İçeriğe atla

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (1961)

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
Genel bakış
Orjinal adTürkçe1961 Anayasası
Yetki alanı Türkiye
Kapsam Türkiye
Yayımlanma tarihi9 Temmuz 1961
Devlet yapısı
Yönetim organlarıYasama, yürütme ve yargı
Devlet başkanıCumhurbaşkanı
YasamaTürkiye Büyük Millet Meclisi
Cumhuriyet Senatosu
YürütmeBakanlar Kurulu
YargıBağımsız mahkemeler
İdari bölünüşÜniter devlet
Kapsam alanıTürkiye Cumhuriyeti'nin idaresi altındaki tüm iller; ilçeler ve bucaklar
Yazmak için görevlendirenMillî Birlik Komitesi
YazanKurucu meclis
1961 Türkiye anayasa referandumu
İlga ettiği kanun(lar)Teşkîlât-ı Esâsiye Kanunu
Tam metin
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (1961) Vikikaynak'ta


Türkiye Cumhuriyeti Anayasası veya 1961 Anayasası, 9 Temmuz 1961 tarihli referandum ile kabul edilen ve 12 Eylül Darbesi'ne kadar yürürlükte olan anayasadır.

1961 Anayasası, genç subayların yaptığı 27 Mayıs Darbesi'nin ardından, 37 yıllık bir dönemde gelişen politik yaşamın ve özellikle de çok partili siyasi ortamın ihtiyaçlarına daha iyi cevap verebilecek bir anayasaya gerek olduğu düşünülmüştür. Bu anayasanın Soğuk Savaş döneminin genel akışına aykırı olarak özgürlükleri artıran bir anayasa olduğu ifade edilir fakat bazı hukukçular bu görüşe anayasanın getirdiği özgürlükleri kullanmaya imkan verecek mekanizmaların getirilmediğini söyleyerek karşı çıkarlar.[1]

Hazırlanışı

Arka plan: 27 Mayıs Darbesi

TSK mensubu 38 subay, iktidardaki Demokrat Parti'nin baskıcı politikalarını gerekçe göstererek 27 Mayıs 1960'ta DP iktidarına son vererek yönetime el koydu. 1924 Anayasası ve TBMM feshedildi; cumhurbaşkanı, başbakan, genelkurmay başkanı ve diğer pek çok kişi tutuklandı.

Ardından Millî Birlik Komitesi kuruldu. Bu komite Anayasa oluşturulana dek geçici yasalar çıkarttı ve hem yasama hem de yürütme yetkileri, bu subayların (23 kişi) oluşturduğu Millî Birlik Komitesi'nde toplandı.

Yetkileri ele geçirmesinin ardından Millî Birlik Komitesi hızla yeni anayasa çalışmalarına başladı. İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Sıddık Sami Onar başkanlığında çeşitli öğretim üyeleri derhal Ankara'ya getirildi ve İstanbul Komisyonu kuruldu. Bu komisyon, yürütme organını yetkilerini azaltan bir anayasa tasarısı hazırladı ancak bu tasarı çok tepki aldı. Bunun üzerine toplumu daha iyi temsil edecek bir Kurucu Meclis kurulması kararlaştırıldı.[2]

Kurucu Meclis 6 Ocak 1961'de 2 parçadan oluşturuldu: Bir parçası Millî Birlik Komitesi, diğer parçası da TBMM yetkilerine sahip olan Temsilciler Meclisi idi. Bu meclisin üyelerinin bir kısmı çift dereceli seçim sistemi ile; bir kısmı siyasi partilerin vekilleri ile; bir kısmı da gazeteler, barolar, sendikalar, yargı mensupları, öğretim görevlileri ve üniversiteler, gençlik ve esnaf dernekleri, ticaret ve sanayi odalarının temsilcilerinden oluşuyordu.[2]

