İçeriğe atla

Türk sinemasında LGBT temaları

Türk sinemasında, LGBT temaları, ilk kez 1962 yılından çekilen Ver Elini İstanbul ile başlamakta ve bu filmde, ilk defa iki kadının (Mualla Kavur ve Leyla Sayar) öpüşmesi yer almaktadır.[1] 1960'lı yıllarda Yeşilçam sinemasında LGBT bireylerin içine dahil olunduğu on dokuz film vardır ve bunlardan on altısı lezbiyenlik, ikisi erkek eşcinselliği, biri ise trans bireyleri konu almıştır.[2] Erkek eşcinselliği ise lezbiyen ilişkiyen ilişkilerin anlatılmasından yirmi dört yıl sonra gerçekleşmiştir ve bu döneme kadar yan karakterlerde genellikle bir güldürü unsuru olarak efemine erkeklere yer verilmiştir. 1970'ler itibaren trans bireyler filmlerde cinsel kimlikleri gizlenerek yer almıştır.

Gelişimi

Lezbiyenlik

Ver Elini İstanbul (1962) filminde iki kadının (Mualla Kavur ve Leyla Sayar) öpüştüğü sahne, Sansür Heyeti tarafından kesilmiştir.

Türk sinemasında 1960-1990 yılları arasında lezbiyenliği içeren on altı film çekilmiştir. Bunlardan on biri seks filmleri dönemine aittir. Bu filmlerde kadın eşcinselliği seks komedilerine malzeme olmuş, kadınlar amaçsızca öpüştürülmüş ve seviştirilmiştir.[3] 1960'lı yıllardaki filmlerin hemen her birinde lezbiyen ilişkiye sadece dolaylı bakışlar atılmıştır.[4] Agâh Özgüç'e göre 1950, 60, 70, 80'lerdeki filmlerde lezbiyen aşk veya erotik sahneleri açık bir şekilde sergilenmeseler de "duyarlı seyirci kaş ile göz arasındaki" iki kadının erotik, duygusal ilişkilerini sezebilmektedir.[5] Türkiye sinemasında 2000 öncesi filmler ile 2000 sonrası filmler arasında lezbiyen temsili kıyaslaması yapıldığında, öncelikle çok fazla sayıda filmde lezbiyen karakterlerin olmadığını söylemek mümkündür.[6] Sadece Düş Gezginleri (1992), İki Genç Kız (2005) ve Nar (2011) filmlerinde lezbiyen cinsel kimliklerine sahip kadın karakterleri filmde başroldedir ve filmin olay örgüsü bu karakterler üzerinden ilerlemektedir.[6]

