İçeriğe atla

Töre

Töre; bir toplumda yazılı olmayan, gelenekleşmiş kanun ve kurallar. Özellikle halk ağzında hukuk veya mahkeme anlamlarında da kullanılır.[1]

Töre sözcüğü Eski Türkçede türetilmek, yaratılmak ve düzenlenmek anlamlarına gelen törü- fiilinden gelir.[2] Türkçedeki en eski yazılı örneğine 735 yılında törü şeklinde ("kanun, örf, düzen" anlamında) rastlanır.[2] Moğolcada özellikle "Cengiz Han kanunları" anlamında töre şeklinde kullanılan sözcük, Moğolcanın etkisiyle 13. yüzyılda 'törü'den 'töre'ye dönüşmüş olabilir.[2]

Kaynakça

  1. ^ "töre." Güncel Türkçe Sözlük. Türk Dil Kurumu. Erişim: 21 Ocak 2013
  2. ^ a b c k=t%C3%B6re "töre."] Nişanyan Sözlük. Erişim: 21 Ocak 2013.

Ayrıca bakınız

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Türkçe</span> Türk halkının Oğuz Türkçesi dili

Türkçe ya da Türk dili, Güneydoğu Avrupa ve Batı Asya'da konuşulan, Türk dilleri dil ailesine ait sondan eklemeli bir dildir. Türk dilleri ailesinin Oğuz dilleri grubundan bir Batı Oğuz dili olan Osmanlı Türkçesinin devamını oluşturur. Dil, başta Türkiye olmak üzere Balkanlar, Ege Adaları, Kıbrıs ve Orta Doğu'yu kapsayan eski Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasında konuşulur. Ethnologue'a göre Türkçe, yaklaşık 90 milyon konuşanı ile dünyada en çok konuşulan 18. dildir. Türkçe, Türkiye, Kuzey Kıbrıs ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nde ulusal resmî dil statüsüne sahiptir.

Etimoloji veya kökenbilim, sözcüklerin köklerini, hangi dile ait olduklarını, ne zaman ortaya çıktıklarını, ilk olarak hangi kaynakta kayıt altına alındıklarını, ses ve anlam bakımından geçirdikleri dönüşümleri inceleyen bilim dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Moğolca</span> Moğol yerlisinin konuştuğu dil

Moğolca, Moğolistan ve civardaki bazı özerk bölgelerde resmî dil olan Asya dilidir.

<span class="mw-page-title-main">Arkadaşlık</span>

Arkadaşlık, bir kişilerarası ilişkidir, birbirlerine karşı sevgi ve anlayış gösteren kimselerin kurduğu sosyal ve duygusal bağdır.

Romans, özellikle Orta Çağ şövalyelik sistemini anlatışıyla karakterize olmuş bir edebiyat türü. 12. yüzyıl Fransası'nda ortaya çıkmıştır. Benzer tarzda yazılmış öncülü eserler de bazen aynı isimle anılsa da ayrı bir tür olarak romans, Akitanya düşesi Eleanor'un aristokratik çevresinde ortaya çıkmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Gagavuzca</span>

Gagavuzca veya Gagauzca, çoğunluğu Moldova'daki Gagavuz Yeri Özerk Bölgesi'nde yaşayan Gagavuzların konuştuğu Batı Oğuz grubuna bağlı bir Türk dili. Gagavuzca, Balkan Gagavuzcasından bir dereceye kadar farklı bir dildir. Kimi Türkologlar ise Gagavuzca'yı ayrı bir dil veya lehçe saymayarak Türkiye Türkçesinin Rumeli ağızlarına dahil etmişlerdir. Yaklaşık 300.000 kişi tarafından konuşulur.

Lakap, ayama veya epitet; herhangi bir kimseye veya gruba belirli bir özelliğinden dolayı başkaları tarafından verilmiş takma ad. Lakaplar bir kimsenin fiziksel bir özelliğine atfen verilmiş olabileceği gibi yaptıkları işlere atfen de verilmiş olabilir. Lakaplar olumlu veya olumsuz anlamlar içerebilir.

Arife ya da ön gün, herhangi bir dinî bayramdan önceki gün. Arife günü aslen hicrî kâmerî Zilhicce ayının 9. günüdür ve bu gün Kurban Bayramı'ndan önceki, terviye gününden sonraki gündür. Ancak zamanla Ramazan Bayramı için de kullanılmaya başlanmıştır. Bunun yanı sıra herhangi bir şeyden önceki gün anlamında da kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">İskarpin</span>

İskarpin, genelde deri veya deriye benzer malzemeden yapılmış, kauçuk tabanlı, konçsuz, topuklu, klasik ayakkabı.

Han, eski Türk - Moğol topluluklarında hükümdar. "Ulu insan", "lider" anlamları taşımaktadır. Moğolcada ve bazı Altay lehçelerinde Kan (Gan) olarak da söylenir. İngilizcede king denilen kral sözcüğünün Türkçedeki karşılığıdır.

