İçeriğe atla

Sultan Alaeddin Camii

Koordinatlar: 39°56′21″K 32°51′52″D / 39.93917°K 32.86444°D / 39.93917; 32.86444
Sultan Alaeddin Camii
Sultan Alaeddin Camii
Harita
Temel bilgiler
KonumAltındağ, Ankara, Türkiye
Koordinatlar39°56′21″K 32°51′52″D / 39.93917°K 32.86444°D / 39.93917; 32.86444
İnançİslam
DurumEtkin
Mimari
Tamamlanma1197
Özellikler
Minare sayısı1
Minare yüksekliği30 metre
Cami Kapısı ve üzerindeki kitabeler
Caminin dışarıda kalan mihrabı
Caminin direkleri
Yandan görünüş

Sultan Alâeddin Camii, 12. yüzyılda Ankara'da İç Kale’nin girişinde, Selçuklu meliki Muhyiddin Mesud tarafından yaptırılmış camidir.

Ankara’nın en eski camisidir.[1] II. Alaeddin Keykubad döneminde onarılmıştır ve bu yüzden “Alâeddin Camii” olarak bilinir. Osmanlı Sultanı II. Murat devrinde de onarım gören yapı, bazı kaynaklarda “Muradiye Camii” olarak anılır ancak halk arasında ve kaynaklarda “Alâeddin” ismi hiç terk edilmemiştir.[2]

II. Kılıçarslan’ın oğullarından Muhyiddin Mesud’un Ankara’da hüküm sürdüğü devirde sarayla birlikte yapılmıştır.

Çivi çakmaların kullanıldığı sahte kündekâri tekniğiyle ile yapılmış ahşap minberi, doğusunda daha evvel inşa edilmiş eski Eski Camisi, batısındaki Selçuklu Sarayı, kuzeyindeki son cemaat yeri ve onun üstündeki kadınlar mahfeli ile sanat tarihi açısından önem taşır.[2]

Tarihçe

Ankara Kalesi’nin 1073’te Türkler tarafından fethedilmesinden sonra 12. yüzyılın ikinci çeyreğine kadar şehirdeki Müslüman nüfus fazla değildi, bu dönemde Müslümanların diğer İslam şehirlerinin pek çoğunda olduğu gibi genellikle terkedilen veya ortak kullanılan Bizans mabetlerinde ibadet ettikleri düşünülür. Alâeddin Camii’nin doğusundaki, 15.92 m. uzunluğa ve en geniş yerde 9.13 m genişliğe sahip, günümüzde üstü tamamen açık olan alan, Türkler’in 1073’te Ankara Kalesini fethettikten sonra yaptıkları ilk cami idi (Eski Cami).[2] Hemen batısında bir de kilisenin bulunduğu düşünülen Eski Cami, iç kaledeki mekân darlığı yüzünden çok küçük ebatlı idi. Bu yapıdan günümüze gelen en önemli unsur üst yarısı tamamen yıkılmış olan ve iki kademe halinde derinleşen mihraptır.[2]

Anadolu Selçuklu Devleti toprakları II.Kılıçarslan tarafından oğulları arasında pay edildiğinde kendisine Ankara toprakları verilen Muhyiddin Mesud, 1186-1204 yılları arasında bu şehirde yaşadı. Ankara’da hüküm sürdüğü dönemde şehirde bir saray yaptırdığı; günümüzde Alâeddin Camii olarak adlandırılan camiyi sarayla birlikte inşa ettirdiği düşünülür. Kıble duvarının batı ucunda bulunan ve küçük bir dehlize açılan kapıdan saraya bağlantı sağladığı ihtimali üzerinde durulur[2]

Caminin minber kitabesinde minberin cami ile birlikte yapıldığı ifade edilir ve Hicri Safer 594 (Miladi Kasım 1197) tarihi yer alır. Kimi araştırmacılar bunun 574 (1178) olarak da okunabileceğini belirtmişlerdir ve caminin girişine 1178 tarihi yazılmıştır.[2]

