İçeriğe atla

Suluk Çor

Suluk Çor
Türkeş Devleti reisi
Hüküm süresi717-737
Önce gelenSakal Kağan
Sonra gelenKut Çor
Ölüm737-738
Suyab
Çocuk(lar)ıKut Çor
Ton Apa
DiniTengricilik

Suluk Çor 8. Yüzyılda yaşamış bir Türgiş Kağanıdır. Emevi saldırılarına karşı yaptığı başarılı savaşlarla bilinir. 6 Emevi valisinin başarısızlığa uğrayıp değişmesine neden olduğu için Emeviler tarafından Ebu Muzahim (zahmet ve sıkıntı veren) adıyla anılmıştır.[1]

Emevî halifesi Hişâm b. Abdülmelik Türgiş hakanı Sulu’ya bir elçilik heyeti gönderip İslâm’a davet etti. Ancak hakan İslâmiyeti kabul ettikleri takdirde askerlerinin ve halkının geçim sıkıntısı çekeceğini söyleyerek bu teklifi reddetti.[2]

Arka plan

Türgiş Batı Göktürk Devletiinde On-ok adını alan aşiret grubu arasında oluşmuştu. Göktürklerin Çin yönetimi altına girdiği dönemde bağımsızlık kazanmış, İkinci Göktürk döneminde Bolçu Savaşı sonunda yeniden Göktürk yönetimine girmişti. Fakat bağlantı zayıftı ve Emevilerin Türkistan’a saldırdıkları dönemde Mavera-ün'nehir (Transoksanya) savunması Türgeşler’e düştü. Suluk Çor Kara Türgeş grubunda öne çıkmış bir savaşçıydı ve 716 veya 717 yılında Türgeşlarin başına geçti. Tang yönetimindeki Çin’in bir başka adayı desteklemesi üzerine bir iç savaş yaşandı ise de 719 da Çin de Suluk’un bölgedeki liderliğini kabul etmek zorunda kaldı.

Emeviler ile savaş

721-731 yılları arasında Suluk Çor Maveunnehr bölgesini işgal etmeye gelen Emevi ordularına karşı başarılı bir savunma yaptı.[3] Ordusu Emevi ordusundan çok daha küçüktü. Fakat bölgeyi iyi tanıyor ve vur kaç savaşları ile Emevileri yıpratıyordu. Çok sayıda çarpışma olduysa da bunların en ünlüleri 724 teki Susuzluk Günü (veya Vakası) ve 731 deki Dar Geçit Muharebesi'dir (Waqʿat al-Shʿib) . İranlı tarihçi Taberî ‘ye göre bu son savaş Emeviler kuzeye yayılmalarının da önünü kesti.

Suluk Çor’un ölümü

Suluk’un başarılı savaşları kendine büyük ün kazandırmıştı. Bir prestij göstergesi olarak, hem Göktürk Kağanı, hem Tang (Çin) İmparatoru ve hem de Tibet İmparatorunun kızıyla evlenmişti. Ancak Emeviler karşısında kazandığı başarılardan sonra Çin ile ilişkilerini bozması hata oldu. 735 yılında Beşbalık kentini almak isterken yenildi. Diğer bazı yenilgilerden sonra 737 (veya 738) yılında akrabası Köl Çor (Baga Tarkan) tarafından öldürüldü.[4]

Sulu Çor sonrası

Suluk Çor’dan sonra Türgeşler toparlanamadılar. Yerine oğlu Kut Çor geçtiyse de Kara Türgeşlerle rakip Sarı Türgeşler arasındaki rekabet sonucu Türgeş toprakları Karluklar tarafından ele geçirildi.