1962'de Aydın G. Arakon tarafından çekilen Ver Elini İstanbul, lezbiyenliği içine dahil eden Yeşilçam'ın ilk sinema filmidir. Attilâ İlhan, Ali Kaptanoğlu adıyla senaryoyu yazmıştır. Bu filmde ilk defa iki kadının (Mualla Kavur ve Leyla Sayar) öpüşmesi yer almıştır fakat bu sahneler Sansür Heyeti tarafından kesilmiştir.[3] Attilâ İlhan bu öpüşme sahnesiyle ilgili olarak yıllar sonra şu açıklamayı yapmıştır: "Mualla Kavur, Leyla Sayar'ı ikna edinceye kadar bir hayli uğraştı. Kızlar kamera önünde oynadı ve sahne çekildi. Sansür Kurulu'nda seyretmişler, çok da beğenmişler! Sonra da 'Kesin bu sahneleri' demişler."[7] Ver Elini İstanbul filminden sonra Atıf Yılmaz'ın İki Gemi Yanyana (1963) filminde ise Suzan Avcı ve Sevda Nur'un öpüşmesi yer almıştır. Filmin senaryosu Kemal Tahir ve Atıf Yılmaz tarafından yazılmıştır. Atıf Yılmaz'a göre bu sahneler, Türk sinemasının o yıllarda cinselliğe bilinçli olarak göz kırpıp gizliden gizliye nabız yoklamasıydı.[7] Halit Refiğ'in Haremde Dört Kadın (1965) filminde Osmanlı yaşamının baskılarından kaynaklanan lezbiyenliği anlatılmıştır.[8] Senaryosu Kemal Tahir'e aittir. Mihrengiz (Birsen Menekşeli), Gülfem (Pervin Par), Şevkidil (Ayfer Feray) ve Ruhşan (Nilüfer Aydan), Sadık Paşa'nın haremindeki dört kadındır. Bu kadınlardan Mihrengiz ile Şevkidil arasındaki sevgi giderek lezbiyen bir ilişkiye dönüşür. Ayfer Feray'la Birsen Menekşeli el ele tutuşup öpüşmüş ve Devlet Devrim, Birsen Menekşeli'ye bir divan üzerinde masaj yaparak onu okşamıştır. Refiğ, kendisiyle yapılan bir röportajda, Haremde Dört Kadın filmiyle ilgili şöyle konuşmuştur: "Türkiye'nin farklı sosyal yapısını, farklı kültürel özelliklerini, tarihi bir dönem filmi içerisinde göstermek istedim… O tarihe kadar yapılan tarihi filmler, genellikle hamasi eserlerdi. Derinliğin olmadığı biçimsel filmlerdi. Esas itibarıyla Türkiye toplumsal yapısının kendine mahsus özelliklerini, belli bir tarihsel fonun içerisinde, tam da değişim döneminde gerçekleştirdim." Yönetmenliğini Atıf Yılmaz'ın yaptığı ve Necati Cumalı'nın aynı adlı eserinden senaryolaştırılan Dul Bir Kadın (1985) filminde eşinden boşanmış, güzel ve çekici bir kadın olan Suna (Müjde Ar) ile kocasını kaybetmiş Ayla (Nur Sürer) arasında lezbiyenlik kapalı bir şekilde anlatılmıştır.[9] Atıf Yılmaz'ın Düş Gezginleri (1992) adlı filmi, tamamen lezbiyen ilişki üzerine temellenmiş bir sinema filmidir.[10] Filmde Nilgün (Meral Oğuz), doktor ve dul bir kadındır; Havva (Lale Mansur) ise geçimini hayat kadını olarak sağlamaktadır. İki karakter arasında başlayan ilişki İstanbul'a taşınıp orada yaşamaya başlayan lezbiyen bir çiftin yaşamına dönüşür. Senaryosunu Ülkü Karaosmanoğlu ile Attilâ İlhan'ın yazdığı ve Biket İlhan'ın yönettiği Sokaktaki Adam (1995) filminde iki genelev çalıştıran Benli Meryem (Suna Yıldızoğlu) ile esmer ve kısa saçlı hizmetçisi Tresula (Süeda Can) ateşli bir şekilde öpüşüp, sevişirler.[7] Kutluğ Ataman'ın yönetmenliğini üstlendiği Lola and Billidikid (1998) adlı film fahişe film özellikleri gösterir[11] ve lezbiyen ilişkiler üzerine kurulmuştur.[12] Kutluğ Ataman'ın İki Genç Kız (2005) ile Ümit Ünal'ın Nar (2011) filmlerinde lezbiyen cinsel kimliklerine sahip kadın karakterleri filmlerde başroldedir ve filmlerin olay örgüsü bu karakter/ler üzerinden ilerlemektedir.[4] İki Genç Kız'da Behiye (Feride Çetin) karakteri asi, agresif, kavgacı, küfürbaz hareketleri ile aynı zamanda filmin diğer başrol oyuncusu olan Handan (Vildan Atasever) karakterine olan platonik aşkı nedeni ile heteroseksüel bir kadın değil, lezbiyen kadın olarak temsil edilmektedir.[13]

