İçeriğe atla

Suç

Kriminoloji ve penoloji
Teoriler
Suçun nedenleri
Anomi
Diferansiyel ilişkilendirme teorisi
Sapma
Etiketleme teorisi
Psikopati
Rasyonel seçim teorisi
Sosyal kontrol teorisi
Sosyal disorganizasyon teorisi
Sosyal öğrenme kuramı
Gerilme teorisi
Altkültür teorisi
Kırık camlar teorisi
Sembolik etkileşimcilik · Mağdur bilimi
Suç türleri
Mavi yakalı suç · Kurumsal suç
Çocuk suçluluğu
Organize suç
Siyasi suç · Kamu düzenine aykırılık
Devlet suçu · Devlet-kurumsal suç
Beyaz yakalı suç · Kurbansız suç
Penoloji
Caydırıcılık · Cezaevi
Cezaevi reformu
Mahkûmlara yönelik kötü muamele
Mahkûm hakları · Rehabilitasyon
Yeniden suç işleme eğilimi
Cezalandırıcı adalet · Pragmatizm

Suç, kanunlar tarafından yanlış veya zararlı olduğu için ceza tehdidiyle yasaklanan ve bazı durumlarda cezalandırılabilen davranıştır. Genel olarak suç, saptanan ve saptanamayan suçlar olarak ikiye ayrılır. Saptanamayan suçların gerçekleşip gerçekleşmedikleri belirsiz olduğu veya kanıtlanamadıkları için cezalandırılmaları söz konusu değildir. Ceza hukukunda suça göre para cezası, tutuklama, hapis, hatta ölüm cezası verilebilir.

Her suç adli mercîlere yansımaz, bu yüzden kanunî suç ve gerçek suç oranları arasında hep fark vardır.[1] Örneğin sokaktaki iki kişinin birbirine hakaret etmesi kanunen suçtur, ancak ilgili kişilerin aralarındaki arkadaşlık bağı, şakalaşma vb. çeşitli saiklerle bunu ihbar etmemesi,[2] bir kişinin çevrede kimse yokken vandallık yapıp kayıplara karışması veya tacize uğrayan şahsın korktuğu için şikâyette bulunmaması suçun karanlıkta kalmasına sebep olur.[2]

Gerçek suçluluk ile bilinen suçluluk miktarları arasında bu farka "suçta karanlık alan" adı verilir.[3] Ayrıca, hiçbir ülkedeki suç istatistikleri o ülkedeki gerçek suç dağılımını vermez; daha az suç işlenen bir ülkedeki ihbar sayısı, daha çok suç işlenen bir ülkedeki ihbar sayısından daha yüksek olabileceği gibi bu, daha az suç işlenen ülkenin gerçekte daha fazla suç işlenen ülkeden daha fazla suç işleniyormuş gibi görünmesine sebebiyet verebilir.[1][4]

Hukuki süreç

Hukuki anlamda suç, bir toplumdaki hukuki kurumlar tarafından ceza veya güvenlik tedbiri yaptırımına bağlanmış fiildir. Suçu işleyen kişiye suçlu veya fail denir.

Hukukî anlamda bir kimsenin suçlu kabul edilebilmesi için suçun o kimse tarafından işlendiğinin hukukî süreçler sonucunda ispatlanması gerekir. Suçlu olabileceği düşünülen kişi "şüpheli", bir suçlama ile mahkemeye sevk edilen kişi "sanık" sıfatını taşır. Çoğunlukla ağır suçlar için yargıç kararı ile tutukevine alınan kişiye "tutuklu", yargılama süreci sonunda suçlu olduğu hükmüne varılarak cezalandırılan kimseye ise "hükümlü" (mahkûm) denir.

