İçeriğe atla

Sözler

Sözler
YazarSaid Nursi
YayımcıEnvar Neşriyat
Sözler Neşriyat
Yeni Asya Neşriyat
RNK Neşriyat
Zehra Yayıncılık
Tenvir Neşriyat
İhlas Nur Neşriyat
Söz Basım Yayın
Hayrat Neşriyat
Mutlu Yayıncılık
Türkiye Diyanet Vakfı
Şahdamar Yayınları
ISBN978-605-9846-20-2

Sözler (Osmanlı Türkçesi: سوزلر), İslam alimi Said Nursî tarafından 1925-1931 yılları arasında yazılan bir kitaptır. Risale-i Nur külliyatının en geniş hacimli kitabıdır.[1][2]

Çoğunlukla Isparta Barla'da, kısmen Kastamonu ve Eskişehir hapishanesinde[2] yazılan eserde yazar İslam inancına göre Allah, kâinat ve insan münasebetlerini irdelemektedir.

Konusu

"İnsan neden ibadete muhtaçtır?", "Allah'ın zamandan ve mekandan münezzeh olması ne demektir?", "Kader nedir?", "Kader ile insanın iradesi nasıl uygun düşebilir?", "Kainat niçin yaratıldı?", "Kur'an neden mucizedir?" gibi soruları cevaplandırıyor.

İslam'da imanın altı temel esasından biri olan ölüm ötesi hayat fikri (Ahiret inancı), bu eserin 10. ve 29. söz başlıklı kısmında bizzat ele alınır. Said Nursi eserinde ahiret inancına dair: "Eğer haşrin gelmesini, gelecek baharın gelmesi gibi, kat'î bir sûrette anlamak istersen; haşre dair "Onuncu Söz" ile "Yirmidokuzuncu Söz"e dikkat ile bak, gör. Eğer baharın gelmesi gibi inanmaz isen, gel parmağını gözüme sok" şeklinde ifade etmiştir.[3]

Yazım Tarihi ve Yerleri[2]
Bölüm Tarih Yer
Birinci Söz 1926 Barla, Isparta
On Dördüncü Lem'anın İkinci Makamı 1934 Barla, Isparta (Tahminen)
İkinci Söz 1926 Barla, Isparta
Üçüncü Söz 1926 Barla, Isparta
Dördüncü Söz 1926 Barla, Isparta
Beşinci Söz 1926 Barla, Isparta
Altıncı Söz 1926 Barla, Isparta
Yedinci Söz 1926 Barla, Isparta
Sekizinci Söz 1926 Barla, Isparta
Dokuzuncu Söz 1926 Barla, Isparta
Onuncu Söz 1928 Barla, Isparta
Onuncu Sözün İkinci Zeyli 1935-1936 Eskişehir Hapishanesi
Onuncu Sözün Üçüncü Zeyli 1936 Eskişehir Hapishanesi
Onuncu Sözün Dördüncü Zeyli 1927 Barla, Isparta
Onuncu Sözün Beşinci Zeyli 1934 Barla, Isparta
On Dördüncü Sözün Zeyli 1933 Barla, Isparta
On Sekizinci Söz 1927 Barla, Isparta
Yirminci Sözün Birinci Makamı 1930 Barla, Isparta
Yirminci Sözün İkinci Makamı 1926 Barla, Isparta
Yirmi Birinci Söz 1926 Barla, Isparta
Yirmi İkinci Söz 1926 Barla, Isparta
Yirmi Üçüncü Söz 1929 Barla, Isparta
Yirmi Beşinci Söz 1927 Barla, Isparta
Yirmi Beşinci Sözün Birinci Zeyli 1938 Kastamonu
Yirmi Beşinci Sözün İkinci Zeyli 1943-1944 Denizli hapishanesi
Yirmi Yedinci Söz ve Zeyli 1929 Barla, Isparta
Yirmi Sekizinci Söz 1928 Barla, Isparta (Tahminen)
Yirmi Dokuzuncu Söz 1928-1930 Barla, Isparta
Otuzuncu Söz 1928-1930 Barla, Isparta
Otuz Birinci Söz 1928-1930 Barla, Isparta
Otuz İkinci Söz 1928-1930 Barla, Isparta
Otuz Üçüncü Söz 1928-1930 Barla, Isparta

