İçeriğe atla

Tırnak yeme

Tırnak yeme alışkanlığı olan bir bireyin parmakları
UzmanlıkPsikiyatri, psikoloji Bunu Vikiveri'de düzenleyin

Tırnak yeme, aynı zamanda onikofaji olarak da bilinen, ağzın bir kompulsif (dürtüyle yapılan) alışkanlığıdır. Bazen işlevsel olmayan (parafonksiyonel) etkinlik olarak tanımlanmaktadır; işlevsel olmayan etkinlik, ağzın konuşma, yeme veya içme dışındaki sık kullanımıdır.

Tırnak yeme yaygın olup özellikle de çocuklar arasında çok yaygındır. Çocukların yüzde 25-30'u tırnak yemektedir. Tırnak yemenin daha patolojik türevleri; DSM-IV-R'de dürtü kontrol bozukluğu olarak değerlendirilmektedir ve DSM-5'te obsesif-kompulsif ve bununla ilgili hastalıkların altında sınıflandırılmıştır. ICD-10, bu el alışkanlığını "genellikle çocukluk ve ergenlik döneminde ortaya çıkan diğer tanımlanmış davranışsal ve duygusal bozukluklar" olarak sınıflandırmaktadır.[1] Bununla birlikte bütün tırnak yemeler patolojik değildir ve zararlı takıntı ve normal davranış arasındaki fark her zaman net değildir.[2]

Belirti ve bulgular

Tırnak yeme genellikle parmaklarda enfeksiyon gibi zararlı etkilere yol açar. Bu sonuçlar, doğrudan yemenin fiziksel hasarından veya enfeksiyon taşıyıcısı haline gelen ellerden kaynaklanır. Üstelik sosyal bir etkisi de olabilir.[2]

On tırnak genellikle aynı derecede ısırılır. Yenmiş tırnaklar, kütiküllerin derisinde parçalanmaya yol açabilir. Kütiküller, uygun olmayan bir biçimde soyulduğunda paronişi gibi mikrobiyal ve viral enfeksiyonlara duyarlı hale gelmektedir. Tükürük daha sonra deride kızarma yapabilir ve deriye hastalık bulaştırabilir.[2][3] Nadir durumlarda, tırnak yatağının tahrip olması nedeniyle tırnak yemeden yıllarca sonra tırnağın ciddi bir biçimde bozulmasına neden olabilir.[4]

Tırnak yeme, diş eti hasarı ve ön dişlerin maloklüzyonu gibi ağız sorunlarıyla ilişkili olabilir.[2] Ayrıca tırnak yüzeyinin altına gömülü kıl kurtlarını veya bakterileri anüs bölgesinden ağza aktarabilir. Yenen tırnaklar yutulursa bazen mide sorunları gelişebilir.[5]

Tırnak yeme; tırnak yiyende suçluluk ve utanç duygusu, düşük yaşam kalitesi ve aile içinde veya sosyal çevrede damgalanmada artışın kaynağı olabilir.[2][6]

İlgili bozukluklar

Diğer vücut odaklı yineleyici davranışlar arasında ekskoriyasyon bozukluğu (deri yolma), dermatofaji (deri yeme) ve trikotillomani (saç yolma dürtüsü) bulunmaktadır ve hepsi tırnak yeme ile birlikte yaşama eğilimindedir.[2][7] Ağzın işlevsel olmayan bir etkinliği olarak, bruksizm (diş sıkma ve gıcırdatma) ve kalem yeme ve yanak ısırma gibi başka alışkanlıklar ile de ilişkilidir.[8]

Çocuklarda tırnak yeme genellikle dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (bir çalışmada tırnak yeme olgularının %75'i),[2] karşıt olma bozukluğu (% 36) ve ayrılma kaygısı bozukluğu (% 21) içinde olmak üzere diğer psikiyatrik bozukluklarla birlikte ortaya çıkar. Obsesif kompulsif bozukluğu olan çocuklar ve ergenler arasında daha yaygındır.[9] Tırnak yeme, bir çalışmada yeme bozukluğu olan erkeklerde yemek bozukluğu olmayanlardan daha yaygın görünmekteydi.[10]

Tedavi

Ucuz ve yaygın olarak var olan en yaygın tedavi; tırnaklara temiz, tadı acı bir oje uygulamaktır. Genellikle bilinen en acı kimyasal bileşik olan denatonyum benzoat kullanılır. Acı tadı, bireyi tırnak yeme alışkanlığından caydırır.[11]