Suçun Unsurları

Suçun Unsurları

A. Maddi Unsur: Gözlemlenebilen bir davranıştır. Hareket ve Sonuç kısımlarından oluşur.

1. Hareket: Kişinin yaptığı iradi davranış şeklidir. (Sonuç hariç) Suçun başlangıç ve gelişme kısmıdır.

a) İcra (İcrai hareket): Kanunun yasakladığı bir hareketin doğrudan, aktif bir eylemle yapılması suretiyle işlenen suçlardır. Ör: Malın çalınması, adam öldürme…

b) İhmal (İhmali hareket): Belli bir davranışı yapmamaktır. “Savsama” da denir. Dolaylı bir biçimde suçu işlemektir. Gözlemlenebilen bir davranıştır. Ör: Gerekli önlemi almama nedeniyle inşaat kazasında işçinin ölmesi. İhmal cezayı ortadan kaldırmaz ama hafifletir. Yapmama davranış bilerek veya bilmeyerek olabilir. Ör: Hemşire yapması gereken iğneyi bilerek veya bilmeyerek yapmamışsa.

2. Sonuç: Suçun tamamlanmasıdır. Aynı zamanda amacına ulaşıp ulaşmadığının bir ölçüsüdür. Örneğin ateş etti ama vuramadı, vurdu ama ölmedi…

B. Manevi Unsur: Suçlunun niyeti anlaşılmaya çalışılır. Ama bunun için yine somut delillerden hareket edilir. Örneğin, itiraflar, tanıkların ifadeleri gibi. Yorum yoluyla niyet çözümlenemez. Örneğin; sabıkalı bir hırsız için şüphe artsa da, maddi bulgu yoksa kesin o yapmıştır denilemez.

a) Kasıt: Bir suçun bilerek ve isteyerek, sonuçları hesaba katılarak işlenmesidir. Kişinin niyeti suçun işlenmesi yönündedir. (Kasıt = Bilme + İsteme)

- Bilme unsuru: Suçun kurucu unsurlarının fail tarafından bilinmesidir.

- İsteme unsuru: Suçun kalıbında meydana gelen fiili ve sonucu istemektir.

Suçu işleyen kişinin yaptığı davranışın Ceza Kanunu’na göre suç olup olmadığını bilip bilmemesi önemli değildir. Yaptığı davranışın karşı tarafa zarar vereceğini bilmesi ve bunu anlayacak zihinsel yetiye sahip olması yeterlidir. Zaten Türk Hukukunun her alanında geçerli olan bir ilkeye göre “Kanunu bilmemek mazeret değildir.”

Doğrudan Kasıt: Failin gerçekleşmesini istediği sonuçlara yönelmiştir. Sonuç, failin istemiş olduğu sınırlar içinde kalmışsa doğrudan kast söz konusudur. Amacı zehirlemekti ve zehirledi.

Taammüd: Bilme ve istemeye ek olarak planlama, tasarlama, araç temini söz konusudur. Ayrıca soğukkanlılık veya kin vardır. Suçlununu suçu işlemedeki kararlılığını gösterir. Cezayı arttırır.

b) Taksir: Kelime anlamı kusurluluk demektir. Suçun bilmeden, istenmeden, sonuçları hesaba katılmadan işlenmesidir. Kişinin amacı suç değildir. Fakat yine de ceza ortadan kalkmaz, ama hafifler. Tedbirsizlik, dikkatsizlik, acemilik ve hukuka uymama sebebiyle, failin bilerek yaptığı bir hareketten istemediği bir sonucun meydana gelmesi taksiri ifade eder.

  • Bilinçsiz Taksir: Failin sonucu öngörmeden (tahmin edemeden) hareket ettiği durumdur.
  • Olası Kasıt (Dolaylı Kasıt / Bilinçli Taksir): Fail tarafından muhtemel olarak öngörülebilen sonuçlara ilişkin kasttır.

Sonucun gerçekleşmesini büyük bir ihtimal olarak görüyor ama başka bir sonucu düşünerek hareket ediyorsa Olası Kasıt vardır. Mesela birilerinin ölebileceğini bildiği halde şehir içinde havaya ateş etmek. Yani failin sonucu öngördüğü (tahmin edebildiği) fakat istemediği hallerde ortaya çıkar.