Kaynakça

  1. ^ "(001) SÖZLER-BÜYÜK BOY SIRTI DERİ -> Büyük Boy (16x24) Sırtı Deri". Envar Neşriyat. Erişim tarihi: 10 Şubat 2016. []
  2. ^ a b c Beki, Niyazi, Risale-i Nur Külliyat'ının telif tarihleri ve yerleri, Sorularla Risale 
  3. ^ Said Nursî. "Onuncu Söz", Sözler.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Said Nursî</span> Kürt asıllı Türk İslam âlimi

Sait Okur, bilinen adıyla Said Nursî, Kürt İslam âlimi, müfessir ve yazar. Dârü'l-Hikmeti'l-İslâmiye azalığı, Birinci Dünya Savaşı'nın Kafkasya Cephesi'nde milis alay kumandanlığı yapmıştır. İslam üzerine yazılmış ve 300 kadar ayeti tefsir eden Risale-i Nur isimli 50'den fazla dile çevrilen külliyatın yazarıdır.

<i>Risale-i Nur</i> tefsir külliyatı

Risale-i Nur, konu sırası takip etmeyen, güncel, İslami ve imani konularda Said Nursi tarafından 1925 yılında yazılmaya başlanmış, 24 yılda tamamlanmış kitap ve kitapçıklardan oluşan bir külliyattır.

<i>Yeni Asya</i> Gazete

Yeni Asya, Türkiye'de yayınlanan ulusal gazete. Nur Cemaati'nin yayın organı olarak bilinmektedir. Amblem altı yazısında, Said Nursî'nin bir sözü olan "Asya'nın bahtının miftahı meşveret ve şuradır" ifadesi bulunmaktadır.

<i>Mektûbat</i> (Said Nursî)

Mektubat, İslam alimi Said Nursî'ye ait kitap. 1928 ve 1935 yılları arasında kısım kısım yazılmış olan eser aynı zamanda Risale-i Nur Külliyatının bir parçasıdır. Eserdeki soruların ise talebesi Hulusi Yahyagile ait olduğu ifade edilmektedir.

Asâ-yı Mûsâ, Said Nursî'nin bir eseridir.

İşârâtü'l-İ'câz, yazıldığı dönemin I. Dünya Savaşı Pasinler Cephesinde Milis Albay olan Said Nursî'ye ait İslami kitap, 1918 yılında ilk baskısı yapılmıştır.

Muhâkemât Said Nursî'nin eseri.

<i>Mesnevî-i Nuriye</i> Saîd Nursî kitabı

Mesnevî-i Nuriye, İslam Alimi Said Nursi'ye ait kitap, 1920-1924 yılları arasında Arapça olarak yazılmıştır. Eser daha sonra yazarın kardeşi Abdulmecid Nursi ve Abdulkadir Badıllı tarafından Türkçeye tercüme edilmiştir.

Nur Cemaati, Nurcular veya Risale-i Nur hareketi, Said Nursi tarafından telif edilen Risale-i Nur adlı eserlerin bilgileri istikametinde teşekkül eden, 20. yüzyıl başlarında doğan İslâmî harekettir. İtikadi ve fıkhi bakımdan Sünni İslam'a bağlıdırlar. Müslümanların birliği dedikleri ittihad-ı İslam'ı ve halifeliğin geri getirilmesini savunurlar. Cemaatin temel faaliyeti Risale-i Nurların okunması, yazılması, anlaşılmaya çalışılması ve insanlara ulaştırılmasıdır. Bu faaliyet Cemaat mensupları tarafından "Hizmet-i imaniye ve Kur'aniye" veya kısaca ''Risale-i Nur Hizmeti'' diye tabir edilen kavramlarla ifade edilir.

Cevşen, bazı İslam mezhep ve tarikatlarında kaza ve beladan koruduğu inancıyla taşınan dua metni. Genellikle üçgen muhafazalar içinde veya kolye şeklinde taşınır. Cevşen-i Kebir ve Cevşen-i Sagir olarak bilinen, metinleri birbirinden farklı iki duâyı ifade eder. Ancak Cevşen-i Kebir daha meşhurdur ve "Cevşen" sözcüğü ile genellikle Cevşen-i Kebir kastedilir.