Daha sonra Enver Ziya Karal ve Turhan Feyzioğlu başkanlığında Kurucu Meclise bağlı 20 kişilik bir anayasa komitesi kurularak yeni anayasa için çalışmalara başlandı. 20 kişilik Komisyon'da Emin Paksüt, Muammer Aksoy, Turan Güneş, Tarık Zafer Tunaya, Coşkun Kırca, Amil Artus, Doğan Avcıoğlu, Münci Kapani, Muin Küley, Ragıp Sarıca, Bahri Savcı, Celal Sait Siren, Mümtaz Soysal, Cafer Tüzel, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Abdülhak Kemal Yörük, Sadık Aldoğan, Nurettin Ardıçoğlu, Hazım Dağlı vardı.[3]

Yürürlüğe girmesi

9 Temmuz 1961'de halkın oyuna sunularak oylamaya katılanların %60.4'ü tarafından kabul edilmiştir. 1961 Anayasası referandumla yürürlüğe giren ilk Türk anayasasıdır. Ayrıca 1961 Anayasası için yapılan bu referandum Türk tarihinin de ilk referandumudur.

Referandum sonucunda yüzde 39 oranında ret oyu, bu anayasanın toplumun tüm kesimlerince benimsenmediğinin göstergesi olarak yorumlandı.[4] Bunun sebepleri arasında şu sebepler gösterildi:

  • DP'lilerin, bu darbeyi kendi iktidarlarına karşı yapılmış haksız bir darbe olarak görmesi ve bu darbenin ürünü olan yeni anayasayı da benimsememesi.
  • Anayasa yapım sürecinde CHP ve CKMP partileri aktif rol almışken DP'nin dışlanması.
  • Demokrat Parti ve ardılı Adalet Partisi, bu anayasadan önce de, sonra da iktidar partisi olmayı başardı. Ancak bu anayasaya dek parlamenter rejimin yetkileri genişti, sonrasında ise bu yetki çeşitli devlet organları arasında paylaştırıldı. Bu yüzden DP'liler kendilerini sınırlandırılmış hissettiler.[5]

Özellikleri

  • Güçler ayrılığı sağlanmıştır. (Yasama, yürütme, yargı)
  • Cumhurbaşkanı olan kişinin partisi ile bağının kesilmesine karar verildi.[6]
  • Çoğulcu demokrasi ilkesi benimsenmiştir.
  • TBMM, Cumhuriyet Senatosu ve Millet Meclisi olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
  • Yargı bağımsızlığı sağlanmıştır.
  • Çıkan yasaların anayasaya uygunluğunu kontrol eden Anayasa Mahkemesi kurulmuştur. Yasama yorumu kaldırılmıştır. Hakimlik teminatı getirilmiştir.
  • Yürütmenin, yönetimin tüm eylemleri, kararları anayasal bir kuruluş olan Danıştay denetimine verilmiştir. Yani TBMM egemenlik hakkını kullanan tek organ olmaktan çıkıp Anayasa'da sözü edilen yetkili organlardan biri olmuştur.
  • Kişinin temel hak ve özgürlükleri Anayasa ile güvenceye alınmıştır. Temel hakların sınırlandırılmasının ancak Anayasa'nın ruhuna uygun olmak kaydıyla ve ancak kanun ile yapılabileceği belirtilmiştir.
  • "Siyasi partiler demokratik hayatın vazgeçilmezidirler." hükmü ile ilk kez siyasi partilerden ve çoğulcu yapıdan bahsedilmiştir.
  • İşçi ve memurlara sendika kurma hakkı ile grev hakkı tanınmıştır. Devlet Planlama Teşkilatı kurulmuştur.
  • Üniversiteler ve TRT özerkleştirilmiştir.
  • Yerel yönetimlerin yetkileri kısmen artırılmıştır.
  • Önceden izin almaksızın dernek kurma hakkı ve gösteri/protesto yapma hakkı tanınmıştır.
  • Kurumların yönetimindeki üst düzey kişilerin yargı kararı olmaksızın yönetimden uzaklaştırılmaları imkânı kaldırılmıştır.
  • Sosyal devlet kavramı eklenmiştir.[7]

1971-1973 değişiklikleri

1961 Anayasası ilerleyen yıllarda da AP'lilerce benimsenmedi. AP politikacıları sık sık anayasanın değiştirilmesi gerektiğini, mevcut anayasa ile ülkenin yönetilemeyeceğini ileri sürdüler.