Teşebbüs: Teşebbüs suçun işlenmesinin denenmesidir. Hareketi sonuca götüren süreçtir. Ör: Zanlının ateş edemeden yakalanması. Buradaki suç adam öldürmeye teşebbüstür.

Açıklama: Yeni Türk Ceza Kanununda Eksik Teşebbüs ve Tam Teşebbüs farkı kaldırılmıştır. Yalnızca Eksik Teşebbüse yer verilmiştir.

- Tam Teşebbüs’te fail elinden gelen her şeyi denediği halde başarılı olamamıştır. Ör: İsabet ettirilememesi.

- Eksik Teşebbüste ise bazı şeyleri tam olarak gerçekleştiremediği için başarısız olmuştur. Ör: Tabancanın ateş almaması.

İlliyet (Nedensellik) Bağı: Hareket ile sonuç arasındaki bağlantıdır. Yasanın öngörmüş ve bu nedenle yasaklamış olduğu sonucun, failin hareketiyle oluşmuş olması gerekir. Bu bağ yoksa fail suçlanamaz. İşlenemez suçlar bu duruma örnektir.

İşlenemez Suç

Önceden mevcut fakat suçun işlenmesi sırasında failin bilmediği bir engel yüzünden sonucun meydana gelmesi imkansız ise işlenemez suç ortaya çıkar. Elverişsizlik nedeniyle suçun boşa gitmesidir. Bu suçlardan dolayı ceza verilemez.

- Hareketin elverişsizliği: Büyü ile adam öldürme iddiası. Telepati ile hakaret iddiası.

- Vasıtanın elverişsizliği: E-mail ile veya telefonla zehir yollandığı iddiası.

- Konunun elverişsizliği: Yatakta vurulan kişinin aslında saatler önce kalp krizinden öldüğünün anlaşılması. (Korkudan kalp krizi geçirseydi, işlenebilir suç olurdu.)

Suç türleri

Kaynakça

  1. ^ a b Shankweiler, P. W. (1 Mayıs 1948). "Crime: Causes and Conditions. By Hans von Hentig. New York and London: McGraw-Hill Book Company, 1947. 379 pp. $3.50". Social Forces. 26 (4): 487-488. doi:10.2307/2571904. ISSN 0037-7732. 
  2. ^ a b Calliess, Rolf-Dieter; Müller-Dietz, Heinz (1 Aralık 2005). "Strafvollzugsgesetz, 10. Auflage und Schwind, Hans-Dieter/Böhm, Alexander/Jehle, Jörg-Martin (Hrsg.), Strafvollzugsgesetz, 4. Auflage (Ulrich Eisenberg)". Monatsschrift für Kriminologie und Strafrechtsreform. 88 (6): 473-476. doi:10.1515/mks-2005-0063. ISSN 2366-1968. 
  3. ^ "Suç ve Suç Bilimi nedir?". www.kriminoloji.com. 6 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Ocak 2022. 
  4. ^ Osman;ULUDAĞ, DOLU (2010). "SUÇ KORKUSU:NEDENLERİ, SONUÇLARI VE GÜVENLİK POLİTİKALARI İKLİŞKİSİ". Ankara Üniversitesi SBF Dergisi. 65 (1): 57-81. doi:10.1501/sbfder_0000002154. ISSN 0378-2921. 
  • ALACAKAPTAN, Uğur. Suçun Unsurları, Sevinç Matbaası, Ankara 1970
  • DÜZGÜN, Nuri-Şerafettin ELMACI, Olası Kast-Bilinçli Taksir ve Taksirle İşlenen Suçlar, Adalet Yayınevi, Ankara 2007
  • İÇEL, Kayıhan. Ceza Hukukunda Taksirden Doğan Sübjektif Sorumluluk, İstanbul Üniversitesi Yayınları, İstanbul 1967
  • İÇEL, Kayıhan-A. Hakan EVİK, Ceza Hukuku Genel Hükümler-II, Beta Yayınevi, İstanbul 2007
  • KUNTER, Nurullah. Suçun Kanuni Unsurları Nazariyesi, İstanbul Üniversitesi Yayınları, İstanbul 1949
  • LAFAVE, Wayne R. Principles of Criminal Law, Thomson-West, St Paul-Minnesota 2003
  • MITSCH, Wolfgang. “Fahrlässigkeit und Straftatsystem”, Juristishe Schulung, Februar 2001
  • ÖNDER, Ayhan. Ceza Hukuku Genel Hükümler II-III, Beta Yayınevi, İstanbul 1992
  • ÖZGENÇ, İzzet. Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, Ankara 2013
  • SOKULLU-AKINCI, Füsun. “Ceza Hukukunda Kusurluluk,”Ceza Hukuku Günleri", Beta Yayınları, İstanbul 1998