Erkek eşcinselliği

Yeşilçam'da erkek eşcinselliği içeren filmler, lezbiyen ilişkiye göre daha geç çevrilmiştir. Erkek eşcinselliğinin Türk sinemasına uyarlanması lezbiyen ilişkiyen ilişkilerin anlatılmasından yirmi dört yıl sonra gerçekleşmiştir ve bu döneme kadar yan karakterlerde genellikle bir güldürü unsuru olarak efemine erkeklere yer verilmiştir.[14] Osman F. Seden'in Beddua (1980)'sı erkek eşcinselliğini ele alan ilk filmdir.[15][16] Filmin başrol oyuncusu Bülent Ersoy, cinsiyet değiştirmeden önce yer aldığı bu filmde çocukluğunda tecavüze uğrayan, eşcinsel bir şarkıcıyı oynamıştır. Bu dönemde çekilen filmlerden biri Orhan Elmas'ın Suçlu Gençlik (1985), diğeri Eser Zorlu'nun Acılar Paylaşılmaz (1986) filmidir.[9] Suçlu Gençlik filminde yan karakterlerden birini canlandıran Nazan Ayaz'ın babası eşcinsel ilişkilerden duyduğu rahatsızlığı anlatan küçük bir sahne yer almıştır. Acılar Paylaşılmaz'da ise karısından boşanmış Erdoğan (Kadir İnanır), oğlu Sinan'ı (Kerem Tunaboyu) tanımaya ve onunla kaynaşmaya çalışır. Birgün Erdoğan oğlunu evinde ilişkisi olduğu gençle yatakta yakalar. Önce onu döver ve sonra reddeder, sonundaysa bağışlar.

Transgender bireyler

Türkiye'de ilk olarak 1923'te Muhsin Ertuğrul'un yönettiği Leblebici Horhor adlı filmde travestiler yer almıştır.[17] 1970'ler itibaren trans bireyler filmlerde cinsel kimlikleri gizlenerek yer almıştır.[14] Orhan Oğuz'un Dönersen Islık Çal (1992) filminde bir travesti (Fikret Kuşkan) ile barmenlik yapan bir cücenin (Mevlüt Demiryay) hikâyesi işlenmiştir. Atıf Yılmaz'ın Gece, Melek ve Bizim Çocuklar (1993) filminde travesti ve seks işçisi bireylerin yanı sıra toplum tarafından ötekileştirilmiş insanların sosyal yaşantısı işlenmiştir.[18] Yine filmde İstanbul'un arka sokaklarında uyuşturucu satıcıları,[19] eşcinsellerin para kazanma mücadelesi ve ötekeleştirilmeleri konu alınmıştır.[20]

Tepkiler

Burçak Evren, Halit Refiğ'in Haremde Dört Kadın (1965) için lezbiyenliğin abartısız ama etkileyici bir şekilde işlendiğini belirtmiştir. Ayrıca "Refiğ'in anlatımındaki ustalık, perdeye bir cinsel sömürü olarak değil, paşa hareminin kapalı kapılar ardındaki bir gizi olarak sunar lezbiyenliği." sözlerini de eklemiştir.[21] Hasan Gürkan'ın "Türkiye Sinemasında Lezbiyen Stereotipinin Temsili" adlı çalışmasında Türkiye sinemasının ilk yıllarında lezbiyen karakterlerin özellikle Hollywood sinemasında olduğu gibi yalnızca "görünür" kılındığını[22] ve 1980'li yıllar ile birlikte küreselleşmenin ve küresel kültürel değerlerin hemen her toplum üzerinde egemen olma süreci ile birlikte eşcinsel karakterler Türk filmlerinde daha belirgin olmaya başlayıp filmin olay örgüsü bu eşcinsel karakterlerin hayatları üzerinden örülmeye devam ettiğini yazmıştır.[23] II. Uluslararası Yeni İletişim Ortamları ve Etkileşim Konferansı'nda ele alınan eşcinsellik ve sinema konusunda Türk sinemasındaki LGBT temaları için "eşcinsellikle ilgili çekilen filmlerin yönetmenleri genelde erkek ve bir erkek penceresinden bakıyor eşcinselliğe. Kadın yönetmenler tarafından çekilmesi daha uygun olur. Lola Bilidikid, Güneşi Gördüm, Anlat İstanbul, Ağır Roman gibi filmler içinde eşcinselliği barındıran ve farklı bakan filmlerden sadece birkaçı. Eşcinsellere sadece gece kelebekleri, fahişelik yapan kişiler ve benzeri konumlarda sabitlemek çok yanlış" dendi.[24]

