İçeriğe atla

Struma Olayı

Struma Olayı
Tarih24 Şubat 1942 (1942-02-24)
Saldırı türü
Gemi batırma
SilahlarTorpido
Ölü768 Yahudi mülteci
çoğu Bulgar 10 mürettebat
İşleyenlerdirekt - SSCB[1]
dolaylı - Romanya, Almanya, Birleşik Krallık, Türkiye

Struma Olayı veya Struma Fâciası, II. Dünya Savaşı sırasında Nazilerden kaçan Yahudileri Filistin'e götürmek üzere Romanya'dan yola çıkan Struma gemisinin İstanbul açıklarında Ş-213 Sovyet denizaltısı tarafından batırılmasıdır.

Arka plan

1940 yılında Nazi orduları Türkiye'nin Balkan sınırlarına dayanmışlardı. Naziler Polonya'da yürürlüğe koydukları Yahudi karşıtı yasaların benzerlerini müttefikleri Romanya'da da yürürlüğe koymuşlardı. 1941 yılına gelindiğinde Romanya'nın Yaş şehrinde 4 bin Yahudinin Nazilerce katledilmesiyle Romanya Yahudileri için Filistin'e gitmekten başka çare kalmamıştı.[2] Zengin ve entelektüel Yahudîlerden oluşan kalabalık bir grup Türkiye karasularını kullanarak Filistin'e kaçmak için aralarında topladıkları para ile Campania Mediteranea de Vapores Limitada ismindeki Yunan acenteden basında çıkan ilânlarda gördükleri Queen Mary adlı transatlantik yolcu gemisini kiraladılar fakat bunun yerine kendilerine Struma adlı, yüz kişilik ahşap bir gemi tahsis edilmişti. Acente aldatıldıklarını anlayan Yahudileri sakinleştirmek için kendilerini götürecek geminin Romanya karasuları dışında beklediğini söylemişti.[3][4]

Struma 1830 model bir motora sahip, 46 metre boyunda, Panama bandıralı bir Bulgar kömür gemisiydi.[5] 1867’de İngiltere'de Newcastle'daki bir tersanede inşa edilmişti ve 100 yolcu kapasitesi vardı. Balkan Savaşları'nda görevlendirilmiş, savaş sonrasında ise hayvan nakliyesinde kullanılmıştı.[3]

Struma gemisi (yaklaşık 1890 yılında)

Geminin İstanbul'a ulaşması

Struma, Romanya'daki Nazi yanlısı Ion Antonescu yönetiminin onayıyla 12 Aralık 1941'de toplam 791 yolcu ve 10 mürettebatla Köstence limanından ayrıldı.[6][7] Yolculara İstanbul'da duraklayıp Filistin'e gitmeleri için kendilerine göçmen vizeleri verileceği söylenmişti.[8] Yolculara sadece 20 kg bavul hakkı tanınmış, gümrük görevlileri birçoğunun değerli eşyalarına ve hatta yiyeceklerine el koymuştu.[9] Güverte altındaki her biri 40 ile 120 kişi arasında yolcuya ayrılmış kamaralarda insanlar balık istifi yatmak durumundaydılar.[10]

Daha kalkışta motor arızası yaşandığından ancak römorkör ile limandan açık denize çekilebildi.[11] Köstence limanı açıkları mayınlanmış olduğundan bir Romen gemisi eşliğinde mayınlı bölgenin dışına çıkarıldı.[9] Ardından gece boyunca mürettebat motoru onarmaya çalışırken gemi denizde sürükleniyor ve imdat çağrısı yayınlıyordu. Ertesi gün Romen römorkör bu çağrılar üzerine gelerek ancak ücret mukabili motoru onarabileceklerini belirtti. Bunun üzerine hiç paraları kalmayan mülteciler römorkör personeline evlilik yüzüklerini verdiler. Böylece Struma yola devam edebildi fakat iki gün sonra, 15 Aralık günü yeniden arıza yapınca İstanbul'a ancak çekilerek ulaşabildi ve Sarayburnu açıklarında demir atmak zorunda kaldı.[4]

