İçeriğe atla

Türkçe ve Yunancadaki ortak kelimeler

Türkçe ve Yunancadaki ortak kelimeler maddesi, Türkçe ve Yunancadaki ortak kelimelerin derlendiği, İngilizce anlamlarının ve etimolojisinin belirtildiği listedir.

Türkçe ve Yunancanın ilk temasları Malazgirt Savaşı'nın çok öncelerine dayanmaktadır.[]

Aşağıdaki liste Türkçe ve Yunancada ortak olan sözcüklerin listesidir.[1]

TürkçeYunancaİngilizceKaynak dil[2]
AdetAdetiCustomAr ،āde(t)
AforozAforismosExcommunicate
AfyonAfioniOpiumAr āfyūn afyon ~ EYun ópion < ópos özsuyu, reçine
AğaAgasLand ownerMoğ aġa/aqa
AhlatAhladiPearYun aHláda αχλάδα ~ EYun akhrás, akhrad- bir tür yaban armudu, pyrus elaeagrifolia
AhmakAhmakisIdiotAr aHmaq [kıy.] çok aptal < #Hmq aptal olma
AhtapotHtapodi (el:χταπόδι)OctopusYun oHtapódi οχταπόδι § októ sekiz (~ HAvr *oktō- sekiz → okt(o)-) + pódi
AlanAlanaArea, groundET alaŋ açık ve düz yer
AlargaAlargaOpen sea, distantİt allarga açıl!, uzaklaş! < allargare açılmak, uzaklaşmak, (gemi) denize açılmak
AmanAmanFor mercy's sake(Arapça) emān güvence verme, esirgeme < #emn güvende olma
AnadoluAnatoliAnatolia (East in Greek)Yun anatolí ανατολή ~ EYun anatolē 1. kalkış, doğuş, özellikle güneşin doğuşu, 2. doğu, 3. Ege'nin doğusu < anatéllein, anatol- doğmak, çıkmak ana- + téllein, tol- kalkmak, kaldırmak
AnanasAnanasPineapple(Fransızca) ananas ~ İsp ~ Guar
AnasonAnithosAniseedYun ánison άνιςον ~ EYun ánēthon/ánnēthon anason bitkisi
AmforaAmphoreus (el:Αμφορέας)AnchorEYun amphoreús = amphiphoreús iki kulplu küp amfi- + EYun phoreús taşıyan < phérein, phor- taşımak
AngaryaAngariaForced laborYun angariá αγγαριά ~ EYun angareía bedelsiz kamu hizmeti, zorunlu hizmet < ángaros ulak, İran kralının posta görevlisi ~ EFa hankāra- ücret, bedel, ecir
ApukuryaApokriaCarnival
ArapArapisNegro, bogyman
ArnavutArnautisAlbanian
AstarAstariLiningFa āster giysi iç kumaşı ~ EFa āstarana- örtü, yaygı < İr *star- yaymak, sermek, örtmek
AşıkAsikisSomeone in loveAr ،āşıq [fa.] seven < #،şq
AtletAthlitisAthleteFr athlète sporcu ~ EYun athletēs yarışçı < athleîn yarışmak
AvanakAvanakisGullible, stupidErm (h)avanag sıpa, eşek yavrusu ~ OFa yavānak [küç.] yavru, insan veya hayvanın küçüğü < yavān genç
AvluAuliCourtyardYun avlí αυλή ~ EYun aulē avlu, saray, içtima alanı
AyranAiraniA drinkET ayran sütten elde edilen bir içecek (xi)
BabaBabasFatherET? baba saygı ve sevgi hitabı (kp xiv), yaşlı adam (hw xiv), baba, dede, ata (ttü xiv) ~ çoc • Karş. Fa bābā/bābū ~ OFa pāpak (baba, muhterem kişi, derviş). Türkçe kullanımın Farsçadan alınmış veya etkilenmiş olması mümkündür.
BacaBatziasChimneyFa bāce pencere, havalandırma ağzı = bādcāh
BacakBatzaki Leg, leg of trousers in G. OFa pāçak [küç.] ayakçık, hayvan ayağı, paça → paça
BacanakBatjanakisBrother in lawET? bacanak (hw xiii), baca/paca (ça xv+) kadının kızkardeşinin kocası, karıları kardeş olan erkeklerden her biri
BağlamaBaglamasA string instrument
BahçeBahtsesGardenFa bāġçe bahçe <? bağ2
BahşişBaxisiTipFa baxşiş bahşediş, hediye < baxşīden
BakırBakiriCopperET bakır (viii)
BakkalBakkalisGrocerAr baqqāl [im.] sebzeci, manav < #bql
BaklavaBaklavasBaklava~ ?
BaltaBaltasAxET baltu (-xi), baldu (xi), balta (hw xiii)
BamyaBamiaOkraAr bāmiyā Mısır kökenli bir bitki, alcaea aegyptiaca
BarbunyaBarbuniaA fishYun barboúnia μπαρμπούνια [barboúni çoğ.] bir balık veya fasulye türü ~ İt barbone [büy.] koca sakal, bir balık türü < Lat barba
BarutBarutiGunpowderAr bārūd ~ OYun pyrítis πυρίτης [mod. πυρίτιδα] barut ~ EYun pyrítēs (líthos) ateş taşı, çakınca ateş alan bir mineral < pyr ateş
BatakçıBataxisSwindlerET *batġak = batıġ (-xi) bataklık
BattaniyeBataniaWoolen BlanketAr baTTānīye(t) [im. nsb. f.] pamuk dolgulu örtü < #bTn → batın
BavulMpauloLuggageİt baule bavul
BayatBagiatikosStaleAr bāit [fa.] geceden kalan, bayat < #byt geceleme, bir yerde kalma
BayrakBairakiFlagET badruk (-xi), batrak (xi), bayrak (xiv+) bayrak, mızrak ucuna geçirilmiş flama
BayramBairamiFeast, holy dayET badhram (xi), bayram (oğ) genel eğlence, festival <? *bayramak
BekarBekiarisBatchelorFr becarre bir müzik işareti ~ İt B quadro dörtgen B (Simgenin şeklinden ötürü.)
BekriBekrisDrunk
BelaBelasTroubleAr belā [msd.] büyük sıkıntı, zorluk, afet < #blw بلى sınama, büyük bir zorluğa maruz bırakma
BenzinBenzinaPetrol, gasFr benzine benzol içeren hidrokarbür karışımı
BereketBereketAbundance, plentyAr bereke(t) [msd.] kutsama, bolluk, talih < #brk برك 1. diz çökme, yere kapanma, dua etme, 2. kutsanma
BetonBetonConcreteFr béton çimento veya kireç harcı ~ Lat bitumen zift, reçine ~ Kelt *betu- akçaağaç reçinesi