<span class="mw-page-title-main">Mühimmat</span>

Mühimmat; askerî terminolojide savaş için gerekli, demirbaş olmayan tüm yedek parça ve cephaneyi kapsayan bir terim. Cephane ise ateşli silahlardan atılmak üzere hazırlanmış her türlü patlayıcı veya delici malzemedir.

<span class="mw-page-title-main">Törüngey</span>

Törüngey, Türk ve Altay mitolojisinde ilk insan, Adem. Türüngey (Torongay) olarak da bilinir. Yeryüzünde yaratılan ilk kişi olduğuna inanılır. İnsanların atasıdır. Gökte yaşamaktadır. Ne bir ulusa ne de bir boya (kabileye) sahip değildir. İlk önceleri eşi de yoktur. Sonradan yeryüzüne gönderilmiştir. Yeryüzüne gönderilirken Ulukayın (veya Ulu Ata) tarafından kendisine Su, Ateş ve Demir verilmiştir. Karısının adı Ece (Eje)’dir. Elli kapılı, kırk pencereli, çatısı otuz kirişli bir evi vardır. Öküzleri tarla sürmede kullanan kişidir. Köten (saban) sürmeyi bulan kişi de odur. Kımızı bulan da odur. Kımız içme töreni ona aittir. Bazen göklerden mi indiği yerden mi çıktığı belli olmayan kişi olarak betimlenir. Bazen de gökten düştüğü söylenir. Ateşi elde etmiştir. Ve kendisi yurdundan kovar, bu durum kovulma motifiyle de bağlantılıdır. İslam, Hristiyanlık ve Museviliğin etkisiyle çamurdan yaratıldığı inancı yerleşmiştir. Karısıyla birlikte adları Ecey (Ece) ve Elley (Ele) şeklinde de geçer.

And veya ant, Türk ve Moğol halk kültüründe ve inancında yemin demektir. Moğolcada Anda veya Andgay denir.

<span class="mw-page-title-main">Ceset</span> Ölü bir insanın bedeni

Ceset veya naaş, ölü bir insanın bedeni. Aynı anlama gelen kadavra sözcüğü genelde tıbbî anlamda kullanılır. Cenaze töreni için hazırlanmış cesede cenaze denir.

<span class="mw-page-title-main">Ulukayın</span>

Ulukayın – Türk, Altay, Çuvaş, Yakut, Moğol ve Macar mitolojilerinde, halk inancında ve şamanizmde Yaşam Ağacı. Uluğkayın, Ulıkadhın, Olokaygın şeklinde de söylenir. Baykayın, Baykadhın, Paykaygın olarak da bilinir. Eşanlamlı olarak Bayterek veya Ulubuk da denir. Yerle göğü birbirine bağlayan yaşam ağacıdır. Yakutlarda Luk Mas denilir.

<span class="mw-page-title-main">Piyes</span> sahnede ya da mikrofonda oynanmak üzere yazılmış yapıt

Piyes, temsil ya da oyun; okunmaktan ziyade genellikle sahnelenmek üzere yazılmış, karakterler arasındaki diyaloglardan ve tasvirlerden oluşan tiyatro eseri. Bu eserin sahnelenmiş hâline de aynı adlar verilir. Bernard Shaw gibi bazı drama yazarları eserlerini yazarken, okunması veya sahnelenmesi arasında pek fazla tercih yapmamışlardır; yani okuyucunun da izleyici kadar zevk alabileceği eserler yazmaya gayret etmişlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Antrenman</span> daha çok fiziki yönden gelişmek için yapılan öğretim sonucunda bilgi, beceri ve yetkinlik kazanımı

Antrenman, idman veya egzersiz; herhangi bir alanda istenilen düzeye ulaşmak için gerçekleştirilen sistematik alıştırma. Antrenman ve idman sözcükleri Türkçede genellikle "herhangi bir spor müsabakasına hazırlık yapma" anlamında kullanılır. Egzersiz sözcüğü ise bunun yanı sıra sağlık gibi gerekçelerle yapılan kısa süreli fiziksel alıştırmaları da kapsar. Türkçede akademik konulardaki hazırlık çalışmaları için daha çok alıştırma sözcüğü tercih edilir.

<span class="mw-page-title-main">Ökçe</span>

Ökçe veya topuk; ayakkabılarda topuk kemiği altına denk gelen, genellikle tabanın diğer kısımların daha yüksek olan kısım. Ökçe ayakkabının dengesini artırmak, giyen kişinin boyunu uzun göstermek veya şıklık amacıyla kullanılır. Zaman zaman ökçe sözcüğü topuğun arka kısmı anlamında kullanılır.

Öğle veya öğlen, gün ortasına denk gelen zaman dilimi. Güneşin en tepede göründüğü zamandır ve genellikle saat 12 civarına denk gelir. Sabah ile öğle arasındaki zamana öğleden önce, öğle ile akşam arasındaki zamana ikindi veya öğleden sonra denir.

<span class="mw-page-title-main">Gem</span>

Gem veya oyan, bir binek hayvanını yönlendirmek için ağzının içine takılan metal veya sentetik parça. Üst ve alt dişlerin arasındaki boşluğa yerleştirilir. Gemin sağ ve soluna dizginler iliştirilir. Amaca göre çok farklı gem türleri bulunur.