İçeriğe atla

T Yardımcı Hücresi 17

T yardımcı hücresi 17 (Th 17), interlökin 17 (IL-17) üretimi ile tanımlanan pro-enflamatuar yardımcı T hücrelerinin bir alt kümesidir. Bu hücreler Düzenleyici T hücreleriyle (Treg) ilişkilidir ve Th 17'lerin farklılaşmasına neden olan sinyaller, Treg farklılaşmasını inhibe eder.[1] Bununla birlikte Th 17'ler gelişimsel olarak Th1 ve Th2 hücre hatlarından farklıdırlar. Th 17 hücreleri mukozal bariyerlerin korunmasında ve mukozal yüzeylerden patojen atımında önemli bir rol oynar; bu tür koruyucu ve patojenik olmayan Th17 hücrelerine Treg 17 hücreleri denir.[2]

Bu hücreler ayrıca otoimmün ve enflamatuar bozukluklarda da rol oynarlar. Mukozal yüzeylerdeki Th17 hücre popülasyonu kaybı, kronik enflamasyon ve mikrobiyal translokasyon ile ilişkilendirilmiştir. Bu düzenleyici Th17 hücreleri, in vitro olarak TGF-beta ve IL-6 sinyalleri tarafından oluşturulur.

Farklılaşma

Geleneksel Düzenleyici T hücreleri (Treg) gibi düzenleyici Treg17 hücrelerinin indüklenmesi, bazı otoimmün hastalıkların düzenlenmesi ve önlenmesinde önemli bir rol oynayabilir. Treg17 (Düzenleyici Th17) hücreleri, CD4+ T hücreleri tarafından üretilir.

Dönüştürücü büyüme faktörü beta (TGF-y), interlökin 6 (IL-6), interlökin 21 (IL-21) ve interlökin 23 (IL-23), farelerde ve insanlarda Th 17 oluşumuna katkıda bulunur. Th 17 hücrelerinin farklılaşmasındaki temel etkenler, sinyal dönüştürücü ve transkripsiyon aktivatörü 3 (STAT3 ) ve Retinoik asit reseptörüne bağlı orfan reseptörleri gama (RORγ ) ve alfadır (RORα).[3] Naif T hücreleri, yukarıda belirtilen sitokinlere maruz kaldıkları zaman, Th 17 hücrelerine dönüşürler. Bu sitokinler, patojenlerle temas ettikten sonra aktive edilmiş antijen sunucu hücreler (APC'ler) tarafından üretilir.[4] Th 17 hücreleri, farklılaşma programlarını değiştirerek koruyucu veya pro-enflamatuar patojenik hücrelere dönüşebilirler. IL-6 ve TGF-y tarafından indüklenen koruyucu ve patojenik olmayan Th 17 hücreleri, Treg 17 hücreleri olarak adlandırılır. Patojenik Th 17 hücreleri, IL-23 ve IL-1β ile uyarılır.[5] Ayrıca Th 17 hücrelerinin kendileri tarafından üretilen IL-21'in Th 17 popülasyonlarının aktivasyonu için alternatif bir sinyal yolağı başlattığı gösterilmiştir.[6] Th 1 ve Th 2 farklılaşmasının ana uyarıcıları olan interferon gama (IFNy) ve IL-4'ün, Th 17 farklılaşmasını inhibe ettiği gösterilmiştir. Th17 hücrelerine benzer şekilde Treg17 hücrelerinin de gelişimi, Stat3 transkripsiyon faktörüne bağlıdır.[7]

İşlevi

Th 17 hücreleri vücudu patojenlere karşı koruyan edinilmiş bağışıklıkta rol oynar. Bununla birlikte, Th 17 hücrelerinin mantar önleyici bağışıklıkta da rol aldığı, ancak etkilerinin oral mukoza gibi belirli bölgelerde sınırlı kaldığı ve enfeksiyona bağlı zararlı etkilerinin görüldüğü bildirildi.[8] Th17 hücrelerinin ana efektör sitokinleri: IL-17A, IL-17F, IL-21, IL-22 ve granülosit-makrofaj koloni uyarıcı faktördür (GM-CSF).[9] IL-17 ailesi sitokinleri (IL-17A ve IL-17F), nötrofil üretimini ve teminini sağlayan G-CSF ve IL-8'in üretilmesi için epitel hücrelerini, doğuştan gelen bağışıklık hücrelerini ve diğer hücreleri hedefler. Böylece, nötrofil düzenlenmesine katılan Th 17 hücre hattının; eozinofil, bazofil ve mast hücrelerini düzenleyen Th2 ve makrofajları ve monositleri düzenleyen Th1 hücreleri gibi efektör T hücrelerinin üç ana alt kümesinden biri olduğu anlaşılmaktadır.[10] Bununla birlikte, üç T yardımcı hücre alt kümesi, bağışıklık sisteminin patojenlere karşı doğuştan korumada büyük ölçüde sorumlu olan ilik kısmını etkileyebilir.