BeyBeisMr.ET beg reis, soylu kişi, bey (viii) <? Çin pëk yerel komutan, yüzbaşı
BezelyeBizeliPeaİt pisello ~ Lat *pisellum [küç.] < pisum bezelye ~ EYun píson
BiberPiperiPepperYun pipéri πιπέρι ~ EYun péperi πέπερι karabiber ~ Sans pippalī meyvecik (• Batı dillerine Latince yoluyla Yunancadan geçmiştir. Karş. Lat piper, İng pepper, Alm pfeffer, Fr poivre.)
BiftekBiftekiSteak
BodrumBoudroumiCellar, dungeonYun *ipodrómeos υποδρόμεος sokak altı § hip(o)-1 + drómos yol, sokak ~ EYun drómos koşu, koşu yolu, koridor, revak < drameîn, drom- hızlı yürümek, koşmak ~ HAvr *drem-, drom-o- < *der-1 adım atmak, koşmak, tırıs gitmek
BombaBombaBombİt bomba ~ Lat bombus boğuk ses, uğultu
BoraBoraStormİt (Ven) bòra soğuk ve ani rüzgar, fırtına ~ EYun boréas kuzey rüzgarı, poyraz
BoruBouriPipeET burġu (-xi), borġuy (xi) borazan
BostanBostaniVegetable field, gardenFa būstan bahçe §? bū güzel koku, parfüm (→ bu2) + {-istan
BoyaBogiaPaintET bodhuġ (-xi) < bodhumak → boya
BörekBourekiPastry, pie~? Fa būrek Acem yahnisi, çeşitli şekillerde tarif edilen bir yemek • Nihai kökeni belirsizdir; Farsça biçimin Türkçeden alıntı olması da muhtemeldir.
BreVreHi, you~ ? • Hitap ünlemi olarak bellibaşlı Balkan dillerinde kullanılır. Karş. Yun vré/moré, Arn more.
BudalaBoudalasIdiotAr büdelā [bedīl çoğ.] abdallar, sufi hiyerarşisinde bir rütbe < #bdl → abdal
BulgurBligouriBoiled wheatYun pligúri πλιγούρι dövülmüş buğday <? EYun plēssein, plēg- çarpmak, dövmek, vurmak
ButBoutiThigh~ ET but bacağın üst kısmı (-xi)
BuzBouziIce, very cold~ ET buz (xi)
BuzukiBouzoukiBouzouki
CacıkTzatzikiA drink with cucumbers?
CakaTsakaSwagger, vanity
CamTzamiWindow paneFa cām 1. cam, 2. cam bardak, kadeh, maşrapa ~ OFa cām = Ave yāma-
CambazTzambazisAcrobat, dealer in G.~ Fa cāmbāz kadehle oynayan → cam, -baz (Muhtemelen "başındaki su dolu kadehi düşürmeden rakseden oyuncu" anlamında.)
CamiTzamiMosque~ Ar cāmi، [fa.] 1. toplayan, bir araya getiren, 2. cuma mescidi < #cm، toplama, toplanma → cem
CenabetTzanabetisCrabbed personAr cenābe(t) [msd.] cünüp halinde olma, dışlanma < #cnb dışlanma, yabancı olma
CepTsepiPocket~ Ar ceyb iki meme arası, sine, cep (#cyb جىب)
CeremeTzeremesFine or cost of damage~ Ar cerīme(t) [sf. f.] suç, kabahat < #crm2 cürüm işleme
CezveTzesvesCoffee PotFa cüvāze küçük dibek, havan, terazi kefesi
CımbızTsimpidaTweezersYun tsimbída τςιμπίδα < tsimbó τςιμπώ çimdik atmak, (pire) ısırmak, (sinek) sokmak <? EYun kímbiks pire
ÇıfıtTsifoutisTight in money~ Fa cühūd Yahudi ~ Aram yëhūdāī ~ İbr yëhūdī
CiğerTziyeriLiver, lungs~ Fa cīger karaciğer = Ave yākarë ~ HAvr *yēkwr- karaciğer
CikletTsiklaChewing gummarka Chiclets bir ciklet markası ~ İsp chicle ~ Nah chictl Meksika'da yetişen sapodilla bitkisinin sakızı
CüceTsutzesDwarf Fa cūje/cūce yavru, küçük şey, kuş yavrusu → küçük
ÇadırTsiantiriTent~ (ET) çatır/çaşır (xi) ~ OFa çātur çadır, örtü, başörtüsü (~ Sans chattra şemsiye)
ÇakırkeyifTsakir-kefSlightly drunk
ÇalıTsialiThorny plantET? çalaġan (ça xv+), çalqan (kr xv+), çalu (oğ xiv+) dikenli bodur bitki
ÇalımTsalimiFlexibility, show offET çalmak 1. vurmak, çarpmak, yere düşürmek (-xi), 2. saz çalmak (kp xiii) < onom çal vurma sesi
ÇanakTsanakiShallow bowl~ ET çanak huni (xi), yemek kabı, kâse (oğ xi)
ÇantaTsantaHandbag
ÇapaçulTsapatulisUntidyFa çepānçūl eski püskü § çepān eski + çul
ÇapariTsapariWeight anchorİt (Ven) ciaparìn olta < ciapàr [mod. chiappare] kapmak, tutmak, yakalamak
ÇapkınTsahpinisSeducer, coquettishET çapmak 1. çarpmak, çırpmak, 2. hırsızlık etmek, 3. hızlı gitmek → çarp-
ÇaprazTsapraziCrossed
ÇardakTsardakiHut of dried branchesFa çārTāq dört kemer → çehar, tak1
ÇarıkTsarouhiRustic shoe~ ET çaruk kaba sandal (xi)
ÇarşıCharsiMarketFa çārsū dörtgen, meydan, agora § çār dört (→ çehar) + sū taraf, yan, yön ~ OFa sūk
ÇatalTsatalaForkET çatmak 1. çarpmak, 2. eklemek, dikmek, iki parçayı birleştirmek (oğ xi) <? onom çat çarpma sesi
Çatra PatraTsatra patStumbling speech
ÇavusTsausisSergeantET çabuş ordu kumandanı (viii), çavuş savaşta safları gözetip kargaşayı önleyen görevli (xi)
ÇayTsaiTea(~ Fa çāy) ~ Çin ça' yapraklarından içecek yapılan bir bitki, camellia sinensis
ÇelebiTselebisPleasant man, mentor?
ÇemberTsemperiCircleFa çember halka, kolye, yaka ~ OFa çampar → çePer
ÇengelTsingeliHookFa çengâl/çengel pençe, tırnak
ÇırakTsirakiApprentice?
ÇiftetelliTsiftetellA dance
ÇiftlikTsiflikiBig farm, propertybir çift öküzle sürülebilen arazi. Fa cüft eş, çift, çift öküzü ~ OFa cuxt = Ave yuxta- ~ HAvr *yug-ta- < *yeug- çift koşmak, iki şeyi birleştirmek → conta