Anayasanın özgürlükçü içeriği sayesinde 60'lı yıllar boyunca liberal ve sosyalist fikirler yayılmaya başladı, sendika hareketleri güçlendi. Bu durumdan hoşlanmayan kesimler anayasadan soğumaya başladı. 70'lere doğru siyasi tıkanıklıkların çözülememesi, terör olaylarının artması ile Anayasaya yöneltilen suçlamalar daha da arttı. Bunun üzerine TSK, 32. Türkiye Hükûmeti'ne muhtıra verdi ve hükûmet istifa etti. Ardından partiler üstü bir yönetim kurularak 1961 Anayasası'nda değişikliğe gidildi.

Değişiklikler

  • Bakanlar Kuruluna Kanun Hükmünde Kararname çıkartma yetkisi verildi.
  • Vergi ve harçlarla ilgili Bakanlar Kurulunun yetkileri artırıldı.
  • Üniversitelerin özerkliği azaltıldı; TRT'nin özerkliği kaldırıldı.
  • Memurların sendika hakları kaldırıldı.
  • Anayasa Mahkemesindeki davalara tüm partilerin iptal davası açabilme hakkı daraltılıp yalnızca TBMM'de grubu bulunan partilerle sınırlandırıldı.
  • Hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması için gereken koşullar azaltıldı.
  • TSK görevlileriyle ilgili hukuki işlemler Danıştay'ın yetki alanından çıkartıldı, bu işlemlerde Askerî Yüksek İdare Mahkemesi yetkilendirildi.[8]

Feshedilmesi

Ana Madde: 12 Eylül Darbesi

12 Eylül 1980 günü TSK, TBMM'nin görevini yapamaz hâle geldiğini ve ülkede yaşama güvenliğinin kalmadığını gerekçe göstererek 'emir ve komuta zinciri içinde ve emirle' hareket ederek yönetime el koydu. Ardından Millî Güvenlik Konseyi kuruldu.

Millî Güvenlik Konseyi'nin çıkarttığı Anayasa Düzeni Hakkında Kanun'uyla birlikte 1961 Anayasası'nın yürürlüğü resmi olarak sona ermiştir:

  • Anayasada TBMM'ye, Millet Meclisine ve Cumhuriyet Senatosuna ait olduğu belirtilmiş bulunan görev ve yetkiler 12 Eylül 1980 tarihinden itibaren geçici olarak Millî Güvenlik Konseyince; Cumhurbaşkanına ait olduğu belirtilmiş bulunan görev ve yetkiler de Millî Güvenlik Konseyi Başkanınca yerine getirilir ve kullanılır.
  • Millî Güvenlik Konseyinin bildiri ve kararlarında yer alan ve alacak olan hükümlerle, Konseyce kabul edilerek yayımlanan ve yayımlanacak olan kanunların 9 Temmuz 1961 tarihli Anayasa hükümlerine uymayanları Anayasa değişikliği olarak; yürürlükteki kanunlara uymayanları da kanun değişikliği olarak yayımlandıkları tarihte veya metinlerinde gösterilen tarihlerde yürürlüğe girer.[9]

Ayrıca bakınız

  • Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
  • Teşkîlât-ı Esâsiye Kanunu (1924)