Bunun üzerine Türkiye yetkilileri ile Britanya diplomatları arasında mültecilerin geleceği hakkında müzakereler başladı. Filistin'de Araplar ile Yahudiler arasında artan gerginlikler nedeniyle Britanya hükûmeti Avrupa'dan bu bölgeye Yahudi göçünü minimize etmek istediğinden Britanyalı diplomatlar Refik Saydam hükûmetinden Struma gemisinin yoluna devam etmesine izin verilmemesini talep ediyorlardı. Bu sırada Almanya'nın İstanbul başkonsolosu gemide salgın hastalık olduğu ihbarında bulundu ve Almanya tarafından da yolcuların karaya çıkarılmaması için Türkiye'ye baskı yapıldı.[4] Zaten Ağustos 1938’de çıkarılan ve "tebaası oldukları devlet arazisinde yaşama ve seyahat bakımından baskılara tabi tutulan Musevilerin, bugünkü dinleri ne olursa olsun, Türkiye’ye girmeleri ve ikametleri yasaktır…" denilen 2/9498 sayılı kararname ile bu kapı kapatılmıştı.[12] Ayrıca Romanya da geminin kendilerine geri gönderilmesini kabul etmiyordu.[13] Bu sırada Struma gemisinde gıda stokları hızla azalıyor, gemidekiler haftada iki kez çorba içip her gün sadece biraz fıstık ve bir adet portakal yiyebiliyorlar, çocuklara akşamları biraz süt verilebiliyordu.[10]

Haftalar süren müzakerelerden sonra Britanya hükûmeti süresi dolmuş Filistin vizesi bulunan birkaç yolcunun Filistin'e gitmesine izin verdi. Martin Segal ve ailesi de ABD'nin ricası üzerine Vehbi Koç'un aracı olup Türkiye hükûmeti nezdindeki girişimleriyle gemiden indirildi. Martin Segal, Standard Oil Company of New York isimli bir ABD petrol şirketinin Romanya müdürü, Vehbi Koç ise aynı şirketin Türkiye temsilcisi olup Segal ailesi için İç İşleri Bakanı Faik Öztrak ve İstanbul Emniyet Müdürü İhsan Sabri Çağlayangil ile bir dizi görüşme yapmıştı.[4] Ayrıca, Madeea Solomonovici adlı bir kadın düşük yaparak İstanbul'daki bir hastaneye kaldırıldı.[14] Böylece toplam 9 yolcu gemiden çıkabildi ve gemide 782 yolcu ve 10 mürettebat kaldı.[6]

Kıyıda bekleyiş

9 hafta boyunca kıyıda demirli vaziyette bekleyen gemiye Kızılay ve İstanbul'daki Yahudi toplumu tarafından yardım malzemeleri ulaştırıldı.[13] Yardımları İstanbul'daki Yahudi toplumunun önderlerinden Simon Brod ve Rifat Karako organize ediyordu. Struma'nın arızalı olan motoru da tamir edilmek üzere söküldü.[4]

Olay esnasında 15 yaşında olan ve yardım faaliyetlerinde görev alan, Türkiye Yahudisi iş adamı İshak Alaton, Kızılay tarafından yapılan yardımların göstermelik olduğunu, yardımın büyük kısmının Türkiye Yahudi toplumu tarafından toplandığını belirtmiştir. Alaton, kendisi ile yapılan bir mülakatta, ayrıca, geminin halatlarının gizlice kesilerek içerisindekilerin ölüme terk edildiğini iddia ederek bu olay dolayısıyla Türkiye'nin özür dilemesi gerektiğini ifade etmiştir.[13]

Batırılma

1. Geminin demir attığı konum
2. Geminin batırıldığı konum (41º23'K, 29º13'D
Struma faciasından sağ kurulan tek kişi olan David Stoliar (solda), kendisine yardımcı olup Filistin'e gitmesini sağlayan Simon Brod ile
Struma anıtı (Holon, İsrail)

Britanya ve Türkiye arasında gemide kalan yolcuların akıbeti ile ilgili müzakereler çıkmaza girince, 23 Şubat 1942 günü Türkiye hükûmeti geminin Türkiye sınırları dışına çıkarılması için hareket geçti. Önce küçük bir grup polis gemiye çıkmaya çalıştıysa da mülteciler buna izin vermediler. Ardından yaklaşık 80 kişilik bir polis gücü Struma'yı motorlu teknelerle kuşatarak yaklaşık yarım saat süren bir direniş sonunda gemiye çıkmayı başardı. Geminin demir alması sağlanıp bir römorköre bağlanarak İstanbul Boğazı'na ve oradan Karadeniz'e çekildi.[10][15] Gemi zorla Boğaz'dan çekilirken yolcular geminin her iki tarafına İbranice ve İngilizce "BİZİ KURTARIN" (SAVE US) yazılı flamalar astılar.[16][] Haftalardır onarılmaya çalışılan motor hala çalışmıyordu. Türk yetkililer gemiyi Boğaz'dan 10 km kadar açıkta kaderine terk ettiler ve Struma denizde sürüklenmeye başladı.[10][16][]