ÇimentoTsimentoCement~ İt cemento ~ Lat caementum kırık taş, mıcır, moloz < caedere, caes- kesmek, bıçak veya balta vurmak ~ HAvr *ka∂-id- kesici bir aletle vurmak
ÇinkoTsingosZincİt zinco zinco ~ EAlm zinko
ÇipuraTsipuraA fish~ Yun tsipúra τςιπούρα çipura balığı, coryphaena hippurus ~ EYun (h)íppouros 1. at kuyruklu, 2. çipura balığı § hip(o)-2 + oúra kuyruk
ÇirozTsirosA fishYun tsíros τςίρος kuru, kurutulmuş balık ~ EYun ksērós kuru ~ HAvr *ksero- kuru
ÇobanTsobanisShepherdFa şübān/çübān ~ OFa şpān reis, öncü, köy yöneticisi =? Ave *fşupān mal-güden → -ban
ÇorapTsurapisWoolen sock~ Ar cūreb/cūrāb (~ Fa gûreb çorap) ~ Aram gurbā ~ Akad gurābu torba, kılıf
ÇorbaTsorbasSoup~ Fa şūrbā karışık aş, çorba § şūr karışık (< şūrīden 1. karıştırmak, çalkalamak, 2. meşk ve idman etmek, 3. yıkamak) + bā yemek, aş
ÇotraTsotraFile fish
ÇörekTsourekiLarge bun~ ET çörek yuvarlak ekmek (xi)
ÇuvalTsouvaliSackFa cūl/cüvāl kıldan örülmüş kaba kumaş, bu kumaştan yapılmış torba
DalavereDalavereTrick, deceit?
DalgaDalkaWave (sorrow, love in Greek)~ ET? talġa/talġum dalga (ça xv+) <? talmak/talġamak → dal- • Karş. Moğ dolġān (deniz, dalga).
DantelNtantellaLace~ Fr dentelle [küç.] diş şeklinde iğne oyası < dent diş ~ Lat dens, dent- diş ~ HAvr *dent- diş
DarbukaNtarbukaDrum?
DavulNtauliDrum~ (ET) tavıl/tavul şahincilikte kullanılan bir tür davul (xi) ~ OFa *tabil davul, özellikle savaş davulu • Fa tebel, Ar Tabl, Erm daviġ biçimleri Orta Farsça kökenlidir. Arapçadan Batı dillerine aktarılmıştır (İsp atabal, İt taballo, EFr tabour).
DefneDafniLaurel~ Yun dafní δαφνή ~ EYun daphnē
DefterTefteriNotebook~ Ar defter yazı tableti, defter ~ Aram dipterā ~ EYun diphthéra 1. kösele, 2. yazı tableti olarak kesilip perdahlanmış kösele
DeğnekDekanikiStick• Yunancadan alıntı değildir.
DemetDematiBouquet~ Yun demáti δεμάτι demet, destecik < EYun déma, t- bağ, deste, bohça, çıkın < déein bağlamak, sarmak
DertDertiSorrow, trouble~ Fa derd dert, elem, keder ~ OFa dart
DervişDervisisDervishFa dervīş fakir, yoksul ~ OFa daryōş yoksul
DespotDespotisDespot~ Yun despótis δεςπότης egemen, hükümdar, efendi ~ EYun despótēs ev sahibi ~ HAvr *dems-poti- § *dem- ev + *poti- güçlü, muktedir → dam2, potansiyel
DiplomaDiplomaDiploma~ Fr diplôme resmi evrak [esk.], berat ~ EYun díplōma, t- katlanmış evrak, dosya, berat < diploún ikiye katlamak → di-
DirekNterekiPole~ ET tirek (-xi), tiregü (xi) destek, dayanak < dire-
DivanDivaniSofa~ Ar/Fa dīwān 1. defter, özellikle resmi karar ve hesapların yazıldığı defter, şiir koleksiyonu, 2. yazmanlar heyeti, büro, sekretarya, mahkeme, 3. makam sahibinin oturduğu minder, sedir ~ OFa dīvān <? EFa dipi- yazı yazmak • İt dogana, Fr douane, İsp aduana (gümrük) sözcükleri Arapçadan alınmıştır.
DiyakosDiakosDeacon
DoğruDogrouStraight, TrueET toġru/toġuru düz (xi) < toġmak düz gitmek, doğru olmak (viii)
DolapNtoulapiCupboard~ Fa dūlāb 1. çark, teker, döngü, 2. hile, dolandırıcılık, 3. yuvarlak kutu • Karş. dönme dolap, dolap beygiri, dolap çevirmek. Farsça sözcüğün etimolojisi meçhuldür.
DolmaNtolmasStuffed leavesdolu: ~ ET tolu boş olmayan (-xi) < tolmak dolmak
DomatesNtomatesTomatoes~ İsp tomate ~ Nah tomatl
DrahomaTrahomaDowry~ Yun tráHoma τράχωμα 1. düğünde saçılan para veya pirinç, 2. çeyiz <? *traHono τραχώνω para saçmak <? traHí τραχύ gümüş para <? EYun drakhmē δραχμή gümüş para → dirhem
DuvarNtouvariWall~ Fa dīvār duvar ~ OFa dewār
DümbelekToumbelekiSmall drum~ Fa tünbek/tenbük [küç.] küçük davul, talim yayı < tenbīden germek ~ HAvr *temb- germek • Belki dümbüldemek/tümbüldemek onomatopesinin etkisiyle.
DümenTimoniRudder, steering wheel~ İt (Ven) timón [mod. timone] gemi dümeni ~ Lat temo, n-
DünyaDounyaWorld~ Ar dünyā [ednā f.] yeryüzü, dünya, beri taraf < ednā [kıy.] beri, daha yakın, alt < #dnwدنو [msd. dünūw/denāwe(t)] yakın olma, beri yanda olma
DüzineNtouzinaDozen~ Fr douzaine onikili, düzine < douze oniki ~ Lat duodecim oniki → düo
EfendiAfendisGentleman~ OYun afthéntis αυθέντης bey, efendi, saygı hitabı ~ EYun authéntēs reşit ve mümeyyiz kişi, vekil olmayan, asil < authéntein sorumluluk ve yetki sahibi olmak
EğlentiGlentiFuneğlen[mek= eglenmek durmak, beklemek (dk xiv) ~ ET? aylanmak dönmek, dolanmak (xiv), boşa vakit geçirmek
EksenAxonasAxis~ Yun aksóni αξόνι ~ EYun ákson άξον aks, eksen → aks
ElmasAdamasDiamond~ Ar/Fa elmās elmas ~ EYun adámas, adamant- 1. sert, yenilmez, boyun eğmez, 2. elmas • Batı dillerine Yunancadan Latince yoluyla geçmiştir. Karş. Fr/İng diamant (elmas).
