
Augusto José Ramón Pinochet Ugarte, 1973 yılından 1990 yılına kadar Şili'yi dikta rejimi ile yöneten general. 1973'ten 1998'e kadar Şili ordusunun başkomutanı ve 1973'ten 1981'e kadar Şili Cunta Hükûmeti'nin başkanı.

Abdülkerim Kasım,, Iraklı askerdir. 1958 Irak Devrimi'nden sonra çağdaş Irak Cumhuriyeti'nin ilk başbakanı.

Sukarno, Endonezya bağımsızlık hareketinin önderi, hatip, devrimci, milliyetçi ve ve 1945-1967 arasında Endonezya'nın ilk devlet başkanı.

Mobutu Sese Seko Nkuku Ngbendu wa za Banga, daha çok Mobutu ya da Joseph Mobutu-Sese Seko olarak tanınır. Doğduğunda adı Joseph-Désiré Mobutu idi. 32 yıl boyunca (1965–1997) o zamanki adıyla Zaire, günümüzdeki adıyla Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nin Devlet Başkanlığını yapmıştır. Bu göreve önceki Devlet Başkanı Joseph Kasavubu'yu devirdiği darbeden sonra gelmiştir. Toplam 32 yıl demir yumrukla ülkeyi yönetmiştir. Çok değerli yeraltı ve yer üstü kaynaklara sahip olan Kongo, yönetim zafiyetleri ve zimmet suçlamalarıyla dünyanın en fakir ülkelerinden biri haline gelmiştir. Başlangıçta zengin batılı devletlerce iktidarı desteklenen ve hatta darbesi Amerikan destekli olan Mobutu, son zamanlarında bu desteği kaybetmiş ve bundan kısa bir süre sonra da iktidardan düşmüştür.

Vietnam Cumhuriyeti, 1955'ten 1975'e kadar Vietnam'ın güneyinde var olmuş devlet.

Karanfil Devrimi, Portekiz'de 25 Nisan 1974 günü şiddet kullanılmadan gerçekleştirilen askerî darbedir. Portekiz'in otoriter bir diktatörlükten demokrasiye geçişini sağlayacak iki yıllık bir değişim döneminin başlangıcı olmuştur.

1967-1974 Yunanistan Askerî Cuntası, 1967 ile 1974 yılları arasında Yunanistan'da iktidarı ellerinde bulunduran bir dizi sağ-kanat askerî hükûmete verilen isimdir. Aynı zamanda Albaylar Rejimi, Albaylar Cuntası ya da sadece Cunta olarak da bilinir.
1965 yılında Endonezya'da başarısız askerî darbe teşebbüsü. Darbenin bastırılmasının ardından büyük çaplı (antikomünist) 1965-1966 Endonezya katliamları yapılmıştır.

Endonezya Komünist Partisi 1965 yılında fiziksel olarak ortadan kaldırılıncaya kadar dünyanın iktidarda olmayan en kalabalık komünist partisiydi.