Gece boyunca sürüklenen gemi, 24 Şubat sabahı büyük bir patlamanın ardından battı. Struma hızla battığından birçok kişi kamaralarda boğularak can verdi.[17] Birçokları ise ahşap gemi parçalarına tutunarak su üzerinde kalmaya çalıştı fakat saatlerce hiç yardım gelmeyince ya boğularak ya da hipotermi sonucu öldüler.[10][17]

Struma faciasında, yakın zamana kadar 768 kişi olduğu tahmin edilmekle birlikte, bir süre önce altı farklı yolcu listesinde yapılan inceleme sonucuna göre, aralarında 100'den fazla çocuk bulunan 781 mülteci ve 10 mürettebat öldü.[6][18] Sadece David Stoliar adlı 19 yaşında bir yolcu ve Ivanof Diko isimli ikinci kaptan sağ kurtuldu. Stoliar ve Diko sabaha kadar bir ahşap parçaya tutunarak hayatta kalmaya çalıştılar.[19][17] İkili bu sırada donmak üzereydi. Daha sonra tüm umutları tükenen Diko kendini akıntıya bıraktı ve yaşamına son verdi. Stoliar ise çaresizlikten bileklerini kesmek istedi fakat donmak üzere olan elleri çakıyı açamadı. Ölmek üzereyken Türkiye'ye ait 12 kürekli kurtarma kayığı tarafından bulundu ve karaya çıkartıldı.[13] Ardından Stoliar haftalarca gözaltında tutuldu. İstanbul Yahudilerinin önderlerinden, o yıllarda Türkiye'ye kaçan birçok Yahudi mülteciyi kurtaran iş insanı Simon Brod (1893–1962) iki aylık gözaltı sırasında Stoliar'a yemek götürülmesini sağladı. Serbest bırakıldığında Britanya hükûmeti tarafından Filistin'e gidebilmesi için seyahat belgesi verilince evine götürüp giyecek, bir bavul ve Halep'e tren bileti verdi.[20][21]

Uzun yıllar geminin neden battığı bilinemedi. Sağ kurtulan tek yolcu olan David Stoliar, İsrail Silahlı Kuvvetler Radyosuna verdiği bir demeçte geminin Türkiye'ye ait bir torpido botunun açtığı ateş ile batırıldığını iddia etti.[22] 1960'larda Sovyet arşivlerinden çıkan belgeler ışığında Struma'nın Sovyet denizaltısı Ş-213 tarafından torpido ile vurularak battığı anlaşıldı.[23][24] Aynı denizaltı 23 Şubat akşamı Türkiye'ye ait kargo gemisi Çankaya'yı da batırmıştı.[23][24] Sovyet denizaltısı o sıralarda Karadeniz'in kuzeyinde bulunan Nazi ordularına stratejik malzeme akışını önlemek amacıyla Karadeniz'e giren tüm tarafsız ya da düşman gemilerini batırması için verilen bir gizli talimatı yerine getiriyordu.[25] Struma'nın batırılması hadisesi Sovyet askerî arşivlerine şu şekilde işlendi:[26]

24 Şubat 1942 sabahı Teğmen D. M. Denejko ve Siyasi Komiser A. G. Rodimatzav komutasındaki Ş-213 denizaltısı, 7 bin ton ağırlığında ve korumasız vaziyetteki düşman gemisi Struma'ya rastladı. Denizaltıdan 1118 metre mesafeden atılan torpido hedefini vurdu ve gemiyi batırdı. Harekât sırasında Astsubay Başçavuş V. D. Çernov, takım komutanı Çavuş G. G. Nusov ve torpido operatörü Er I. M. Filtov üstün cesaret örneği sergilemişlerdir.

Yorumlar

Konuyla ilgili "Death on the Black Sea" (Karadeniz'de Ölüm) adlı detaylı bir araştırma kitabı kaleme alan yazarlar Douglas Frantz ve Catherine Collins, Struma'nın akıbetinden Britanya, Türkiye ve Sovyetler Birliği'nin sorumlu olduğunu belirtmişlerdir. Buna göre; Britanya, Yahudi yerleşimcilerin Filistin'e gitmeleri için onlara gerekli izinleri çıkartmaması sebebiyle, Türkiye ise tartışmalı tarafsızlık politikasını sürdürmek ve Yahudi karşıtı Nazilere şirin gözükmek adına mültecilerin topraklarına girmesine izin vermeyerek, Sovyetler Birliği ise Karadeniz'de Nazi deniz faaliyetlerine imkan vermemek gerekçesiyle tarafsız ülkelere ait gemileri de batırmak nedeniyle, yaşanan ölümlerden sorumludurlar.[27]

