İçeriğe atla

Su kirliliği

Amerika Birleşik Devletleri'nde arıtılmamış lağım ve sanayi atıklarının döküldüğü bir nehrin görüntüsü.

Su kirliliği; göl, nehir, okyanus, deniz ve yeraltı suları gibi su barındıran havzalarda görülen kirliliğe verilen genel addır. Her çeşit su kirliliği, kirliliğin bulunduğu havzanın çevresinde veya içinde yaşayan tüm canlılara zarar verdiği gibi, çeşitli türlerin ve biyolojik toplulukların yok olmasına ortam hazırlar. Su kirliliği, içinde zararlı bileşenler barındıran atık suların, yeterli arıtım işleminden geçirilmeksizin havzalara boşaltılmasıyla meydana gelir.

Genel

Su kirliliği, küresel olarak büyük bir sorun olduğu gibi, birçok ölüm ve salgın hastalık olaylarının nedeni olarak görülmektedir.[1][2] Günde 14,000 insan doğrudan veya dolaylı olarak su kirliliğinin neden olduğu hastalıklar sonucunda yaşamını yitirmektedir.[2] Buna ek olarak gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerde görülen akut sorunların yanında, bu kirliliğin azaltılması için çalışmalar yapılmaktadır. Bugün dünyada yüzde olarak en çok kirli su havzasına sahip olan ülke Amerika Birleşik Devletleri'dir. Son zamanlarda yapılan ulusal bir araştırmada bu ülkedeki nehir havzalarının yüzde kırk beşi, göl havzalarının yüzde kırk yedisi, liman ve haliçlerin yüzde otuz ikisi kirlenmiş durumdadır.[3]

Su kirliliği kavramı, genel olarak insanların neden olduğu etkenlerden dolayı oluşan kirliliği tanımlamak için kullanılır. Ancak kimi zamanlarda bazı canlı türlerindeki bozulan dengeler sonucunda da diğer canlılarca su kirliliği oluşabilmektedir. Doğal yoldan oluşan su kirliliğinin nedenleri arasında yanardağlar, aşırı alg üremesi, rüzgarlar ve depremler yer almaktadır. Bunların dışında su kirliliği sınıflandırmalarında farklı ölçütler ve farklı kirlilik çeşitleri bulunmaktadır.

Su kirliliği kategorileri

Su havzalarındaki atık su kaynakları genellikle birbirinden farklıdır, ancak yine de aralarında bazı benzerlikler barındırırlar.[4] Kaynaklarına göre su kirliliği, iki farklı sınıfta incelenmektedir. Bunlar noktasal kirlilik ve yayılı kirliliktir.

Noktasal kirlilik

Noktasal kirlilik, bir su havzasının su borusu veya hendek gibi belli bir noktadan kaynaklanan atıklarla kirlendiğini gösterir. Bu tür kirliliğin kaynakları arasında bir arıtım tesisinden boşaltılan evsel atıklar, fabrika atıkları veya rögar taşkınları yer almaktadır. Noktasal kirlilik, ABD'deki Temiz Su Hareketi (CWA) tarafından yönetmelik uygulamaları kapsamında tanımlanmaktadır.[5] CWA'nın noktasal kirlilik tanımı 1987 yılında belediye boyutundaki rögar taşkınlarını ve sanayi taşkınlarını da içerecek şekilde değiştirildi.[6]

Yayılı kirlilik

Yayılı kirlilik ise belirli ve tek bir kaynağı olmayan, yayılmış durumdaki kirliliklere verilen addır. Bu tür kirliliğin nedeni, küçük oranda bazı kirletici maddelerin zamanla birikerek bir yerde yığılmasıdır. Bir tarım arazisinde gübrelenmiş alanlardan sızan ve zamanla biriken azotlu bileşiklerin oluşturduğu kirlilik buna en bilinen örnektir. Yine bir sel sonucunda kopan ve sürüklenen tarım ürünleri veya orman biyosferi de bu tür kirliliğe örnek olarak gösterilmektedir.

Kimi zamanlarda sel suları veya taşkınların süpürdüğü parklar, caddeler, otobanlar, kentsel atık birikintilerine neden olur. Bu da çoğu zaman yayılı kirlilik adı altında incelenmektedir. Ancak kimi zamanlarda bu tür yığmaların nedeni tek bir noktadaki kanalizasyon taşkını olduğunda bu örnek yetersiz olmaktadır.