Filmler

Kaynakça

  1. ^ Öztek, Aydın (7 Eylül 2007), Türkiye sinemasında eşcinsellik, Kaos GL, 20 Ocak 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 1 Eylül 2009 
  2. ^ İlhan, Aslıhan (2014), "Yeşilçam Sinemasında Eşcinsellik ve Trans Bireyler", Varlık, 11, s. 4 
  3. ^ a b İlhan 2014, s. 5.
  4. ^ a b Gürkan 2016, s. 30.
  5. ^ Özgüç, Agâh (2006), Türk Sinemasında Cinselliğin Tarihi (4. bas.), Yenibosna, İstanbul: +1 Kitap, s. 175, ISBN 9756063246 
  6. ^ a b Gürkan 2016, s. 44.
  7. ^ a b c Şengül, Yüksel (13 Oca 2012), Sinemamızdaki kadın kadına ilişkiler, 25 Şubat 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 21 Mayıs 2017 
  8. ^ Emin, Bilge (2003), HALİT REFİĞ SİNEMASINDA KADIN (1960/61 – 2000) (PDF), 6 Ağustos 2017 tarihinde kaynağından (pdf) arşivlendi, erişim tarihi: 21 Mayıs 2017 
  9. ^ a b İlhan 2014, s. 6.
  10. ^ Gürkan, Hasan (2016), "TÜRKİYE SİNEMASINDA LEZBİYEN STEREOTİPİNİN TEMSİLİ", Erciyes İletişim Dergisi, 4 (4), doi:10.17680/akademia.58107, 16 Mayıs 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 21 Mayıs 2017 
  11. ^ Davies, Steven Paul (2010), Eşcinsel Sineması Tarihi - Sinemada Görünür Olmak (1. bas.), İstanbul: Kalkedon Yayıncılık, s. 175, ISBN 9786055679606 
  12. ^ Gürkan 2016, s. 35.
  13. ^ Gürkan 2016, s. 37.
  14. ^ a b İlhan 2014, s. 7.
  15. ^ Alp, Ayçin (2013), "LGBT BİREYLERİN SİNEMADAKİ TEMSİLİ ÜZERİNE BİR İNCELEME: LOLA VE BİLİDİKİD" (PDF), ULUSLARARASI KATILIMLI VII. ULUSAL SOSYOLOJİ KONGRESİ BİLDİRİ KİTABI I, erişim tarihi: 22 Mayıs 2017 []
  16. ^ Öztek, Aydın (2007). "Türkiye Sinemasında Eşcinsellik". KAOS GL. 27 Haziran 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mayıs 2017. 
  17. ^ Özgüç 2006, s. 53.
  18. ^ Kenan Tekeş (28 Haziran 2013). "Türkiye Sinemasının "Onur" Yürüyüşü". Bianet. 15 Ekim 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Haziran 2014. 
  19. ^ "11. Ankara Film Festivali". Oocities.org. 6 Haziran 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Haziran 2014. 
  20. ^ "Vizyon: Gece, Melek Ve Bizim Çocuklar". Cumhuriyet. 1 Nisan 1994. 6 Haziran 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Haziran 2014. 
  21. ^ Özgüç, Agah (2000), Türk Sinemasında Cinselliğin Tarihi, İstanbul: Parantez Yayınlar, ss. 164-165 
  22. ^ Gürkan 2016, s. 42.
  23. ^ Gürkan 2016, s. 43.
  24. ^ "Eşcinsellik cinselliğin bir parçası". 2 Mayıs 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ocak 2011. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Lezbiyen</span> homoseksüel kız veya kadın

Lezbiyen, başka bir kadına fiziksel ve/veya duygusal çekim hisseden kadındır. Lezbiyen, eşcinsel kadın anlamına gelmektedir. Hem kadınlara hem de erkeklere çekim hisseden kadınlar ise biseksüeldirler. Kişinin kendini tanımlaması veya kendine biçtiği cinsel kimlik, davranışlarıyla örtüşmüyor olabilir.

Gey, eşcinsel anlamında bir sıfat, terim ve isim. Genellikle eşcinsel erkekleri belirtmek üzere kullanılan terim, aynı zamanda eşcinsel kadınları tanımlamak için de kullanılmaktadır. Türkçeye İngilizcedeki "gay" kelimesinden; İngilizceye ise Eski Fransızcadaki "gai" kökeninden geçmiştir. Aslen "neşeli, umursamaz" ve "canlı renkli, gösterişli" anlamlarına gelen gey terimi ilk olarak 1960'lı yıllardan itibaren erkek eşcinseller tarafından kendilerini tanımlamak amacıyla kullanılmaya başlanmıştır. İngilizcedeki "gay" kelimesinin diğer anlamlarında kullanımı da zamanla yok olmaya yüz tutmuştur. Kadın eşcinsel anlamına gelen lezbiyen kelimesi ise 1800'lü yıllardan beri kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Halit Refiğ</span>

Halit Refik Refiğ, Türk sinema yönetmeni, senarist, yazar, öğretim görevlisi, onursal profesördür.

