İçeriğe atla

Tülütabaklar

Tülütabaklar, Milli Mücadele yıllarında Balıkesir'de düşman askerlerine karşı direnç gösteren, milli toplantıların yapılmasına kolaylık sağlayan yerel kahramanlardır. Tülütabaklar işgal yıllarında Balıkesir'de keçi ya da koyun postu, at kuyruğu, baca kurumu, çan ve değneklerle korkutucu bir görünüme kavuşarak Yunan askerlerine karşı çıkan deri ustaları, yani "debbağ"lardır.[1][2]

Etimoloji

Kelimenin kökeni, "Tülükabak", "Tülütabak", "Tülüdebbağ", "Tülüdabak" isimleriyle anılan aslında Balıkesir yöresine ait köy seyirlik oyunudur.[1]

Tarihçe

Balıkesir, Türk Kurtuluş Savaşı'nın başlangıcından işgâl yıllarının sonuna kadar çok önemli faaliyetlerle ülke genelindeki direnişin sembollerinden birisi olmuştur. İzmir’in İşgali'nden sonra ilk direniş toplantısı Balıkesir’de yapılmış, milli mücadelenin ilk kıvılcımı burada yakılmıştır. Balıkesir'in, millî mücadele ateşinin yakıldığı yer olması onu ileriki dönemlerde Kuva-yı Milliye şehri hâline getirecektir.[3] Milli Mücadele döneminde Balıkesir, faal bir dönem yaşamıştır. Nitekim bu faaliyetler Mustafa Kemal Atatürk'ün dikkatini de çekmiştir. Esasında, Millî Mücadele'nin fikir ve uygulama safhası kongrelerin yapılması ile başlamıştır. Şöyle ki; Erzurum Kongresi, Birinci Balıkesir Kongresi'nden sonra yapılmıştır. Ülkenin kurtuluşu için öncülüğü yapılan fikir ve amaçların eyleme geçirilmesi durumu, buradan dalga dalga vatan sathına yayılmıştır. Balıkesir'de oluşan bu kamuoyu, bir devlet ciddiyeti içinde, sivil-asker işbirliğiyle direniş hareketlerinin örgütlenmesini temin etti. Bu, yurt çapında, merkezî otoriteden bağımsız olarak gelişen ilk mahallî örgütlenme hareketi, Yunan işgâlinin hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğinin bir göstergesi olmuştur. Fakat bunun yanı sıra, Millî Mücadele aleyhine bir kamuoyu oluşturmaya çalışan İtilâf Devletleri ve onların yoğun baskısı altındaki İstanbul Hükûmeti, işgâllere karşı başlatılan direniş hareketlerinin saltanat ve hilâfete düşman olduğunu ve bu millî hareketlerin İttihatçı birer teşebbüs olduğunu savunuyordu. İşte bu şartlarda, Balıkesir'de oluşmaya başlayan kamuoyu, 18 Mayıs 1919'dan itibaren, işgâlleri fiilen reddederek direniş kararı verdiler. Bunun için de öncelikli olarak 19 Mayıs 1919 günü toplanıp aralarında bir "Hey'et-i Merkeziye" seçtiler. Seçilen "Hey'et-i Merkeziye", 24-25 Haziran 1919 gününden, 27 Haziran 1920 tarihine kadar görev yaptı.[3]