Ayrıca bakınız

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Kriminoloji</span> suç bilimi

Kriminoloji ya da suç bilimi suçun açıklamasını yapan, suçlu davranışın nedenlerini inceleyen, suçun önlenmesi ve suçlulukla mücadele ile ilgilenen bir bilimsel öğretidir.

<span class="mw-page-title-main">Ceza</span>

Ceza ya da yaptırım, genel anlamıyla suç karşılığında insanlara veya kuruluşlara uygulanan bir yaptırımdır. Ceza Arapça kökenli bir kelimedir. Anlamı, yapılan kötü bir eylemin karşılığıdır.

İlliyet bağı ya da nedensellik bağı, hukuki sonuç ile sonucu ortaya çıkaran olguların arasındaki bağı belirten bir hukuk terimidir. Ortaya çıkan zarar ile failin davranışı (fiil) arasındaki bağlantı olarak tanımlanabilir. Maddi hukukta da ceza hukukunda da, sorumlu tutulabilmek için uygun illiyet bağının varlığı aranır. Böyle bir bağ kurulamıyorsa sorumluluk oluşmaz.

<span class="mw-page-title-main">Ceza hukuku</span>

Ceza hukuku, suç ve ceza kavramlarını inceleyen kamu hukuku bölümüdür. Genel veld Bailey, özel ceza hukuku olarak ikiye ayrılır.

Ölüm cezası olarak da bilinen ve daha önce adli cinayet olarak adlandırılan idam cezası, bir suçun cezası olarak bir kişinin öldürülmesinin devlet tarafından onaylanmış uygulamasıdır ve genellikle kişinin söz konusu cezayı gerektiren normları ihlal etmekten sorumlu olduğu sonucuna varmak için yetkili, kurallarla yönetilen bir süreci takip eder. Bir suçlunun bu şekilde cezalandırılmasını emreden hüküm, ölüm cezası olarak bilinir ve cezanın yerine getirilmesi eylemi infaz olarak adlandırılır. Ölüm cezasına çarptırılan veya infaz edilmeyi bekleyen mahkumlara "idam mahkumu" denir. Etimolojik olarak idam terimi, kafa kesme yoluyla infaz anlamına gelir, ancak infazlar asma, vurma, zehirli iğne, taşlama, elektrik verme ve gaz verme gibi birçok yöntemle gerçekleştirilir.

Irak Dünya Mahkemesi, ABD'nin Irak'ı 2003 yılında işgal etmesinin ardından, savaş karşıtı hareketin Vietnam Savaşı'na yönelik olarak düzenlenen Russell Mahkemesi'nden ilham alarak tüm dünyanın organize ettiği bir girişimdir.

Uluslararası ceza hukuku, uluslararası hukuk kapsamında bireylerin cezaî sorumluluğunu doğrudan düzenleyen normların bütününü tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Uluslararası hukuk suçları soykırım, savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve saldırı suçudur. Bu suçlar söz konusu olduğunda, etkilerinin tek bir devletin ötesine geçtiği ve dolayısıyla uluslararası toplumun bir bütün olarak sorumluların yargılanmasında çıkarı olduğu varsayılır.