EnginarAnginaraArtichoke~ Yun ankinára αγκινάρα ~ EYun kinára/kynára enginar, cynara scolymu • Karş. Fa kenger (yaban enginarı). Eski Yunanca ve Farsça biçimler bilinmeyen bir ortak kaynaktan alınmış olmalıdır.
EvlekAvlakiaA measure of land~ Yun avláki αυλάκι ~ EYun aúlaks, aulak- ark, yarık, tarlada sabanla açılan yol
FalçataFaltsetaShoemaker's knife~ İt falcietto [küç.] orak < Lat falx, falc- orak, tırpan
FanusFanosLantern, lampglass~ Ar fānūs lamba, fener ~ EYun phanós < phaínein aydınlanmak, aydınlatmak → fantezi
FaraşFarasiDust pan~? Ar farrāş [im.] döşek serici, daire hizmetkârı < #frş döşek serme → mefruşat • Anlam değişikliği açıklanmaya muhtaçtır.
FarfaraFarfaraEmpty headed, frivolity~ İt farfalla geveze ve akılsız kimse
FasulyeFasouliaBean~ Yun fasúlia φαςούλια ~ EYun fásēlos fasulye
FenerFanariLantern~ Yun fanári φανάρι [küç.] ~ EYun phanárion < phanós fener → fanus
FermanFirmaniSultan's word~ Fa fermān buyruk, hüküm, irade ~ OFa framān ~ EFa framānā § fra- ön, önce, ileri + māna- düşünce, akıl → fer-, düşman • Lat praemonere (uyarmak, yol göstermek) fiili eş yapıdadır. Erm hraman (emir) Eski Farsçadan alıntıdır.
FındıkFountoukiWalnut~ Ar funduq ~ OYun pontikón (kárion) Karadeniz cevizi < öz Póntos (Euksēnios) Karadeniz • Karş. Lat mus ponticus (fındık sıçanı = Karadeniz Bölgesi sıçanı).
FırçaVourtsaBrush~ Yun voúrtsa βούρτςα fırça ~ OLat bruscia sert ve dikenli çalılık, fırça < bruscus bir tür çalı ~ Kelt • Aynı kökten Fr brosse, İng brush, Alm bürste, (fırça).
FırınFurnosOwen(~ Ar fürn فرن) ~ Yun foúrnos φούρνος fırın ~ Lat furnus ~ HAvr *gwhor-no- < *gwher- ısıtmak → term(o)- • Fr four, fournaise, İng furnace (fırın) biçimleri Latinceden alınmıştır.
FıstıkFistikiPistacchio Nuts~ Ar fustuq ~ Fa pistek ~ OFa *pistak şam fıstığı • OYun pistákia biçimi Farsçadan alınmıştır.
FidanFidaniPlant, sapling~ Yun fitón φυτόν bitki ~ EYun phytón bitki < phyein, phyt- doğmak, bitmek, büyümek, maddi varlığa kavuşmak ~ HAvr *bhu- < *bheu∂- olmak, oluşmak, yetişmek → fizi(o)-
FilozofFilosofosPhilosopher~ Ar feylesūf ~ EYun philósophos filozof, bilgelik-seven § fil(o)- + sóphos bilgelik → sofist
FincanFlitzaniCup~ Ar fincān ~ Fa pingān kâse, tas
FirketeFourketaHairpin~ İt forchetta [küç] sofrada kullanılan çatal < forca tarlada kullanılan çatal, bel ~ Lat furca • Karş. İng fork, Fr fourchette (çatal).
FistanFoustaniWoman's dress~ Yun fustáni φουςτάνι kadife erkek etekliği ~ İt fustagno kadife <? öz Fustāt Mısır'da bir kent
FişekFisekiCartridge<? Fa fişān saçma, saçan < fişānden/efşānden saçmak, serpmek = Ave (aiwi)fşāna- saçmak • -ek/-enk takısı açıklanmaya muhtaçtır.
FitilFitiliFuse~ Ar fetīl [sf.] fitil < #ftl فتل [msd. fetl] burma, ip örme • Karş. Akad patālu (kıvırma, ip örme), İbr pātīl (örme ip). Sami dillerinde ortak olan bu sözcüğün nihai kökü muhtemelen Mıs ptr (ip) biçimine dayanır.
Fol(Pros) FolNest egg~ Yun fóli φώλι folluk, folluğa bırakılan yumurta < foliá φωλιά ~ EYun phōleá φωλεά kümes, in, hayvan yuvası
FukaraFukarasPoor, Hopeless~ Ar fuqara(t) [faqīr çoğ.] fakirler → fakir
GafGafaMistake, blunder~ Fr gaffe 1. ucu çengelli sopa, 2. gaf, pot kırma ~ Prov gaf ucu çengelli sopa
GaileGailaCare, Difficulty~ Ar ġāile(t) [fa. f.] aniden gelen şey, bela < #ġwl غول [msd. ġawl] sürpriz baskınla ele geçirme
GaletaGaletaBreadcrumbs~ Fr galette [küç.] küçük yassı peksimet < galet yuvarlak çakıltaşı ~ Kelt *galos taş
GargaraGargaraGargle~ Ar ġarġara(t) gargara < onom #ġrġr غرغر • Karş. EYun (onom) gargarízein, Lat gargarizare, Fr gargariser (gargara etmek).
GazozGazozaFizzy water~ Fr eau gaseuse gazlı su, gazoz < gazeux gazlı → gaz1
GemGemiHorse bridle~ Yun kimós κημός ~ EYun kēmós atların ağzına vurulan demir parçası, gem
GemiciYemitzisSailorgemi: ~ ET kemi/kémi (-xi)
GorilGorillasGorilla
GönderKontariFlag pole~ Yun kontári κοντάρι [küç.] ~ EYun kontárion direk, bayrak direği < kontós direk, kazık, sopa, mızrak
GözlemeGiouzlemesPancake
GübreKopriaManure, fertilizer~ Yun kopriá κοπριά ~ EYun kópros dışkı ~ HAvr *kekw- dışkı • Karş. İng coprophilia, coprophagy.
GüğümGumiJug~ Yun kukúmi κουκούμι kazan, leğen ~ Lat cucuma su kabı <? cucumis su kabağı, hıyar
GülYiouliaRose~ Fa gül gül, her türlü çiçek
GüveçGuvetsiBrick Bowl~ ET? küveç toprak yemek kabı (oğ xiv) • ET küveç (at koşumuna ait bir parça) sözcüğüyle birleştirilemez.
GüverteKouvertaDeck of a ship~ İt (Ven) covèrta [mod. coperta] örtü, kaplama, gemi güvertesi < covèrzer [mod. coprire] kaplamak, örtmek ~ Lat cooperire co(n)- + operire kapamak, örtmek → aperitif • Aynı kökten İng cover, Fr couvert (örtü).