Millî Mücadele yıllarında Balıkesir, diğer işgal edilen yerlerden farklı bir görünüm sergilemiştir. İşgâle 14 ay direnen Balıkesir halkı, kendisi için tarihe mâl olacak farklı direniş yöntemleri geliştirmiştir. Bunlardan biri de Tülütabak saldırılarıdır. Tülütabaklar; karşılarındaki düşman askerlerini korkutup onları psikolojik olarak yıpratmak amacıyla çeşitli saldırılarda bulunan, sivil direnişçilerden oluşan bir gruptur. Bu direnişçiler, üzerlerine keçi ya da koyun postu, at kuyruğu, baca kurumu gibi şeyler geçirip yüzlerini siyaha boyayarak ve ellerine çan ve değnekler geçirip geceleri şehirde devriye gezen Yunan askerlerinin karşılarına çıkıp geri kaybolarak onları korkutmaya çalışmıştır. Tülütabaklar'ın bunu yapmalarındaki temel amaç hedef şaşırtmaktır. Bölgede yapılan direniş yanlısı toplantılar Yunan askerlerinin dikkatini çekmiştir ve bunları engellemek için gece devriyelerini arttırmışlardır. Tülütabaklar ise tam bu zamanlarda ortaya çıkıp devriyelerin dikkatini dağıtmış ve onları korkutup uzaklaştırmıştır. Bu kendine has yöntem işe yaramış, yapılan toplantılarla birlikte Millî Mücadele'nin devamlılığı sağlanmıştır.

Tülütabaklar, geçiş törenleri sırasında protokolün önüne geldiklerinde bir halka oluştururlar, ellerindeki sopaları halkanın orta yerine atarlar ve zeybek oynamaya başlarlar. Bu şekilde de protokolü selamlamış olurlar. Oyun, törenler bitene kadar devam eder.[4]

Prof. Dr. Dağlıoğlu, 1936 yılında Tülütabaklar'ı şöyle anlatmıştır:[5]

Savaşlarda kaba bir güç değil; düşmandan daha önce düşünebilmek, bazen kendisini çok güçsüz, bazen de korkutucu derecede güçlü gösterebilmek, zaferi getirmektedir. Türk halkının, kurtuluş mücadelesinde tüm yurdun, özellikle de Batı bölgelerimizin işgâl altında bulunduğu bir dönemde, Balıkesir bölgemiz 30 Haziran 1920'de Yunanlar tarafından işgal edilmiş, ne askerî, ne de bürokratik düzeyde henüz sert bir karşılık verecek gücümüz bulunamamıştır. Mondros Ateşkes Antlaşması'nın, ordu ve silahlar hakkındaki ağır maddeleri de bu yıllarda adeta elimizi kolumuzu bağlıyordu; Osmanlı ordusunun pek çok kuvveti dağıtılmış, silahları toplanmıştı. Mustafa Kemal'in kurtuluş mücadelesi için çalışmaları devam etse de, çalışmalar henüz meyvesini vermemişti. İşte bu zor yıllarda Balıkesir halkı, düşman işgalini kabullenmeyerek, kurtuluş mücadelesi için, silahsız dahi olsa bizzat mücadele etmeye karar vermiştir. Peki ama bu nasıl olacaktır? Tabii ki, fiziki gücün yeterli olmadığı pek çok an gibi, zeka ve inanç gücü ortaya konularak. Balıkesir halkının bu mücadelesinde öne çıkan kesim ise, debbağlar yani deri işçileri olmuştur. Balıkesir'de bulunan debbağlar, silahları olmamasına karşın düşman askerlerine karşı mücadele edebilmek için en iyi bildikleri işe, dericiliğe sığındılar ve çokça kullandıkları keçi postlarını üstlerine, tıpkı hayvan kürkü giyen ilk insanlar gibi geçirdiler ve bununla da kalmayıp deri işlerken yakılan ateşten kalan isi de sulandırarak tüm vücutlarına sürdüler ve başlarına da yine keçi postundan yapılma bir başlık takarak kendilerini insandan çok, insan ile hayvan arasında bir görüntüye sahip olan fantastik bir yaratığa benzetmeye çalıştılar. Peki bunu neden yaptılar? Çünkü, her yerin kolaylıkla aydınlatılamadığı bir devirde karanlığın içinden aniden çıkan yaratıklar, Yunan askerlerini korkutmak, onları bu bölgenin oldukça tehlikeli ve uğursuz bir yer olduğuna inandırmak için birebirdi. Nitekim debbağların bu planları da tutmuştu. Geceleri korkunç yaratıklar gördüğünü söyleyen, yaratıklar tarafından saldırıya uğrayan, geceleri dışarıda rahatça dolaşamayan askerler, Yunan ordusu için büyük bir sorun hâline gelmeye başlamıştı. İstihbarat birimlerimiz de özellikle önemli toplantıların olacağı gecelerde bu yaratıkların etrafta olmasını destekliyordu. Sırf bu yüzden Yunan garnizon komutanının, geceleri her evin önünde bir fener yakılmasını zorunlu kıldığı aktarılmaktadır.