Bağırsakta in vivo bağışıklık baskılayıcı özelliklere sahip düzenleyici fenotipe sahip Treg17 hücreleri de rTh17 hücreleri olarak tanımlanmıştır.[11]

Treg17 hücreleri IL-17 ve IL-10 ve düşük seviyelerde IL-22 üretir ve otoimmün ve diğer bağışıklık tepkilerini baskılar. IL-23 ve IL-6 ile polarize edilmiş CD4 + T hücreleri tip 1 diyabette adoptif transfer sonucu patojenik karakterdeyken TGF-beta ve IL-6 ile polarize edilmiş hücreler patojenik değildir.[12][13] Hücre içi aril hidrokarbon reseptörü (AhR), bazı aromatik bileşikler tarafından aktive edilen Treg17 hücrelerinde spesifik olarak eksprese edilir.[14] Bu hücreler IL-23 ve TGF-beta ile regüle edilir.[15][16][17] Th17 hücrelerinin bu tipinde IL-22 üretimi AhR tarafından düzenlenir ve Treg17 hücreleri, transkripsiyon faktörü Stat3'ün aktivasyonuna bağlıdır. Kararlı durumda, TGF-beta ve AhR ligandları, hücre rejenerasyonunda ve konak mikrobiyom homeostazında koruyucu bir rol oynayabilecek yüksek AhR, c-MAF, IL-10 ve IL-21 ekspresyonu ile birlikte düşük IL-22 ekspresyonunu indükler.

Th17 hücrelerinin farelerde hem tümör regresyonunda aracılık ettiği,[18][19] hem de kolonsal enflamasyon ile indüklenen tümör oluşumunu teşvik etttiği bulunmuştur.[20] Diğer T yardımcı hücreleri gibi, Th17 hücreleri de patojenlere yanıt olarak B hücreleri ile yakından etkileşime girer. Th 17 hücreleri, B hücresi alımına CXCL13 kemokin sinyali yolağı aracılığıyla ve Th 17 aktivitesi, antikor üretimini teşvik edebilir.[21]

Treg17 hücreleri, mantar ve bakteriyel patojenlere karşı konakçı savunmasında önemli rol oynayan ve birçok enflamatuar ve otoimmün bozukluğun patogenezine katılan Th17 hücrelerinin işlevini düzenler. Stat3'ün seçici olarak silinmesi, Treg17 hücrelerinin eksikliği ve patojenik Th17 hücrelerinin artışı nedeniyle spontan şiddetli kolite neden olur. Treg17 hücre etki mekanizması, Th17 iltihap alanlarında sinyal alışverişini kolaylaştıran CCR6 kemokin reseptörünün ekspres edilmesidir. Bu aynı zamanda böbrekteki glomerülonefrit (GN) gibi insan hastalıklarında da görülür. Enflamatuar bir hastalık sürecinin sonunda patojenik Th17 hücrelerinin TGF-β ile in vivo dönüştürülmesi, Treg17 benzeri hücrelerin üretilmesine yol açar.[22] Treg17 hücre türleri arasında da dönüşüm vardır.

Hastalıkta

Th17 hücrelerinin düzensizliği otoimmün bozukluklar ve inflamasyon ile ilişkilendirilmiştir. Romatoid artrit'de olduğu gibi otoimmün hastalıklar durumunda da, Th17 hücrelerinin aşırı aktivasyonu anormal miktarda enflamasyona sebep olabilir. Ayrıca Th17 hücrelerinin mukozal bağışıklığın sürdürülmesi için gerekli olduğu gösterilmiştir. HIV'de, Th17 hücre popülasyonlarının kaybı kronik enfeksiyona katkıda bulunabilir.

