
Afganistan ya da resmî adıyla Afganistan İslam Emirliği, Orta Asya'nın güneyinde denize kıyısı olmayan bir ülkedir. Doğu ve güneyde Pakistan; batıda İran; kuzeyde Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan; kuzeydoğuda ise Çin ile komşudur. 652.000 km² yüz ölçümlü, kuzey ve güneydoğusunu düzlüklerin oluşturduğu dağlık bir ülkedir. Başkenti ve en büyük şehri Kâbil'dir. Yaklaşık 40 milyonluk nüfusunun çoğunluğunu Peştunlar, Tacikler, Hazaralar ve Özbekler oluşturur. Ülke, uluslararası alanda Afganistan İslam Cumhuriyeti olarak tanınmaktadır. ABD'nin Afganistan'dan çekilmesine akabinde gerçekleşen Taliban saldırıları ile 15 Ağustos 2021'de Taliban'ın başkent Kâbil'i ele geçirmesi sonucunda kurulmuş olup, yönetimin devri konusundaki tartışmalar ve görüşmeler devam etmektedir.

Mülteci, dini, milliyeti, belirli bir toplumsal gruba üyeliği veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm gören veya göreceği korkusu ve endişesi taşıyan, bu sebeple ülkesinden ayrılan/ayrılmak zorunda bırakılan ve korkusu nedeniyle geri dönemeyen veya dönmek istemeyen, iltica ettiği ülke tarafından endişeleri haklı bulunan kişi.

Almanya'daki Türkler, Türkiye'den Almanya'ya göçmüş ve yerleşmiş Türklerdir. Almanya'daki Türkler geniş tanımı ile Almanya'da doğan Türkleri de kapsamaktadır. Gurbetçiler tanımıyla yaşadıkları ülkede kalıcı konuma geçmiş, değişik meslekleri ifa eden ve bazıları yaşadıkları ülkenin yurttaşlığına geçen özellikle yeni nesil Türkleri tam olarak ifade etmemektedir. Geçtiğimiz 40 yıl içerisinde Türkiye'den Almanya'ya üç milyon civarında insan göç etmiştir.

Göçmen (muhacir), bir ülkeden başka bir ülkeye yerleşmek amacıyla göç eden kişidir. Hukuki olarak göçmen veya göçmenler, en az iki ülkeyi ilgilendirmektedir. Biri bırakılan ülkedir, öteki yerleşilen ülkedir. Bırakılan ülke için göç bir dışa göç (emigration), yerleşilen ülke içinse bir iç göç (immigration) olayıdır. İçe göçene immigrant, dışa göçene emigrant denir.

Afganistan-Türkiye ilişkileri, Türkiye Cumhuriyeti'nin Afganistan İslam Emirliği'yle süregelen uluslararası politikalarını içerir.

Göç, dini, iktisadi, siyasi, sosyal ve diğer sebeplerden dolayı insan topluluklarının hayatlarının tamamını veya bir bölümünü geçirmek üzere bir iskân ünitesinden, bir başkasına yerleşmek suretiyle yaptıkları coğrafi yer değiştirme hareketidir. Kişisel nedenlerle yer değiştirmeye ve bu esnada nakledilen eşyaların hepsine de göç denmektedir. Ayrıca kuşların, balıkların ve bazı hayvan türlerinin, belli mevsimlerde dünyanın çeşitli yerlerine gitmeleri de göç adıyla anılır.