Tülütabaklar, işgâlci askerlere karşı yaptıkları gösterilerle kolektif mücadele örneği gösterirler. Debbağ olarak deri işleriyle uğraşan esnaf, içinde yaşadığı topluma sahip çıkmak ve onu savunmak amacıyla gösteriler yaparak Millî Mücadele'ye önemli katkıları olan millî toplantıların yapılabilmesini sağlamışlardır. Tülütabaklar, içinde yaşadıkları topluma bağlılıklarıyla ortaya çıkan insanların meydana getirdiği toplumsal bir dayanışma örneğidir. Aynı yerde uzun bir süre birlikte yaşayan insanlar olarak Tülütabaklar ortak bir geçmişin getirisi ile gruplarına bağlılıklarını bu şekilde göstermişlerdir.[6]

Araştırmalar

Tülütabaklarla doğrudan ilgili olan Tülü Kabak oyununun tarihsel sürecine ilişkin elde bulunan tek yazılı belge Hikmet Turhan Dağlıoğlu’nun 1936 yılında Balıkesir “Kaynak” dergisinde yayınlanan “Tülükabak” adlı makalesi incelenmiştir. Makalede deri işlemeciliğinden başalayarak debbağlık ya da dabaklık olarak adlandırılan deri işlemeciliği 1900'lü yıllarda Balıkesir’in en yaygın mesleklerinden biridir. Demet Şafak Aydın’ın aktarımına göre Tülü Kabak oyunu bölgeye ait yöresel bir köy seyirliğidir. Bu analiz tülütabakların tarihsel süreçte nasıl ortaya çıktığına ilişkin yeterli bilgi vermektedir.

Tülütabaklar işgal yıllarında toplumsal dayanışma ruhuyla hareket eden kahramanlardır. Ellerinde yeterli silah olmadığı için koyun ve keçi postu giyip, el, kol ve yüzlerini soba isiyle siyaha boyayarak Yunan askerlerini korkutup kaçırmak için ürkütücü bir görünüme bürünen debbağlardır. Tülütabaklar ülke genelinde yalnızca Kuva-yı Milli Şehri Balıkesir’de kurtuluş gününde gösteri yapan, bu gösterilerle milli toplantıların yapılmasına zemin hazırlayarak toplupsal dayanışmanın en güzel örneğini sergilemişlerdir. Verilen cevaplar aynı zamanda tülütabakların tarihsel süreçteki önemine de vurgu yapmaktadır. Tülütabaklar Kuva-yı Milliye şehri Balıkesir’de sosyal dayanışmanın en özgün örneklerinden birisi olmuş, işgal yıllarında düşmana korku salmış, Balıkesir ahalisine psikolojik destek sağlamıştır.[5][7]

Özellikler

Tülütabaklar, keçi ya da koyun postu, baca kurumu, atkuyruğu, çan ve değnekle korkutucu bir görünüme kavuşan debbağlar yani tabak ve deri işçileridir. Başlarında “Tülükadı” adı verilen liderlerinin rehberliğinde Yunan askerlerine karşı korku salan silahsız kahramanlardır.

Tülütabaklar sekiz on kişilik bir grupturlar. İçlerinden biri “kadı” olur. Kadı atlıdır, diğerleri ise yayadır. Kadıyı sürekli izleyen bir seyis vardır. Seyisin elinde kadıyı yellediği bir tavan süpürgesi vardır.  Kadı merasim sırasında uzun çubuk ağızlığıyla sigara tüttürür. Tülütabaklar da caddenin iki  tarafını kaplayan insan kalabalığının  arasından geçerek geçit törenine katılırlar. Törendeki geçişleri sırasında ansızın insanların ar asına dalarak onları korkuturlar, yüzlerine kara çalarlar. İnsanlar korkmalarına rağmen onları görmek için kalabalığın en önünde yer almaya çalışırlar. Hatta özellikle yüzüne kara çalınmasını isteyen, fotoğraf çektirmek için sıra bekleyen çok kişi vardır. Törenin bu parçası insanlar için o günkü tüm törenin bütünü yerine geçer, zira eskiden halk bu törenlere gitmeyi “tülütabaklara gitmek” olarak ifade ederdi.[8]