Otoimmün bozukluklarda rolü

Th17 hücreleri, özellikle oto-spesifik Th17 hücreleri, multipl skleroz, romatoid artrit ve sedef hastalığı gibi otoimmün hastalıklarla ilişkilidir.[9] Otoantijene karşı Th17 aşırı aktivasyonu, tip 3 immün kompleks ve kompleman aracılı aşırı duyarlılığa neden olur. Romatoid artrit veya Arthus reaksiyonu bu kategoriye aittir.[23]

Olgun osteoklast hücrelerinin neden olduğu kemik erozyonu romatoid artritli hastalarda yaygındır. Th1, Th2 ve Th17 gibi aktive edilmiş T yardımcı hücreleri, romatoid artrite bağlı iltihaplanma esnasında sinovyal boşlukta bulunur. Osteoklast öncüllerinin olgun osteoklastlara farklılaşmasıyla ilişkili mekanizmalar, bağışıklık ile ilişkili hücreler tarafından üretilen sinyal molekülleriyle ve ayrıca osteoblastların ve osteoklast öncüllerinin hücre-hücre temasıyla doğrudan ilgilidir. Bununla birlikte Th17'nin, osteoklast öncüleri ile hücre-hücre teması yoluyla osteoklast farklılaşmasında daha büyük bir rol oynayabileceği öne sürülmüştür.[24][25]

Th17 hücreleri, Treg hücrelerine göre gen ekspresyonundaki artışlarından dolayı geç faz astmatik yanıtın gelişmesine katkıda bulunabilir.[26]

Th17 hücrelerinin HIV patogenezine katkısı

Th17 hücre popülasyonlarının bağırsakta deplesyonu bağırsak bariyerini bozar, mikrobiyal translokasyon yoluyla bakterilerin bağırsaktan hareket düzeylerini arttırır ve kronik HIV enfeksiyonuna ve AIDS progresyonuna katkıda bulunur.[27] Mikrobiyal translokasyon, bakterilerin bağırsak lümeninden lamina propriaya, lenf düğümlerine ve ötesinde lenfatik olmayan dokulara geçmesiyle sonuçlanır. HIV'in geç evrelerinde vücutta görülen sürekli bağışıklık aktivasyonuna neden olabilir. Bağırsakta artan Th17 hücre popülasyonlarının hem etkili bir tedavi hem de muhtemelen önleyici olduğu gösterilmiştir.[28]

Bağırsaktaki tüm CD4 + T hücreleri HIV tarafından ciddi şekilde deplesyona uğratılsalar da; kronik, patojenik HIV ve SIV enfeksiyonu semptomları bağırsakta özellikle Th17 hücrelerinin deplesyonuyla ilişkilendirilmiştir. Mikrobiyal translokasyon, HIV bağlamında kronik inflamasyona ve bağışıklık aktivasyonuna katkıda bulunan önemli bir faktördür.[29] Patojenik olmayan SIV vakalarında mikrobiyal translokasyon gözlenmez. Bağırsaktaki HIV enfeksiyonu esnasında Th17 hücreleri bağırsak epitel bariyerini koruyarak ciddi bir HIV enfeksiyonunu önler.[28] Th17 hücreleri HIV için koreseptör olan CCR5'i yüksek seviyelerde ekspress ettikleri için HIV tarafından seçilerek enfekte olur ve deplesyona uğrarlar.[30] Böylece, mikrobiyal translokasyon Th17 hücre deplesyonu ile gerçekleşir.

Ek olarak, bağırsaktaki Th17 hücrelerinin kaybı, enflamatuar Th17 hücreleri ve anti-enflamatuar muadilleri olan Treg hücreleri arasında denge kaybına yol açar. Treg hücrelerinin bağışıklık baskılayıcı özellikleri nedeniyle, HIV'e karşı anti-viral yanıtı azaltarak patogeneze katkıda bulundukları düşünülmektedir. Bu durumda Th17 aktivitesine kıyasla daha fazla Treg aktivitesi varolduğu için virüse karşı bağışıklık tepkisi daha az agresif ve daha az etkilidir.[27]