<span class="mw-page-title-main">Savcı</span> İddia makamı olarak adalete hizmet eden kişi

Savcı, ceza yargılamasında iddia makamı olarak adalete hizmet eden kişidir. Savcılık ceza muhakemesinde iddia görevini yaparak devlet adına ceza davası açan makamdır. Bu makamdaki yetkiliye savcı adı verilmiştir. Özetle savcı, suç haberinin kendisine ulaşmasıyla birlikte devlet adına araştırma ve soruşturma faaliyetinde bulunmak, kamu davasının açılmasını gerektiren şartlar oluştuğunda dava açmak ve yürütmek, mahkemelerin verdiği kararları yerine getirmek ve kanunla kendisine verilen diğer görevleri yapmak durumunda olan ve yargı organı içinde yer alan kamu görevlisi olarak tanımlanabilir.

12 Levha Kanunları, MÖ 451–MÖ 449, Roma Hukukunun gelişiminde, yazılı olmayan hususların yazılı biçimde hukuki kurallar haline getirilmesi devrine ait olan ve günümüz Avrupa Hukukunun temelini oluşturan hukuk kaynağıdır. Roma İmparatorluğu dönemine ait ilk yazılı kanunlar olan 12 Levha Kanunları, Roma toplumundaki Patrici ve Pleb arasındaki sınıf mücadelesi sonucu hazırlanmıştır.

Hukukun herkes bakımından bağlayıcı olması gerekir. Kişiler bazen olması gereken gibi davranırlar, bazen de bu düzeni bozarlar. Hukukun var oluş nedenlerinden biri de bu noktada başlar. Yani toplumun düzenini korunması durumu. Devreye giren hukuki kuralları çiğneyen kişilerin bu yanlış davranışlarına engel olunur ve o kişilere bu kurallara uymaya zorunlu kılınır. Yaptırım bir hukuk kuralına aykırı davranılmasının sonucunda yol açılan zararın ortadan kaldırılmasını amaçlar. Kısaca yaptırım "Bir hukuk kuralına aykırı davranılması halinde hukuk düzenince öngörülen sonuçtur.". Yaptırım bir hukuk kuralını diğer sosyal düzen kurallarından ayırır.

<span class="mw-page-title-main">Hak</span> Kişinin hukuken korunan ve kendisine bu korumadan yararlanma yetkisi veren menfaat

Hak, kişilerin hukuk düzenince korunan menfaatleridir. Kişilerin lehlerine olan bir durumun kanunlar tarafından korunması, bu korumaya uymayan kişilere karşı ise kanuni girişimlerde bulunulması gibi yetkiler verir. Esasen Arapçada hukuk kelimesinin tekil hâli olan bu kelime, zamanla kişilerin hukuken korunan menfaatlerini tanımlamak için kullanılırken, hakların oluşturduğu düzene ise hukuk adı verilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti'nde ölüm cezası, 1984'ten bu yana uygulanmamaktadır ve 2004'te kaldırılmıştır. Ölüm cezası önce 2001'de savaş tehdidi ve terör suçları hâlleri dışındaki suçlar için kaldırılmış, 3 Ağustos 2002'de "savaş ve çok yakın savaş tehdidi hâllerinde işlenmiş suçlar hariç" şartı ile kaldırılmıştır. 7 Mayıs 2004 tarihli 5170 sayılı Kanun ile Anayasa'dan ölüm cezaları ile ilgili maddeler çıkarılmış, 14 Temmuz 2004 tarihli 5218 sayılı Kanun ile Türk Ceza Kanunu'ndan ölüm cezaları ile ilgili maddeler çıkarılmış, böylece ölüm cezası Türk Hukuku'ndan tamamen kaldırılmıştır.

