İçeriğe atla

Türkiye ve Holokost

Türkiye, Holokost döneminde Nazi Almanyası ile güçlü diplomatik ilişkilerini sürdürmesine rağmen, 2. Dünya Savaşı sırasında tarafsız kaldı.[1] Savaş sırasında Türkiye, yurt dışında yaşayan 3.000 ila 5.000 Yahudiyi vatandaşlıktan çıkardı; 2.200 ve 2.500 Türk Yahudi, Auschwitz ve Sobibor gibi imha kamplarına sürüldü ve birkaç yüz Nazi toplama kamplarında hapsedildi. Nazi Almanyası tarafsız ülkeleri Yahudi vatandaşlarını geri göndermeye teşvik ettiğinde Türk diplomatlar, Türk vatandaşlıklarını kanıtlasalar bile Yahudileri ülkelerine geri göndermekten kaçınmaları için talimatlar aldı.[2] Türkiye aynı zamanda savaş sırasında Yahudi karşıtı yasaları uygulayan tek tarafsız ülkeydi.[3] Ancak Alman yetkililer, Türkiye'nin açıkça Yahudi karşıtı yasalar uygulamadığını ve Yahudi karşıtı nefret kampanyaları için uygun olmadığını savaş boyunca birçok kez kaydettiler.[4] 1940 ile 1944 yılları arasında, Türkiye üzerinden Filistin Mandası'na yaklaşık 13.000 Yahudi geçti.[5] Rıfat Bali'nin bir araştırmasına göre, savaş sırasında ayrımcı politikalar sonucunda Türkiye tarafından kurtarılandan daha fazla Türk Yahudi zarar gördü.[6] Bunun yanında, İzzet Bahar'a göre dönemin Türk otoritelerinin Yahudilere olan tavrı diğer ülkelerin hükûmetlerinden farklı değildi ve bu yüzden bu sıradışı zamanlarda meydana gelen olumsuz olayların çoğu için Türkiye suçlanmamalıydı.[7]

Arka plan

1950'ye kadar Türkiye, ülkenin Türkleştirilmesine öncelik veren son derece milliyetçi bir hükûmet altında faaliyet gösteren tek partili bir devletti. Cumhuriyetin ilk yirmi yılında, Yahudi nüfusunun yarısı ila üçte biri ülkeyi terk etti. Bunun sebepleri arasında Yahudi derneklerinin yasaklanması ve "Vatandaş, Türkçe konuş" kampanyasının bir parçası olarak Yahudi İspanyolcası gibi Türkçe olmayan dillerin kullanımına yönelik kısıtlamalar ve kamuoyu kınanması yer aldı. 1934 Trakya olayları ile Yahudiler Doğu Trakya'dan etnik olarak temizlendi.[8]

Tarih

Türkiye, 1942'de Alman işgali altındaki Avrupa ile karşılaştırıldığında

1939'da Başbakan Refik Saydam, Türkiye'nin "Yahudi kitlelerini veya diğer ülkelerde baskı gören bireysel Yahudileri kabul etmeyeceğini" belirtti.[3] Yaklaşık 100 Alman Yahudi mülteci akademisyen kabul edildi. 1937'den sonra göç, "Türk ırkı" ile sınırlandırılmıştı.[6] Savaş sırasında, Türkiye'de yaşayan Yahudiler, zorla çalıştırma taburlarına zorunlu askerlik ve 1942'de gayrimüslim vatandaşlardan yüklü olarak alınan varlık vergisi ile karşı karşıya kaldılar.[9]

Naziler ideolojik ve ırksal sebeplerle üniversitelerdeki öğretim üyelerini emekliye sevk etmeye, tehdit ve ihtarla görevlerinden uzaklaştırmaya, hatta tutuklamaya başlamıştır. Bu durumla karşılaşan Yahudi öğretim üyeleri Almanya’yı terk etmek zorunda kalmıştır. 1931 tarihinde başlatılan Üniversite Reformunun ardından Nazi Almanya’sından kaçıp Türkiye’ye gelen yabancı bilim insanlarının İstanbul Üniversitesi’nde çeşitli fakültelerde ders vermeleri sağlanmıştır. Alman Milli Kütüphane göç kayıt arşivlerine göre Nazi rejiminden kaçarak Almanya’dan Türkiye’ye göç eden kişi sayısı çoğunluğu Yahudi olmak üzere 1000 kişi civarındadır. Türkiye’ye 1933-1945 arasında göç eden bu kişilerin başında akademisyenler gelmektedir. Bu kişiler, Türkiye’de üniversite reformuna katkı sağlamaları dikkate alınarak davet edilmiş ve yeni kurulan fakülte ve üniversitelerde görevlendirilmiştir. Bu akademisyenler ailelerinin yanında asistanlarını, teknisyenlerini, yardımcı öğretim elemanlarını da beraberinde getirmiştir.[10] Yükseköğretimin kalitesini arttırmaya yönelik bu reform için Cenevre Üniversitesi pedagoji profesörü Albert Malche Türkiye’ye davet edilmiştir. Türkiye’ye gelen Yahudi asıllı bilim insanlarının Türkiye'de üniversitelerin bilimsel ve çağdaş hale gelmesinde büyük katkıları olmuştur.[11][12]