Portekiz Sömürge Savaşları, aynı zamanda Denizaşırı Savaş ve Kurtuluş Savaşı olarak da bilinir, Portekiz Ordusuyla Portekiz'in Afrika'daki sömürgeleri arasında 1961-1974 yılları arasındaki savaşların adı. Soğuk Savaş döneminde Afrika kıtasındaki belirleyici ideoloji ve silahlı çatışmalardır. Portekiz, diğer Avrupa uluslarının aksine 1950 ve 1960'lı yıllarda Afrika'daki sömürgelerini bırakmamıştır. 1960'lı yıllarda sayısız silahlı kurtuluş örgütü ülkelerdeki komünist hareketin de gelişmesiyle bağımsızlık savaşı vermeye başlayacaktır. Bölgede ABD, Çin ve aparthayd yönetimindeki Güney Afrika desteğinde örgütlenen anti-komünist silahlı kuvvetlerle bağımsızlık yanlıları arasında iç savaşa varacak çatışmalar yaşanacaktır. Bölgedeki Portekiz'e karşı en belirgin kurtuluş savaşı veren ülkeler Angola, Mozambik ve Gine-Bissau olacaktır. Angola'da MPLA, Gine-Bissau'da PAIGC, Mozambik'de FRELIMO koordineli verdikleri silahlı mücadele karşısında Portekiz yönetimi zorlansa da öldürücü darbeyi 1974 yılında Lizbon'da gerçekleşen Karanfil Devrimi indirecektir. Portekiz Ordusu içerisinde örgütlenen Movimento das Forças Armadas Afrika'da sürmekte olan kanlı sömürge savaşları ve Salazar yönetiminden genel olarak kamuoyunun rahatsızlığı nedeniyle halkı da arkasına alarak darbe yapmış ve devrim sürecini başlatmıştır. Ülkedeki siyasal yapıda çok önemli değişiklikler gerçekleştiren yeni yönetim sömürgelerde kalan askerî birlikleri hızla geri çekecek ve Afrika'daki sömürgelerde iktidar yerel örgütlere hızla bırakılacaktır. Nisan 1974'te Lizbon'da gerçekleşen Karanfil Devriminin sömürge savaşını sona erdirmesinin ardından sömürge ülkelerindeki yüzbinlerce Portekiz vatandaşı ülkeye geri dönmeye başlamış, askerî personelin yanı sıra değişik etnik kökenden Afrikalı-Portekiz dönmüştür. Bu devasa göçten sonra özellikle Angola ve Mozambik'de uzun yıllar sürecek olan iç savaşlar çıkmıştır. Eski sömürge ülkeleri bağımsızlıklarını ilan ettikten sonra ciddi sorunlarla karşılaşacak, ekonomik ve sosyal gerilemenin yanı sıra, yolsuzluk, yoksulluk, eşitsizlik ve merkezi planlama eksikliği bağımsızlık dönemi üzerine kurulan beklentileri yerine getirmeye engel olacaktır. Afrika'da ilk sömürge sahibi olan Avrupalı ülke olan Portekiz, sömürgelerini de en son terkeden ülke olacaktır. Eski sömürgelerdeki ülkeler olan Angola'da Agostinho Neto, Mozambik'de Samora Machel, Gine-Bissau'da ise Luis Cabral devlet başkanı olacaklardır.

Bali, Küçük Sunda Adalarının en batısında yer alan, Endonezya'ya bağlı bir adadır. Batıda Cava, doğuda ise Lombok adasının arasında kalır. Başkenti Denpasar'dır.

Gnassingbé Eyadéma Afrika ülkesi Togo'nun generallerinden ve daha sonra da gerçekleştirdiği darbe sonucu oluşan askerî cuntanın başı olarak devlet başkanlığı görevini yürütmüştür.

1965–1966 Endonezya katliamları, Endonezya'da 30 Eylül hareketinin başarısızlıkla sonuçlanan darbe girişiminin ardından gerçekleşen, komünistleri tasfiye etmeye yönelik katliamlardır. 1965 ve 1966 yılları arasında en yaygın tahminlere göre 500.000'den fazla kişi öldürüldü. Tasfiyeler, "Yeni Düzen" rejimine geçiş sürecinde önemli bir aşama teşkil etti. Endonezya Komünist Partisi (PKI), siyasi bir güç olarak ortadan kaldırıldı. Meydana gelen ayaklanmalar, Devlet Başkanı Sukarno'nun düşüşüne ve Suharto'nun otuz yıllık başkanlığının başlamasına yol açtı. Araştırmalar ve gizliliği kaldırılan belgeler, Endonezyalı yetkililerin ABD ve İngiltere gibi yabancı ülkelerden destek aldığını gösteriyor.

Moussa Traoré, Malili asker ve siyasetçidir. Traoré, Afrika ülkesi Mali'de 1968 yılından 1991 yılına kadar devlet başkanlığı makamında bulunmuştur.