Daha basit önlemler etkili olmadığında davranış tedavisi yararlıdır. Tırnak yeme alışkanlığını öğrenmeyi ve olasılıkla daha yapıcı bir alışkanlıkla değiştirmeyi amaçlayan Davranışı Tersine Çevirme Eğitiminin, çocuklarda ve yetişkinlerde plaseboya karşı etkinliğini göstermiştir.[12] Çocuklar üzerinde yapılan bir çalışma, Davranışı Tersine Çevirme Eğitimi ile sonuçların, hiçbir tedavinin olmamasından veya nesnelerin alternatif bir davranış olarak manipülasyonundan daha üstün olduğunu göstermiştir; bu da tedaviye olası başka bir yaklaşımdır.[13] Buna ek olarak, sık sık yeme dürtülerini tetikleyen uyaranı hem tanımlamak hem de ortadan kaldırmak için uyaran kontrol terapisi kullanılmaktadır.[14] Ön olumlu sonuçlarla birlikte araştırılan diğer davranışsal yöntemler; ayrıklaştırma (dekuplaj)[15] ve bilekliklerin çıkarılamaz anımsatıcılar olarak kullanılması gibi öz yardım yöntemleridir.[16] Son zamanlarda teknoloji şirketleri, kullanıcıların ellerinin konumunu takip eden giyilebilir aygıtlar ve akıllı saat uygulamaları üretmeye başlamıştır.

Kronik tırnak yiyiciler için başka bir tedavi, ön dişlerin tırnaklara ve çevresindeki kütiküllere zarar vermesini önleyen diş caydırıcı bir aygıt kullanılmasıdır. Yaklaşık iki ay sonra aygıt, tırnak yeme dürtüsünün bütünüyle bir bastırılmasını sağlamaktadır.[17]

İlaçların etkinliğine yönelik kanıtlar çok kısıtlıdır ve rutin olarak kullanılmaz. Çocuklarda ve ergenlerde yapılan küçük bir çift kör randomize klinik çalışma, glutatyon ve glutamat düzenleyicisi olan N-asetilsisteinin yalnızca kısa vadede tırnak yeme davranışını azaltmada plasebodan daha etkili olabileceğini göstermiştir.[18]

Tırnak kozmetikleri tırnak yemenin sosyal etkilerini iyileştirmeye yardımcı olabilir.[19]

Kullanılan yöntemden bağımsız olarak ebeveyn eğitimi, genç tırnak yiyicileri olgusunda, tedavi programlarının etkinliğini en üst düzeye çıkarmak için yararlıdır, çünkü ebeveynler veya diğer aile üyeleri tarafından yapılan bazı davranışlar sorunu devam ettirmeye yardımcı olabilir.[2] Örneğin, cezaların plasebodan daha iyi olmadığı gösterilmiştir ve kimi durumlarda tırnak yeme sıklığını bile artırabilmektedir.

Epidemiyoloji

Tırnak yeme, onikofaji

3 yaşından önce seyrek görülmekle birlikte,[2] 7 ila 10 yaş arasındaki çocukların yaklaşık yüzde 30'u ve gençlerin yüzde 45'i tırnak yemektedir.[3] En sonunda yetişkinlerde yaygınlığı azalmaktadır. Rakamlar çalışmalara göre değişebilir ve değişimler coğrafi ve kültürel farklılıklar ile ilgili olabilir. Alışkanlığı olan deneklerin oranı (yaşam boyu yaygınlık), güncel olarak tırnak yiyenlerin oranından çok daha yüksek olabilir (zaman nokta prevalansı).[20] Her iki cinsiyette de daha yaygın görünmese de bu konudaki epidemiyolojik çalışmaların sonuçları tam olarak tutarlı değildir. Bireyler, tırnak yemenin olumsuz sonuçlarını inkâr etme veya bilmeme eğiliminde olması tırnak yemenin tanısını karmaşıklaştırdığından dolayı az fark edilebilir.[7] Zihinsel bozukluğu olan bir ebeveynin olması da bir risk faktörüdür.