Rus tarihçi Mihail Kojemyakin ise arşivlerde konuyla ilgili belgeleri inceledikten sonra 15 Mayıs 2010 tarihli çalışmasında Struma faciasına alternatif bir bakış açısı ortaya koymuştur.[28] Buna göre; genç komutan Denejko bir önceki gün başarıyla batırdığı Çankaya gemisinin tonajını yaklaşık 300 GRT (gros tonilato) olarak ve bandırasını gayet doğru şekilde kayıtlara geçirmiştir. Fakat ertesi gün batırdığı gemiye dair kayıtlarda Moskova saatine göre sabah 10.30 sularında görülen geminin 3 knot hızla ilerlediği, 7 bin GRT ağırlığında olduğu ve muhtemelen Bulgaristan bandıralı olduğu yazılmaktadır. Atılan tek torpidoyla batırılan geminin Struma olduğuna dair tek kaynak Sovyet tarihçi G. I. Vanayev'in 1978 yılında yazdığı Büyük Anayurt Savaşı'nda Chernomorets adlı kitabıdır. Fakat Struma gemisinden sağ kurtulan Stolyar'a göre, Struma'da meydana gelen patlama sabahın ilk ışıklarıyla beraber yaşanmıştır. 24 Şubat 1942 sabahı İstanbul'da güneş sabah 06.47'de doğmuştur. Yolcuların çoğu güvertenin altındaki bölümde uyumakta oldukları için, patlamayla beraber, uyurken gemiyle birlikte suların derinliklerine gömülmüşlerdir. Ayrıca İsrailli gazeteci D. Malkin tarafından 1970'lerde denizaltıda görev yapan eski bir askerle çalışmakta olduğu Leningrad uçak motoru fabrikasında görüşmüş, buna göre denizaltının Çankaya'nın ardından peşine düştüğü bir başka gemiyi vuramadığı cevabıyla karşılaşmıştır. Ayrıca denizaltı komutanının da konuyu araştırmak istediğini fakat denizaltısının 24 Mart 1942 tarihinde Tuapse'de yaşadığı hava saldırısında öldüğü için araştırmasının yarım kaldığını belirtmiştir. Struma'nın belirtilen hızda olmadığı, yanlış tonaj rapor edildiği ve önceden Panama bandıralı şekilde ilerlediğinden hareketle Mihail Kojemyakin, Struma'nın denizaltı torpidosu yüzünden değil, gemideki bir patlama sonucu batmış olma ihtimalinin kuvvetli olduğunu öne sürmüştür.

Sonuçlar

Olaydan sonra dönemin başbakanı Refik Saydam "Biz bu hususta elimizden gelen her şeyi yaptık. Maddî, manevî en ufak mesuliyetimiz yoktur. Türkiye, başkaları tarafından arzu edilmeyen insanlara meclâ olamaz. Türkiye, başkaları tarafından arzu edilmeyen insanlar için vatan hizmeti göremez. Bizim tuttuğumuz yol budur. Kendilerini bu sebepten İstanbul’da alıkoyamadık." dedi.[29]

Struma Olayı, daha önce gerçekleşen Patria Olayı ile birlikte Yahudi yeraltı örgütlerinin Filistin'deki Britanya mandasına karşı saldırılarını şiddetlendirmesinde önemli bir kilometre taşı oldu.[30] Bu örgütlerden biri olan Lehi, olayların sorumlusu olarak Filistin Yüksek Komiseri Harold MacMichael'ı gösterdi. Lehi üyesi iki genç Britanya'nın bu faciadaki sorumluluğu nedeniyle Lord Moyne'u öldürdüler.[31]

Struma faciası için Türkiye'de ilk resmi anma, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik'in hükûmet adına katılımı ve taziye konuşması ile 24 Şubat 2015'te gerçekleşti.[32]

Popüler kültürde Struma

  • Zülfü Livaneli tarafından yazılan ve 2011 yılında yayımlanan Serenad isimli roman bu olaya dayanmaktadır.
  • Bahar Feyzan, Struma Aşk Yolcusu (Doğan Kitap)
  • Doğan Akhanlı'nın Madonna'nın Son Hayali romanı, ISBN 975-8859-25-0, s. 240, İstanbul, 2005.
  • Halit Kakınç (Struma - Yüzen Tabut) - Bu belgesel roman Struma'yı işlemektedir.
  • Hakan Akdoğan, Karanlıkta Bir Ninni - Struma romanı, ISBN 978-605-4849-52-9.