1942'de Filistin Mandası'na ulaşmaya çalışan Romanya'dan 769 Yahudi mülteci, gemilerinin Türk karasularında batmasının ardından Struma Olayında öldü.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Webman, Esther (2014). "Corry Guttstadt, Turkey, the Jews and the Holocaust (Cambridge: Cambridge University Press, 2013). Pp. 370. $99.00 cloth". International Journal of Middle East Studies. 46 (2): 426-428. doi:10.1017/S0020743814000361. 
  2. ^ Baer 2020, ss. 202–203.
  3. ^ a b Baer 2020, s. 202.
  4. ^ Corry Guttstadt, Turkey, the Jews, and the Holocaust. Cambridge University Press, 2013, s. 313
  5. ^ Ofer, Dalia (1990). Escaping the Holocaust: Illegal Immigration to the Land of Israel, 1939–1944 (İngilizce). Oxford University Press. s. 320. ISBN 978-0-19-506340-0. 
  6. ^ a b Baer, Marc David (2015). "Corry Guttstadt. Turkey, the Jews, and the Holocaust. Translated from German by Kathleen M. Dell'Orto, Sabine Bartel, and Michelle Miles. Cambridge: Cambridge University Press, 2013. 353 pp. – I. Izzet Bahar. Turkey and the Rescue of European Jews. New York and London: Routledge, 2015. 308 pp". AJS Review. 39 (2): 467-470. doi:10.1017/S0364009415000252. 
  7. ^ Baer, Marc David (Kasım 2015). "Corry Guttstadt. Turkey, the Jews, and the Holocaust. Translated from German by Kathleen M. Dell'Orto, Sabine Bartel, and Michelle Miles. Cambridge: Cambridge University Press, 2013. 353 pp. - I. Izzet Bahar. Turkey and the Rescue of European Jews. New York and London: Routledge, 2015. 308 pp". AJS Review (İngilizce). 39 (2): 467-470. doi:10.1017/S0364009415000252. ISSN 0364-0094. 
  8. ^ Guttstadt, Corry; Mannoni, Olivier (2015). "La politique de la Turquie pendant la Shoah". Revue d'Histoire de la Shoah (2): 195. doi:10.3917/rhsho.203.0195. 16 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Nisan 2021. 
  9. ^ Corry Guttstadt, Turkey, the Jews, and the Holocaust. Cambridge University Press, 2013, s. 75
  10. ^ 1 Erichsen, Regine, “Deutsche Wissenchftler im Türkischen Exil: Zum historischen Wandel der Anschauungen”, Deutsche Wissenschaftler im Türkischen Exil: Die Wissenschaftsmigration in die Türkei 1933-1945, Hrsg. Christopher Kubaseck u. Günter Seufert (2016), Istanbuler Texte und Studien Band 12, s.41. 
  11. ^ Namal, Yücel. "Türkiye'de 1933–1950 Yılları Arasında Yükseköğretime Yabancı Bilim Adamlarının Katkıları". 
  12. ^ "PHİLİPP SCHWARTZ: TÜRKİYE'YE VE ALMAN GÖÇMENLERE KATKILARI". 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Holokost</span> Adolf Hitler liderliğindeki Nazi Almanyasının azınlıklar, eşcinseller, esirler ve muhaliflere uyguladığı soykırım

Holokost, Yahudi Soykırımı veya HaŞoah, Nazi Almanyası döneminde 1941 ve 1945 yılları arasında, Adolf Hitler ve Heinrich Himmler'in liderliğindeki SS güçleri tarafından işgal edilen sınırlar içerisinde yaklaşık 6 milyon Yahudi'nin sistemli bir şekilde öldürüldükleri soykırımdır.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de Yahudilik</span> Türkiyedeki Yahudilerin tarihi