Yeraltı suyu kirliliği

Yüzey suları ve yeraltı suları arasındaki bağlantı karmaşıktır. Bu nedenle yeraltı sularındaki kirlilik tek bir başlık altında incelenmekte olup, yüzey suyu kirliliği kadar kolayca sınıflandırmalara konulamamaktadır.[4] Bu sınıflandırmanın zor oluşunun nedenleri arasında, yeraltı suyuna etki edebilecek noktasal veya noktasal olmayan kirliliklerin belirsiz oluşu ve incelenmesinin zor oluşudur. Ayrıca bir yeraltı suyunun üzerinde yer alan topraktaki bazı kirlilikler her zaman yüzeydeki bir su havzasını kirletmek zorunda değildir. Bu tür kirlilikler çoğunlukla yeraltı sularına erişerek burada belli bazı kirliliklere neden olmaktadır. Bu nedenle yeraltı suyu kirliliğinde, üzerindeki toprak katmanının özellikleri, hidroloji ve kirleticilerin özellikleri incelenmelidir.

Su kirliliğinin nedenleri

Kirliliğe neden olan kirleticiler arasında farklı çeşitler barındıran kimyasal maddeler, patojenler, ısı değişimi gibi fiziksel veya duyusal değişiklikler yer almaktadır. Yine kimi zamanlarda doğada ve suda doğal olarak var olan kalsiyum, sodyum, demir, manganez gibi minerallerin değişiminin aşırı artışı da kirlilik nedeni olarak görülmektedir.

Oksijen tüketen maddeler arasında bitkiler gibi doğal unsurlar veya kimyasal maddeler gibi insan eli değmiş unsurlar yer alabilir. Diğer doğal veya yapay oksijen tüketici maddeler sudaki bulanıklığa neden olur. Bu da ışığı yansıtmayacağından çevredeki bitkilerin büyüme hızını yavaşlatır. Ayrıca bazı balık türlerinin solungaçlarının tıkanmasına neden olur.[7]

Birçok kimyasal madde toksiktir. Patojenler de insan ve hayvanlar üzerinde su yoluyla taşınan hastalıklara neden olur. Suyun fiziksel kimyasında oluşan değişikliklerin nedenleri arasında asitlik (pH değişiklikleri), elektrik iletkenliği, sıcaklık ve alg birikimi yer almaktadır.

Patojenler

Kanalizasyonun taşması sonucunda kalkan bir rögar kapağı

Koliform bakterisi, su kirliliğini ölçmek adına sık kullanılan bir bakteri belirleyicisidir. Bu bakteri türü doğrudan hastalığa yol açmasa da; bazı mikroorganizma türleri, insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler bırakabilmektedir. Bunlar arasında aşağıdaki canlılar yer almaktadır;

Yüksek orandaki patojenler, yetersiz arıtılmış lağım sularının döküldüğü tatlı su havzalarında bulunmaktadır.[10] Bu durum özellikle az gelişmiş ülkelerde görülen ve sadece tek işlemle arıtmanın uygulandığı su havzalarında olağandır. Yine, gelişmiş ülkelerde yer alan eski kentler, altyapı yetersizlikleri nedeniyle sürekli olarak kanalizasyon taşkınlarına neden olabilmektedir. Ayrıca bazı kentlerde yer alan birleştirilmiş kanalizasyon sistemleri de olası bir yağmur fırtınası sonucunda arıtılmamış suları doğaya boşaltabilmektedir.[11]

Kimi zamanlarda yoksul büyükbaş hayvan işletmeleri de patojen organizmaların artışına neden olabilmektedir.

Kimyasallar

Çökeltiler tarafından kirletilen çamurlu su.

Kimyasal kirleticiler arasında organik veya inorganik bileşikler bulunmaktadır.

