İçeriğe atla

Tüfek, Mikrop ve Çelik

Tüfek, Mikrop ve Çelik
YazarJared Diamond
KonularCoğrafya, sosyal evrim, medeniyetler tarihi, etnoloji
Yayım1997 (1. Basım)
YayımcıTÜBİTAK Yayınları
ISBN975-403-271-8

Tüfek, Mikrop ve Çelik: İnsan Topluluklarının Yazgıları, Kaliforniya Üniversitesi coğrafya ve fizyoloji profesörü Jared Diamond'un 1997'de yazdığı kitabın adıdır. 1998'de kurgusal olmayan genel eser dalında Pulitzer Ödülü ve En İyi Bilim Kitabı dalında Aventis ödülü kazanmıştır. Temmuz 2005'te National Geographic Society tarafından kitaba bağlı kalarak çekilen bir belgesel PBS'de yayınlanmıştır.[1]

Kitap aynı zamanda Tüfek, Mikrop ve Çelik: İnsanlığın son 13.000 yıllık kısa hikâyesi adıyla da yayınlandı.[2] Kitap Avrasya hegemonyasının fikri, ahlaki veya doğuştan genetik üstünlüğe sahip olduğu iddiasını reddederken, Avrasya medeniyetlerinin (Kuzey Afrika da dahil) nasıl hayatta kaldıklarını ve diğerlerini nasıl ele geçirdiklerini açıklamaya çalışıyor. Diamond, insan toplulukları arasındaki güç ve teknoloji farkının çevresel faktörlerden kaynaklı olduğunu çeşitli güçlendirilmiş olumlu geri bildirimlere dayandırarak savunuyor. Kültürel veya genetik farklılıkların Avrasyalıları avantajlı kıldığını (örneğin, yazılı dil veya bölgesel hastalıklara karşı Avrasyalıların direncindeki gelişim) fakat bu avantajların Avrasyalıların gen yapılarından dolayı değil, coğrafyanın toplumlar ve kültürler üzerindeki etkisinden dolayı ortaya çıktığını iddia ediyor.

Özet

Kitabın önsözü Diamond'un Papua Yeni Gine'li politikacı Yali ile olan diyaloğuyla başlıyor. Diyalog daha sonra Yali'nin halkıyla, o topraklarda 200 yıl boyunca hükmeden Avrupalıların güç ve teknoloji alanlarındaki gözle görülür farklılıklarına ve bu farklılıkların hiçbirinin Avrupalıların herhangi bir genetik üstünlüğüyle alakalı olmadığı noktasına doğru gidiyor. Yali yerel dilde "icat ve işlenmiş ürün" için kullandıkları "cargo" kelimesini kullanarak soruyor: "Beyazların neden bu kadar çok kargosu yani işlenmiş ürünü ve icadı var ve biz Yeni Ginelilerin neden bu kadar az?"

Diamond aynı sorunun her yere uygulanabildiğini fark eder: "Avrasya kökenli insanlar... dünyaya refah ve güç noktasında hükmediyorlar." Diğer toplumlar, sömürgeci güçleri başlarından attıktan sonra bile hala refah ve güç konusunda duraksama yaşıyorlar. Ve daha başka toplumlar "kırıp geçirildiler, zapt edildiler ve hatta bazı durumlarda Avrupalı sömürgeciler tarafından yok edildiler." diyor. Diğer kıtaların insanları (Sahra altı Afrikalılar, Amerika yerlileri, Avustralya Aborjinleri ve Yeni Gineliler ve Güneydoğu Asya'nın asıl sakinleri) büyük ölçüde zapt edildi, yerleri değiştirildi ve bazı uç durumlarda -Amerika yerlileri, Avustralya Aborjinleri ve Güney Afrikalı yerli halk Khoisan gibi örneklere gönderme yapılıyor - Avrasyalılar ve Bantu'lar gibi tarım tabanlı toplumlar tarafından büyük ölçüde yok edildiler. Buz çağından sonra tarımın erken geliştiği toplumların, askeri ve politik yönden ileride olmalarına bağlıyor bu durumu. Gücün ve başarıların orantısız olarak dağılmasına açıklamalar getiriyor.

Jared Diamond özetle, tarihin seyrini, dört önemli faktörün belirlediğini söylüyor.

