlar kanunla belirlenmiştir).[2]

Tescil iki türlüdür:[3]

a) İhbari (Bildirici) Tescil: Söz konusu durum tescilden önce de vardır. Tescille zaten var olan husus kayı altına alınır. Örneğin: Ticaret Unvanı

b) İhdasi (Yaratıcı) Tescil: Bazı durumlar tescilden önce var olamazlar ancak tescille birlikte ortaya çıkarlar. Örneğin: Tüzel Kişilik

6. Tacir Ticaret (ve Sanayi) odalarına kayıt olmak zorundadır. Tacirler Ticaret odasına, Sanayiciler sanayi odası varsa bu odaya kayıt olmakla yükümlüdürler.

7. Tacir basiretli (sağduyulu) iş adamı gibi hareket etmelidir. Burada objektif bir ölçü dikkate alınır.[4] Yani tacirin kişisel durum ve yeteneğine göre göstereceği özen değil, ticaretinin özelliği göz önünde tutularak, tedbirli, temkinli ve geleceği makul oranda gören bir tacirin göstereceği özen ölçüt olarak alınır. Ayrıca tacir yeteri kadar ticaret hukukundan anlamalıdır. Tacir, hukuku bilmediğini ve ticari yeteneği olmadığını öne sürerek kurtulamaz.

8. Tacir ticari geleneklere uymak zorundadır. Ticari örf ve adet tacirler bakımından mutlak olarak uygulanır. Tacir bulunduğu yörenin ticari geleneklerine uymak zorundadır. Bilmediğini öne sürerek kurtulamaz. (Türk hukukunda geleneklerin en çok dikkate alındığı alan Ticaret Hukukudur.)

9. Tacir ticari iş karinesine tabidir. Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır.

Karine: Aksi ispatlanana veya ortaya çıkana kadar hukuki bir olgunun belirli bir biçimde olduğunun kabul edilmesidir.[5] Tıpkı aksi ortaya çıkana kadar bir doktorun diplomasının gerçek olduğunun kabul edilmesi veya aksi anlaşılana kadar üniformalı bir kişinin polis olduğunun varsayılması gibi. Yani Karine hukukun öyle olmasını istediği olumlu yöndeki bir önyargıdır. Örneğin: Ceza Hukukunda “Masumiyet Karinesi”ne göre aksi ispatlanana kadar herkes suçsuzdur.

Ticari iş karinesi: Aksi anlaşılana kadar tacirin yaptığı tüm işlemler ticaridir ve tüm alacak borçları da ticari nitelik taşır. Yani tacirin aldığı borç aksi anlaşılana kadar kendisine değil ticari işletmesine aittir. Bu borçların tacire ait olduğunu öne sürerek diğer ortakların veya şirketin kasasının ödemeden kaçınması çok zordur. Tacir öldüğünde veya ortaklıktan ayrıldığında dahi borç işletmeye ait olmaya devam eder. O kadar ki işlem yapılırken karşı tarafın, kişinin tacir olduğunu bilip bilmemesi bile önemli değildir ve karşı tarafın bu durumu bilmediği öne sürülerek kurtulunamaz.

Ticari iş karinesinden önceden kurtulma:

a. Açıkça beyan: Tacir işlemi yaparken bunun ticari işletmesi ile ilgili olmadığını, kendi şahsi borcu olduğunu diğer tarafa açıkça bildirir. Örneğin tacir kendisini tanıyan (aslında tanımasa bile sonuç değişmez) bir mobilyacıdan evine masa alıp borçlanırken bunun şahsi borcu olduğunu söylemesi gerekir.

b. Halin icabı (durum gereği): İçinde bulunulan durumdan açıkça beyana bile gerek olmaksızın yapılan işin ticari olmadığı anlaşılıyorsa ticari iş karinesi işletilemez. Örneğin tacir arkadaşları ile bir lokantada yemek yiyorsa ortada her ne kadar parasal işlem ve fatura söz konusu bile olsa ticari işletmeyi ilgilendirmediği kesin olarak bellidir.

