İçeriğe atla

Susan Moller Okin

Susan Moller Okin

Susan Moller Okin (19 Temmuz 1946 - 3 Mart 2004), Liberal feminist, politik filozof ve yazardır.

Hayatı

Okin, 1946'da Yeni Zelanda’nın Auckland kentinde dünyaya geldi. Remuera İlkokulu ve ortaokuluna giden yazar, ardından Epsom Girls Dil Okulu'na devam etti. 1963’te üstün bir dereceyle mezun oldu. 1966'da Auckland Üniversitesi'nde lisans, 1970'te Oxford'dan felsefe derecesi ve 1975'te Harvard'dan doktora derecesi aldı. Stanford Üniversitesine gitmeden önce Auckland, Vassar, Brandeis ve Harvard Üniversitesi’nde ders verdi. Okin, 1990'da Stanford Üniversitesi'nde Marta Sutton Weeks Toplumda Etik profesörü oldu.Okin, Harvard Üniversitesi Radcliffe İleri Araştırmalar Enstitüsü'nde 2004'teki ölümüne kadar profesörlük yaptı. Okin, 3 Mart 2004'te Lincoln, Massachusetts'teki evinde ölü bulundu. Ölüm nedeni hala belirsizliğini korumakla birlikte yetkili makamlar ölüm nedeninin cinayet olmadığını düşünüyorlar

Çalışmaları ve eserleri

1979 yılında Batı siyasi felsefesindeki kadın algılarının tarihini ayrıntılarıyla anlattığı “Batı Siyasi Düşüncesinde Kadınlar” adlı eserini yayınladı. 1989'da yayınlanan “Adalet, Toplumsal Cinsiyet ve Aile” adlı kitabı, çağdaş adalet teorilerinin eleştirisidir. Bu kuramlar, John Rawls'un liberalizmi, Robert Nozick'in özgürlükçülüğü ve Alasdair MacIntyre ve Michael Walzer'in toplulukçuluğu ile ilgilidir. Her teorisyenin büyük çalışması için, temel varsayımının toplumsal cinsiyet veya aile ilişkilerinin hatalı algılanması nedeniyle yanlış olduğunu iddia etmektedir. Daha geniş anlamda, Okin'e göre, bu teorisyenler aile kurumunun yanlış olduğunu varsayan bir erkek bakış açısıyla yazıyorlardı. Ailenin içinde de, toplumun tamamında olduğu gibi cinsiyet eşitsizliğinin sürdürdüğü savunan Okin, özellikle de çocukların değer ve düşüncelerinin cinsiyet ayrımcılığının görünür olduğu bir aile ortamında gelişmesinin, yetişkinlik dönemindeki karakter yapılar ve şekillenen toplum üzerinde etkili olduğunu söylüyor. Okin Adalet teorisinin yerine getirilebilmesi için kadın - erkek eşitliğini içermesi gerektiğini ve modern ailelerde yaygın olduğunu düşündüğü cinsiyet eşitsizliklerine değinmesi gerektiğini ileri sürmektedir.

1993'te Jane Mansbridge'le birlikte, Robert E. Goodin ve Philip Petit'in editörlerinden biri olan “Çağdaş Siyaset Felsefesi Üzerine” kitabında "Feminizm" üzerine yazdığı makalede kendinin ve başkalarının eserlerini özetledi ve ertesi yıl, yine Mansbridge ile birlikte, Feminizm (Siyasette Düşünce Ekolü) adlı iki ciltlik bir feminist koleksiyonu yayınladı.

1999'da daha sonradan antolojiye dönüşen "Çok Kültürlülük, Kadınlar İçin Kötü mü?" adlı denemesinde Okin, kültürel çeşitliliğin korunması kaygısının, birçok geleneksel azınlık kültüründe toplumsal cinsiyet rollerinin ayrımcı niteliğini gölgelememesi gerektiğini ve en azından "kültür"ün, kadın hakları hareketinin geri alınması için bir bahane olarak kullanılmaması gerektiğini savunuyor.