Teşebbüs, ceza hukukunda, bir failin suç işlemek üzere harekete kalkışması ancak elinde olmayan nedenlerle sonucu elde edememiş olması halini ifade eder.

Basit şekliyle taksir bir kişinin kendisinden beklenen özen ve dikkati göstermeden sergilediği davranışın kanunda öngörülen sonuca yol açması durumudur.

Kast, ceza hukukunda failin gerçekleştirdiği hareketi ve bunun sonuçlarını bilmesi ve istemesidir.

Masumiyet karinesi, suçsuzluk ilkesi veya uluslararası hukuk terimi olarak presumption of innocence; suç kesinleşmediği sürece kimsenin hükümlü sıfatıyla değerlendirilemeyeceğini ifade eden, temel hukuk doktrini. Evrensel hukuk kurallarına göre, bir kişinin masum olduğunun kanıtlanmasına gerek yoktur; kişinin suçluluğunun kanıtlanamamış olması yeterlidir. Bunun için masumiyet karinesinin temelini, hukukta hüküm giydirmenin yalnızca iddia edilen suçların kanıtlanmasıyla mümkün olduğu gerçeği oluşturur. Bu da hüküm giymemiş kimsenin suçlu sayılamayacağı veya suçlu olarak lanse edilemeyeceği ilkesini; yani masumiyet karinesini doğurur. Masumiyet karinesi evrensel bir yargı doktrini olup; İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nde yer almaktadır. Buna bağlı olarak bu bildiriye taraf olan ülkeler, yasalarında bu doktrine yer vermek durumundadır.

Kısas ilkesi eski toplumlarda suç işleyen kişinin veya ait olduğu kabilenin işlenen suça eş değer şekilde cezalandırılması anlamına gelmekteydi. Yani göze göz, dişe diş, kulağa kulak ve cana karşılık can. Eski toplumlarda bireysel sorumluluk ilkesi bulunmadığı için suçlu yerine bir başkası, örneğin en yakın akrabası cezalandırılabilirdi. Çoğu zaman da fiilin kasdi bir eylem olup olmadığı da göz ardı edilir, her can için bir can veya kan bedeli alınırdı.

Tazminat, hukuka aykırı bir eylem sonucunda meydana gelen maddi veya manevi zarara karşılık olarak ödenen bedel, zarar ödencesidir. Tazminat zararların giderilmesini amacıyla sorumlu tarafından zarar görene ödenen veya mahkeme tarafından ödenmesine karar verilen parasal veya bir değer veya edimdir. Mahkemelerce kişilik haklarının uğradığı zararları gidermek için manevi tazminat, hukuka aykırı eylem nedeniyle mal varlığında yaşanan eksilmeleri karşılamak üzere maddi tazminat veya bir hukuka aykırı eylemin yarattığı düşünülen tüm zararın ödetilmesi amacıyla cezalandırıcı tazminat ödenmesine karar verilebilir.

<span class="mw-page-title-main">Sosyolojide sapma</span>

Sapma veya sapma sosyolojisi, resmi kuralları ihlal eden davranışları, eylemleri araştırmaktadır. Örnek olarak sapma sosyolojisi, toplum kuralların ihlalini, suç vb. durumları ele almaktadır.[3]Sapma teriminin olumsuz bir anlamı olsa da, sosyal kuralların çiğnenmesi her zaman olumsuz bir eylem oluşturmamaktadır. Bazı durumlarda kuralların ihlal edilmesine rağmen, davranış olumlu veya toplum tarafından kabul edilebilir olarak adlandırılabilir.

Kusur, hukuki bir terim olarak failin haksızlık teşkil ettiğini bildiği halde bir fiili işlemesi sonucu doğan hukuki sorumluluğu ve kınanabilirliğini ifade eder. Temel ilke, bir sanığın eylemlerinin neden olabileceği zararı öngörebilmesi ve dolayısıyla bu tür eylemlerden kaçınmayı amaçlaması gerektiğidir.