İslam'a Davet İçin Gönderilen Arap Elçisi

Bu konuya el-Cahiz ve Yâkut el-Hamevî’de geçen kayıtlar açıklık getirmektedir. Şöyle ki: Cahiz, Hilafet Ordusunun Menkıbeleri ve Türklerin Faziletleri adlı eserinde Emevî valisi Cüneyd ile Su-lu arasında geçen konuşmayı aktarmıştır:

"Bir defasında Horasan valisi Cunayd b. Abdurrabmân Türk hükümdarı Hâkân ile karşılaştılar. Hâkân’ın durumu ve kuvveti Cunayd’ı korkutup dehşete düşürdü, birlikleri ve ordusu onun gözüne çok göründü, üzerinde çok fena bir tesir bıraktı. Hakân bu vaziyeti ve Cunayd’ın içinde bulunduğu ruh halini anlayınca ona şu şekilde bir haber gönderdi: Korkma! Ben sana bir fenalık yapmak istesem, bu şekilde bir şey yapmadan yerimde durmazdım. Kuvvetlerinin eksik tarafını önceden gördüm. Eğer sana galip gelmek veya bir kötülük yapmak isteseydim düşünmeye fırsat bırakmadan kuvvetlerini tozla duman ederdim. Bu hileyi öğrenip de başka Türklere tatbik etmiyeceğini bilsem kuvvetlerin ve tabyandaki eksik ve hatalı tarafı sana gösterirdim. Senin akıllı ve sülâlen arasında şerefli, faziletli ve dinini iyi bilen bir kimse olduğunu duydum. Dininizi tanıyabilmek için sana dinî hükümlerinize dâir bazı şeyler sormak istedim. Sen bana maiyetinle gel, ben de sana yalnız başıma çıkayım. Şahsım için bu hususta gerekli bazı şeyleri sana soracağım. Sakın benden kuşkulanıp endişeye düşme. Benim gibi bir adama gadretmek yakışmaz. Benim gibi bir kimse önce hile ve hudasındaıı emin edipte sonra verdiği sözü bozan bir insan değildir. Biz işlerimizde bile yapmıyan bir milletiz. Hileyi sadece harpte mubah sayarız. Eğer harp hilesiz olacak olsa hileyi harpte dahi mubah görmezdik.” Ayrıca bu konuşmanın ardından Cüneyd’in Su-lu Kağan için “Bu Türkten daha vefalı, daha insaflı, daha anlayışlı, daha zeki birini görmedim. Onunla gündüzleyin üç saat karşılıklı olarak konuştuk. Dilinden başka hiç bir yeri kımıldamadı. Ben de dilimden başka hiçbir yerimi kımıldatmadım."[5]

Yakut el Hâmevî’nin Muʿcemü’l-büldân adlı eserinde de Emevî halifesi Hişam b. Abdülmelik’in Su-lu Kağan’ı İslâma davet etmek amacıyla gönderdiği elçi ile Su-lu Kağan arasındaki konuşmalar yer almıştır:

"Hişam b. Abdülmelik, İslâmı kabul etmesi için Türk hakanına bir elçi gönderdi. Elçi olanları şöyle aktardı: “Girdiğimde Türk hakanının elinde bir eyer vardı. Sonra tercümana bakıp kim bu diye sordu. Tercüman bu Arap kralının elçisi diye cevap verdi. Sonra hakan, oğlum diye birine seslendi ve biri evet diyerek karşılık verdi. Sonra beni eti çok ekmeği az olan bir yemek yerine götürdü. Sonra hakan beni yanına çağırdı ve ne istediğimi sordu ve ona ziyafet için teşekkür ettikten sonra: “Kralım, siz yanlış yolda olduğunuz için nasihat vermek istiyor ve sizi İslâma davet ediyor” dedim. Sonra bana “İslam nedir?” diye sorduğunda İslamın şartlarını, helal ve haramı, farzları ve ibadetlerini anlattım. Beni birkaç gün cevapsız bıraktı. Sonra her birinin elinde bir sancak olan on kişilik bir grupla yola çıkarken onlara katılmamı istedi. Etrafı ağaçlarla dolu bir tepenin zirvesine ulaşana kadar gittik. Gün doğduğunda hakan gruptan bir askere elindeki sancağı yukarı kaldırıp sallamasını emretti. Asker hakanın emrini yerine getirdikten sonra on bin teçhizatlı askerden oluşan ve şah ! şah ! şah ! diye haykıran bir grup belirip tepenin tam altına gelene kadar ilerledi. Sonra onların başındaki asker tepeye çıkıp hakana hürmetlerini iletti. Ondan sonra hakan, onunla tepeye gelen diğer askerlere aynı emri verdi. Herkesin sancağı yukarı kaldırıp salladıktan sonra tepenin etrafında tepeden tırnağa silahlanmış yüz bin kişilik bir birlik oluştu. Sonra tercümana bakıp bu elçiye dedi ki: “Bu gördüğün topluluğun içinde ne hacamat uzmanı ne ayakkabıcı ne de terzi var. Onlar Müslüman olurlarsa nereden yiyecekler ki.” diye söyledi."[6]

