İçeriğe atla

Türk edebiyatında şiir

Türkiye'de genel olarak tüm alanlarda batılılaşma süreci, 1839 yılında ilân edilen Tanzimat Fermanı ile başlamıştır. 1838 - 1860 yılları arasında yetişmiş gençler 1860 yılında sonra Edebiyat alanında batılaşmayı sağlamışlardır. Bu dönem edebiyatına Tanzimat Edebiyatı denmektedir.

Türk şiirinin halk ağzından derlenmiş en eski ürünlerinden bazıları Divân-ı Lügati't-Türk 'tedir. Çuçu adlı bir Türk şairinin adının da anıldığı bu kaynaktaki şiirler aşk, doğa, kahramanlık, ahlaksal öğütler gibi dünya şiirinin en eski ve yaygın konularını kapsar. Burada verilen örnekler hece vezniyle söylenmiş, uyaklı dörtlüklerden oluşur. VIII.-XIII. yüzyıllardan kalma manici ve buddhacı Uygurlar'a ait şiirler koşuğ, küğ gibi adlar taşır. Bazılarının adları (Aprınçur Tigin, Sıngku, Seli Tutung)da bilinen bu dönem şairlerinin ürünlerinde hece vezni ve uyak gibi öğelerin yanında dize başındaki uyaklardan, dize yenilemelerinden, aliterasyondan da geniş biçimde yaralanılmıştır. Şölen, sığır, yuğ gibi dinsel törenlerde kopuz eşiliğinde söylenen eski Türk şiiri İslam dininin benimsenmesinden sonra Türk halk şairlerin ürünlerinin prototipidir. İslam uygarlığı çerçevsinde din, tasavvuf, konularını ele alan şiir yanında aşk, şarap temalarını işleyen din dışı şiirin esin sonucu oluştuğuna inanılmıştır. Halk şiirinin hece ile söylenmiş dörtlüklerine karşın aruz vezniyle beyit birimine dayanılarak oluşturulan divan şiiride, İran şiiri aracılığıyla alınan biçimler yanında yerli biçimler de (tuyuğ, şarkı) görülür. Şiirin kapalı olmaması, kolay anlaşılması daima istenmiştir.

Şiirde sözün ruşen ola,açık ola ve sakın ki gamız söylemeyesin, yani örtülü söylemeyesin.[1]

Büyük ölçüde anlatı ustalığına dayanan eski şiirin bilgi kaynağından da beslenmesi ileri sürülmüştür. Bu yoldaki görüşler karşın divan şiiri ve XVIII. yüzyıldan itibaren ondan derin biçimde etkilenen halk şiiri, gerçek yaşamdan ve toplumdan alabildiğine uzaklaştı.

İlimsiz şiir esası (temel) yok duvar gibi olur ve esassız duvar gayette biitibar olur.---- Fuzûlî

Tanzimat Dönemi

19. yüzyıl şairi Namık Kemal (Mehmed Kemal)

Tanzimat dönemi şiirin gelişme süreci 1860 - 1896 yıllarına rastlar. 1839 yılında ilân edilen Tanzimat Fermanı'ndan sonra yetişen gençlerin, Batı Edebiyatı etkisinde kurmuş oldukları edebiyat türü olan Tanzimat Edebiyatı bu dönemde gelişmiştir. Önceleri dil üzerine tartışmalar yaparak etkileşimleri genişleten şair ve yazarlardan, Şinasi ve Agâh Efendi çıkardıkları Tercüman-ı Ahvâl(1860) ve Şinasi'nin tek başına çıkardığı Tasvîr-i Efkâr'da Batı uygarlığına çağdaş yaşamı geliştirerek ulaşılabileceğini vurgulamış, halkın düzeyini çıkardıkları mecmualar ile yükseltmeye çalışmışlardır. Bu süreçte yalın bir şiir dili ve düzyazı anlayışı benimsenmiştir. Bu dönemde Namık Kemal ve Ziya Paşa da yazılarıyla politikalarını duyurmuşlardır. Fransız Edebiyatı ve Romantizm akımının etkisinde olan Şinasi, Fransız şairlerden çeşitli çeviri kitapları yayınlamıştır.

