
Mensiyüs ya da Mıngzi, MÖ 372-289 yılları arasında yaşamış ve insan doğası ve siyaset üzerine olan görüşleriyle Konfüçyusçuluğu temellendirmeye ve güçlendirmeye çalışmış olan Çinli düşünür. Mensiyüs, insanın eğiliminin iyiliğe doğru olduğunu, doğru yolu bulmak için, vicdanımızın sesine, bizde doğuştan var olan doğal bilgiye dayanmamız gerektiğini, uyum içinde yaşamamızın anahtarının kendi içimizde olduğunu ve bizim uyum içinde yaşadığımız takdirde, toplum düzeninin de, kendiliğinden en iyi bir biçimde kurulacağını söylemiştir.
Psikolojik işkence, özellikle korku, utanç ve suçluluk duygusu gibi duygular yaratarak bir kişiyi cezalandırma yöntemi.
Vicdan ya da duyunç, kişinin kendi niyeti veya davranışları hakkında kendi ahlaki değerlerini temel alarak yaptıklarını veya yapacaklarını ölçüp biçtiği bir kişilik özelliğidir. Vicdan, birçok dinde, birçok felsefi akımda, mistisizmde önem verilmiş bir kavramdır. Günümüzde kimileri "kamusal vicdan" ifadesini kullanmaktaysa da, dinsel, mistik vb. alanlarda böyle bir kavram bulunmaz, vicdan kavramı bu alanlarda hep bireysel vicdan anlamında kullanılmıştır. Felsefeye göre, iç huzuru veya iç sıkıntısı vererek kişiyi uyaran vicdan bir kavram değil, kişinin bir yeteneğidir. Felsefede metafizik anlayış, bu yeteneğin doğuştan var olduğunu ileri sürer, seküler anlayış ise insanın içinde bulunduğu toplumsal koşullarla belirlenmiş görgü ve bilgisinin sonucunda oluştuğunu ileri sürer. Friedrich Nietzsche'ye göre vicdan, borçlanma ahlakına bağlı olarak gelişmiş, "söz verebilen bir hayvan yetiştirme" amacıyla icat edilmiş bir kavramdır.
Yarışma, insanların belirli bir hedefe ulaşmak için sergiledikleri mücadelelerin toplamıdır.

Üzüntü, duygusal bir ifade şeklidir. Mutluluk duygusunun zıddı olarak görülebilir. İnsanlar kötü bir olay yaşadıklarında ya da böyle bir olaya maruz kaldıklarında bu duygu sıklıkla yaşanabilir. Ayrılıklarda ya da cenazelerde kişilerin bu duygusu ağır basar. Üzüntü, kış aylarında hastalık olarak kendini gösterebilir. Bazı insanlar kışları gündüz saatlerinin kısalması ve gün ışığının azalması nedeniyle depresyon haliyle beraber kendilerini üzgün hissederler.

Utanç, içinde bulunulan durumdan kurtulmak isteme durumudur. Bir insan herhangi bir olaya karşı iç açıcı olmayan duygular besliyorsa bu kişi böyle bir durum karşısında utanç duygusu yaşayabilir. Utanç, çoğu zaman benzer durumlara karşı gösterilebilir. Fakat bu, kişinin genetik yapısı ya da çevresel koşullarla değişmeler yaratabilir. Utanç duygusunu yaşama eylemine ise "utanma" adı verilir.
Fallik dönem , psikoseksüel gelişim evrelerinin üçüncüsüdür. 3.yaşın sonundan 6. ya da 7. yılın sonuna dek sürecek olan bu evrede, çocuklar cinsel organlarına, cinsel farklılıklara ve onların anlamlarına yönelir. Sevgisini kendisinin dışında ve karşı cinse doğru yöneltmeye başlar. Erkek çocuklarda sevgili “anne”, kız çocuklarında ise “baba”dır. Bu evreyi rahat ve mutlu yaşamış, bir sonraki evreye başarıyla geçmiş olan çocuklar tüm yaşamları boyunca mutlu, sağlıklı, sevecen ve yaratıcı olurlar.

