Yaygın kullanımda ve tıpta sağlık, Dünya Sağlık Örgütüne göre, "yalnızca hastalık ve sakatlığın olmaması değil, fiziksel, zihinsel ve sosyal açıdan tam bir iyilik halidir". Zaman içinde farklı amaçlar için çeşitli tanımlar kullanılmıştır. Sağlık, düzenli fiziksel egzersiz ve yeterli uyku gibi sağlıklı faaliyetlerin teşvik edilmesi ve sigara veya aşırı stres gibi sağlıksız faaliyetlerin veya durumların azaltılması veya bunlardan kaçınılması yoluyla teşvik edilebilir. Sağlığı etkileyen bazı faktörler, yüksek riskli bir davranışta bulunup bulunmama gibi bireysel seçimlerden kaynaklanırken diğerleri toplumun insanların gerekli sağlık hizmetlerini almasını kolaylaştıracak veya zorlaştıracak şekilde düzenlenmiş olması gibi yapısal nedenlerden kaynaklanmaktadır. Genetik bozukluklar gibi diğer faktörler ise hem bireysel hem de grup seçimlerinin ötesindedir.

İşsizlik, herhangi bir ekonomik toplumda çalışmak istediği halde iş bulamayan yetişkinlerin bulunması durumu. İş bulamayan kimseye işsiz denir. Ekonomide genellikle 16 yaş ve üzeri kimseler işsiz grubuna dahil edilirler. Başlıca işsizlik türlerinden bazıları yapısal işsizlik, friksiyonel işsizlik, döngüsel işsizlik, gönülsüz işsizlik ve klasik işsizliktir. Yapısal argümanlar, yıkıcı teknolojiler ve küreselleşmeyle ilgili nedenleri ve çözümleri vurguluyor. BM Uluslararası Çalışma Örgütü'ne (ILO) göre, 2018 yılında dünya çapında 172 milyon insan işsizdi.

Kaygı, endişe ya da anksiyete, hoş olmayan bir iç çatışma durumu ile karakterize olan, sıklıkla ileri geri ilerleme gibi sinirsel davranışların eşlik ettiği bir duygudur. Bu durum, beklenen olaylar karşısında öznel olarak hoş olmayan dehşet duygularıdır.

Hastalık, bir organizmanın tamamının veya bir kısmının yapısını veya işlevini olumsuz yönde etkileyen ve hemen herhangi bir dış yaralanmaya bağlı olmayan belirli bir anormal durumdur. Hastalıklar genellikle belirli belirti ve semptomlarla ilişkili tıbbi durumlar olarak bilinir. Bir hastalığa patojenler gibi dış faktörler veya iç işlev bozuklukları neden olabilir. Örneğin, bağışıklık sisteminin dahili işlev bozuklukları, çeşitli bağışıklık yetmezliği, aşırı duyarlılık, alerjiler ve otoimmün bozukluklar dahil olmak üzere çeşitli farklı hastalıklara neden olabilir.
Toplumsallaşma, sosyalizasyon ya da sosyalleşme, toplumun mevcut değer ve normlarının bireylere öğretilmesi süreci olarak tanımlanabilir. Bu süreç içerisinde birey ferdi olduğu toplum içerisinde nasıl davranacağını öğrenir. Aynı zamanda, bireyin sahip olduğu ya da toplum tarafından verilen rollerin ve sahip olunan statülerin gerektirdiği davranış biçimlerini, toplumun kendilerinden beklentilerini öğrenir. Toplumsallaşma sürecinde birey kendi toplumunun bir üyesi olmayı, toplumu tarafından kabul gören davranış örüntülerini, insanın davranışlarına yön veren, bunları belirleyip şekillendiren temel toplumsal ve kültürel değerleri (normları) öğrenir. Öğrenmekle de kalmayıp bunları içselleştirip kendisine mal eder ve bu değer ve normlar doğrultusunda davranmaya başlar. Daha öz bir anlatımla, birey toplumu ile bütünleşir ve toplumunun bir parçası haline gelir.