Kitapları ve denemeleri

  • 1979 - Batı Siyasi Düşüncesinde Kadınlar[1]
  • 1989 - Adalet, Toplumsal Cinsiyet ve Aile[2]
  • 1993 - Çağdaş Siyaset Felsefesi Üzerine
  • 1994 - Feminizm (Siyasette Düşünce Ekolü)[3]
  • 1999 - Çok Kültürlülük, Kadınlar İçin Kötü mü?[4]

Kaynakça

Özel
  1. ^ Okin, Susan Moller (1979). Batı Siyasi Düşüncesinde Kadınlar. New Jersey, Princeton: Princeton Üniversitesi Yayınları. 
  2. ^ Okin, Susan Moller (1989). Adalet, Toplumsal Cinsiyet ve Aile. New York: Basic Books. 
  3. ^ Okin, Susan Moller; Mansbridge, Jane (1994). Feminizm: Siyasette Düşünce Ekolü. Vermont, USA. 
  4. ^ Okin, Susan Moller; Nussbaum, Martha; Cohen, Joshua; Howard, Matthew (1994). Çokkültürlülük Kadınlar İçin Kötü mü?. Princeton, New Jersey: Princeton Üniversitesi Yayınları. 
Genel
  • Okin, Susan Moller (Ocak 1989). "Adalet Kavramı Kapsamında Akıl ve Duygular". Ethics. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Feminizm</span> İdeoloji

Feminizm, kadınların haklarını tanıyarak bu hakların korunması amacıyla eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik çeşitli ideolojiler, toplumsal hareketler ve kitle örgütlerinden oluşan hareket. Sözcüğün köken olarak Latince "femina" ve onun Fransızca türevi olan "féminisme" sözcüğünden geldiği ve Türkçe eş anlamlısının hatunculuk olduğu belirtilmektedir. Kadın hareketi doğrudan kadınları ilgilendiren ve dolaylı olarak kültürü ilgilendiren konularda bilinç uyandırır. Feminizmin temel amaçları; eğitim, iş, çocuk bakımı, yönetim gibi konularda eşit haklara sahip olmaktan, yasal kürtaj hakkından, kadın sağlığı konusunda ilerlemelere, tacizin ve tecavüzün engellenmesinden lezbiyen haklarına kadar uzanır.

İslami feminizm, modern düşün hayatında yer bulmaya başlayan melez ideolojilerin bir örneği. İslami paradigma içinde dile getirilen feminist söylem ve uygulamalar bütününe verilen adlandırma. Modern İnsan Hakları bildirgelerinde tüm insanların eşit olduğu söylenirken, İslam dünyasında, gündelik yaşamda geleneksel inanışlar ve dini inanca dayalı, konjonktür ile uyuşmayan kadın-erkek ayrımı ve erkeklerin üstünlüğü söylemine karşı, kadınların eşitliği ve/veya üstünlüğünü savunan bir düşünce sistemiyle İslam düşüncesini harmanlamaya itmiştir.

Erkek düşmanlığı erkeklerden nefret etme, aşağılama ve her türlü önyargıyı içeren bir cinsiyet ayrımcılığıdır. Sosyal dışlama, cinsiyetçilik, kin, kadın merkezcilik (gynocentrism), alay, erkeklerin aşağılanması, erkeklere şiddet uygulanması ve erkeklerin cinselleştirilmesi gibi çeşitli yollarla gerçekleştirilebilir.

<span class="mw-page-title-main">Anarko-feminizm</span>

19. yüzyılda ilk kez ortaya çıkan ve isimlendirilen Anarko-feminizm veya Anarka-feminizm, anarşizm ile feminizmi bir araya getirir ve ataerkilliği hiyerarşinin ve dolayısıyla da toplumun temel problemlerinden biri olarak değerlendirir. Anarko-feministler ataerkillik ve maşizm ile savaşın sınıf çatışmalarının ve devlete yönelik anarşist mücadelenin bütünleyici bir parçası olduğuna inanırlar. Özünde, bu felsefe anarşist mücadeleyi feminist mücadelenin gerekli bir bileşeni olarak görür. Feminizmi de anarşist felsefenin gerekli bir bileşeni olarak görür. L. Susan Brown, "Anarşizm, tüm güç ilişkilerine karşı çıkan bir siyaset felsefesi olduğundan, doğası gereği feministtir" iddiasında bulunur.