Kaynakça

  1. ^ https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/3802715 20 Temmuz 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. []
  2. ^ Abdülkerim ÖZAYDIN. "İLK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLERİ" (PDF). 4 Ağustos 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 25 Temmuz 2024. 
  3. ^ L.M.Gumiliev:Eski Türkler (Çeviri:D.Ahsen Batur), Selenge Yayınları, İstanbul, 2003, 975-7856-39-8 pp.429-431
  4. ^ S.G.Klyashtorny-T.I.Sultanov: Türkün üç bin yılı (Çeviri:Ahsen Batur), Selenge yayınları,İstanbul,2003, 975-8839-03-9 p 109
  5. ^ "VIII.YÜZYILDA TÜRKİSTAN'DA İKTİDAR MÜCADELESİ VE TALAS SAVAŞI" (PDF). Erişim tarihi: 25 Temmuz 2024. 
  6. ^ "VIII.YÜZYILDA TÜRKİSTAN'DA İKTİDAR MÜCADELESİ VE TALAS SAVAŞI" (PDF). Erişim tarihi: 25 Temmuz 2024. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Göktürk Kağanlığı</span> Türk adını kullanan ilk Türk devleti

Göktürk Kağanlığı, asıl ismiyle Türk Kağanlığı Göktürkler tarafından kurulmuş ve 552-744 yılları arasında Orta ve İç Asya'da hükümdarlık sürdürmüş bir Türk imparatorluğudur ve bozkırların ilk model devletidir. Asya Hun İmparatorluğu'ndan sonra 2. Büyük Devlet lakabını almıştır.

<span class="mw-page-title-main">Kırgızistan tarihi</span>

Türk tarihinin bilinen en eski kavimlerinden biri olan Kırgız Türkleri, Çin kaynaklarında “Ge-kun”, “Kie-kun”, “K’i-ku”, “Hegu” adıyla geçmektedir.

Kapgan Kağan ya da Kapağan Kağan, İkinci Doğu Göktürk Kağanlığı'nın kağanıdır.

<span class="mw-page-title-main">Bilge Kağan</span> İkinci Göktürk Kağanlığının 4. Kağanı

Bilge Kağan Resmi unvan: "Tengriteg Тengride bolmuş Türk Bilge Kağan" :Tanrı gibi gökte olmuş Türk Bilge Kağanı İkinci Göktürk Kağanlığı'nın kağanlarındandır. Türk tarihinin en önemli figürlerinden biri olarak değerlendirilir.

<span class="mw-page-title-main">Karluklar</span> Orta Asyada göçebe Türk boylarının bir federasyonu

Karluklar, 766-1215 yılları arasında, Orta Asya'da varlığını sürdüren Türk boylarıdır. "Karluk" adı Arap kaynaklarında "حارلوق Harluk", Farsça eserlerde "حاللوه Halluh", Çin yıllıklarında ise "Géluólù" biçimlerinde kullanılmıştır. Kadim Türk çağlarında Karluklara "Üç Oğuz" yani "Üçboy" da denilmiştir. Türkçe anlamı "karlık" olan Karlukların Türk soyundan geldiği ve bir Gök-Türk boyu olduğu Çin kaynağında (T'ang-shu) belirtilmiş ve oturduğu saha olarak Altaylar'ın batısındaki Kara-İrtiş ve Tarbagatay havalisi gösterilmiştir. Karluklar burada üç kabileden kurulu bir birlik halinde bulunuyorlardı. Daha İstemi zamanında Türk hakimiyetinin Hazar'ın kuzeyi ve Maveraünnehir'e doğru genişlemesinde şüphesiz büyük rolleri vardır. 630-680 yılları arasında, diğer Türk boyları gibi kendi başlarına buyruk olarak zaman zaman Çin'e karşı geldikleri görülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Arap-Türk ilişkileri</span>

Türk kavimleri ile Araplar arasındaki ilişkiler Arapların İslam öncesi döneminde İpek Yolu vasıtasıyla ticaret ile sınırlıydı.