Canlandırıcı Th17 hücrelerinin, azalmış iltihap dahil olmak üzere kronik enfeksiyon semptomlarını azalttığı ve yüksek düzeyde aktif anti-retroviral tedaviye (HAART) iyileştirilmiş yanıtların oluşmasına katkı sağladığı gösterilmiştir. Mikrobiyal translokasyonun genellikle HAART'a yanıt vermemeyle sonuçlandığı göz önünde bulundurulduğunda bu önemli bir bulgudur. Hastaların semptomları göstermeye devam ettikleri ve beklenildiği kadar düşük viral yük göstermedikleri tespit edilmiştir.[31] Bir SIV-rhesus maymun modelinde, Th17 farklılaşmasını ve proliferasyonunu takviye ettiği bilinen bir sitokin olan IL-21'in uygulanmasının Th17 hücre popülasyonlarını arttırarak mikrobiyal translokasyonu azalttığı bulunmuştur.[28] Th17 hücrelerini hedefleyen immünoterapilerin HAART'a yeterli yanıt vermeyen hastalara yardımcı olabileceği umulmaktadır.

Ek olarak, Th17 hücreleri, antiretroviral tedaviye başlamış hastalarda virüs rezervuarı görevi görürken (büyük bir rezervuar olarak kullanılan foliküler Th hücrelerine ek olarak) HIV enfeksiyonunun gecikmesine katkıda bulunmaktadır.[32]

D Vitamininin Rolü

D vitamininin aktif formunun (1,25-Dihidroksivitamin D3), IL-17 ve IL-17F sitokinlerinin Th17 hücreleri tarafından üretimini 'ciddi şekilde bozduğu' bulunmuştur.[33] Bu nedenle, aktif D vitamini formu Th17 farklılaşması için doğrudan bir inhibitördür. Bu nedenle, D3 vitamininin ağızdan ilaç uygulamasının Th17 ilintili hastalıkların tedavisi için umut verici bir araç olduğu ileri sürülmüştür.[34] Astımlı genç hastalarda 1,25-Dihidroksivitamin D3 ile muamele edilen dendritik hücrelerin, Th17 hücrelerinin yüzdesini ve IL-17 üretimini önemli ölçüde azalttığı gösterilmiştir.[35]