Tanzimat döneminin süren etkisine rağmen Divan şiiri bırakılamamıştır. Hece ölçüsü sık kullanılmasına rağmen, aruz ölçüleri de kullanılmaya devam etmiştir. Bu dönemin şairlerinden Ziya Paşa, 1874'te "Harâbât" adlı antolojisini yayınlamıştır. Recaizâde Ekrem, yeni nâzım biçimleri denemiş, Türk Edebiyatı'nda daha çok iyi bir kuramcı olarak kabul edilen bir şairdir. Abdülhak Hamit Tarhan, Türk Edebiyatı'na batılılaşma yönünde yoğun şiirler vermiştir. Şiirlerinde Romantizm ve Naturalizm'in etkileri görülmektedir.

Servet-i Fünûn Dönemi

Servet-i Fünun şairi Cenap Şahabettin

Servet-i Fünûn edebiyatı 1896 - 1901 yılları arasında gelişmiştir. Bu dönemde yazılan şiirlerde yine Romantizm ve Sembolizm de etkisi görülmektedir. Ancak siyasal baskılardan ötürü sınırlı tutulan yazım alanında daha çok aşk, doğa ve aile temaları işlendi. Tevfik Fikret bu dönemin en önemli temsilcisidir. Diğer şairlerden Cenap Şahabettin, Süleyman Nazif, Faik Ali Ozansoy ve Celâl Sahir Erozan sayılabilir.

Fecr-i Ati Dönemi

Fecr-i Ati Dönemi edebiyatı 1909 - 1912 yılları arasında gelişmiştir. Ahmet Haşim, Emin Bülent, Tahsin Nahit ve Mehmet Behçet bu dönemin en önemli şairleri arasındadır. Ahmet Haşim, en tanınan şiir kitabı Göl Saatleri'ni 1921 yılında yayınlamıştır.

Garip Akımı

Orhan Veli, Melih Cevdet ve Oktay Rıfat birlikte.

Orhan Veli, Melih Cevdet ve Oktay Rıfat'ın kurduğu şiir akımıdır. Birinci Yeni olarak da bilinir. Garip akımı şairleri, Garip adıyla ortak bir şiir kitabı yayınlamış; ayrıca tek yaprak yayımlanan Yaprak dergisini de uzun bir süre çıkarmışlardır. Orhan Veli şiiri, halka daha yakın görülmüş, benimsenmiş; Orhan Veli'yi de Türk şiirinin en bilinen şairi yapmıştır.

Milli edebiyat akımı ve konuşma diline, günlük yaşama, sokaktaki adamın serüvenine yönelen Garip şiiri ve daha sonraki hareketlerde şiirde vezin, uyak, söz ve anlatım sanatı gibi doğallığa aykırı anlatım öğelerini adım adım geride bıraktı.

İkinci Yeni Akımı

Cemal Süreya, Ece Ayhan, Edip Cansever, Ülkü Tamer ve Turgut Uyar İkinci Yeni'nin en tanınmış şairleridir. Birinci Yeni'yi bir akım olarak reddetmiş, şiirde eşya ve maddelere de dil vermişlerdir. Yer yer iç monolog da kullanan, şiirin vezin ölçülerinden ve uyaktan arınması gerektiğini imleyen şairler; şiire yeni bir ivme kazandırmış, döneminde çok eleştiriler almasına rağmen Türk şiirine belirgin bir şekilde yön vererek, gelişimine büyük katkıda bulunmuştur.

Toplumcu-Gerçekçilik

Toplumcu gerçekçilik, 1960 sonrasında yaygın olarak görülmektedir. Bu akımın şairleri İkinci Yeni'yi eleştirmiş, toplumcu şiiri savunmuşlardır. Toplumculuk ise yerini giderek devrimciliğe bırakmıştır. İsmet Özel ve Ataol Behramoğlu'nun 1970 - 1971 yıllarında çıkardığı "Halkın Dostları" adlı dergi de bu atılımın bir parçası sayılmaktadır.[2][3]

1980 Sonrası Şiir

1980 sonrasında yazılan şiir, 70'li yılların slogancı şiiri politik amaç için araç olarak kullanan anlayışına karşı "şiir her şeyden önce şiir olmalıdır" diyerek estetik kıstasları savundu. Çok renkli, şairden şaire değişen dile, söyleyişe, imgeye önem veren, kolayca kategorize edilemeyen bir şiir anlayışı oluştu Küçük İskender, Metin Celal, Adnan Özer, Tuğrul Tanyol, Haydar Ergülen, Metin Cengiz gibi şairler 80'li yılların öncü şairleridir.