Caminin kuzeyindeki son cemaat yeri ile üstündeki kadınlar mahfeli cami ile birlikte yapılmıştır.[2] Anadolu’daki son cemaat yeri ve üst katta kadınlar mahfeli olan ilk camidir. Hacı Bayram, İbadullah, Ağaç Ayak ve Zincirli camileri gibi pek çok esere ilham vermiştir.[2]

Muhyiddin Mesud’un bağımsız bir melik gibi hareket etmesi, kardeşi Rükneddin Süleyman Şah’ın şehri kuşatmasına sebep olmuştur. Uzun süren bu kuşatmada caminin ağır darbeler aldığı sanılıyor. 1204’te şehri teslim etmek zorunda kalan Muhyiddin Mesud öldürülmüş ve taht kavgaları sürüp giderken birkaç sene sonra Alâeddin Keykubad Ankara’ya sığınmıştır. Ankara’da iki yıl kalan Keykubad’in camiyi yenilediği kabul edilir. Ancak Keykubad, 1213’te şehri ağabeyi Keykavus’a terk etmek zorunda kalmıştır. Kalenin hemen bitişiğinde yer alan caminin bu kuşatmada da hasar görmüş olması muhtemeldir.[2]

Yapı 361 yılında Sultan Orhan’ın valisi Sülü Paşa ve II. Murad devrinde 1433 yılında Şerif Sünbül Hatun tarafından onartılmış; II. Abdülhamid devrinde 1895 yılında tekrar onarım görmüştür. Cumhuriyet devrinde ise 1954 ve 1985 yıllarında da Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılmıştır. Geçirdiği birçok tamirle aslî mimarisini epeyce kaybetmiştir.

Mimari özellikleri

Kıbleye dik olarak yerleştirilmiş dikdörtgen planlı düz tavanlı bir harim ile kuzeyde devşirme sütunlar üzerine yine düz tavanlı olarak inşa edilen bir son cemaat yerinden meydana gelir. Üstü ahşap düz tavanla örtülüdür.

Kuzeyde giriş kapısının iki yanında, son cemaat yerine açılan iki, batıda altta ve üstte üçer, doğuda altta üç ve kıblede üstte beş olmak üzere, toplam onaltı pencere ile aydınlanır. Ayrıca kadınlar mahfilinde de kuzeye açılan üç pencere bulunur.

Harimin kuzeyinde giriş kapısının iki yanında müezzin mahfili ve üstte de oyma kafes usulü ile yapılmış, giriş kapısı üzerindeki orta kısmı yarım daire şekilli kadınlar mahfeli yer alır. Mihrap, 1895 yılındaki onarımdan kalmadır.

Kitabeleri

Mabedin dışında mermere oyularak yazılmış dört satırlık imar kitabesi, kapı üzerinde üçer satırdan oluşan iki adet tamir kitabesi ve minberde yine imar kitabesi bulunur.

Sol taraftaki tamir kitabesi miladi 1361 yılı tarihlidir ve Türkçesi şu şekildedir: "Büyük efendimiz ulu Sultan (Tanrı mülkünü ebedi kılsın) cemaatinden Lulu Paşa 763 (hicri) senesinde bu mübarek camiyi tamir etti."

Sağ taraftaki tamir kitabesi miladi 1433 tarihlidir ve Türkçesi şu şekildedir: "Tanrı'nın mağrifetini dilemek için bu kutlu mescidi Mehmet Han oğlu Murat Han saltanatı günlerinde Şerife Sünbül Hatun 837 (hicri) yılında tamir ettirdi."

Minberi

Mabedin minberi, dönemin ağaç işçiliğini taşıyan en güzel örneklerdendir. Ceviz ağacından oyularak Çivi çakmaların kullanıldığı sahte kündekâri ekniğiyle yapılan minberde sekizgenler arasına yerleşen yıldızlar ve baklava şekilleri içerisinde rumi kompozisyonlar görülür. Minberin merdiven kapısı üzerinde dendanlı geometrik şekiller haricinde iki hilal motifi görülür. Bu kapıdaki kündekarî zamanla yıpranmış ve geçmeleri hasar gördüğünden çakılmıştır.[1]