Debbağlık ya da dabaklık, Balıkesir’de geçmişte çok yaygın bir meslektir. 1930-1940 yılları arasında 32 adet dabakhanede deri işlemeciliği yapıldığı bilgisi günümüze ulaşmıştır.[7] Balıkesir’de de diğer yerleşim yerlerinde olduğu gibi ulaşım büyük ölçüde develerle sağlanmaktadır. Bu nedenle devecilik lonca olacak kadar önemlidir. Dabakhaneler genellikle deve loncalarının olduğu yerdedir. Dönemin iki büyük esnaf grubu olan deveciler ve dabaklar  geleneksel olarak çeşitli gösterileriler sunmaktadırlar. Balıkesir yöresine ait köy seyirlik oyunları önemli günlerde, düğünlerde ve törenlerde esnaf loncaları tarafından sergilenmektedir. Esnaf loncalarından deveciler deve kılığına girer, dericiler ise kestikleri, derisini işledikleri hayvanın kılığına girerek Tülükabak oyunu oynarlar. 1936 yılında yayınlanan kaynak dergisinin 40. sayısında yer alan “Balıkesir’in Tarihi Hikâyesi Tülükabak” isimli yazı Balıkesir’de gelenekselleşen bir oyun olan Tülükabak hakkında bilgiler vermekte ve onun tarihi ile ilgili görüşleri sunmaktadır.[5] 2010 yılında  Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen 4.Halk Kültürü Araştırmaları Sempozyumu’nda sunulan ve Demet Şafak Aydın tarafından yazılan bildiri ”Balıkesir’de Bir Köy Seyirlik Oyunu: Tülükabak” adını taşır. Bu yazıda Balıkesir yöresine özgü olan Tülü Kabak adlı oyun hakkında tarihi bilgiler verildikten sonra oyunun teknik özellikleri incelenir.[9] Oyun derici esnafı tarafından Balıkesir’in kurtuluşu olan 6 Eylül törenlerinde oynanır. Bu oyunda oyuncular üzerlerine deriden birer kıyafet giyerler. Başlarında deriden bir şapka ya da külah ve ayaklarında da deriden çarıklar vardır yine deriden ya da kıldan yapılmış bıyıklar takarlar. Kıyafetten açıkta kalan yerler de soba isiyle karaya boyanır. Üzerlerinde hayvan çanları bulunan bu kişiler ellerinde de birer sopa bulundurur. Bu oyuncular dışında onların başında duran bir kadı mevcuttur. Bu kişi de aynı giyimdedir fakat ağzında bir pipo ya da tütün çubuğu bulundurur ve bir atın üzerinde en önde gider. Bu ağanın atının yanında elinde bir süpürgeyle onu serinleten bir de seyis bulunur.  Tülükabaklar, kurtuluş günü kutlamalarını izlemeye gelen kişilerin arasına karışarak onları korkutmak amacındadırlar. Başlarında giden kadı hiçbir zaman atından inmez o sadece önden giderek halkı selamlar.[9]

Mirası

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı (UNESCO) 17 Ekim 2003 tarihinde Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’ni kabul etmiştir. Türkiye de bu sözleşmeye 27 Mart 2006 tarihinde dahil olmuştur. Balıkesir’in somut olmayan kültürel miras listesinde 12 unsur yer alır. Bunlar; kamberlik geleneği, Barana geleneği, mahalle hayırları, Yağcıbedir halıları, Tülütabaklar, deve oyunu, Gönen iğne oyası, keçe yapımı, zili dokuma, şayak-aba dokuma, Sarıbeyler seferberlik çöreği ve Pamukçu Mahallesi erkek oyunlarıdır.[10]

