İçeriğe atla

Türk Medeni Kanunu

Türk Medeni Kanunu
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Bölgesel kapsam Türkiye
Kabul edenTBMM
Kanun numarası4721
Kabul tarihi22 Kasım 2001
İmzalayanAhmet Necdet Sezer
Yayımlanma tarihi8 Aralık 2001
Yürürlük tarihi1 Ocak 2002
Vikikaynak'ta Türk Medeni Kanunu
Durum: Yürürlükte

Türk Medeni Kanunu (Resmî olarak Kanun no. 4721) kısaca TMK, Türkiye Cumhuriyeti'nde, 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren, medeni hukuk sisteminin temelini oluşturan yasal kanundur. 22 Kasım 2001'de ülkenin yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin kabul ettiği bu kanun Türk Kanunu Medenisi'nin yerini almıştır. Yaklaşık 1030 maddeden oluşmakta ve beş kitap halindedir.

Ülkenin geçmiş medeni kanun olan Türk Kanunu Medenisine göre daha güncel bir Türkçeye yer verilmiş ve madde metinlerinin yazımında daha sade bir dil kullanılmıştır.

Tarihçe

Öncül

Türk Medeni Kanunu öncesinde 17 Şubat 1926'da Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen Türk Kanunu Medenisi, dönemin önde gelen medeni kanunlarından İsviçre Medeni Kanununu esas almış ve hukukçu milletvekilleri ve hukukla ilgilenen kişilerce oluşan 26 kişilik komisyon tarafından doğrudan çevrilmiş ve ülkenin yasalarına eklenmiştir.[1][2] Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından maddelerine ayrıntılı esas alınmadan kanun yalnız bir kere okunarak kabul edilmiştir.[2]

Oluşturulma ve Kabul süreci

İlerleyen dönemlerde kanunun koşullarının değişmesiyle yenilenmesi gerektiği fikri ortaya çıkmıştır. Değişiklikler yapılarak yenilenmeyi hedefleyen Türk Kanunu Medenisi daha sonrasında 1994 tarihinde yeni bir medeni kanun için bir komisyon ile çalışmalarına başladı. Komisyon 2 yıl içerisinde 620 madde kadar oluşturmuş, dönemin başbakanı Necmettin Erbakan’ın istifasıyla ise yarıda bırakılmıştır. 57. hükûmette Adalet bakanı olarak görev yapan Hikmet Sami Türk, yeni medeni kanunun tasarısını hızlandırılarak yasalaşması için çalışmalar yürüttü.

2000 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinde yeni medeni kanun tasarısı üzerine görüşmeler yapılmaya başlandı.[3] Fikir ayrılıkları ve değişen maddelerin ve meclisin ayırdı bu konu üzerine 170 saatin ardından 9 Mayıs 2001 tarihinde komisyon son toplantısını gerçekleştirdi.[4] 22 Kasım 2001 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından maddelerine ayrıntılı esas alınmadan tasarıda yer alan bölümler halinde görüşülüp kabulü sonrasında kabul edildi.[2][4]

Yapısı

Türk Medeni Kanunu, yaklaşık beş kitaptan oluşmaktadır. Medeni kanun, kişiler, aileler, miraslar ve eşyalar üzerine münasebetleri düzenleyen kanundur. Kişilerin hak ve ödevleri, ailenin kuruluşu, miras ilişkilerinin düzenlenmesi, medeni kanunun konuları içine girer.

Türk Medeni Kanunun yapısı:

  • Başlangıç Esasları:
  • Kitap I: Kişiler Hukuku, şahıslara ve onlara tanınan hakları içermektedir.
  • Kitap II: Aile Hukuku, şahısların evlilik, ayrılık ve mal paylaşımı gibi haklarını içermektedir.
  • Kitap III: Miras Hukuku, şahısların miras ve konuların üzerine haklarını içermektedir.
  • Kitap IV: Eşya Hukuku, şahısların eşya üzerindeki mutlak haklarını içermektedir.

Başlangıç Esasları

Başlangıç esasları, hukukun uygulanması için içerikler, hukuki ilişkiler, genel nitelikli hükümler, İspat kurallarını içermektedir. Hukuki ilişkiler kapsamında, dürüst davranma, iyiniyet, hakimin takdir yetkisi ele alınırken, ispat kurallarında kişinin yaptığı suçlamayı ispatlamakla yükümlü olduğu ve resmi belgelerle bunu ispatlaması gerektiği belirtilir.