Organik su kirleticileri:

İnorganik su kirleticileri:

  • Kükürt dioksit gibi asidik fabrika atıkları
  • Gıda işleme atıkları arasında yer alan amonyak
  • Kimyasal fabrika atıkları
  • Gübrelerdeki azotlu ve fosforlu bileşikler[12]
  • Ağır metaller[12][13]
  • Çeşitli insan kaynaklı alüvyonlar

İri ölçekli kirleticiler ise gözle görülebilir maddelerin suya karışmasıyla oluşan fiziksel bir kirlilik türüdür. Özellikle su taşkınları veya fırtınalar sonucunda büyük maddeler su havzalarına geçebilir. Bu kirleticiler:

Potrero Üretim Santrali, sıcak suyu San Francisco Körfezi'ne boşaltmaktadır.[14]

Termal Kirlilik

Termal kirlilik, doğal bir alanın ısısının alçaltılıp yükseltilmesiyle beliren insan nedenli bir kirlilik türüdür. Bu kirliliğin en bilinen nedeni, enerji santrallerinde su havzalarından soğutucu olarak su çekilmesi ve ısınan suyun su havzalarına geri akıtılmasıdır. Isınan su, oksijeni daha az tutacağından sudaki canlı yaşamı tehlikeye girer. Ayrıca ekosistemin elemanlarına zarar verir. Öyle ki çeşitli termofilik türlerin artışı gözlemlenir. Bu durum genellikle kentsel alanlarda görülür. Bu durumun tam tersi de soğuk su kaynaklarının ılık nehirlere akarak ısıyı düşürmesiyle de belirebilmektedir.

Kirleticilerin taşınımı ve tepkimeleri

Çoğu su kirleticileri, nehirler ve diğer akarsular aracılığıyla okyanuslara ve denizlere taşınır. Dünyadaki bazı bölgelerde nehirler aracılığıyla taşınan kirleticiler, kilometrelerce uzakta yer alan deltaları ve kıyıları kirletebilmektedir. SWMM veya DSSAM Modeli gibi ileri düzey bilgisayar modelleri, dünya çapında beliren veya belirmesi olası kirlilik durumların gösteriminde kullanılmaktadır. Kopepod gibi kirlilik belirlemede kullanılan türler, New York Bight gibi yerlerde kirlilik analizinde kullanılmaktadır. Buradaki örnekle gidilecek olursa, Hudson Nehri'ndeki en yüksek toksin oranı nehrin ağzında değil, yaklaşım 100 km güneyde planktonlar sayesinde ölçülmüştür. Hudson'un atıkları Coriolis etkisi nedeniyle nehir ağzından gerilere taşınmaktadır. Oksijen tüketen kimyasallar ve alg topluluklarının ölümüyle bu canlıların hücrelerinden çıkan kimyasalların artışı sonucunda çok düşük oksijen oranının ölçüldüğü bölgeler yine söz konusu nehrin güney ve ağızdan uzak kısımlarıdır. Balık ve kabuklu deniz hayvanlarının ölümlerinin bildirildiği bu olay zincirinde toksinleri taşıyan kopepodların küçük balıklar tarafından tüketilmesi ve bu balıkların büyük balıklar tarafından yenilmesi sonucunda toksinin ekosistemde yarattığı etki büyümektedir. Bu olaya biyo-artış adı verilse de kimi zamanlarda biyobirikim adıyla da geçebilmektedir.

Okyanuslardaki büyük girdaplar plastikten çöpleri belli bir yere toplar. Örneğin, Kuzey Pasifik Girdabı, ilk başta "Büyük Pasifik Çöp Arazisi" adıyla anılan bir çöp bölgesi oluşturdu. Günümüzde bu bölge, Türkiye yüzölçümünün 85 katı büyüklüğündedir. Bu doğada uzun süre yok olmayan çöpler, çeşitli su kuşlarının ve hayvanlarının sindirim sistemine kaçarak bu canlıların iştahsız kalmasına veya açlıkla yüzleşmesine sebep olmaktadır.

Birçok kimyasal madde, su kaynaklarında çok uzun sürede çürüyebilir. Örneğin klorlanmış hidrokarbonlar içinde yer alan trikloroetilen (sanayi metallerindeki yağ arıtma işlemlerinde ve elektronik üretiminde kullanılan bir madde) ve tetrakloroetilen (kuru temizlemede kullanılan bir madde) bozunduklarında dikloroetilen ve vinil klorür gibi yeni zararlı maddeler açığa çıkarırlar.