Marksist feminizm, marksizm ve feminizmin bileşimi olan bir feminist harekettir.

Sosyalist feminizm, 1960'lı yılların sonu ve 1970'li yılların başında sözü edilmeye başlanan feminizm hareketidir. Barbara Ehrenreich’in 1976 yılında WIN dergisindeki makalesinde söylediği üzere sosyalist feminizm terimi, “olduğu şey olması için çok kısa bir tanımlamadır, bununla birlikte, gerçekten sosyalist, enternasyonalist, ırkçılık ve heteroseksizm karşıtı feminizm”dir. sosyalist feministlere göre aile, üretimin ve dağıtımın yapıldığı yer, yani mücadelenin merkezidir. Sosyalist feminizm, kapitalizmi kadının ezilmişliğinin temel kaynağı olarak kabul eder, tarihsel kapitalizm bağlamı içine konulmadıkça, cinsiyetçiliğin kadın hayatları üzerindeki etkinlik biçiminin anlaşılamayacağını savunur.

<span class="mw-page-title-main">John Rawls</span> Amerikalı filozof (1921 – 2002)

John Bordley Rawls, Amerikalı filozof. Temel eseri A Theory of Justice dır. Bu kitap 20.yüzyılın siyaset felsefesi alanında hazırlanmış en önemli kitap olarak görülmektedir. 1971'de yazdığı bu kitaptan sonra 1993'te Siyasal Liberalizmi yazmıştır. Bu kitap da bir anlamda onun adalet kuramı çalışmasının bir devamı niteliğindedir.

<span class="mw-page-title-main">Feminist eleştiri</span>

Feminist eleştiri’nin etkileşimli ya da çelişkili farklı okulları ve akımları söz konusudur. Marksist feminizm, radikal feminizm, psikanalitik feminizm, postyapısalcı feminizm söz konusu olduğundan, feminist eleştiri çok genel bir başlık olarak bütün bu eleştiri geleneklerini içermektedir demek gerekir. Özellikle 1960'lardan sonra Fransa, Amerika ve İngiltere'de ortaya çıkan ve güçlenen yeni kuramsal akımlarla ve disiplinlerle feminist hareket de toplumsal ve siyasal bir savaşım olarak canlanma gösterir.

“Das Unbehagen der Geschlechter” kitabının yazarı Judith Butler’ın öncülüğünde eşitlik feminizmi üzerine kurulmuş; ancak bir adım daha da ileriye giderek “toplum cinsiyeti” ve “biyolojik cinsiyet” olmak üzere iki cinsiyetten bahsetmiştir. Cinsiyet kimliklerinin ortak kabul edilebilmesi, cinsiyetler arasındaki farklılıkların daha az güçlü olmasıyla bağlantılıdır.

<span class="mw-page-title-main">Patricia Hill Collins</span> Amerikalı akademisyen

Patricia Hill Collins, Maryland Üniversitesi'nde sosyoloji dalında seçkin üniversite profesörüdür ve Cincinnati Üniversitesi Afrika Kökenli Amerikalı Çalışmaları Departmanı'nın eski başkanıdır.

<span class="mw-page-title-main">Şirin Tekeli</span> Türk yazar

Şirin Tekeli Türkiye'deki ikinci dalga kadın hareketinin içinde öncü olmuş kadın hakları savunucusu, feminist yazar ve aktivist.