Ayrıca Bakınız

Kaynakça

  1. ^ Taş, Erhan (1 Ekim 2018). "KABUL SÜRECİNDE TÜRK MEDENİ KANUNU'NA YÖNELİK BAZI ELEŞTİRİLER". Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. 8 (16): 649-670. doi:10.29029/busbed.422925. ISSN 1309-6672. 
  2. ^ a b c Hukuk, Türkiye (4 Ekim 2022). "Türk Kanunu Medenisi'nin Kabul Edilme Süreci ve Önemi". TÜRKİYE HUKUK. 4 Aralık 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Ekim 2023. 
  3. ^ "Türkiye Büyük Millet Meclisi". www5.tbmm.gov.tr. 23 Ağustos 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Ekim 2023. 
  4. ^ a b "Türk: Değişiklik, 50 yıllık çalışmanın sonucu". Hürriyet. 22 Kasım 2001. Erişim tarihi: 7 Ekim 2023. 

Dış Bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Teşkîlât-ı Esâsiye Kanunu (1924)</span> Türkiye Cumhuriyetinin anayasası (1924–1961)

1924 Anayasası, 20 Nisan 1924'te yürürlüğe girdi, 1921 tarihli Teşkîlât-ı Esâsiye Kanunu'nun yerini almıştır. Atatürk ilkeleri de denilen altı ilkenin eklenmesi, devletin dininin İslam olduğuna dair ibarenin kaldırılması ve kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkının verilmesi gibi birkaç önemli değişiklikle 1961'e dek yürürlükte kalmıştır. 10 Ocak 1945'te içeriği değiştirilmeden, dili Türkçeleştirilerek yeniden kabul edilmiştir. 27 Mayıs 1960 ihtilalinin ardından, yeni bir anayasa hazırlanarak 1961'de kabul edilmiş ve 1924 Anayasası yürürlükten kalkmıştır.

  1. Madde: Devletin yönetim şekli Cumhuriyettir.
  2. Madde: Türk Devleti'nin dili Türkçe, başkenti Ankara'dır.
  3. Madde: Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bu egemenliğin tek temsilcisi TBMM'dir.

Özel hukuk, toplumun birbiriyle eşit haklara sahip üyeleri arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk alanıdır. Medeni hukuk, ticaret hukuku, devletler özel hukuku ve borçlar hukukunu kapsar. Türkiye'de bu alanı düzenleyen başlıca yasalar Medeni Kanun, Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu'dur.

<span class="mw-page-title-main">Mecelle</span> İslami medeni hukuk kuralları kodeksi

Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye veya kısaca Mecelle, 1868-1876 yılları arasında Ahmet Cevdet Paşa başkanlığındaki bir komisyon tarafından derlenen İslami özel hukuk kuralları kodeksidir. Osmanlı İmparatorluğu'nun son yarım yüzyılında şer'i mahkemelerde hukuki dayanak olarak kullanılmıştır. Bir giriş 16 bölümden oluşur ve 1851 madde içerir.

<span class="mw-page-title-main">Türk Kanunu Medenisi</span> Türkiyede medeni hukuk sisteminin temelini oluşturan yasal kanun (1926-2001)

Türk Kanunu Medenisi, Türkiye'de 17 Şubat 1926'da İsviçre Medeni Kanunu örnek alınarak TBMM'de kabul edilen ve 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe konulan 743 sayılı kanundur. 1 Ocak 2002 kabul tarihli Türk Medeni Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle yürürlükten kalkmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye Büyük Millet Meclisi</span> Türkiye Cumhuriyetinin parlamentosu

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Türkiye Cumhuriyeti'nin yasama organıdır. 23 Nisan 1920'de Osmanlı Devleti'nin İtilaf Devletleri'nce işgaline direniş göstermek üzere kurulmuştur. Asli görevi yürütmeyi denetlemektir ve yasama erkini kullanır. "Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir" ilkesi, TBMM'nin varoluşunun temel dayanağını oluşturur.

<span class="mw-page-title-main">Dava</span>

Dava, bir hakkın, devlet kanalıyla devletin organları olan mahkemeler vasıtasıyla kullanılmasıdır. Dava; asli ve feri olur. İhtilaflı ve ihtilafsız veya ceza davası, hukuk davası, idari dava, amme (kamu) davası, şahsi dava olarak da tarif edilir. Tek başına dava sözcüğü, sıklıkla hukuk davalarını işaret eder.

<span class="mw-page-title-main">Meclis-i Âyan</span> Osmanlı parlamentosunun üst kanadı

Meclis-i Âyan, Osmanlı Devleti'nin Meşrutiyet sistemi içinde bir senato veya bir Üst Kamara benzeri bir kurum olup, Meclis-i Mebûsan ile birlikte Meclis-i Umumî'yi meydana getiren ve 23 Aralık 1876 tarihli Kanûn-ı Esâsî'ye (Anayasa) göre kurulmuş yasama organıdır.

