İçeriğe atla

Tüberküloz stomatiti

Tüberküloz stomatiti, Mycobacterium tuberculosis olarak tanımlanan bakterinin neden olduğu tüberküloz hastalığının ağız mukozasındaki lezyonlarıdır. Günümüzde anti-tüberküloz ilaçlara dirençli mikobakteri türlerinin ortaya çıkması, AIDS ve beslenme bozukluğu gibi vücut direncini kıran risk faktörlerinin etkisiyle yeni hasta sayısında artışlar görülmektedir.[1][2]

Tüberküloz: Ghon kompleksinin akciğer dokusundaki kazeöz nekrozlu lezyonu (sarı alan)

Çocukluk yaşlarında solunum yollarından giren etken, önce akciğer parenkiminde kazeöz nekroz içeren tüberküllerden oluşan bir odak meydana getirir; daha sonra da mediastendeki bölgesel lenf düğümlerine ulaşır, benzer tüberküller burada da oluşur. Akciğer ve lenf düğümlerinin birlikte etkilendiği tabloya "Ghon kompleksi" adı verilir. Ghon kompleksi içerisindeki etken çocuklarda "primer akciğer tüberkülozu"na yol açar ya da yıllarca inaktif durumda kalabilir. Yıllarca inaktif kalan basiller erişkinlik döneminde herhangi bir nedenle aktif duruma gelirse "sekonder akciğer tüberkülozu" tablosu ortaya çıkar.[1][2]

Her iki akciğer tüberkülozu olgusunda da kazeöz nekrozlar oluşur. Kazeöz nekrozlar zamanla erir ve komşu bronşlara açılır. Bronşlarda ve trakeada lezyonlar oluşabilir (trakeobronşiyal tüberküloz). Kan dolaşıma giren mikobakteriler akciğerde ve öteki organlarda 1–2 mm çapında çok sayıda tüberküllerin oluşmasına yol açar (miliar tüberküloz). Bazı organlarda geniş kazeöz nekrozlar içeren "izole organ tüberkülozu"na neden olur. Akciğer kökenli nekrotik materyalin yutulması ile "bağırsak tüberkülozu (intestinal tüberküloz)" meydana gelebilir. Organlara yayılma gösteren olgularda servikal lenf düğümlerinde "adenit tüberküloz" (scrofulo) adı verilen lezyonlar oluşur; boyun derisine fistülleşme gerçekleşebilir (tuberculosis cutis colliquativa; scrofuloderma).[1][2]

Bol basil içeren balgam üst solunum yollarına ve ağız boşluğuna ulaşarak mukozaları enfekte edebilir. Larinkste, farinkste ve ağız mukozasında, ilk bakışta skuamöz hücreli karsinomu taklit eden yüzeyleri ülserleşmiş bir kitle (ülserovejetan) ya da ülser oluşur. Larinks tüberkülozunda ses kısılması, farinks tüberkülozunda ise yutma güçlükleri saptanır. Ağız boşluğuna ulaşan nekrotik materyal içerisindeki basiller dişeti ceplerine ve mukoza sıyrıklarına yerleşerek koloniler yapabilir (ağız tüberkülozu); dil, damak ve dişeti lezyonları ağız boşluğundaki önemli lokalizasyonlardır.[2][3][4][5][6]

Primer ağız tüberkülozu az görülür; genellikle enfekte gıda maddelerinin (süt) tüketimi sırasındaki bulaşmaların sonucudur. Çene kemiklerinde görülen "tüberküloz osteomyelit" ise kan yoluyla (hematojen) yayılmanın sonucudur.[1][2]

Akciğer radyolojisi pozitif olan hastaların ağız lezyonlarının tanısı için biyopsi ve bakteri kültürü yapılır. Biyopsi örneklerinde, ortalarında kazeöz nekroz görülen değişik çaplarda epiteloid hücre kümeleri ile Langhans dev hücreleri bulunan granülomlar görülür. Epiteloid hücre kümelerinin çevresinde lenfositlerden ve fibroblastik hücrelerden oluşan bir çerçeve vardır. Kazeöz nekroz ve granülomatöz yangı bulguları saptanmayan AIDS’li hastalarda bakteri kültürü yapılarak tanı konur.[1][2]