HaberHaberiNews~ Ar xaber [msd.] haber, bilgi, anlatılan şey, rivayet < #xbr خبر görerek bilme, haberli olma
HalıHaliCarpet, rug~ Fa qālī halı • Nihai kökeni belirsizdir.
HalkaHalkasRing
HamalHamalisPorter
HamamHamamiTurkish bath
HamsiHamsiAnchovy
HançerHatzariShort sword
HanımHanoumi-saLady
HapHapiPill
HaramHaramiWaste, sin
HaremHaremiHarem
HaritaHartisMap
HarmanHarmaniBlend
HatırHatiriFor somebody's sake, favor
HavaHavasAir, mood
HavuzHavuzaCistern, pool
HavyarHaviarCaviar
HayvanHaivaniAnimal, beast
HelvaHalvasHalva, a desert
HelalHalaliHonest, permissible
HendekHandakiDitch
HocaHotzasTeacher, priest
HoraHorosDance
HoronHorosDance
HovardaHouvardasExtravagant, womanizer
HoyratHoriatisRough, Peasant
HuniHoniFunnel
HurafeKourafexalaSuperstition
HurmaHurmasDate
HuyHouiHabit
HuzurHouzouriState of harmony
IhlamurFlamouriLinden Tree
IrgatErgatisAgricultural worker
IskarmozSkarmosOar support
IskartaSkartosDefective
IskorpitSkorpiosA fish
IspanakSpanakiSpinach
IstakaStekaBilliard cue
IstampaStampaStamp
IzgaraSkaraGrill
İbrikBrikiPot
İmamImamisMuslim priest
İmam BayıldıImam BaildA dish
İnsafNisafiFairness
İskambilSkambiliPlaying cards
İskandilSkandaliSounding lead in guns
İskarpinSkarpiniShoe
İskeletSkeletosSkeleton
İskontoSkontoDiscount
İspinozSpinosChaffinch
IstakozAstakosLobster
İstavritStavritisA fish
İstavrozStavrosCross
İsteriYsteriaHysteria
İstridyeStridiOyster
KabadayıKabadaisTough guy
KabukKavoukiShell (of animals etc.)
KadifeKatifesVelvet
KadayıfKadaifiKadaif
KalabalıkKalabalikiMass of people
KalamarKalamariSquid
KalayKalaiSolder (A metal)
KalaycıKalaitzisTinker
KaldırımKaldirimiSidewalk
KalemKalemiPen, chisel
KalfaKalfasAssistant
KalıpKaloupiForm
KalpakKalpakiFur Cap
KalpazanKalpikoCounterfeiter, lazy
KamaKamaShort dagger
KamburKampourisHunchback
KamçıKamtsikiWhip
KampanaKampanaBell
KamyonKamioniTruck
KanalKanaliChanel, strait
KanepeKanapesSofa
KantarKantariBalance
KapakKapakiCover
KaporaKaparoDeposit
KaplamaKaplamasCovering
KaplanKaplaniTiger (Hawk in Greek)
KaragözKaragozBlack eyed,a shadow figure
KarakolKarakoliPolice office, police
KaramelaKaramellaCandy
KaranfilGaryfalloCarnation
KaravanaKouramanaMeal in the army
KardeşKardasisBrother
KargaKargaCrow, a bird
KaridesGaridesShrimp
KarpuzKarpuziWatermelon
KarşıKarsiOpposite
KarşılamaKarsilamasA dance
KaryolaKariolaBed ('Nasty'woman in Greek)
KasaKassaSafe, packing case
KasapHasapisButcher
KasketKasketoCap
KaşarKaseriYellow cheese
KatranKatraniTar
KavakKavakiWillow
KavgaKavgasQuarrel, fight
KavurmaKavourmasA type of meat cooking
KayıkKaikiSmall boat
KayıkçıKaiktsisSeaman
KayısıKaisiApricot
KaymakKaimakiCream of milk
KazanKazaniLarge cooking bowl
KazmaKasmasPick
KebapKebapKebap
KeçeKetsesCoarse felt
KeçiKatsikaGoat
KefalKefalosA fish
KelepirKelepouriBargain
KemençeKementzesA string instrument
KerataKeratasCuckold
KerevetKrevatiBedstead (bed in G.)
KerhaneKiarhanesBrothel
KerpetenKerpeteniPliers
KesatKesatiLack of bussiness
KeseKesesShallow bowl, purse in T.
KestaneKastanoChestnut
KeyifKefiFun
KılıfKlifiCover
KıymaKimasGround meat
KibarKibarisKind, gentle
KilerKelariStore room
KilimKilimiCarpet
KiliseEcclisiaChurch
KilitKlidiLock, (key in Greek)
KilotKilotaUnderpants
KimyonKyminoCumin
KirazKerasiCherry
KiremitKeramidiTile
KitapKitapiBook
KlefteKleftisThief, theft
KoçanKotsaniCob
KofKoufosEmpty, without content
KofanaKoufainaLarger bluefish
KokonaKokonaUgly, old woman
KokoreçKokoretsiStuffed, grilled intestine
KolonyaKoloniaEau de Cologne
KomaKomaComa
KompostoKompostaFruit salad
KonakKonakiSmall Palace
KonserveKonservaCanned food
KopilKopeli (CrSmall boy, rascal
KotraKoteroSmall boat
KovaKouvasBucket
KöfteKeftesMeatballs
KörfezKorfosBay, gulf
KuklaKuklaPuppet, doll
KukuletaKoukoulaCowl
KulanparaKolombarasHomosexual
KulübeKalyvaHut
KumarKoumariGambling
KumbaraKoumbaraCoin box
KundakKontakiBaby carriage, gun carriage
KupaKupaMug
KüpeşteKoupastiHandrail of banisters
KurabiyeKurambiesCookie
KurdelaKordelaWrapping
KusurKousouriFault
KutuKoutiBox
KuzineKouzinaKitchen, stove
KüfeKofaLarge basket
KümesKoumasiCoop
LahanaLahanoCabbage
LakerdaLakerdaSalted, dried fish
LakırdıLakirdiTalk, gossip
LalaLalasServant
LapaLapasMash
LeblebiLemplempiChick peas
LekeLekesStain
LevrekLavrakiBass, a fish
LeylekLelekiStork
LimanLimaniHarbour
LimonLemoniLemon
LodosNotosSouthern wind (south in Greek)
LokumLukumiTurkish (Greek) Delight
LüferLuferiBlue fish
MacunMantzuniElixir, potion
MahmurMahmourisSleepy