Kaynakça

  1. ^ "Th17 cells and regulatory T cells in elite control over HIV and SIV". Current Opinion in HIV and AIDS. 6 (3): 221-7. Mayıs 2011. 
  2. ^ Singh (2013). "Modulation of autoimmune diseases by interleukin (IL)-17 producing regulatory T helper (Th17) cells". Indian J Med Res. 138 (5): 591-4. 
  3. ^ "The orphan nuclear receptor RORgammat directs the differentiation program of proinflammatory IL-17+ T helper cells". Cell. 126 (6): 1121-33. Eylül 2006. 
  4. ^ "Th17 cytokines in mucosal immunity and inflammation". Current Opinion in HIV and AIDS. 5 (2): 120-7. Mart 2010. []
  5. ^ "Modulation of autoimmune diseases by interleukin (IL)-17 producing regulatory T helper (Th17) cells". The Indian Journal of Medical Research. 138 (5): 591-4. Kasım 2013. 
  6. ^ "IL-21 initiates an alternative pathway to induce proinflammatory T(H)17 cells". Nature. 448 (7152): 484-487. Temmuz 2007. 
  7. ^ Chaudhry (2009). "CD4+ regulatory T cells control TH17 responses in a Stat3-dependent manner". Science. 326 (5955): 986-91. 
  8. ^ "C-type lectins, fungi and Th17 responses". Cytokine & Growth Factor Reviews. 21 (6): 405-12. Aralık 2010. 
  9. ^ a b "Th17 cells in autoimmune and infectious diseases". International Journal of Inflammation. 2014: 651503. Aug 2014. 
  10. ^ Weaver (24 Ocak 2013). "The Th17 Pathway and Inflammatory Diseases of the Intestines, Lungs, and Skin". Annual Review of Pathology: Mechanisms of Disease (İngilizce). 8 (1): 477-512. 
  11. ^ Esplugues (2011). "Control of TH17 cells occurs in the small intestine". Nature. 475 (7357): 514-8. 
  12. ^ Bellemore (2015). "Preventative role of interleukin-17 producing regulatory T helper type 17 (Treg 17) cells in type 1 diabetes in non-obese diabetic mice". Clin Exp Immunol. 182 (3): 261-9. 
  13. ^ Nikoopour (2010). "Th17 polarized cells from nonobese diabetic mice following mycobacterial adjuvant immunotherapy delay type 1 diabetes". J Immunol. 184 (9): 4779-88. 
  14. ^ Stockinger (2014). "The aryl hydrocarbon receptor: multitasking in the immune system". Annu Rev Immunol. 32: 403-32. 
  15. ^ Kluger (2014). "Stat3 programs Th17-specific regulatory T cells to control GN". J Am Soc Nephrol. 25 (6): 1291-302. 
  16. ^ Ghoreschi (2010). "Generation of pathogenic T(H)17 cells in the absence of TGF-beta signalling". Nature. 467 (7318): 967-71. 
  17. ^ McGeachy (Dec 2007). "TGF-beta and IL-6 drive the production of IL-17 and IL-10 by T cells and restrain T(H)-17 cell-mediated pathology". Nat Immunol. 8 (12): 1390-7. 
  18. ^ "Tumor-specific Th17-polarized cells eradicate large established melanoma". Blood. 112 (2): 362-73. Temmuz 2008. 
  19. ^ "T helper 17 cells promote cytotoxic T cell activation in tumor immunity". Immunity. 31 (5): 787-98. Kasım 2009. 
  20. ^ "A human colonic commensal promotes colon tumorigenesis via activation of T helper type 17 T cell responses". Nature Medicine. 15 (9): 1016-22. Eylül 2009. 
  21. ^ "Translational mini-review series on Th17 cells: function and regulation of human T helper 17 cells in health and disease". Clinical and Experimental Immunology. 159 (2): 109-19. Şubat 2010. 
  22. ^ Gagliani (2015). "Th17 cells transdifferentiate into regulatory T cells during resolution of inflammation". Nature. 523: 221-5. 
  23. ^ "Interleukin 17-producing CD4+ effector T cells develop via a lineage distinct from the T helper type 1 and 2 lineages". Nature Immunology. 6 (11): 1123-32. Kasım 2005. 
  24. ^ "Physiological functions of osteoblast lineage and T cell-derived RANKL in bone homeostasis". Journal of Bone and Mineral Research. 29 (4): 830-42. Nisan 2014. 
  25. ^ "Prominent bone loss mediated by RANKL and IL-17 produced by CD4+ T cells in TallyHo/JngJ mice". PLOS ONE. 6 (3): e18168. Mart 2011. 
  26. ^ "Th17/Treg ratio derived using DNA methylation analysis is associated with the late phase asthmatic response". Allergy, Asthma, and Clinical Immunology. 10 (1): 32. 24 Haziran 2014. 
  27. ^ a b "Critical loss of the balance between Th17 and T regulatory cell populations in pathogenic SIV infection". PLoS Pathogens. 5 (2): e1000295. Şubat 2009. 
  28. ^ a b c "Maintenance of intestinal Th17 cells and reduced microbial translocation in SIV-infected rhesus macaques treated with interleukin (IL)-21". PLoS Pathogens. 9 (7): e1003471. 4 Temmuz 2013. 
  29. ^ "Anatomical localization of commensal bacteria in immune cell homeostasis and disease". Immunological Reviews. 260 (1): 35-49. Temmuz 2014. 
  30. ^ "Loss and dysregulation of Th17 cells during HIV infection". Clinical & Developmental Immunology. 2013: 852418. 1 Ocak 2013. 
  31. ^ "Microbial translocation is a cause of systemic immune activation in chronic HIV infection". Nature Medicine. 12 (12): 1365-71. Aralık 2006. 
  32. ^ Gosselin, Annie; Monteiro, Patricia; Chomont, Nicolas; Diaz-Griffero, Felipe; Said, Elias A.; Fonseca, Simone; Wacleche, Vanessa; El-Far, Mohamed; Boulassel, Mohamed-Rachid; Routy, Jean-Pierre; Sekaly, Rafick-Pierre (1 Şubat 2010). "Peripheral Blood CCR4 + CCR6 + and CXCR3 + CCR6 + CD4 + T Cells Are Highly Permissive to HIV-1 Infection". The Journal of Immunology (İngilizce). 184 (3): 1604-1616. doi:10.4049/jimmunol.0903058. ISSN 0022-1767. PMC 4321756 $2. PMID 20042588. []
  33. ^ "Vitamin D suppresses Th17 cytokine production by inducing C/EBP homologous protein (CHOP) expression". The Journal of Biological Chemistry. 285 (50): 38751-5. Aralık 2010. 
  34. ^ Chang (23 Eylül 2010). "1,25-Dihydroxyvitamin D3 Inhibits the Differentiation and Migration of TH17 Cells to Protect against Experimental Autoimmune Encephalomyelitis". PLOS ONE (İngilizce). 5 (9): e12925. 
  35. ^ Hamzaoui (Kasım 2014). "Vitamin D reduces the differentiation and expansion of Th17 cells in young asthmatic children". Immunobiology. 219 (11): 873-879. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">HIV/AIDS</span> HIV virüsünün sebep olduğu bulaşıcı ölümcül hastalık