Sosyal bilimlerde, siyasi ideoloji, belirli bir toplumsal hareketin, kurumun, sınıfın veya büyük bir grubun etik ideallerini, prensiplerini, doktrinlerini, mitlerini veya sembollerini açıklayan ve toplumun nasıl çalışması gerektiğini ve belirli bir toplumsal düzen için bazı siyasi ve kültürel bir plan sunan bir dizi fikirler bütünüdür. Siyasi ideoloji, gücün nasıl dağıtılması gerektiği ve hangi amaçlar için kullanılması gerektiği konularıyla ilgilenir. Bazı siyasi partiler belirli bir ideolojiyi sıkı bir şekilde takip ederken diğerleri genel olarak ilgili ideolojiler grubundan ilham alabilir, ancak belirli bir ideolojiyi açıkça benimsemezler. Bir ideolojinin popülaritesi, bazen çıkarları doğrultusunda hareket eden ahlaki girişimcilerin etkisiyle de ilgilidir. Siyasi ideolojilerin iki boyutu vardır: (1) hedefler: toplumun nasıl organize edilmesi gerektiği; ve (2) yöntemler: bu hedefe ulaşmanın en uygun yolu.

<span class="mw-page-title-main">Polonya'da feminizm</span>

19.yy ilk dalga feminizmi ile başlayan Polonya içindeki feminizim geleneksel olarak yedi sürece ayrılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Mısır'da feminizm</span>

Mısır'daki feminizm, tarih boyunca birtakım toplumsal ve politik olayları içerir. Her ne kadar Mısır birçok açıdan reform konularında, özellikle de "milliyetçiliğin, emperyalizme ve feminizmin direniş hareketlerinde" öncülük etmiş olmasına rağmen kadınların erkeklerle eşit olması kolay olmamıştır.

Uluslararası toplumsal cinsiyet, kadın-erkek eşitliğini ve kadın hakları savunuculuğunun uluslararası alanda yapılması yönünde kavram ve yaklaşımların geliştirilmesini ifade eden terimdir. Uluslararası toplumsal cinsiyet, kadın/erkek olarak iki cinsiyetin toplumsal ve kültürel etkilerinden kaynaklı olan yaşam biçimi baz alınarak değerlendirilen toplumsal cinsiyet kavramının uluslararası zeminde incelenmesini ele alır. Cinsiyet sonradan değil doğuştan var olur, bu nedenle bu konuda bir seçim yapılması söz konusu değildir. Türk Dil Kurumu'na göre cinsiyet; "bireye, üreme işinde ayrı bir rol veren ve erkekle dişiyi ayırt ettiren bir yaratılış, eşey, cinslik, seks" şeklinde tanımlanmıştır. Bu doğrultuda cinsiyet (eşey) kavramını akabinde takip eden bir sonraki kavram ise toplumsal cinsiyet olarak ele alınır. Toplumsal cinsiyetin, cinsiyetten ayrılmasındaki temel etken ise toplum tarafından sosyokültürel açıdan tanınarak buna göre şekillendirilmek istenmesidir. Uluslararası toplumsal cinsiyet, cinsiyet ve toplumsal cinsiyet kavramlarının son halkası olarak ilgili otoritelerce ele alınır.

<span class="mw-page-title-main">Toplumsal cinsiyet sosyolojisi</span> sosyolojinin alt dalı

Toplumsal cinsiyet sosyolojisi, kadın ve erkek arasındaki farkılılıkların kültürel ve toplumsal olarak nasıl kurulduğunu, kadın ve erkeğin sosyal yapı içindeki durumlarını, kadınlık ve erkeklik kimliğinin oluşum sürecini inceleyen sosyoloji alt dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Alice Crary</span>

Alice Crary, (d:1967) Amerikalı Filozof ve Graduate Fakültesi'nde Üniversite seçkini Profesördür.

<span class="mw-page-title-main">Sosyoloji maddeleri listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Bu liste sosyoloji maddelerinin dizinini içermektedir. Özet liste için Genel sosyoloji listesi.

Mysore Narasimhachar Srinivas (1916-1999) Hint sosyolog.

<span class="mw-page-title-main">Feminist hareketler ve ideolojiler</span>

Yıllar boyunca çeşitli feminist ideoloji hareketleri gelişti. Hedefler, stratejiler ve bağlılıklar bakımından farklılık gösterirler. Sıklıkla örtüşürler ve bazı feministler kendilerini feminist düşüncenin çeşitli dallarıyla özdeşleştirirler.