MakaraMakarasSpool
ManastırMonastiriMonastery
ManavManavisGreen Grocer
MandalMandalonLatch
MandalinaMandariniTangerine
MangalMangaliGrill
ManolyaManoliaA flower
MantarManitariMushroom
ManyakManyakosManiac
MarangozMarangosCarpenter
MaraziMaraziMorbid, hysterical
MarulMaruliLettuce
MastikaMastihaRaki, ouzo
MavnaMavnaFishing boat
MavroMavroNegro (slang)
MaydanozMaidanosParsley
MeltemMeltemiSummer wind
MendilMandiliNapkin
MenekşeMeneksesViolet
MengeneMengeniPress, screw jack clamp
MersinMyrsiniMyrtle
MermerMarmaronMarble
MetazoriMe to zoriBy force, by threat
MetelikMetallikosSmall money
MeydanMeidaniSquare
MıknatısMagnitosMagnetic material
MezeMezesSnack
MidyeMydiMussel
MikropMikrobioMicrobe
MisafirMusafirisGuest
MolozMolosRubble
MuslukMouslokiTap
MusakkaMusakasA dish
MuşmulaMousmoulaA fruit
MüzeMousioMuseum
NarenciyeNerantziOrange like fruits
NargileNargilesTobacco pipe
NazNaziReluctance
NinniNaniLullaby
NişastaNisestesStarch
Ocak(To) tzakiOwen
OğlanTs-oglaniBoy (Bad boy in G.)
OkkaOkaMeasure of weight
OklavaOkladionStick to open dough
OkyanusOkeanosOcean
OmuzOmosShoulder
OrfozRofosA fish
OrmanRoumaniForest
PabuçPapoutsiShoe
PaçaPatsasA soup
PaçavraPatsauraUgly, dirty
PalamarPalamariRope for the boat
PalamutPalamutiA fish
PaltoPaltoOvercoat
PanayırPanigyriFair
PanjurPantzouriShutters
PantolonPanteloniTrousers
PaparaPaparaA dish
PapazPapasPriest
ParaParasMoney
ParalıParalisRich
ParazitParasitoParasite
PartalPardalosRugged, dirty
PaskalyaPashaliaEaster
PastaPastaCake, pleat
PastırmaPastourmasDried meat
PatatesPatatesPotatoes
PatırtıPatirdiNoise
PatlıcanPatlatzaniEggplant
PavuryaKavouriaEdible crab, spider crab
PazarPazariMarket
PeksimetPaksimadiDried bread
PekmezPetimeziSyrup
PerdeBerdesCurtain
PestilPastelliSheet of sundried fruit
PezevenkPezevengisPimp
PırasaPrasoLeek
PidePittaPita
PilakiFasolia plakiBeans with onion and oil
PilavPilafiRice
PirzolaBrizolaSteak
PiskoposEpiskoposOrthodox bishop
PortakalPortokaliOranges
PoğaçaBuatzaPastry
PoyrazVoryasNorthern wind
PudraPoudraPowder
RahatRahatiRest, relaxation
RakıRakiRaki, ouzo
ReçelRetseliJam
ReçineRetsiniResin
RevaniRevaniA dessert
RezilReziliRidiculed, embaressment
SabunSapuniSoap
SahanSaganiSmall frying pan
SakatSakatisCripple
SalamuraSalamouraDried, salted fish
SalepSalepiA hot drink
ŞalvarSalvariLoose trousers
SalyaSaliaSaliva
SalyangozSaliangosSnail
ŞamarSiamaraSlap in the face
ŞamataSamatasNoise
SandaletSandaliOpen shoe
SardalyaSardelaSardines
SarıkSarikiTurban
SarrafSarafisMoney and gold changer
SazSaziA string instrument
SazanSazaniA fish
SemerSamariSaddle
SermayeSermagiaCapital
SersemSersemisFool
SevdaSevdasLove, sorrow
SeyranSerianiWalk, stroll
SıraSiraRow
SırmaSirmaTherad
SıvaSovasConstruction bond
SiftahSeftesFirst sale of the day
SiktirSihtiriGet out of here!
SimitSimitiRing shaped bread roll
SinikSnikiMeasure of cereals
SobaSobaStove for room heating
SokakSokakiStreet
SomyaSomiesBedstead (metal)
SoySoiRelatives, ancestors
SucukSoutzoukiSausages
SultanSoultanSultan
SupyaSoupiaCuttlefish
SusamSousamiSesame
SümbülZoumbouliHyacinth
SüngerSfungariSponge
ŞapşalSapsalisStupid
ŞerbetSerbetiSherbet
ŞeritSiritiStripe, chevron
TakımTakimiSet, shift of workmen
TakozTakosWedge
TakunyaTakouniHeel of shoe, wooden shoe
TamahTamahiGreed
TamburTambourasAn instrument
TapaTapaCork, stopper
TaraçaTaratsaTerrace
TaramaTaramasA seafood appetizer
TarhanaTrahanasA soup
TavanTavaniCeiling
TavlaTavliBackgammon
TavusTaos (ancient G.)Peacock
TelTeliChord, string
TembelTembelisLazy
TemelThemelioFoundation
TencereTentzerisCooking pot
TenekeTenekesTin
TepeTepesHill
TepsiTapsiBaking tin
TersaneTarsanasShipyard
TertipTertipiTrick
TırpanTrapaniScythe
TomarTomariPile, roll, scroll
TombekiToumbekiTobacco pipe
TopTopiBall
TorbaNtorvasSack, bag
TuğlaTouvlo, toBrick
TulumbaTouloumbaPump, a dessert
TurpTo rapanakiRadish
TurşuToursiPickle
TüfekToufekiGun
TürlüTourlouA dish of mixed vegetables
UğurOgouriGood luck
UskumruSkumbriA fish
VaftizVaftisiTo baptise
VarilVareliBarrel, cask
VeresiyeVereseOn credit
VernikVernikiVarnish
VişneVisiniaSour cherry
YahniYahniSort of ragout, a dish
YakaYakasCollar
YalıYalosShore, beach
YapıYapiConstruction
YaseminYasemiJasmine
YelekYelekiWaist coat
YoğurtYaourtiYoghurt
ZarZariDie, dice
ZarganaZarganaNeedlefish
ZarifZarifisElegant
ZembilZembiliFlat straw basket
ZevzekZeuzekisSilly, superficial
ZeybekZeibekikosA dance
ZifiriZoferosDarkness
ZorZoriForce, trouble, difficulty
ZurnaZurnasA wind instrument
ZülüfTsouloufiLock of hair
ZümrütZoumroutiEmerald