10. Tacir ücret ve faize tabidir. A) Tacir ücret ve faiz isteyebilir. Ticari işletmesi ile ilgili bir iş veya hizmet görmüş ise, bu iş veya hizmetten yararlanan kişi tacir olsun olmasın, hatta taraflar arasında daha önce ücret kararlaştırılmamış olsa bile, gördüğü işe uygun bir ücret isteyebilir. Ayrıca tacir verdiği avanslar ve yaptığı giderler için ödeme tarihinden itibaren faize de hak kazanır. B) Tacirle iş yapan karşı taraf da tacirden ücret ve faiz isteyebilir.

11. Tacir fatura düzenlemek zorundadır. Yaptığı satışlar için fatura düzenlemesi gerekir.

12. Teyit Mektubu düzenlemek zorundadır. Sözlü olarak, telefon veya telgrafla yapılan sözleşmelerin ve beyanların içeriğini bir yazıyla sekiz gün içerisinde teyit etmelidir (onamalıdır).

Not: Fatura ve teyit mektubuna 8 gün içinde itiraz etmelidir. Faturayı alan kimse sekiz gün içinde içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa, fatura içeriğini kabul etmiş sayılır.[6]

Her iki tarafında tacir olması durumunda uygulanacak özel hükümler:

  • İhtar ve ihbarlarda yazılı şekil zorunludur.
  • Ticari defterleri kanıt olarak kullanmak her iki tarafın tacir olması durumunda mümkündür.

13. Tacirler arasında ihtar ve ihbarlar yazılı şekle tabidir. Tacirler arasında borcun ödenmesini sağlamak ve sözleşmeyi fesih ya da sözleşmeden dönme amacıyla yapılacak ihbar veya ihtarların geçerli olabilmesi için bunların noter aracılığıyla veya iadeli taahüttlü bir mektupla ya da telgrafla yapılması zorunludur. Burada önemli olan husus yapılan işte her iki tarafın da tacir ve işin sadece bir taraf için değil her iki taraf için de ticari olmasıdır.

İhtar: Borcunu ödemeyen kişinin uyarılmasıdır. İhtar için borcun vadesinin gelmiş olması şarttır.

Protesto: Tacirlerin ticari işlerinde ihtarı yazılı yapmaları gerekir. Noter kanalıyla yapılan bu ihtara Protesto adı verilir. (Protesto Çekmek)

14. Ticari defterler kanıt olarak kullanılabilir. Her iki taraf da tacirse muhasebe defterleri kanıt olarak kabul edilir. Çünkü bir defterden yapılan çıkış diğer tarafın defterinde giriş olarak izlenebilir. Ancak taraflardan biri tacir değilse defter tutmadığı için silsile (zincirleme süreklilik) kopacaktır.

Kaynakça

  • Ticaret Hukuku Bilgisi; Prof.Dr. Fatih BİLGİLİ, Doç.Dr. Ertan DEMİRKAPI, Dora Yayınları, 19. Baskı, Ekim 2020
  • F. Braudel, The Wheels of Commerce: Civilization and Capitalism, 15th to 18th Century (U of California Press, 1992) (İngilizce)
  • Kaufmännische Berufe, Welcher-Beruf.de, Denis Müller (Almanca)
  • Ticaret Hukuku Ders Kitabı - Ayşe Sumer, 2020, Beta Kitap

Dipnotlar

  1. ^ 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda Teşebbüs Kavramı ve Tacir Sayılmasının Sonuçları 25 Mart 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Özlem KARAMAN COŞGUN, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, Yıl: 2015, Cilt: 21, Sayı: 1, 107 - 166 sayfalar arasında (Sayfa: 108)
  2. ^ Ticari İşletme Hukuku, Sabih ARKAN, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, 2021, ISBN 9789755372815
  3. ^ Ticaret Hukuku 1 Kasım 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Prof. Dr. Mustafa Çeker, Karahan Kitabevi, 2013
  4. ^ Ticaret Hukuku 2 Haziran 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Prof.Dr. Mehmet BAHTİYAR, Anadolu Üniversitesi, - Açıköğretim Fakültesi Yayınları, Yayın No: 2905/1862, Yıl: 2019 (Sayfa: 15)
  5. ^ Yaylalı, Davut. "Karîne". İslâm Ansiklopedisi. Türkiye Diyanet Vakfı. 28 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  6. ^ Ticaret Hukuku 2 Haziran 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Prof.Dr. Mehmet BAHTİYAR, Anadolu Üniversitesi, - Açıköğretim Fakültesi Yayınları, Yayın No: 2905/1862, Yıl: 2019 (Sayfa: 16)