Ebeveyn kavramı, temel anlamda çocuğa bakım vermekle sorumlu olan biyolojik ya da evlat edinen anne ve/veya babayı kapsamaktadır.
Şizoid kişilik bozukluğu, insan ilişkilerinde ilgi eksikliği, yalıtılmış bir yaşam tarzı, yalnız yapılan eylemler ve etkinlikleri tercih, içe dönüklük, duygusal soğukluk, davranış ile ilişkilerin mekanik ve tekdüze olması ile karakterize kişilik bozukluğudur. Şizoid kişilik bozukluğuna sahip bireyler, insanlarla yakın duygusal bağlar kurmadıkları gibi bilinç düzeyinde böyle bir bağ kurma ihtiyacı da hissetmezler. Bu sebeple utangaç insanlardan farklıdırlar. Başkalarının duygusal beklentilerine karşılık veremezler. Olumlu veya olumsuz eleştirilere genellikle tepkisiz kalırlar ve duygusal durumları genellikle değişmez. Çevrelerindeki insanlar tarafından soğuk olarak yorumlanmalarının nedenleri bunlardır. Tüm bu özellikler, kişilik yapılarının birer parçasını oluşturduğu için yaşamın sadece belli bir bölümünde değil, genelinde etkilidir.
Hipertimezi, hipertimestik sendrom ya da son derece üstün otobiyografik bellek ; son derece nadir bir nöropsikolojik durumdur. Temel özelliği bu kişilerin otobiyografik bellek denilen, kişinin geçmişine yönelik olaylar ve deneyimleri, normal insanlardan çok daha fazla hatta hayatının çoğunluğunu kapsayacak derecede hatırlama durumudur. İlk kez nöropsikoloji dergisi Neurocase’de 2006 yılında Elizabeth Parker, Larry Cahill, Dr Paul Tejera ve James McGaugh tarafından kaleme alınan bir makalede tanımlandı. Makaleye göre hipertimezinin iki belirleyici özelliği şunlardır;
- Kişi kendi kişisel geçmişi hakkında düşünmeye anormal miktarda zaman harcamaktadır
- Kişi kendi kişisel geçmişinden belirli olayları hatırlamak için olağanüstü bir kapasiteye sahiptir.

Kazanılmış başarısızlık sendromu veya öğrenilmiş çaresizlik sendromu, organizmanın göstermiş olduğu tepkilerin sonuca ulaşmaması durumunda, sonucu değiştiremeyeceğine karşı oluşan inanç ile gelen bir ruh hâli durumudur. İnsanlarda zamanla oluşan başarısızlıklar karşısında kişinin bir şeyleri başarma isteğini günden güne kaybetmesi sonucunda, belli bir konuda veya genel olarak başarısız olacağına dair bir inanç geliştirmesi ile kendini gösterir.
Benlik kurgusu, kişinin kendine dair algısını, kendisiyle ilgili farkındalığını sosyal etkileşimler sonucu oluşturduğu bir yapıdır.
Öz sunum (kendini sunma ya da benlik sunumu) bireylerin, etkileşim içinde bulundukları kişilerdeki izlenimlerini kontrol etme çabası olarak tanımlanır. İzlenim yönetimi bazı kaynaklarda öz sunum ile aynı anlamda kullanılmasına rağmen tanım olarak öz sunumu içinde barındıran, daha kapsayıcı bir kavramdır. Kısaca, izlenim yönetimi bireyin bir eşya, grup, olay veya kendisi hakkında başkalarının izlenimini şekillendirme çabası olarak tanımlanmaktadır.
Çoklu benlik Yaklaşımı, genel olarak kişilik kavramını, bir çoklu benlik durumlarının toplamı olarak ele alan yaklaşımdır. Kişilik, bağlama göre aktif olan ve her birinde farklı duygusal, bilişsel, davranışsal özellikler barındıran benliklerin bir toplamıdır. Pek çok araştırmacı kabul etmektedir ki, günümüzde benliğin tek ve farklılaşmamış açıklamaları bir yanlışı yansıtmaktadır. Benliği görece birbirinden ayrışık ve birbirinden farklı kimliklerden(her bir kimlik kendi benlik bilgisine sahiptir) oluşmuş bir repertuvar olarak görmek daha doğru bir yaklaşımdır. Bu kimlikler benlik yönü olarak adlandırılabilir ve her benlik yönünün kendine ait davranışsal, duygusal, bilişsel özellikleri vardır. Her benlik yönünü, bireyin önemli ihtiyaçlarını, hedeflerini ve motivasyonlarını yansıtan psikolojik bir tuval olarak değerlendirmek mümkündür. Örneğin kişinin sporcu benlik yönü, her gün spor yaptığı fitness salonuna girdiği anda aktif olacaktır ve spor yaparak geçirdiği süre boyunca da bu benlik yönü ile ilgili bilişsel, davranışsal, duygusal özellikler aktif kalmaya devam edecektir. Ancak kişi spor yaptıktan sonra eve gelip çocuklarına yemek hazırlamaya başladığı anda ise kişinin annelik-babalık benlik yönü aktif olacak ve bu benlik yönünün özellikleri bu süre boyunca sergilenecektir.
Pozitif psikoloji, 1990'lı yılların sonlarında başlayan bir akımdır ve günümüze geldikçe önem kazanan bir araştırma alanı haline gelmiştir. Pozitif psikoloji hakkındaki araştırmalar ve kuram geliştirme çabaları sayıları gittikçe artan bir psikolog grubunun dikkatini çekmektedir ve hümanistik psikoloji hareketinin en uzun soluklu mirasını temsil edebilir. Ancak bazı psikologlar, hakkını teslim etseler de, pozitif psikolojiyi hümanistik psikolojinin ‘’ yeniden paketlenmesi’’ olarak görüyorlar. Pozitif psikoloji, “bireylerin, grupların ve kurumların uygun bir şekilde işlev görmesine yardımcı olan ve onların gelişmelerine katkı sağlayan durumlar ve koşulların bir çalışması” olarak tanımlanmıştır.
Sosyal sağlık, genellikle iki farklı ama iç içe geçmiş kavramları ifade eden bir terimdir. Sosyal sağlık, bireyin sağlığına işaret eder ve başkalarıyla etkileşime girme ve sosyal durumlarda ilerleme yeteneğini vurgular. Aynı zamanda, tüm topluluğun sağlığına ve üyelerinin nasıl davrandığına bağlı olabilir.

