Salma omurga ya da işler omurga, yelkenli teknelerin altında bulunan, temelde denge sağlamaya yarayan ağırlıktır. Yelkenlerin yarattığı kuvvete dengeleyici bir ters kuvvet üretmesi gerektiğinden genelde kurşundan yapılır. Zira eğer yeteri kadar ağır olmazsa tekne sert bir rüzgârda alabora olabilir. Salmanın bir diğer önemli işlevi de yandan gelen rüzgârın tekneyi rüzgâr altına sürüklemesine engel olmaktır. Bu iki işlevinden ötürü salma, yelkenli teknelerin temel parçalarından biridir.

Su, Dünya üzerinde bol miktarda bulunan ve tüm canlıların yaşaması için vazgeçilmez olan, kokusuz ve tatsız bir kimyasal bileşiktir. Sıklıkla renksiz olarak tanımlanmasına rağmen kızıl dalga boylarında ışığı hafifçe emmesi nedeniyle mavi bir renge sahiptir.

Erozyon, diğer adıyla aşınım, yer kabuğunun üzerindeki toprakların, başta akarsular olmak üzere türlü dış etkenlerle aşındırılıp, yerinden koparılması, bir yerden başka bir yere taşınması ve biriktirilmesi olayına denir.

Parakete, gemi hızını ve aldığı yolun miktarını gösteren cihaz. Gemi teknesinden elle veya sabit bir delikten sarkıtılan parakete, tekne altındaki akan suyun hızına bağlı olarak çalışır.

Türbin, bir akışkanın enerjisini işe çevirmek için kullanılan alettir. Türbin bir mil ve üzerinde kanatçıklardan oluşur. Kullanılan akışkana göre türbinin yapısı değişir. Çalışma prensibi şu şekildedir. Akışkan türbinin kanatçıklarına çarparak türbin miline hareket verir, hareket milin çıkışında mekanik işe dönüşür.

Gemi dünya denizlerini, okyanuslarını, nehir, göl ve diğer yeterince derin su yollarını dolaşan, mal ve yolcu taşıyan veya savunma, araştırma ve balıkçılık gibi özel görevleri yapan büyük bir deniz taşıtı’dır. Gemiler genellikle boyut, şekil, yük kapasitesi ve amaca göre teknelerden ayrılır. Yelken çağı'nda "gemi", en az üç Kabasorta arma‘lı direkleri ve tam cıvadra yelken planıyla yelkenli gemi olarak tanımlanır.

Kaynak veya pınar, mağara ve yeraltı dehlizlerinde biriken suların hidrostatik basınç altında yüzeye çıktıkları alanlardır. Farklı bölgelerde göze, bulak, eşme veya memba olarak da bilinir. Topoğrafya yüzeyinin, yeraltı su yatağını kestiği nokta veya çizgi boyunca oluşur.

Kanat profili veya aerofoil, kanat, yelken, dümen, pervane kanadı, rotor veya türbin gibi bir akışkan içindeki hareketi kaldırma kuvveti oluşturabilen nesnenin kesit şeklidir.

Arşimet prensibi, bir sıvı içindeki katı bir cismin, taşırdığı sıvının ağırlığına eşit bir batmazlık kuvveti ile yukarıya itildiğini belirtir. Ünlü bir deneyde Arşimet, aynı kütledeki altın bir taç ile bir altın külçesinin taşıracakları su miktarlarının aynı olması gerektiğini ileri sürmüş ve bunu doğrulayamayınca tacın saf altın olmadığını anlamıştır.

RMS Titanic, 15 Nisan 1912 tarihinde Southampton, İngiltere'den New York City, Amerika Birleşik Devletleri'ne yaptığı ilk seferinde bir buzdağına çarpması sonucu batan bir İngiliz okyanus gemisiydi. Gemideki tahmini 2.224 yolcu ve mürettebattan yaklaşık 1.500 kişi hayatını kaybetti ve bu olay barış zamanında tek bir geminin battığı en ölümcül olaylardan biri oldu. White Star Line tarafından işletilen Titanic, dünyanın en zengin insanlarından bazılarının yanı sıra, Britanya Adaları, İskandinavya ve Avrupa'nın başka yerlerinden Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada'da yeni bir hayat arayan yüzlerce göçmeni taşıyordu. Felaket, kamuoyunun dikkatini çekerek deniz güvenliği düzenlemelerinde önemli değişikliklere yol açtı ve popüler kültürde kalıcı bir mirasa ilham verdi.

İtici pervane, gemilerde başta veya kıçta bulunan ve manevra kabiliyetini artıran sistemlerden her biri. Konumuna göre baş iter veya kıç iter olarak adlandırılır. Güçleri ve sayıları oranında manevra yeteneğini artıran ve geminin ana makinesinden ayrı bir jeneratör ünitesi ile çalışan; sabit kanatlı pervane, yönlenebilen kanatlı (pitch) pervane ve su jeti nozul gibi itici tipleri bulunan aletlerdir.