Minberin yanında bulunan kitabeye göre minberinustası, Marangoz Ebubekir oğlu İbrahim Rûmî'dir.[3]

Minberin 15. asırda yapılan ikinci tamiratında kalan pencere kanadı ise Ankara Etnografya Müzesinde sergilenmektedir.[3]

Minare

Caminin minaresi kuzeybatı köşede camiden ayrı, kare planlı, kesme taş bir kaide üzerinde yükselmektedir.1433 yılındaki onarımda inşa edildiği sanılır.[] Silindirik tuğla gövde üzerine yumuşak beyaz taşla yapılan minare tek şerefeli ve 30 metre yüksekliğindedir. Tuğla gövdenin altında ve üstünde birer taş bilezik dolaşmaktadır. Taş korkuluklu şerefeye kirpi saçaklarla geçilir. Peteğin üstü kurşun külâhlıdır.[3]

Çeşme

Caminin kuzeybatı köşesinde, son cemaat yerinin sokağa bakan cephesinde, caminin korkuluk duvarı içine gömülmüş durumda, sağlam olmasına rağmen bugün suyu kesilerek kullandırılmayan, dikdörtgen şekilli bir eski çeşme bulunmaktadır. Suyunun taşıma usulü ile temin edildiği, cemaatin abdest alması için namaz vakitlerinde suyun özel bir tesisatla salıverildiği sanılmaktadır.[2] Çeşmenin üzerinde ayrıca isteyenin her zaman tasla su içmesini sağlayan sebil bulunur. Bu çeşmes-sebilin Selçuklular devrinden beri mevcut olduğu sanılmaktadır.[2]

Kaynakça

  1. ^ a b Çetintaş, Özgür. "Cumhuriyet Dönemi Öncesi Ankara Camilerinde Yazı ve Süsleme Özellikleri". Erişim tarihi: 9 Aralık 2015. []
  2. ^ a b c d e f g h i j k Ersay Çam; Ayşe Nusret. "Ankara Muhyiddin Mesud (Alâeddin Camii)nin İlk Şekli ve Türk Mimarisindeki Yeri" (PDF). 2 Temmuz 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Aralık 2015. 
  3. ^ a b c "Alaaddin Camii" (PDF). Ankararehberi.com sitesi. Erişim tarihi: 9 Aralık 2015. []

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Gazi Atik Ali Paşa Camii</span>

Atik Ali Paşa Camisi ve Külliyesi, II. Mahmud Türbesi'nden Çarşıkapı'ya uzanan Yeniçeriler Caddesi üzerindedir. Külliyenin inşa edildiği alan, Bizans döneminde I. Konstantin tarafından yaptırılan dikilitaşın bulunduğu Konstantin Forumu’nun sınırları içindedir. Külliyenin banisi aslen Bosnalı olan “Hadım, Tavaşi, Şehit, Eski” lakapları ile de anılan ve iki defa sadrazam olup 1511’de Şah Kulu Vakasında şehit olan Atik Ali Paşa’dır. Külliyenin Vakfiyesi 1509 tarihlidir. Cami, “Sedefçiler”, “Eski Ali Paşa”, “Çemberlitaş”, “Dikilitaş”, “Vezirhanı” ve “Sandıkçılar Camisi” isimleriyle de tanınır. Fetih sonrası İstanbul’un en eski eserlerinden biridir.

<span class="mw-page-title-main">Yivli Minare</span> Antalyadaki Anadolu Selçuklu devri camisi

Yivli Minare, Antalya'daki ilk İslamî yapılarındandır. 13. yüzyıla ait bir Selçuklu eseridir.

<span class="mw-page-title-main">Alâeddin Camii (Konya)</span>

Alâeddin Camii, Konya'da Alâeddin Tepesi adlı höyüğün üstünde Anadolu Selçuklu Devleti devrinde şehrin ulu camisi olarak inşa ettirilmiş yapıdır.

<span class="mw-page-title-main">Alâeddin Camii (Sinop)</span>

Sinop Alaeddin Camii, Sinop ilinde, şehir merkezinde yer alan Selçuklu devri yapısı.