Kaynakça

  1. ^ "Türkçe - Yunanca Ortak Sözcükler". 5 Eylül 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Ağustos 2009. 
  2. ^ "Sözlerin soyağacı - Sevan Nişanyan". 1 Aralık 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Ağustos 2009. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Türkçe</span> Türk halkının Oğuz Türkçesi dili

Türkçe ya da Türk dili, Güneydoğu Avrupa ve Batı Asya'da konuşulan, Türk dilleri dil ailesine ait sondan eklemeli bir dildir. Türk dilleri ailesinin Oğuz dilleri grubundan bir Batı Oğuz dili olan Osmanlı Türkçesinin devamını oluşturur. Dil, başta Türkiye olmak üzere Balkanlar, Ege Adaları, Kıbrıs ve Orta Doğu'yu kapsayan eski Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasında konuşulur. Ethnologue'a göre Türkçe, yaklaşık 90 milyon konuşanı ile dünyada en çok konuşulan 18. dildir. Türkçe, Türkiye, Kuzey Kıbrıs ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nde ulusal resmî dil statüsüne sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Yunanca</span> Hint-Avrupa dili

Yunanca (Yunanca: Ελληνικά Elliniká veya Eλληνική γλώσσα Ellinikí Glóssa

Etimoloji veya kökenbilim, sözcüklerin köklerini, hangi dile ait olduklarını, ne zaman ortaya çıktıklarını, ilk olarak hangi kaynakta kayıt altına alındıklarını, ses ve anlam bakımından geçirdikleri dönüşümleri inceleyen bilim dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Fince</span> Sondan eklemeli Finlandiyanın resmi dili

Fince (

<span class="mw-page-title-main">Rusça</span> Doğu Slav dili

Rusça, Hint-Avrupa dil ailesinin Slav dilleri koluna bağlı bir dil. Rusça, Belarus ve Ukrayna dilleri ile yaşayan üç Doğu Slav dilinden biridir. Yaklaşık 260 milyon konuşanı olan Rusça dünyanın en çok konuşulan dillerinden biri olup Rusya, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan, Moldova (Gagavuzya) ile kısmî olarak tanınan Abhazya, Güney Osetya, Transdinyester'de resmî dil statüsündedir. Aynı zamanda Birleşmiş Milletler'in altı resmî dilinden biri ve Uluslararası Uzay İstasyonu'nun İngilizce ile birlikte kullanılan iki dilinden biridir. Orta Asya, Kafkasya, Ukrayna ve kısmen Baltık devletlerinde lingua franca olarak kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Rumence</span> Romanyanın resmî dili

Rumence, Romanya'nın resmî dilidir ve Latin dillerinin doğu koluna mensuptur. Çoğunluğu Romanya ve Moldova'da yaşayan 28 milyon kişi tarafından konuşulur. Moldova'nın resmî dili Moldovaca da Rumence ile aynı olmasına rağmen ülke yasaları kapsamında ülkenin resmî dili Moldovaca olarak yer almaktadır.