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

Kaynakça

  1. ^ Aksi yönde iddialar için bakınız Yorumlar bölümü.
  2. ^ "'Türk Schindleri' efsaneleri". 17 Şubat 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Şubat 2012. 
  3. ^ a b Hür, Ayşe (1 Mart 2015). "73 yıldır kanayan yara: Struma Faciası". Radikal gazetesi. 2 Mart 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Haziran 2020. 
  4. ^ a b c d e Struma'nın intikamı mı? 18 Ekim 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. HaberTurk.com. Erişim: 25 Şubat 2012.
  5. ^ Chronik des Seekrieges 1939-1945, Jürgen Rohwer, Gerhard Hümmelchen, 1968, s.223 Chronik des Seekrieges 1939-1945
  6. ^ a b c Samuel Aroni (2002–2007). "Who Perished on the Struma And How Many?". JewishGen.org. 4 Şubat 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  7. ^ Frantz & Collins 2003, ss. 295–335.
  8. ^ "The Struma: The Boat That Never Made It". 20th Century History. About.com. 2013. 19 Eylül 2005 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  9. ^ a b Druks 2000, s. 74.
  10. ^ a b c d e Druks 2000, s. 75.
  11. ^ "David Stoliar Born 1922 Kishinev, Romania". Holocaust Personal Histories. United States Holocaust Memorial Museum. 8 Aralık 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mart 2013. 
  12. ^ Marsel Russo (21 Şubat 2018). "St. James'ten Struma'ya: Ateşe itilenler". Şalom Gazetesi İnternet sürümü. 16 Eylül 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Eylül 2018. 
  13. ^ a b c d Murat Deliklitaş (24 Şubat 2012). ""Ankara emir verdi, 768 Musevi öldü."". Radikal Gazetesi İnternet sürümü. 29 Şubat 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Şubat 2012. 
  14. ^ Frantz & Collins 2003[]
  15. ^ Ofer 1990, s. 166.
  16. ^ a b Frantz & Collins 2003.
  17. ^ a b c Shimon Rubinstein. "David Stoliar". Personal Tragedies as a Reflection on a Great Tragedy Called Struma. 18 Ağustos 2003 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mart 2013. 
  18. ^ Frantz & Collins 2003, Back cover.
  19. ^ Frantz & Collins 2003, ss. 196–197.
  20. ^ Frantz & Collins 2003, s. xii.
  21. ^ "Portrait of Jewish rescuer Simon Brod. - Collections Search - United States Holocaust Memorial Museum". collections.ushmm.org. 7 Kasım 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mayıs 2020. 
  22. ^ "Sağ kurtulan tek adam "Türkler torpilledi," diyor". 2 Eylül 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Ocak 2012. 
  23. ^ a b Rohwer, Jürgen (1997). Allied submarine attacks of World War Two: European theatre of operations, 1939-1945. Naval Institute Press. s. 107. 
  24. ^ a b ShCh-213 28 Ekim 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Uboat.net. Erişim: 24 Şubat 2012.
  25. ^ D. Frantz, C. Collins, Death on the Black Sea: The Untold Story of the Struma and World War II's Holocaust at Sea, HarperCollins, 2003, s. 254 ISBN 0-06-621262-6
  26. ^ D. Frantz, C. Collins, Death on the Black Sea: The Untold Story of the Struma and World War II's Holocaust at Sea, HarperCollins, 2003, ISBN 0-06-621262-6 s. 253 içindeki metnin İngilizce aslı şu şekildedir: "On the morning of 2/24/1941 the sub SC 213 under the command of Lieutenant D. M. Denezhko and Political Commissar A. G. Rodimatzav sighted the enemy freighter Struma, of 7,000 tons and no defences. The submarine launched a torpedo from a distance of 1111.8 meters that found its target and sunk the ship. Sergeant Major V. D. Tchernov, unit leader Sergeant G. G. Nusof, and torpedo operator Sailor I. M. Filtov showed courage during the operation."
  27. ^ D. Frantz, C. Collins, Death on the Black Sea: The Untold Story of the Struma and World War II's Holocaust at Sea, HarperCollins, 2003, s. 255 içindeki metnin İngilizce aslı şu şekildedir: "The tragic events that led to the sinking of the Struma had unfolded not only on the Bosporus, but in the marble corridors of power in London, Ankara, and Moscow. The passengers were victims of the British geopolitical strategy of keeping the Arabs pacified, the Turkish insistence on maintaining the façade of neutrality, and the heartless pragmatism of the policy of Stalin and the Soviets to starve the German war machine. All three of these countries sacrificed the men, women, and children of the Struma."
  28. ^ İlgili araştırma makalesi 30 Nisan 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (Rusça) 6 Mayıs 2021 tarihinde erişilmiştir
  29. ^ Ayşe, Hür (16 Nisan 2011). Azınlıklar Nasıl Azınlık Oldu (DOC). Uluslararası Nefret Söylemi Konferansı. Agos. 6 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Nisan 2012. 
  30. ^ "Palestine: World War II". 12 Mart 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Encyclopædia Britannica. Erişim: 24 Şubat 2012.
  31. ^ Cumhuriyet gazetesi, 17.12.1999.
  32. ^ Gültekin Uygar (24 Şubat 2015). "Struma faciası için ilk resmi anma". Agos gazetesi İnternet sürümü. 24 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Haziran 2016. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Holokost</span> Adolf Hitler liderliğindeki Nazi Almanyasının azınlıklar, eşcinseller, esirler ve muhaliflere uyguladığı soykırım