<span class="mw-page-title-main">Gazi Ahmed Paşa Camii</span> İstanbulda 1558 tarihli cami

Gazi Ahmed Paşa Camii ya da Kara Ahmed Paşa Camii, İstanbul'un Topkapı semtinde Fatma Sultan mahallesinde 1558 yılında tamamlanmış bir camidir. Caminin banisi Kara Ahmed Paşa, Yavuz Selim'in damadıdır. Caminin yapımı 1555 yılında Edirnekapı civarında başlanmıştır. 1555'te muhtemelen Rüstem Paşa ile husumeti yüzünden idam edilmiş; ölümünen az önce yapımı başlayan caminin tamamlandığını görmemiştir. İnşaat Mihrimah Sultan'ın isteği üzerine durdurulmuştur ve bölgede Mihrimah Sultan Camii'nin inşaatına başlanmıştır. Bunun üzerine cami ve türbenin inşaatı Topkapı'daki yeni bir vakıf arazisinde yapılmuştır. Kara Ahmed'in türbesi caminin 50 metre batısında müstakil bir yapıdır. Cami, medrese, türbe ve sıbyan mektebinden oluşan bir külliye şeklinde yapılmıştır.

Bali Paşa Camii, İstanbul'un Fatih ilçesinde Bali Paşa caddesi Hoca Efendi sokağındadır. Kesmetaştandır ve minaresi klasik olarak sağındadır. II. Bayezid'in veziri Malkoçoğlu Balı Paşa'nın başlattığı ve bitiremediği camiyi karısı Hüma Sultan 1504'te tamamlatmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Ramazan Efendi Camii</span>

Ramazan Efendi Camii İstanbul'un Kocamustafapaşa semtinde bir camidir. 1585'te Mimar Sinan tarafından yapılan cami, Kuvayı Milliye caddesinin otobüs duraklarında biten yönündedir. Tek minareli, kırma çatılıdır. Çeşitli tamirler görmüştür. Dede Efendi bu caminin tamirine destek vermiştir. Hüsrev Çelebi Camii, Bezirganbaşı Camii adıyla da bilinir. Ramazan Efendi denmesinin sebebi buradaki tekke şeyhinin adının Ramazan Efendi oluşundandır. Ramazan Efendi, cami giriş kapısının solunda yapıya bitişik türbesinde yatmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Ahşap oyma</span>

Ahşap oyma, ahşap malzeme üzerine yapılan bir çizimin özel kesici aletlerle istenmeyen yerlerinin yontulması ile elde edilmesi sanatıdır. Bu sanatla iştigal edenlere "hakkak" denir.

Akşemseddin Camii, İstanbul'un Fatih ilçesinde Keçeciler caddesi ile Yamak sokağının kesiştiği noktada, Hırka-i Şerif Camii'ne 200 m uzaklıktadır.

<span class="mw-page-title-main">Arslanhane Camii</span> Ankaranın Altındağ ilçesinde bulunan bir cami

Ahî Şerafeddin Camii veya halk arasında bilinen adıyla Arslanhane Camii; Ankara'nın Altındağ ilçesinde, Ankara Kalesi'nin güney ucunda bulunan 13. yüzyıla tarihlenen bir camidir.

<span class="mw-page-title-main">Laal Paşa Camii</span> Mut ilçesinde tarihi bir camii

Karamanoğlu İbrahim Bey'in emriyle Laal Paşa tarafından yaptırılmıştır. Laal Paşa, asıl adı Musa olan bir köledir. Ve Karamanoğlu Beyliği'nde şehzade eğitmenliği de yapmıştır. Laal Paşa, önceleri Karamanoğlu Alaeddin Bey'in kölesi olarak Beyliğe dahil olmuştur. Devlet işlerinde verilen görevleri başarıyla yaptıktan sonra Alaeddin Bey'in gözüne giren köle Musa; Alaeddin Bey'in emriyle iyi bir eğitim görüp, iyi bir tahsil yapmıştır. Sonraları Laal Ağa'da gördüğü kabiliyeti takdir eden Alaeddin Bey, onu azad edip hür bir adam olmasını sağlamıştır. Hususi ve resmî devlet işlerinde gösterdiği yüksek başarıdan dolayı kendisini Niğde Kalesi dizdarı yapmıştır. Mut'ta bulunduğu sırada kasabanın içine cami, medrese ve hamam yaptırmıştır. Bu yapıların ayakta kalması için vakıf gelirler koymuştur. Laal Paşa'nın her kölede olduğu gibi doğum tarihi ve Karamanoğulları'na nasıl intisap etmiş olduğu belli olmadığı gibi mezarı ve ölüm tarihi de belli değildir.