Yeraltı suyu görünmeyen akiferler içinde uzaklıklara dağıldığı için, kirliliğini azaltmak su yüzeyin kirliliğini azaltmaktan daha zor. Kil gibi gözenekli olmayan akiferler kısmen suyu emme gibi basit filtrasyon ile, sulandırma ve bazı durumlarda kimyasal tepkime ve biyolojik etkinlik ile suyu bakterilerden arındırabilir. Bazı durumlarda da su kirleten maddeler toprak kirleticilerine dönüşür. Çatlaklardan ve mağaralardan geçen yeraltı suyu filitrelenmiş değildir ve yüzey su kadar da kolay taşınabilir. Bu durumda yeraltı suyu, kirliliği insan eğilimi ile ağırlaştırılarak, kirleticileri emmen doğal düdene dönüşür ve karst bölgelerinde kullanılabilir.

Asıl kirleticilerden değil ama türevi koşullardan birçok yan etki oluşur. Örnek olarak, su yüzey akışlarında taşınan silt, güneş ışığını su yüzeyinden geçmesini engeller ve böylece su bitkilerin fotosentezini kısıtlar.

Su kirliliği ölçümü

Çevre bilimciler, su örnekleyicilerini hazırlarken.

Su kirliliği, fiziksel, kimyasal veya biyolojik olmak üzere birçok farklı yöntemle belirlenebilir. Çoğu yöntem, analitik testler sonucunda belirlenen örnekleri içinde barındırır. Sıcaklık gibi bazı ölçümler, suyun bulunduğu yerde örnekleme olmaksızın yapılır. Hükûmet temsilcilikleri ve araştırma örgütleri, ölçüm yöntemleri için belli standartlar içeren ve onaylanmış programları dünya çapında yayınlamış durumdadır. Bu sayede farklı zaman ve yöntemlerle yapılan farklı testlerin karşılaştırılabilmesi kolaylaşmıştır.[15]

Örnekleme

Suda yapılan fiziksel veya kimyasal ölçümler birkaç farklı yöntemle yapılabilir. Kirletici özelliklerine veya istenilen doğruluk payına göre bu yöntemlerden birisi seçilir. Birçok kirlenme olayı, yağmur olaylarıyla bağlantıların bulunması gibi nedenlerden dolayı kesin bir zamanla sınırlıdır. Bu nedenle örnekleri toplamak, her zaman kesin olarak sonucu göstermeyebilmektedir. Bilim adamları bu tip verileri sıklıkla otomatik örnekleyicileri kullanarak belirler.

Biyolojik yöntemlerde örnekleme, değerlendirme biçimine göre değiştiği gibi, suyun yüzeyinden bitki ve/veya hayvan örnekleri alınarak yapılır. Bu organizmalar çoğunlukla sayımları yapıldıktan sonra suya geri bırakılır. Ancak kimi zamanlarda toksik madde türlerini ve etkilerini araştırmak üzere denek olarak kullanılırlar.

Fiziksel ölçüm

Fiziksel ölçüm, sıcaklık, katı derişimi ve bulanıklık gibi farklı birimlerde ölçümler aracılığıyla yapılır.

Kimyasal ölçüm

Su örnekleri analitik kimya ilkelerine uyarak test edilebilir. Özellikle bir su havzasındaki organik veya inorganik maddelerin derişiminin ölçülmesi bu gruba girer. Yine sudaki pH, biyokimyasal oksijen ihtiyacı (BOD), kimyasal oksijen ihtiyacı (COD), besin değerleri (nitrat ve fosfor bileşikleri), metaller (bakır, çinko, kadmiyum, kurşun ve cıva gibi), petrol ve hayvan yağları, toplam petrol hidrokarbonları (TPH) ve böcek ilaçları oranı ölçümleri, kimyasal ölçümün içindedir.

Biyolojik ölçüm

Biyolojik ölçüm, bir bitkinin, hayvanın ve/veya mikroorganizmanın bir su ekosisteminin sağlığının ölçülmesi için kullanılmasını kapsar.

Su kirliliğinin kontrolü

Evsel atıklar

Deer Island Waste Water Treatment Plant serving Boston, Massachusetts and vicinity.