Sağlık yönetimi, tıp ve sağlık hizmetlerinin tüm boyutlarına işletmecilik perspektifiyle inceleyen, uzmanlaşmış bir yönetsel disiplindir. Sağlık alanında ortaya çıkan yönetim ihtiyacının karşılanmasına yönelik olarak gelişen; toplumun sağlık düzeyini korumak ve geliştirmek için kaynakların planlanması, örgütlenmesi, harekete geçirilmesi ve denetlenmesi sürecidir.
Yabancı el sendromu (YES) veya Dr. Garipaşk sendromu, kişinin ellerinden birisinin bireyin bilincinden bağımsız, "kendi bilinci varmış gibi" hareket etmesine sebep olan nörolojik bir sendromdur. Yani kısaca kişinin iki elinden biri, kontrolsüz olarak hareket eder; ancak bu hareket kasılma, fırlama gibi anlamsız hareketler değildir. Tıpkı beyin kontrolünde, sanki kişi gerçekten isteyerek hareket ettiriyormuş izlenimi verir.

Hayvanlarda acı, onların sağlığını ve refahını olumsuz yönde etkileyen bir meseledir. Acı, Uluslararası Ağrı Araştırmaları Derneği tarafından "Gerçek veya potansiyel doku zararı ile ilişkili veya bu tür bir tahribat ile açıklanabilen rahatsız edici algısal ve duygusal tecrübe." olarak tanımlanır. Sadece ağrıyı yaşayan hayvan, onun niteliğini ve şiddetini bilebilir. Bir gözlemcinin bu tür bir duygusal tecrübenin yaşandığını bilmesi, özellikle ağrıyı tecrübe eden birey bunu ifade edemiyorsa güç hatta imkansız olabilir. İnsan dışı hayvanlar hislerini, konuşabilen insanlar gibi ifade edemezler fakat davranışsal gözlemler yapmak, yaşadıkları acının boyutuna dair bir ipucu verebilir. Tıpkı hastalarıyla aynı dili konuşamayan hekimlerin ve sağlık görevlilerinin yaptığı gibi, acıya dair belirtiler anlaşılabilir.
Psikolojik şiddet, failin mağduru duygusal olarak sindirmek ve aşağılamak, ona yaptırım uygulamak veya cezalandırmak için toplumdan soyutlamak üzere baskı uyguladığı bir saldırganlık ve istismar biçimidir.
Stres yönetimi, bir kişinin stres düzeyini, özellikle de kronik stresi, genellikle günlük işleyişin iyileştirilmesi amacıyla kontrol etmeyi amaçlayan bir psikoterapi yelpazesidir. Stres, her bireyin duygu durumsal faktörlerine göre değişen çok sayıda fiziksel ve zihinsel semptom üretir. Bunlar, baş ağrıları, göğüs ağrısı, yorgunluk ve uyku sorunları gibi fiziksel sağlıktaki düşüşü ve depresyonu içerebilir. Stres yönetimi süreci, modern toplumda mutlu ve başarılı bir hayatın anahtarlarından biri olarak gösterilmektedir. Hayat genellikle üstesinden gelinmesi zor olabilen çok sayıda talep sunar, ancak stres yönetimi, kaygıyı yönetmenin ve genel mutluluğu sürdürmenin çeşitli yollarını sunar. Her biri stresi kontrol etmek için farklı mekanizma açıklamalarına sahip birkaç stres yönetimi modeli vardır. Hangi mekanizmaların fiilen işlediğini ve uygulamada etkili olduğunu daha iyi anlamak için çok daha fazla araştırma yapmak gereklidir.

Christina Maslach Amerikalı bir sosyal psikolog ve Berkeley'deki California Üniversitesi'nde fahri psikoloji profesörüdür ve mesleki tükenmişlik üzerine yaptığı araştırmayla tanınır. Maslach Tükenmişlik Envanteri ve Çalışma Yaşamı Alanları Araştırması'nın ortak yazarlarından biridir. Profesyonel kariyerinin başlarında Maslach, Stanford hapishane deneyini durdurmada etkili oldu. 1997'de ABD'de Yılın Profesörü ödülüne layık görüldü.