Balıkesir’in Kurtuluş Günleri Kuvayi Milliye şehri Balıkesir ve ilçelerinin düşman işgalinden kurtuluş günleri eylül ayı içerisinde farklı günlerde kutlanmaktadır.[11][12] Kutlamalar çerçevesinde her ilçe; şiir dinletisi, halk oyunu gösterileri, yağlı güreşler, tüm şehitler anısına yapılan kortej yürüyüşleri, yarışmalar, konserler, film gösterimleri, yiyecek içecek ikramları gibi etkinlikler gerçekleştirmektedir. Tülütabak gösterisi, kentin kurtuluş günlerinin önemli bir sembolüdür.[10][13][14]

Tülütabak" gösterisi, Balıkesir'e özgü bir gelenek olarak yıllardır sürdürülmektedir.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ a b Pelin Yağcı, Gülhan Yalın, Cevdet Avcıkurt (Ekim 2017). "Turistik Çekicilik Unsuru Olarak Yerel Mistik Kahramanlar: Balıkesir Tülütabak Örneği". Uluslararası Turizm ve Kültürel Miras Kongresi, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Marmaris: ResearchGate. Erişim tarihi: 8 Eylül 2020. 
  2. ^ "Milli Mücadelenin "Tülütabakları"". T.C. Balıkesir Valiliği. 29 Mart 2019. 2 Mayıs 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Eylül 2020. 
  3. ^ a b Doç. Dr. Mediha Akarslan (1996). "Milli Mücadele Döneminde Balıkesir'de Kamuoyunun Oluşması ve Hey'et-i Merkeziye Karar Defteri". Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü. Dergipark. s. 15. 
  4. ^ Kaymak O.  (2017), “ İbn Haldun’un Asabiyet Kavramı”
  5. ^ a b c Dağlıoğlu, H.T. (1936), “Balıkesir’in Tarihi Hikayesi: Tülütabak”, Kaynak Dergisi, s.40, s.129-136
  6. ^ Hasanov, B. (2016)  “İbn Haldun’da Asabiyet Kavramı – Maurice Halbwachs’ın Kollektive HafızaKavramı ile Bir Karşılaştırma” Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, güz: 2016, cilt:15, sayı:59, s.1437-1446
  7. ^ a b Durmaz, U. (2012), “Balıkesir Köy Seyirlik Oyunları Hakkında Bir İnceleme” Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, s.76
  8. ^ Kısıklı, E. (1988), "Sivas Kongresi'nin Milli Mücadele'de Kamuoyu Oluşturması Açısından Önemi," Atatürk Yolu, Sayı: 1, Ankara,  s.32.  
  9. ^ a b Şafak Aydın, D. (2010), “Balıkesir’de Bir Köy Seyirlik Oyunu: Tülü Kabak” Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 8-10 Mart 2010 tarihinde düzenlediği 4. Halk Kültürü Araştırmaları Sempozyumu’nda sunulmuştur.
  10. ^ a b Şehrimde Ben - Ünite 5 (PDF). Balıkesir İl Milli Eğitim Müdürlüğü. Erişim tarihi: 8 Eylül 2020. 
  11. ^ "Milli mücadelenin Tülütabakları". Anadolu Ajansı. 10 Eylül 2013. 11 Ekim 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Eylül 2020. 
  12. ^ Kaya, Aksüt, Miraç, Fahri (6 Eylül 2019). "Savaşta düşmana korku salan 'Tülütabaklar'". Anadolu Ajansı. 30 Eylül 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Eylül 2020. 
  13. ^ "İşgalde düşmanın korkulu rüyası 'Tülütabaklar'". Anadolu Ajansı. 6 Eylül 2016. 23 Ocak 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Eylül 2020. 
  14. ^ "Savaşta düşmana korku salan "Tülütabaklar"". AA. CNN Türk. 6 Eylül 2019. Erişim tarihi: 8 Eylül 2020. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Türk Kurtuluş Savaşı</span> Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki direniş hareketinin işgal kuvvetleri ve iş birlikçilerine karşı verdiği siyasi ve askerî mücadele