<span class="mw-page-title-main">Atıf Yılmaz</span> Türk yönetmen, yapımcı ve senarist (1926–2006)

Atıf Yılmaz Batıbeki Türk film yönetmeni, yapımcı ve senarist ve akademisyendir.

<span class="mw-page-title-main">Eşcinsellik</span> Aynı cinsiyetteki insanlar arasındaki romantiklik, cinsel çekim ya da cinsel davranış

Eşcinsellik veya homoseksüellik, aynı cinsiyetteki insanlar arasındaki romantizm, cinsel çekim ya da cinsel davranıştır. Eşcinsellik, bir yönelim olarak “kişiyi ağırlıklı olarak ya da tümüyle kendisiyle aynı cinsiyette olan kişilere karşı romantik ya da cinsel çekimleri yaşamaya yönlendiren kalıcı kişisel nitelik” olarak ifade edilir. Aynı zamanda kişiyi bu çekimlere dayanan davranışlarla ilişkili kimlik hissi ve bu çekimleri paylaşan diğer kişilerden oluşan topluluğa olan üyeliğini de tanımlar.

<span class="mw-page-title-main">Cinsiyet simgeleri</span> Cinsiyetleri sembolize eden simgeler

Cinsiyet simgeleri, Antik Roma'dan günümüze kadar gelen ve cinsiyetleri sembolize eden astrolojik simgelerdir.

Biseksüellik, hem erkeklere hem de kadınlara veya birden fazla cinsiyete yönelik romantik veya cinsel çekim ya da cinsel davranıştır.

<span class="mw-page-title-main">Sadri Alışık</span> Türk sinema sanatçısı (1925–1995)

Sadri Alışık, kimlik adıyla Mehmet Sadrettin Alışık, Türk tiyatrocu, sinema oyuncusu ve komedyendir.

Müjde Ar, asıl adıyla Kâmile Suat Ebrem,, Türk oyuncu.

<i>Haremde Dört Kadın</i> film

Haremde Dört Kadın, 1965 senesinde gösterime giren siyah-beyaz çekim bir Türk filmi. Halit Refiğ'in yönetmenliğini yaptığı drama türündeki eserin senaryosu Kemal Tahir'e ait olup Türk sinemasındaki parlak örneklerden biridir. Anlatı 1899 yılının Aralık ayında geçmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Çolpan İlhan</span> Türk tiyatro ve sinema sanatçısı

Çolpan İlhan, Türk tiyatro ve sinema sanatçısıdır.

<span class="mw-page-title-main">LGBT</span> Lezbiyen, gey, biseksüel ve trans bireyler için kullanılan kısaltma

LGBT veya GLBT ya da LGBTQ+, 1990'larda LGB kısaltmasından sonra ortaya çıktı ve 1980'lerin ortaları ile sonlarından bu yana gey sözcüğü yerine kullanılarak LGBT topluluğunu temsil etmeye başladı. Birçok etkinci, gey topluluğu kullanımının eksik bir tanımlama olduğunu düşünerek LGBT topluluğu kullanımına geçti.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de LGBT hakları</span> Türkiyede lezbiyen, gey, biseksüel ve trans bireylerin hakları

Türkiye'de lezbiyen, gey, biseksüel ve transgender (LGBT) bireyler diğer vatandaşlara göre dezavantajlı durumdadırlar. Türkiye eşcinsel ilişkileri tanısa da medeni kanununda cinsel yönelim ya da cinsiyet kimliği gibi bir ifadeye yer vermez ve eşcinsel çiftlerin birlikteliklerini yasal zeminde tanımaz. 2013 yılında ILGA-Europe, Türkiye'yi LGBT haklarının korunması konusunda 49 ülke arasında 39. sıraya yerleştirmişti ancak 2024 yılında 46. sıraya geriledi. Türkiye'yi sıralamada sadece Azerbaycan ve Rusya takip etti.

<span class="mw-page-title-main">İran'da LGBT hakları</span>

İran'da eşcinsellik toplum tarafından tabulaştırılır ve eşcinsel ilişkiler yasa dışıdır.