Holokost, Yahudi Soykırımı veya HaŞoah, Nazi Almanyası döneminde 1941 ve 1945 yılları arasında, Adolf Hitler ve Heinrich Himmler'in liderliğindeki SS güçleri tarafından işgal edilen sınırlar içerisinde yaklaşık 6 milyon Yahudi'nin sistemli bir şekilde öldürüldükleri soykırımdır.

<span class="mw-page-title-main">Gemi</span> Ulaşım aracı

Gemi dünya denizlerini, okyanuslarını, nehir, göl ve diğer yeterince derin su yollarını dolaşan, mal ve yolcu taşıyan veya savunma, araştırma ve balıkçılık gibi özel görevleri yapan büyük bir deniz taşıtı’dır. Gemiler genellikle boyut, şekil, yük kapasitesi ve amaca göre teknelerden ayrılır. Yelken çağı'nda "gemi", en az üç Kabasorta arma‘lı direkleri ve tam cıvadra yelken planıyla yelkenli gemi olarak tanımlanır.

<i>Yavuz</i> (muharebe kruvazörü) Osmanlı İmparatorluğunun I. Dünya Savaşına girmesinde önemli rol oynayan savaş gemisi

Yavuz, Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı'na girmesinde önemli rol oynayan savaş gemisidir.

Struma şu anlamlara gelebilir:

<i>Mefkure</i> Türk gemisi

Mefkure II. Dünya Savaşı sırasında, Romanya'dan İstanbul'a giden Holokosttan kaçan Yahudileri taşıyan, Türkiye ve Kızılhaç bandıralı motorlu bir iskuna idi.

<span class="mw-page-title-main">Varna Deniz Muharebesi</span> Osmanlı ve Bulgar donanmalarının 21 Kasım 1912 tarihinde Karadenizde giriştikleri çatışma

Varna Deniz Muharebesi ya da Draçki Saldırısı, 21 Kasım 1912 tarihinde Karadeniz'de, Bulgaristan'ın Varna limanının 32 mil açığında dört Bulgar torpido botu ile Osmanlı kruvazörü Hamidiye arasında meydana gelen çatışmadır.

<span class="mw-page-title-main">David Stoliar</span>

David Stoliar, 24 Şubat 1942'de Sovyet denizaltı Shch-213 tarafından Karadeniz'de Holokost'tan kaçan Yahudileri taşıyan Struma gemisi torpidolandıktan sonra gemiden sağ kurtulan tek kişidir. Diğer 768 Yahudi mülteci ve çoğunluğu Bulgar olan 10 kişilik mürettebat kayıplara karıştı. Ariel Şaron 26 Ocak 2005'teki Knesset konuşmasında olay sırasında 19 yaşında olan Stoliar ve kaçmaya çalışan diğer Köstenceli Yahudilerden bahsetmiştir:

İngiliz Mandası liderleri, kurtuluşu İsrail'de arayan Yahudi mültecilere kapılarını kilitleyerek duygusuzluk ve duyarsızlık gösterdi. Bu sebeple Avrupa'dan kaçan [tam] 769 yolcunun isteği reddedilince biri hariç hepsi denizde ölümle yüzleşti. Savaş sırasında Yahudilerin yok edilişini durdurmak için hiçbir şey yapılmadı.

<span class="mw-page-title-main">Tallinn Tahliyesi</span>

Sovyet Tallinn Tahliyesi, Baltık Filosu'nun bir bölümünün ve kentteki Kızıl Ordu birliklerinin 1941 Ağustos ayında Tallinn'den tahliyesi operasyonudur. Bazı kaynaklarda Tallinn Felaketi ya da Sovyet Dankörkü olarak bilinir.