Kaynakça

  1. ^ a b c d e Kumar V, Abbas AK, Aster JC. Robbins and Cotran Pathologic Basis of Disease. 9th edt., Elsevier Saunders, Philadelphia, 2015
  2. ^ a b c d e f Çöloğlu AS. Oral Patoloji (Ağız Patolojisi). Yeditepe üniversitesi Yayınları. Mor Ajans, İstanbul, 2007
  3. ^ Jain P, Jain I. Oral Manifestations of Tuberculosis: Step towards Early Diagnosis. J Clin Diagn Res. 2014;8(12):ZE18-ZE21, 2014
  4. ^ Leao JC, Gomes VB, Porter S. Ulcerative lesions of the mouth: An update fort he General Prasctitioner. Clinics, 62(6):769-780, 2007
  5. ^ Neville BW, Damm DD, Allen CM, Chi AC. Oral and Maxillofacial Pathology, 4th edition. Elsevier, St.Louis, 2016
  6. ^ Regezi JA, Sciubba J, Jordan RCK. Oral Pathology: Clinical Pathologic Correlations, 7th edition. Elsevier, St.Louis, 2016

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Zehirlenme</span> Kimyasal bir maddenin canlı üzerindeki patolojik etkisidir

Zehirlenme, kimyasal bir maddenin canlı organizma üzerindeki patolojik etkisidir. Görece küçük miktarlarda kimyasal ya da biyokimyasal etki gösteren zehir, süresi ve ağırlığı değişebilen bir hastalık haline ya da ölüme yol açar. Adli tıp uzmanları, zehirlenme olgularını 3 orijine ayırarak inceler:

  1. Kaza
  2. İntihar
  3. Cinayet
<span class="mw-page-title-main">Verem</span> Mycobacterium tuberculosis adlı bakterinin neden olduğu bulaşıcı hastalık

Verem veya tüberküloz, bakteriyel ve bulaşıcı bir hastalık. Halk arasında ince hastalık olarak da bilinir. Mycobacterium tuberculosis mikrobunun neden olduğu uzun seyirli ve granülomatöz karakterde bakteriyel ve bulaşıcı bir enfeksiyon hastalığıdır. Bulaşma yolu, çoğu zaman, bir tüberküloz hastasının çevreye tükürdüğü balgamı ya da öksürdüğünde saçılan basil yüklü damlacıklarla olur.

Deri veremi, Mycobacterium tuberculosis'in (Koch basili), seyrek olarak Mycobacterium bovis'in, nadiren de BCG aşısının neden olduğu müzmin, progressif, bildirimi zorunlu bir hastalıktır.

<span class="mw-page-title-main">Lenfatik sistem</span> lenf damarları ve lenfatik organlar ile lenfodik dokudan oluşan bir organ sistemi

Lenfatik sistem veya lenfoid sistem, omurgalılarda dolaşım sistemi ve bağışıklık sistemi'nin bir parçası olan bir organ sistemi'dir. Geniş bir lenf ağından, lenfatik damarlardan, lenf düğümlerinden, lenfatik veya lenfoid organlardan ve lenfoid dokulardan oluşur. Damarlar lenf adlı berrak bir sıvıyı kalbe doğru taşır.

<span class="mw-page-title-main">Cüzzam</span> Mycobacteria leprae veya lepromatosisin neden olduğu kronik enfeksiyon

Cüzzam veya lepra, Hansen basili adı verilen bir mikroorganizmanın yol açtığı, çevresel sinir sistemi ve deri başta olmak üzere birçok sistem ve organı etkileyebilen, bulaşıcı bir hastalıktır. Ancak bulaşma ihtimali yok denecek kadar azdır, bu nedenle uzun yıllar bulaşıcı bir hastalık olarak kabul edilmemiş ancak halk arasında en az veba kadar bulaşmasından korkulan bir hastalık olmuştur. İnsandan insana bulaştığı düşüncesi temelde bir varsayımdır, zira henüz nasıl bulaştığı kanıtlanamamıştır. Hastalık eski dönemlerde miskin hastalığı olarak da adlandırılmıştır. Çağlar boyu çok korkulan bir hastalık olan cüzzam, birçok yazıya ve sinema yapıtına da konu olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Belsoğukluğu</span> Neisseria gonorrhoeae bakterisinin neden olduğu döl ve idrar yollarında görülen bulaşıcı hastalık

Belsoğukluğu (Gonore), Neisseria gonorrhoeae bakterisinin neden olduğu, özellikle döl ve idrar yollarını etkileyen, cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır. Cinsel yolla bulaşan hastalıkların ikinci en bulaşıcı olanıdır; ilk sırayı klamidya enfeksiyonu alır.