  1. Potansiyel tahıllar ve ehlileştirilebilen hayvanların ulaşılabilirliği
  2. Tarımın yayılmasına yön veren kıta ekseninin yerleşimi
  3. Kıtalar arasında bilginin transferi
  4. Nüfus büyüklüğü

Bu nedenle yazar, dünyadaki tüm toplumlar arasındaki farklılıkların coğrafya ile açıklanabileceğini iddia eder. Kitap, insanlığın buzul çağından bugüne uzanan gelişimini, dünya coğrafyasının çok geniş bir kısmını kapsayacak şekilde kurgusal bir dille anlatır.

Başlık

Kitabın ismindeki tüfek, mikrop ve çelik sırasıyla, tarımla uğraşan toplumların diğerlerini zapt etmesi ve onlara hükmetmesi, sayıca bazen üstün olmamalarına rağmen üstün silahları sayesinde askerî güç elde etmelerine (tüfek); Avrasya kökenli hastalıkların bu hastalıklara karşı bağışıklığı olmayan yerel nüfusu zayıflatıp azaltması ve dolayısıyla üzerilerindeki kontrolü kolaylaştırmasına (mikrop) ve merkezi hükûmetin milliyetçiliği ve güçlü askerî birlikleri desteklemesi (çelik), referans içerir. Kitap aynı zamanda coğrafyayı da kullanarak Avrupalıların nasıl üstün bir askeri teknoloji geliştirdiklerini ve Avrupa ve Asyalıların nasıl bazı hastalıklara karşı bağışıklık kazandıklarını, aynı zamanda bu hastalıkların Amerika'daki yerel halkla kurulan ilk iletişimden sonra salgın şeklinde o halkları nasıl harap ettiğini de gösteriyor. Avrasya yaklaşık 13,000-15,000 yıl önce son Buzul Çağı'ndan sonra, coğrafik, iklimsel ve çevresel olarak en faydalı çıkan kıta olmuştur.

Teorinin anahatları

Diamond, Avrasya uygarlıklarının yaratıcı eserlerden daha çok fırsat ve ihtiyaçtan doğan ürünler ortaya koyduklarını savunuyor. Bundan dolayı uygarlık, üstün zekadan dolayı değil, belli bazı ön koşullar altında, gelişim zincirinin bir neticesi olarak doğar.

İlk toplumlarda, insanlar avcı-toplayıcı gruplar hâlinde yaşadılar. Medeniyete doğru ilk adım ekinlerin işlenmesi ve hayvanların evcilleştirilmesiyle tarımın gelişimiyle oldu. Tarım ürünleri; yiyecek fazlasını doğurdu ve bu da yerleşik toplum düzeninin gelişimine, zanaate, hızlı nüfus artışına ve iş gücünün özelleşmesine neden oldu. Büyük topluluklar bürokrasiye ve yönetici bir sınıfa sahip olmaya doğru meylettiler ve bunun neticesinde devlet ve imparatorluklar doğdu.[3]

Tarım her ne kadar dünyanın farklı yerlerinde gelişmeye başladıysa da, Avrasya uygun bitki örtüsü ve ehlileştirilebilir hayvan çeşidinin fazlalığı gibi faktörlerden ötürü avantaj sağladı. Avrasya diğer kıtalara kıyasla; arpa, unun farklı çeşitleri, protein zengini gıdalar, tekstil için keten, keçi, koyun ve büyükbaş hayvanlar ve bunların derileri, yünleri, kemik ve toynakların kaynatılmasıyla elde edilen yapıştırıcılar gibi çok geniş yelpazede bir ürün çeşitliliğine sahipti. Orta doğu medeniyetleri ticarete başladıklarında, komşu bölgelerde at ve maymun gibi (ulaşımda kullanmak üzere) daha yararlı hayvanlar buldular.