Yeni poetikalar

2000'li yıllarla beraber kabuk değiştirmeye başlayan şiir, somut ve deneysel şiir olarak şekil bulmuştur. Kimi şiir tarzında deneysel ve somut kavramları birleşmekte, kiminde ise sadece deneysel şiir örnekleri görülmektedir. Türkiye'de sadece deneysel şiir yayımlayan Adana çıkışlı Heves dergisi bulunmaktadır. Dergide yeni denenen şiir örneklerinin, çoğunlukla genç şairlere ait olduğu görülmektedir.

XX. Yüzyıl Şiir Bildirileri

  • Fecr-i Ati Encümen-i Edebisi Beyannamesi
  • Doğuş Bildirisi
  • Yenibütün Şiir Manifestosu

XXI. Yüzyıl Şiir Bildirileri

  • Yenibinyıl Şiir Bildirisi
  • Dördüncü Yeni Şiir Bildirisi
  • Soylu Yenilikçi Şiir Manifestosu
  • Parçalı Ham Manifesto
  • Madde Akımı Manifestosu

Dipnotlar

  1. ^ Kabusname, çeviri; Mercimek Ahmet
  2. ^ [1] 8 Ekim 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Behramoğlu ve Özel'in yolları daha sonra ayrılmıştır.
  3. ^ "Halkın Dostları'nı çıkaran şairlerin karşıtlığı". 28 Ekim 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Temmuz 2007. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Beş Hececiler, I. Meşrutiyet'ten sonra hece vezniyle ve konuşulan halk diliyle, Millî Edebiyat akımının görüşleri doğrultusunda şiir yazan beş şairin Türk edebiyatındaki genel adıdır.

Türklerin Anadolu'ya geldikten sonra edebiyatları iki gruba ayrılmıştır. Arapça ve Farsçayı çok iyi bilen aydınların oluşturduğu "Yüksek Zümre Edebiyatı" ve İslam öncesinden gelen sözlü bir "Halk Edebiyatı". Anadolu'ya göç eden Türkler arasında aynı ayrım devam etti. Medrese eğitimi gören aydın kesim Arap ve Fars edebiyatlarının tesirini devam ettirirken, halk yine saz şairleri aracılığıyla halk edebiyatını devam ettirdi. Dolayısı ile Anadolu Türk Edebiyatı iki grupta incelenmektedir. Bu gruplardan biri halk edebiyatıdır.

<span class="mw-page-title-main">İbrahim Şinâsî</span> Türk gazeteci, yazar ve şair

İbrahim Şinasi Efendi, Türk gazeteci, yayımcı, şair ve oyun yazarı.

<span class="mw-page-title-main">Sabahattin Kudret Aksal</span> Türk yazar ve şair

Sabahattin Kudret Aksal, Türk şair, senarist ve yazardır.

<span class="mw-page-title-main">Koşma (edebiyat)</span>

Koşma, coşturucu duyguların dile getirildiği, İslamiyet öncesinde yazılan koşuk türünün bir devamı olan ladinî (dinî olmayan) Türk halk edebiyatı nazım biçimi. Koşmalar genellikle 11'li hece ölçüsü ile söylenir, en az 3 en çok 12 dörtlükten oluşur. Türk halk edebiyatının en çok kullanılan nazım şekli olan koşma, halk ozanları tarafından geliştirilmiş bir nazım şeklidir. Bu nazım biçimi Türk Dil Kurumu tarafından:

Âşık halk edebiyatı, halk diliyle ve hece vezniyle meydana getirilen, saz eşliğinde söylenen şiirlerden oluşan geleneksel Türk edebiyatı dalıdır. âşıkların oluşturduğu eserlerin bütününe verilen isimdir.Halk edebiyatı içerisinde yer alır. Anonim ürünlerin dışında kalan şiirlerin oluşturduğu edebi ürünler toplamıdır. Kimi âşıkların başından geçen ve yaygınlaşıp ünlenen hikâyeler de âşık edebiyatı içinde incelenir.

<span class="mw-page-title-main">Orhan Veli Kanık</span> Türk şair (1914–1950)

Orhan Veli Kanık, daha çok Orhan Veli olarak tanınan Türk şairdir. Melih Cevdet ve Oktay Rifat ile birlikte yenilikçi Garip akımının kurucusu olan Kanık, Türk şiirindeki eski yapıyı temelinden değiştirmeyi amaçlayarak sokaktaki adamın söyleyişini şiir diline taşıdı. Şair otuz altı yıllık yaşamına şiirlerinin yanı sıra hikâye, deneme, makale ve çeviri alanında birçok eser sığdırdı.