Bu Dünyada Michael Winterbottom tarafından yönetilmiş 2002 yapımı bir İngiliz filmi. Pakistan'deki Afgan mülteci kampından ayrılıp Londra'ya gitmek üzere yola çıkan iki gencin yol macerasını anlatıyor.
İnsan kaçakçılığı ya da göçmen kaçakçılığı, Türkiye Cumhuriyeti'nde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 79'uncu maddesine göre "doğrudan, doğruya veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etmek maksadıyla, yasal olmayan yollardan bir yabancının ülkeye sokulmasına veya ülkede kalmasına imkân sağlanması ile birlikte Türk vatandaşlarının ya da yabancıların yurt dışına çıkmasına imkân sağlanması" şekillerinde gerçekleşen bir suçtur. Amerika Birleşik Devletleri yasalarına göre ise "bir veya daha fazla ülkenin yasalarını ihlal ederek, uluslararası sınırlardan kişinin gizlice, sahte belgeler kullanarak aldatma yolu ile yasa dışı şekilde ülkeye girişi ya da bu girişimin kolaylaştırılması, ulaşımın sağlanması, taşınmaya teşebbüs edilmesi" durumlarında gerçekleşen bir suçtur.

Avrupa sığınmacı krizi, çok sayıda göçmen ve sığınmacının Avrupa Birliği ülkelerinden sığınma talep etmek amacıyla Akdeniz ve Balkanlar üzerinden Avrupa'ya ulaşmaya çalışmasıyla 2015'te başlayan kriz. Bu kişiler Orta Doğu, Afrika, Güney Asya ve Batı Balkanlar'dan gelmektedir.

İran-Türkiye sınırı, İran ile Türkiye arasındaki 534 km'lik kara sınırıdır. Kuzeyde Azerbaycan sınırıyla kesişen noktadan başlar ve güneyde Irak sınırıyla kesişen noktada sona erer. İki ülke sınırı Türkiye'nin en uzun ikinci sınırı iken İran'ın en uzun altıncı sınırıdır.

Türkiye'ye göçler üç başlık altında incelenebilir.
- Osmanlının son yıllarında ve cumhuriyetin başlarında gelen göçler.
- 1960-70'li yıllarda Avrupa'ya çalışmaya giden işçilerin göçü.
- 1990 sonrasında yakın coğrafyadan başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlere göçen yeni göçmenler: transit göçmenler, sığınmacılar, yüksek vasıflılar, Avrupalı emekliler,

Azize Sıddiki veya Aziza Siddiqui özellikle kadın hakları konusunda çalışmalar yapan Afgan aktivist. Afgan sivil toplum kuruluşları kadın hakları koordinatörlüğü görevinde bulundu. Özellikle kırsal kesimlerde yaşayan kadınlara yönelik olarak eğitimler icra etti. Bu eğitimlerde kadınlara hakları anlatıldı, bilinçlenmeleri hedeflendi. Sıddiki bu çalışmalarıyla ilgili olarak defalarca tehdit edildi. Afganistan doğumlu olan Sıddiki, savaş dolayısıyla 8 yaşındayken ailesiyle birlikte Pakistan’a göç etti. Fakat 2003 yılında kadın hakları konusunda çalışmak üzere Afganistan'a geri döndü. 2007 yılında Uluslararası Cesur Kadınlar Ödülü’ne layık görüldü. Fakat aldığı ödülden sonra güvenlik gerekçesiyle ülkesine geri dönemedi ve Amerika Birleşik Devletleri’nden sığınma hakkı elde ederek ABD'de yaşamına devam etti. 2008 yılında engelli olanlar başta olmak üzere göçmenlere yardımcı olan Bi-lingual International Assistant Services (BIAS) ’nde çalışmaya başladı. 2009 yılında Sıddıki Gitana Productions tarafından verilen ‘’’Yılın Olağanüstü İnsanı’' ödülüne layık görüldü.

Türkiye'deki Suriyeliler, Türkiye'de yaşayan Suriye kökenli kişileri ifade eder. Eylül 2024 itibarıyla Türkiye'de "geçici koruma" statüsündeki Suriyeli sayısı resmi rakamlara göre yaklaşık 3 milyon 100 bin kişi olup bu durum Türkiye'yi dünyada en çok mülteciye ev sahipliği yapan ikinci ülke yapmaktadır. Uzun yıllar birinci sırada olan Türkiye, Taliban'ın Afganistan'da iktidara gelişi sonrası İran'a olan göçler sonucu ikinci sıraya gerilemiştir. Geçici koruma altındaki Suriyelilere ek olarak, oturma izni ile Türkiye'de yaşayan Suriye uyruklu sayısı yaklaşık 76 bin olup, Türk vatandaşlığı almış Suriyeli sayısı ise Ağustos 2024 itibarıyla 104 bin 144'ü çocuk olmak üzere 238 bin 768 kişidir.