Ş-213 Sovyet bandıralı Şuka sınıfı denizaltıydı ve en çok Struma gemisini torpidolamasıyla bilinmektedir. Holokost nedeniyle sürlen 791 Yahudi Romanya'dan Filistin'e doğru gitmeye çalışırken 24 Şubat 1942 tarihinde batırıldı. Bir yolcu dışında diğerleri öldü. Ş-213 ise Karadeniz'de Ekim 1942'de tüm personeliyle beraber kaybolmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Simon Brod</span>

Simon Brod (1893-1962), 1900'lü yılların ortasında İstanbul'da yaşamış Aşkenaz Yahudisi. Türkiye'de dönemin Yahudi cemaatinin önderlerindendir. Sultanahmet piyasasının önde gelen tüccarlarındandı. O yıllarda American Jewish Joint Distribution Committee ve Jewish Agency for Palestine örgütlerinde görev almıştır. İkinci Dünya Savaşı sırasında Türkiye'den transit geçerek Filistin'e gitmek isteyen Yahudi mültecilerin yardımına koşan ve aynı mülteciler tarafından efsane olarak tanımlanan bir isimdir. O dönemde İngiliz pasaport ofisinde çalışan Arthur Whitall ve Türk emniyetinde üst düzey bir görevli olan Ahmet Demir ile birlikte transit geçiş yapan göçmenlere gerekli dokümanları düzenlenmesinde yardımcı olmuştur. Adı daha çok Struma faciası ile birlikte anılmaktadır. Bu faciadan kurtulan tek kişi olan David Stoliar'ın da önce Suriye, sonra Tel Aviv'e ulaşmasını sağlamıştır.

MV <i>Çankaya</i>

MV Çankaya; 264 groston kapasiteli, yelkenli ve motorlu, Türk bandıralı yük gemisi. 23 Şubat 1942'de, Sovyet denizaltısı Ş-213 tarafından, İstanbul Boğazı'nın 3 mil açığında top ateşiyle batırılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Çanakkale Savaşı'ndaki denizaltı faaliyetleri</span>

Çanakkale Savaşı'ndaki denizaltı faaliyetleri, I. Dünya Savaşı'nın bir parçası olan Çanakkale Savaşı çerçevesinde, çeşitli devletlerin denizaltıları tarafından Çanakkale Boğazı ve Marmara Denizi'nde sürdürülen faaliyetlerdir. Esas savaştan önce, Aralık 1914'te başlamış ve Aralık 1915'te sonlanmıştı. İtilaf Devletleri'ne bağlı denizaltıların Çanakkale Boğazı'nı geçerek Marmara Denizi'nde denizaltı operasyonları yapmalarının amacı, Gelibolu'yu savunan Osmanlı kuvvetlerinin lojistik durumunu sarsmak olarak görülür. Bununla birlikte İttifak Devletleri'nin bir üyesi olan Alman İmparatorluğu da Osmanlı'yı desteklemek amacıyla savaş sırasında birtakım denizaltı faaliyetleri yürütmüştü.

SM <i>UB-14</i> Alman UB I tipi bir denizaltı

SM UB-14, Alman İmparatorluğu'na ait UB I tipi bir denizaltıdır. Bir dönem Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nda da görev yapan denizaltı, bu dönemde SM U-26 adını taşımıştı.

<span class="mw-page-title-main">İmha kampı</span>

İmha kampları, II. Dünya Savaşı dönemindeki Holokost sırasında Nazi Almanyası tarafından milyonlarca Yahudiyi sistematik bir şekilde öldürmek için inşa ettirilmiştir. Polonyalılar, savaştaki Sovyet esirleri ve Çingeneler gibi diğer etnik gruplar da imha kamplarında öldürülmüştür. İmha kamplarındaki kurbanlar en çok gaz odalarında öldürülmüştür. Öldürülmeler ya bu özel amaç için yapılmış kalıcı tesislerde ya da gaz kamyonetlerinde gerçekleşmiştir. Auschwitz-Birkenau ve Majdanek gibi bazı Nazi toplama kampları, 1945 yılında savaşın bitiminden önceki dönemde ikili bir amaca hizmet etmiştir: zehirli gazla imha ve açıktan ölmek üzere olan insanları çok yoğun bir şekilde çalıştırma.