Yahudi İspanyolcası veya Ladino, Hint-Avrupa dil ailesinin Latin koluna bağlı Eski İspanyolca kökenli bir dildir. Yahudiler tarafından konuşulduğu için "Judeo- (Yahudi)" öntakısını almış olan dil, bazı filologlarca Standart İspanyolcanın tarihi bir varyantı olarak da değerlendirilmektedir.

Yunan alfabesi, tarihî dönemden çağdaş döneme kadar çeşitli değişikliklerle aslen Yunancanın yazımında kullanılan alfabedir. Aslen Fenike alfabesinden türetilmiş ve ilk olarak MÖ 9. yüzyıl sonlarında ya da MÖ 8. yüzyıl başlarında kullanılmaya başlanmıştır. Latin ve Kiril alfabelerinin atasıdır. Günümüzde Yunanca yazmak dışında matematikte, temel bilim ve mühendislik bilimlerinde bilimsel gösterimler olarak kullanılır. Alfabe, yedisi ünlü, on dördü ünsüz, üçü ise birleşik yirmi dört harften oluşur:

<span class="mw-page-title-main">Astronot</span>

Astronot, kozmonot ya da uzay insanı, uzay çalışmalarına katılmak üzere eğitilen kişidir. İnsanlı uzay uçuşlarının seyrekliği nedeniyle eğitim gören uzay insanlarının bir kısmı yedek kadroda kalarak uzay görevi alamamıştır. Buna karşılık, uzay turistleri, gerekli eğitimi aldıkları için uzay insanı olarak adlandırılabilir.

<span class="mw-page-title-main">İzlandaca</span> İzlandanın resmî dili olan Kuzey Cermen dili.

İzlandaca, Cermen dillerinden biri ve İzlanda'nın resmî dilidir. İzlandacaya en yakın diller, Faroe Adaları'nda konuşulan Faroe dili ile Sognamål gibi Batı Norveç lehçeleridir. İzlanda, anakaraya uzak bir ada devleti olmasından dolayı, diğer ülkelerle arasında kayda değer oranda kültür alışverişi gerçekleşmemiş, bunun sonucunda dile çok az yabancı sözcük girmiştir. İzlanda'nın konumu Amerika'ya daha yakın olmasına rağmen, İzlandaca bir İskandinav dilidir.

Kelime veya sözcük, tek başına anlamlı, bir ya da birbirine bağlı birden fazla biçimbirimden (morfem) oluşan, ses değeri taşıyan dil birimidir.

Rab "Efendi" veya "kral" anlamına gelen İbranice kökenli bir sözcük. Bir diğer anlamı da öğretmen veya usta'dır.

Öz Türkçe ya da ÖzTürkçe; yabancı sözcüklerden arındırılmış, arı durumdaki Türkçedir. Öz Türkçecilik ise kullanımdaki dil içerisinden yabancı kökenli sözcüklerin atılarak yerine Türkçe kökenli sözcüklerin kullanıma sokulmasını amaçlayan bir yaklaşımdır.

İyelik ekleri veya sahiplik ekleri, isimlere ve isim görevinde kullanılan sözcüklere eklenerek kime veya neye ait olduğunu bildiren ekler.

<span class="mw-page-title-main">Sınır</span>

Sınır veya hudut, hükümetler, devletler veya bir ülkenin idari olarak birbirinden bağımsız bölümleri gibi politik varlıkların coğrafî bitiş noktalarını ya da yasal yetki alanlarını tanımlayan bir terimdir.

Büyük ünlü uyumu ya da kalınlık-incelik kuralı, Türkçedeki iki ses uyumundan biri. Kökeni Türkçe sözcüklerin ayırt edilmesinde kullanılır. Türkçedeki öz Türkçe sözcüklere ait ortak bir özelliktir.

Küçük ünlü uyumu ya da düzlük-yuvarlaklık kuralı, Türkçedeki ses uyumlarından biri. Öz Türkçe sözcüklere ait ortak bir özelliktir.

<span class="mw-page-title-main">Mühimmat</span>

Mühimmat; askerî terminolojide savaş için gerekli, demirbaş olmayan tüm yedek parça ve cephaneyi kapsayan bir terim. Cephane ise ateşli silahlardan atılmak üzere hazırlanmış her türlü patlayıcı veya delici malzemedir.

Latinizasyon (Romanizasyon) tabiri genel olarak Latin alfabesi dışındaki ses sistemlerinin Latin alfabesine çevrilmesini ifade eder. Arapçanın Latin alfabesine çevirisi yapılırken bu uygulamaların hiçbirinde (fonetik alfabeler hariç) ortak bir uygulama geliştirilememiştir. Çünkü her ülke kendi harflerini esas alan bir çeviri sistemi benimsemiştir. Fakat yine de ana hatlarıyla genel kabul görmüş bazı sesler ve simgeler tercih edilmeye başlanmıştır. Ortak Türkçe alfabesi esas alınarak yapılan bir işaret sistemi büyük oranda geliştirilmiş durumdadır. Fakat yine de çeşitli ülkelerin, sesleri simgelerken kullandıkları harflerin değişik olması nedeniyle farklılıklar ortaya çıkmaktadır.

Yunancanın romanizasyonu, genelde Yunan alfabesi ile yazılan Yunanca metinlerin, Latin alfabesi ile temsili veya bunu yapmayı sağlayan bir sistemdir. Yunancanın romanizasyonu için çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. Bu yöntemler, kaynak metnin Eski Yunanca mı Modern Yunanca mı olduğuna ve arzu edilen dönüştürmenin transkripsiyon mu transliterasyon mu olduğuna bağlı olarak değişiklik göstermektedir.