AIDS, ilk kez 1980'lerin başında Orta ve Güney Afrika'da gündeme gelen ve giderek ürkütücü boyutlara ulaşan, etkeni HIV (İngilizce: Human Immunodeficiency Virus / Türkçe: İnsan bağışıklık yetmezliği virüsü) olan bir enfeksiyon hastalığıdır. HIV, bağışıklık sistemindeki akyuvarların (özellikle CD4+ lenfositler) yapısını bozarak ve sayısını azaltarak vücudun enfeksiyonlara karşı direncini ortadan kaldırır.

Akyuvarlar ya da lökosit olarak da adlandırılan beyaz seri kan hücreleri; ilikte ve lenf bezlerinde üretilirler. Bağışıklık sisteminin hücresel bileşenini oluşturan, vücudu bulaşıcı hastalıklara ve yabancı maddelere karşı korumaya koşullanmış hücrelerdir. Sağlıklı bir yetişkin insanın bir milyon hücreli kanında 4×103–11×103 adet, bir başka tanımla bir damla kanda yaklaşık 4.000 ilâ 11.000 arasında akyuvar bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Aşırı duyarlılık</span> Tıbbi durum

Aşırı duyarlılık reaksiyonları, bağışıklık sistemi işlevlerinin kendi dokularına zarar verecek (patolojik) düzeylere ulaştığı olgular için yapılan bir tanımlamadır. Bağışıklık sistemi, organizmayı yabancı antijenlerden korumaya yönelik bir dizi işlev için kurgulanmıştır. Örneğin, bir birey daha önce karşılaştığı bir antijenle ikinci kez karşılaştığında, bu antijene karşı gerekenden çok daha güçlü immun yanıtlar meydana verelebilir. Doku zarar­larına neden olan bu yanıtlara aşırı duyarlılık reaksiyonları adı verilir. Aşırıduyarlılık reaksiyonlarının 2 ana grubu vardır:

<span class="mw-page-title-main">T hücresi</span>

T hücreleri, lenfositlerin bir alt kümesini oluşturur ve bağışıklık yanıtında önemli bir yere sahiptir. 'T' kısaltması timüsden gelmektedir ki timüs bu hücrelerin son olgunlaşma evrelerinin geçtiği organdır.

<span class="mw-page-title-main">Bağışıklık sistemi</span> canlılarda hastalıklara karşı koruma sağlayan biyolojik savunma sistemi bütünü

Bağışıklık sistemi, bir canlıdaki hastalıklara karşı koruma yapan, patojenleri ve tümör hücrelerini tanıyıp onları yok eden işleyişlerin toplamıdır. Sistem, canlı vücudunda geniş bir çeşitlilikte, virüslerden parazitik solucanlara, vücuda giren veya vücutla temasta bulunan her yabancı maddeye kadar tarama yapar ve onları, canlının sağlıklı vücut hücrelerinden ve dokularından ayırt eder. Bağışıklık sistemi, çok benzer özellikteki maddeleri bile birbirinden ayırabilir, örneğin; bir amino asidi farklı olan proteinleri bile birbirinden ayırabilecek özelliğe sahiptir. Bu ayrım, patojenlerin konak canlıdaki savunma sistemine rağmen enfeksiyon yapmaları için yeni yollar bulmalarına, bazı uyumlar sağlamalarına neden olacak kadar karmaşıktır. Bu mücadelede hayatta kalmak için patojenleri tanıyan ve onları etkisizleştiren bazı mekanizmalar gelişmiştir. Doğadaki tüm canlılar kendilerinden olmayan doku, hücre ve moleküllere karşı savunma sistemlerine sahiptirler. Hatta bakteriler gibi basit tek hücreli canlılarda da onları viral enfeksiyonlara karşı koruyan enzim sistemleri bulunur. Yüksek canlılardaysa çok daha karmaşık bir bağışıklık sistemi vardır. Omurgalılarda bağışıklık sistemi özel işlevlere sahip çok sayıda farklı hücre ve molekül içermektedir.