Türkiye, Holokost döneminde Nazi Almanyası ile güçlü diplomatik ilişkilerini sürdürmesine rağmen, 2. Dünya Savaşı sırasında tarafsız kaldı. Savaş sırasında Türkiye, yurt dışında yaşayan 3.000 ila 5.000 Yahudiyi vatandaşlıktan çıkardı; 2.200 ve 2.500 Türk Yahudi, Auschwitz ve Sobibor gibi imha kamplarına sürüldü ve birkaç yüz Nazi toplama kamplarında hapsedildi. Nazi Almanyası tarafsız ülkeleri Yahudi vatandaşlarını geri göndermeye teşvik ettiğinde Türk diplomatlar, Türk vatandaşlıklarını kanıtlasalar bile Yahudileri ülkelerine geri göndermekten kaçınmaları için talimatlar aldı. Türkiye aynı zamanda savaş sırasında Yahudi karşıtı yasaları uygulayan tek tarafsız ülkeydi. Ancak Alman yetkililer, Türkiye'nin açıkça Yahudi karşıtı yasalar uygulamadığını ve Yahudi karşıtı nefret kampanyaları için uygun olmadığını savaş boyunca birçok kez kaydettiler. 1940 ile 1944 yılları arasında, Türkiye üzerinden Filistin Mandası'na yaklaşık 13.000 Yahudi geçti. Rıfat Bali'nin bir araştırmasına göre, savaş sırasında ayrımcı politikalar sonucunda Türkiye tarafından kurtarılandan daha fazla Türk Yahudi zarar gördü. Bunun yanında, İzzet Bahar'a göre dönemin Türk otoritelerinin Yahudilere olan tavrı diğer ülkelerin hükûmetlerinden farklı değildi ve bu yüzden bu sıradışı zamanlarda meydana gelen olumsuz olayların çoğu için Türkiye suçlanmamalıydı.

<span class="mw-page-title-main">Sinop (zırhlı)</span>

Sinop, Yekaterına II sınıfının üçüncü gemisi olan ve Rus İmparatorluk Donanması için inşa edilmiş zırhlı savaş gemisiydi. Adını 1853'te Sinop Baskını'nda kazanılan Rus zaferinden alıyordu. Gemi, Haziran 1905'te isyan eden zırhlı Potemkin'i takip etti ve gemiyi sığınma talebinde bulunduğu Romanya'nın Köstence limanından Sevastopol'a çekti. 1900'lerde geminin modern silahlar ve daha kaliteli zırh ile yeniden inşası için teklifler hazırlandı, ancak bunlar uygulanmadı. 1910'da 305 mm topları, tekli 203 mm/L50 toplarla değiştirildi ve topçu eğitim gemisi yapıldı, daha öncesinde Sivastopol'da liman savunma gemisi görevinde bulundu. Sinop, 1916 yılında yoğun şekilde mayınlanan İstanbul Boğazı'nda önerilen bir operasyon için "mayın tamponları" görevi görecek torpido çıkıntılarıyla donatıldı. 1919'da motorları İngilizler tarafından tahrip edildi; Rus İç Savaşı sırasında hem Bolşevikler hem de Beyaz Ordu tarafından ele geçirildi. 1922'de Sovyetler tarafından hurdaya çıkarıldı.

<span class="mw-page-title-main">Sovyet hastane gemisi Ermenistan</span> Hastane gemisi

Sovyet hastane gemisi Ermenistan Sovyetler Birliği tarafından II. Dünya Savaşı sırasında hem yaralı askerleri hem de askeri yükleri taşımak için işletilen bir nakliye gemisiydi. Başlangıçta bir yolcu gemisi olarak inşa edilmişti.

<span class="mw-page-title-main">Minsk Gettosu</span>

Minsk Gettosu, Nazi Almanyası'nın Sovyetler Birliği'ni istilasından kısa süre sonra kuruldu. Alman işgâli altındaki Sovyet topraklarındaki en büyük gettolardan biriydi. Neredeyse 100 bin Yahudi barındırdı; bunların çoğu Holokost'ta öldürüldü.

<span class="mw-page-title-main">Ukrayna'da Holokost</span>

Ukrayna'da Holokost, II. Dünya Savaşı boyunca işlenmiş Holokost'un Reichskommissariat Ukraine, Kırım Genel Hükümeti, Reichskommissariat'ın doğusunda yer alan ve Nazi askerî işgâli altında bulunan topraklar, Romanya işgâli altında bulunan Transdinyester Valiliği, Romanya işgâli altında sonra Romanya tarafından ilhâk edilen Kuzey Bukovina ve o dönem Macaristan'a ait Karpat Rutenya'daki tezahürlerini kapsar. Bütün bu topraklar günümüz Ukrayna devletine ait. 1941 ile 1944 yılları arasında, Sovyetler Birliği'nde yaşayan bir milyondan fazla Yahudi, Nazi Almanyası'nın "Nihai Çözüm" imha politikaları kapsamında katledildi. II. Dünya Savaşı öncesinde Sovyet Yahudilerinin çoğunun Ukrayna'nın en büyük parçasını oluşturduğu Çit Yerleşimi'nde yaşamasından dolayı bu Yahudilerin çoğu Ukrayna'da öldürüldü.