Metaksas Rejimi ya da 4 Ağustos Rejimi, General İoannis Metaksas'ın önderliğinde gerçekleşen 4 Ağustos 1936 darbesiyle kurulan otoriter rejimdir.

Askeri cunta askeri liderler komitesi tarafından yönetilen bir hükûmettir. Cunta terimi "toplantı" veya "komite" anlamına gelir ve köken olarak 1808'de Napolyon'un İspanya'yı işgaline karşı İspanyol direnişinin düzenlediği ulusal ve yerel cuntaya dayanır. Günümüzde bu terim oligarşik askeri diktatörlük tipine sahip otoriter hükûmetler için kullanılır. Bu hükûmetler güçlü adam, makine ve patronculuk tipinde olabilir.
Brezilya'da askerî diktatörlük dönemi, Brezilya'da 1 Nisan 1964 ile 15 Mart 1985 tarihleri arasında birbirini izleyen askeri hükûmetlerin sürdürdüğü baskıcı rejimi anlatır. Askerî diktatörlük dönemi demokratik olarak seçimle başa gelmiş olan Devlet Başkanı João Goulart'ın devrilmesiyle başlamıştır. Rejim José Sarney'in 15 Mart 1985'te Devlet Başkanı seçilmesiyle sona ermiştir. Askeri diktatörlük rejimi ilk başlarda kısa süreli olacağı belirtilmesine rağmen 21 yıl sürmüştür. Rejim Atos Institucionais adı verilen kararnâmeler yayınlamış ve bunlar aracılığıyla çeşitli hukuksal düzenlemeler getirmiştir. 1946 Anayasasının yerine 1967 Anayasası getirilmiş, Ulusal Kongre kapatılmıştır. Sivil özgürlükler baskılanmış ve Brezilya ordu ve emniyet teşkilatlarının "şüpheli" gördükleri herkesi yakaladığı ve hapse attığı uygulamalar yaygınlaşmıştır.

1 Ocak 1956'da Britanya-Mısır Sudanı, Sudan Cumhuriyeti olarak bağımsızlığını kazandı. Ancak 1955'ten önce İsmail el-Ezheri yönetimindeki hükûmet, Mısır ile birliği teşvik etmeyi umarak Sudan'ın kendi kaderini tayin etme yönündeki ilerlemesini geçici olarak durdurmuştu. Mısır yanlısı Ulusal Birlik Partisi'nin (UBP) 1953 parlamento seçimlerinde çoğunluğu kazanmasına rağmen, Ezheri, kamuoyunun böyle bir birliği istemediğini fark etti. "Nil Vadisi'nin birliğinin" en büyük sözcüsü olan Ezheri, bu nedenle UBP'nin duruşunu tersine çevirdi ve Sudan'ın bağımsızlığını destekledi. 19 Aralık 1955'te Ezheri'nin liderliğindeki Sudan parlamentosu oy birliğiyle 1 Ocak 1956'da yürürlüğe girecek olan bir bağımsızlık bildirgesini kabul etti. Ezheri, yabancı birliklerin geri çekilmesi çağrısında bulundu ve kondominyum yetkilerinin önceden bir plebisite sponsor olmasını istedi.

Sudan Demokratik Cumhuriyeti, 1969'dan 1985'e kadar Sudan'da hâkim olan devlettir.
Franco İspanyası'nda devlet terörü İspanya İç Savaşı sonrasında iktidara gelmiş olan Francisco Franco önderliğindeki milliyetçilerin toplumsal hayata dair giriştiği katliam, yargısız infaz, tasfiye, tecavüz, sürgün gibi yasadışı uygulamaları anlatır. Rejim, iç savaştan mağlup çıkan İkinci Cumhuriyetçiler, aydınlar, komünistler, Protestanlar, eşcinseller, azınlıklar, Bask-Katalan milliyetçilerini hedef almıştır. Uygulamalar Katolik Kilisesi tarafından onaylanmış, Guardia Civil adlı yasal kolluk kuvvetleri ve Falanjist milisler tarafından uygulanmıştır.