Tersine, Amerikalı yerli çiftçiler geniş çayırlarda mısır yetiştirme mücadelesi verdiler fakat mısır besin değeri düşük bir gıdaydı ve tek tek dikildiğinden yetiştirmesi çok zahmetli bir işti. Avrasyalılar ise ekimi ve yetiştirmesi çok kolay, lif ve besin değeri yüksek buğday ve arpaya sahipti. Buğday ötekilere oranla %8-14 gibi yüksek bir oranda protein içerme üstünlüğüne sahipti. Bu yüzden nüfusun hızlı bir şekilde artmasına yardımcı olacak yiyecek fazlalığı oldu. Bu nüfus artışı iş gücünü, yatırımı ve zanaati arttırdı. Ayrıca tropik iklimlerde yetişen muz gibi ürünlerin aksine hububat uzun süreli olarak depolanabildi.

Avrasya evcilleştirilebilen 13 büyük hayvan (44 kg üzeri) türüne sahipken; Güney Amerika'da sadece bir tane (lama ve alpaka aynı tür olarak sayılıyor); geri kalan bütün kıt'alarda ise hiç yoktu. Diamond, Anna Karenina prensibine göre küçük sayıdaki evcilleştirilebilir hayvan (148'de 14 aday) türünü açıklarken: pek çok umut verici tür evcilleştirilebilmelerini engelleyen inanılmaz büyük zorluklara sahiplerdi.

Avrasyalılar at ve deve gibi ehilleştirmesi kolay uysal büyükbaş hayvanlara sahipken, Afrikalılar hem aslan, leopar gibi vahşi memelilere hem de zebra ve yaban eşeği gibi ehilleştirmesi zor hayvanlara sahiptiler. Diamond, Yeni Gine'de insan yaşamına faydalı hayvanların 4.000-5.000 yıl önce Doğu Asya topraklarından geldiğinin de altını çiziyor.

Avrasya'nın büyük kara parçası ve uzun doğu-batı mesafesi bu avantajları arttırdı. Geniş alanlar sayesinde ehilleştirmeye uygun çok fazla bitki ve hayvan türüne sahipti ve üzerinde yaşayan insanların hem yenilikleri hem de hastalıkları değiştirmelerine imkân sağladı. Doğu-Batı oryantasyonu sayesinde kıtanın bir ucundaki türlerin benzer iklim ve mevsime sahip diğer kısımlarda da yaşayabilmelerine imkân vardı. Öte yandan, Avustralya buzul çağından sonra muhtemelen insanların avlanmasından dolayı soyları tükendiğinden, faydalı hayvan kıtlığı çekiyordu. Avrasya'nın Doğu-Batı oryantasyonunun en çok fayda sağladığı kıta Avrupa oldu. Milattan önceki yüzyılın başlarında Avrupa'nın Ege bölgesinde kalan kısımları Orta Doğu'nun hayvan, bitki ve tarım tekniklerini kendilerine adapte etti ve bunu daha sonra Avrupa'nın tamamı takip etti.

Yiyecek fazlalığı ve nüfus yoğunluğu iş gücünün artmasına ve farklı alanlara yayılmasına imkân sağladı. Çiftçilik dışındaki esnaflık ve yazıcılık gibi uzmanlıkların artışı ekonominin ve teknolojinin büyüme hızını arttırdı. Avrupalıları bu ekonomik ve teknolojik büyüme sayesinde çeliği işleyip silah üretti ve böylece diğer kıt'alardaki toplulukların kontrolünü ele geçirmeye başladı.

Avrasya'nın nüfus yoğunluğu, ticaret hacmi ve yiyecek bolluğu geniş çapta salgın hastalıkların (hayvandan insana geçenler de dahil) yayılmasına neden oldu. Doğal seçilim Avrasyalıları çok fazla sayıda mikroba karşı bağışıklık kazanmaya itti. Avrupalılar Amerikalılarla ilk iletişimi kurduklarında, Avrupa hastalıkları (ki Amerikalıların bu hastalıklara karşı herhangi bir bağışıklıkları yoktu) Amerikalıların nüfusunu kırıp geçirdi. (Afrika ve Güney Asya'da bu hastalık alışverişi durumu biraz daha dengeliydi, sıtma ve sarıhumma gibi hastalıklar buraya gelen beyazları etkiledi ve onlar için bölgeyi beyaz adamın mezarı konumuna çevirdi.) Kitabın adında geçen "mikrop", az sayıda Avrupalının hastalıktan kırılan yerli halkları nasıl kontrol altında tuttuklarına bir gönderme yapıyor.