<span class="mw-page-title-main">Alâeddin Camii (Niğde)</span>

Alâeddin Camii 1223 yılında Niğde'de yaptırılmış Selçuklu yapısıdır.

<span class="mw-page-title-main">Bülbül Mescidi</span>

Bülbül Mescidi, Kütahya merkezindeki Mecidiye Mahallesi'nde bulunan, 19. yüzyıl başlarında yapıldığı tahmin edilen mescit. Tam olarak kim tarafından ve hangi tarihte yapıldığı kesin olmasa da, mahkeme kayıtlarında Yakup Çavuş Mescidi şeklinde bir kayıt görülmüştür, yani 1830'dan önce mevcuttur ve Yakup Çavuş tarafından yaptırıldığı söylenmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Kaptan İbrahim Ağa Camii</span>

Kaptan İbrahim Ağa Camii, 1622 yılında Kaptan İbrahim Paşa tarafından İstanbul'un Beşiktaş ilçesinde yaptırılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Çorum Ulu Camii</span>

Çorum Ulu Camii, Murad-i Rabi Ulu Camii, Sultan Alâeddin Camii ya da Câmi-i Kebîr, Çorum ilinde yer alan cami. Kitabesi bulunmayan caminin Selçuklu Sultanı III. Alâeddin Keykubad'ın azat ettiği kölelerinden Hayreddin Bey tarafından XIII. yüzyılın sonlarında yaptırıldığı kabul edilmektedir. Ağaç işçiliği yönüylede önemli bir mekandır. Osmanlı hanedanı üyesi Padişah III.Murat zamanında Sultan Murad-ı Salis Cami adıyla anılmıştır. 1446 yılında gerçekleşen bir depremde büyük oranda yıkılmış, Mimar Sinan tarafından onarılmıştır. 1790 yılındaki depremde tekrar harap olan cami, tadilat devam ederken Abdülcabbarzade Süleyman Beyin ölmesiyle oğlu Abdülfettah Bey tarafından 1810 yılında bugünkü hali ile tekrar yaptırılmıştır. Halkında yardımıyla birlikte Mutasarrıf Celal Bey tarafından 1905'te son cemaat yeri yapılmıştır.

Bu liste; Ankara'daki camiler hakkında bir listedir.

Ağaç Ayak Camii; Ankara'nın Altındağ ilçesinde bulunan tarihi bir camiidir. Geniş bir avlu içerisinde bulunan camii; su basmanına kadar moloz taş, yukarı kısımlar ise örme tuğla arası ahşap hatıllı olacak şekilde inşa edilmiştir. Kitabesi olmasa da 1700'lü yılların başında yapıldığı tahmin edilmektedir. İç tasarımında kullanılan ahşap minberi, alçı mihrabı ve nakış işlemeleri; caminin geç dönem Ankara eserleri arasında sayılmasına neden olmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Muradiye Camii (Bursa)</span>

Bursa Muradiye Camii, 15. yüzyılın ilk yarısında Bursa'da Osmanlı padişahı II. Murad tarafından yaptırılmış cami.

<span class="mw-page-title-main">Zincirli Camii</span> Ankarada bulanan tarihi bir cami

Zincirli Camii veya diğer adıyla Kazasker Camii; Ankara'nın Altındağ ilçesinde bulunan tarihi bir camidir.

<span class="mw-page-title-main">Kayseri Ulu Camii</span> Tarihî cami

Kayseri Ulu Camii, Türkiye'nin Kayseri ilinde şehir merkezinde bulunan, 12. yüzyılın ortalarına doğru inşa edilmiş camidir.