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Banka</span> finansal etkinlikte bulunan kurum

Banka, faizle para alınıp verilebilen, kredi, iskonto, kambiyo işlemleri yapan, kasalarında para, değerli belge, eşya saklayan ve bunun dışındaki diğer ticari, finansal ve ekonomik etkinliklerde bulunan kuruluşlara denir. En yaygın üçüncül sektörlerden biridir. Banka sözcüğü İtalyanca banca sözcüğünden Türkçeye geçmiştir. Para bozma gişesi, para bozma yeri anlamına gelir. Kredilendirme faaliyetleri doğrudan banka tarafından veya sermaye piyasaları aracılığıyla dolaylı olarak da yapılabilir. Bankalar genellikle uluslararası bir dizi sermaye standardı olan Basel Anlaşmalarına dayanan asgari sermaye gereksinimine tabidir. Bankalar bir ülkenin finansal sistem ve ekonomisinde önemli bir rol oynadıklarından, yargı alanlarının çoğu bankalar üzerinde yüksek derecede düzenleme uygulamaktadır.

Özel hukuk, toplumun birbiriyle eşit haklara sahip üyeleri arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk alanıdır. Medeni hukuk, ticaret hukuku, devletler özel hukuku ve borçlar hukukunu kapsar. Türkiye'de bu alanı düzenleyen başlıca yasalar Medeni Kanun, Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu'dur.

Kefalet, hukuki işlem türleri yönünden bakıldığında, bir sözleşmedir. Kefalet güvence sağlama amacına yönelik sözleşmeler arasında yer alır.

<span class="mw-page-title-main">Dava</span>

Dava, bir hakkın, devlet kanalıyla devletin organları olan mahkemeler vasıtasıyla kullanılmasıdır. Dava; asli ve feri olur. İhtilaflı ve ihtilafsız veya ceza davası, hukuk davası, idari dava, amme (kamu) davası, şahsi dava olarak da tarif edilir. Tek başına dava sözcüğü, sıklıkla hukuk davalarını işaret eder.

<span class="mw-page-title-main">Muhasebe</span> Ekonomik kuruluşlarla ilgili finansal bilgilerin ölçülmesi, işlenmesi ve iletilmesi

Muhasebe, bir işletmenin varlıkları ve kaynakları üzerindeki mali nitelikteki bilgileri kayıt, sınıflandırma, özetleme, analiz etme ve yorumlama gibi fonksiyonlar ile takip eden bilimsel bir sistemdir.

<span class="mw-page-title-main">Fatura</span>

Fatura, satıcı firma tarafından alıcı firma adına tanzim edilen, mal veya hizmetin satıldığını gösteren bir belgedir.

Faktoring, firmaların mal ve hizmet satışlarından doğmuş veya doğacak vadeli, fatura veya fatura yerine geçen bir belgeye dayanan alacakların faktoring şirketi tarafından temlik alınması yoluyla, finansman, garanti ve tahsilat hizmetlerinin sunulduğu bir finansal üründür.

Borçlar hukuku, bir özel hukuk dalıdır ve eşitler arasında meydana gelen ve borç ilişkisi adı verilen hukuki ilişkilerin incelendiği bir disiplindir. Borçlar Kanunu özel hukukta borçlar hukukuna kaynaklık eder ve borçlar hukuku alanına giren borç ilişkilerini düzenleyen bir kanundur. Borç ilişkisi kavramı, özel hukuk açısından tanımlandığında, alacaklı ve borçlu adı verilen iki taraf arasında meydana gelen ve borçlu olan tarafın alacaklıya karşı belli bir davranış biçiminde (edimde) bulunmakla yükümlü olduğu, alacaklının da borçludan bu davranış biçiminin yerine getirilmesini isteyebileceği hukuki bir bağdır.

Ticaret hukuku, hukukun, ticaretle ilişkili tüm mevzuatı kapsayan bir alt dalıdır. İşletmeler, tacirler, bireyler arasındaki ticari ilişkileri, alışverişi ve tarafların haklarını düzenler.