<span class="mw-page-title-main">Oktay Rifat</span> Türk şair, romancı ve oyun yazarı

Ali Oktay Rifat, Türk şair, oyun yazarı ve roman yazarı. Türk şiirinin en büyük isimlerinden birisi kabul edilir. Orhan Veli ve Melih Cevdet'le birlikte Garip Akımı'nın kurucularındandır. 1955 yılından itibaren İkinci Yeni adlı şiir akımına yönlenmiştir. Şiir dışında roman ve oyun türlerinde de eserler vermiştir. Şair Nazım Hikmet'in kuzenidir.

Tanzimat edebiyatı, Tanzimat döneminin kültürel ve siyasi hareketlerinin sonucu olarak ortaya çıkmış edebiyat akımı. 3 Kasım 1839'da Mustafa Reşid Paşa tarafından ilan edilen Gülhane Hattı Hümayunu da denilen yenileşme beratının yürürlüğe konmuş olmasından doğmuştur. Bu olay daha sonraları Tanzimat Fermanı olarak adlandırılacak, gerek siyasi alanda gerek edebî ve gerekse toplumsal hayatta batıya yönelmenin resmi bir belgesi sayılacaktır. Şinasi ile Agah Efendi'nin birlikte çıkarmış olduğu Tercüman-ı Ahval bu edebiyatın başlangıcı olarak kabul edilir.

Türk edebiyatının tarihsel gelişimi içinde II. Meşrutiyet'in ilanından (1908) Cumhuriyet'e (1923) kadar süre içinde edebiyatla ilgili oluşumların tümüne verilen addır.

Garip hareketi, garipçiler ya da birinci yeni; Orhan Veli Kanık, Oktay Rifat ve Melih Cevdet Anday'ın kurduğu ve Türk şiirinde yer etmiş anlayışları reddeden ve söyleyiş güzelliğini esas alan edebiyat akımıdır.

<span class="mw-page-title-main">Türk edebiyatı</span> Türkçe yazılmış edebî eserler

Türk edebiyatı, Türk yazını veya Türk literatürü; Türkçe olarak üretilmiş sözlü ve yazılı metinlerdir.

Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde eğitim amacıyla Avrupa'ya, özellikle Fransa'ya giden gençler oradaki edebiyatta gördükleri yenilikleri ülkeye dönüşlerinde Türk edebiyatında uygulamaya başlamışlardır. Bu şekilde belli dönemler halinde günümüze kadar süren yeni bir edebiyat başlamıştır. Bu dönemlerden biri de Cumhuriyet dönemi edebiyatıdır.

Âdem Dede, Osmanlı Devleti Türk Mevlevi şairi. Doğum tarihi bilinmemektedir ama 1591 olduğu tahmin edilmektedir. Antalya’da doğmuştur. Din eğitimini yörenin ünlü dervişlerinden alan Adem Dede daha sonra bilgisini artırmak ve mevlevi olmak için İstanbul'a gitti. Galata Mevlevihanesi'nde, İsmail Ankaravi'nin yanına yerleşti ondan eğitim aldı. İsmail Ankaravi'nin ölümüyle aynı mevlevihaneye şeyh oldu. Dostlarıyla birlikte sohbet toplantıları düzenler, bu toplantılarda dini konuşmalar yapılır, müzik dinlenir, sema yapılır ve zikredilirdi. Galata Mevlevihanesi'nde Kur'an ve Mesnevi okunuyor, sema yapılıyordu.

<i>Yenisi</i>

Yenisi, Türk şair Orhan Veli Kanık'ın 1947 yılında yayınlanan dördüncü şiir kitabı. Eser, İnkılâp Kitabevi tarafından basıldı. Kapak yazısını Agop Arad'ın yazdığı kitabın, kapak ve iç resimlerini Bedri Rahmi Eyüboğlu yaptı. Kitapta Kanık'ın on altı şiiri yer almaktadır.

<i>Vazgeçemediğim</i>

Vazgeçemediğim, Türk şair Orhan Veli Kanık'ın ikinci şiir kitabı.

<i>Garip</i> (kitap) Şiir kitabı

Garip, Türk şairler Orhan Veli Kanık, Oktay Rifat ve Melih Cevdet Anday'ın 1941 yılında İstanbul'da yayınlanan ilk şiir kitabı. 1945 yılında, yalnızca Orhan Veli'nin imzası ve şiirleriyle yeniden basılan eser Garip Akımı'nın ismine kaynak olmuştur.