Kaynakça

  1. ^ "Impulse control disorder". SteadyHealth. 30 Aralık 2010. 29 Şubat 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Nisan 2012. 
  2. ^ a b c d e f g h i Ghanizadeh (Jun 2011). "Nail biting; etiology, consequences and management". Iranian Journal of Medical Sciences. 36 (2). ss. 73-9. 
  3. ^ a b "Nailbiting". Clin Pediatr (Phila). 29 (12). 1990. ss. 690-2. 
  4. ^ Jabr FI (Eylül 2005). "Severe nail deformity. Nail biting may cause multiple adverse conditions". Postgrad Med. 118 (3). ss. 37-8, 42. 
  5. ^ "Nailbiting, or onychophagia: a special habit". Am J Orthod Dentofacial Orthop. 134 (2). Ağustos 2008. ss. 305-8. 
  6. ^ Pacan (17 Şubat 2014). "Onychophagia is Associated with Impairment of Quality of Life". Acta Dermato-venereologica. 94 (6). ss. 703-6. 
  7. ^ a b "Pathologic hairpulling, skin picking, and nail biting". Ann Clin Psychiatry. 17 (4). 2005. ss. 227-32. 
  8. ^ R. A. Cawson; E. W. Odell; Stephen R. Porter (2002). Cawson's Essentials of Oral Pathology and Oral Medicine (İngilizce). ISBN 0443071063. 
  9. ^ "Impulse-control disorders in children and adolescents with obsessive–compulsive disorder". Psychiatry Res. 175 (1–2). Ocak 2010. ss. 109-13. 
  10. ^ "Eating disorders in men: current features and childhood factors". Eat Weight Disord. 15 (1–2). 2010. ss. e15-22. 
  11. ^ Allen KW (Mart 1996). "Chronic nailbiting: a controlled comparison of competing response and mild aversion treatments". Behav Res Ther. 34 (3). ss. 269-72. 
  12. ^ Bate (Temmuz 2011). "The efficacy of habit reversal therapy for tics, habit disorders, and stuttering: a meta-analytic review". Clinical Psychology Review. 31 (5). ss. 865-71. 
  13. ^ Ghanizadeh (Jun 2013). "Habit Reversal versus Object Manipulation Training for Treating Nail Biting: A Randomized Controlled Clinical Trial". Iranian Journal of Psychiatry. 8 (2). ss. 61-7. 
  14. ^ "Skin picking and nail biting: related habits". Western Suffolk Psychological Services. 9 Eylül 2004 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mart 2008. 
  15. ^ Moritz (Sep 2011). "A randomized controlled trial of a novel self-help technique for impulse control disorders: a study on nail-biting". Behavior Modification. 35 (5). ss. 468-85. 
  16. ^ Koritzky (Nov 2011). "On the value of nonremovable reminders for behavior modification: an application to nail-biting (onychophagia)". Behavior Modification. 35 (6). ss. 511-30. 
  17. ^ Arşivlenmiş kopya, 18 Haziran 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 11 Nisan 2020 
  18. ^ Ghanizadeh (2013). "N-acetylcysteine versus placebo for treating nail biting, a double blind randomized placebo controlled clinical trial". Anti-Inflammatory & Anti-Allergy Agents in Medicinal Chemistry. 12 (3). ss. 223-8. 
  19. ^ "Nail cosmetics in nail disorders". J Cosmet Dermatol. 6 (1). Mart 2007. ss. 53-8. 
  20. ^ Pacan (Jan 2014). "Onychophagia and onychotillomania: prevalence, clinical picture and comorbidities". Acta Dermato-venereologica. 94 (1). ss. 67-71. 

Dış bağlantılar

Sınıflandırma

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Otizm</span> Bilinçsel ve zihinsel rahatsızlık

Otizm, üç yaşından önce başlayan ve ömür boyu süren, sosyal etkileşime ve iletişime zarar veren, sınırlı ve tekrarlanan davranışlara yol açan beynin gelişimini engelleyen bir rahatsızlıktır. Bu belirtiler otizmi, Asperger sendromu gibi daha hafif seyreden otistik spektrum bozukluğundan (OSB) ayırır. Otizm kalıtımsal kökenlidir ancak kalıtsallığı oldukça karmaşıktır ve OSB'nin kökeninin çoklu gen etkileşimlerinden mi yoksa ender görülen mutasyonlardan mı kaynaklandığı çok açık değildir. Nadir vakalarda, doğum sakatlıklarına neden olan etmenlerle yakından bağlantılıdır. Diğer görüşlere göre ise çocuklukta yapılan aşılar gibi nedenler tartışmalıdır ve aşı kökenli varsayımların ikna edici bilimsel kanıtları yoktur. 2007 yılında yapılan araştırmalara göre otizmin prevalansını 1.000 kişiye bir ya da iki vaka olarak tahmin eder, aynı araştırmalardaki tahminlere göre OSB yaklaşık 1.000 kişide altı vakadır ve erkeklerde rastlanma oranı kadınlara göre 4,3 kat daha fazladır. 2022 yılı CDC verilerine göre otizmin görülme sıklığı 44 çocuktan 1'e yükselmiştir. Otizm vakalarının sayısı 1980'lerden beri oldukça fazla oranda artmıştır. Bunun nedeni kısmen tanı koyma yöntemlerindeki değişikliklerdir; gerçek prevalansın artıp artmadığı anlaşılamamıştır.