Entelektüel arka plan

Diamond çevresel faktörlerin insanlık tarihinde büyük etki yarattığını savunan ilk kişi değildir. 1850'lerin sonunda, Henry Thomas Buckle bu konuda araştırmalar yapmış ve daha sonra uygun iklim ve toprakların ve buna bağlı olarak üretilen fazla yiyeceğin bir nüfusun refahına önemli katkılarda bulunduğunu yazmıştır. Deprem ve sel gibi doğal afetlerin az olduğu yerlerde yaşayan insanların daha az batıl inanç sahibi olduklarını ve buna bağlı olarak daha hızlı entelektüel gelişim kaydettiklerine inanmıştır.

1930'larda, Fransa'daki Annales School'da coğrafya, tarih ve sosyoloji kullanılarak uzun süreli tarihi yapılar üzerinde bir araştırma yapıldı. Araştırmacılar coğrafya, iklim ve toprak kullanımının etkilerini incelediler. 1960'lardan sonra coğrafya ABD'de akademik disiplinlerden neredeyse çıkarılmasına karşın, pek çok coğrafya kökenli tarihsel teori 90'lı yıllarda yayınlandı. Buna ek olarak, insanın doğadaki aktivitelerini inceleyen çevresel tarih bölüm olarak yükselmeye başladı.

William H.McNeill de, ilk baskısı 1977'de yapılan "Plagues and Peoples" adlı eserinde benzer tezler ileri sürmüştür. Özellikle salgın hastalıkların yayılma şekilleri, bu hastalıkların tarih içinde geçirdiği evrimler ve tüm bu hastalıkların çeşitli toplulukların uygarlıklarına yaptığı çok büyük etkiler, 20. yüzyıl sonuna kadar tarihçiler tarafından hemen tamamen ihmal edilmişti. Oysa bu etki sanıldığından çok daha önemliydi. McNeill kitabında buna dair kanıt niteliğinde birçok tarihi olguyu açıklar.

Tepkiler

Tüfek, Mikrop ve Çelik, hem beğenenler hem de yaklaşımını reddedenler olmak üzere çok geniş bir alanda ilgi ve tepki gördü. Farklı disiplinleri güçlü bir şekilde sentezlemesinden ötürü 1998'de kurgusal olmayan genel eser dalında Pulitzer Ödülü, En İyi Bilim Kitabı dalında Aventis ödülü ve Bilim Kitapları dalında Royal Society Rhône-Poulenc ödülü kazandı. Temmuz 2005'te National Geographic Society tarafından kitaba bağlı kalarak çekilen bir belgesel PBS'de yayınlandı. Kitap TÜBİTAK Yayınları tarafından Türkçeye çevrildi.

Eleştiriler

Eleştirmenler kitabın tarım, ekonomi ve politik büyüme arasındaki ilişkiyi analiz eden kültürel evrimciler Leslie White, Julian Steward ve Ester Boserup ile tarım, Avrupa yayılmacılığı ve hastalıklar arasındaki ilişkiyi analiz eden tarihçiler William McNeill ve Alfred Crosby'nin eserlerinin bir türevi olduğunu savunurlar.

Eleştiriler aşağıdaki gibi üç ana maddede toplanır:

Avrupamerkezci determinizm

2000'de yayınlanan kitabında antropolog ve coğrafyacı James Morris Blaut "Tüfek, Mikrop ve Çelik"'i çevresel determinizm teorisini canlandırdığı için eleştirdi ve kitabın yazarı Diamond'ı modern Avrupamerkezci tarihçilere örnek olarak gösterdi. Blaut, Diamond'ın "Avrasya" ve "yenilik" kelimelerini bol kullanarak Orta Doğu ve Asya'da geliştirilen teknolojik icatların okuyucuyu Batı Avrupa'nın icatları kanısına yönlendirdiğini söyler. Blaut, Diamond'un Avrasya'nın sıcak bölgelerinin dışında kalan yerlerde yetişen ve besin değeri yüksek mahsulleri görmezden geldiğini ve hafife aldığını belirtir.