Kaynakça

  1. ^ "Anayasanın ulusal ölçü değerini yitirmesi". Radikal. 23 Ocak 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2010. 
  2. ^ a b Ergun Özbudun, Türk Anayasa Hukuku (say. 35, 36)
  3. ^ "27 Mayıs 1960 Hareketi". Erişim tarihi: 17 Haziran 2008. 
  4. ^ Kemal Gözler, Türk Anayasa Hukuku, Ekin Kitabevi Yayınları, 2000, (s. 85-92'den alınmıştır) 2 Mayıs 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  5. ^ Ergun Özbudun, Türk Anayasa Hukuku (say. 46)
  6. ^ "Arşivlenmiş kopya". 4 Temmuz 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Nisan 2017. 
  7. ^ Ergun Özbudun, Türk Anayasa Hukuku (say. 39-44)
  8. ^ Kemal Gözler, Türk Anayasa Hukuku, Ekin Kitabevi Yayınları, 2000, (s. 88-92'den alınmıştır) 2 Mayıs 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  9. ^ Ergun Özbudun, Türk Anayasa Hukuku (say. 52)

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Teşkîlât-ı Esâsiye Kanunu (1924)</span> Türkiye Cumhuriyetinin anayasası (1924–1961)

1924 Anayasası, 20 Nisan 1924'te yürürlüğe girdi, 1921 tarihli Teşkîlât-ı Esâsiye Kanunu'nun yerini almıştır. Atatürk ilkeleri de denilen altı ilkenin eklenmesi, devletin dininin İslam olduğuna dair ibarenin kaldırılması ve kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkının verilmesi gibi birkaç önemli değişiklikle 1961'e dek yürürlükte kalmıştır. 10 Ocak 1945'te içeriği değiştirilmeden, dili Türkçeleştirilerek yeniden kabul edilmiştir. 27 Mayıs 1960 ihtilalinin ardından, yeni bir anayasa hazırlanarak 1961'de kabul edilmiş ve 1924 Anayasası yürürlükten kalkmıştır.

  1. Madde: Devletin yönetim şekli Cumhuriyettir.
  2. Madde: Türk Devleti'nin dili Türkçe, başkenti Ankara'dır.
  3. Madde: Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bu egemenliğin tek temsilcisi TBMM'dir.
<span class="mw-page-title-main">Anayasa</span> devleti yöneten temel ilkeler bütünü

Anayasa, ülke üzerindeki egemenlik haklarının kullanım yetkisinin içeriğinde belirtildiği şekliyle devlete verildiğini belirleyen toplumsal sözleşmelerdir. Hans Kelsen'in normlar hiyerarşisine göre diğer bütün hukuki kurallardan ve yapılardan üstündür ve hiçbir kanun ve yapı anayasaya aykırı olamaz. Devletin temel örgüt yapısını kuran, önemli organlarını ve işleyişlerini belirleyen; ayrıca temel hak ve özgürlükleri tespit edip, sınırlarını çizen hukuk metinleridir. Toplumsal bir sözleşme niteliği taşır. Devlet faaliyetlerini ve oluşum biçimini düzenleyen yasa metnidir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de siyaset</span> Türkiye Cumhuriyetinin siyasi yapısı

Türkiye'de siyaset, Türkiye'nin kuvvetler ayrılığı ilkesine dayalı bir yapısı vardır. Yasama, Yürütme ve Yargı erklerinden oluşan üçlü kuvvet ayrılığı ilkesi temel alınmıştır. Buradaki üç erk; Yasama (TBMM), Yürütme (Cumhurbaşkanı) ve Yargı (Mahkemeler) tarafından oluşmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye Büyük Millet Meclisi</span> Türkiye Cumhuriyetinin parlamentosu

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Türkiye Cumhuriyeti'nin yasama organıdır. 23 Nisan 1920'de Osmanlı Devleti'nin İtilaf Devletleri'nce işgaline direniş göstermek üzere kurulmuştur. Asli görevi yürütmeyi denetlemektir ve yasama erkini kullanır. "Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir" ilkesi, TBMM'nin varoluşunun temel dayanağını oluşturur.