<span class="mw-page-title-main">Sitokin</span> hücre sinyalizasyonunda önemli olan küçük proteinlerin (~5-20 kDa) geniş ve gevşek kategorisi

Sitokin, hayvan ve bitki hücrelerince üretilen, hücrelerin birbirleriyle iletişimini sağlayan protein ve peptidlerin bir grubudur. Hücre yüzeyi sitokin reseptörleri aracılığıyla görevlerini yapar. Yangı (enflamasyon) ve bağışıklık reaksiyonlarında, aktif lenfositler, makrofajlar, endotel, epitel ve konnektif dokular tarafından oluşturulurlar. Salınımları geçicidir. Sitokinler, hücrelerdeki reseptörlere bağlanarak hücre çoğalmasını uyarırlar.

Yardımcı T hücresi, T hücreleri arasında en büyük gruptur. C4 yüzey molekülü taşırlar. Lenfokin salgılarlar IL-2, IL-3, IL-4, IL-5, IL-6, GM-CSF, IF-γ). Otokrin özelliktedir yani, kendi klonunun yapımını uyarır. Sitotoksik ve baskılayıcı T hücrelerinin büyüme ve çoğalmasını uyarır. B hücrelerinin büyüme ve farklılaşmasını uyarır. Makrofaj sistemini aktive eder. Sağlıklı bir kişide T hücresi sayısı bir mikrolitre kanda 800-1300 hücredir.

<span class="mw-page-title-main">Toll benzeri reseptör</span> doğuştan gelen bağışıklık sisteminde kilit rol oynayan protein sınıfı

Toll benzeri reseptör ya da almaç, mikroplardan kaynaklanan, yapısal olarak korunmuş moleküller deri veya bağırsak mukozası gibi fiziki bariyerleri aştığında, bu molekülleri tanıyan tek membran boyunca uzanmış, katalitik-olmayan reseptörlerin bir sınıfıdır. Bu yapıların doğuştan gelen bağışıklık sisteminde anahtar rol oynadıkları düşünülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Edinilmiş bağışıklık sistemi</span> Özelleşmiş, sistemik hücreler ve süreçlerden oluşan bağışıklık sistemi alt sistemi

Edinilmiş bağışıklık sistemi ya da Edinilmiş bağışıklık ya da Akkiz (acquired) immunite yüksek oranda özelleşmiş bütün sisteme etki edebilen hücreler ve patojenik mücadeleleri ortaya çıkaran süreçlerle düzenlenen bağışıklık sistemi çeşididir.

Antijen sunumu, vücuttaki bağışıklık sisteminin, makrofajlar, dendritik hücreler ve diğer hücre çeşitleriyle antijenleri yakalama ve onları T-hücreleri ile tanımlama sürecidir. Edinilmiş bağışıklık sisteminin temelleri, bağışıklık sistemi hücrelerinin kendi hücreleri ile enfektöz patojenleri tanıması arasındaki kapasitede yatar.

İmmünoterapi veya biyolojik terapi, bağışıklık sistemini aktive ederek veya baskılayarak hastalığın tedavi edilmesidir. Bir immün yanıtı ortaya çıkarmak veya güçlendirmek için tasarlanan immünoterapiler aktivasyon immünoterapileri olarak sınıflandırılırken, azaltan veya baskılayan immünoterapiler baskılama immünoterapileri olarak sınıflandırılır. İmmünoterapi, çeşitli kanser türlerini tedavi etme potansiyeli açısından ön araştırma aşamasındadır.