Politik etkenler

Askeri tarihçi ve muhafazakâr siyasi yazar Victor Davis Hanson, Diamond'ın Batı egemenliğinin ırksal olmadığı savına katılır fakat Hanson Batı kültürünün özellikle politik özgürlük, kapitalizm, bireycilik, cumhuriyetçilik, rasyonalizm ve tartışma kültürü gibi bazı asli unsurlarının bu toplulukları etkilediğini savunur. Hanson, Diamond'ın kafasının tarih konusunda çok karışık olduğunu ve çevre faktörünün ilgisiz olduğunu söyler.

Argümanların zayıflığı

Eleştirilere cevaplar

Beklenen eleştiriler

Avrupa merkezci determinizm eleştirisine cevap

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ "Arşivlenmiş kopya". 18 Ekim 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Nisan 2012. 
  2. ^ Jared Diamond, Guns, Germs and Steel: A short history of everybody for the last 13,000 years, London: Vintage, 2005 [1997]
  3. ^ Diamond, J. (March 1997). Guns, Germs, and Steel: The Fates of Human Societies. W.W. Norton & Company.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Tarım</span> bitki ve hayvan evcilleştirme bilimi.

Tarım veya ziraat, bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretilmesi, bunların kalite ve verimlerinin yükseltilmesi, bu ürünlerin uygun koşullarda muhafazası, işlenip değerlendirilmesi ve pazarlanmasını ele alan bilim dalıdır. Diğer bir ifade ile insan besini olabilecek ve ekonomik değeri olan her türlü bitkisel-Hayvansal ürünün bakım, besleme, yetiştirme, koruma ve mekanizasyon faaliyetlerinin tamamı ile durgun sularda veya özel alanlarda yapılan balıkçılık faaliyetlerinin tümüdür.

<span class="mw-page-title-main">Orta Asya</span> Asyanın okyanuslardan uzak iç kesimi

Orta Asya, dar anlamıyla geçmişte Sovyetler Birliği'nin parçası olan beş ülkeyi tanımlar. Geniş anlamda ise Afganistan, Pakistan'ın kuzeyi, Çin'in batısı, Moğolistan ve Rusya'nın bir kısmı ile kuzeydoğu İran'ı içeren bölge ve bölgeyi tanımlamak için kullanılan coğrafi terim. Asya'nın dünya okyanuslarından uzak iç kesimini belirtmek için kullanılır, bölgenin bu denizlere kapalı oluşu başlıca ana özelliğidir. Orta Asya, aynı zamanda Türk halklarının anayurdudur.

<span class="mw-page-title-main">Orta Çağ</span> 5. yüzyıl – 15. yüzyıl arasını kapsayan tarihî dönem

Orta Çağ, tarihçiler tarafından 5. yüzyılın sonlarından 15. yüzyılın sonlarına kadar sürdüğü söylenen tarihî dönemi ifade eden kavramdır. Orta Çağ dönemine verilen bir diğer isim olan "Klasik Sonrası Dönem" terimi, "Klasik Antik Çağ" döneminin adından türetilmiş olsa da, daha geniş bir coğrafi tanıma sahiptir. Orta Çağ, tarihçiler tarafından ihtilaflar olmasıyla birlikte, genel olarak MS 500–1500 aralığındaki dönemi kapsamaktadır ve Antik Çağ ile modern zamanlar arasında ayrı bir dönem olarak görülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Hastalık</span> organizmaları olumsuz etkileyen anormal durum

Hastalık, bir organizmanın tamamının veya bir kısmının yapısını veya işlevini olumsuz yönde etkileyen ve hemen herhangi bir dış yaralanmaya bağlı olmayan belirli bir anormal durumdur. Hastalıklar genellikle belirli belirti ve semptomlarla ilişkili tıbbi durumlar olarak bilinir. Bir hastalığa patojenler gibi dış faktörler veya iç işlev bozuklukları neden olabilir. Örneğin, bağışıklık sisteminin dahili işlev bozuklukları, çeşitli bağışıklık yetmezliği, aşırı duyarlılık, alerjiler ve otoimmün bozukluklar dahil olmak üzere çeşitli farklı hastalıklara neden olabilir.

Ekonominin genelde bağlı olduğu alan tarih boyunca, zaman ilerledikçe değişiklik göstermiştir. Yerleşik hayata geçilmesiyle başlayıp gelişen tarım etkinlikleri "Tarım Toplumu"nu doğurmuş; makineleşme, fabrikalaşma gibi gelişmelerle, yani sanayi devrimi ile birlikte de "Sanayi Toplumu" kavramı ortaya çıkmıştır. Son dönemlerde hızla gelişen bilgi ve iletişim teknolojileri ise "Bilgi Toplumu" kavramının varlığına sebebiyet vermiştir.