Türk Kurtuluş Savaşı, I. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğu'nun İtilaf Devletleri'nce işgali sonucunda Mîsâk-ı Millî sınırları içinde ülke bütünlüğünü korumak için 1919-1922 yılları arasında gerçekleştirilen çok cepheli siyasi ve askeri mücadeledir. Batı Anadolu'da İtilaf Devletleri'nin harekete geçirdikleri Yunan ordusuna; güneyde Fransız ordusuna; doğuda Ermenistan'ın kuvvetlerine; İstanbul rejimine sadık milislere, feodal güçlere ve ayrılıkçılara karşı savaşılmıştır. Bu mücadelenin Batı Cephesi Yunan millî belleğine "Küçük Asya Felaketi" adıyla kazınmıştır. Savaş sırasında Yunan ve Ermeni kuvvetleri, bir etnik temizlik harekâtı olarak, Türk halkına karşı katliamlar, yağmalar ve tecavüzler gerçekleştirmiştir. Savaş, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla sonuçlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Ali Çetinkaya</span> Türk asker ve siyasetçi

Ali Çetinkaya , Türk asker, siyasetçi ve devlet adamı. Kel Ali lakabı ile anılır.

<span class="mw-page-title-main">İstiklâl mahkemesi</span> Türk Kurtuluş Savaşı ve cumhuriyetin ilk yıllarında faaliyet gösteren özel mahkemeler

İstiklâl mahkemesi, Türk Kurtuluş Savaşı sırasında ayaklanma çıkaran ve yağmaya girişenleri, bozguncuları, orduya ait silah ve mühimmatı çalanları, casusları, asker kaçaklarını ve bağımsızlık hareketini engelleme amacıyla propaganda yapanları yargılamak için, çıkarılan özel bir kanunla ilk olarak 18 Eylül 1920 tarihinde kurulan mahkemelerdir. İlk dönem İstiklâl Mahkemeleri, Ankara'daki hariç olmak üzere 17 Şubat 1921 tarihinde kapatıldı. İkinci dönem İstiklâl Mahkemeleri, çalışmalarına 30 Temmuz 1921'de başladı ve 1923'ün Ekim ayına dek faaliyetlerini sürdürdü. Üçüncü ve son dönem İstiklâl Mahkemeleri ise 1923 ile 1927 yılları arasında etkin oldu.

<span class="mw-page-title-main">Türk Kurtuluş Savaşı Güney Cephesi</span> Türk Kurtuluş Savaşının bir cephesi

Güney Cephesi, Fransız Cephesi veya Kilikya Cephesi, I. Dünya Savaşı'nın ardından Fransız kuvvetleri ve beraberindeki Ermeni Lejyonu ile TBMM idaresindeki Kuvâ-yi Milliye arasında gerçekleşen muharebelerden meydana gelen cephedir. Fransa, Sykes-Picot Anlaşması ve ardından Ermeniler ile imzalanan antlaşma ile kendisine düşen topraklara yönelmiştir. 20 Ekim 1921 tarihli Ankara Anlaşması ile cephe kapanmıştır.

Balıkesir Kongresi, 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütarekesi'nden TBMM'nin kurulduğu 23 Nisan 1920 tarihine kadar geçen süreye "Kongreler Dönemi" denilir. Bu süre içindeki 30 dolayında kongrenin "beşi", 1919 ve 1920 yıllarında toplanan Balıkesir kongreleridir. Bunlardan 1, 4 ve 5. kongreye Karesi (Balıkesir) Mebusu (Milletvekili) Mehmet Vehbi Bolak, 2 ve 3. kongreye, harekete sonradan katılan Balıkesir eski Mutasarrıfı Hacim Muhittin Çarıklı başkanlık etmiştir. Bu kongreler, 15 Mayıs 1919'daki İzmir işgalinin hemen ertesi günlerinde Balıkesirliler'in Mehmet Vehbi Bolak önderliğinde kurdukları direniş teşkilatıyla başlattıkları hareketlerin birer parçasıdır. İçlerinde, sadece üç asker vardır: Miralay (Albay) Kazım Özalp, Askeri Kaymakam (Yarbay) Ali Çetinkaya ve Yüzbaşı Kemal Balıkesir. Balıkesir hareketi Millî Mücadele'nin başarıya ulaşmasında önemli rol oynamış; İzmir'den Anadolu içlerine yürümek isteyen Yunan kuvvetlerini engelleyerek, Millî Ordu'nun hazırlanması için Mustafa Kemal Paşa'ya, her saniyesi altın değerinde on üç ay kazandırmıştır.