<span class="mw-page-title-main">Hâkimler ve Savcılar Kurulu</span> Türkiyedeki hâkimlerin ve savcıların özlük işlerini yürüten ve bunlarla ilgili itirazları inceleyen bir üst mahkeme

Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK), Türkiye'deki hâkimlerin ve savcıların özlük işlerini yürüten ve bunlarla ilgili itirazları inceleyen bir idari birimdir. Hâkimler ve Savcılar Kurulunun yargılama yetkisi bulunmadığından mahkeme statüsünde değildir.

<span class="mw-page-title-main">Yüksek Seçim Kurulu (Türkiye)</span> Türkiyede seçim işleriyle ilgili en yüksek devlet kurumu

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), Türkiye Cumhuriyeti'nde, Yargıtay ve Danıştay'ın kendi içlerinden çıkardıkları üyelerden oluşan, Türkiye'deki seçimlerin genel yönetimi ile denetimini sağlayan ve seçimlerin yargısal denetimini sağlayan bir karma idari ve yargı merciidir. 1950 yılında kurulun oluşturulması ile seçimler üzerinde yargı denetimi esas alındı. Milletvekili tutanaklarının iptali yetkisi meclise verildi. 1954'te yapılan değişikliklerle bu yetki YSK'ye verildi ve kurulun teşekkülü belirlendi. Kurulun başkanının Yargıtay Başkanı olacağı, üyelerin de Yargıtay ve Danıştay üyelerinden seçileceği, kurulun vereceği kararların kesin nitelikte olduğu hükme bağlandı. 1957 yılında yapılan değişiklikle, partilerin seçimlere ittifak yaparak girmeleri engellendi.

Kuvvetler ayrılığı veya güçler ayrılığı, devlet organları olan yasama, yürütme ve yargı güçlerinin birbirinden ayrılmış oldukları bir devlet yönetim modelidir. Devletin her biri birbirinden ayrı ve bağımsız güçlerdeki kol ve sorumluluk alanlarına ayrıldığı ve böylece her bir güç ve kolun bir diğeri ile güç ve sorumluluk alanları bakımından bir çatışma yaşamadıkları bu model ilk olarak antik Yunan ve Roma'da geliştirildi. Kuvvetler ayrılığında güçler normal olarak yasama, yürütme ve yargı olmak üzere üç kola ayrılmaktadır.

Yasa ya da diğer adıyla kanun anayasal hukuk sisteminde, yetkili organlarca meydana getirilen hukuk kurallarıdır. Yasalar, tüzükler, yönetmelikler birer hukuk kuralıdır. Yürürlükte olan hukuk kurallarının tümüne mevzuat denir. Dar anlamında yasa, yasama organınca yapılan yasa adıyla gerçekleştirilen işlerdir. Hukuk karşılıklı hakları ifade eden üst mefhumdur, yasa ise bu hakları koruyan ve belirleyen kuralları ifade eder.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye Cumhuriyeti Anayasası</span> 1982 yılından beri yürürlükte olan Türkiye Anayasası

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası veya resmî olmayan kullanımıyla 1982 Anayasası, Türkiye'nin 9 Kasım 1982'den bu yana geçerli olan anayasasıdır. 12 Eylül Darbesi sonrasında askerî yönetimin emriyle Danışma Meclisi tarafından hazırlanmış, 23 Eylül 1982 tarihinde Danışma Meclisi tarafından ve 18 Ekim 1982 tarihinde Millî Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilmiştir. Devlet Başkanı Kenan Evren, Anayasa'nın ilk üç maddesinin "değiştirilemeyeceğini ve değiştirilmesinin teklif edilemeyeceğini" dördüncü madde olarak taslağa ekletmiştir. 7 Kasım 1982 Pazar günü yapılan halk oylaması sonucu yüzde 91,37 oranında kabul oyu ile kabul edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">1982 Türkiye anayasa referandumu</span> Türkiyede yapılan ikinci halk oylaması