Askerî tarih, insanlık tarihi boyunca süregelen ve çatışma kategorisine giren olaylardan oluşur. Bunlar iki kabile arasındaki küçük çaplı dövüşmeden yeryüzündeki birey nüfusunun çoğunluğunu etkileyen düzenli ordular arasında geçen bir dünya savaşına kadar sıralanırlar. Bu olayları yazarak ya da diğer yollardan kaydeden kişilere de askerî tarihçi denir.

<span class="mw-page-title-main">Tarih öncesi savaş</span>

Tarih öncesi savaş, yazının bulunmasından ve devletler gibi büyük sosyal yapıların kurulmasından önceki çağlarda yapılan savaşlardır. Tarihî savaşlar Sümerlerde Bronz Çağı'ndaki profesyonel ordularla birlikte başlar. Bazı topluluklarda ise daha sonraki dönemlerde dahi tarih öncesi savaş varolmaya devam etmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Bozkır</span>

Bozkır veya step, fiziki coğrafyada kurakçıl otsu bitkilerden oluşan, sıcak ve ılıman iklimlerdeki ağaçsız ekolojik bölge.

<span class="mw-page-title-main">Orta Çağ'da Avrupa mutfağı</span> 5. yüzyıldan 16. yüzyıla kadar Avrupa kültürlerinin besinleri, yeme alışkanlıkları ve yemek pişirme yöntemleri

Orta Çağ Avrupa mutfağı, 5. yüzyıldan 16. yüzyıla kadar Avrupa kültürlerinin besinlerine, yeme alışkanlıklarına ve yemek pişirme yöntemlerine verilen genel addır. Bu dönem boyunca beslenme düzeni ve pişirme yöntemleri Avrupa genelinde değişimlere uğramış ve tüm bu değişiklikler Avrupa'nın modern mutfak kültürünün temelini oluşturmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Doğuştan gelen bağışıklık sistemi</span> omurgalılarda bulunan iki ana bağışıklık stratejisinden biri

Doğuştan gelen bağışıklık sistemi ya da doğal bağışıklık diğer organizmaların enfeksiyonlarına karşı spesifik olmayan yolla koruma yapan ev sahibinin savunmasındaki hücreleri ve mekanizmaları kapsayan bir bağışıklık sistemi çeşididir.

<span class="mw-page-title-main">Jared Diamond</span> Amerikalı bilim insanı ve yazar

Jared Mason Diamond. Amerikalı bilim insanı ve popüler bilim kitapları yazarı. Pulitzer ödüllü Tüfek, Mikrop ve Çelik adlı kitabıyla tanınmıştır. Diamond, fizyoloji eğitimi almasına rağmen antropoloji, ekoloji, coğrafya ve evrim biyolojisi gibi çeşitli alanlarla da ilgilenmektedir. 2013'ten beri California Üniversitesi'nde coğrafya profesörüdür.

<span class="mw-page-title-main">Yoksulluk</span> belirli miktarda maddi mülk veya paranın olmaması durumu

Yoksulluk veya fakirlik, günlük temel ihtiyaçların tamamını veya büyük bir kısmını karşılayacak yeterli gelire sahip olmama durumudur. Özellikle yiyecek, içecek, barınma ve giyim gibi temel ihtiyaçlara zor erişmek veya erişememek yoksulluk olarak tanımlanabilmektedir. Ancak kimi gelişmiş ülkelerde bu tanımın standartlarında değişiklik görülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">İnsan göçleri</span>

Göç, dini, iktisadi, siyasi, sosyal ve diğer sebeplerden dolayı insan topluluklarının hayatlarının tamamını veya bir bölümünü geçirmek üzere bir iskân ünitesinden, bir başkasına yerleşmek suretiyle yaptıkları coğrafi yer değiştirme hareketidir. Kişisel nedenlerle yer değiştirmeye ve bu esnada nakledilen eşyaların hepsine de göç denmektedir. Ayrıca kuşların, balıkların ve bazı hayvan türlerinin, belli mevsimlerde dünyanın çeşitli yerlerine gitmeleri de göç adıyla anılır.