<span class="mw-page-title-main">Sarkoidoz</span>

Sarkoidoz, bağışıklık sisteminin anormal çalışmasından dolayı ortaya çıkan, akciğerlerin yanı sıra çok sayıda organı da etkileyen sistemik bir hastalıktır. Hastalık çoğunlukla 20 ile 40 yaş arasında ortaya çıkmaktadır, Afrika kökenlilerde daha sıktır. Kesin nedeni henüz bulunamamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Nekroz</span> doku ölümü

Nekroz, bir veya daha fazla sayıda hücrenin, dokunun ya da organın geri dönüşemez şekilde hasar görmesi sonucu görülen patolojik ölümdür. Hücre ölümünün oluşmasındaki en temel ilke, hücrenin uyum sağlayamayacağı ya da basit bir dejenerasyonla geçiştiremediği düzeydeki streslerin sonucunda yaşamsal işlevlerini ve bütünlüğünü yitirmesidir.


Mediastinoskopi, toraks hastalıklarında, mediastinal tümörlerin tanısında kullanılan kullanılan bir yöntemdir. Daha sade bir deyişle, akciğer kanserlerinin ve tüberküloz, lenfoma, sarkoidoz, mediastinal tümörler gibi hastalıklarda evrelemesinde uygulanan bir işlem olarak anlatılabilinir.

İnfarkt, dolaşım yetmezliğine bağlı yerel iskemik doku nekrozudur; bu olguya infarksiyon (infarction) nitelemsi yapılır. Kısa sürede oluşan güçlü iskemilerin büyük bölümü infarktla sonuçlanır. Çoğu infarktlar arterlerin bir embolus ya da trombusla tıkanmasına bağlı olarak ortaya çıkar. Vena tıkanmaları ve bunlara ilgili infarktlar seyrektir. İnfarktlar genellikle koagülasyon nekrozu, beyindekiler kollikuasyon nekrozu biçimindedir.

İlaç stomatitleri, günümüzde kullanımı giderek artan ilaçlar ve bitkisel kökenli destek maddelerinin yan etkileri sonucu ağız mukozasında beliren klinik tablolardır; “oral mukozit” tanımlaması da kullanılmaktadır. İlaçların içerdiği maddeler, tüm organizmada istenmeyen önemli reaksiyonlara neden olabilmektedir (adverse drug reactions). İstatistiksel veriler, hastane acil servislerine getirilen hastaların ortalama %3'ünde bu tür reaksiyonlara bağlı yakınmaları olduğunu göstermektedir. Yan etkisi olmayan ilaç yoktur, ancak bazı insanlar bazı ilaçlara karşı daha duyarlıdır. İlaç stomatitlerinin çok büyük bir bölümü, kullanılan ilacın kesilmesi ya da dozajının yenilenmesini gerektirir.

<span class="mw-page-title-main">Noma</span>

Noma (cancrum oris), anaerobik canlı etkenlerin neden oldukları gangrenli bir stomatittir. Çoğunlukla bağışıklık sistemi defektlerine neden olan sistemik hastalıklarda ve beslenme bozukluğu içindeki çocuklarda görülür. Fusobacterium necrophorum ve Prevotella intermedia olarak bilinen bakreilerin neden olduğu “nekrotizan ülseratif gingivitis” bulgularıyla başlayan dişeti lezyonları hızla yayılır. Bazı olgularda başlangıç yeri yanak mukozasıdır. Yenidoğan lezyonlarına neden olan etken Pseudomonas aeruginosa'dır. Yaygın nekrozlar nedeniyle yumuşak dokuların büyük bölümü ortadan kalkar, kemik dokusu açığa çıkar. Etkilenen dişler sallanır ve dökülür.

<span class="mw-page-title-main">Kavern</span>

Kavern, solid organlarda nekrozlu yangı ya da başka nedenlerle meydana gelen erimelerle oluşan yuvarlakça boşluklardır. Yangıya bağlı kavernler için en klasik örnek akciğer tüberkülozunda görülen erimelerdir. Kazeöz nekroza uğrayarak eriyen dokunun bronşlarla dışarı atılmasından sonra yerinde bir boşluk (kavern) kalır. Komplikasyonları ülserinkine benzer. Kavern oluşmasına ortalarında nekroz bulunan tümörlerde de rastlanır.

Granülom, ortadan kaldırılamayan canlı etkenleri sınırlandırılmak ya da yabancı cisimlerin olumsuz etkilerini önlemek amacını taşıyan makrofajların oluşturduğu, yuvarlakça-oval hücre kümeleridir. Üç boyutlu düşünülürse küre ya da yumurta biçiminde olan makrofaj kümelenmesini lenfositlerden oluşan bir katman kuşatır. Lenfositlerin hemen dışında ise, olay uzadıkça yoğunlaşan bir kollajen lif artışı (fibrozis) vardır.