Türkiye'deki Yahudilerin tarihi, Yahudilerin Anadolu'da bulundukları yaklaşık 2400 yılı kapsar. Anadolu'da en az MÖ beşinci yüzyıldan beri Yahudi toplulukları bulunuyordu ve Elhamra Kararnamesi ile 15. yüzyılın sonlarına doğru İspanya'dan sürülen İspanya ve Portekiz Yahudilerinin birçoğu Osmanlı İmparatorluğu'na kabul edildiler ve Osmanlı Yahudilerinin çoğunluğunu oluşturdular. Bugün Türkiye Yahudilerinin büyük çoğunluğu İsrail'de yaşarken günümüz Türkiye'si, yaklaşık 14 bin kişilik bir Yahudi nüfusuna ev sahipliği yapmaya devam etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Stanford Shaw</span> Amerikalı tarihçi (1930 – 2006)

Stanford Jay Shaw, İngiliz ve Rus asıllı Amerikalı tarihçi. Osmanlı tarihi ve Ermeni Soykırımı iddiaları alanında yaptığı çalışmalarla tanınmaktadır.

Yahudilerin Arnavutluk'taki tarihi 1300 yıl öncesine dayanır. Arnavutluk Yahudileri ağırlıklı olarak Sefarad olmakla birlikte modern zamanlarda toplam ülke nüfusuna olan yüzdesi çok düşüktür. Arnavutluk, II. Dünya Savaşı'nda Yahudi nüfusu artan ender Avrupa ülkelerindendir. Arnavutluk Sosyalist Halk Cumhuriyeti'nin Komünist diktatörü Enver Hoca aralarında Yahudiliğin de bulunduğu bütün dinleri yasaklayıp devlet ateizmini yürürlüğe soktu. Komünizm sonrası bu politikalar kaldırılıp ibadet serbestliği getirildi fakat Yahudilerin çoğunun İsrail'e göç etmesiyle Arnavutluk'taki Yahudi nüfusu azaldı.

<span class="mw-page-title-main">Yahudilere yönelik zulüm</span>

Yahudilere yönelik zulüm, farklı zamanlarda ve geniş bir coğrafya içindeki farklı yerlerde meydana gelmiştir. Yahudilerin tarihinde önemli bir yere sahip olmasının yanı sıra, zulüm gören Yahudilerin içinde yaşadığı ülke ve toplumların genel tarihi ve sosyal gelişimini de kayda değer ölçüde etkilemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Bulgaristan'daki Yahudilerin tarihi</span>

Bulgaristan'daki Yahudilerin tarihi MÖ 2. yüzyıla kadar uzanır. Bu zamandan beri her zaman bir Yahudi nüfusu olan Bulgaristan'da Yahudilerin Bulgaristan tarihinde antik çağlardan Orta Çağa ve bugüne kadar önemli rolleri bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Uluslararası Dürüstler</span> Holokosta maruz kalan yahudilere yardım eden gayri-yahudi kişilere verilen onursal sıfat

Uluslararası Dürüstler, İsrail Devleti'nin Naziler tarafından Holokost'a maruz kalan Yahudileri kurtarmak için hayatını riske atan gayri-Yahudilere verdiği onursal sıfattır. Terim, Nuh’un evrensel kanunlarına itaat eden Yahudi olmayan insanları anlatan “dürüst Yahudi olmayan” kavramından gelir.

<span class="mw-page-title-main">Yahudiler</span> Orta Doğu kökenli etno–dinî grup ve antik millet

Yahudiler veya Yahudi milleti, tarihî İsrail ve Yehuda'nın İsrailoğulları ve İbranilerinden köken alan bir etno-dinî grup ve millettir. Yahudilik, Yahudi milletine özel etnik bir din olduğundan Yahudi etnisitesi, milleti ve inancı birbiriyle güçlü bir şekilde ilişki içerisindedir.

<span class="mw-page-title-main">Porajmos</span>

Porajmos, Roman Kırımı veya Çingene Soykırımı, II. Dünya Savaşı'nda Nazi yönetimince gerçekleştirilen Çingenelere yönelik soykırımdır. Kelime anlamı olarak yok etme ve yıkım anlamına gelen Porajmos veya Pharrajimos ve yine toplu katliam anlamındaki Samudaripen kelimeleri bu soykırımı ifade etmede kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Arnavutluk'ta Holokost</span>