<span class="mw-page-title-main">Batı Göktürk Kağanlığı</span> Göktürk devletinin ikiye ayrılmasıyla kurulmuş bir Türk devleti

Batı Göktürk Kağanlığı, Göktürk Kağanlığı'nın 582 yılında ikiye ayrılmasıyla bu ülkenin batısında Tardu tarafından kurulan tarihi Türk devletidir. 582-659 yılları arası varlığını sürdürmüştür.

<span class="mw-page-title-main">İkinci Doğu Göktürk Kağanlığı</span> 7. ve 8. yyde hüküm sürmüş Türk devleti

İkinci Doğu Göktürk Kağanlığı, Çin egemenliğine giren Göktürkler Kutluk Kağan zamanında yeniden bağımsızlığına kavuştu. Bu yüzden bu devlete "Kutluk Devleti" de denir.

<span class="mw-page-title-main">Türklerin İslam'a geçişi</span> Türklerin eski dini olan tengrizmi bırakıp İslama geçmesi olayıdır

Türklerin İslam'a geçişi, Türklerin İslam dininden önce mensup oldukları Tengricilik inancından vazgeçip dinlerini değiştirmeleridir. Yaklaşık 10. yüzyıla kadar Tengricilik dini Türkler arasında en yaygın din olmuştur. Türklerin İslam diniyle ilk teması Şii ve Alevilerin dördüncü İmam olarak kabul ettikleri İmam Zeynel Abidin'in Türkler tarafından Kerbela'da koruma amaçlı Horasan'a götürmeleriydi. İslamiyet öncesi Türkler ile Müslüman Arapların ilk karşılaşması 7. yüzyıl döneminde Hilafet-İmamet çekişmeleriyle gerçekleşmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Türkeş Devleti</span> 7.-8. yüzyıllar arasında var olmuş bir Türk devleti

Türkeş veya Türgiş bir Türk boyları konfederasyonuydu. Bir zamanlar Batı Türklerinin On-Ok seçkinleri üzerindeki Tulu kanadına ait olan Türkeşler, Batı Göktürk Kağanlığının çöküşünden sonra bağımsız bir güç olarak ortaya çıktı ve 699'da bir kağanlık kurdu. Türkeş Kağanlığı, Karlukların onları yendiği 766 yılına kadar sürdü. Türkeş ve Göktürkler evlilik yoluyla ilişkiliydi.

<span class="mw-page-title-main">Müslümanların Maveraünnehir'i fethi</span> Arapların 7.-8. yüzyıl Asya fetihleri

Müslümanların Maveraünnehir'i fethi ya da Arapların Maveraünnehir'i fethi, günümüzde Özbekistan'ı, Tacikistan'ı, Kazakistan'ı ve Kırgızistan'ı kapsayan Orta Asya'nın tümünün ya da bazı bölgelerinin 7. ve 8. yüzyıllarda On İki İmamların dördüncüsü olan İmam Zeynel Abidin ve taraftarları olan Müslümanlar tarafından fethedilmesidir.

Bolçu Muharebesi, 711'de Göktürk Kağanlığı ile Türgişler öncülüğündeki ittifak kuvvetleri arasında gerçekleşen muharebedir. Muharebe, kesin Göktürk zaferiyle sonuçlanmıştır.

Bayırku seferi, Kapgan Kağan'ın Dokuz Oğuzlardan Bayırkular üzerine düzenlediği ve zaferle sonuçlandırdığı son seferidir.

Ming Şa Savaşı, 17 Ocak 707 tarihinde Kapgan Kağan komutasındaki Göktürk ordusu ile Çaça Sengün komutasındaki Tang ordusu arasında gerçekleşmiş bir savaştır.

Cüneyd el-Mürrî Emevîler devri vali ve komutanı.