Kent alanlarında, evsel atıklar, atık ve artık toplama merkezlerinde toplanır ve işlem görürler. Bu merkezlerin birçoğu ABD'de yerel yönetimlerin denetimi ve kontrolü altındadır. Yerel yönetimlere bağlı bu atık toplama merkezleri katı atıklar gibi genel kirletici maddeleri kontrol etme görevini üstlenirler. Doğru tasarlanan ve yönetilen atık toplama merkezleri (örn., ikincil filtreleme ya da daha iyi sistemlere sahip olanlar) katı atıkları yüzde doksan oranında temizleyebilmektedir. Bazı atık toplama merkezlerine gıda atıkları ve patojenler için ek filtre sistemleri dahil edilmiştir. Yerel yönetimlere bağlı atık toplama merkezlerinin çoğu endüstriyel atıkların içerisindeki toksik maddeleri filtreleyebilecek sistemlere sahip değildir.[16]

Sanayi atıkları

Sanayi atıklarını arıtmak üzere kurulmuş bir çözünmüş hava flotasyonu sistemi.

Bazı sanayi kurumları, normal bir belediye arıtma tesisince temizlenebilecek atıklar üretir. Petrol rafineleri, otomobil fabrikaları, elektrik üretim santralleri, çimento fabrikaları, tekstil fabrikaları vb. yerlerde çok sayıda atık üretilir. Doğru değerlendirilip arıtılmadığında bu atıklar çevre ve kişi sağlığı açısından tehlike oluşturur. Dünyanın birçok bölgesinde, fabrikaların neden olduğu kirlilik gerektiği gibi denetlenip, engellenmektedir. Bu, fabrikaların bulunduğu bölgede yaşayan insanların solunum yolları hastalıkları gibi birçok sorunla karşılaşmasına neden olmaktadır.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Pink, Daniel H. (19 Nisan 2006). "Investing in Tomorrow's Liquid Gold". Yahoo. 23 Nisan 2006 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Kasım 2009. 
  2. ^ a b West, Larry (26 Mart 2006). "World Water Day: A Billion People Worldwide Lack Safe Drinking Water". About. 27 Aralık 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Kasım 2009. 
  3. ^ United States Environmental Protection Agency (EPA). Washington, DC. "The National Water Quality Inventory: Report to Congress for the 2002 Reporting Cycle – A Profile." 3 Kasım 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. October 2007. Fact Sheet No. EPA 841-F-07-003.
  4. ^ a b United States Geological Survey (USGS). Denver, CO. "Ground Water and Surface Water: A Single Resource." 9 Nisan 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. USGS Circular 1139. 1998.
  5. ^ Clean Water Act, section 502(14), 33 U.S.C. § 1362 (14).
  6. ^ CWA section 402(p), 33 U.S.C. § 1342(p)
  7. ^ U.S. EPA. "Protecting Water Quality from Agricultural Runoff." 8 Ekim 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Fact Sheet No. EPA-841-F-05-001. March 2005.
  8. ^ USGS. Reston, VA. "A Primer on Water Quality." 28 Temmuz 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. FS-027-01. March 2001.
  9. ^ Schueler, Thomas R. "Microbes and Urban Watersheds: Concentrations, Sources, & Pathways." 19 Mart 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Reprinted in The Practice of Watershed Protection. 23 Aralık 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. 2000. Center for Watershed Protection. Ellicott City, MD.
  10. ^ U.S. EPA. “Illness Related to Sewage in Water.” 27 Nisan 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Accessed 2009-02-20.
  11. ^ U.S. EPA. "Report to Congress: Impacts and Control of CSOs and SSOs." 18 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. August 2004. Document No. EPA-833-R-04-001.
  12. ^ a b c G. Allen Burton, Jr., Robert Pitt (2001). Stormwater Effects Handbook: A Toolbox for Watershed Managers, Scientists, and Engineers. New York: CRC/Lewis Publishers. ISBN 0-87371-924-7. 19 Mayıs 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Ağustos 2009.  Chapter 2.
  13. ^ Schueler, Thomas R. "Cars Are Leading Source of Metal Loads in California." 19 Mart 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Reprinted in The Practice of Watershed Protection. 23 Aralık 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. 2000. Center for Watershed Protection. Ellicott City, MD.
  14. ^ Selna, Robert (2009). "Power plant has no plans to stop killing fish." 21 Ocak 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. San Francisco Chronicle, January 2, 2009.
  15. ^ For example, see Clescerl, Leonore S.(Editor), Greenberg, Arnold E.(Editor), Eaton, Andrew D. (Editor). Standard Methods for the Examination of Water and Wastewater (20th ed.) American Public Health Association, Washington, DC. ISBN 0-87553-235-7. This publication is also available on CD-ROM and online 11 Şubat 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. by subscription.
  16. ^ U.S. EPA (2004)."Primer for Municipal Wastewater Treatment Systems." 10 Mayıs 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Document No. EPA 832-R-04-001.

