Ahmet Ferit Tek, Türk siyasetçi, diplomat, fikir adamı.
Mustafa Necati, Türk siyasetçi, avukat, öğretmen.
İttihat ve Terakki Cemiyeti, sonraları İttihat ve Terakki Fırkası, Osmanlı İmparatorluğu'nda İkinci Meşrutiyet'in ilanına önayak olup 1908-1918 yılları arasında faaliyet gösteren, 21 Mayıs 1889 tarihinde kurulmuş bir siyasal hareket ve siyasi partidir. Triumvira sistemi ile yönetilen bir meclis yapısında egemenlik sürmüştür.
Alperen Ocakları Eğitim Kültür ve Dayanışma Vakfı ya da kısaca Alperen Ocakları, kimi zaman Alperenler olarak anılan, Nizam-ı Âlem Ocakları ismiyle kurulmuş olan aşırı sağcı gençlik yapılanmasıdır.
Remzi Oğuz Arık, Türk arkeolog, yazar ve politikacı.
Ahmet Akif Ağaoğlu, Azerbaycan asıllı Türk siyasetçi, hukukçu, yazar ve gazeteci. Liberal Kemalizmin kurucusuydu.
Yusuf Akçura veya Kazanlı Yusuf Akçura, , Türk yazar ve siyasetçi. Türkçülük akımının önde gelen temsilcilerindendir. Tatar Türkü'dür.
D Grubu. 1933 yılında, beş ressam ve bir heykeltıraş tarafından kurulan sanatçı birliğidir.
Genç Kalemler, 1910-1912 yıllarında Selanik'te yayınlanan milliyetçi bir fikir dergisidir.
Bu madde Osmanlı Devleti'nde kurulmuş siyasi partiler hakkındadır.
Türk milliyetçiliği, ulusal veya etnik tanımlarla Türk milletinin ilerlemesini, gelişmesini amaçlayan siyasi bir görüştür. Türkçülük ile aynı olmayıp, içinde Türkçülük dahil olmak üzere çeşitli Türk milliyetçisi ideolojileri barındırır.
Türk Derneği, II. Meşrutiyet’in ilanından sonra İstanbul’da kurulmuş bir dernektir. Osmanlı İmparatorluğu'nda ilk milliyetçi kuruluş olarak kabul edilir.
Türk Ocakları, Türkçülük düşüncesi etrafında İstanbul merkezli olarak 1912'de kurulan ve 1931'de Cumhuriyet Halk Fırkası'na devredilene dek bu yönde faaliyetlerde bulunan cemiyet. Osmanlı İmparatorluğu'nda II. Meşrutiyet döneminde iyiden iyiye görünür olan kimlik probleminde Osmanlıcılık karşıtlığı ve Türkçülük düşüncesi etrafında birleşen çevrenin Türk Derneği (1908) ve Türk Yurdu Cemiyeti (1912) ile örgütlenmesi Türk Ocakları ile devam etti. Her ne kadar siyasi alana dahil olmama gayesi güdülse bile Türkçülüğün siyasal alana evrilmesiyle ilkin İttihat ve Terakki daha sonra ise cumhuriyet ideolojisiyle program ve amaçlar belirlendi. Devlet ve devletçilik ile olan organik bağı Türk Ocakları'nın büyümesinde önemli bir rol oynadı. Ağırlıkla 1925 yılı sonrasında Cumhuriyet devrimlerinin savunucusu, koruyucusu, çağdaşlaşma düşüncesi ve Türkleştirme politikalarının bir parçası oldu. 1927 yılı gücünün zirvesine giden sürecin ilk eşiği olmakla beraber kapatılmasına giden sürecin de başlangıcı oldu. Türk Ocakları bu tarihte CHF siyasetinin resmî olarak bir parçası oldu ve partinin denetimine girdi. 1930'da Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın ortaya çıkışı ve içerideki gelişmeler Türk Ocakları'nın kapatılmasına giden sürecin belirleyicisi oldu. 264 şubesi, 30 binden fazla üyesi ve geniş mal ve menkul varlığıyla önemli bir sivil toplum kuruluşu olan Ocaklar, Türkiye'de tek partili dönemin sivil ve toplumsal yaşama olan müdahalesiyle kapatıldı, tüm varlığı ve üyeleriyle partiye devredildi. Türk Ocakları Türkiye'de çok partili dönemin başlamasıyla birlikte "Ocakların başbuğu" sayılan ve 1912-31 arasında aralıksız genel başkanlık görevinde bulunan Hamdullah Suphi Tanrıöver'le İstanbul merkezli olarak 1949 yılında tekrar faaliyete geçti ve devletle olan organik bağını devam ettirdi. Türk siyasi yaşamındaki muhtelif darbeler Ocakların eski gücüne kavuşmasına engel oldu. Yaşanan kesintilere rağmen "Türk Ocakları" adıyla maruf bir oluşum günümüzde de faaliyetlerine devam etmektedir.
Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, 30 Kasım 1918 tarihinde Edirne'de kurulan Anadolu Hareketi yanlısı cemiyet.
Muhittin Baha Pars, Türk gazeteci, avukat, siyasetçi.
Alemdar, 1912-1922 yılları arasında İstanbul'da yayımlanan ve Türk Kurtuluş Savaşı'na karşı çıkan günlük gazete.
Türk Yurdu, 1911 yılından beri yayını aralıklarla devam eden milliyetçi fikir dergisidir. Günümüzde Türk Ocakları Genel Merkezi aylık yayın organı olarak Ankara'da yayımlanmaktadır.
El-Fetat Cemiyeti veya Genç Araplar Cemiyeti 1911'de Paris'te, İzzet Derveze (1888–1984) tarafından kurulan Arap milliyetçisi bir cemiyettir.
Türkiye'de feminizm kavramının literatüre girişi, Türk milliyetçiliğinin ve Türkçülüğün düşünce babalarından Ziya Gökalp'in "Türkçülüğün Esasları" adlı kitabının "Türk Feminizmi" adlı bölümünde "feminizm" kavramına övücü bir dille değinmesiyle oldu. Jön Türkler ve İttihat & Terakki Cemiyeti içerisinde oldukça yetkili olan; Ziya Gökalp, Ahmet Rıza, İbrahim Hilmi ve Enver Beylerin başını çektiği Türk milliyetçisi kanat kadınların özgürleşmesinin milletin bir bütün olarak özgürleşmesindeki önemine dikkat çekerek kadınların eğitimine yönelik oldukça yoğun çabalar harcadılar. Bu çabalar sonucunda kadınlar için İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi ve İnâs Darülfünunu gibi üniversite düzeyinde eğitim veren kurumlar yanında İstanbul'da ve Anadolu'da kız liseleri açılmasını sağladılar. Ayrıca yine bu milliyetçi kanat Türkiye tarihindeki ilk feminist kadın derneği olan Teali-i Nisvan Cemiyeti ile dönemi için oldukça sert taleplerde bulunan Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-ı Nisvan Cemiyeti'nin ve kadınların iş gücüne katılımı için mücadele yürüten Osmanlı Kadınları Çalıştırma Cemiyeti'nin kuruluşuna önayak oldular. Ek olarak günlük yaşamda kadınları rahatlatmak için kadınlara uygulanan tek başına faytona binememek ve giyim-kuşam kısıtlamaları gibi bazı yasakları da kaldırdılar.
Osmanlı İmparatorluğu'nda feminizm genel olarak II. Meşrutiyet sonrasındaki göreceli özgürlük ortamında ivme kazandı. Daha öncesinde ise dinsel ve geleneksel nedenlerden dolayı kısıtlı olan kadın yaşamı Tanzimat ile değişime uğramıştı. Tanzimat döneminde yetişen eğitimli kadınlar sonraki kuşaklarda Osmanlı'da hak arayışlarına girdi. II. Meşrutiyet döneminde ise örgütlü hareket edilmeye başlandı ve çeşitli kadın cemiyetleri kurulup kadın dergileri çıkarıldı. 19. Yüzyılda Avrupa feminizmi oy hakkını savunup bu konuda mücadele verirken Osmanlı kadını daha fazla özgürlük, iş olanağı, eğitim ve sosyal yaşam mücadelesi veriyordu. Özellikle Kadınlar Dünyası adlı dergi ile Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-ı Nisvan Cemiyeti feminizm bağlamında Osmanlı'da uç noktalardaydı. Ülkeye geç gelen milliyetçilik anlayışı doğrultusunda da bazı kadınlar eski Türklerde var olan kadın-erkek eşitliğini verdikleri mücadelede dile getiriyordu.