<span class="mw-page-title-main">Sığır vebası</span> Hayvan hastalığı

Sığır vebası, viral bir sığır hastalığı. Son derece ölümcül ve bulaşıcı bir hastalıktır. Hayvanlarda sindirim kanalı mukozasında şiddetli ülseratif ve hemorajik lezyonlarla karakterizedir.

<span class="mw-page-title-main">Tarım devrimi</span> kömünal mülkiyet

Tarım devrimi ya da neolitik devrim, insan topluluklarının ilk kez tarım yapmasıyla gerçekleşen ve bu toplumların sosyo-ekonomik yapılarında devrimsel dönüşümler yaratan süreçtir. Bu süreç, insan topluluklarının avcılık ve toplayıcılıktan tarıma ve bir daha bırakmamak üzere yerleşik düzene geçişlerini temsil etmektedir. Bu geçiş, kabaca 2,5 milyon yıllık insanlık tarihinde çok önemli bir dönüm noktasına işaret etmektedir. İnsanlık, bu kadar bir süre sürdürdüğü avcılık-toplayıcılık düzeninden, ihtiyaçlarını karşılamak için yaşadığı çevreyi aktif olarak değiştiren bir türe dönüşmüştür. Arkeolojik veriler, çeşitli bitki ve hayvan evcilleştirmelerinin dünya genelinde altı farklı bölgede, birbirinden etkilenmeksizin bağımsız olarak, 10 bin ile 7 bin yıl öncesinde gelişme gösterdiğini ortaya koymaktadır. Bilinen en eski kanıtlar bu bölgelerin Güneybatı Asya, Güney Asya, Kuzey ve Orta Afrika ile Orta Amerika’nın, tropik ve subtropik kuşaklarında yer aldığını ortaya koymaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Mikroorganizma</span> mikroskobik bir organizma

Bir mikroorganizma veya mikrop mikroskobik bir organizmadır. Mikroorganizmaları inceleyen, Anton van Leeuwenhoek'un kendi tasarımı olan bir mikroskop kullanarak 1675'te mikroorganizmaları keşfetmesi ile başlayan bilim dalına mikrobiyoloji denir.

<span class="mw-page-title-main">Toprak kirliliği</span>

Toprak kirliliği, katı, sıvı ve radyoaktif artık ve kirleticiler tarafından toprağın fiziksel ve kimyasal özelliklerinin bozulmasıdır. Topraklarda meydana gelecek tüm olumsuz değişimler insan yaşamını kuvvetle etkileyecek güce sahiptir. İnsanların geçmişten gelen ve geçmişte zararları fark edilmemiş olan alışkanlıkları, bu gün toprak kirlenmesi ve bununla birlikte ortaya çıkan yer altı ve yüzey sularının kirlenmesine sebep olmaktadır. Toprak kayaçların parçalanmasıyla oluşur. Oluşumu çok uzun sürede gerçekleşen toprak insan eli ile çok kısa sürede tahrip edilir. Tarımın yapılabilmesi için temel unsur verimli tarım arazileridir yani topraktır. Daha çok ürün elde edebilmek için kullanılan gübreler, tarım ilaçları sağladıkları yararın yanı sıra toprak kirliliğinin önemli sebepleri arasında yer almaktadır. Çevreye gelişigüzel atılan çöpler, evsel atıkların ve sanayi atıklarının arıtılmadan toprağa karıştırılması da toprağı kirleten etkenlerdendir.

Hayvanlardan Tanrılara Sapiens, Yuval Noah Harari'nin 2011'de yayımladığı, 2014'te İngilizceye 2015'te Türkçeye çevrilen kitabı. Harari kitabında Jared Diamond'ın Tüfek, Mikrop ve Çelik kitabına, zor sorulara bilimsel cevap vermenin mümkün olduğunu gösterdiği için en büyük ilham kaynağı olarak atıfta bulundu.

<span class="mw-page-title-main">Çevresel determinizm</span>

Çevresel determinizm, insan faaliyetleri ile kültürün doğal çevre tarafından önemli ölçüde kısıtlandığına ya da etkilendiğine dair inanıştır.