Dış bağlantılar

Genel bilgi

Analitik araçlar ve diğer kaynaklar

İlgili Araştırma Makaleleri

Havza, bir nehir ya da göl havzası, nehrin kaynağı ile sonlandığı yer arasında kalan, nehre su veren tüm alanı kapsamaktadır. Akarsuyun ana kolu ve yan kolları ile birlikte sularını topladığı ve drene ettiği bu alana akaçlama havzası da denilir.

<span class="mw-page-title-main">Su</span> H2O formülüne sahip kimyasal bileşik, yaşam kaynağı

Su, Dünya üzerinde bol miktarda bulunan ve tüm canlıların yaşaması için vazgeçilmez olan, kokusuz ve tatsız bir kimyasal bileşiktir. Sıklıkla renksiz olarak tanımlanmasına rağmen kızıl dalga boylarında ışığı hafifçe emmesi nedeniyle mavi bir renge sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Kaynak (coğrafya)</span> su kaynağı

Kaynak veya pınar, mağara ve yeraltı dehlizlerinde biriken suların hidrostatik basınç altında yüzeye çıktıkları alanlardır. Farklı bölgelerde göze, bulak, eşme veya memba olarak da bilinir. Topoğrafya yüzeyinin, yeraltı su yatağını kestiği nokta veya çizgi boyunca oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Ural Nehri</span>

Ural Nehri veya Yayık Nehri, Rusya ve Kazakistan topraklarından geçen nehir.

<span class="mw-page-title-main">Sulama</span>

Sulama, mahsullerin, peyzaj bitkilerinin ve çimenlerin büyümesine yardımcı olmak için toprağa kontrollü olarak su verilmesidir. Sulama, 5.000 yılı aşkın bir süredir tarımın ana özelliklerinden biri olmuştur ve dünya çapında birçok kültür tarafından geliştirilmiştir. Sulama, kuru alanlarda ve ortalamanın altında yağış alınan zamanlarda mahsullerin yetiştirilmesine, peyzajın korunmasına ve bozulmuş toprakların yeniden yeşillendirilmesine yardımcı olur. Bu kullanımlara ek olarak sulama, mahsulleri dondan korumak, tahıl tarlalarında yabani ot büyümesini engellemek ve toprak konsolidasyonunu önlemek için de kullanılır. Ayrıca hayvanları serinletmek, tozu azaltmak, kanalizasyon suyunu bertaraf etmek ve madencilik faaliyetlerini desteklemek için de kullanılır. Yüzey ve yüzey altı sularının belirli bir yerden uzaklaştırılmasını sağlayan drenaj ise genellikle sulama ile birlikte incelenir.

<span class="mw-page-title-main">Çevre kirliliği</span> Doğa sorunu

Çevre kirliliği, çevrenin doğal olmayan bir şekilde insan eliyle doğallığının bozulmasıdır. Bu ekosistemi bozma eylemleri; kirlenme şeklinde tabir edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Su temizleme</span>

Su arıtma istenmeyen kimyasalları, biyolojik kirleticileri, askıda katı maddeleri(AKM) ve gazları sudan uzaklaştırma işlemidir. Amaç, belirli amaçlara uygun su üretmektir.

<span class="mw-page-title-main">Toprak kirliliği</span>

Toprak kirliliği, katı, sıvı ve radyoaktif artık ve kirleticiler tarafından toprağın fiziksel ve kimyasal özelliklerinin bozulmasıdır. Topraklarda meydana gelecek tüm olumsuz değişimler insan yaşamını kuvvetle etkileyecek güce sahiptir. İnsanların geçmişten gelen ve geçmişte zararları fark edilmemiş olan alışkanlıkları, bu gün toprak kirlenmesi ve bununla birlikte ortaya çıkan yer altı ve yüzey sularının kirlenmesine sebep olmaktadır. Toprak kayaçların parçalanmasıyla oluşur. Oluşumu çok uzun sürede gerçekleşen toprak insan eli ile çok kısa sürede tahrip edilir. Tarımın yapılabilmesi için temel unsur verimli tarım arazileridir yani topraktır. Daha çok ürün elde edebilmek için kullanılan gübreler, tarım ilaçları sağladıkları yararın yanı sıra toprak kirliliğinin önemli sebepleri arasında yer almaktadır. Çevreye gelişigüzel atılan çöpler, evsel atıkların ve sanayi atıklarının arıtılmadan toprağa karıştırılması da toprağı kirleten etkenlerdendir.