Kişilik bozuklukları uzun dönemli, şiddetli ve dirençli düşünce ve davranış kalıplarıyla karakterize olmuş zihinsel bozukluklar sınıfıdır. Kişilik bozukluklarının tanımlanması ve kategorize edilmesi zordur. Kökeni kalıtsal veya çevresel olabileceği gibi, hem kalıtsal hem de çevresel olabilir. Kişisel bozuklukların tanımında kişinin içinde bulunduğu kültürel ve sosyal ortam çok önemlidir. Bir durumun kişilik bozukluğu olarak teşhis edilmesi için kişisel ve/veya sosyal yaşamında önemli oranda sıkıntı ve bozukluğa yol açacak bir davranış düzeni bulunmalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Huzursuz bacak sendromu</span> Hastanın bacaklarını hareket ettirme dürtüsüne neden olan bozukluk

Huzursuz bacak sendromu (HBS), uyku ya da istirahat esnasında bacaklarda hissedilen rahatsızlık, huzursuzluk, hareket ettirme ihtiyacı, uyuşma, karıncalanma bazen de tam olarak tanımlanamayan bir histir.

<span class="mw-page-title-main">Obsesif kompulsif bozukluk</span> istenmeyen ve tekrarlanan düşünceler, duygular, fikirler (obsesyonlar) veya bir şey yapmaya itici hissettiren davranışları (kompulsiyonlar) içeren anksiyete bozukluğu

Obsesif-kompulsif bozukluk (OKB), bireyin rahatsız edici düşüncelere sahip olduğu ve/veya belirli rutinleri, sıkıntıya yol açacak veya genel işlevi bozacak ölçüde tekrar tekrar yapma ihtiyacı hissettiği zihinsel ve davranışsal bir bozukluktur. Adından da anlaşılacağı gibi, OKB'nin birincil belirtileri obsesyonlar ve kompulsiyonlardır. Obsesyonlar, endişe, iğrenme veya rahatsızlık duyguları yaratan, kalıcı, istenmeyen düşünceler, zihinsel görüntüler veya dürtülerdir. Yaygın obsesyonlar arasında bulaşma korkusu, simetri takıntısı, din, cinsiyet ve zarar hakkında zorlayıcı düşünceler yer alır. Kompulsiyonlar, obsesyonlara yanıt olarak ortaya çıkan, tekrarlayan eylem veya rutinlerdir. Yaygın kompulsiyonlar arasında aşırı el yıkama, temizlik, bir şeyleri düzenleme, sayma, güvence arama ve bir şeyleri kontrol etme sayılabilir. OKB'li birçok yetişkin, kompulsiyonlarının bir anlam ifade etmediğinin farkındadır, ancak obsesyonların neden olduğu sıkıntıyı gidermek için yine de bunları gerçekleştirirler. Kompulsiyonlar o kadar sık meydana gelir ki, tipik olarak günde en az bir saat sürer ve kişinin yaşam kalitesini bozar.

<span class="mw-page-title-main">Ruhsal bozukluk</span> rahatsız edici düşünce ya da davranış modeli

Ruhsal bozukluk, akıl hastalığı ya da mental bozukluk, sıkıntı, bilişsel işlevlerin bozulması, atipik davranış ve/veya maladaptif davranış ile tanımlanan akıl sağlığı durumlarından birini ifade eder. Mental bozuklukların tanım, değerlendirme ve sınıflandırmaları farklılık gösterebilir; bununla birlikte, Hastalıkların ve Sağlıkla İlgili Sorunların Uluslararası İstatistiksel Sınıflaması (ICD) ve Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabında yer alan kriterler konunun uzmanları tarafından yaygın biçimde kabul görmektedir. Bu çerçevede tanı kategorileri duygudurum veya duygulanım bozuklukları, yaygın gelişimsel bozukluklar, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, duygusal ve davranışsal bozukluklar, obsesif kompulsif bozukluk, psikopatik bozukluklar, kaygı bozuklukları, psikotik bozukluklar, sanrısal bozukluk, yeme bozuklukları ve kişilik bozukluklarını içerebilir.