1982 Türkiye anayasa referandumu, Türkiye'de yapılan ikinci halk oylamasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Temsilciler Meclisi (Türkiye)</span>

Türkiye Cumhuriyeti Temsilciler Meclisi, Türkiye Cumhuriyeti Kurucu Meclisinin alt kanadı olarak toplanmış yasama organıdır. 27 Mayıs Darbesi sonrası, 6 Ocak 1961 ile 24 Ekim 1961 tarihleri arasında 1961 Anayasası'nı hazırlamak ve "İkinci Cumhuriyet" rejimini hazırlamak için Kurucu Meclis çatısı altında Millî Birlik Komitesi ile beraber kurulmuştur. Görev yürüttüğü süre boyunca Kâzım Orbay, Lûtfi Akadlı ve İbrahim Hilmi Senil Temsilciler Meclisi Başkanlığı görevinde bulunmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de anayasal süreç</span> Türk anayasal sürecinin geçmişi ve bugünü

Türkiye'de anayasal süreç, 1808 tarihinde ilan edilen Sened-i İttifak ile başlayıp günümüze kadar devam etmektedir. II. Mahmud döneminde, Alemdar Mustafa Paşa tarafından hazırlanan Sened-i İttifak, merkezî otoriteyi taşrada hâkim kılmak için Rumeli ve Anadolu âyanları ile Osmanlı Devleti arasında 29 Eylül 1808’de imzalandı. Osmanlı'da Sened-i İttifak ile Türk tarihinde ilk defa devlet iktidarı sınırlandırıldığından, bu belge Türk tarihinde ilk "anayasal belge" kabul edilmektedir. Abdülmecid döneminde 3 Kasım 1839 tarihinde Mustafa Reşid Paşa tarafından hazırlanan Tanzimat Fermanı ilan edildi. Bu ferman ile padişah, fermanda ilân edilen ilkelere ve konulacak kanunlara uyacağına yemin etti. Tanzimat Fermanı'nın tamamlayıcısı ve pekiştiricisi olan Islahat Fermanı, Abdülmecid tarafından 1856 yılında "ferman" olarak ilan edildi. Tanzimat döneminde yetişen ve Genç Osmanlılar olarak bilinen aydın ve yazarlar, Avrupa'dan etkilenerek meşrutiyet yönetimini savunmaya başladılar ve meşrutiyeti ilan ettirmek için Abdülaziz’i tahttan indirerek, yerine II. Abdülhamid’i getirdiler. 23 Aralık 1876'da Mithat Paşa’nın hazırladığı Kanun-i Esasi ilan edilerek meşrutiyete geçildi. Kanun-i Esasî, şekli kritere göre bir anayasa olarak kabul edilmektedir. Türk tarihinin ilk anayasası olan ve 12 bölüm ile 119 maddeden oluşan Kanun-i Esasî'nin 113. maddesi gereğince, padişah olağanüstü durumlarda Anayasa'yı askıya alabilirdi. II. Abdülhamid, 1877 yılında Rus savaşlarını neden göstererek Anayasa'yı askıya aldı. 1908 yılındaki askeri ayaklanma sonucu II. Abdülhamid, 1876 Anayasası'nı tekrar yürürlüğe koydu ve böylece II. Meşrutiyet dönemi başladı. 1909 yılında 31 Mart Vakası'nın meydana gelmesinden sonra tahttan indirilen II. Abdülhamid'den sonra 1909 yılında Anayasa'da önemli değişiklikler yapıldı. Bu değişikliklerle 1876 Anayasası, meşruti bir parlamenter monarşi Anayasası haline geldi.