<span class="mw-page-title-main">İzmir'in İşgali</span> Yunanistanın 1919-1922 yıllarında İzmirde gerçekleştirdiği işgal

İzmir'in İşgali, I. Dünya Savaşı sonrasında Paris'te toplanan uluslararası barış konferansının kararıyla İzmir kentinin 15 Mayıs 1919'da Yunanistan Krallığı tarafından işgaliyle başlayan ve 7 Eylül 1922'de Yunan ordusunun İzmir'i terk etmesinin ardından 9 Eylül 1922'de Türk ordusunun kente girmesiyle sona eren işgal.

<span class="mw-page-title-main">İzmir'in Kurtuluşu</span> İzmirin Yunan işgalinden kurtuluşu

İzmir'in Kurtuluşu, 26 Ağustos'ta başlayan Büyük Taarruz harekâtı sonucu Türk ordusunun Yunan işgali altındaki İzmir'e 9 Eylül 1922'de girmesini belirten tarih terimidir.

Balıkesir Redd-i İlhak Cemiyeti, Kurtuluş Savaşı'nda 15 Mayıs 1919'da Yunanların İzmir'i işgalinden hemen sonra Balıkesir'in durumunun müzakere edildiği çeşitli kongreler sonucunda kurulan cemiyet.

<span class="mw-page-title-main">İstanbul'un İşgali</span> Mağlup Osmanlı İmparatorluğunun başkentinin İtilaf Devletleri tarafından işgali

İstanbul'un İşgali, Osmanlı İmparatorluğu ve İtilaf Devletleri arasında imzalanan Mondros Bırakışması ile Birinci Dünya Savaşı'nın bu ülkeler arasında sona erdiğinin ilan edilmesinin ardından gerçekleşmiştir. Osmanlı başkenti İstanbul, önce 13 Kasım 1918, sonra 16 Mart 1920'de olmak üzere iki kez işgal edildi. İlk işgalde, İstanbul'un önemli ve stratejik noktaları kontrol altına alındı ancak idareye el konulmadı; ikinci işgal ile idareye el konuldu. Eylül 1922'ye gelindiğinde, İzmir'in Kurtuluşu'ndan sonra, Mustafa Kemal Paşa İstanbul'u kurtarmak için Türk birliklerine İngiliz ve Fransız işgalindeki Çanakkale'ye hareket etmeleri emrini verdi. Bu emir üzerine Çanakkale Krizi patlak verdi. Türkler Kurtuluş Savaşı verdiği sırada İrlanda sorunuyla uğraşan Birleşik Krallık, Ankara Hükûmeti ile savaşın eşiğine geldi. Liberal Başbakan David Lloyd George Mustafa Kemal'in birliklerine karşı taarruza geçilmesini istediyse de müttefiklerinin desteğini alamadı ve ülkesindeki savaş karşıtı muhalefet ile dominyonların güçlü direnişiyle karşılaştı. Lloyd George'u gereksiz bir savaş başlatmaya çabalamakla itham eden Muhafazakâr Parti'nin 19 Ekim 1922'de Carlton Club deklarasyonu ile koalisyondan ayrılması sonucu Lloyd George hükûmeti düştü. İlerleyen süreçte diplomatik olaylar Türklerin lehine gelişti. İşgal, son İtilaf birliklerinin 4 Ekim 1923'te şehri terk etmesinden sonra, Şükrü Naili Paşa komutasındaki 3. Kolordu birliklerinin 6 Ekim 1923'te tören eşliğinde şehre girmesiyle sona erdi.