Acıma, bir insanın, güç durumda olan veya herhangi bir yönü bakımından belirgin bir eksikliği olan canlılara veya varlıklara karşı beslediği bir duygudur. Bu his üzüntü, şefkat ve sevgi kavramlarının oluşturduğu karmaşık bir duygudur. Kısaca; başka bir kimsenin veya canlının mutsuzluğuna karşı duyulan üzüntü veya merhamettir.

Şüphe veya kuşku, bir insanın, bir olay karşısında duyduğu emin olamama duygusu veya güvensizlik duygusudur. Şüphenin en genel tanımı ise; "inanç ve inançsızlık arasında kalan duygu"dur. Şüphe, çoğu insan için olağan bir duygu olsa da, kimi zaman bu duygu gereksiz veya aşırı olarak belirebilir. Aşırı şüphe duyan insanlara "paranoyak" veya "kuşkucu" adı verilir.
Aşağılama veya küçümseme, bir insanın, bir durumu veya bir kimseyi, kendinden daha az sahip olduğu sanısı değerler için kendinden küçük görmektir. Bu kavram çoğu zaman kibir ile aynı anlamda kullanılmaktadır. Bir kimseyi aşağılayan insanlar için çoğu zaman "kibirli" sıfatı kullanılmaktadır.
Boşluk hissi veya boşluk duygusu, sıkıntı, sosyal yabancılaşma ve duyarsızlık ile karakterize edilen insani durumdur. Genellikle bir travma veya depresyon kaynaklı bir duygudur. Boşluk duygusunu yaşayan kişiler kendilerini anlamsız, değersiz, kimsesiz veya yalnız hissederler.

Yalnızlık veya yalnız kalma, bir insanın boşluk duygusuyla karışık kendini dünyadan kopmuş hissetme duygusudur. Yalnızlık, arkadaş eksikliğinden veya başkalarıyla birlikte olma arzusundan daha da öteye giden bir duygudur. Yalnızlık çeken insan kendisini toplumdan kopmuş hissedebilir. Başka insanlarla anlamlı bir iletişime girmekte zorluk çeker. Yalnızlık çeken bir insan içindeki boşluk veya kopukluk hisleriyle doludur. Ayrıca yalnızlığın farklı türleri vardır. Örneğin bir kişi kalabalık içinde de yalnız hissedebilir. Yalnızlık, sadece etrafında kimsenin olmaması değildir.

Vicdan azabı başkasına zarar verdiğine inanan bir kişinin duyduğu pişmanlık duygusunun bir ifadesidir. Vicdan azabı suçluluk duygusuyla ilintili bir duygu olup kişinin kendi kendine yönelttiği bir kızgınlık halidir. Vicdan azabı, kişinin geçmişteki bir eyleminden kaynaklanabildiği gibi eylemsizlikten de kaynaklanabilir.

Pişmanlık, bir insanın geçmişteki davranışlarından hoşnut olmama duygusudur. İnsanın belirli bir eylemi yerine getirdikten sonra üzüntü, utanç, mahcubiyet veya suçluluk karışımı bir duygu hissetmesi; "Keşke öyle yapmasaydım!" diye düşünmesidir. Pişmanlık bir eylemi yerine getirmekten dolayı ortaya çıktığı gibi, eylemsizlikten dolayı da ortaya çıkabilir. "Keşke bir şey yapsaydım!" şeklindeki bir düşünce de pişmanlık olarak değerlendirilir.

Minnet veya şükran bir insanın aldığı yardımdan dolayı duyduğu hoşnutluk duygusudur. Genellikle teşekkür etme yoluyla ifade edilen bir duygudur.

İğrenme veya tiksinme insanların kirli, yemeğe uygun olmayan ve mikroplu nesneleri itici bulma duygusudur.
Sevinç, içinde bulunduğu durumdan tam anlamıyla hoşnut olma duygusudur.
Kendine acıma, bir insanın durumunu kabullenememesi ve etrafındaki olaylara uyum gösterememesi halinde ortaya çıkan bir duygudur. Bu kişilerde mağduriyet duygusu ve diğer kişilerden sempati beklentisi hakimdir.
Kafa karışıklığı insanlarda oluşan karmaşıklık hissi veren bir duygudur.

Düşmanlık bir insana karşı duyulan öfke ve nefretin birleşmesiyle insanın, öfke ve nefret duyduğu kişiye beslediği bir tür kötü duygudur.