<span class="mw-page-title-main">Anksiyolitik</span> anksiyete tedavisinde kullanılan ilaçlar

Anksiyolitik anksiyeteyi azaltan ilaçlara verilen isimdir. Anksiyolitik ilaçlar, anksiyete bozukluklarına bağlı psikolojik ve fiziksel semptomların tedavisinde kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Asperger sendromu</span> belirge

Asperger sendromu (AS) ya da Asperger bozukluğu, sosyal etkileşimde zorluklar ve sınırlı, basmakalıp ilgi ve etkinliklerle tanımlanan otistik spektrum bozukluklarından (OSB) biridir. AS diğer OSB’lerden dil ve bilişsel gelişimde genel bir gecikme olmamasıyla ayrılır. Her ne kadar standart tanı ölçütleri arasında belirtilmemişse de motor sakarlık ve sıra dışı dil kullanımına sıklıkla rastlanır.

Otizm spektrum bozukluğu (OSB), yaygın sosyal etkileşim ve iletişim anomalileri ile şiddetli derecede sınırlı ilgi ve aşırı yineleyici davranış olarak görülen bir psikolojik durum spektrumudur.

Kendini yaralama, bir kişinin kendisini, intihar etme niyeti olmadan yaraladığı kendine zarar verme davranışıdır. Bu zarar vermelerin nedeni dayanılmaz duygulardan, gerçekdışılık hissinden ve hissizlikten kurtulma olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Anksiyete bozukluğu</span> günlük durumların aşırı, mantıksız bir kaygıya sebep olduğu bilişsel bozukluk

Anksiyete bozuklukları, belirgin ve kontrol edilemeyen anksiyete ve korku duyguları ile karakterize edilen bir grup zihinsel bozukluklardır. Bu durumlar, bireylerin sosyal, mesleki ve kişisel işlevselliğini önemli ölçüde bozar. Anksiyete, huzursuzluk, alınganlık, kolay yorulma, konsantrasyon güçlüğü, kalp hızında artış, göğüs ağrısı, karın ağrısı gibi fiziksel ve bilişsel belirtilere yol açabilir ve belirtiler bireyler arasında değişiklik gösterebilir.

Sosyal fobi veya sosyal anksiyete bozukluğu (SAB), sosyal ortamlarda başkaları tarafından olumsuz değerlendirilmekten yoğun şekilde kaygı duyma ve korkulan durumlardan kaçınma eğilimi ile tanımlanabilecek bir anksiyete bozukluğudur. Bu korkular, başkalarından algılanan veya gerçekten yapılan bir gözlemleme ile tetiklenebilir. Sosyal anksiyete bozukluğu olan bireyler, diğer insanların onlar hakkında olumsuz bir şekilde düşünmelerinden korkarlar.

Hiperseksüalite, cinsel dürtüleri çok artmış ya da cinsel aktivitesi son derece sık veya aniden beliren kişileri nitelendirmek için kullanılan terimdir. Hiperseksüaliteye bazı tıbbi durum ve uygulamalar neden olabilmesine rağmen, çoğu durumda nedeni bilinmemektedir. Bipolar bozukluklar gibi ruhsal sağlık sorunları hiperseksüalitenin ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Ayrıca alkol ve bazı ilaçlar kişilerdeki sosyal ve cinsel çekingenlikleri etkileyebilir. Bir dizi hiperseksüaliteyi açıklamak veya tedavi etmek amacıyla bazı teorik modeller kullanılmıştır. Özellikle popüler medyada en yaygın olan kanı, bu kişilerin cinsel bağımlı olduklarına dair yaklaşımdır fakat bu kanı üzerinde seksolojistler herhangi bir görüş birliğinde bulunmamaktadır. Bu durum için yapılan açıklamalar genel olarak, eylemin kompulsif davranışlar ve dürtüsel davranış modelleri olduğu yönündeki teorileri içerir.

Maruz bırakma terapisi, davranışçı terapide anksiyete bozukluklarını tedavi etmek için kullanılan bir tekniktir. Maruz bırakma terapisi, hedef hastayı herhangi bir tehlikeye neden olmaksızın kaygı kaynağına veya bağlamına maruz bırakmayı içerir. Bunu yapmanın, endişelerini veya sıkıntılarını aşmalarına yardımcı olduğu düşünülmektedir. Prosedürel olarak, laboratuvar kemirgenleri üzerinde geliştirilen korku yok olma paradigmasına benzer. Çok sayıda çalışma, genel anksiyete bozukluğu, sosyal anksiyete bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, TSSB ve spesifik fobiler gibi bozuklukların tedavisinde etkinliğini göstermiştir.