Vasa veya Wasa, 1626-1628 yılları arasında yapılmış olan bir İsveç İmparatorluğu kalyonudur. Gemi 10 Ağustos 1628 tarihindeki ilk yolculuğunda limandan ayrıldıktan hemen sonra henüz 1 deniz mili bile gitmeden su alarak batmıştır. Gemideki en değerli olarak değerlendirilen bronz toplar kurtarıldığı için unutulan geminin batığı 1950’li yıllarda yeniden keşfedilmiştir. Stockholm limanının giriş ağzında yoğun deniz trafiğinin olduğu bölgedeki batık 24 Nisan 1961 tarihinde neredeyse hiç yıpranmamış olarak kurtarılmış ve su yüzeyine çıkartılmıştır. Önce geçici bir müzeye konan gemi daha sonra Stockholm’deki gemiyle aynı adla anılan Vasa Müzesine aktarılmıştır. İsveç’in en önemli turist çeken merkezlerinden birisi haline gelen müze 1961 yılından günümüze kadar 28 milyon kişi tarafından ziyaret edilmiştir.

Akışkan statiği ya da hidrostatik, hareketsiz akışkanlar üzerinde çalışmalar yapan akışkan mekaniğinin dalı. Hangi akışkanların durağan dengede hareketsiz kaldığıyla ilgili yapılan çalışmaları kabul eder ve akışkan dinamiğiyle karşılaştırıldığında hareket halindeki akışkanları inceler.

USS Indianapolis (CA-35), ABD Deniz Kuvvetleri'ne ait 5. filoya bağlı Portland sınıfı savaş gemisi.

Yumrubaş veya bulb(balb), geminin tekne yapısının bölümlerinden biridir. Teknenin başında, baş bodoslamanın alt tarafında geminin yüklü halde su kesimi düzeyi ile omurga arasında ileri doğru, soğan ya da yumru biçiminde bir çıkıntı oluşturur.

Gemi geometrisi, gemilerin ve diğer deniz araçlarının boyutları ve formu ile ilgili konuların işlendiği alan ve ilgili dersin adıdır.

Fiziksel bilimlerde faz; bir malzemenin fiziksel özelliklerinin her noktasında aynı olduğu bölgedir/alandır. Fiziksel özelliklerinin örneklerinden üç tanesi, yoğunluk içermesi, mıknatıslanma ve kimyasal bileşimi indeksi. Basit bir açıklama ile bir faz fiziksel olarak ayrı, kimyasal olarak yeknesak ve (genellikle) mekanik ayrılabilir malzemeli bir bölge olmasıdır. Bir cam kavanoz buz ve sudan oluşan bir sistemde, buz küpleri birinci faz, su ikinci faz ve suyun üstünde bulunan nem ise üçüncü fazdır. Cam kavanoz ise başka bir ayrı aşamasıdır. Faz terimi bazen maddenin hali olarak eş anlamlı bir şekilde kullanılabilir. Ancak bir maddenin aynı halde çok sayıda karışmayan fazı olabilir. Ayrıca, faz terimi bazen bir faz diyagramı için üzerinde sınır ile basınç ve sıcaklık gibi durum değişkenler açısından sınırı çizilmiş denge durumunda bir dizi oluşturmak için kullanılır. Faz sınırları gibi katı veya başka bir kristal yapısından daha ince değişikliğine sıvıdan bir değişiklik olarak maddenin organizasyon değişiklikleriyle ilgili olduğundan bu son kullanım durumuna eş anlamlısı olarak "faz" kullanımına benzer. Ancak, madde ve faz diyagramı kullanımların hali yukarıda verilen ve amaçlanan anlam terim kullanıldığı bağlamdan kısmen tespit edilmelidir resmi tanımı ile orantılı değildir. Fazın çeşitleri Farklı fazlar, gaz, sıvı, katı, plazma veya Bose-Einstein yoğuşma ürünü olarak maddenin farklı durumlar olarak tarif edilebilir. Maddenin katı ve sıvı formda diğer haller arasındaki faydalı mezofazlar.

Gövde, bir gemi veya teknenin alt bölümünü oluşturan su geçirmez kısımdır. Gövde yapısı gemi tipine göre değişmektedir.

Dikmeler arası uzunluk, geminin yaz yük çizgisi boyunca gövdenin ön yüzeyinden veya ana burun dikey elemanından, ana kıç dik elemanına kadar olan uzunluğudur. Kıç bodoslama olmadığında, dümen stokunun merkez çizgisi ekseni, dikler arasındaki uzunluğun arka ucu olarak kullanılır.

Atlantik Savaşı, tarihteki en uzun, en büyük ve en karmaşık deniz savaşı olarak bilinir. Mücadele, II. Dünya Savaşı'nın patlak vermesiyle başlamış, Mayıs 1945'teki Alman teslimine kadar sürmüştür. II. Dünya Savaşı'nın ilerleyişine göre savaşa dahil olan ülkeler, deniz muharebelerinden geriye çekilmek durumunda kalan ülkeler olmuştur. Atlantik Savaşı'nın ilk dönemlerinde İngiltere, alman denizaltıları (U-bot) karşısında zorluk yaşamıştır, savaşa ABD'nin katılmasıyla ve teknolojik gelişmelerin muharebe sahasına uygulanmasıyla beraber U-bot saldırıları geriletilmiştir.