Lem'alar, İslam alimi Said Nursî tarafından telif edilen tefsir kitabı. Risale-i Nur külliyatını oluşturan önemli eserlerden biridir. Lem'a adı verilen 33 başlık ve münacaattan oluşmaktadır.

<i>Gençlik Rehberi</i>

Gençlik Rehberi (Osmanlıca: گنچلك رهبرى, Said Nursî'nin eseri. Risale-i Nur koleksiyonunun müstakil kitaplarında geçen gençlik, iman ve ahiret konulu kitapçıklardan derlenmiştir.

Şuâlar, Said Nursi'nin Risale-i Nur adlı külliyatında bulunan kitaplarından biridir. Şuâ, ışın demektir. Kitapta kainattan yaratıcısını soran bir seyyahın gözlemleri yine o kişinin gözüyle anlatılır.

Emirdağ Lahikası, Said Nursi'nin yazmış olduğu Risale-i Nur külliyatının parçası olan eser.

Sikke-i Tasdik-i Gaybi Said Nursi'nin Risale-i Nur adlı külliyatında bulunan kitaplarından biridir. Bazı dini görüşlerin açıklandığı bir risale özelliği taşır.

<i>Münazarat</i>

Münazarat; Said Nursî'nin Risale-i Nur adlı külliyatında bulunan kitaplarından biridir. Külliyatın bazı kitaplarında yer alan önemli meselelelerin bir kısmı bu eserde de yayınlanmıştır.

Hutbe-i Şamiye; Said Nursi'nin Risale-i Nur isimli külliyatının dışında eskiden Şam kentinde verdiği bir hutbedir. Şam hutbesi anlamına gelir.

İki Mekteb-i Musibetin Şehadetnamesi; Said Nursi'nin Risale-i Nur adlı külliyatında bulunan kitaplarından biridir. “İki Musibet Okulunun Diploması” anlamına gelir. Kitapta Said Nursi'nin 1909 yılında Divan-ı Harb-i Örfî’de yaptığı savunmaları yer almaktadır.

<i>Zülfikar</i> (kitap)

Zülfikar, Said Nursi'nin Risale-i Nur adlı külliyatında bulunan eserlerden biridir. Risale-i Nur’un çeşitli yerlerinde Zülfikar-ı Mucizat, Zülfikar Mecmuası, Zülfikar-ı Mucizât-ı Kur’âniye Mecmuası gibi isimlerle anılır.

Said Nursî kendisinin skolastik bir medrese hocası gibi değerlendirilmemesini, Risale-i Nur'un Arş-ı Azam'dan indirilerek kendisine yazdırılan ve mehdiliği temsil eden Kur'an hakikatleri olduğunu, kendisinin sadece bir aracı ve elçi olduğunu ifade eder. Öyle ki Kur'an'ın yanında celcelutiye, mektubat, gibi asırlar önce yazılmış eserler ima ve işaretler yoluyla muhtelif yerlerde Risale-i Nur'a işaret eder, mücadelesini destekler, Risale-i Nur'un mahrem ve izni ilahi tarafından uygun görülmeyen kısımları yazdırılmaz ya da ilgili bölüm atlanılarak izin verilen kısımlar yazdırılmaya devam eder. Kendisinin mücadele alanı ise başta insanın sonsuz azap çekmesini gerektiren imansızlığın yanında imansızlığın en büyük kaynağı olarak gördüğü ve ahir zamanın büyük deccali olarak adlandırdığı bolşeviklik ve İslam deccali veya süfyan olarak nitelendirdiği Mustafa Kemal'den ve Cumhuriyet Devrimleri'nden başkası değildir. Cumhuriyete taraf olmakla birlikte, şeriatı yürürlükten kaldıran laikliğe şiddetle karşıdır ve şapka giyilmesini de küfür işareti olarak görür. Çünkü ona göre şeriat adalet-i mahza ve fazilettir.