Türk Ceza Kanunu'nun 301. maddesi, 5237 nolu Türk Ceza Kanunu'nun ikinci kitap, dördüncü kısım, üçüncü bölümünün son maddesi. Üçüncü bölümde "Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar" ele alınmaktadır. 30 Nisan 2008 tarihinde kabul edilen Türk Ceza Kanunu'nun bu maddesinde Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama ile ilgili durumlar yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">İfade özgürlüğü</span> kişinin görüş ve fikirlerini iletme hakkı

İfade hürriyeti, ifade özgürlüğü, Birleşmiş Milletler tarafından İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde ilan edilen, birçok ülke tarafından kabul edilen, bireylerin veya toplulukların fikir ve görüşlerini sansür, yasal yaptırım veya tehdit korkusu olmaksızın ifade etme hakkıdır. Birçok devlet ifade özgürlüğünü anayasal koruma altına almıştır. Konuşma özgürlüğü ve ifade özgürlüğü siyasal bağlamda dönüşümlü olarak kullanılan terimler olsa da, ifade özgürlüğünün hukuki anlamı, iletişim araçları arasında fark gözetmeksizin bilgi ve fikirlerin aranması, erişilmesi ve yayılmasına yarayan her tür faaliyeti kapsar.

Tahkikat Komisyonu, Demokrat Parti tarafından 18 Nisan 1960'ta kurulan 15 üyeli Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonuydu. 7 Nisan'da Demokrat Parti Meclis Grubunun bir bildiri yayımlamasından sonra kurulan muhalefet ve basının faaliyetlerinin tahkik edilmesi için kurulmuş bir komisyondur. Komisyon sadece Demokrat Partili milletvekillerinden oluşmaktadır. Bildiride "CHP'nin ülkedeki bütün yıkıcı grupları çevresinde topladığı, halkı, orduyu iktidara karşı ayaklanmaya kışkırttığı" öne sürüldü. Bu bildirinin ardından DP Meclis Grubu TBMM Başkanlığına muhalefetin eylemlerinin soruşturulması için bir önerge verdi.

<i>Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir</i> Türkiye Büyük Millet Meclisinin temel dayanağını oluşturan ve T.C. Anayasasında yer alan ilke

Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, Teşkilat-ı Esasiye Kanunundan bu yana Türkiye anayasasında yer alan, TBMM'de kürsünün arkasındaki duvarda tamamı büyük harflerle yazılı bulunan ve Türk milleti adına Türkiye'nin kuruluşunu ilan eden Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin temel dayanağını oluşturan ilkedir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye cumhurbaşkanı</span> Türkiye Cumhuriyetinin devlet ve hükûmet başkanı

Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet ve hükûmet başkanıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk Silahlı Kuvvetlerinin başkomutanlığını, Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk milletinin birliğini temsil eder. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın uygulanmasını ve devlet kurumlarının uyum içinde çalışmasını temin eder. Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 104. maddesinde düzenlenmiştir.

Mülkiyet hakkı, kapitalist ekonomik kurallarının hakim olduğu bölge, sistem veya devletlerde; taşınır (menkul) ya da taşınmaz (gayrimenkul) bir eşya üzerinde hak sahibine kullanma (usus), yararlanma (fructus) ve tasarruf (abusus) yetkisi veren, hukuk düzeninin sınırları içinde kullanılabilen, mutlak ve ayni bir haktır. Mülkiyet hakkına sahip kişi (malik) mülkiyetinde olan nesneyi kullanma, başkalarına devretme, tahrip etme, nesnenin ürünlerinden yararlanma yetkisine sahiptir. Bu hak mutlak nitelikte olduğundan herkese karşı ileri sürülebilir.

<span class="mw-page-title-main">Gayrimenkul</span>

Türk Dil Kurumu sözlüğünde Arapça kökenli olan gayrimenkul kelime anlamı taşınmaz olarak ifade edilmektedir. Emlak ve taşınmaz sözlük anlamı olarak aynı anlamda kullanılmaktadır. Gayrimenkul arazi ve arazi üzerinde su kaynakları, ağaç, mineral, bina, ev, çit, köprü gibi insan eliyle yapılmış ve/veya doğada kendisi var olan arazi üzerinde yer alan daimi eklentilerini kapsamaktadır. Gayrimenkul mali değere sahip varlıklardan olsa da diğer mali varlıklardan ayrıldığı husus taşınmaz olması ve araziye bağlılıktan ileri gelmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de yargı teşkilatı</span>

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesi uyarınca “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.” Ancak, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Ve Yetkileri Hakkındaki Kanun içinde yer alan bazı belirleyici hükümler haricinde tüm yargı teşkilatının görev ve yetkisini belirleyen kapsayıcı ve genel bir yasal düzenleme yapılmamıştır. Dolayısıyla, hangi durumda hangi mahkemenin yetkili olacağı çeşitli kanunlarda dağınık ve sistematikten uzak bir biçimde yer aldığından mevcut mevzuat konuya genel bir bakış sağlamaktan uzak bir görüntü sunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de anayasal süreç</span> Türk anayasal sürecinin geçmişi ve bugünü