Özbağışıklık, otoimmünite, otoimmunite, bağışıklık sisteminde aşırıduyarlıkla oluşan tepkilere genel olarak verilen genel addır. Olağan koşullarda organizma kendi hücrelerinin antijenik yapılarına karşı tepki göstermez; buna “immun tolerans” ya da “doğal hoşgörü” tanımı yapılır. Bu toleransın aksadığı olağanüstü koşullarda otoimmun hastalıklar belirir; bağışıklık sisteminin tüm savunma sistemleri kendi antijenlerine karşı savaşım konumuna geçer. Otoimmun hastalıklardaki doku zararları II, III ve IV tiplerde aşırıduyarlık reaksiyonlarının sonucu olarak belirir.

CD25, IL-2 almacının alfa zinciridir. IL-2 için yüksek ilgili bir almaç gibi davranabilen, heterodimer oluşturmak üzere CD122 ile ilişkili olan etkinleşmiş T hücrelerinde, etkinleşmiş B hücrelerinde, kimi timositlerde, miyeloblastlarda ve oligodendrositlerde tip I transmembran proteini vardır. CD25, farelerde CD4+FoxP3+düzenleyici T hücrelerini belirleyici belirteç olarak kullanılmasına karşın, insanlarda CD25'in dinlenen bellek T hücrelerinin büyük bir bölümünde yapısal olarak dışavurumunu yaptığı bulunmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Tümör mikro çevresi</span>

Tümör mikro çevresi (TME), tümörün etkileşim içerisinde olduğu hücresel ortamdır. Bu hücresel ortam; kanser hücrelerini, stromal dokuyu ve hücre dışı matriksi içeren dinamik bir ağı oluşturmaktadır. TME, tümördeki kanserli olmayan hücreleri ve bu hücreler tarafından ifade edilen, tümör büyümesine katkıda bulunan proteinleri içermektedir. Yapılan çalışmalar, tümör mikro çevresinin kanser tedavilerine direnci artıran kritik bir faktör olduğunu göstermektedir.

<span class="mw-page-title-main">İnterlökin 10</span>

İnterlökin 10 (IL-10), anti-inflamatuar sitokindir. Aynı zamanda insan sitokin sentez inhibitör faktörü (SSIF) olarak da bilinir. Mikrop kaynaklı antijenlere karşı oluşan immun cevabı negatif yönde düzenlemektedir.

<span class="mw-page-title-main">CD86</span>

Farklılaşma Kümesi 86 (İngilizce: Cluster of Differentiation 86; CD86 ve B7-2 olarak da bilinir), dendritik hücreler, Langerhans hücreleri, makrofajlar, B hücreleri ve diğer antijen sunan hücreler üzerinde yapısal olarak eksprese edilen bir proteindir. CD80 ile birlikte CD86, T hücresi aktivasyonu ve hayatta kalması için gerekli olan kostimülatör sinyalleri sağlar. Bağlanan liganda bağlı olarak CD86, kendi kendini düzenleme ve hücre-hücre birleşmesi için veya düzenlemenin zayıflaması ve hücre-hücre ayrılması için sinyal verebilir.

Otoimmün hastalık, bir vücut kısmına anormal bir bağışıklık tepkisinden kaynaklanan bir durumdur. En az 80 otoimmün hastalık türü tanımlanmış olup, bazı kanıtlar 100'den fazla türün olabileceğini düşündürmektedir. Herhangi bir vücut parçası tutulabilir. Semptomlar çeşitlidir ve genellikle hafif ila şiddetli arasında değişen ve geçici olabilen düşük dereceli ateş ve yorgun hissetmeyi içerir.

<span class="mw-page-title-main">Polly Matzinger</span>

Polly Celine Eveline Matzinger, bağışıklık sisteminin nasıl çalıştığına dair tehlike modeli teorisini öneren Fransız doğumlu bir immünologdur.

<span class="mw-page-title-main">İmmünsüpresif ilaç</span> bağışıklık sistemi aktivitesini engelleyen ilaç

İmmünsupresif ajanlar, immünsupresanlar ve antirejeksiyon ilaçları olarak da bilinen immünsupresif ilaçlar, bağışıklık sisteminin aktivitesini engelleyen veya önleyen ilaçlardır.

Lenfositopeni, kanda bulunan lenfosit adı verilen beyaz kan hücrelerinin normalden daha düşük seviyede olması durumudur. Lenfositler, bağışıklık sistemimizde önemli roller oynayan hücrelerdir. Bu duruma aynı zamanda lenfopeni de denir. Bunun zıttı ise, lenfositlerin aşırı derecede yüksek olduğu lenfositozdur.