Narmanlı Sümmani veya Aşık Sümmani, Türk aşık asıl adı Hüseyin. Samikale köyünden Hasan Ağa'nın oğludur. Çobanlık yapmıştır, koşmaları ve hayali sevgilisi Gülperi'yi bulmak için yaşadığı maceraları anlattığı Sümmani ile Gülperi hikâyesiyle ünlüdür. Kendi adıyla anılan türkü ağzının sahibidir. 11 yaşında gördüğü rüya ile aşk ateşine düşmüş, ömrü boyunca rüyasında gördüğü sevgilisi Gülperi'yi aramıştır. 11 Yaşında yine dönemin büyük şairlerinden olan Âşık Erbabi ile karşılaşmış kendisini ustası olarak kabul etmiş, ilk eğitimini Âşık Erbabi'den almıştır. Şiirlerinde daha çok aşk, sevgi, tasavvuf ve nasihat konularını işlemiş olan şair, genellikle şiirlerini hece ölçüsüyle yazmıştır. Aruz vezni ile yazdığı çokça şiiri mevcuttur. Ancak 11'lik hece ölçüsü ile yazdığı şiirleri hafızalarda daha çok yer etmiştir. Birçok halk şairi ile karşılaşmıştır. Ancak Aşık Şenlik ile yaptığı karşılaşmalar Erzurum ve Kars'ta dillere pelesenk olmuş dizelerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. 5 Şubat 1915 yılında vefat eden Sümmâni, Samikale köyündeki mütevazı türbesinde ebedi istirahatine devam etmektedir.

Millî Edebiyat Dönemi, II. Meşrutiyet ile Cumhuriyet'in ilk yılları arasında faaliyet gösteren edebiyat akımıdır. Genellikle Ali Canip Yöntem, Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp'in Genç Kalemler dergisinde savundukları Yeni Lisan Hareketi ile başlatılır. Dilde sadeleşme, şiirde aruzun yerine aruz ölçüsü, içerikte halkın sorunları ve yerli yaşam Millî Edebiyat Dönemi'nin temelini oluşturur. Bu dönemde Türk edebiyatı Doğu ve Batı taklitçiliğinden kurtarılmaya çalışılmış, yalın bir anlatım benimsenmiştir. Ayrıca Türk kültürü ve tarihi, incelenmemiş bir hazine olarak kabul edilmiştir.

Millî Edebiyat zevk ve anlayışını sürdüren şiir, Kurtuluş Savaşı'nın etkilerinin sürdüğü dönemde ortaya çıkmış şiir akımıdır. Bu akımın yazarları milliyetçilik düşüncesinden etkilenerek bu doğrultuda eseler vermişlerdir. Yazarlar dildeki yabancı sözcüklerin Türkçe karşılıklarını kullanmayı tercih etmişlerdir. Şiirde, Halk edebiyatında olduğu gibi hece ölçüsü kullanılmıştır. Genellikle sözcüklerin akla gelen ilk anlamları kullanılmıştır. Yazarların verdikleri eserlerde millî hisler ön planda olurken, eserlerdeki kişiler halk arasından seçilmiş sıradan kişilerdir. Bu akıma dahil olan şairler şiirlerini Kültür Haftası, Hisar ve Çınaraltı gibi dergilerde yayınlamışlardır. Bu akıma dahil olan yazarlar: Ahmet Kutsi Tecer, Arif Nihat Asya, Orhan Şaik Gökyay, Kemalettin Kamu, Ömer Bedrettin Uşaklı, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Behçet Kemal Çağlar, Necmettin Halil Onan, Zeki Ömer Defne ve Coşkun Ertepınar'dır. Dönem şairlerinden Arif Nihat Asya Türk edebiyatında "Bayrak Şairi" olarak bilinirken Ömer Bedrettin Uşaklı "Anadolu Şairi", Kemalettin Kamu ise "Gurbet Şairi" olarak bilinir. Bu akımın diğer şairlerinden Ahmet Kutsi Tecer Âşık Veysel'i Türk edebiyatına tanıtan kişidir. Necmettin Halil Onan "Bir Yolcuya" adlı şiiriyle hamaset edebiyatına ait örnekler vermiştir. Behçet Kemal Çağlar ise şiirlerinde Atatürk devrimleri ve Atatürk sevgisi gibi konular ön plana çıkarmış ve Faruk Nafiz Çamlıbel ile Onuncu Yıl Marşı'nı yazmıştır.