Arnavutluk'ta Holokost, II. Dünya Savaşı sırasında İtalyan ve Alman işgali altında Arnavutluk'taki Yahudilere karşı Alman, İtalyan ve Arnavut işbirlikçi güçleri tarafından işlenen suçlardan oluşuyor. Savaş boyunca, yaklaşık 2.000 Yahudi Arnavutluk'a sığındı. Bu Yahudi mültecilerin çoğu, ülkenin ilk olarak Faşist İtalya ve daha sonra da Nazi Almanyası tarafından işgal edilmesine rağmen, yerel Arnavut nüfusu tarafından iyi muamele gördü. Besa olarak bilinen geleneksel misafirperverlik geleneğini takip eden Arnavutlar, Yahudi mültecileri sık sık dağ köylerinde barındırdılar ve onları Adriyatik limanlarına taşıyarak İtalya'ya kaçmalarını sağladılar. Diğer Yahudiler ülke genelinde direniş hareketlerine katıldı.

<span class="mw-page-title-main">İmha kampı</span>

İmha kampları, II. Dünya Savaşı dönemindeki Holokost sırasında Nazi Almanyası tarafından milyonlarca Yahudiyi sistematik bir şekilde öldürmek için inşa ettirilmiştir. Polonyalılar, savaştaki Sovyet esirleri ve Çingeneler gibi diğer etnik gruplar da imha kamplarında öldürülmüştür. İmha kamplarındaki kurbanlar en çok gaz odalarında öldürülmüştür. Öldürülmeler ya bu özel amaç için yapılmış kalıcı tesislerde ya da gaz kamyonetlerinde gerçekleşmiştir. Auschwitz-Birkenau ve Majdanek gibi bazı Nazi toplama kampları, 1945 yılında savaşın bitiminden önceki dönemde ikili bir amaca hizmet etmiştir: zehirli gazla imha ve açıktan ölmek üzere olan insanları çok yoğun bir şekilde çalıştırma.

Białystok Ghetto'su, II. Dünya Savaşı sırasında Alman işgali altında bulunan Polonya sınırları içerisinde yeni adıyla Bezirk, Białystok mevkiinde, Nazi Almanya'sı tarafından oluşturulmuş bir Yahudi Ghetto'sudur. Kurulmaya başlandığı ilk tarih 26 Temmuz 1941'dir. Białystok ve çevre bölgelerinden getirilen yaklaşık 50.000 Yahudi, şehrin küçük bir alanında izole edilmiştir. Ortasından geçen Biała Nehri Getto'yu iki bölüme ayırmaktadır. Getirilen çoğu Yahudi Alman Savaş makinesine yardım etmesi için zorunlu çalıştırma işletmelerine yollanmış ve buralarda büyük tekstil fabrikalarında ya da kimyasal maddeler üreten fabrikalarda çalışmaya zorlanmışlardır. Getto, 1943 yılının kasım ayında dağıtılmış, sakinleri ise trenlerle Treblinka İmha Kampı'na ya da Majdenak Toplama Kampı'na gönderilmiştir. Getto'da yaşayan binlerce kişiden sadece birkaç yüz kişi; şehrin Polonya bölgesinde kalan kısmında saklanarak, direniş hareketiyle Getto'dan kurtulmayı başararak veya Getto'nun içerisinde hayatta kalarak savaşı atlatmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Shlomo Aronson</span>

Shlomo Aronson, İsrailli tarihçi ve siyaset bilimci.

<span class="mw-page-title-main">Yunanistan'da Holokost</span>

Yunanistan'da Holokost, II. Dünya Savaşı boyunca çoğu Auschwitz toplama kampına tehcir edilmek üzere Yunanistan Yahudilerinin toplu katliâmını kapsar. 1945 yılına gelindiğinde, Yunanistan Yahudilerinin %83 ilâ %87'si öldürülmüştü. Bu, Avrupa'da Holokost kapsamında katledilmiş Yahudi toplulukların en büyük ölüm oranlarından biridir.

<span class="mw-page-title-main">Litvanya'da Holokost</span>

Litvanya'da Holokost, Nazi işgâli altındaki Litvanya SSC'nde kurulmuş Reichskommissariat Ostland'a bağlı Generalbezirk Litauen alanında yaşayan Litvanya (Litvak) ve Polonya Yahudileri'nin neredeyse tümünün imha edilmesine sebep oldu. Yaklaşık 208.000-210.000 Yahudinin arasında tahminen 190.000-195.000'i, çoğu Haziran ile Aralık 1941 arasında öldürülmek üzere İkinci Dünya Savaşı'nın sonundan önce öldürüldü. Üç senelik Alman işgâli boyunca Litvanya'daki Yahudi nüfusunun %95'inden fazlası katledildi; bu, Holokost'un yer aldığı tüm diğer ülkelerden daha eksiksiz bir yıkımdı. Tarihçiler, bu imha oranını Yahudi olmayan yerel paramiliter oluşumlarının soykırımda Nazilerle kitlesel oranda işbirliklerinde bulunmalarına bağlamıştır, ancak bu işbirliklerinin nedenleri tartışılmaya devam etmektedir. Holokost, Litvanya tarihinde bu kadar kısa bir sürede şimdiye kadarki en büyük can kaybıyla sonuçlandı.