<span class="mw-page-title-main">Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin devlet yapısı</span>

Kuzey Kıbrıs'ın devlet yapısı, Kuzey Kıbrıs cumhuriyetle yönetilmekte olup yarı başkanlık sistemi bulunmaktadır. Cumhurbaşkanı aynı zamanda devlet başkanı, başbakan ise hükûmetin başkanıdır. Çok partili sistem uygulanmaktadır. Yürütme yetkisi hükûmetin elindedir. Yasama yetkisi ise hükûmetle beraber Cumhuriyet Meclisi'ne aittir.

<span class="mw-page-title-main">Azerbaycan Cumhuriyeti Anayasası</span> Azerbaycanın en üstün hukuk kaynağı ve temel kuruluş belgesi

Azerbaycan Cumhuriyeti Anayasası, Azerbaycan'ın en üstün hukuk kaynağıdır ve temel kuruluş belgesidir. Yeni anayasa 12 Kasım 1995 yılında halk oylaması-referandum yoluyla kabul edilmiş ve 27 Kasımda yürürlüğe girmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Yazılı hukuk</span> Kanun koyucu tarafından yazılı bir metne bağlanan hukuk

Yazılı hukuk toplumun ortak çıkarlarını korumak amacıyla, yetkili organlar tarafından yürürlüğe konulan metinlere denir. Yazılı hukuk kuralları, eylem ve işlemlerde yurttaşları olduğu kadar devlet organlarını da bağlayan kurallardır. Yazılı hukuk kuralları, pozitif hukukun bağlayıcı asli hukuk kaynakları arasında yer almaktadır. Hukun asli kaynakları; yazılı kaynaklar ile yazılı olmayan örf ve adetler olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Arnavutluk Anayasa Mahkemesi</span>

Arnavutluk Anayasa Mahkemesi ; Arnavutluk Anayasası'nın yorumlanması ve yasaların anayasaya uygunluğunun denetlenmesi hususunda Arnavutluk'ta etkili olan en üst düzey yargı birimidir. Mahkemenin 9 kişiden oluşan üyeleri cumhurbaşkanı tarafından atanır ve meclisçe onaylanır.

Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, Türkiye cumhurbaşkanı tarafından yürütme yetkisine ilişkin konularda yayınlanan yasal düzenleme aracıdır.

<span class="mw-page-title-main">Kazakistan Anayasası</span> Kazakistan Cumhuriyetinin anayasası

Kazakistan Anayasası, Kazakistan'ın 30 Ağustos 1995'ten bu yana geçerli olan anayasasıdır. Anayasa, 30 Ağustos 1995 tarihinde referandumla onaylanmıştır. Ayrıca her yıl 30 Ağustos, Kazakistan'da Anayasa Günü olarak kutlanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">1973 Suriye Anayasası</span> Suriyenin eski anayasası

1973 Suriye Arap Cumhuriyeti Anayasası 13 Mart 1973'te kabul edildi ve 27 Şubat 2012'ye kadar yürürlükte kaldı. Anayasa, Suriye'nin karakterini Arap, demokratik ve cumhuriyetçi olarak tanımlar. Ayrıca, pan-Arap ideolojisine uygun olarak, ülkeyi daha geniş Arap dünyasının bir bölgesi ve halkını Arap ulusunun ayrılmaz bir parçası olarak konumlandırır. Anayasa, Arap Sosyalist Baas Partisinin gücünü sağlamlaştırdı. Anayasanın 8. maddesi partiyi "toplumda ve devlette önde gelen parti" olarak tanımlar, oysa Suriye - çoğu kez inanıldığı gibi - resmi anlamda tek partili bir sistem değildi.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye hükûmeti</span> Hükûmet

Türkiye Hükûmeti, Türkiye'nin ulusal hükûmetidir. Başkanlık temsilî demokrasisi altında üniter bir devlet ve çok partili bir sistem içinde Anayasal bir cumhuriyet olarak yönetilir. Hükûmet terimi, toplu kurumlar kümesi veya özellikle Kabine (yürütme) anlamına gelebilir.