Eşcinsel edebiyatı, lezbiyen, gey, biseksüel ve transgender topluluk tarafından/için üretilen ya da erkek-kadın eşcinsellerin davranışlarını sergileyen karakter, plan ve temaları içinde barındıran kolektif bir terimdir.

Tarihsel bir anlamda, edebiyat bizim anladığımız anlamda oldukça yeni bir değişim ve mevcut eşcinsellik kavramı, kültürel fırından daha dinçtir. Bunda, şaşkınlık verecek bir şey yok, o halde, eşcinsel edebiyatı — ya da edebiyatta eşcinsel karakterler — parlamak için nispeten daha yeni.

<i>Gece, Melek ve Bizim Çocuklar</i> 1993 filmi

Gece, Melek ve Bizim Çocuklar, Atıf Yılmaz'ın yönetmenliğini yaptığı 1993 yapımı Türk sinema filmi. Filmde travesti ve seks işçisi bireylerin yanı sıra toplum tarafından ötekileştirilmiş insanların sosyal yaşantısı ana konu; aşk çevresinde işlenmiştir. Yine filmde İstanbul ilinin arka sokaklarında uyuşturucu satıcıları, eşcinsellerin para kazanma mücadelesi ve ötekileştirilmeleri konu alınmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Sırbistan'da LGBT hakları</span>

Sırbistan'da LGBT hakları, Sırbistan sınırları içerisindeki eşcinsel bireylerin yaşam biçimidir. Sırbistan'da LGBT bireyler sık sık hukuki sorunlarla karşı karşıya kalabilir. Erkek ve kadın hemcins cinsel aktivite Sırbistan'da yasal, ancak ülkede eşcinsel ilişki ve birlikteliklere yönelik anayasada ayrımcılık karşıtı bir yasa mevcut değildir.

<span class="mw-page-title-main">Ermenistan'da LGBT hakları</span>

Ermenistan'da LGBT hakları, 2003 yılından bu yana yasaldır ancak LGBT hakları ülkenin kuruluşundan bu yana değişmiş değildir. Eşcinsellik Ermenistan toplumunun bir kısmında tabu konusu olmaya devam etmekle birlikte LGBT bireyler için ayrımcılık karşıtı yasa yoktur. Erkek ve kadın hemcins cinsel aktivite cinsel rüşt yaşını gözetmek şartıyla yasaldır. Ancak ülkede eşcinsel ilişki ve birlikteliklere yönelik haklar ve anayasada ayrımcılık karşıtı bir yasa mevcut değildir. Yine ülkede eşcinsellik karşıtlığı yaygın olmasına karşın ülke genelinde ihbar olmaması da dikkat çekmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Sovyetler Birliği'nde LGBT tarihi</span>

Sovyetler Birliği'nde LGBT tarihi, Sovyetler Birliği'nde LGBT tarihini konu alır. Sovyetler Birliği'nde eşcinselliğin durumu üç ana dönemde incelenir. Ekim Devrimi sonrası dönemde 1917-1933 arasında homoseksüellik suç olmaktan çıkarılarak eşcinseller kanun önünde önceki ve sonraki döneme göre daha avantajlı bir konuma sahip olmuştur. Bu yılların akabinde Stalin döneminden itibaren kanunlarca "hastalık" olarak nitelendirilmiştir. 1934-1986 yılları arasında yeniden suç kapsamına alınarak kamuoyuna duyurulmaksızın kovuşturma ve hukuki süreçlere tabi tutulmuştur. 1987-1990 yılları arasında ise kamuya açık tartışmalara izin verilmiş; bilim, akademi ve edebiyatta çeşitli konularla ele alınmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Irak'ta LGBT hakları</span>

Irak'ta lezbiyen, gey, biseksüel ve trans (LGBT) bireyler yoğun oranda ayrımcılığa uğramaktadır. Açık eşcinsel erkeklerin Irak Silahlı Kuvvetleri'nde askerlik hizmetinde bulunmalarına izin verilmemektedir ve hem hemcins evlilikleri hem de medenî birliktelikler kanunen yasaktır. Cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği temelinde yapılan ayrımcılığı yasaklayan hiçbir yasa yoktur ve LGBT bireyleri sürekli olarak vigilantist şiddete veya namus cinayetlerine maruz kalmaktadır.