<span class="mw-page-title-main">Faiz</span> Para kullanımı için ödenen miktar

Faiz, ekonomi biliminde iki anlamda kullanılmaktadır. Birinci anlamda faiz, bir borç anlaşmasının satışı sonucu elde edilen gelir oranıdır. İkinci anlamda ise üretim amaçlı girdi olarak kullanılan sermayenin gelir oranıdır. Bu iki anlam iktisadi açıdan birbirlerinden farklı değillerdir ve iktisatçılar tarafından faiz olarak nitelendirilirler.

<span class="mw-page-title-main">Esnaf</span>

Esnaf, kelime anlamı olarak sınıflar anlamına gelir. Bağımsız çalışan, yaptığı iş sermayeden ziyade kol ve beden gücüne (emeğe) dayanan girişimcileri tanımlamak için kullanılır. Zanaatkâr ve küçük ticarethane sahipleri esnaf olarak anılır. Esnaf ile taciri ayırmada temel olarak emek-sermaye yoğunluğu dikkate alınır.

Şirket, Türkiye yasalarına göre iki veya daha fazla gerçek veya tüzel kişinin bir araya gelerek emek veya mallarını müşterek (ortak) bir amaçla bir sözleşme ile birleştirmeleri sonucu ortaya çıkan ticari işletmedir.

Adi şirket, sahibinden ayrı bir varlığı olmayan şirketlerdir. En basit şirket modelidir.

Deniz ticareti hukuku, deniz üzerinde yürütülen ticari ilişkileri düzenleyen hukuk dalıdır. 29/06/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nda deniz ticaretini konu alan bazı başlıklar şunlardır:

Tapu: Bir taşınmaz malın yüzölçümünü, numarasını, mahallesini ve sahibini gösterir belgedir. Eski Türkçedeki kapuk (sağlam) sözcüğünden gelmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Ticaret</span> mal veya hizmet değişimi ya da anlaşması

Ticaret, malların/ürünlerin üretim sürecinden tüketimine kadar geçen zamanda, ekonomik değer taşıyan başka nesneler ile değiştirilmesi, alışı ve satışı anlamında kullanılmaktadır. Ticaretin insanlık tarihindeki ilk şekli takastır. Takas yöntemi ile, mal ve hizmetler birbiri karşılığında değiş tokuş edilir. Günümüzde ise artık değişim aracı olarak para kullanımının keşfedilmesi insanlık tarihinin erken dönemlerine dayanmaktadır. Pek çok tarihçi ticaretin, iletişimin doğuşunu takiben takas yöntemiyle başlamış olduğunu düşünmektedir.

Meslek birliği, ticari faaliyette bulunan ve aynı zamanda bir kamu hizmetini yerine getiren, mesleki menfaatlerin arttırılması amacı taşıyan her türlü kamu kurumu niteliğindeki mesleki kuruluşlarca oluşturulan birliklerdir.

Hukukun herkes bakımından bağlayıcı olması gerekir. Kişiler bazen olması gereken gibi davranırlar, bazen de bu düzeni bozarlar. Hukukun var oluş nedenlerinden biri de bu noktada başlar. Yani toplumun düzenini korunması durumu. Devreye giren hukuki kuralları çiğneyen kişilerin bu yanlış davranışlarına engel olunur ve o kişilere bu kurallara uymaya zorunlu kılınır. Yaptırım bir hukuk kuralına aykırı davranılmasının sonucunda yol açılan zararın ortadan kaldırılmasını amaçlar. Kısaca yaptırım "Bir hukuk kuralına aykırı davranılması halinde hukuk düzenince öngörülen sonuçtur.". Yaptırım bir hukuk kuralını diğer sosyal düzen kurallarından ayırır.

<span class="mw-page-title-main">İş hukuku</span>

İş hukuku, işçi hakları, çalışma koşulları, işçi ücretleri, işçi sendikaları ve işveren-işçi ilişkileri ile ilgili konuları inceleyen hukuk dalıdır. İş hukuku Kara Avrupası hukuk sistemlerine dahil ülkelerde genellikle milli iş kanunları ile düzenlenmektedir. İş uyuşmazlıkları kural olarak iş mahkemelerinde görülmektedir. İş mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde ise asliye hukuk mahkemelerinde görülmektedir.

Ticari işletme, insanların oluşturduğu bir pazarın, piyasası olan gereksinimlerini, yani iktisadi anlamda talebi, karşılama ve bu arzdan kâr etme amacı güden kuruluşlardır.