<span class="mw-page-title-main">Dolama</span>

Dolama veya paronişi, el ya da ayak tırnağının tabanında veya yanında tırnak ve deride görülen el veya ayağın sıklıkla duyarlı olduğu bakteri veya mantar enfeksiyonu olan bir tırnak enfeksiyonudur. Enfeksiyon birden veya yavaş yavaş başlayabilir. "Paronişi" sözcüğü; Yunanca παρωνυχία sözcüğünden gelmekte olup para "çevre" ile onyx "tırnak" sözcüklerinin birleşiminden ve soyut adlara gelen -ia son ekinin birleşiminden gelmektedir.

Kendine zarar verme, kişinin kendisine zarar verdiği veya potansiyel olarak verebileceği herhangi bir davranışın varlığıdır. Kendine zarar verici davranışlar yıllar boyunca birçok insan tarafından gösterilmiş bir davranış bozukluğudur. Bu davranış genellikle kasıtlı olabilir, dürtüden doğabilir veya bir alışkanlık olarak gerçekleştirilebilir. Bununla birlikte bu davranış, ölümcül olan, potansiyel olarak alışkanlık oluşturan veya bağımlılık yapan dolayısıyla kendini yok etmeye veya öldürmeye yönelik olma eğilimi olarak tanımlanmaktadır. Genellikle borderline kişilik bozukluğu veya şizofreni gibi akıl hastalıkları ile ilişkilendirilir.

<span class="mw-page-title-main">Köpeklerde ayrılma kaygısı</span>

Köpeklerde ayrılma kaygısı, bir köpeğin sahibinden ayrıldığında sıkıntı ve davranış problemleri sergilediği duruma verilen addır. Ayrılma kaygısı tipik olarak sahibin ayrılmasından birkaç dakika sonra ortaya çıkar. Bazı köpeklerin neden ayrılık kaygısından muzdarip olduğu ve diğerlerinin neden olmadığı tam olarak anlaşılamamıştır. Davranış, altta yatan bir tıbbi duruma ikincil olabilir. Kronik stres ile fizyolojik sağlıkta bozukluklar ortaya çıkabilir. Köpekte artan stres hormon seviyelerini değiştirir, böylece çeşitli sağlık sorunlarına karşı doğal bağışıklığı azaltır. Bir köpeğin davranışı aniden değişirse, her zaman bir veterinerin ziyaret edilmesi önerilir.

Bir yiyecek bağımlılığı veya yeme bağımlılığı, lezzetli yiyeceklerin kompulsif tüketimi ile karakterize edilen davranışsal bir bağımlılıktır . Bu yemekler insanlarda ve diğer hayvanlarda ödül sistemini belirgin şekilde olumsuz sonuçlarla etkinleştirir.

<span class="mw-page-title-main">Venlafaksin</span> İlaç

Venlafaksin ya da ilk marka adıyla Efexor, serotonin-norepinefrin geri alım inhibitörü (SNRI) sınıfından bir antidepresan ilaçtır. Majör depresif bozukluk (MDD), yaygın anksiyete bozukluğu (GAD), panik bozukluğu ve sosyal fobi tedavisinde kullanılır. Kronik ağrı için de kullanılabilmektedir. Ağız yoluyla kullanılır.

Stereotipik hareket bozukluğu (SMD), çocukluk çağında başlayan, kısıtlayıcı ve/veya tekrarlayıcı, işlevsel olmayan motor davranışları ile karakterize edilen bir motor bozukluğudur ve normal aktiviteleri önemli ölçüde etkiler veya vücut yaralanmasına neden olur. SMD olarak sınıflandırılabilmesi için söz konusu davranışın bir maddenin, otizmin veya başka bir tıbbi durumun doğrudan etkilerinden kaynaklanmaması gerekir. Bu bozukluğun nedeni bilinmemektedir.

Kompulsif cinsel davranış bozukluğu, bir dürtü kontrol bozukluğudur. Kişinin cinsel fantezilerle yoğun şekilde meşgul olduğu ve davranışlarının psikolojik strese sebep olmasıyla birlikte önlenemeyen ve kendine veya başkalarına zarar verme riski taşıyan bir davranış örüntüsü olarak ortaya çıkar. Bu bozukluk sosyal, mesleki, kişisel veya diğer önemli işlevler üzerinde kötü etkiye neden olabilir.