<span class="mw-page-title-main">Polonya'da Holokost</span>

Polonya'da Holokost, Nazi Almanyasının Avrupa çapında çoğunlukla 101.Yedek Ordnungspolizei Taburu eliyle işlediği Holokost'un o dönem Alman işgâlinde bulunan Polonya'daki tezahürlerini kapsar. Bu soykırım kapsamında üç milyon Polonya Yahudisi, yani Holokost'ta katledilmiş tüm Yahudilerin yarısı, öldürüldü.

Nazi Almanyası'na karşı bir Yahudi savaşı olduğu iddiası, Nazi propagandası kapsamında desteklenen ve Yahudilerin tek bir tarihsel aktör olarak hareket ederek II. Dünya Savaşı'nı başlattığını ve Almanya'yı yok etmeye çalıştığını ileri süren antisemitik bir komplo teorisidir. Savaşın 1939'da Dünya Siyonist Örgütü başkanı Chaim Weizmann tarafından ilan edildiğini iddia eden Naziler, bu yanlış fikri Holokost'un haklı meşru müdafaa olduğu gerekçesiyle Alman kontrolü altındaki Yahudilere yapılan zulmü haklı göstermek için kullandı. Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana, komplo teorisi neo-Naziler ve Holokost inkârcıları arasında popüler olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Hitler'in kehaneti</span>

30 Ocak 1939'da Reichstag'da bir konuşma sırasında, Adolf Hitler savaş durumunda "Avrupa'daki Yahudi ırkının yok edilmesi" tehdidinde bulundu:

<span class="mw-page-title-main">Papa XII. Pius ve Holokost</span>

XII. Pius'un papalığı 2 Mart 1939'da başladı ve 9 Ekim 1958'e kadar devam etti; II. Dünya Savaşı ve milyonlarca Yahudi ve diğerlerinin Adolf Hitler'in Almanyası tarafından katledildiği Holokost dönemini kapsadı. Kardinal Pacelli, Papa olmadan önce Almanya'da Vatikan diplomatı ve XI. Pius döneminde Vatikan Devlet Sekreteri olarak görev yapmıştır. Pacelli'nin Nazi dönemindeki rolü yakından incelenmiş ve eleştirilmiştir. Destekçileri, Pius'un savaş sırasında Nazilerin kurbanlarına yardım etmek için diplomasiyi kullandığını ve Kilisesini Yahudilere ve diğerlerine gizli yardım sağlamaya yönlendirerek yüz binlerce kişinin hayatını kurtardığını savunmaktadır. Pius, Alman Direnişi ile bağlantılarını sürdürdü ve Müttefiklerle istihbarat paylaştı. Ancak soykırımı kamuoyu önünde en güçlü şekilde kınaması Müttefik Güçler tarafından yetersiz bulunurken, Naziler de onu Vatikan'ın tarafsızlık politikasına leke süren bir Müttefik sempatizanı olarak görmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Ostindustrie</span>

Ostindustrie GmbH, Nazi Alman Schutzstaffel (SS) tarafından II. Dünya Savaşı sırasında Yahudi ve Polonyalı zorunlu çalıştırma kullanılarak kurulan birçok endüstriyel projeden biriydi. Mart 1943'te Alman işgali altındaki Polonya'da kurulan Osti, dökümhaneler, tekstil fabrikaları, taş ocakları ve cam fabrikaları dahil el konulan Yahudi ve Polonyalı savaş öncesi sanayi kuruluşlarını işletiyordu. Osti'ye, doğrudan SS Ana Ekonomik ve İdari Ofisinden Obergruppenführer Oswald Pohl'a bağlı olan SS-Obersturmführer Max Horn başkanlık ediyordu. Şirket zirvedeyken, yaklaşık 16.000 Yahudi ve 1.000 Polonyalı, yarı sömürge olan Genel Hükümet'in Lublin Bölgesi'ndeki bir çalışma ve toplama kampları ağında Ostindustrie için çalıştı.