<span class="mw-page-title-main">Antrakoz</span>

Antrakoz (Antrakozis) en sık görülen pnömokonyoz türüdür. Kömür tozların (karbon partikülleri) solunmasıyla ortaya çıkar. Kömür madeni emekçileri ve büyük kentlerde yaşayanlarda görülür. Kömür tozları akciğerlerde ve lenf düğümlerinde birikir. Kömür madein emekçilerindeki etkilerine göre, 3 tip antrakoz saptanır:

  1. Antrakoz (belirti vermeyen tip ): Kömür madeni emekçilerinde, sigara içenlerde ve büyük kentlerde yaşayanlarda akciğer dokusunun yer yer kapkara olduğu görülür.
    Belirti vermeyen (asemptomatik) antrakoz: Klinik bulgu saptanmayan olgulardır. Kömür madeni emekçilerinin yanı sıra büyük kentlerde yaşayanlarda ve sigara içenlerde de görülür. Otopsilerde karbon partiküllerinin neden olduğu değişik şekillerde lekeler belirlenir. Akciğerlerin kömür rengini almasının nedeni solunum havasıyla gelen karbon partiküllerinin fagositoz yapan hücrelerde, lenf damarlarında ve bronşlar çevresinde birikmesidir.
  2. Basit tip antrakoz: Otopsilerde, akciğer yüzeyinde görülen kara çizgiler lenf yollarının boyandığını gösterir. Lenf düğümlerinin kapkara olduğu saptanır. İlk ve yoğun birikmelerin görüldüğü küçük hava geçitlerinde (bronşiyol) kalıcı genişlemeler yol açabilir (emfizem). Akciğer fonksiyonlarını düşük düzeyde azaltan hafif bir katılaşma (fibrozis) olabilir; bu tablo, kronik obstrüktif akciğer hastalığının (KOAH) ilk adımlarıdır. Kömür ve silisyum tozlarının birlikte solunduğu ortamlarda çalışanlarda görece sık görülür.
  3. Progressif masif akciğer fibrozisi: Akciğerler kapkaradır; bu koyu renkli ortam içinde bazılarının çapları 2 cm’yi aşabilen, 10 cm'ye dek ulaşabilen fibröz nodüller ile bunların kaynaşmasından oluşan geniş katılaşma (fibrozis) alanları izlenir. İçinde silisyum kristalleri görülen nodüllere “silikotik nodül” tanımı yapılır. Bazı nodüllerin ortasında nekroz olabilir. Akciğer fonksiyonları oldukça azalır; prognozu kötüdür. Bazı olgulara otoimmun bir hastalık eşlik ederse oluşan tabloya “Caplan sendromu” adı verilir. En sık görülen otoimmun hastalık romatoid artrittir; skleroderma ya da SLE görece seyrektir. Bu tür toz hastalıklarında akciğerlerde fibrozis, pulmoner hipertansiyon ve bunlara bağlı cor pulmonale belirebilir. Tümör ve tüberküloz oluşumuna uygun bir ortamdır.

Kanser tanısı , günümüz sağlık sorunlarının en önemlilerinden biridir. Kanserde "erken tanı" ilkesi, tanı tekniklerinin oldukça iyi bir düzeye gelmesini sağlamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Tüberküloz servikal lenfadenit</span>

Skrofula olarak da bilinen ve tarihsel olarak kralın kötülüğü olarak da bilinen mikobakteriyel servikal lenfadenit hastalığı, tüberküloz ile ilişkili ve tüberküloz olmayan (atipik) mikobakteriler ile ilişkili servikal lenf düğümleri 'nin bir lenfadenit 'tir.

<span class="mw-page-title-main">İnsan vücudunun lenf düğümleri listesi</span> Vikimedya liste maddesi

İnsanlarda koltuk altlarında, kasıklarda, boyunda, göğüste ve karında kümeler bulunan, vücudun her yerine dağılmış yaklaşık 500-600 lenf düğümü vardır.

<span class="mw-page-title-main">Tüberkül</span>

Anatomide, bir tüberkül, bir bitkinin veya bir hayvanın dış veya iç organlarında fizyolojik ya da patolojik olabilen bulunan herhangi bir yumru, yuvarlak nodül, küçük çıkıntı veya siğil büyümesidir.