Köl-çor,, Arapça kaynaklarda Kūrṣūl (كورصول) olarak bilinen ve Çin kayıtlarında Baga Tarkan ile özdeşleşen, Suluk kağan yönetimindeki başlıca Türgeş liderlerinden biriydi. O, esas olarak Mâverâünnehir'de Emevi Halifeliğine karşı Türgeş savaşlarındaki rolü ve 738'de Suluk'un öldürülmesinden sorumlu olduğu için Türgeş iktidarının çöküşünü hızlandırması ile tanındı. Rakiplerini ortadan kaldırdıktan sonra kendisi de kağan oldu, ancak kısa süre sonra Çinli destekçileriyle arası bozuldu ve 744'te yenilip idam edildi. Ancak bazı Arap kaynakları, 739'da Araplar tarafından öldürüldüğünü kaydediyor.

<span class="mw-page-title-main">Kasrül Bahili Muharebesi</span>

Kasrül Bahili Muharebesi, Türk Türkeş (Türgiş) Devleti'nin kuşatmasından Qasr al-Bahili'nin küçük kalesindeki Arap garnizonunun başarılı bir şekilde kurtarılmasıydı. Emevi Halifeliği'nin Horasan valisi tarafından gönderilen, el-Musayyab ibn Bişr el-Riyahi komutasındaki bir Arap yardım gücü kuşatmayı kırmayı ve garnizonu Semerkant'taki güvenliğe götürmeyi başardı.

<span class="mw-page-title-main">Kamarca Kuşatması</span>

Kamarja veya Kamarca kuşatması, 729 yılında Emevi Halifeliği'nin Arap Müslümanları ile Türgeş Kağanlığı ve onun Soğd müttefikleri arasında gerçekleşti. Emevilerin Transoxiana(Maveraünnehir)'yı fethi 720'lerde yerel Soğdlu prenslerinin ayaklanmaları ve Türgeş istilaları ile bozulmuştu. 729'da Semerkant yakınlarındaki küçük Kamarja kalesi, hükümdarları Suluk Çor'un kişisel yönetimi altında Türgeşler tarafından saldırıya uğradığında Transoxiana'daki son kalan Arap kalelerinden biriydi. El-Taberi'nin tarihinde ayrıntılı bir anlatımı bulunan sonraki kuşatma 58 gün sürdü ve garnizonunun Semerkant'a müzakereli çekilmesiyle sona erdi. Kamarja'nın inatçı savunması Arap edebiyatında övüldü, ancak Arapların bölgedeki hakimiyeti iki yıl sonra Defile Muharebesi'nden sonra kırıldı. Türgiş Kağanlığı'nın 738'de yıkılmasından sonra Araplar Maveraünnehir'de yeniden egemenliklerini kurdular.

<span class="mw-page-title-main">Yevm el Atkal Muharebesi</span>

Yevm el Atkal Muharebesi ya da Baggage Savaşı, Emevi Halifeliği güçleri ile Türk Türgeş kabileleri arasında Eylül/Ekim 737'de savaşıldı. Horasan valisi Esed bin Abdullah el-Kasri komutasındaki Emeviler, Transoxiana'daki İrani Hutal Prensliği'ni işgal etmişti ve yerel yönetici Türgeşlerden yardım istedi. Emevi ordusu, Türgeşler gelmeden önce aceleyle geri çekildi ve tam zamanında Ceyhun Nehri'ni geçmeyi başardı, bu sırada arka muhafızları takip eden Türgeşlerle çatışmaya girdiler. Türgeşler hemen ardından karşıya geçti ve önceden gönderilen açıktaki Müslüman yük trenine saldırarak onu ele geçirdiler. Emevilerin ana ordusu, ağır kayıplar veren yük treninin refakatçisinin yardımına geldi. Emevi seferinin başarısızlığı, Yukarı Ceyhun vadisindeki Arap kontrolünün tamamen çökmesi anlamına geliyordu ve Horasan'ın kendisi Türgeşlere açıldı.

<span class="mw-page-title-main">Haristan Muharebesi</span> haristan muharremi türkler için çok önemli bir savaştır aga sir keropri

Haristan Muharebesi, Emevi Halifeliği ile Türk Türgeş güçleri arasında Aralık 737'de, Doğu Horasan'ın Cüzcan bölgesindeki Haristan kasabası yakınlarında gerçekleşti. Horasan valisi Esad bin Abdullah el-Kasri komutasındaki Emeviler, Türgeş kağanı Suluk ve müttefiki Arap haini el-Hâris bin Sureyc'i şaşırtmayı ve yenmeyi başardılar.