<span class="mw-page-title-main">Deniz kirliliği</span>

Deniz kirliliği, kimyasal, endüstiyel, tarımsal ve evsel atıkların denizlere dökülmesi veya karışması ile yeryüzündeki su birikintilerinde oluşan çevre kirliliği türüdür.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de çevre sorunları</span>

Türkiye'de çevre sorunları ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ilgilenmektedir.

İlaç kirliliği, ilaçlar ve ilaç metabolitleri tarafından oluşan, atık sular ile deniz çevresine ulaşabilen çevre kirliliğidir. İlaç kirliliği bu nedenle başta su kirliliği şeklindedir.

<span class="mw-page-title-main">Toplam çözünmüş katı maddeler</span>

Toplam çözünmüş katı maddeler (ingilizce: total dissolved solids veya TDS), bir sıvıda bulunan moleküler, iyonize edilmiş veya mikro-granüler süspansiyon halinde bulunan inorganik ve organik bileşiklerin kombine içeriğinin bir ölçüsüdür. Bunu TDS metre adında bir cihaz gösterir. Genellikle, operasyonel tanımda, maddelerin iki mikrometre gözenekli bir filtreden süzülüp atılmaya yetecek kadar küçük olması gerekir. Tuzluluk, TDS tanımını oluşturan bazı iyonları içerdiğinden, toplam çözünmüş katı maddelerin normalde tatlı su sistemleri için uygunluğu tartışılmaktadır. TDS'nin başlıca uygulaması, akarsular, nehirler ve göller için su kalitesinin incelenmesidir, ancak TDS genellikle birincil kirletici olarak düşünülmemektedir. Bu, içme suyunun estetik özelliklerinin bir göstergesi olarak ve geniş bir dizi kimyasal kirleticilerin varlığının bir toplam göstergesi olarak kullanılır. Alınan sularda TDS için birincil kaynaklar, tarımsal ve konut akışı, kil zengin dağ suları, toprak kirliliğinin süzdürülmesi, endüstriyel veya kanalizasyon atık su arıtımı tesislerinden kaynaklanan su kirliliği kaynaklı noktalardır. En yaygın kimyasal bileşenler, besin maddesi akışı, genel yağmursuyu akışı ve kalsiyum, fosfatlar, nitratlar, sodyum, potasyum ve klorürdür. Çözünür bir mikro granül oluştuğu sürece, kimyasallar katyonlarca, daha az moleküllü, katyonlar, anyonlar, moleküller ya da yığışmalar olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Taşınabilir su arıtma</span>

Taşınabilir su arıtma cihazları, içme amaçlı arıtılmamış kaynaklardan suyu arıtmak için kullanılan, kendi kendine yeten, kolayca taşınan su filtreleme sistemidir. Başlıca işlevleri patojenleri ve çoğu zaman askıda kalan katı maddeleri ve bazı hoş olmayan veya toksik bileşikleri ortadan kaldırmaktır.

<span class="mw-page-title-main">Çevre sorunları listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Bu liste, insan faaliyetlerinin, biyofiziksel çevre üzerindeki zararlı etkilere sebep olan çevre sorunlarının bir listesidir. Genel anlamda; sorunlar, etkileri ve hafifletici unsurlar olarak sınıflandırılırlarsa da, etkilerin birbirine bağlı olduğu ve yeni etkilere neden olabilecekleri gözden uzak tutulmamalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Besin kirliliği</span>

Bir su kirliliği biçimi olan besin kirliliği, aşırı besin girdisi ile kirlenmeye işaret eder. Genellikle azot veya fosfor içeren besin maddelerinin alg büyümesini teşvik ettiği yüzey sularının ötrofikasyonunun birincil nedenidir. Besin kirliliği kaynakları arasında çiftlik tarlaları ve meralardan yüzey akışı, fosseptik ve besleme alanlarından deşarjlar ve yanma emisyonları sayılabilir. Fazla besinler potansiyel olarak aşağıdakilere yol açacak şekilde özetlenmiştir:

<span class="mw-page-title-main">Çevre kimyası</span>

Çevre kimyası, doğal yerlerde meydana gelen kimyasal ve biyokimyasal olayların bilimsel bir araştırmasıdır. Potansiyel kirliliği kaynağında azaltmaya çalışan yeşil kimya ile karıştırılmamalıdır. Hava, toprak ve su ortamlarındaki kimyasal türlerin kaynakları, reaksiyonları, taşınması, etkileri ve kaderlerinin incelenmesi; ve insan aktivitesinin ve biyolojik aktivitenin bunlara etkisi olarak tanımlanabilir. Çevre kimyası, atmosfer, su ve toprak kimyasını içeren, aynı zamanda analitik kimyaya büyük ölçüde güvenen, çevre bilimi ve diğer bilim alanlarıyla ilgili olan disiplinlerarası bir bilimdir.

Maden atıkları, bir cevherin ekonomik olmayan kısmından değerli fraksiyonu ayırma işleminden sonra arta kalan malzemelerdir. Artıklar, bir cevher veya mineral gövdesinin üzerinde yer alan ve madencilik sırasında işlenmeden yer değiştiren atık kaya veya diğer malzemeler olan aşırı yükten farklıdır. Maden atıkları, insanlığın ürettiği en büyük atık miktarıdır.

<span class="mw-page-title-main">Biyokatılar</span>

Biyokatılar, bir kanalizasyon arıtma işleminden geri kazanılan ve gübre olarak kullanılan katı organik maddelerdir. Geçmişte, çiftçilerin toprak verimliliğini artırmak için hayvan gübresi kullanması yaygındır. 1920'lerde, çiftçi topluluğu yerel atık su arıtma tesislerinden gelen kanalizasyon çamurunu da kullanmaya başlamıştır. Uzun yıllar boyunca yapılan bilimsel araştırmalar, bu biyokatıların hayvan gübrelerindekilere benzer besin maddeleri içerdiğini doğrulamıştır. Tarımda gübre olarak kullanılan biyokatılar, genellikle hastalığa neden olan patojenlerin halka yayılmasını önlemeye yardımcı olmak için tedavi edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Yüzey suyu</span>

Yüzey suyu, Dünya yüzeyinin üzerinde bulunan sudur ve mavi su olarak da adlandırılabilir. Yaygın kullanımda, genellikle büyük çoğunluğu yağış ve yakındaki yüksek alanlardan gelen akışla üretilen karasal (iç) su kütleleri için özel olarak kullanılır. İlkbaharda iklim ısındıkça, kar erimesi yakındaki akarsulara ve nehirlere doğru akar ve içme suyunun büyük bir kısmına katkıda bulunur. Buharlaşmanın bir sonucu olarak yüzey suyunun seviyesi azalır ve aynı zamanda zemine hareket eden su yer altı suyuna dönüşür. Yüzey suyunun içme suyu olarak kullanılmasının yanı sıra sulama, atık su arıtma, hayvancılık, endüstriyel kullanımlar, hidroelektrik ve rekreasyon için de kullanılmaktadır. USGS su kullanım raporlarında, yüzey suyu litre başına 1.000 miligramdan (mg/L) daha az çözünmüş katı içerdiğinde tatlı su olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Su kaynağı</span>

Su kaynağı, örneğin içme suyu veya sulama suyu kaynağı olarak insanlar için yararlı olabilecek doğal su kaynaklarıdır. Yeryüzündeki suyun %97'si tuzlu su ve sadece %3'ü tatlı sudur; tatlı suların da üçte ikisinden biraz fazlası buzullarda ve kutuplardaki buz tabakalarında donmuş hâldedir. Kalan donmamış hâldeki tatlı su, esas olarak yer altı suyudur ve yalnızca küçük bir kısmı yer üstünde veya havada bulunur. Doğal tatlı su kaynakları arasında yüzey suyu, yer altı nehirleri, yeraltı suyu ve donmuş su bulunur. Yapay tatlı su kaynaklarına örnek olarak arıtılmış atık su ve tuzdan arındırılmış deniz suyu verilebilir. Su kaynakları, insanlar tarafından tarımsal, endüstriyel, evsel, rekreasyonel ve çevresel faaliyetler için kullanılır.