<span class="mw-page-title-main">Kuvâ-yi Milliye</span> Mütareke döneminde direnişçi paramiliter gruplar

Kuvâ-yi Milliye, Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'ndaki yenilgisini takiben Mütareke döneminde ortaya çıkan milis gruplarıdır. Kuvâ-yi Milliye, Kurtuluş Savaşı'nın ilk silahlı savunma kuruluşudur.

<span class="mw-page-title-main">Kanlıpınar, Odunpazarı</span>

Kanlıpınar, eski ismi Sultaniye, Eskişehir ilinin Odunpazarı ilçesine bağlı 100 haneli bir mahalledir.

<span class="mw-page-title-main">Vasıf Çınar</span> Türk devlet adamı

Hüseyin Vasıf Çınar, Türk öğretmen, gazeteci, siyasetçi ve diplomattır.

Bergama Baskını, Yunan ordusunun Türk-Yunan Savaşı esnasında yaptığı bir baskındır. Yunan ordusu Mayıs 1919'da İzmir'e çıkmasından beri Ege Bölgesi'ndeki şehirleri işgal etmeye devam ediyordu. Yunan kuvvetlerinin 10 Haziran 1919'da Reşadiye'ye (Zeytindağ) ulaştığı haberi gelince sırada Bergama'nın olduğu anlaşılmış. Bergama Mühimmat Deposu memuru silah ve cephane Yunanların eline geçmesin diye depoyu havaya uçurdu.

Şeyh Edebalı'yı Anma ve Ahilik Haftası, Bilecik'te eylül ayının ilk haftası gerçekleştirilen kültürel etkinlik.

<span class="mw-page-title-main">Gördesli Makbule</span> Kurtuluş Savaşı direniş gönüllüsü

Gördesli Makbule Hanım, Türk Kurtuluş Savaşı'nda Anadolu'yu işgal eden Yunan kuvvetleri ile savaşırken ölen bir Kuvay-ı Milliye neferidir.

<span class="mw-page-title-main">Hasan Tahsin</span> Türk yazar, gazeteci ve Millî Mücadele figürü

Hasan Tahsin Recep ya da gerçek adıyla Osman Nevres, 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir'e çıkartma yapan, seçkin askerlerden oluşan Yunan Efzon Alayı işgal askerine, Kordonboyu'ndan ilk kurşunu sıkarak Türk direnişini başlatan ulusal sembol kişi, yazar ve gazeteci.

<span class="mw-page-title-main">Yunan Direnişi</span>

Yunan Direnişi, II. Dünya Savaşı sırasında 1941-44 yılları arasında Mihver Devletleri işgali altında bulunan Yunanistan’da işgale karşı faaliyet gösteren silahlı ve silahsız farklı siyasi görüşlere sahip grupları içeren terimdir. II. Dünya Savaşı'nın sona ermesinden az önce Almanların ülkeden atılmasının ardından direnişin farklı unsurları iktidarı almak için birbirleriyle mücadeleye girişmiş ve sonunda Yunan İç Savaşı patlak vermiştir.

ELAS, Almanya'nın Sovyetler Birliği'ne saldırması üzerine Yunanistan'da komünist ilkelere bağlı bir direniş örgütü kurulma kararı aldı. ELAS'ın çoğu köylü nüfusundan oluşuyordu.

<span class="mw-page-title-main">Balıkesir Kuva-yi Milliye Müzesi</span>

Balıkesir Kuvâ-yi Milliye Müzesi, Balıkesir'de I. Dünya Savaşı sonrasında Millî Mücadele çalışmalarında karargah olarak kullanılmış eski belediye binasında 1996'da hizmete giren müze.

Balıkesir'in Kurtuluşu, Türk ordusunun Balıkesir'e girmesi ile 6 Eylül 1922 tarihinde, Balıkesir'in Yunan işgalinden kurtulması olayıdır.