Düzensiz göç, insanların bir ülkeden başka bir ülkeye yasal olmayacak şekilde girişleri, çıkışları, çıkmaya teşebbüs etmeleri ile yasal bir şekilde giriş yapmalarına karşın yasal kalış hakkını ihlal etmeleri ve çalışma izinleri bulunmamasına rağmen çalışmaları sonucunda ilgili ülkenin göç yasalarına muhalefet etmeleri durumudur. Düzensiz göç tanımını daha da genişletirsek suça karışan ve kamu düzeni, kamu güvenliği ve kamu sağlığını tehdit eden kişiler de bu tanıma eklenebilir.
Türkiye'deki Suriyeli karşıtlığı, 2011'de başlayan Suriye İç Savaşı ile Türkiye'ye gelen Suriyelilerin, mülteci kamplarında kalırken sonrasında gelen düzensiz göçlerle şehirlere yayılmasına karşı oluşan yaygın toplumsal tepkidir.
Türkiye'deki Pakistanlılar, Türkiye'de yaşayan veya vatandaşı olan Pakistan kökenli kişileri ifade eder. Pakistan'ın demografik yapısını yansıtacak şekilde Türkiye'deki Pakistanlılar; Pencap, Peştun, Sindhi ve Beluç gibi farklı etnik gruplara mensuptur. 2019 yılında Pakistan’dan 71.645 kişinin Türkiye'ye girdiği tespit edilmiştir. 2016 yılında Pakistanlıların Avrupa'ya gidebilmek için Türkiye'yi transit ülke olarak kullandığı rapor edilmiştir. Suriye İç Savaşı'ndan ve yarattığı mülteci dalgasından önce Pakistanlılar, 2000-2010 yılları arasında ülkeye yapılan göçlerde en büyük ikinci grubu oluşturmaktaydı.

Göçmen karşıtlığı, bir ülkenin vatandaşı başka bir ülkeden göç ile ülkesine gelen sığınmacı veya mülteciyi reddetmesi, onu kabul etmemesi durumu olarak ifade edilir.
Mültecilere İlişkin Küresel Mutabakat, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 17 Aralık 2018'de kabul edilmiş uluslararası mutabakattır.

Bazen Türkiye mülteci krizi olarak da anılan Türkiye göçmen krizi, 2010'larda Türkiye'ye çok sayıda insanın geldiği bir dönemdi. Türkiye, 2014'ten 2019'a kadar her yıl herhangi bir ülke veya bölgede en fazla sayıda kayıtlı mülteci alan ülke ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'ne (BMMYK) göre dünyanın en büyük mülteci nüfusuna sahip ülkesidir. Çoğunluk, Haziran 2020 itibarıyla 3.591.892 olan Suriye İç Savaşı nedeniyle gelen mültecileridir. 2018'de BMMYK, Türkiye'nin tüm "kayıtlı Suriyeli mültecilerin" %63,4'üne ev sahipliği yaptığını bildirdi.

İklim göçü, “anormal derecede şiddetli yağışlar, uzun süreli kuraklıklar, çölleşme, çevresel bozulma veya deniz seviyesinin yükselmesi ve siklonlar" gibi ani veya kademeli olarak iklimle şiddetlenen felaketlerin etkisiyle, öncelikle gönüllü hareketi ifade eden, iklimle ilgili hareketliliğin bir alt kümesidir. İklim göçmenlerinin çoğu kendi ülkeleri içinde yer değiştirir ancak az sayıda iklim nedeniyle yerinden edilmiş insan da farklı ülkelere yönelir.