Türkiye'de anayasal süreç, 1808 tarihinde ilan edilen Sened-i İttifak ile başlayıp günümüze kadar devam etmektedir. II. Mahmud döneminde, Alemdar Mustafa Paşa tarafından hazırlanan Sened-i İttifak, merkezî otoriteyi taşrada hâkim kılmak için Rumeli ve Anadolu âyanları ile Osmanlı Devleti arasında 29 Eylül 1808’de imzalandı. Osmanlı'da Sened-i İttifak ile Türk tarihinde ilk defa devlet iktidarı sınırlandırıldığından, bu belge Türk tarihinde ilk "anayasal belge" kabul edilmektedir. Abdülmecid döneminde 3 Kasım 1839 tarihinde Mustafa Reşid Paşa tarafından hazırlanan Tanzimat Fermanı ilan edildi. Bu ferman ile padişah, fermanda ilân edilen ilkelere ve konulacak kanunlara uyacağına yemin etti. Tanzimat Fermanı'nın tamamlayıcısı ve pekiştiricisi olan Islahat Fermanı, Abdülmecid tarafından 1856 yılında "ferman" olarak ilan edildi. Tanzimat döneminde yetişen ve Genç Osmanlılar olarak bilinen aydın ve yazarlar, Avrupa'dan etkilenerek meşrutiyet yönetimini savunmaya başladılar ve meşrutiyeti ilan ettirmek için Abdülaziz’i tahttan indirerek, yerine II. Abdülhamid’i getirdiler. 23 Aralık 1876'da Mithat Paşa’nın hazırladığı Kanun-i Esasi ilan edilerek meşrutiyete geçildi. Kanun-i Esasî, şekli kritere göre bir anayasa olarak kabul edilmektedir. Türk tarihinin ilk anayasası olan ve 12 bölüm ile 119 maddeden oluşan Kanun-i Esasî'nin 113. maddesi gereğince, padişah olağanüstü durumlarda Anayasa'yı askıya alabilirdi. II. Abdülhamid, 1877 yılında Rus savaşlarını neden göstererek Anayasa'yı askıya aldı. 1908 yılındaki askeri ayaklanma sonucu II. Abdülhamid, 1876 Anayasası'nı tekrar yürürlüğe koydu ve böylece II. Meşrutiyet dönemi başladı. 1909 yılında 31 Mart Vakası'nın meydana gelmesinden sonra tahttan indirilen II. Abdülhamid'den sonra 1909 yılında Anayasa'da önemli değişiklikler yapıldı. Bu değişikliklerle 1876 Anayasası, meşruti bir parlamenter monarşi Anayasası haline geldi.

Kanun teklifi veya kanun önerisi, bir yasama organı tarafından üzerinde görüşülen yasa önerisidir. Yasama organı tarafından kabul edilene kadar bir kanun haline gelmez ve çoğu durumda yürütme tarafından da onaylanmalıdır.

İspat hakkı, hukukta hakaret davalarında, hakarete konu olan olguyu kanıtlayarak faile ceza almaktan kurtulma imkanı sunan hak olarak tanımlanabilir. Türkiye'de daha çok ifade ve basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilerek, basın mensuplarının yaptıkları haberler nedeniyle haklarında açılan davalarda haberdeki iddianın ispatı için basın mensubuna bu imkanın tanınması olarak bilinir. Günümüzde yürürlükteki 1982 Anayasası'nda ispat hakkı mevcuttur.

Hukukta hak ehliyetine sahip varlıklara kişi denilir. Hukuki anlamda kişi yalnızca insanlardan ibaret değildir. Kanun koyucu, insanın yanında belirli nitelikleri olan kişi ya da mal topluluklarını da kişi olarak kabul edebilir. Kişiler, gerçek kişiler ve tüzel kişiler olarak ikiye ayrılır. Kişinin toplum içerisindeki yeri dolayısıyla diğer kişilerde saygı yaratabilmesi ve gelişmesi için, onun hukuken korunan birtakım değerlere sahip olması gerekir. Bu değerlere örnek olarak; kişinin hayatı, vücut tamlığı, şerefi, itibarı ve adını gösterebiliriz. Kişi, onun toplum içindeki yerini belirleyen, onun varlığını dışa yansıtmasını temin eden değerlerle çevrilmiş bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye hükûmeti</span> Hükûmet

Türkiye Hükûmeti, Türkiye'nin ulusal hükûmetidir. Başkanlık temsilî demokrasisi altında üniter bir devlet ve çok partili bir sistem içinde Anayasal bir cumhuriyet olarak yönetilir. Hükûmet terimi, toplu kurumlar kümesi veya özellikle Kabine (yürütme) anlamına gelebilir.